25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 OCAK 2003 PERŞEMBE 8 HABERLERIN DEVAMI G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada gereksinmezler. Örneğin 1950'lerde tek başına iktidara gelen DP'nin ünlü Başbakanı Adnan Menderes sıkış- tığı bir gün grubunu, "Isterseniz hilafeti bile geti- rebilirsiniz" diyerek okşadı. Geçici Başbakan Abdullab Gül, önceki gün AKP grubuna hilafet vaat etmedi; ama, kudreti- ni, kuvvetini, gücünü anımsatarak grubu sevdi, sevindirdi. Gül, eleştiriye açık oldukları mesajını veriyor. Ardından eleştirilere hedef konuları allaya pulla- ya anlatıyor. Barışçıl girişimlerin anlamına deği- niyor. Hayli eğlendirici bir mantıkla savaş çığırt- kanı ABD Başkanı'nın savaş istemediğini bir gü- zel ifade ediyor. Buraya kadar tamam. Velakin Başbakanım, büyükTürkiye'nin böyyük devlet adamı. AKP grubunun basına kapalı otu- rumundaki konuşma bir değişik. Açık oturumda- ki Gül gitmiş, yerine başka bir Gül gelmiş. Arap ülkelerinde gösterilen ilgi ve övgülerden sonra... ... Başbakanımız, son siyasal gülümüz; aaa o da ne? Açık oturumda övdüğü barış isteyen ABD'yi, kapalı kapılar arkasında savaş isteyen ülke diye suçluyor. Hoppala! Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Üs- telik bir başka suçlamayla... Türk medyasının al- tından zor kalkacağı bir suçlama!.. Açık oturumla kapalı arasında birinci tezat; Başkan Bush'un da barış istediğini vurgulayan Gül, kapalı oturumda "ABD'nin savaş konusun- da ısrarlı" olduğunu söylüyor. Iki; "Bu sebeple" diyor: "ABD bütün dünyada, Türkiye'de de kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Amerika bu iş için milyonlarca dolar kaynak ayır- mış durumda." Buyurun cenaze namazına. Suçlanan medya büyük gürültüler koparırsa başbakanlar ne ya- par? Yanıt basit mı basit: Medyayı suçlar, yalan yazdı, yazıyor, yazılanlar yalan, der. Olur bıter mi? Medya suçlamaya sıkı karşı çıkarsa... Bitmez! • • • Son günlerde Başbakanımızı sinir eden sapta- ma, hükümetin kararşızlığını hemen herçevrenin vurgulaması. Gül, TÜSlAD'ı telefonda azarladı. Grupta açtı ağzını yumdu gözünü. Hükümetin hemen her konuda, özellikle söyle- diğinin aksine Irak konusunda (ses tonu, vücut di- liyle) kararlı hareket ettığini bas bas bağırarak i- lan etti. Ne çare, Başbakan'ı günübirlik yalanlayan ha- berler VVashington'dan geldi. Türkiye'nın savaşa katkı politikasında "belirsiz- liğin devam ettiğinin " ABD yönetimine egemen ol- duğunu ırdeleyen haberler... Demek ki bıçak kemiğe dayanmış ABD'de. Ge- nelkurmay Başkanları Richard Myers, iki gün sonra Ankara'ya geldiğınde; yetti artık, bizim 80 bin Coni'nin konuşlandırılmasına izın ya verin ya verin, diyecekmiş. ABD, "şartlı onay" istiyormuş. Türkiye, BM ka- rarını beklemekte haklıymış; ne kı, 80 bin asker Türkiye'de konuşlanırsa Saddam kuzeyden ha- reket yapıldığında Bağdat'ta artık yaşayamaya- cağını görür, korkuya kapılır, Irak'ı terk eder, gur- bete çıkarmış. 80 bin asker Türkiye ne zaman is- terse ayrılırmış... Başbakan, ABD eskilere yeni öneriler katıyor dedi ya: Aslı faslı değişmeyen; hemen her gün ye- ni bir senaryo, yeni bir öneri Amerika'dan. • • • Bu haberlerle iç içe bir başka haber var. Ver- kurtul'un yerini yakında sat-kurtul formülünün alabileceğıni işaret ediyor: Türk diplomatları VVashington'daki dostlara di- yesilermiş ki; Kıbrıs konusunda ağırlıklı olarak devreye girin! Toprak, göç, 1960 garanti anlaşmaları, Türki- ye'den göçlere güvence, parça devletler arasın- da eşıtlik sağlayın. Bu beş konuda Annan planın- da değişiklik yaptırın BM'ye... Eeee, Irak'ta işbir- liğimiz -tabıi ABD istekleri doğrultusunda- kolay- la-şır! Konuşlandırma, ikinci cephe... Karadan, denizden liman.. falan filan. Tamam! özet: Kıbrıs'takı kolaylıklara karşı Irak! Kıbns'ta çözüm isteyen bir iktıdar, Irak savaşın- da ABD'yi memnun edeceğinı daha önce açıkla- yan bir hükümet var başımızda. Ver-kurtul veya sat-kurtul fark eder mi? İstanbul'da şeriat köyü Türkiye 6 No'lu protokolü imzaladı STRASBOURG (AA) - Türkiye, idam cezasının kaldınlmasııu öngören Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi'nin 6 No'lu protokolünü dün resmen imzaladı. Türkiye'nın Avrupa Konseyi'ndeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Numan Hazar, Avrupa Konseyi Genel Sekrete- ri Walter Scwimmer'in de katıldığı bir törende protokole imza attı. Tür- kiye'nin de imza atma- sıyla 44 üyeli Avrupa Konseyi'nde, protokole imza atmayan ülke kal- madı. Avrupa Konseyi üyesi Ermenistan ve Rusya, daha önce pro- tokole imza atmışlar, ancak parlamentolann- da bu protokolü onayla- mamışlardı. Schvvim- mer, idam cezasının kal- dınlmasını, Türk hükü- metinin başlattığı çok önemli demokratik re- formlan sürdürmekteki kararlıhğının yeni bir işareti olarak değerlen- dirdikJerini söyledi. ALPERTURGUT OKTAYAPAYDIN Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük kenti istanbul'da Tuz- la ilçesine bağlı Akfirat belde- sinde irticai faaliyetlerini 15 yıl- dır rahatça sürdüren Yaşar Yıl- maz (62) adlı bir kişinin, mürit- lerini "şeriat" hükümlerine gö- re yönettiği belirlendi. Yılmaz. beldede kurduğu şeriat mahke- mesinde "kırbaç" ve "falaka" cezalannı uyguladığı saptandı. tstanbul jandarma yetkilileri- nin, "şeyh" olduğunu öne süren ve kendini "mehdi" ilan ettiği savlanan "Edep grubu" lideri Yaşar Yılmaz'm. "irticai siste- nıinin" dağıtılması ıçin başlat- tığı operasyon genişletilirken 12 kişinin sorgusu sürüyor. Operas- yon yapılan evlerde Atatürk aleyhine belgeler ele geçirilirken şeyh Yaşar Yılmaz'ın, ANAPTı belediye başkanı emekli Yarbay Mehmet Ali Soylu'nun bilgisi kapsamında belediye arazilerini koruduğu öne sürüldü. Jandar- ma, beldede 2 'si 18 yaşından kü- çük 15 kadınla "harem kuran" ve "büyük bir servet edinen" Şeyh Yıhnaz'ın müritlerine yö- nelık operasyonda tarikat ilişki- Ierinin üst düzey görevlilere uzandığı iddiasuıı araştınyor. İstanbul'da Müsliim Gün- düz, Ali Kalkancı ve Adnan Oktar'ın ar- dından beldede ha- rem kuran bir başka "tarikat şeyhi" ortaya çıkanldı. Tuzla ilçesinin Ak- fırat beldesi pazar- tesi sabahı Istanbul II Jandarma Komu- tanlığı'na bağlı yak- laşık 500 jandarma tarafından sanldı. Timlerbaskınlar- da, iki aydır ara- nan Yaşar Yılmaz ile Baki Özel. Harun Ersin, Akfırat Belde Belediye Başkan Yardımcısı Unal Çar'ın eşi Seher Çar, Asuman Ûysal, Zübeyde Eren, cami imamı M.Yılmaz Şeyhoğlu,A- dem Peker, Muharrem Baz, Durmuş Karasoy ve Hüsniye Demirişi'nı gözaltına aldı. Ya- şar Yılmaz'ın imam nikâhlı eş- lerinden F.Ş'nin ihban üzerine gerçekleştirilen operasyonlar dün de sürdü. Gözaltında bulunan Yaşar Yıl- maz ile diğer 10 sanığın ifade- leri sonucu, Yılmaz ile sözde i- mam nikâhlı olduğu belirtilen 2'si 18 yaşından küçük 9 kadm, Şeyh" Yaşar Yılmaz. jandarma ekiplerin- ce evlerinden alı- narak Tuzla Jan- darma Karako- , lu'na götürüldü. Ş Kadınlar, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Nakşibendi tari- katına bağlı oldu- ğu, daha sonra bu tarikattan aynldığı öne sürülen Yıl- maz isimli sahte şeyhın köylüleri kandırarak tril- yonluk servet edindiği ortaya çıktı. Operasyonda tarikat evlerinde 50 milyar lira değerinde döviz, 10 milyar lira para ve 5 kilo al- tın ele geçirilirken Yılmaz'ın rrilyonluk servetinı de köylüler- den bağış adı altında topladığı para ve altınlardan elde ettiği öne sürülüyor. Yılmaz ve mürit- lerine para vermekten kaçınan beldedeki yurttaşlann saldınya uğradığı, müritler tarafından tehdit edildiği ve evlerinin kur- şunlandığı öğrenıldi. Tuzla Ilçe Jandarma Komu- tanlığı'nda sorgulanan sanıkla- nn, "4422 Sayüı Çıkar Amaç- 36 numara miyop ameliyatla iyileşti Avrupa'dan Amerika'ya kadar tüm doktorlann umutlannı kestiği ve "göremez" raporu verdikleri 36 diyoptri miyop olan Türk Hatem Cantenor, Avusturya'daki ameliyatla yeniden görmeye başladı. 40 yaşuıdaki Cantenor, 1988'de yakalandığı hastâlık sonucu 1992'de 36 numara gözlük kullanmaya başladı. lşini kaybeden ve ehliyeri eiinden aiınarak Avusrurya "Körler Cemiyeti"ne kaydı yapılan Cantenor'a 1999'da başvurduğu Amerikalı göz otoriteleri "en geç 2003"tc görme duyusunu tamamıyla kaybedeceğini" söyledi. Cantenor, son olarak Avusturya'da Prof. Mathias Zirm'e başvurdu. "VVellenfront" ölçümünden geçirilen Cantenor'un önce bir gözü lasik yönfemiyle ameliyat edildi. Sonucun başanb obnası üzerine ikinci göz de aynı yöntemle ameliyat edildi. Cantenor, ameliyat sonrasında görme duyusunu yüzde 90 oramnda geri kazandı. Zirm, VVellenfront tekniğinde 3 değişik cihaz kullandığını. Cantenor'un ömür boyu gözlüksüz ve lenssiz olarak görebileceğini söyledi. Zirm, Cantenor'un tüm işlevini kaybetmiş olan göz merceğinin ameliyat sırasında, çok güçlü ultra şal vakum ile çıkanlarak yerine suni bir mercek yerleştirildiğini belirtti. b Suçlara tlişkin Kanun'a mu- halefet", "6136 SayılıAteşli Si- lahlar Kanunu'na muhale- fet", "zorla para toplamak", "tehdit", "darp", "ırza geç- mek" ve "halkın din duygula- nnı isrismar etmek" suçlanm işledikleri gerekçesiyle bugün îstanbul DGM'ye sevk edile- cekleri ifade ediliyor. Şeriat mahkemelerinde 'kırbaç' ve falaka 1 Toplam nüfusu 5 bin 100 kişi olan beldede Yaşar Yılmaz'ın, çevresinde kendine göre şeriatçı bir sistem kurduğu iddia edili- yor. Şeriat mahkemeleri oluştu- rarak müritlerine aralannda kır- baç ve falaka gibi çağdışı ceza- lar verdiği öne sürülen trilyonluk mal varhğına sahip Yaşar Yıl- . maz'ın 890 dönümlük belediye arazisi üzerine tel örgülerle çev- rili bir çiftlik kurduğu belirlendi. Geyiklerden ördeklere dek pek çok evcil ve yabani hayva- nın bulunduğu tarikat merkezin- de çok sayıda ev yer alıyor. Ka- dmlann ve erkeklerin ayn ayn kaldığı evlerde yapılan arama- larda ise şiddet uygulamada kul- lamlan sopa ve benzeri aletler bulundu. Yaşar Yıhnaz'ın 1980 öncesi Beyoğlu Müttülüğü'nde görevli olduğu, cami imamı Yılmaz Şe- hoğlu'nun ise 22 yıl önce Ka- sımpaşa'dan Aldîrat'a gelip yer- leştiği belirtildi. 15 kadınla yaşıyordu Biri resmi nikâhlı, 9'u imam nikâhlı, diğerleri de nikâhsız ol- mak üzere toplam 15 kadrnla yaşadığı iddia edilen "Edep grubu" kurucusu Yılmaz'ın, belediye başkanını seçtirmek- ten evlenme karan vermeye, ev ve arazi satışından hayat tarzla- nnın belirlenmesine dek birçok konuya el attığı öne sürüldü. Kız çocuklannın sokakta oyna- malanna, kadınlann ise sokağa çıkmalarına izin verilmediği kapalı bir yaşamın sürdürüldü- ğü beldede eskı Nakşibendi ta- rikatı üyesi Yılmaz'm kurduğu yapı nedeniyle 15 yıldır asayiş olaylannın jandarmaya yansı- madığı iddia edildi. Ev izni şeyhten Beldede yaşayanların Şeyh Yılmaz'dan izin ahnadan ev ve arazi alım satımı yapamadıklan bildirilirken ailelerin kızlannı bileYıhnaz'dan izin ahnadan ev- lendiremedikJeri ortaya çıktı. Istanbul Jandarma Bölge Ko- mutanı Tümgeneral Abdülka- dir Eryılmaz, Akfirat beldesi- ne gelerek soruşturma hakkm- da bilgi aldı. Köyde buJunan bir kahvehaneye giderek köylüler- le bir araya geldi. Eryılmaz, herkesin hür ve demokratik bir ülkede rahat yaşaması için ça- hştıkJannı belirterek şikâyetçi yurttaşlann kendilerine başvur- malannı istedi. ABD delilik döneminde• Baştarafı 1. Sayfada sın "pastadan pay alacağını" belirten Le Carre, ABD'nin, McCarthy'cilik, Domuzlar Körfezi ve Vietnam Savaşı dö- nemlerinden çok daha tehlikelı bir döneme girdiğini söyledi. Le Carre şöyle devam etti: "Amerika tarihi delilik dö- nemlerinden birine girdi.An- cak bu, benim hatırlayabil- diklerimin en kötüsü. Ameri- kahların yüzde 88'inin savaş istediği söyleniyor. Öte yan- dan, bu Amerikalıların "ne savaşını" destekledikleri pek belli değil. Bu savaş, ABD'li- lerin kaçının yaşamına mal olacak bir savaş?" Bush ve cuntasının, ABD'nin nefret duygulannı Usame bin Ladin'den Saddam Hüseyin'e çevirebilmesinin, tarihteki en büyük halkla ilişkiler oyunu ol- duğunu vurgulayan yazar, Amerikan kamuoyunun yanıl- tıldığını ve güçlü bir ikna kam- panyasına hedef olduğunu öne sürdü. Le Carre'a göre. Bağdat, komşulanna açık ve her an ge- lebilecek bir tehlike yarahnı- yor; ABD ve Ingiltere için de. Saddam'ın kitle imha silahlan- nm, eğer varsa, Israil ve Ame- rika'nın beş dakika içinde I- rak'a fırlatabilecekleri silahla- nn yanında bir hiç olduğunu ek- leyen Le Carre şöyle devam et- ti: "Halen tehlike yaratan nokta, her an gelebilecek bir askeri saldın ya da terör sal- dırısı değil, Amerika'nın bü- yümesi ve askeri gücünü her- kese, A\Tupa'ya, Rusya'ya, Çin'e, Kuzey Kore'ye ve Or- tadoğu'va gösterme gereği duyması. VV'ashington, ABD'yi kimin yönettiğini ve dışanda kimlerin ABD tara- fından yönetileceğini göster- mek istiyor. tngiltere Başba- kanı Tony Blair ise başta, Bush'a destek verdi, ancak şimdi kendisini, köşeye kıstı- rılmış durumda buldu. Blair, tngiltere'\i savaşa sürükleye- cek olursa, ülkenin,Avrupa ve Ortadoğu'yla ilişkilerini, çok uzun yıllar sürecek bir dönem için geriletecek." G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada ilişkilerinde bocaladığını görüyoruz. Çalışanlarla ilk gerginlik, zorunlu tasarrufun ö- denmesinde başladı. Taksit taksit konuşan bakanların verdikleri tarıh örtüşmeyince 2007'ye , kadar uzanan bir plan açıklandı. AKP önünde siyah çelengi gören hükümet, geri adım atıp "Yeni tarihlemeyapalım" dedi. Karşılıklı görüşme sürü- yor. Emeklilere verilen seyyanen zam, olumlu. An- cak bunun kaynağının açıklanmaması "faili meçhul" tanımını ekonomiye taşıdı: Kaynağı meçhul! Böyle ekonomi anlayışına ilk defa tanık oluy- oruz. AKP'liler iş âlemi-hükümet ilişkilerinin önemini geçmişten bildikleri için başlangıçta lehlerine bir denge kurdular. İş âlemi de krediyi bıraz fazla açınca cicim ayları çok tatlı geçti. Zamanla bek- ledikleri adımların atılmadığını gören işadamları, tabanlarının da baskısıyla, "Böyle olmaz" dediler. Vayy sen misin diyen... Her planının başına "acil" sözcüğünü koyan hükümet, "bizi eleştirmeye erken başladınız" demeye koyuldu. Bunu, canlı yayında canlı telefon bağlantılarıyla yapmaları pişkinlikle çiğlik arasında gidip gelen bir hazımsızlık! Başbakan Abdullah Gül'ün grup toplantısında medyaya yüklenmesiyle ilgili değerlendirmeyi uzun tutmanın gereği yok: Başarısızlığı sırıtmaya başlayan iktidar, me- dyaya çatar! Saptamayı medyaya hak vermek için yapmıy- oruz. Hükümetlerin övgülere kırmızı halı serip y- ergilere kırmızı kart göstermesi yabancısı olduğu- muz birtutum değil... Bürokrasiyle gerginlik bekleniyordu... AKP, de- vlete-topluma hizmet etmekle, hükmetmeyi karıştırmış görünüyor. Kâr eden 3-5 devlet kuru- munun başına, konunun uzmanları dururken eş- dost getirmeleri her şey bir yana, hüzün verici. Kadrolaşmadaki kural tanımaz tutumun giderek hız kazandığını görüyoruz. Öyle ki, kimi bakanlık- larda kurum dışından gelen partililer açıkça kim- lerin nereye getirileceğini planlayan çalışmalar yapıyorlar. Kadrolaşma kılıcıyla yola çıkan AKP'nin, bu aşamadan sonra "reform" diye başlattığı çahşmaların inandırıcı olması zor. Askerde dur-um! Askerlerle ilışkilere gelince... 9 Aralık 2002'de Genelkurmay'da verilen güvenlik brifinginden sonra brifingin içeriğine ilişkin haberler çıkınca,_Gül'ün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ü arayıp "Neden sızdığını" sorması ilişkilerin çok tatlı git- meyeceğinın ilk habercisıydi. Bunu 26 Aralık 2002'deki Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) tartışması izledi.Toplantıya, "Gündemı ben yapmak istiyorum" diye başlayan Gül'ün Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'le birlikte, 7 kişinin disiplinsizlik nedeniyle emekliye sevk edilmesine karşı çıkması, konunun 1.5 saat tartışılması, işin oylamaya varması, ardından muhalefet şerhı, ik- inci aşamayı oluşturdu. 8 Ocak 2003'teki Genelkurmay basın kok- teylinde, Org. özkök, YAŞ'taki tartışmayayazılı ve sözlü yanıt verdi. özkök'ün konuşması bir bütün olarak askerin görüşünü içeriyor. Alt kademeden komuta katına yükselen seslerin, "düzenlenerek" dışa sunumu. AKP katlarındaki iç tartışmaları ve AKP'ye yakın yayın organlarındaki yorumların içeriğini süzdüğümüzde, şöyle bir ufuk çizdiklerini görüy- oruz: "özkökPaşa 'yla diyaloğumuz iyi. Zaman zaman kendi tabanından gelen sesleri dışayansıtsa da bu diyalog önümüzü açabilir." Eğer AKP'liler bu yorum üzerinden yürumeyi planlıyorsa, yukarıda aktardığımız toplum kesim- lerinin durumunu da dikkate alarak şunu söyleye- biliriz: Çalışan psikolojisini, bürokrasiyı, iş âlemini. m- edyayı tanımadıkları gibi, askeri de tanımıyoriar! ankcum@ttnet.net.tr Silopi'de 24 bin çadır kurulacak StLOPİ (AA) ABD'nin, Irak'a olası mü- dahalesi durumunda bu ülkeden Türkiye'ye gele- cek sığınmacılar için Şır- nak'uı Silopi ilçesinde 24 bin çadır kurulacak. Kızılay Genel Müdürlü- ğü'nden 4 gün önce Silo- pi'yegelen lOkişilikekip, çalışmalannı sürdüriiyor. Ekipteki görevliler, ilk etapta Habur Sınır Kapısı yakınındaki Turkish Pet- roleum International Company (TPIC) Tesisle- ri'nin Kızılay'ın ana Je- posu olarak kullanılması- nı kararlaştırdı. Gelecek tüm malzemeler bu ana depoda toplanacak. K_zı- lay, olası müdahale duru- munda Türkiye'ye gele- cek sığınmacılar için Or- taköy'de 24 bin çadır tu- racak. Bölgede incelemelerde bulunan OHAL Bölge ^a- lisi Gökhan Aydınsr, "Bütün bu çalışmalann amacı insani yardımdj-" diye konuştu. Robert Pearson'dan AlHM'den 1.4 trilyon lira tazminat cezası ANKARA(ANKA) - Avrupa Insan HakJan Mahkemesi (AİHM), düşünce özgürlüğünün ihlali, mülkiyet hakkı- nın ihlali, yaşam hak- kinın ihlali ve gözaltı nedenleriyle açılan da- valardaTürkiye'yi top- lam 1 trilyon 460 mil- yar 915 milyon lira taz- minat ödemeye mah- kûmetti. Türkiye Insan Hak- lan Vakfı'ndan edini- len bilgiye göre, AtHM, geçen aralıkta Türkiye aleyhine açı- lan 6 davayı karara bağladı. Türkiye, en fazla tazminatı, 7 Ekim 1988'de Istanbul Tuz- la'da tsmail Hakkı Adalı, Fevzi Yalçın, Kemal Soğukpınarve Refa Şen'ın polıslerce öldürüldüğü gerekçe- siyle açılan ve dostane çözümle sonuçlanan dava nedeniyle öde- mek zorunda kaldı. Türkiye, Adalı, Yalçm, Soğukpınar ve Şen'in ailelerine toplam 624 milyar 590 müyon 285 bin lira tazminat ödedi. Time Europe'nın anketinde Irak'ı tehdit olarak görenlerin oranı yüzde 15'te kaldı KlZllâV'ci Banşı Amerika tehdit ediyorDış Haberler Servisi - Time Europe dergisi- nin yaptığı ankette, ABD'nin "dünva barı- şını en fazla tehdit eden ülke" olduğu belirlendi. Dergi, ınternet sitesinde yaptığı ankette, okuyu- culanndan "Irak", "Kuzey Kore" ve "ABD" seçenekleri ara- sından, 2003 yılında dünya banşını en fazla tehdit eden ülkeyi seç- melerini istedi. Okuyu- cuların yüzde 70'inden fazlası, ilk sıraya ABD'yi yerleştirirken ikinci sırayı Irak aldı. 82 bin kişinin oy kullandığı ankette, Irak'ı tehdit ola- rak görenlerin oranı yüz- de 15Terde kalırken ka- tılımcılann yaklaşık yüzde 11 'i "Kuzey Ko- re en büyük tehdittir" dedi. Yapılan ankette yö- neltilen "Olası bir as- keri müdahale önce- sinde hangi koşullar gereküdir" sorusunu yanıtlayanlann ise yüz- de 56.2 si oylannı "Hiç- bir koşulda saldın dü- zenlenmemeli" şıkkın- dan yana kullandı. An- kete katılanlann yüzde 4.9'u "ABD ve mütte- fikleri hazır oldukları zaman saldırmalı", yüzde 13.7 si "Harekât öncesinde yeni bir BM karar tasarısı gere- kir", yüzde 25.3"ü ise "Askeri müdahale için Irak'ın kitle imha sila- hı bulundurduğu ko- nusunda kanıt gere- kir" dedi. Derginin kapak konu- su yaptığı yazıda ise Av- rupa'da ABD'ye karşı duyulan antipatinin art- tığına dikkat çekildi. ABD'nin kendisine Av- rupa'da müttefik bul- makta güçlük çektiğini anımsatan dergi, Irak'a yönelik askeri harekâta Avrupa Birliği'nin sözü geçen ülkelerinden Al- manya'da halkın yüzde 80'ine varan çoğunluğu- nun, Fransa kamuoyunn ise yüzde 85"inin karşı olduğunun altını çizdi. Dünya Ekonomik Fo- rum'unun düzenlediği bir başka anketteyse, ABD'li liderlerin, Batılı meslektaşlanndan çok daha az güvenilir olduk- lan saptandı. 15 ülkeden 15 bin kişi arasında 2 ay boyunca sürdürülen an- kete göre, liderlerin bir- çoğu, 2003 yılında va- tandaşlannın çıkarını koruyabilecek yeteneğe sahip değil. Öte yandan, sivil toplum kuruluşlan- na güven oranı ankette >öizde 56Tara kadar çık- tı. ikinci sırayı Birleşmiş Milletler aluken üçüncü dini veya ruhani liderler, dördüncü ise Avrupalı yetkililer oldu. Ankette, en son sırayı da ABD'li liderler aldı. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ro- bert Pearson, olası Irak savaşında Türkiye'ye yö- nelik göç konusunda ha- zırlıklarını sürdüren Kı- zılay'ı ziyaret ederek bil- gi aldı. Pearson dün. Kızılay Genel Başkanı Ertan Gönen'i makamında zi- yaret etti. Görüşmenin ardından Gönen ve Pear- son gazetecilere açıkla- malarda bulundular. Bir gazetecinin olası I- rak operasyonu sonrasm- da oluşabüecek göç dal- gası ile ilgili işbirliği ko- nusunu görüşüp görüş- mediklerini sorması üze- rine Gönen, Kızılay'ın tüm olağanüstü şartlara hazır olmakla yükümü bir kurum olduğunu vu- guladı. Pearson da ayıı soruya şu yanıtı verdi: "Her ikimiz de ayıı şeyleri düşünüyorıt. Çok genel görüşmele- de bulunduk. Kızılay'n bir mülteci akını dun- munda sorumluluğı vardır. Barışçıl bir çi- züm olabilmesi için ols- bildiğince çok çahşıya- ruz. Buradaki meslel- taşlarımızla ve arks- daşlarımızla görüşüyc- ruz ki hazuiıklı olabilc- lim. Hazırlıkh olabilme miz için ABD'nin \araa çok büyük olacaknr."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear