22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2" KASIM 2003 CUMA 4- CUMHUSİYLT SAYFA 17 - Istanbul'daki patlamalar yüzünden borsa kapanmış... "Aksi halde borsa kendi kendine patlavacaktı!" MarAkifKökçe: 'Trafik fıazalannın günlük olağan bilançosu; onlarca ö l ü, yüzlerce yaralı, tiVonlarca hasar. Mûbarek karayollan oeğil kara haber yolları.' Bıçak Antalya Tabip Odası Başkanı Dr. Arif Bulutz "1 Kasım'da Cumhuriyette yer a l a n demecimin bazı bölümleri alınıp, yorumlanarak yayımladığı için yanlış anlamalara neden o l d u . Demecimin amacı; Sağlık Bakanı'nın her toplantıda dile getirdiği 'bıçak parası'na açıklık getirmek içindi. Demecimin aslı; kamuı kurumunda çalışıp h e m de muayenehaneciliğe ofanak veren bir sistemde bunu önlemek ve kontrol etmenin çok zor olduğu, bu şartlarda 'bıçak parası aldırmam' demeçleri yerine tam süre çalışma yasasını çıkarıp yeterii ücretlendirme yapılarak önüne geçilebileceği şeklindeydi." laylar çok hızlı gelışıyor. Cumartesi Istan- bul'da iki sinagogun önünde patlatılan bom- balardan sonra tetıkçilerın kimliği hızla belir- lenmiş, perdenın arkasından islamcı terör çık- mıştı ki dün Beyoğlu'nda Ingiliz Başkonsolosluğu'nun ve Levent'te Ingiliz ortaklığındaki bir bankanın gökde- leni önünde yine çok şiddetli patlamalar oldu... "Ikiz" patlamalarla Istanbul, savaş alanına döndü... Ondan fazla ölü, yüzlerce yaralı... Levent'teki patlama öylesine şiddetliydi ki Kadı- köy'de camları sarstı; Anadolu yakasında da patlama- lar olduğu sanıldı. Dünkü patlamalar, sinagoglardaki patlamalardan sonra Istanbul'a gelen ya da Türkiye'de bulunan Ame- rikalı ve Israilli "uzmanlar"ın da, kendi elleriyle yarat- tıklan uluslararası terörü önlemede yetersiz kaldığını gösterdi. Istanbul'da en sıkı korunan binalardan biri olan Ingiltere Başkonsolosluğu neredeyse yerie bir edi- lecekti... 11 EylüllenGüvenlik önlemleri, sinagogların bulunduğu sokak- ları trafiğe kapatmak ve terör haberlerine yayın yasa- ğı koymakla sınırlı kaldı. Terörün yeni eylemlerini önlemeye ulusal ya da ulus- lararası istihbarat yetmedi. Yıllardır depremle yaşama- yı öğrenemeyen Istanbul, birkaç gün içinde deprem gi- bi yıkımlar yaratan uluslararası terörie yaşamaya mah- küm edildi. Türkiye beklenmedik bir hızla kendini ulus- lararası terörün kucağında buldu. Bu arada... Sinagog saldırılan üzerine ne demişti İs- lamcı Başbakan Tayyip Erdoğan. "Devletimize, ülkemize veya hükümetimize terör yo- luyla veri/mek istenen bir mesaj varsa onu almadığı- mızı, elimizin tersiyle ittiğimizi ve ayaklarımızın altına aldığımızı tüm dünyaya haykjnyoaım." ilginç bir açıklamaydı bu... Bugüne dek hiçbir baş- bakan böylesi bir yaklaşım sergilememiştı... Dünkü patlamalar. bir bakıma sinagog patlamalarıy- la verilmek istenen bir mesaj varsa bunu elinin tersiy- le ittiğini, ayaklannın altına aldığını söyleme gereği du- yan Tayyip Erdoğan'a bir yanıt gibi oldu... öteyandan Amerika "11 Eylül"den sonra "12 EylüPü yaşamadı; "12 Eylül"ü Afganistan'a, Irak'a yaşattı; Su- riye'ye, Iran'adayaşatabileceğinınsinyallerini verdi. Bi- zim medya Istanbul'daki sinagog saldınlarını, "küçük Amerika" olmaya özendirilen Türkiye'nin "11 Eylüf'ü yaptı ve fakat Türkiye dün "12 Eylül"ü de yaşamak du- rumunda kaldı. Bundan sonra? Bundan sonrası buraya nasıl geldiysek öyle devam edeceğe benziyor... "13 Eylül", "15 Eylül", "20 Eylül"... Amerika'ya "stra- tejik terör ortaklığı" veAvrupa'nın "Biriiği"nezarar ver- memek için Ortadoğu'ya daha yakın! f SESStZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hatb erdincutku J yahoo.com "Keşke"siz bir hayatımız olsa keşke! Kadpolaşmak için AKP soruşturması Tokat'tan Hüseyin Kalkan bildiri- yor: "Tokat'ta ortaöğretim okullan mü- dürleri arasında Atatürkçülüğü iletanı- nan Merkez Anadolu Ticaret ve Tica- ret Meslek Lisesi Müdürü Metin Tel- li, bir süre Tokat öğretmenevi Yöne- tim Kurulu Başkanlığı da yapmış ba- şanlı bir eğitimci ve yöneticidir... Okulun bilgisayar laboratuvannı hal- ka açarak okul dışındaki gençlerin de internet kullanmasını sağlamış, ücret- siz bilgisayar kurslan düzenlemişti. AKP hükümeti Telli'yi ilköğretim okullarından birine öğretmen olarak atamak üzere görevinden aldı. Görevden alma 'operasyonu' için Tokat Milli Eğitim Müdürlüğü tarafın- dan Telli hakkında soruşturma başla- tıldı. Soruşturmada 'norm kadro' dü- zenlemesi gerekçe gösterildi. Norm kadro düzenlemesi, okul müdürleri- ' nin yetkisi dışında olduğu halde Telli bu konuda suçlandı ve soruşturma so- nunda 'maaş kesimi' cezasına çarptı- nldı. Soruşturmanın ardından da Telli, bir ilkokula öğretmen olarak atanmak üzere görevinden alındı." Ada Dostlan Derneği, Burgazada'daki yangının izterini bir an önce silmek için boyu 2.5 metreye varan gelişmiş fıdanlarla ağaçlandır- maçalışması başlattı. Perihan Ergun'un başkanlığındaki derneğin bağışlar için Iş Bankası Beyoğlu Şubesi'ndeki hesap numarası: 1494022. Pirincîn Taşı NEBİCEYLAN Yıllardır ABD'deydi. Her ırk- tan, herdinden, her kültürden insanın bir arada olduğu, g ö k - kuşağı kadar renkli ve inanıl- maz ölçüde özgürlük dolu bu dünyaya, çarpılmıştı! Insanlar çok rahat giyiniyor- lardı. Istedikleri kadar açık sa- çktılar. Onları doğa koşulları dışmda örtünmeye zorlayan br neden yoktu sanki. K o c a br üniversitede tesettüriü tek br bayan öğrenci görmüştü. Eu öğrenci de kimseyi rahat- sz etmiyordu; ilgilendirmiyor- du bile. Belli ki oralarda böyle gyinmeyi veya soyunmayı en- gelleyen yasa da yoktu, y ö - rötmelik de. Oralarda böyle brşeyin, dedikodusu bile ola- razdı. Adamların tuzlan nasıl ca kuruydu! Zaman zaman, ABD içinde yaptıkları gezilerin birinde Anishleri gönneye gitmişler- cı. Alman kökenli bu insanlar, irançlarına ve kültürlerine rüthiş bağlıydılar. Yüz elli yıl cncenin koşullannda yaşıyor- ladı. Ot yataklarda yatıyorlar, eektrik ve otomobil kullanmı- yor; hatta elbiselerine düğme okmiyorlardı. Bunlann, hilkat çaribeleri gibi gelene gidene costerilmesini ve bundan pa- rıkazananlann olmasını biraz ^adırgamıştı; ama olsun, öz- çurlüğün bu denlisi yine de Fayranlık vericiydi. Kendi ül- hesinin neden böyle olamadı- önı düşünüyor; ama anlaya- rıyordu. Birileri ülkesine tür- tan mayını mı döşüyordu, et- rk aynm bombası mı atıyor- CJ, mezhep gazı mı sıkıyordu caba? Bu tür yaklaşımlara zöD'de hemen "komplo te- dsi" denip geçiliyordu. O da c/le yaptı. Olsa olsa ülkesin- eki rejimin inanç ve özgür- Lklere düşmanlığından kay- raklanıyordu bu sorunlar. fcem, hangi komşusuyla iyiy- c ki araları? Yapma yahu, ül- tesindeki rejim kötüyse, ne- en örneğin hertıangi bir Gü- oy Amerika ülkesiyle hiç so- tn yaşanmıyordu? Off! Dü- sinemez olmuştu, şaşınp kaJ- nştı. ABD'de iyi insanlar tanımış- ıSıcak, sevecen, dost insan- f. Konuşup anlaşabildiği her- BS savaşlara karşıydı! Irak'ta- me de! Soyadının anlamın- an yola çıkarak "Ben bir qaç değilim; sadece bir ça- um" diyeBush'u hicveden- rde çoktu; televizyon şovla- nda Başkan'ı destekledikle- ni göstermek için bluzunu sı- np tombul tombul sıntan ka- nlar ve onlan çılgınca alkış- r/anlar da. Biraz garip de ol- Î demokrasiydi bu. Bak bu- da yasak masak yok, diyor- j. Nedir o bizim yaşadığımız jlüm, diyordu. Burada, ge- ısini kurtaran kaptan, diyor- •j. Kim güçlüyse o yaşasın, yordu. Hem, Darvvinsapta- •amış mıydı bu "doğal ayık- nma" gerçeğini? Buradaki îşam, tam da o gerçeğin uy- jlamasıydı. Danvin'i devrim- «bellemiş olmanın saçmalı- ğından utandı. Adam bal gibi özgüriükçüydü. Belki "Şu an ne düşmek dalgalara..." dize- leri bile liberalist bir bilinçaltı- nın, keyif çatma isteğinin ürü- nüdür, diye geçiriyordu aklın- dan; ama olmuyordu. Dizeler, onun çıkanna uymaya direni- yordu. Sıkıntıdaydı. Aklına sık sık, yıllar önce 6. Filo askerie- rinin bir nhtımdan denize atı- lışları; ve ertesinde kana bula- nan bir meydan geliyor; ter içinde kalıyordu. İki arada bir deredeydi. Yıllar yılı yokluk, enflasyon; ırk, dil, mezhep ge- rilimi... Bir de türban düğümü! Çalan çalana, soyan soyana! Neydi ülkesinin kadersizliğinin nedeni? O kadersiz ülkeyi öz- lemenin ateşi de içinde ufak u- fak yangına dönüşmekteydi. Düşünceleri ve duygulan birbiriyle büsbütün anlaşamaz olmuştu. Yüreğindeki yurt öz- lemini soğutmaya "Ne kaske- tim kaldı senin ora işi..." diyen şiir yetmez olmuş; ona daha eski bir şairden de dizeler ek- lerolmuştu: "Zihnim bu şehir- den, bu devirden çok uzak- ta..." Simit yiyebilmeyi, kıyı- sında bazlama pişirilen deniz- lere girebilmeyi nasıl da özlü- yordu! Sonra dönüp kendine kızıyordu: "Neymiş o ulus ve yurt özlemi? Belli kJ ben dino- zorum. Şu küresel gerçeklik- te kaldı mı öyle şeyler!" Ama, herkapıdaki, herotomobilde- ki, herevdeki bol yıldızlı kırmı- zı beyaz çizgili bayrağa neden kimsenin sözü yoktu? Ve ney- di, o dev boyuttaki bayrağa dönüp çılgınca ulusal marş söyleyişlerdeki coşku? Issız- larda kendi ülkesinin ulusal marşını mınldanıp içlendiği oluyordu. Melodisi de zordu yahu! Canı sıkılıyordu. Şaşkın- dı. Kendini değiştirmeyi sını- yor; yeterince başaramıyordu. Yurdunun özgüriükferi krttı ve demokrasisi yoktu; ama yok- sulu ve hırsızı çoktu. Bu so- runlann birçözümü olmalıydı. Gerçi, ABD'dekilerin de düştükleri yerden kalkamaya- cak kadar şişman olmak, AIDS, uyuşturucu gibi sorun- lan vardı; ama geniş bir ülke- ye (nasıl olduğunu pek eşele- meyin, diyecek; diyemiyor) yan gelip yatmışlardı. Zengin, rahat ve mutluydular. Onlar gi- bi olunmalıydı! Sorunu çöz- müştü işte: Ülkesindeki ulu- sal, kültürel kılıftarla örtülmüş zihniyetin sultasına artık bir son verilmeliydi! Tüm inançla- nn, tüm giyim kuşamlann; tüm özgürlüklerin önündeki yasak- lamalar kaldırılmalıydı. "Han- gi çağdayız canım?" Akıllanıp dönmüştü. Dün görmüşler kendisini. "Pirinci severim; ama pilavın içinde pirinç gibi duran taşlar yok mu! Ayıklanmıyor taşlar" deyip duruyormuş. Ve ekliyor- muş: "Davulun sesi uzaktan hoş geliyor. Hem, davulhalkı- mın boynunda; tokmak yine malum ellerde!" Sevindim. Gerçekten akıl- lanmış bu adam. nceylan(5 bahcesehir.edft.tr KİM KİME DUM DUMA BEH/ÇAK behicak" turk.net ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci ı mynet.com BLXUT BEBEK NURAYÇİFTÇİ bulutbebek" hotmail.com e-îimizde bi sen Aman.Sen de KEDİ LEVO APTÜÜKA aptulKn hotmail.com TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 21 Kasun tncw.mumtaz-arikan.com Ktnii kaltmindtn, "AUm Sanmfın bir- 36 YASfNÛA ÖLENDAfİL. 169S'TE BUSÜN, İU6İUZ gssrscisı ueuny PUROELL (pÖKSlC) ÖUKJ. KIASİK 8AT7 MÛZJİ'NİH İLK BÜ- YÛK USTALAZI AOKIM&A SAY6IN gig y£g/ OLAN niZCELL, S>K SIK MOZaer'lA KAgŞtlAÇTtlZtLA- CAKTIR. PueCELL DA, MOZAKT Gfgi ÜSTt/A/ X4- RAOILIÇU BİR ÇOCLIK OLAÜAIC POSMUŞ, ONUN &8İ VER/UL1 OLMUŞ (SOO 'Ö£N FAZLA YAPin VAüiy, YAPmARlNDAICıMELODİ ZEU- GİNÜĞİyLE VE OPBISA ALANfNDAKİ ÇALIÇUA- UUİIYLA PİICJCATLBIİİ ÇBKMİÇ, YİNE OHUH 6İ8İ S6 YAflMDA ÖLMÜŞTÜ. O Z4MANA D€- SİN,İNSİL7E/e£'D£ PEK BİLİNMEYEH OP£GA, PURCFl 1 İLE GÜNPBMB GELM'S. EN AZJNPAN. "OtPO VSASNAS" GIBİ Sİf? BAÇYAPIT KAZAHIUultfTt.. SOLDA, eESrtCİ VE ÛHUÛ SİR YAPm* GÖ&JUİYOR- ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Biz de Vanız Diyorlar Geçen akşam sessizliği dinliyorum. Okyanusun ötesinden arıyor eski bir dost. Yıllar hiç geçmemiş gibi, sesi hâlâ sıcak. - Ben Latife, diyor. Düşünde görmüş, sağlığımı soruyor. Zamanlamaya çok şaşırdım. Son günlerde ben de çok düşündüm onu. Söyledim, güldü. Hiç ayrılma- mışgibi birsöyleşiyedaldık. Güzel haberler verdi ba- na Anılarını yazıyor. Anı yazan dostlarıma biri daha katılıyor. Yıllar var görmüyorum Latife Mardin'i. Aramızda denizler, dağlar, okyanuslar yok, yatak odamda kar- şı karşıya konuşur gibi olaylar ve insanlar. duvarda Daver Darende'nin mavileri, Avni Arbaş'ın küçük kızı, hiç ayrılmamış, bu anda kavuşmuş gibiyiz. Geç- miş ve gelecek birbirine dolanıyor, sarmaş dolaş oluyoruz zaman tünelinde. Latife Mardin Istanbul sosyetesinin öncülerinden biri. Sosyetenin göbeğinde yaşarken yaşamını ters çevirdi, yeniden başladı dünyaya, insanlara, çalış- maya, emeğinin karşılığını almaya. Odönemde bek- lenmeyen bir olay bu. Latife yolun ortasına bile u- laşmamış, yaşamı yeniden yapılanıyor. Tophane'de Uluslararası Çalışma Enstitüsü'nde bir görev alıyor. Sosyete kurallannı aşarak, yeni bir dönem başlatı- yor yaşamında. A'dan Z'ye kadar yönelen bir emek oluşuyor yolunda. 0 büronun yöneticisi bir bilim adamı, Ekmel Zadil. Latife'den başka Berin Insel de görev alıyor büroda. Ben de sık sık gidiyor, ga- zeteci olarak izliyorum olaylan. Konular ilginç ama, olay değil. Bizim görevimiz de güçlüğü aşmak. Ga- liba aşabildik. Tophane'deki büroya başka ülkeler- den yabancı uzmanlar da geliyor, değişık çalışma- laria ufkumuz genişliyor, o güne kadar görmediği- miz, bilmediğimiz konulann içine dalıyor, öğrenme- nin erdemini yaşıyoruz. Istanbul için yeni ve ilginç bir olay bu. Sosyetik yaşamı can sıkıcı buluyor genç kadınlar. Çalışmak istiyor, yararfı olacaklan görevi seçmekten mutluluk duyuyor. _ Latife Mardin, o zaman "öniş", Yusuf Ziya Öniş'in kızı; Latife Mardin yolunu doğru çizen biri olarak yer alıyor yaşamımda. Uluslararası Çalışma Enstitüsü'nde görevi kısa sürdü, besteci Arif Mar- din'le eviendi bir süre sonra. Yolunu çizdi ve açık- lad/: Kocasının yeteneğini geliştiımek için gerekli eğitimi en iyi düzeyde alacak. Yıllarca önce Istan- but'da sosyetenin göbeğinde yaşayan bir kişinin ka- rarı bu. önce şaşkınlık, sonra saygı yarattı. Latife Mardin akıllı bir kadın her şeyden önce. Ya- şamı da akıl çizgisinde gelişiyor. Istanbul'dan aynl- dılar, yeni ufuklara yöneldiler. Arif Mardin müzik da- lında uzmanlaşmak için New York'a uçtu. Latife Mar- din, Arif Mardin'in sevdiği bir dalda yeteneğini ge- liştirmek, üretmek için kollan sıvadı. Arif Mardin caz dünyasının güzel ustalanndan biri oldu çok geçme- den. Dünyaca ünlenen besteleri var. Konserier ve- riyor, müzik yapıtlan besteliyor, bateler, operalar. Da- lında dev boyutlu ürünlerie yer alıyor her zaman. O yıllarda çok az görüştük. Istanbul'ageldikleri za- man kaçamak bir buluşma, sonra yaşam sürüyor. • • • Derken dün gece tetefon çalıyor. New York'tan an- yor Latife Mardin. Yaşam boyu şaşılası olaylariageç- ti yıllar. Ama beni çok şaşırtan, mutlandıran olayla- rın ayrı yeri var. Latife'nin telefonu da böyle bir olay. Geceyi dinlerken dost bir ses geliyor New York'tan, kaldığımız yerden başlıyor söyleşimiz. inanılır gibi değil, ama gerçek. Telefonu kapadım, düşünceye daldım. Yaşamın gizemi de bu. Latife'nin yaşamöyküsünü bekliyorum şimdi. Kitap yakında bitecek. Cumhuriyet kızların- dan birinin ışığıyla parlayacak yolumuz. Güzel olay- ların gizemini duyacağız Latife'nin kitabında. Çok- sesli, çok renkli bir kitap olacağını düşünüyorum. Atatürk'ün kadın devriminden güzel bir bölüm. Bir noktaya vannca, yetenekleriyte öne çıkıyor kadın- lar. Bilmedikleri dallarda uzmanlığa ulaşıyor, biz de vartz, diyorlar. Gerçekten varlıklannı güzel sergiliyorlar. New York - Ankara telefon söyleşisinde Arjantin tangolan da yer aldı o akşam. Latife Mardin de Ar- jantin yolculuğunu anlattı bana. Dünya değişiyor, tangolar değişmiyor galiba. Latife de o tangolan söylüyor sanınm. Eski tangolan da anımsadık Lati- fe 'yle. Şarkılardan söz ederken yüzü gülüyordu. Tan-. goları telefonda değil, yan yana dinlemek isteğimiz de bir gün gerçekleşir, diye düşünüyor, gerçeği ya-' şamayı diliyorum. 1 2 3 BULMACA SEDAT YAŞAYA\ SOLDANSAĞA: 1/ Karşısın- dakini sustu- racak biçim- de ve çok ko- nuşan kimse. 2/ Yün, keten gibi şeyleri eğirmekte kullanılan, bir ucu çatal değnek... Bölmeli gö- çebe çadın. 3/ Parlak kırmızı renk- te bir süs taşı... In- san sesinin müzikte kullanılması. 4/Çok iri ve kaba şey. 5/Es- ki Yunan kentlerin- depazaryeri...Cila- 6 cılıkta kullanılan bir 7 tür zamk-reçine. 6/ 8 I Ilgi eki... Yapma, et- 9 ( me... Eski Mısır'da güneş tannsı. 7/Motorlu ta- şıtlarda direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlan- tıyı sağlayan mil... Kayak. 8/Buz üstünde kayma- ya yarayan bir tür ayakkabı... Yapraklann düz ve parlak bölümü. 9/Rey... Çiçekleri hekimlikte kul- lanılan ve meyvesi zeytine benzeyen bir ağaççık. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/Özellikle çocuklarda görülen ve sindirim siste- mindeki emilim bozukluğundan ka>oıakJanan has- talık... îtalya'nın en uzun ırmağı. 2/Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre... Kınm hanlan- na ve prenslerine verilen san. 3/ Viyolonsele ve- nlen bir başka ad... Argoda esrar. 4/Bir renk... Tıp dilinde derinin kanlanmasına verilen ad. 5/ Par- laklık. gözalıcıhk... Çıplakvücutresmi. 6/Ateş... Bir spor takımının gözde oyuncusu. 7/Mayalı ha- murdan, içine çeşitli katıklar konarak hazırlanan bir tür kokulu çörek... Şarap ma|ızeni. 8/ tstan- bul'un bir semti. 9/Dalkavuk... Ij4nç duyma.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear