Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 5 KASIM 2003 SALI CüMKUPİYET SAYFA
17
0,212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Bugün
Şeker Bayramı imiş...
"Islamcı terör vüzünden
bizimkisi az sekeıH!"
Alışkanlık
Ulgen Özbey:
"Depremle
yaşamaya alışın!
Trafik canavanyia
yaşamaya alışın!
Enflssyon ile
yaşamaya alışın!
Krizle yaşamaya
alışın! Teröıie
yaşamaya alışın!
Insanca yaşamaya
sıra gelmeyecek
galit>a!"
Merak
#llker Çamkın
"Benimki sadece
bir merak... Istanbul
gibi bir kentte,
herkesin yeterii
miktarda malzeme ile
kendi bombasını
yaparak, bir araca
yükleyip patlatması bu
kadar basit midir?
Herkes kendi
bombasını yapıp,
patlatabilir mi?"
Fonlama
Akif Kökçe: "ÜI-
kemizdeki mil-
yonlarca işsize
rağmen Işsizlik Sigor-
tası Fonu'nda biriken
para 8 katrilyon 348
trilyon liraya ulaşmış...
Işsizlik Sigortası işsizi
değil de nedense Hazi-
ne'yi fonluyor!"
ürkiye'de gazetecılerın çalışma yöntemle-
ri arasında, Holiyvvood filmlerindeki gibi,
bir şekilde elde ettikleri gizli şifrelerle ya da
kişisel becerileriyle Emniyet Genel Müdür-
lüğü'nün veya Milli Istihbarat Teşkilatı'nın bilgısayar-
lanna girip gizli dosyalardaki bilgilere ulaşmak yok-
tur...
Yine Türkiye'de gazetecilerin, filmlerdeki Ameri-
kalılar gibi Emniyet Genel Müdürlügü'nün veya Mil-
li Istihbarat Teşkilatı'nın binasına bir gece yansı ses-
sizce gelip, koridorun sonundaki şifreli çelik kapıyı
açarak girdikleri loş odada, dolapta saklanan en
gizli damgalı klasörlerin içinde yazanlan okuma alış-
kanlığıdayoktur...
Türkiye'de gazetecilere, kamuoyuna yansrtılması
istenen en gizli bilgiler, o bilgilere sahip olan görev-
deki ya da eski görevli kişiler tarafından verilir!
Her "yetkili"nin bir "gazeteci"si vardııi Bu iş Ame-
rika'da da böyledir... Tanzanya'da da...
Bekçi MurtazaGerisi filmlerde oluıi
Istanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın,
keyifli birfutbol maçı seyretmek için Letonya'ya git-
tiği sırada sinagoglara yapılan bombaiı saldırılardan
keyfinin kaçtığı belli oluyor... Ya da kendini, seyret-
tiği Holiyvvood filmlerine fazla kaptırmış...
Sinagoglara saldıran Islamcı teröristlerin kimliği-
nin medyada yer alması nedeniyle Ingiltere'ye yö-
nelik saldınlann engellenemediğini söylüyor; saldı-
nlann sorumlusu olarak medyayı gösteriyor..
Insaf...
Sinagoglara saldıranlann kimliğini, fotoğrafını, eş-
kalini, pasaportunun seri numarasını, anasının ba-
basının adını, ikametgâh senedini, sevdiği yemek-
leri, gezdiği ülkeleri, acaba gazetecilere kim verdi?
Neva Şalom Sinagogu yanındaki "Kuledibi Po-
lis Karakolu"nda görevli bekçi "Murtaza Sertdü-
dük" vermiş olabilir mi? Yoksa gazeteciler, ağızdan
girip burnundan çıkarak saldırganların kimliğini ga-
ribim bekçi Murtaza'dan almış olmasın!
30 yıllık meslek deneyimiyle çok rahatlıkla ifşa
ediyorum ki saldınlaria ilgili gizli kalması gereken
her türlü bilgi, bizatihi o bilgiye sahip yetkililer tara-
fından gazetecilere verilmiştir... Yine deneyimler, po-
lisin olayı kısa sürede çözmenin sarhoşluğu içinde
olduğunu göstermektedir.
Zaten ayılmalan fazla sürmemiş, basına yayın ya-
sağı koyma yoluna gitmişler ve olayı sansür yoluy-
la toparlamaya çalışmışlardır.
Celalettin Cerrah, önce kendine ve yakın çevre-
sine bakmalı ve eğer bir sansür konacaksa bunu ön-
celikle kendi teşkilatına uygulamalıdır.
Kaldı ki, bizim mahallenin namusundan sorumlu
"Bekçi Murtaza" bile bu kadar boşboğaz değildiri
SESŞİZSEDASIZ(!)
\IW
vrz. -
v£*. rfT
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku yahoo.com
Öldürmeyen Allah öldürmüyor: Süründürüyor!
Hedefe ulaşmanın meşru yolu nedir!
"Terör ve şiddet, hedefe ulaşmak
için kullanılan meşru bir yöntem de-
ğildir" demişler...
Cumhuriyet okurlarından Yılmaz
Pala, Istanbul'da beş gün arayla pat-
layan, onlarca can alıp yüzlerce kişi-
yi yaralayan ve milyonların yüreğine
oturan bombalardan sonra yapılan
bir değerlendirmede, "Terör ve şid-
det, hedefe ulaşmak için kullanılan
meşru bir yöntem değildir" sözü-
nün ne anlama geldiğini çözmeye
çalışıyor:
"Nasıl anlamalı bu veciz sözü?
'Hedefleriniz meşrudur ama izledi-
ğiniz yöntemler meşru değildir; işi-
mizi zorlaştınyor' diye anlasam yan-
lış mı olur?
Yargıyla kavgaet...
f> lî
Orduyla kavgaet...
TÜBlTAK'la, bilim yuvaları olması
gereken üniversitelerie kavga et...
Kemalist devrimlere inanmış me-
muru, işçiyi, bürokrasiyi dağıt, sür-
gün et...
AB'nin kapısında ülkeyi sustalı
maymuna çevir...
'ABD istedi, biz yaptık' diyerek
ulusal onurumuzu ayaklar altına
lal...
Dokunulmazlığın arkasına sak-
lan, yolsuzluk iddialanna duyarsız
kal...
Sonra da kalk 'Terör ve şiddet, he-
defe ulaşmak için kullanılan meşru
bir yöntem değildir' de.
Hedefe ulaşmak için meşru yön-
tem seninkiler mi?"
Çözüm: Terör Nasıl Dunır?
Prof. Dr. TURKKAYA
ATAÖV
Medyanın yerlisi ve yaban-
cısı ile yorumcular havralara,
ardından Ingiliz hedeflerine te-
rörist saldınyı kınıyorlar. Yer-
den göğe haklılar. Bu, madal-
yonun bir yüzü. Konuşulması
ve yaşama geçirilmesi gere-
ken çözümdür.. Çözüm nere-
de, terör nasıl durur?
1. "Uluslararası banş vegü-
venliğin korunmasından baş-
lıca sorumlu olan " (M. 24) BM
Güvenlik Konseyi'nin, Ameri-
ka dahil, tüm beş sürekli üye-
sinin veto ayncalığı kaldınlma-
lıdır. Soğuk Savaş yıllarında
"bir supap" anlamında belki
gerekli sayılabilen bu ayncalık,
ABD ye karşı bir karann aJın-
masını engelliyor. Uluslarara-
sı ilişkilerde demokrasiyle de
ters düşen bu ayrıcaiık öylesi-
ne işıne geliyor ki, BM'nin ku-
ruluşunun 50'nci yılında bile
antlaşma metninde bu madde
de (27) kaldınlır endişesiyle
hiçbr değişikliğe yanaşma-
mış, Almanya ile Japonya'yı
kasteden "düşman devletler"
macdeleri biie olduğu gibi kal-
mıştr..
1999öncesine
dönülmeli
2 NATO'nun işlevi 23 Ni-
san 1999 tarihli VVashington
Zir\<ssi'nden önceki eski ko-
nuruna getirilmelidir. 4 Nisan
19^9'da kurulan NATO "sa-
vurma" savıyla, BM Antlaş-
masj'na dayandınlarak ve be-
lirli :oğrafya ve hukuk gerçek-
lert.te sınırlı tutularak oluştu-
rulnuştu. Kuruluşunun 50'nci
yıhrda ABD başkentinde top-
laran Devlet ve Hükümet
BaKanları Zirvesi bu ittifakı
"gcenliğe geniş yaklaşım"
söxükleri görüntüsünde
(AiD'nin öncülüğü ve çıkarta-
n coğrultusunda) BM sınırlan
dışra taşıran. yeni coğrafya
booelerine uygulayan ve onu
"saunma" niteliğinden uzak-
laşran başka bir kimliğe bü-
rü-cürdü. Sırbistan- Kosova
öreğinde görülen bu yeni uy-
gu£.Tia ABD'ye yeni yetkiler
venış, onu bir kez daha çe-
şiî /ollardan tek başına karar
vew süpergüç durumuna
sccnuştur. Türkiye'den gi-
ckierin o zamanki onayı da
bşmıza bugünün belalannı
acor. 1999'dan önceki du-
riita dönmek terorizmin bir
ı daha ellerinden alır.
tdaşı Kurulu
l Uluslararası Adalet Diva-
rva benzer bir "küresel uz-
f& kurulu" oluşturulmalıdır.
IV.apılacağınayalnızAmeri-
koelirli örgütler ve ittifaklar
ytyla ya da tek başına değil,
aeşmazlıklara bakmakla gö-
i9iı uluslararası mekanizma-
fete karar vermelidir.
i Uluslararast Ceza Mah-
tnesi'nin yetkileri artınlmalı
«ABD'y/ buna uymaya ikna
vtafj araştırmalıdır. 1998'de
"tmahkemeyi kuran Roma
!sbsü cezai adaleti küresel
olarak uygulama hedefineyö-
nelik evrensel birtemele daya-
lıdır. Yalnız uluslararası, hükü-
metlerarası değil, ulusallık-üs-
tüdür. BM geçici mahkemele-
rinden üstündür. Roma Statü-
sü de mahkemenin savcı ve
yargıçlannın atanmasına Gü-
venlik Kurulu sürekli üyeleri-
nin, yani beş büyük devletin
müdahalesini de kapatmıştır.
Ne yazık ki ABD'nin girişimiy-
le ve Amerikalı görevlilerin yar-
gılanmalarını engellemek için,
Statü'nün kabulünden kısa
süre sonra, sürekli üyelerin
mahkemeye müdahalelerine
izin veren adımlar atıldı. Bun-
lar yargı ve yönetimi birbirine
kanştırdığı gibi, "Amerikalıla-
ra ceza verilemez" anlayışını
hukuka zorla sokmaktır ki yal-
nız teröristler değil, hukukun
üstünlüğüne inananlar da çile-
den çıkıyor.
Yollar kapatılmalı
5. ABD başta olmak üzere,
güçlü devletlerin hedeflerini
zora başvurarak ele geçirme-
lerinin yollan kapanmalıdır.
özellikle Amerika'nın dilediği-
ni yapabilmesi ve savaştan bir
çeşit kendi terorizminin aracı
gibi yararlanması, başka grup
teröristleri elde kaldığına inan-
dıklan ya da bildikleri tek yol-
dan yanıt vermeye itmektedir.
6. Hukukun üstünlüğü küre-
sel ve bölgesel olarak kabul
edilmelidir. Uluslararası ilişki-
lerin hukuka dayalı olarak yü-
rütülmesini sağlamak için
hem yazılı ve devletlerce im-
zalanıp onaylanmış antlaşma
metinleri, hem de doğruluğu
ve yaran teslim edilen hukuk
ölçütleri vardır. örneğin, dev-
letlerin hukuksal eşitliği bun-
lardan biridir. Bu anlayışa hem
küre çapında, hem de yöresel
olarak uyulması gereklidir.
7. Yurttaşlann seçtiği bir
Dünya Pahamentosu kurul-
malıdır. ABD eylemlerine mil-
yonlarca insan muhalefet et-
miş ve etmektedir. Bunların
sokak gösterileri sonucu de-
ğiştirmedi. Her ülke yurttaşı-
nın seçeceği temsilciler bu
muhalefeti de banşçı yoldan
dile getirirler.
8. Teröristleri uluslararası
mahkemede sıgaya çekebile-
cek etkili bir mekanizma ku-
rulmalıdır. Hem devleti, hem
devlet olmayan birimi muha-
keme edebilecek bir merci
Uluslararası Ceza Mahkeme-
si olabilir. Bu yol terorizmi Gü-
venlik Konseyi'ndeki belirli
güçlerin diktası dışında tutar.
Terorizmin tanımı Roma Sta-
tüsü'ne (M. 5) eklenebilir. Kap-
samlı, birleşmiş ve küresel bir
tanım ile yansız bir mahkeme
şarttır.
Bunlar yapılmazsa, bu yön-
lerde bir adım bile atılmazsa,
liderier arasında telefon gö-
rüşmelerinde ve televizyon
ekranlannda yalnızca boş laf
üretilirse, korkanm, ABD'nin
hegemonyası da sürer, terör
de. Türkiye ise her ikisinde de
bedeli ödeyen konumda otu-
ruyor.
ÇtZGÎLÎK KÂMİL MASARACl kamilmasaraci : mynet.com
H A R B t SEMİH POROY semihporoy(>! yahoo.com
BULUT BEBEK NURAYÇÎFTÇÎ bulutbebek" hotmail.com
(^
- J\r
\UİU i
k
et ve
zartış
G
Mezhepfer
5. ^ "
mi?
Xoh can/m.. Laik
lmı toıtJ
eAJcmlijH/.
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BILGIN
TERÖR ORSÜTLERt
AAtLJTANLARTNI
CAHÎL VE YOKSUL
GENÇLERDEN
,SECT/ORLARAAI5
ALLAH RAZI OLSUN. KARNIMI
Bİ GÜZEL DOyUROULAR,
YEMEĞtN ÜSTÜNE
_ İYt ĞÎDER DÎYE..
ŞEHADEJ
5ERBETİ
ICECEM,
KAMYONU t
CARPARA K
I 1 I I 1 t
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ
TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKA* 25 Kasım tcicic.ntunUas-arikan.com
GENEL SEKRETER U-WANT..
1Sf4-'TE BUGÜN, S/GL£ŞMIŞ MİLLETLER.
GEAJEL ssKJsereetiK YAPMIŞ OLAN BURMAU oip-
LOMAT U-TMANT(limNT) 65 VAŞtNDA ÖUHJ. 19H'DE,
DAG HAMMARSKİOLD'UN B/K K42ACA ÖİMMÛn£ G£-
NEL ssaeeme. SEÇ/LM/ÇTİ- u--mAur, seiM&MPEN DA-
HA yuıuuşAt: mınızu, SABieu si/e. Kjçtroi- SAVAÇ SOH-
HASl, DÜNYADA HASSAS 0EU6ELER SÜHBKKEU SÖOEV
APAN u-Tmur'iN iuSııeuDiĞi OLAYLA&IN SAŞIMM
aJBA aejzi, VIETMAM SAI/AŞ/, /SKAÎL-AJZAP ÇATTŞAAA.
St 6ecA4E~KT£YDf. U-THAATT, KU8A SOKUNUMUN
ASP Ve SSCS AKAStNOA GÖ£ÜÇAA£L£jei£ ÇÖzJL-
MESİ IÇİM VOĞUU ÇA8A HAGCAMIÇ, VİETNAM &4VA-
Ç/'A/W OUIZDueüLAMSt KDfiJUSUNDA iSE.AgD'YE
BAOCI YAPM/ŞTT.. *Mot: 'O' Surma dilfmie. amca'demeifir.
GORUŞ
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
25 Kasım 1925ten
Günümüze
78 yıl önce bugün, 25 Kasım 1925'te, kısaca
"Şapka Giyilmesi Hakkında Yasa" adıyla anılan
"Devrim Yasası" kabul edilmişti.
Cumhuriyetin niteliğini belirleyen sekiz Devrim
Yasası'nın ikincisini oluşturan bu düzenleme, öte-
kilere oranla Meclis'te en uzun tartışılarak kabul
edilendir. örnek vermek gerekirse ilk Devrim Ya-
sası olan öğretimin birieştirilmesini öneren düzen-
leme, yaklaşık on dakikada kabul edilmiş; ötekiler
de öyle, yalnız Yurttaşlar Yasası (Medeni Kanun)
45-50 dakikalık bir oturumun sonunda yasalaşmış.
Uygulama ve tarih belirten iki maddeyi saymaz-
sak tek maddeden oluşan şapka yasasının bir bu-
çuk saati aşan bir süre sonunda kabulü, ötekiler
dikkate ahndığında kuşkusuz ilgi çekicidir.
25 Kasım 1925 günkü oturumun başkanı olan
Kâzım Özalp Paşa, yasayı oylamaya koymadan
önce, başkanlığa sunulmuş bir önerge olduğunu,
bununla yasanın Nurettin Paşa tarafından reddi-
nin istendiğini söyler, önergenin okunacağını da
belirtir.
Birinci Ordu Komutanı olan Nurettin Paşa'nın,
Afyon savaşı sırasında kimi komutanlarla -dahası
başkomutanla- daha sonra da Meclis ile sorunla-
rı oîmuştu. Ikinci seçim döneminde adaylığını koy-
muşsa da seçilememiş, ilk ara seçimde Bursa mil-
letvekili olarak Meclis'e girmişti. Bu seçim için yap-
tığı propagandayı kendisinin "peygamber so-
yu"ndan geldiği savına oturtmuştu.
Verdiği önergeyleyasatasansının reddini istiyor,
özellikle milletvekillerinin "memur sayılıp şapka
giymeleri"r\\n istenmesine şiddetle karşı çıkıyor-
du.
öte yanda bu oturumdan bir süre önce Meclis'te
yine başa giyilenle ilgili bir devinim yaşanmıştı. O
sıralarda artık iyice belirginleşen muhalefetin kimi
milletvekilleri, kalpaklannı Atatürk'ün giydiği gibi
değil de kalpağın uçlan öne, arkaya gelecek biçim-
de giymeye başlarlar: Bu olayı yaşayan Hrfzı Vel-
det Velidedeoğlu, anılarındaşöyleanlatıyor: "Biz
Meclis çalışanlan, Reis Paşamızın yanında oldu-
ğumuzu göstermek için kalpağımızı O'nunki gibi
-uçlan sağa sola gelecek biçimde- giyiyorduk;
kalpağı öne doğru giyenleri gördûkçe de içerie-
yip kızıyorduk; çünkü bunu Mustafa Kemal'e kar-
şı koyuşun bir işareti olarak görüyorduk; daha
doğrusu içten içe hissediyorduk." Demek ki ba-
şa giyilen nesne muhalefetin ya da değişimlere
karşı çıkışın simgesi olmaya başlamıştı.
O gün önerge okunduktan sonra Nurettin Paşa
kürsüye çıkar; şapka giyilmesine -dolayısıyla ye-
nileşen düzene- karşı olan tutumunu, çıkanlacak
yasanın "anayasaya aykırı" olduğu savının arka-
sına gizleyerek, önergeyi, adeta şapkaya karşı ol-
duğu için değil, yasanın anayasaya ters düştüğü
gerekçesiyle verdiğini belirtir; tıpkı günümüz teset-
türcülerinin laik düzene karşı "siyasal simge" ola-
rak kullandıkları türbanı, özgürlük, demokrasi
v.ö.'lerin sonuçlanna bağlayarak göstermeleri gi-
bi.
Bu tarihi oturumda söz alarak Nurettin Paşa'ya
yanıt verenlerin, özellikle Antalya milletvekili Ra-
sim Hoca'nın söyledikleri hâlâ bugün için de ge-
çerliliğini korumaktadır. örneğin Adalet Bakanı
Mahmırt Esat'ın konuşmasının biryerinde: "Hür-
riyet irticanın elinde oyuncak olmak demek değil-
dir" demesi her zaman anımsayacağımız bir ger-
çeği dile getirir.
Kars milletvekili Ağaoğlu Ahmet'ın "Şapkanın,
gömleğin ve redıngotun, mendilın anayasa ile ne
alakası vardır? Bu ne zihniyet? Ve bu zihniyetin ifa-
de ettiği mana nedir?" biçimindeki sorulan dikkat
çekicidir.
Rasim Hoca ise: "... işlerimize duyguyu katar-
sak duygusallık metod olur, bilimsel olmayan bir
şeyden hiçbir neticeye vanlamaz" dedıkten son-
ra: "... dinle hiçbir alakası aslı esası olmayan me-
seleler üzerine kurulan olaylann tekrannı BMM
görmek istemiyor. 0nun için elbisenin şekli, tarzı
ve giyinişi üzerinden bu masum halkın aldatılma-
sına bundan sonra zannetmem ki imkân kalsın"
diyerek sözlerini bitirir.
Ne yazık ki Rasim Hoca'nın 78 yıl önceki bu di-
leği günümüzde "tesettür" aldatmacası ile yerle bir
edildi.
Ikinci Devrim Yasası'nın 78. yılı kutlu olsun.
BULMACA SEDAT YAŞAYAM
SOLDANSAĞA:
1/ Hem yolcu
hemdeyükta-
şımakta kulla-
nılan. minibü-
se benzer mo-
torlu taşıt. 2/ 4
Un, etvebam- 5
ya ile yapılan
bir yemek...
Bir topluluğu
yöneten kim- g
se.3/Tıpdüin-
1 2 3
de kalp atımı-
nın mzlanmasına ve-
rilen ad. 4/ tkı tarla
arasındakı sınır... Ay-
lık. 5/ Eskiden kulla-
nılan bir çeşit kuku-
letalı yağmurluk... 4
Tavlada "üç" sayısı.
6/ Uzaklık işareti...
Sıkılmış üzümün cib-
resınden yapılan sert 8
bir Fransız içkisi. 7/ 9 |
Romanya'nın plaka
işareti... Leylak rengi, açık mor. 8/Börülceye veri-
len bir başka ad. 9/ Küçük mağara... Makbul bir sı-
cak ülke meyvesi.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Su motorundan yapılan, tanm ve taşımacılıkta
kullanılan, römork-pikap kanşımı araç... tlgi eki. 2/
Üstün bir yetkinin gücünü süngeleyen değnek... Çok
iri bir kertenkele türü. 3/ Vurulmak istenen hedef...
Müstahkem yer. 4/ Sahip olma, kazanma.. Olum-
suzluk belirten bir önek. 5/ Arnavutluk'un para bı-
rımi.. Gösterişsiz, sade. 6/ Franz Kafka'nın bir ro-
maru. 7/ Teraziyi denklemek için hafıf gelen kefe-
ye konulan ağırlık... Sosyolojide boy. 8/Tarlayı sü-
rerek dinlenmeye bırakma.. Bir etkinliğin geçici
olarak durdurulduğu süre. 9/ Bir ile ikı yaş arasın-
dakı ko>Tin .. tskambilde bir kâğıt.