23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 8 EYLÜL 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTÜR kurtur(& cumhuriyet.com.tr 15 Burcu Güneş, uygun koşullan bulduğunda yurtdışına açılmayı hedefliyor eyaz çikolata sabırlıAJVÇA TEZER Türkiye"nin zenci gırtlaklı beyaz çikolatası Burco Güneş'in lcüçük- ken tek hayali bır gün Celine Dion, Aretha Franklin, Chaka Khan, Whitney Houston gıbi dünyaca ta- nınan bir 4 diva" olmaktır. Derken, on iki yaşında, müzısyen olan baba- - sıyla birlikte, Antalya yakınındaki tatil köylerinde ^ e otellerde sahneye çıkmaya başlar. Daha sonra annesi- :nin yanına. îzmir'e taşınır ve klasik piyanist Burçin Büke ile on - on i- ki parçalık bir demo yapıp Raks Mü- zik'e göndenrler. Bir süre sonra bir telefon gelir: Garo Mafyan ıle Ko- ral Sarıtaş onunla çalışmak iste- ; mektedirler. Böylece ilk albümü, 'Aşk Yarası' ortaya çıkar. - 12 yaşınızdan beri sahnelerde- siniz. Müzik eğitimi aldınız mı? BURCU GÜNEŞ - Küçüklüğüm- den beri sürekli müzik dinlerim. Do- layısıyla, dünyanın en iyi şarkıcıla- n, en iyi müzisyenleri benim öğret- menlenm oldu. Bırtakım özel sorun- lardan ve maddı olumsuzlukJardan dolayı konservatuvara gidemedım. On sekız yaşımda Îzmir'e, annemin yanına taşındıktan sonra Dokuz Ey- lül Konservatuvan'nın müdürü Mü- fit Bayraşa'dan artikülasyon ve şan dersleri aldım. Tılsım'la gelen başan - tlk albümünüzde Garo Maf- yan, Koral Sarıtaş gibi isimlerle çalıştınız... GÜNEŞ - Albümde Latin, Endü- lüs altyapılı şarkı ve uyarlamalann yanında, çok güzel, kahcı olabilecek nitelıkte birkaç slow parça da vardı. Burçin Büke ile hazırladığımız de- modan da dört şarkı alınmıştı. Geç- mişim, altyapım, içımden gelen ruh bu şarkılarla albümü besleyecektı. Tam bır şarkıcı albümüydü. Ama- cım, birçok mûzık türünü okuyabi- leceğimi kanıtlamak. göstermekti. - tkinci albiim için neden bu ka- dar beklediniz? GUNEŞ - tkincinin geç çıkmasın- da Raks Müzik'in el değiştirmesi, önemli müzik şirketlerindeki oyala- , malann beni rahatsız etmesi, rnüzi- ğimi ve kendimi tam olarak göstere- . bileceğim bir ekiple henüz karşılaş- . mamış olmamın etkısi oldu. Ama za- manın uzaması, ikinci albüme en in- ce ayrmtısına kadar hazırlanmak an- M.J n çok ozen gösterdiğim şey çok duygulu, 'sound'uyla insanlara nitelikli. düzgün bir altyapı sunabilen. araştmcı ve ufku açık müzisyenlerle çalışmak. Bir müzisyenin, bir şarkıcının kendini çok fazla yenileyip, değiştirip, araştınp yeni 'sound'lar, yeni sentezler yakalaması gerektiğini düşünüyorum. Albümlerimde bunlan en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.' lamında çok ışime yaradı. Sonuçta, geçen haziranda Erol Köse Produc- tion ile anlaştım. Uyumlu ekip çalış- ması sayesinde 'Tılsım'la başanyı yakaladığımıza inamyorum. - Yeni albümünüzü ne zaman çı- karmayı düşünüyorsunuz? GÜNEŞ - Dört aydır çahşıyoruz. Henüz şarkılar belirlenmedi. Her i- ki albümümde de dörder parçanın sözü benimdi. Geçen albümde 'Uzakta Değilim' ve 'Selvi Boy- lum' adh iki bestemi kullandık. Özellikle 'Selvi Boylum' çok tutul- du. Bundan sonraki albümlerde söz ve müzığıni kendim yaphğım parça- lan arttırabilırim. - Babanızla caz söylüyordunuz. Neden albümlerinizde caza ağıriık vermiyorsunuz? GÜNEŞ - Içtensızlikten kaynakla- nan bir şey değil. Yıllar geçtikçe şu- na inandım. Ben bir Türk kızıyım. Ve Türkiye'de doğdum. Eğer Ame- rika'da doğsaydım, Amerika"da yaşı- yor olsaydım, caz söylemem daha içten olurdu. Aynca, Amerika'da bi- le caz müziğini çok dar bir kitle din- liyor. Yine de ilerde yalnızca caza dayah bir albüm yapmayı düşünebi- lirim. 'Kahcı olmak çaba ister' - Başlangıçtaki hedeflerinizin ne kadarını gerçekleştirdiniz? GÜNEŞ - Küçük bır kısmuıı. Bir gecede bütün Türkiye'nin tanıdığı bir isim olmak gibi bir hedefim ol- madı hıç. Kahcı olmak için daha çok çaba gösterilmesi gerektiğine ınanı- yorum. Önümüzdeki yıllarda seven- İenme çok büyük sürprizlerim ola- cak. - Müzikte temel ölçütleriniz ne- dir? GÜNEŞ - En çok özen gösterdi- ğim şey çok duygulu, 'sound'uyla insanlara nitelikli, düzgün bir altya- pı sunabilen, araştıncı ve ufku açık müzisyenlerle çalışmak. Bir müzis- yenin, bir şarkıcının kendini çok faz- la yenileyip, değiştirip, araştınp ye- ni 'sound'lar, yeni sentezler yakala- ması gerektiğini düşünüyorum. Al- bümlerimde bunlan en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. - Yurtdışına açılmayı düşünüyor musunuz? GÜNEŞ - Şu anda ses kapasitesi olarak da, görsellik olarak da kendi- mi hazır hissedıyorum aslında. Ama bunun için doğru bir ekip, doğru bir sunuş bıçimi, doğru şarkılar olması gerekiyor. Bunlan sağlamak için ça- lışıyorum. Ama öncelikle 'so- und'uyla, müzikalitesıyle istediğim müziği ortaya çıkarmak istiyorum. - Geçen günlerde ilk kez Rume- libisan'nda sahneje çıktınız... GÜNEŞ - Istanbul'daki ilk konse- rimdi. Benim için çok önemliydi Ru- melihisan'nda konser vermek. Bu- güne kadar orada sahneye çıkmış birçok insandan çok daha fazla önemseyerek hazırlandık. Çok özel bir geceydi. Içkalpakçı Çıkmazı'nı konu alan fotoğraf sergisi bugün açılıyor Samatya'dan bir sokak Sergi 5-25 Ekim tarihleri arasında Fotoğrafevi'nde görülebilecek. Kültür Servisi - Istanbul'un tarihi semtlerinden bin olan Samatya'nın Içkalpakçı Çıkmazı'nı konu alan belgesel fotoğraf sergisi, 'tçkalpakçı Çıkmazı / Bir Sokağın Monografisi', bugün aynı sokakta sanatseverlerle buluşuyor. Kemal Cengizkan ve Dora Günel'in Haziran 2002 tarihınde başlattıklan projeden hayata geçirilen sergi, 5-25 Ekim tarihleri arasında ise Fotoğrafevi'nde görülebilecek. Sokak sakinlerinin günlük yaşamlannın ve çevrelerinin belgelendiğı çekım çahşmalanna paralel olarak, sözlü tarih konusunda çahşmalar yapan üç sosyolog, Gülay Kayacan, Ebru Soytemel ve Gamze Toksoy tarafindan, sokağın sosyo-ekonomik ve kültürel yapısını ortaya çıkarmak üzere yapılan anket çalışmalan ve sözlü tarih görüşmeleri de sergiye hareket katıyor. Tamamlanan fotoğraf çalışmalan iki aşamalı olarak izlenime sunuluyor. Sokak sakinlerinin portrelerinden ve sokakta yaşam görüntülerinden oluşan sergide 60 adet siyah beyaz fotoğraf yer alıyor. İlk aşama olarak bugün, Samatya Içkalpakçı Çıkmazı'nda bir gün süreyle sergilenecek fotoğraflar, sergi sonunda sahiplenne dağıhlacak. Aynca Fotoğraf Vakfi Girişimi'ne ait Dünya Çocuklan Fotoğraf Kamyonu, Samatya otopark alanında bulunacak ve gün boyunca çocuklarla uygulamalı 'fotogram' çalışmalan yapılacak. Serginin ikinci aşamasında ise fotoğraflar, 5 Ekim günü saat 17.00'den itibaren Fotoğrafevi'nde izleyıcilere sunulacak. 25 Ekim'e dek sürecek sergide, yürütülen sosyolojik araştırmanın özet sonuçlannın da yer aldıgı, Fotoğrafik Vizyon Yayınlan tarafindan yayımlanan bir de fotoğraf albümü sunuluyor. (0212 2921939) Roland Augustlne, Artistanbul kapsamında bir konferans verd! Çağdaş sanat ve galeriler AHU ÖZERDEN New York'taki Luhring Augustine Gallery'nin sahi- bi Roland Augustine, geçen salı günü Arttstanbul 2002- Uluslararası Çağdaş Sanat Boluşması etkinlikleri kap- samında, 'Bugünün Çağdaş Sınat Dünyasında Sanat Galerilerinin Rolü' konulu bır konferans verdi. Günümüzde galericinin so- mmluluğunun arttığım, sergi düzenleme ve sanatçılan ta- mtmanın çok daha ötesinde, deyicinin sanatçıya alışma- sma yardımcı olmak gibi bir görevi bulunduğunu söyle- YÎTJ Augustine'e göre, toplu- nun çağdaş sanatı anlaması ve sindirmesi için, geniş bir zaman dilimine gereksinim bulunmakta ve galerici, sa- oatçılan için güçlü bir altya- pı oluşturmak istiyorsa, yeni yıklaşımlara sonuna dek des- New York'ta galerisi var. tek olmak zorunda. Augustine, aynca, genç sa- natçılann çağdaş sanatın dili- ne yapacağı katkının önemi- ne değinerek, örneğin Paul McCarthy'nin yapıtlannı anlayabilmek için geniş dü- şünühnesi ve sanatçının, çağ- daş toplumu ve küİtürü etkı- leyen tabu ve sorunlan vurgu- lama çabasının önemsenme- si gerektiğini söylüyor. Şu anki konumunda fi- nansmanı nasıl ve nereden sağladığı sorusunu "Gerçek- leştirilmiş başarüı bir tasa- nnın kazancıyla bir sonra- kini finanse edebiliyorum" diye yanıtlayan Augustine, insanlığın paylaştığı yaşam- sal bir ortak dil, kültürler ara- sı köprü olarak tammladığı sanatın, günümüzde bir meta olarak algılanıyor olmasım da trajik bir durum olarak yo- rumluyor. Bir özel sanat galerisinin görevinin, sanatçıyla izleyici /alıcı arasında köprü kur- manın yanı sıra, kültürel bir bellek oluşturmak olduğunun altını çiziyor. Gerçek yahn- nun, günümüz kültürüne ya- pılan yatınm olduğunu vur- gulayan Augustine, galerici- nin görevinin de bu bakış açı- sının yaygınlaşmasına önder- lik etmek olduğu inancında. Küratör Dan cameron 8. blenalln kavramsal çerçeveslni açıkladı Ana tema 'Şiirsel Adalet' Kültür Servisi - 20 Eylül - 16 Kasım 2003 tarihleri arasında düzenlenecek olan 8. Uluslararası Istanbul Bi- enali'nin teması 'Şiirsel Adalet' olarak belirlendi. Bienal 'Adalet nedir?', 'Neden günümüzde acil bir mesele halini almış- tır?', 'Bugünün kü- reselleşmiş dünyasın- da adalet mümkün olabilir mi?' gibi so- rulan tartışmaya açı- yor. Önceki gün düzenle- nen bir basın toplantı- sıyla bienalin kavram- sal çerçevesini açıklayan Amerikalı küratör Dan Ca- meron. bu deyimi çağdaş sa- natta son dönem gelişmeleri üzerine bir araştırma zemini olarak önerirken görünüşte çelışiyormuş gibi duran şiir ve adalet kavramlarını bir- birleriyle ılışkilendirecek bir yaratıcı eylem alanı oluştur- mayı hedefliyor. Dan Çameron, aynı za- manda bir edebiyat yöntemi olan şiirsel adalet başlığın- dan esinlenerek ortaya çıkan ilişkilendirmeyi, manevi un- surun tüm potansiyel etkile- İSTANBUL 8. ULUSLARARASI KULTUR İCTAIURIII «E SANAT İSTANBUL VAKFI BIENALI riyle birlikte değer kaybına uğratılmasına duyulan tepki olarak açıklıyor. Cameron, küreselleşmey- le birlikte tek kültürlü bir dünyaya doğru giderken kül- türel farklar hakkmda uzlaş- ma yetisinin artacağını ve gerekli bağlan tasarlama gö- revinin de belli bir grup ay- dınlık insana düşeceğini ümit ediyor. Küratör, biena- lin en önemli amaçlanndan birinin şiir ve adalet kavram- larmı, sanatın yaşamın bu i- ki cephesini uzlaştırmak için bir araç olmasını isteyen sa- natçılann fikırlerini tartışmaya açan bir ka- musal forum yaratmak olarak tanrmlıyor. Ka\Tamsal çerçeveye uygun gördüğü ve be- ğendiği sanatçılan da tanıtan küratörün bi- enalde yer vermeyi dü- şündüğü isimler arasm- da Esra Ersen, Do-Ho Suh, Julie Mehretu, Tania Bru- guera, Tony Feher, Surasi Kusolvvong ve Zvvelethu Mthethvva bulunuyor. 8. Uluslararası istanbul Bi- enali 'ne yaklaşık 40 ülkeden 80 sanatçının katılması bek- leniyor. ESİNTİLER ZEYNEP ORAL 29 Kırmızı Gülün Düşündürdükleri.... Bır haftadır Izmır'deydım. Geçen cumartesi ak- şamı Istanbul'dan eşim telefon ediyor ve şoyle di- yordu: "Senin adına eve kocaman birbuket çiçek gelmiş, 29 adet kırmızı gül, bir de davetiye..." Önce davetiyeyı okudu. Milliyet Sanat Dergisi, iki gun sonraki 3O.yıl kutlamasına davet edıyor- muş... Buketteki zarfı açmasını beklerken heye- candan yerimde duramıyordum. Şu inceliğe bakar mısınız... 29 kırmızı gül! Her yıla bir gül! (Aslında tam 29 değil, 28 buçuk yıl o dergiye emek verdim ama olsun...) Acaba derginin şimdiki yöneticisi Tuğrul Eryılmaz dan mı? Yoksa bir süre önce Milliyet'te- ki köşesinde bir dergiyi 30 yıl yaşatmanın güçlük- lerıni dile getiren, 30 yıllık çabayı öven Mehmet Y.Yılmaz'dan mı? Yoksa Aydın Doğan dan mı... Gerçekten inanıiacak gibi değil! Neyse uzatmayalım... Yanılmışım. Çiçeklerle da- vetiyenın ilgısı yokmuş! Benim hüsnü kuruntuma bakar mısınız!!! Çiçeklere eşlik eden kutlama mesajının sonun- daki imza bir isim değildi. "Sanat Dergisi'yle büyû- müş birokurunuz" diyordu yalnızca. Belki de kim olduğunu hiçbir zaman öğreneme- yeceğim okuruma ve şu son günlerde damıtılmış bırıkimlerden, belleğin îabirentlerinden geçip bana ulaşan tüm mesajlara fırsat bu fırsat teşekkür edi- yorum... Gelelim 29 kırmızı güle... Ben o gülleri gönlüm- ce ve gönulden dağırtım. Bugün aramızda olma- yanlara... Ama dergiyi var edenlere... Derginin 30. Yaşını kutlayabılmesini sağlayanlara... Başta Abdi Ipekçi, Oğuz Akkan ve Akal Atil- la'ya... Onlar olmasaydı belki de kurulmazdı böy- lebirdergı... Kannca çalışkanlığındaki Zekai Muratçay'a; en ağır kültür işçısi Nüvit Özdoğru'ya Yalnız yazılarıyla değil, yaratıcılıklan ve düş güç- leriyle dergiyi kanatlandıran Onat Kutlar'a ve her daim genç Yavuzer Çetinkaya'ya... Herhaftanın konserlerinı, temsıllerini, sergilerini, filmlerinı yorumlayan eleştirmenler Faruk Yener (müzik), Mahir Dinçer (müzik) Ahmet Köksal (re- sim), Tahir Özçelik (tıyatro), Tuncan Okan'a (sine- ma)... Hocalıklarıyla, ustalıklannı cömertçe dergiye su- nan Behçet Necatigil, Ceyhun Atuf Kansu, Ca- vit Ortıan Tütengil ve Cevdet Kudret'e... Hiçbir yazı dileğimızi gerı çevirmeyen, bizi daha iyiye, daha doğruya, daha güzele ıten Haldun Ta- ner'e, Muhsin Ertuğrul'a ve Aziz Nesin'e... Deneyimlerını ve birikımlerını dergiye aktaran, yansıtan Yaşar Nabi ve Sabahattin Kudret Ak- sal'a... Yalnız şiirleriyle değil, günlükleriyle de dergiyi bir 'okul'a dönüştüren Cemal Süreya'ya .. Yeryüzü- nün tüm duygularını dergiye katan Turgut Uyar, Edip Cansever ve Can Yücel e.... Yazılarıyla dergiyi zenginleştiren Bedrettin Cö- mert ve Tezer Özlü'ye... Asım Bezirci ve Necati Cumalı'ya... Çızgılerıyle dergiye biçim veren Mengü Ertel'e... Hem çirgileri hem yazılarıyla dergiyi coşturan Abi- din Dino'ya... Ayrılığın, özlemin, hasretin ama aynı zamanda şükran borcumun rengine bürünmüş gülleri dağıt- tım adını andığım o eşsiz insanlara... Düşünce dün- yamızın, sanat ve kültür yaşantımızın bu aydınlık yüzlerine... (Bugün hayatta olmayanlardan seçtim isimleri, çünkü yeni sanat dergisinin yeni yönetici- leri aramızda olanlara nasılsa şükranlannı sunmuş- lardır dıye düşündüm.) Derginin manevi babalarından biri, Sevgili Fazıl Hüsnü Dağlarca, hani der ya: "Yazarken Değdirir gıbiyım Yüzümü Senin Yüzüne" Işte okurumdan gelen kırmızı güllerimi dağıtırken, Cumhuriyet okurlarının yakından tanıdıklarına inandığım yukandaki isimleri yazarken, her birini tek tek kucaklamışım gıbi oldum... Bir mutluluk, bir mutluluk... Elimde kalan son gülü ise anıların en güzeli ola- rak kendıme saklıyorum... Bind Guardian Istanbıri'da • Kültür Servisi - Almanya"nın önemli heavy metal gruplanndan Blind Guardian, bugün saat 18.00'de Bostancı Gösteri Merkezi'nde Türk hayranlanyla buluşacak. Tolkien'in 'Yüzüklerin Efendisi', 'Silmarillion' gibi romanlannı konu alan şarkı sözleriyle tanınan grup 4 Mart 2002 tarihinde son albümü 'A Night At The Opera' ile Alman müzik listelerine 5. sıradan girmişti. Topluluk, vokalde Hansi Kürsch, gitarda Andre Olbrich ve Marcus Siepen ile davulda Thomas Stauch'dan oluşuyor. (0 216 384 72 10) BUGÜN • İSTANBUL FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZt'nde 14.00'te TEM Production'dan 'Lahana Sarma' adlı oyun. (0212 252 61 55) • İFSAK'ta 15.30'da Izzet Keribar'ın 'Ver Elini Anadolu' adlı saydam gösterisi. (0 212 292 42 01) • KADIKÖY GENÇLİK MERKEZİ AMFTTtYATROSU'nda 21.00'de 'Kalamış'ta Yazlık Sinema Keyfi' kapsamında Serdar Çakar'ın yönetmenliğini yaptığı 'Dar Alanda Kısa Paslaşmalar'. (0 216 349 77 68) M NÂZIM KÜLTÜREVİ'nde 17 OO'de Nanni Moretti'nin yönetmenliğini yaptığı 'Nisan' adlı filmin gösterimi. (0 212 245 04 81) • BAŞKA KÜLTÜREVİ'nde 15.30'da Akira Kurosava'nın yönetmenliğini yaptığı 'Düşler' adJı fihnin gösterimi. (0 212 249 12 84) AYA İRİNİ BACH GÜNLERİ'NDE BUGÜN • AYA İRİNİ'de saat 20.00'de keman sanatçısı Luis Otavio Santos konseri. (0 216454 15 55)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear