Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 2003 CUMARTESİ
10 D I Ş H A B E R L E R dishab@cumhuriyet.com.tr
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, gazetelerde çıkan 'ver, kurtul' yazılannm baskıyı arttırdığmı savundu:
Istanbulbasını gerçeği yansıtmıyor
CTP lideri Talat
gözüyle
T>akıyor
KKTC ana muhakfet
partisi CTP'nin lideri
MehnKtAfiTafet'la, 14
Aralık seçimleri sonrası
neler yapmayı
planladıklamu
konuşuyoruz. Talat,
seçimleri tek başına
kazanacaklanndan hemen
hemen emin gibi
görünüyor. Şimdiden
Başbakan olmuş bir havada
konuşuyor:
"Mal mübadeiesi
balamından, kuzeydeid
maBann ne kadan Türk, ne
kadan Runı mah,
bJBnmiyor. Ya da
açıklanmryor. Bunlan
bümeden de net bir proje
yapamıyorsunuz. Yer
değiştirecek insanlara
örneğm Mesarya Ovası'nda
yeni bir Lefkoşa yaratarak
yerleştirmekte fayda mı var,
yoksa küçük birimfer
hafinde köylere yakın
yerleşim birimJerine
yerieştirmekte mi fayda
var? İnsanlann tercihleri
de önemK, tabii ki. Bunlarta
flgili çabşmalanmız yoğun
olarak sürüyor. Ama tek
başımıza iktidar olmanıa
ihtimaliai de göz önünde
bolundurarak tavnmıa
benrlemeliyiz. Demin de
söytediğim gibi tek
başmuza iktidar olsak bile
tek başımıza hareket
etmeyeceğjz."
Türklye'nin
imzasısaıt
- Anlaşmanm imzası
aşamasında ya Türkiye'yte
a7İar<a ne Oİacak?
Biz anlaşmayı imzalasak
da Türkiye'nin imzası
olmadan hayata geçemez.
Ama bir anlaşma olmazsa
da burada çok ciddi bir
erozyon yaşanır.
- Nasıl bir erozyon olur?
Tûrkiye der ki "Ne
yapahm? Kıbns Türk halkı
böyk karar vernıiş."
AB'yle görüşmelere büyük
olasılıkla başlayamaz.
Müzakereler bir yıl kadar
ertelenir.
Tûrkiye'nin AB
müzakereleri Kıbns'la çok
üişkili hale geldi.
KKTC'de, çözüm isteyen,
anlaşma yanlılan seçimleri
kaybederse Türk
ekonomisinde ciddi
sarsıntılar yaşanır, diye
dûşünüyorum.
-Neden?
Çözüm umutlan ortadan
kalkınca yeni krizler başlar.
Artık Tûrkiye AB
perspektifi flulaşmış bir
Türkiye olur. Öte yandan
KKTC'de çözüm isteyen
AB yanhlan seçimleri
kazanır, çözüm olur ve
Kıbns Türk halkı da AB'ye
girerse bu Türkiye'nin
üyeliği için anlatılamaz
yararlılıkta bir lobi
faaliyetini oluşturur. Çünkü
bu kez AB üyesi olacak
Kıbns Türk halkı AB'de
Türkiye'nin lobisini
yapacaktır.
LEFKOŞA - Kuzey Kıbns'taki siyasi turumu-
zun son durağı Cumhurbaşkanlığı. Denktaş Bey
almış yanına bir grup sivil toplumcu kadmı on-
larla fotoğraf çektiriyor. Keyfı yerinde... Beyaz ter-
rirer cinsi köpeği Boncuk ortalıkta koşuşturuyor.
Denktaş Bey benim kendi köpeğim Skorpi'yle
maceramı bildığinden, hafiften alay geçiyor:
"Boncuk'a bak da örnek aL Sen Skorpi'yi önıür
boyu bekârete mahkûm ettin, ama bizimki önüne
geİeni halledjyor."
Eh, ne yapalım? Yardımcı Durmuş Bey'in taze
taze sıktığı nar suyunu içerken konuşuyoruz. Denk-
taş Bey anlatıyor:
"Memleket seçim sath-ı maih'negirmiştir. Karşı ta-
raf (öçlü muhakfet) >üzde 25-30 channdaki gücünü
arttnmak için uğraşıyor. Bunu yapabilmek için de An-
nan Plam'na sanlmtşür. Planı derhalimzalanacak bir
plan olarak takdim ediyoriar. Biz bunun aksakhkla-
nnı, eksiküklerini, çüruklerini iyice anlatmaya baş-
bymca bunun kazanacakatolmadığını gördüler. Şim-
di ağız değiştirip, Biz görüşmeye hazınz' diyorlar.
Görüşmeye hazır iseydiniz Denktaş görüşürken niye
Denktaş'ın arkasından De Sotoyagkfip' Sen Denk-
taş'ı dınleme Yaptığın gayet iyi. Biz bunu derhal ka-
bul etmeye hazınz' dediniz de bu işi insanca tezek-
kür etme nrsatmı bize birakmadmız? Rum taran-
m ryice rahatiarnnız. De Soto'yu kandırdınız."
'Clttikçe puan kaybediyorlar'
-Mehmet AH Talat' Ben görüşmeye hazınm' di-
yor. Denktaş Bey bu konuda ne düşünüyor?
Üstelik, "Türidye'vi de yanımda istiyorunr di-
yor. Sen ne biçim görüşmecısin? Sen Türkiye'ye
sövebildiğin kadar söv, ama şimdi Türkiye'yle bir-
likte hareket edeceğini açıkla. Sen halka başka hi-
kâye anlat. Biz de halkımıza bunlan anlatmaya
devam ediyoruz. Gittikçe de puan kaybediyorlar.
- Acaba AKP hükümetryle mi daha iyi iBşld için-
deler?
Uzun süre o yalanı da söylediler. AKP hüküme-
tinin Kıbns meselesınin halli için öngördüğü for-
mül TBMM'nin de kabul ettiği formüldür. Yani.
iki devlet, iki halk, ikı demokrasi; bir de Türkiye'nin
fiili ve etkin garantisinin devamı. Tabii ki Tûrki-
ye Kıbns meselesine kendi yüksekliklennden ba-
kar. Türkiye bu arada, "Hedefbuysa, bu kabul edi-
lecekse Annan Planı tartişılabUir
T
' diyor. Tartışıla-
bilir, eğer hedef buysa... BM Genel Sekreteri di-
yor ki: "Hayır,çerçevenin dısınaçıkamazsuuz. Fel-
sefesini bozamazsmız." Papadopukts da "Sakın fei-
sefesine dokunma" diyor. Çünkü felsefe Rum fel-
Cerçekler ve Hortlâklar
LEYLA TAV ŞANOĞLU
Denktaş'a Mehmet Ali Talat'ın
"Ben görüşmeye hazınm"
sözlerini iletiyonız. KKTC
Cumhurbaşkanı'nın tepkisi şu oluyor:
"Sen ne biçim görüşmecisin? Sen
Türkiye'ye sövebildiğin kadar söv, ama
şimdi Türkiye'yle birlikte hareket
edeceğini açıkla."
sefesi. Rumlardan yana bütün ağırlığını koymuş
olan ABD Koordinatörü Thomas Weston da diyor
ki: "Taraflar isterse her şey konuşulabüu*." Peki, sen
benimle her şeyi konuşabilmesi için Rum tarafinda
bir motivasyon bıraktın mı?
- Denktaş Bey bu seçimleri nasıl degerlendiriyor?
Bu mesele Ahmet Efendi ya da Mehmet Efen-
dinın seçilmesi meselesi değil. Onun ötesinde
devletin varlığı veya yokluğu, Türkiye'nin garan-
tisinin varhğı veya yokluğu meselesidir. Kıbns
Türkiye "siz bir yere gidemez. Bu, Kıbns üzerinde
esas. temel hakkıdır. Sankı bu hak yokmuş gibi Tür-
kiye basınında yazılar çıkıyor. "Annan Planı ka-
bul edilebihr, imzalanabitir, Türklere çok şey verü-
miştir*1
deniyor. Peki, Türkiye'ye ne verilmiştir?
Hiçbir şey alamazsımz, bunlar Türkiye'nin 1960
anlaşmalanna göre haklandır, biçiminde hiçbir
yazı yayımlanmıyor gazetelerde. AB, ABD baktı-
ğında Türk hükümetinin desteği yok gibi görülü-
yor. Hatta, aksine, "Ver, kurtul" yazılan çıkıyor.
Böylece de Türkiye üzerinde baskı yok, diye on-
lar da baskıyı arttınyor."
- Ankara olaya nasıl bakrvor?
Türkıye'de halk heyecanla destekliyor. Ben gidip
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, CumhurbaşkanlığTnda. Leyla Tavşanoğlu'nun sorulannı
yanıtladı. Denktaş, AB'nin Kıbns meselesi ortadan kalksa bile yeni nedenler bulacağma inaruyor.
Turizm Bakanı ve DP Genel Başkanı Serdar Denktaş: Haklanmızda ısrar etmeliyiz
6
Çözümü bütün taraflar istemelf
Başbakan Yardımcısı, Turizm
Bakanı ve DP Genel Başkanı
Serdar Denktaş'la randevumuz var.
DP'nin Lefkoşa ilçe binasında bir araya
geleceğiz. Hava sıcak mı sıcak.... Ledra
Palas kapısuıın arkasmdaki sokaktaki
iki katlı binanuı bahçesinde Serdar
Denktaş bir grup partıliyle oturuyor.
Hoş beş derken eşi Müge Denktaş da
geliyor. Bu güzelim havayı bırakıp
konuşmamız için içeri kapanma fikri
doğrusu hiç çekici değil. Ama sonunda
ikinci kattaki toplantı odasına
çıkıyoruz. Soruyorum:
-14 Arahk seçimleri sonrası için bir
program yaptmız mı?
DP olarak gelecek dönemi iki aşamalı
olarak düşünüyoruz. Birisi 14 Arahk
2003 - 1 Mayıs 2004 arası, 2.'sı
önümüzdeki beş yılda yapıhnası
gerekenler var. Aralıkla mayıs arası
dönem Türk ve Rum taraflannın
ilişkilerinin normalleşmesine yönelik
projeleri kapsayacaktır. Mayısa kadarkı
programlanmızı tek taraflı olarak
düşünüyoruz.
- Peki ya ekonomik açıdan?
Ekonomik açıdan yıllardan beri bir
sistem, daha doğrusu ekonomik
kimliğimiz oluşmadı. Bir dönem
Türkiye 'den buraya alışverişe
gelirlerdi. Derken Türkiye liberal
ekonomiye geçınce o alışveriş ya da
bavul turizmi kesildi. Buradan
Türkiye'ye mal almaya gidilir oldu.
- Bfldiğimiz kadanyla Türkiye'yle tuhaf
bir gfimrük birliği anlaşnıası imzalandı.
Herkes bunu çok eteştirrvor. Serdar
Denktaş buna ne diyor?
Serbest ticaret bölgesl
Aradaki dönemde, kimisi doğru,
kimisi yanlış, ama devlet sanayii teşvik
etti. Ancak üretilen mallann ihracatı
ambargolar nedenıyle kısıtlandı.
Derken Türkiye'ye ihracatta sıkınhlar
çıktı. Çünkü maliyetler yükseldi. Ne
yapılabilir. düşüncesiyle Türkiye'yle
bir gümrük birliği anlaşması gündeme
geldi. Hem Türkiye'ye daha kolay ve
ucuza mal satma, dolayısıyla ucuz bir
pazar oluşturma hem de ekonomik
sistemin AB'ye hazırlanmasına
yardımcı olacaktı.
- Ucuz pazar neye hizmet edecek?
200 bin yerli halk, 300 bın turistle
birlikte 500 bm olan pazanmız güney
kapısunn açılmasıyla 4 milyon kişilik
birpazara çıkacaktı. Ancak, siyasi
nedenlerle gümrük birliği anlaşması
yürürlüğe gıremedı. Bize en az 4-5
yıllık ekonomik atılım sağlayacak tek
model Kuzey Kıbns'ın bir vergi
cenneti halıne dönüştürülmesı. burada
serbest ticaret bölgesı oluşturulması,
AB ve AB dışı ülkelerden sıfır
gümrükle mal ithal ederek nispeten
daha ucuz bir pazar yarahlması olarak
göründü. Bu uzun süreli bir kalkınma
sağlamaz. ama ilk beş yıl bizi daha ıyı
bir noktaya götürür.
- İkinci aşama. yani 2004 Mayısı'na
kadar neler olacak?
Çözüm zaruret halıne geldi.
Ancak tek taraflı çözüm
mümkün değil. Bütün
kesimlerin. "Sorunu çözmek
istiyoruz," noktasında
buluşabihnesi lazım.
- Adada gerçekten böyle bir
istek ve irade var mı?
Genel olarak
gönüllülûk bazında
bir ıstek yok.
Kıbnsh Türklerin
dünyadan izole
edilmiş olarak
yaşamaktan
duyduklan
bıkkınlık
nedeniyle
çözüme
ihtiyaçlan var.
Rumlann böyle
bir ihtiyacı yok.
Ekonomileri iyi,
AB'ye girdiler,
uluslararası
alanda adanın
tümünü temsil
ediyoriar. O
nedenle biz nomıalizasyon sürecinin
hızlandınhnasını planlıyoruz.
- Burada esas konu AB üyeBgi meselesi
değil mi?
Tabii kı öyle. Rumlar AB üyeliği
sürecinde \
r
ürüyorlar. Rum tarafı bunu
yaparken her Kıbnsh Türk de AB
\atandaşı olmak ıster. Bütün mesele
AB vatandaşı olurken stafümüzün ne
olacağı. Türkiye AB'ye girinceye
kadar bizım kendi haklanmızı koruma
açısından nasıl bir yol izlenmesi
gerektiğı Rum tarafı ya da Kıbns
kendi iç sorununu çözmemiş durumda
-fVıbnslı Türklerin dünyadan
izole edilmiş olarak yaşamaktan
duyduklan bıkkınlık nedeniyle
çözüme ihtiyaçlan var. Ama Rum
tarafinın böyle bir ihtiyacı yok.
AB sınırlan içine giriyor. Bu, AB
kurallanna, 1959 anlaşmalanna aykın.
Yapmamız gereken haklanmızda ısrar
ederek kalıcı bir çözümün, ancak
egemen Türk halkı ve egemen Rum
halkmın egemenlik haklannı paylaşma
konusunda ortak bir zemine ulaştıklan
zaman bir anlaşmaya vanlabileceğini
dünyaya ve Rumlara anlatmaktır.
Blrlik hata yapıyor
- Ama Türk tarafı 30 yıldır bunu ne
Rumlara ne de dünyaya doğru dürüst
anlatabildi. Şimdi nasıl anlatacak?
Belki bunun için bugüne kadar
yeterli çabayı harcamadık.
- Dünya da anlamak istemedi
mi? '
O da ayn bir şey. Ama artık
anlamak zorundalar. Çünkü bir
hata yaptılar. İç sorununu
çözmemiş bir
Kıbns'ı
uluslararası
anlaşmalara
rağmen üye
olarak kabul
ettiler. Biz
egemenliğimizi
aynlmak için
istemiyoruz.
Bunu Kıbns ta
eşit ve uyum
içinde
yaşayabibnek
için istiyoruz. iki
kesimliliği de
şunun için
istiyoruz:
Yunanistan AB
içinde, ama
Türkiye değil.
Türkiye AB'ye
girene kadar da iki kesimliliğin
sulandınünadan devamı şarttır.
Türkiye'nin fiili garantisinin Annan
Planı'nda var olduğu söyleniyor. Ama
AB'de bu nasıl devam edecek? Bunun
açıkhğa kavTişturulması şarttır.
- Çözüm bulma şansı nedir?
Rum tarafı da aynı iyi nıyetle hareket
ederse, evet. Etmezse dünyanın sonu
değil; bekleriz. Kapının kilidi
bozuldu. O zaman AB çıkışlı bir kilıt
takın, olay çözülsün gibi basit değil
durum. Ne yazık ki şu anda yapılan
umut tacirliği bu.
- Alternatif nedir?
DP olarak bu alternatifi koyabihnenin
sıkıntısını yaşıyoruz. 15, 16 Aralık'ta
derhal 23 Nisan'da kapılann açılması
gibi büyük bir adımı tek taraflı olarak
atabilmemiz lazım. Maraş'ın yeniden
iskâna açılmasından ticaretin
serbestleştirilmesine, Rum ve Türk
mezarlannın baknna ahnması gibi
insani konulara kadar normalleştirici
girişimlerimiz olacak.
- Mülkhet konusunda ne yapacaklar?
Uluslararası hukuk her ne kadar bizim
koçan tabir ettiğimız tapu sahibini hak
sahibi olarak kabul ediyorsa da bu işin
bir de insani boyutu olduğunu
unutmamak gerekiyor. Bir başkasına
ait olan tapulu bir evde 30 \ıldır bir
aıle yaşıyor. Bu durumda hukuksal
sorunla insani sorunu e\lendumenin
tek yolu tazminat yöntemlerinin çok
net bir biçımde ortaya konulmasıdır.
Bu da çok hızlı yapılmalıdır. Insanlan
şu kadar yıl daha bu ev benim mi, bu
bahçe benim mi, sorulanyla yaşarmaya
devam edemezsiniz. Bu da Annan
Planı'nın en zayıf taraflanndan birisi.
20 yıllığına uzun vadeli icar yetkisi
veriyor. Sonra bu aile kapı dışan mı
edilecek? Annan'ın bilerek ya da
bilmeyerek ortaya koyduğu Türklerin
yurtsuzlaştınlması projesidir.
- Ekonomide somut neler yapılabilir?
Türkiye'siz yaşayanıayız, söylemi var.
Evet, ama ekonomik olarak Kuzey
Kıbns kendisini nasıl ayakta tutabilir?
Türkiye şu anda bize yılda ortalama
250 milyon dolar gönderiyor. Bunun
içinde yatınmdan rutun memur
maaşlannın ödenmesine kadar her
türlü harcama var. Biz bu 250 milyon
dolan daha akıllıca kullandığımız
zaman hızlı bir kalkınmaya geçebiliriz.
250 milyon dolann bir kısmını
işadamma ucuz kredi olarak verirsek
ekonomik canlılığm önünü açanz.
Devlette fazlalık diye gördüğümüz
memur. bir yıl daha devlet tarafindan
maaşlan ödenmek suretiyle, ama özel
sektörün ihtiyaç duyduğu alanlara
kaydınlarak istihdam edılebilir. Bu da
ekonominin canlanmasını sağlar.
- Peki, burasının vergi cenneti obnası?
Buraya her şey sıfır fon, sıfır
gümrükle gelsin diyoruz. Çevre
ülkelere göre (bundan kastım biraz da
Rum tarafı) daha ucuz bir pazar
yaratabiliriz.
Anadolu'yu geziyorum. Gittiğim her yerde bütün
partilerin temsilcileri beni bağırlanna basıyor. Kıb-
ns meselesi deyince parti aynlığı yok. Ama neden-
se tstanbul basını bunu yansıtmıyor. Dolayısıyla
da Türkiye üzerindeki baskılar artıyor.
A B hep bir engel koyacak
Hükümet bundan geriye gidemez havası verilse
-Id gerçek ha\a odur- Türbye de, biz de rahatla-
yacağız. Dolayısıyla, 14 Arahk seçimlerini "Dev-
letim, bayrağım, Türkiyem, garantörüm" diyen ta-
raftn kazanacağına da emıniz.
- tstanbul basını bu gerçekleri nedenyansıtmıyor?
Beni bunun nedenlerine götürmeyin. Herkes ken-
di bilir ve kendine göre bir nedenı vardır. Sanıyor-
lar ki Kıbns feda edilse Türkiye'nin yolu açılacak.
Ertesi gün Türkiye'ye, "Buyrun" diyecekler. Bana
AB üyesi ülkelerin diplomatlan diyor ki:
"Kıbns meselesini Türkhe'nin AB'ye girmesini
istemeyen de\1etler neden olarak kullanıyorlar. Kul-
lanmaya da de\am edecekler. Bunu biL Bu konu-
da da yardımcı ol."
Bak, şimdi. Kıbns meselesi ortadan kalksa onlar
başka nedenler bulmayacaklar mı? Örneğin Ege var.
Doğu meselesi var. Var oğlu var. Bu devletler par-
lamentolannda Ermeni soykınmı konusunda ka-
rarlar aldılar Türkiye özür dilesin, tazminat öde-
sin, diye... Türkiye bütün ıstenilenleri yapsa yine
diyecekler ki: "Dur bakalım, senin daha şu ayıbm
da var." Türkiye sonuna kadar direnecek. Sonun-
da Türkiye'ye, "Gel bakalım" dedikleri zaman
Türkiye KKTC'yi de yanına alacak. Işte, ancak o
zaman Kıbns birleşecek.
Dışişleri Bakanı Abduflah Gül Kıbns'a çözüm
14 Aralık seçimlerinden sonra bulunacak diyor...
Zaten çözüm olacaksa seçimlerden sonra olacak.
Herkes bu seçimleri bekliyor, zaten. Rum benim
seçimlerde silinip süpürülmemi bekliyor. Sanki
ben seçime giriyormuşum gibi... Amerikalı öyle,
İngiliz öyle, benim muhalefetim öyle... Öyle bir
ınandmmşlar, kandmnışlar ki... Kazanacak at bi-
zım atımız, Denktaş'uı adamlan silinecek, zaten
o kimseyi temsil etmiyor, diye...
Görüşmelerin kesibnesinin nedeni de bizim mu-
halefet. Çünkü Papadopulos derhal onun üzerine
atladı.
u
Denktaş \aroldukça onunlagörüşemem"
1
dedi. Çok merak ediyorum seçimlerde biz kaza-
nınca ne yapacaklar? Bunu Amerikalıya da Ingi-
lize de soruyorum
u
Ben halkum büirinı, sizin at
kav-bedecek" diyorum. Seçunlerden sonra da Kıb-
ns'ın bırleşmesini istiyorlarsa bu irade karşısm-
da yeni bir hesap yapmalan gerektiğıni
söylüyorum. Bana,
M
Seçimlerpekşeffaf
ohna>acakgibi geliyor" divorlar. Neymiş,
biz 5 bin mi 50 bin kişi mi ne seçimler-
de oy kullansınlar diye getirecekmişiz.
tnsanlara vatandaşlık veriyonnuşuz.
- Yalan mı ba peki?
Kıbns'ta \atandaş ohnanın şartlan var.
Beş yıl ikamet ister. Beş yıldan fazla bu-
rada ikamet etmiş olan ve vatandaşlığı-
nı bekleyen insanlara hükümet vatan-
daşlık veriyor. Bence şu sırada yapıhna-
sı taktik açıdan yanlış. Ama hükümet
mecburiyet hissetti. Evet, biraz bir yığıl-
ma oldu. Ama öyle 50 bin kişi filan de-
ğil. 2 bin, belki de daha az kişinin sürat-
le, yasak günü gehneden vatandaşlık al-
mak için baskı yapmalan nedeniyle bu
sıkışıklık oldu. Ingüiz büyükelçisi,
i4
Gün-
de 200-300 kişiye vatandaşhk vvrdmiz"
diyor. Bu 3-4 gün verildi, sonra durdu.
Sanki biz yıllardır günde 200-300 kişi-
ye vatandaşlık veriyormuşuz gibi bir
sövlem...
Türkiye'siz gltmeyiz...
Herkes bir havada... Altı, yedi, beUci
de 10 yıldır bekleyen kişilere bu hak ve-
riliyor. Filan kişiye de vatandaşhk veril-
di, diyorlar. Bakanlar Kurulu, bir insa-
na Kıbns'a hizmet ettiği için bunu ve-
rebilir. Bakanlar Kurulu'nun bu yetkisi
vardrr. Bunlar zaten 100 kişiyi bile bul-
maz. Sanki 10 binlerce kişıymiş gibi...
- Niye böyle yapıyorlar?
Artık kaybedeceklerini anlayınca se-
çimlere şaibe düşürmek için... Thomas
Westona, "Seçimlerdeşimdikiyönetim
kazanırsaneyapacaksınız'" diye soruyor-
lar. Onun cevabı: "Biz yine Annan Pla-
nı'nıyürüteceğiz." Halkın ıradesi ortaya
çıkınca senm o planı dayatmaya ne hak-
kın var? Ortada başka plan yokmuş. Geç-
mişte genel sekreterin kaç planı vardı?
Geçmişte Kipriyanu boyuna planlan red-
dederken neden baskı yapmadınız böy-
le? Bana yaptıklanmzı neden ona yap-
madrnız? Bizi, bizim başvunnadığnnız
bir AB takviminin içine sıkıştrnyorsu-
nuz. Biz de AB'ye girmek için bazı ya-
sal haklanmızın verilmesini istiyoruz.
Biz Türkiye'siz bir yere gıtmeyız.
Işte, böyle... Şımdilık, 14 Aralık seçim-
lerinden önce Kuzey Kıbns'ın havası iş-
te böylesine gergin. Keşke Rum tarafuı-
da en şahin ve kaypak mannk, önce tt
E\çt"
deyip sonra Ledra Palas'tan bizi geri çe-
vinnemiş olsaydı da oradaki ha\'ayı da bu
sayfalara yansıtabilseydim. Umanm
birileri akluıı başına toplayıp geçmişin
hortlaklannı bir daha hortlamamak üzere
mezarlanna iyice gömer; gazetecilerin
gazetecilik mesleklerini icra etmelerinin
önüne engel çıkanlmaz ve böylesine
talihsiz olaylar gelecekte de yaşanmaz.
İİTTİ