Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 5 EKİM 2003 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
CKTAYAKBAL
Ecimler Gelir Geçer!
Efcirrvaylnı sever misiniz? Eski adıyla Teşrini Ev-
ve f$ü\, ekim, kasım, aralık/derkgffyeni biryıl!..
S E de eylül sonlan ürküntü verffmi? Birden de-
^- ğişniştir hava, rüzgârlaröşüjür, güneş ofsa da ısıt-
mz. Kış geldi geleceltfir. Sobalar yanacak, yağ-
mriar, derken Jşar... /
^az bitişteri hüzün verir. Kazaklar giyilecektir. Ne
deı takvimler. "0u ayda havalar bir düzende git-
m&ljği t$in çok dikkatliolunmalıdır. Sıkı giyinmek
ter£meyepol açar. Güzel ve uygun havalarda ev-
lert kçpenmamâk gerekir."
tiç şaşmaz bu takvimler!.. Yıllar geçer, bir de ba-
karîmız geçen yılın, önceki, daha önceki yılın be-
lirlı günlerinde hep aynı olaylar yaşanmış: "Bu ay
sersnin en içli ayıdır" diyor takvim. Ağaçlarda yap-
rakar sararır, otlar solar. Kuşlar, böcekler uzakla-
şırfu-, kendi dünyalanna kapanırlar...
Eski defterlerim çekmeceler doldurur! llk genç-
lik çiinlerimde tuttuğum notlar... Liseden bu yana,
bir'aşamın tarihçesi gibi... Rüzgârda uçuşan san
yapraklarla birlikte bir genç insanın içinde de bir
şeyer bitmiş, yeni bir şeyler başlamıştır. Kimi za-
man yarıda kalan umutlar, umutsuzluklar...
On yedi yaşın duyumsamaları: Yıl 1940!.. "Yıllar
akasuya kapılmış gibi ağır ağır... Ve ben, birgün
aynslarda tanıyamayacağım kendimi. Ozaman ne
bir ûmit ne bir gayem olacak. Sevgilerim, ıstırap-
lann. Bu not defterini okurken gözlerimde iki dam-
la yaş belirecek belki!.. Sevdiğim bir el kanştırın-
ca tenibulacak... İnsanın saklandığı en güzelyer,
iştebu yapraklardır."
Şirlerle başlıyor 1940 yılı defterim. Şiirler akros-
tişli! Hepimiz şairdik o günlerde. Insan on yedisin-
. de clur da şair olmaz mı? "Nerde çocukluğumu sak-
layan bahçel Dallanndan sapan yaptığım erik ağa-
cıl Kovalarca suyunu çektiğim kuyul Mınldandı-
ğım senin sevdiğin şarkıl Nerde."
Gençliğinde şair olmak, iyidir. Kötü olan, yaşlılı-
ğındadaşairolmak hevesini sürdürmektir. Gerçek
şairgenç olur. Olmalıdır daha doğrusu! Yaşlanmış
şairter de vardır, güzellikleri yaratan yeni yeni tat-
lar arayan, bulan... Ama sayılıdır bunlar, bir avuç-
tur. Yine de onlann gençlik şiirleri yaşar, sevilir, anı-
lır.- Gençlik bu: Yaşamın eşiğinde kendini, duyariı-
lığın anlamını veren dizeler...
Sayfa sayfa geziniyorum: 1940 yılının ilk günü:
"Mektepleraçıldı. Gittim, Adil, Enver, Feyzito/rs/-
rada oturuyoruz. llk derse Irfan Bey geldi. Yeni-
eskı münakaşasını yaptık. Benim 'Uyanış'fa yaz-
dığımı öğrendi. Bol bol konuştuk. Akşam, onu
görmek için Beyazıt'a çıktım. Çemberlitaş'ta onu
ve arkadaşını gördüm. Gülerek selam verdi. Takip
ettim. Sonra Feyyaz ve Enver'le Yenikapı'ya git-
tik. Dönüşte onu pencerede buldum."
Altmış üç yıl önceden bir esinti işte! Daha sak-
lamalı mı bunlan?.. Çekmeceler dolusu 4O'lı yıllar,
o 4O'lı yıllarda 17 yaş!.. O anılar, bir "Düş Ekmeği"
sanki!
Bir gün belki yayımlanabilir mi? Geçmişi bugü-
ne getirmek!.. Yırtıp yakmalı mı? Ama geçmiş yok
edilir mi? Hele o 17 yaşındaki şair çocuk!..
Üniversitenin İşlevi ve Siyaset.
Prof. Doğaıı K U B A N İTÜ Emekli Öğretim Üyesi,
Amehkan Mimarlar Enstitüsü Şeref Üvesi
Prof. Dr. Erdoğan ŞLHUBI Yeditepe Üniversitesi
Öğretim Üyesi, Türkiye Bilimler Akademisi Asli Üyesi, Avrupa
Akademisi Üvesi
2
4Eylül2003Çarşam-
ba günü Sayın Başba-
kan Bay Recep Tayyip
Erdoğan Kastamo-
nu'da yaptığı bir ko-
nuşmada bazı üniversite rektör-
lerini hükümeti eleştirip edep
dışma çıkmakla suçlarken,
1995'te yapılan anayasa deği-
şikliği ile üniversite üyelerine
geri verilen 'siyaset yapma hak-
kı'nı, üniversitelerin "siyasetk iç
içeginııiş'" olduklan biçiminde
yorumladı. Olağanüstü talihsiz
olduğu şüphe götürmeyen bu
konuşmada Sayın Başbakan. bi-
reyin en doğal vatandaşlık hak-
kı olan siyaset yapma hakkfnın
teslimini, bir kurâm olarak üni-
versitenin siyasete bulaşmış oklu-
ğu biçiminde yorumlamaktadır.
Karumrzca bu yorum Sayın Baş-
bakan' ın konuşmasuıda modern
bir toplumda bireyin haklanyla
üniversitenin ışle\ lerinin birbi-
rine kanştırılmış olmasından
doğmaktadır.
Demokrasinin. Anadolu'nun
batısında doğduğu antik çağdan
beri, demokrarik toplumun teme-
li, bireyin fikir ve arzulannı top-
luma ve toplumun yöneticileri-
ne duyurma ve bu konularda et-
kili olma hakkıdır. Bu hakkın
kullanılmasının tek koşulu, top-
lumun öbür üyelerine zarar \ er-
memektir. Birey, bu haklanı se-
çimde ya da bir referandumda oy
kullanmaktan, bizzat yönetici-
lığe talip olmaya (yani faal ola-
rak siyasete atılmaya) kadar ge-
niş bir yelpaze içinde kullana-
bilır.
Üniversite ise bir kurumdur.
Bu kurumun görevi bilim üret-
mek ve üretılen bilimi, üretme
yöntemleriyle beraber olabildi-
ğince öğrencilere öğretmektir.
Bilim, tanımı gereği, mantıksal
olarak kendi içinde tutarlı ol-
ması gereken ve gözlemle yan-
lışlanabilir olma zorunluluğu
olan ifadelerin oluşturduğu bir
bilgi sistemidir. Bilimin amacı
doğada cereyan eden süreçleri ve
bunlann ürünleri olan nesnele-
ri "anlamakür.'' Tanımda belir-
tilen koşullara uymak koşuluy-
la her şey bilimin konusu içeri-
sine girer. Tabii ki, doğal bir
ürün olan insan ve onun tüm fa-
aliyeti de bilimin konusu için-
dedır. Bilim, tanımında belirri-
len genel yöntem çerçevesinde
geliştırilmiş pek çok yöntemi
kullanarak doğayı anlama yö-
nünde karşısına çıkan sorunla-
n çözmeye çalışır. Bir atomun
yapısı ya da depremin neden ve
sonuçlan ne denli bilimin kap-
samı içindeyse, bireyin ve top-
lumlann davranışlan da o kadar
bilimin konusu içindedir. Bu ne-
denle inceleme alanı birey ve
bireylerden oluşan toplumlar
olan sosyal bilimler sosyal bir
olay olan siyaseti de konuları
içine almak zorundadırlar. Bu
kapsamdaki inceleme ve araştır-
malann ve bundan türeyen so-
nuçlann bilim dünyasına duyu-
rulması Sayın Başbakan'ın an-
ladığı anlamda siyaset yapmak
değil, tersine belki de çağdaş
üniversitenin işlevlerinin en
önemlileri arasındadır. Doğal
olarak, her vatandaş gibi, üniver-
site öğretim üyeleri de bilimin
ürünlerinden yararlanarak top-
lumlannın yönetinı tarzma etki
yaparak "siyaset yapmaya" so-
yunabilirler.
Ancak Sayın Başbakan' ın pek
yakışıksız ve kanımızca tama-
men haksız bir biçimde "edep
dışma'1
çıkmakJa suçladığı sayın
rektörlerin sözlerinin hiçbirinde
bu anlamda "siyaset yapmak"
yoktur. Rektörler, görevleri ge-
reği, aklın ve bilimin yolunu di-
le getirmişlerdir. AkJın ve bili-
min yolu, üniversitede üretilen
ve öğretilenlere, siyasal amacın
(bu amaç ne denli "doğnı" gö-
rülürse görülsün) ve her türlü
akıl dışı söylemin (böyle bir söy-
lemi paylaşanların toplumdaki
sayısı ne olursa olsun) kanşma-
masıdır. 59. hükümetin meslek
liseleri-üniversite ilişkileri ile
ilgıli beyan edilmiş niyetleriy-
le, üniversite yönetimi hakkın-
daki görüşleri; birer bilim kuru-
mu olan TÜBİTAK ve Maden
Tetkik Arama Genel Müdürlü-
ğü kadrolanna yaptığı siyasal
müdahaleler kaçuıılmaz olarak
yönetimlerinde ve işleyişlerin-
de akıl ve bilimin tek ölçüt (kıs-
tas) olması gereken bu kurum-
lann sevk, ıdare ve işlevlerine
akıl dışı söylemlerin kanştınl-
ması arzusunun hükümetçe des-
tekJendiği konusunda ciddi kuş-
kular uyandırmaktadır. Bu ko-
şullarda üniversite rektörlerinden
itiraz seslerinin yükselmesi ka-
dar doğal bir şey olamaz.
Bütün bu tartışmalann teme-
linde Türkiye'de teokratik reji-
mi ikna edici verilerle reddetti-
ğini söyleyen bir hükümete sa-
hip olup olmadığımızı öğren-
mek yatmaktadır. Kubilay ola-
yına yapılan gönderme ise 59.
hükümetin icraat ve imalann-
dan duyulan endişenin dehşet
verici derinliğini dile getirmek-
tedir ki üniversite dışından, hat-
ta devletimizin en yüce mevki-
inden de ifade edilen bu endişe-
ye katılmamak olanaksızdır.
80. Yılında CHP: Yaralı Ceylan..
CHP'nin anlamı, daha bir özel ve özgündür. Kötülükler
prensinin, talihsiz yakamızı bırakmayan kıyımlan ile CHP'ye
ilişkin sıcak duygulanmız arasındaki ruhsal fırtına,
benliğimizin derinliklerindeki savaşımını sürdürmektedir.
A. Gailİ A Ş I K 16 Dönem Kayseri CHP Milletvekili
C
HP üyesi ya da garlık yolunda Anadolu ğimizin derinliklerinde-
sempatizanı ol- halkının önündeki tüm ki savaşımını sürdürmek-
sun ya da olma- engelleri, mayın temizler
üzel-rrazılargüzely
Türkiye Yazarlar Sendikası'nın İki Aylık Seçkisi
23. SAYI KİTABEVLERİNDE!
DAâTM
8ft 0 212 - 52817 54ftLffc0 212 - 511 53 03
MKAM-OOST: 0 312 • 430 48 58 M H U B İ f 0 232 • 425 37 58
sempatizanı ol-
sun ya da olma-
sın bu partinin, tüm yurt-
taşlar açısından özel bir
anlamı vardır. Çünkü, ba-
balan ya da dedeleri mut-
laka CHP seçmeni oldu-
ğu gibi, 20. yüzyıhn ilk
çeyreğinde, bu toprakla-
ra gelişimizden 1000 yıl
sonra, ulusça Anado-
lu'dan kovulmamıza iliş-
kin emperyalist planlan,
sonradan CHP adını alan
1919 'un destansı siyasal
hareketi sonuçsuz bırak-
mıştır. CHP, kurtuluşu
izleyen yıllarda da uy-
gibi ortadan kaldırmıştır.
"Fikri hür, vicdanı hür,
irfanı hür" bir toplum
projesi uygulamıştır. Sa-
hibi olduğumuz sosyal,
laik ve demokratik hu-
kuk devleti bu projenin
ürünüdür. Bizim açımız-
dan ise CHP'nin anlamı,
daha bir özel ve özgün-
dür. Kötülükler prensi-
nin, talihsiz yakamızı bı-
rakmayan kıyımlan ile
CHP'ye ilişkin sıcak
duygulanmız arasında-
ki ruhsal fırtına, benli-
cıtır Chat
Sohbet
t
Türkçe yazın İngilizce
İngilizce gelsin Türkçe okuyun!
Çetleşırken Türkçe yazdığınızı ingilizceye,
İngilizce cevabı ise Türkçeye mükemmel çeviri...
Ayns anda bırden fazla kişiyle yazışma.
Kendi öze! sözlük gırişiyle kultanıcinm, programı
istediği dûzeye getirefeilme. (Tîcari, Güncel, Tıp,
Ekonomi, Teknık, vb.)
Kullanışli tasarımı sayesinde gelen veya gönderilen
mesajtn orijina! ve çevrilmiş halini görebilme.
(Aynı anda hem Twkçe hem de İngilizce)
MtRC üzennde çalışan bütün kanallarda dünyaya
bağlanma ve kendi dilinde çetieşebilme.
Türkçe cümienm gönderiimeden önce İngilizce
çevinsini görebilme.
tedir.
9 Eylül 1923 günü
Halk Fırkası Umumi Re-
isi (Genel Başkanı) Ga-
zi M. Kemal ve Kâtib-ı
Umumi (Genel Sekreter)
Recep (Peker) imzaları
ile İçişleri Bakanlığı'na
sunulan dilekçe, Ulusal
Kurtuluş'u örgütleyen
hareketin partileştiğini
tarihin belleğine kazıdı.
Şanlar, şerefler ve başa-
nlarla dolu 59 yıldan son-
ra, dünyada bir benzeri
bulunmayan bu soylu
partinin kapısı 12 Ey-
lül'ün Atatürkçü (!) ge-
neralleri tarafından mü-
hürlendi.
CHP'nin kapısını ka-
patmak, kör cehaletin ve
çağdışılığın kapısını ara-
lamak anlamrna geldiği
için devlet, siyaset ve
toplum yaşamındaki soy-
suzlaşmanın, metastaz
aşamasına ulaşmış kan-
ser gibi ülkeyi ve sosyal
yaşamı sanp sarmaladı-
ğı bir ortamda, 9 Eylül
1992'de CHP'nın yeni-
den açılış kurultayında
genel başkan adaylann-
dan DenizBa>kaL kürsü-
de kükrüyor: "Atatürk'û,
Ismet İnönü'yü, Kasım
Gülek'Usmail Rüştü Ak-
sal'ı, Kamil Kırıkoğ-
lu'nu, Mustafa Cstün-
dağ'ı rahmet ve saygı De
anıyorum." Bu sözler, 12
Eylül'ün çemberinden
geçen ve SHP'de dışlan-
mışlığın hüznünü yaşa-
yan CHP'lilerin yüreğin-
deki yanardağı yeniden
harekete geçiriyor, çö-
zülmesıne ve göz pınar-
larından iri damlaların
yanaklarda eğriler çize-
rek süzühnesine neden
oluyor. 10 yılhkbir ara-
dan sonra görkemli ve
onurlu bir süreç başlıyor,
güneş ufuktan bir kere
daha doğuyor, "yiiriiye-
linı arkadaşlar" Safve
temiz umutlann, doyum-
suz bir hırsın tuzağına
düştüğü diriliş heyeca-
nının cin kuyusuna hap-
sedildiği güri oluyordu
CHP'nin yeniden açılış
tarihi...
Sorumsuz ve hoyrat el-
lerde bugünkü duruma
düşeceğine. gönülleri-
mizdeki ve tarihin arşi-
vindeki göz kamaştıran
saygınlığı ile CHP'nin
bir nostalji olarak kal-
ması belki de daha iyi
olurdu. Bir genel doğru-
nun altını çizmek gere-
kirse tarihin her döne-
minde ulusların ya da
belli yazgısına egemen
olmayı kafasına koymuş
olanlar, işin başında can-
dan, içtenlikli, dost ve
çelebi insan görüntüsü
vermeye özen göstermiş-
ler, gerçek niyet ve kim-
likleri amaçlanna ulaştık-
tan sonra ortaya çıkmış,
genellikle de genlerin-
deki gizli zehir, tüm öl-
dürücüler bal sayılmış-
tır.
CHP. toplumsal güven-
sizliğin, hukuksuzluğun
ve umutsuzluğun üçge-
ninde, muhalefette bile
küçülen bir süreç yaşı-
yor. Bunun siyasal ve
sosyal nedenleri vardır.
194O'lı yıllann ikinci ya-
nsında, Zincirli Hürri-
yet gazetesinde Cumhu-
riyet Halk Partisi için
"CHP, kemana benzer.
Sol efle tutulur, sağ efle ça-
hnır" diyen Cevdet Kud-
ret, iyi ki bugünleri gör-
medi.
CHP'ye oy vermeyi ai-
le geleneği, sınıfsal bilinç
ya da Atatürk'ün partisi
gerekçeleriyle sürdüren,
yani keman tutan ve gi-
derek azalan sol ellere
karşılık sağ eller çalma-
ya devam ediyor. "Sol,
dolaşmıdan kalkmış kalp
paradn-" diyen bilim ada-
mı(!) milletvekili ile ya-
kasında CHP'nin taktığı
mebus rozeti taşıyıp
"CHP'B değffim" diyen
para babası yeni gözde-
lerle CHP, tükenışin kul-
vanndadoludizgin... Sı-
fır kilometreler motoru
çabuk yaktı, kaşarlan-
mamışlar pek de pişkin
çıktı.
CHPruhunun,SODEP
ve SHP bedeninde yaşa-
dığı varsayılan reenkar-
nasyon dönemleri gibi,
yeniden açıldıktan son-
raki Baykal dönemi de,
kesinlikle toplumun bel-
leğindeki CHP değildir.
Siyasal ve ideolojik yö-
rüngede meydana gelen
büyük sapma, parti oli-
garşisinin siyasal ve dün-
yasal kimliği ile birebir
örtüşünce halk ve hepi-
miz, dudaklanmızı uçuk-
latan derin gaflet uyku-
sunun mahmurluğundan
uyanmış olduk, biraz ge-
cikerek ve aldatümışhğın
kahreden ezikliğini ben-
liklerimizde duyum-
sayarak...
PENCERE
Kanadımızdaki Gümüş...
Erzincan'da bir edebiyat ve sanat dergisi çıkıyor;
adı:
"Le Poete Travaille"
ŞairTurgay Fişekçi Cumhuriyet'teki köşesinde
bir soruyu dile getırmişti:
"Derginin adı 'Le Poete Travaille', 'Şair çalışıyor'
anlamında. İyi de neden 'Şair çalışıyor' değil de,
Le Poete Travaille? Fransa'da açtığınız dükkâna
Türkçe bir tabela assanız, Fransız dilini korumak
için çıkanlan yasalara göre ceza görürsünüz. Şiir
anadille yapılan bir uğraştır."
•
Eylül ayının ortasındaAnkara'ya gitmiştim; bir ak-
şam dostlarla buluştuk; sofrada Muzaffer Erdost,
Metin Demirtaş, Vahap Erdoğdu, Mustafa Bal-
bay da vardı; aklıma takılan konuyu açtım:
- Erzincan 'da' Le Poete Travailla' adında bir ede-
biyat ve sanat dergisi yayımlanıyormuş...
Muzaffer Erdost herzamanki güzelim hoşgörü-
süyle girişime sahip çıktı...
Tartışmabaşladı...
Baştan sona 'Amerikanca' kültürün baskısı al-
tında ezilen birTürkiye'de yaşıyorduk; İngilizce dı-
şında televizyon adı bulmak güçtü, dükkân tabe-
lalan arasında Türkçe sözcüğe rastlamak zordu...
Erzincan'daki gençlerin amacı neydi?..
Cumhuriyet bu işe el atmalı, Erzincan'a gitmeli,
konuyu irdelemeliydi...
Işık Kansu'nun dünkü gazetemizde yayımla-
nan yazısı böylece oluştu.
Sofra kimi zaman işe yarar; meyhane dışardan
"mukassi" görünür ama; aldanmayın görünüşe,
bir başka "halet" vardır içinde...
•
Işık Kansu, eksik olmasın, Erzincan'a gitti, yaz-
dığı izlenimler insanın içini aydınlatıyor; sanat, ede-
biyat, şiir üzerine rüzgârlanmak insanlarda yaşa-
ma hırsını ve sevincini güdüler...
Peki, Allah'ın Erzincan'ında çıkan edebiyat der-
gisinin adı niçin Fransızca?..
Ne bileyim ben?..
Siz de bilmeyin!..
Kansu'nun yazısından öğreniyoruz ki Ahmet
Bozkurt, hukukçu Şamil Potur, sosyolog öğret-
men Levent Baydaş ve Erzincan Polis Okulu Mü-
dürü Vadi Çiçekli (şimdi Erzurum Emniyet Müdü-
rü) bir gün toplanıp 'Le Poete Travaille' adındaki
edebiyat dergisini çıkarmaya karar veriyorlar.
Türkiye burası..
Kişinin adı Vadi Çiçekli..
Kendisi Emniyet Müdürü..
Le Poete Travaille adında bir sanat dergisi çıkar-
makta öncü ve kurucu..
Üstelik şair..
Oktay Rifat'ın 'Kadeh' adlı şiirini bu durumda
nasıl anmazsınız:
"Burası dalyan kahvesi
Ortalık süt mavisi
Apostol bu ne biçim meyhane
Tabağımda bir bulut
Kadehimde gökyüzü"
•
Kan revan içinde yaşayan Türkiyemizde çok şü-
kür insan güzelliği tükenmiyor..
Erzincan'da birkuş var..
Kanadında gümüş var..
Yalnız Erzincan'da mı?..
Anadolu, yaşamın güzelliğine geçmişinde aşılan-
mış bir güncel tarihtir; geleceğin mutluluğu kaçı-
nılmaz yazgımız gibidir.
Niçin?..
Çünkü şair çalışıyor.
TEŞEKKUR
Uludağ Üniversitesi Sayın Rektörü
Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran
Rektör Yardımcısı Sayın
Prof. Dr. Mehmet Cenç
Tıp Fakültesi Başhekimi Sayın
Prof. Dr. Osman Manavoğlu
Kardiyolog Sayın
Prof. Dr. Ali Aydınlar
Üroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Sayın
Prof. Dr. Bülent Oktay
Doçent ve Doktorlar ile Asistanları
ve şefkat dolu servis Hemşireleri
Geçırdığım rahatsızlık sonucu yapılan tedavı ve amelıyatm nede-
nıyte gosterdığınız sevgı, dostluk, ozen ve başanlannızdan oturu
hepınce yurekten teşekkurtenmı ve saygılanmı sunuyorum.
Boyie bir Unıversrteye sahıp olmak buyuk bir nımettır. Bir nefes
ve ınsanlar ıçın venten onca çabaya tanık oldum. Bursa halkı ve
Turkıye ıçın gurur kaynağı olan boyle bir Unıversıteyı daha mo-
dem cıhazlarla donatmak, daha da gelıştırmek. yaşatmak ve sa-
hıp çıkmak bızlenn odev ve soaımluluğundadır Bu bilinçle Ulu-
dağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı'na olanaklanmız olçusun-
de katkjda bulunmanın Bursa halkının ve hepımızın gorevı okju-
ğuna inanıyorum. Çağnma katılmanız dıleğıyle.
çetln Cöz
Avukat
Ceza ve Infaz Kurumlan ve Tutukevleri Kurulu Başkanı
Adrese ücretsiz tesliı
Cevirmen
Ingıliıce'den Türkçe'ye
(Upper-intermediate) seviyesinde
gramer uyumlu çevinye yardımcı
bir programdır.
Cevirnen
Intemetteki
ingilizce web sayfalannı
kısa sürede Türkçe'ye çeviren
birprogramdır.
30 Müyon X 3 = 90 Mityon
FiyaUara KDV dahil değidir
İngilizce >
DEMOKRATİK DEVRIM HAREKETİ
"CHP için Bedri Baykam"
Zor hedeflere destekle ulaşılır
En başta sizin desteğinizle»
Bir Telefon Yeterli
(0212) 292 77 77
[email protected]
phane Kemankeş Mah. Gecekuşu sok. Çavuşoğiu işhans No: 8'1 KaraKöy / '§
Tei: (0212) 292 77 77 pbx. Faks; (0212) 251 71 70
tiroşür ve iemas için İSTANBUL İKTİBA'J
Tel: 0212 258 84 82 Fax: 0212 227 34 65
www.bedhbaykam.com e-mail:admin@ bednbaykam.com