23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 2002 PERŞEMBE DÎZİ Güçlenetı solakarşı çözüm arayışlanA vrupa Birliği düşüncesini ilk kez Fransız /§ Dışişleri Bakanı Robert Schuman 9 Mayıs ^LJL 1950'de önermiştir. Ama unutulmamalıdır ki, o korkunç savaşın üzerinden daha topu topu beş yıl geçmiştir ve savaşın yarattığı karşılıkh kinler, acılar unutulmamıştır. u nedenle, söz konusu tarihte bu önerinin salî bir Avrupahnın iradesinin ürünü olduğuna inanmak, bizce olanaksızdır. Dolayısıyla "Avrupa Birliği "nin, komünistpartilerin iktidara gelebilme olasılığına karşı düşünülmüş, Soğuk Savaş 'ın bir diğer silahı olduğundan da kuşku duyulmasa gerektir sanırız. A sken darbelerle sürekli gozetım altında tutulan bu az gelışmış ülkelerde, Soğuk Savaş'a engel olmaya niyet- lenebilecek bir solcu örgütlenme- nin yaşayabilmesi kesinlikle söz konusu değildir. Çünkü, o ülkele- rin yönetimlenne yapılan küçük bır işmar veya olmadı küçük bir yar- dım vaadi ile bu tür girişimJer da- ha doğarken kolayca boğdurtulabil- mektedir. Örneğin, 1946 yıhnda Türkıye'de çok partili düzene ge- çüirken bu firsattan yararlanılarak kurulmuş Türkıye Sosyalist Parti- si ve Türİdye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisı. üstelik öyle bir yar- dım vaadine filan da gerek kalma- dan, kuruluşundan topu topu altı ay sonra 16 Aralık 1946'da tnönfi hükümetine kapattınlmış ve bütün üyeleri hapsettınlmişhr. 1950 yı- hnda da Kore Savaşı'na karşı çık- tıklan için Türkiye Banşseverler Derneği üyeleri bu kez Adnan Men- deres hükümetme küçük bir işmar- la derhal toplaülmışlar ve dernek ku- rulduğu yıl kapahlmıştır. Avrupa'da komünist partilerin gûçlenmesi Oysa, Avrupa ülkelerinde böy- lesi bir uygulamaya kalkışabilme- nin olanağı var mıdır hiç? Öneğin, Fransa'da 1920 yıhnda kurulmuş olan Komünist Partısi daha 1924 yıhnda 26 milletvekil- liği kazanmış, 1934'te Halk Cep- hesi Hükümeti'ne katılmış, 1936 seçimlerinde milletvekili sayısını 72'ye çıkarmış, de Gaulle'ün sa- finda direniş hareketine katılarak kurtuluştan sonra hükümette eko- nomiyle ilgili bakanlıklan üstlen- miş, 1945'te oyoranını yüzde 26'ya. 1946'da da yüzde 28.6'ya çıkanp 169 milletvekilliği kazanmış ve ül- kenın en büyük siyasi partisi ol- muştur. Gene, 1921 yüında kurulmuş olan Italyan Komünist Partisi, faşist yö- netim döneminde yeraltına ınmek zorunda kahnışsa da 1946 Hazi- ran'ın da yapılan Kurucu Meclis seçimlennde oylann yüzde 19.7'si- ni almış, oy oranını 1953'te yüzde 22.7'ye, 1963 yıhnda yüzde 25.3 'e, 1968 yıhnda yüzde 26.9'a, 1972 yılındavüzde27.2'ye. 1975'te yüz- de 33.5 ; e, 1976'dada yüzde 34.4'e kadar çıkarmış ve başta Roma ol- mak üzere Napoli, Bologna, Floran- sa gjbi birçokkentte belediye seçim- lerini yıllarca üst üste kazanmışhr. Gerçi, Marshall yardıını sırasın- da Fransa'da komünist bakanlann hükümetten çıkarttınlması, Ital- ya'da da aynı günlerde Komünist Partisi'nin önde gelen yöneticile- nnden TogHatti'ye bir suikast dü- zenlettirUmesi sağlanmamış da de- ğildir. Ama, herhangi bir Amerika- lı yöneticinin bu partilerin kapatı- lıp üyelenrun tutuklanması konu- sunda herhangi bir Fransız veya Italyan yöneticiye şöyle anıştırma- lı bır ışarette bulunmaya kalkışma- sı bıle, kesinlilde söz konusu ol- masa gerektir galiba. Görüldüğü gibi, Sovyetler Birli- ği'ne karşı Soğuk Savaş'ın bütün şiddetiyle sürdürüldüğü o yıllarda bu komünist partilerin seçimle ik- tidara gelmeleri pek de sürpnz de- ğıldir. Güçlenen sola karşı zorunlu birtik arayışlan Avrupa Komisyonu TürkiyeTem- sücffiğinin "9 Mayıs Avrupa Gü- nü" dolayısıyla yayımladığı birbül- tende belirtildiğine göre de "Fran- sa. Abnanya ve diğer Avrupa ülke- lerinin" ayn bir birlik kurmalannı, yani "Avrupa Birtiği" düşüncesini ilk kez Fransız Dışişleri Bakanı RobertSchuman 9 Mayıs 1950'de, Paris'te yaptığı birkonuşmada öner- mıştir. Ama unutuhnamalıdır ki, o korkunç savaşın üzerinden daha topu topu beş yıl geçmiştir. Yani, birbirleriyle kanlı bıçaklı olmuş bu insanlann yaralannın artık kabuk bağladığını, acılannın dındığini, kinlerinin unutulduğunu söyleye- bilmek bile henüz kuşkuludur. Bu nedenle, söz konusu tarihte Avrupa Birliği önerisinin salt bir Avrupahnın iradesinin ürünü ol- duğu savına inanmak, doğrusu biz- ce olanaksızdır. Dolayısıyla, "Av- rupa BnUğPnin de bu güçlü komü- nist partilerin iktidara gelebılme olasılığına karşı düşünülmüş ve ilk kez bir Fransız aracıhğıyla dünya kamuoyuna açıldanmış Soğuk Sa- vaş'm bir diğer silahı olduğundan da kuşku duyulmasa gerektir sanı- nz. Ne ilginç rastlantıdır ki, 25 Mart 1957'de Avrupa Biriiğianılaşması- menice, Rumca, Arapça öğren- miş"rır. 1832 yılında gelen ve AJ- manca, Fransızca, Rusça, îtalyan- ca, Latince, Yunanca bilen VVTlİiam G. Schaufier da hemen "Türkçe, Arapça, Farsça, Süryanke ve Kd- danice öğrenmiştir." Anadolu'da, 69 yıllık misyonerlık yaşammın tam 50 yılını Anadolu'da geçırmış, "nusyonerlerin piri" sayılan EKas Riggs de "Yunanca, tbranice, Kel- danice,Süryanice,Arapça, Rumca, Ennenice, Bulgarca ve Türkçe" bıl- mektedir. "Vferli düleri konuşan bu misyoner- mai'in bağımsızlık savaşına karşı ye- ri göğü birbirine kattıklan halde, 1945 'lerden ıtıbaren, anadılleri ye- rine Ingilizceyi "resmi dfl" kabul et- melen koşuluyla sömürgelerine bi- le altın tepsıler ıçinde bol keseden bağımsızlık dağıtmışlardır. Örneğin, ta 1902 yıhnda Amerikan sömür- gesi olanFih"pin,Ingilızceyı "resmi dfl" kabul edınce güya bağımsız- lığına kavuşmuştur 1945 yılında. Ingilizler, XVIII. yüzyıldan ben sömürgeleri olan HindBtan'a, Pakis- tan'a, Seylan'a (Sn Lanka'ya) dil- lerini "resmi dil" olarak bırakıp SOĞUK SAVAS nin Roma'da ımzalanmasının ar- dından yapılan 1958 seçimlerinde Fransız Komünist Partisi'nin oyu birden yüzde 19'a düşmüştür ger- çekten de. Anımsanacağı gibi, îtal- yan Komünist Parrisi'nin başkanı EnricoBerfinguer'in 1973'teorta- ya attığı "Hnistiyan Demokrasi- lerle Tarihi l ztaşma" adlı sav, "Av- rupa Komünizmi" adı altında hız- la yaygınlaştırıhp yozlaştınlarak bu partilerin gerçekten de hızla güç yitirmesi ustaca sağlanmıştır. Anadflsiz devletler Bilindiği gibi, sanayi devrimin- den sonra, "ticari misyonlar" da yüklenmiş Hınstıyan mısyonerler, sömürgelerde artık ticaret elçileri olarak da kullanılmaktachrlaT. Bu ye- ni işlevlennı hakkıyla yenne getı- rebihnek için de misyonerler çare- siz, gittikleri yerlerde konuşulan dilleri öğrenmektedirler ilk iş ola- rak. Örneğin, "Amerikan Board of Commissioners for Foreign Missi- ons" adlı Amerikan misyoner örgü- tünün belgelennde verilen bilgile- regöre. u l 823yıhndagörevü olarak Osmanlı ülkesine gönderilen VVılli- am Goodeil, öncdikk Türkçe, Er- ler aracılığıyla halkJann önyargıla- n kınlıp, ticari ilişkiler arttınldık- ça da salt misyonerlerın dıl öğren- meleri doğal olarak yetersiz kal- mış, bu kez kendi dillerinı o halk- lara öğretme olanaklannı araşrır- maya başlamışlar ve sömürgelerde, artık asıl amacı dıl öğretmek olan çok sayıda misyoner okullan aç- mışlardır. Görüldüğü gibi, modern sömürgeciKk diye adlandınlan bu dönemde. misyonerlerin temel gö- revlerinden biri de "dfl ihracını" gerçekleştırmek olmuştur. Ancalc, salt ticari ilişkilerin geliş- tirihnesini amaçlayan bu flıraç sü- resüıce de gördüğümüz kadanyla o sömürgelenn anadillerine pek de sataşılmamıştır doğrusu. Sömürgelere İngüizce karşılıgı özgürlük rüşveti Ama, ola kı ÖcLnci Dünya Savaşı sı- rasında anadüerin özgürlük ve bağım- sızlık açısından önemini fark edince, gene şeytanın aklına bile zor gelecek bir kumazlıkla, dil konusunu da açık- ca bir silah olarak kullanmışlardır halklann köleleşririlmesinde. O güne dek işitmeye bile daya- namadıklan, örneğin Mustafa Ke- bağımsızlık bağışlamışlardır güya. Gerçekten de bu yıllardan iribaren, artık eski sömürgelerini bile kabile kabile parçalayarak, Ingilızceyı "resmidfl" kabul etmeleri koşuluy- la, kâh Birleşmiş Milletler, kâh Commonwealth karan veya ar- mağan olarak kâh bir özel antlaş- mayla. örneğin Birmanya, Gana, Malezya, Nijerya, Tanganika, Sier- ra Leona, Baü Samao adalan, Jamaika, Tobago, Zanzibar, Sin- gapur, Barbados.Lesodıo, Svazland, Nanru, Tonga, EUice, Vannatu,An- tigua Belize, Saint Chriptopher, Nevis vb. gibi, çoğunun nerede ol- duğunu bile kolay kolay çıkaramayacağımız, adını dahi doğ- ru dürüst söyleyemediğımız elhyi aşkın güya bağımsız devlet kur- muşlardır, Sovyetler Birhği'nin sona ermesine kadar geçen kırk küsur yıl ıçinde. Ne ilginç... Bugün de ülkemizde "resmi dfl", "anadfl" tartışması bir- takım görünmez odaklarca ustalık- la başlatıhnış ve "Devletin anadiü mi olurmuş be yahu" denılerek "anadil* kavramının anayasadan çıkanlmasına çalışılıyor, tıpkı "SelanıünaİCTküm kör kadı" küs- tahhğıyla... Zorunlu paktlar SSCB'yi kuşatma hareketi S oğuk Savaş'ın görünür silahlan bunJarla da sınırlı değildir kuşkusuz. Örneğin, bir yandan ardı ardına yapılan nükleer denemelerle dünyaya sürekli gözdağı veriürken öte yandan da, her an bir komünist saldın olabileceği korkutmacasıyla özellikle de Sovyetler'i kuşatan azgelişmiş ülkeiere zorla savunma antlaşmalan imzalaölmıstır. Bilindiği gibi, Türİdye de, Ingiltere'nin yönlendırmesiyle 1955 yılında Irak ve Iran'la "Bağdat Pakn'' adıyla bir savunma antlaşması , ımzalamışnr. Amerika'nın da gözlemci | üye olduğu bu pakt, 1958 yılında I Irak'ta krallık devrilince, gene l Londra'da imzalanan yeni bir antlaşmayla CENTO adını almış ve bu kez Pakistan'ın da katıldığı pakun merkezi 19 Ağustos 1959'da Ankara'ya taşınmıştır. Uzakdoğu'da da SEATO (Güneydoğu Asya Antlaşması) adıyla bir pakt daha kurulmuştur aynı günlerde. Unutulmamahdır ki, 1945 yüından 1991 yılına kadar da tam 1914 (bin dokuzyüz on dört) nükleer deneme yapmıştır Batıhlar. ABD'nin aydm düşmantıgı Gene anımsanacağı gibi, aydınlar arasında "sokoıluğun" aydın olmanın temel ölçütü sayılmaya başlanılması yuzünden ola ki, 1949-50'lerde Senatör MacCarmy'nın başlatüğı ve 1954 yıhnda ancak Senato karanyla durdurulabilen, aydınlan komünisdflde suçlayıp "vatan haini" ılan ederek bütün Amerika'da üıüversitelerin, basın j çevrelerinin, özellikle de Hollywood'un altını üstüne getiren "ayduı dûşmanhğı'' acele öteki ülkeiere ihraç edilmış \e 1965'lerden itibaren ülkemizde de "komiinistfcre öhım" , çığhklanyla "faiM meçbui" cınayetler \ işlenerek korkunç bir aydın kıyımı ' başlaölmıştır. Ilginçtir, bu girişimlerde ; bulunulmadan önce de, Amerika | Dışişleri Bakanlığı 27 Ağustos 1962'de ! gızli bir yazıyla, Türkiye'nin de 1961 j yılında Amerika'da kurulmuş "Peace | Corp USA" (Banş Gönüllüleri) adlı örgüte üye olduğunu bildirerek bir gizli antlaşma imzalatmış ve bu gizli antlaşmanın 14 Ocak 1965'te Meclis'te i onaylanmasının ardından da, gene Anadolu'da göre\ yapmış Banş Gönüllüleri Joseph Holzer, Sharon Buckky ve Walt Ruehimg'in 26 Kasım 1969'da tstanbul'da düzenledikJeri bir basın toplanhsında açıkladıklan gibi, Los Angeles Occidental College, Pörtiand State Coflege adlı okullarda ve Princeton, New York, Tesas üniversitelerinde özel olarak yetiştınlmış tam 12 bin Banş Gönüllüsü gönderilmiştir ülkeye. Ortaokul ve lıselerde yülarca güya Ingilizce öğretmenliği yapan bu görevlilerin gönderdikleri raporlarla, düzenledikleri anketlerle de CIA, toplumumuzun "sosyoJojik, ekonomik, biyoiojik, psikolojik" bütün nabzını sözcüğün tam anlamıyla bihmsel olarak kavramayı başarmıştır, gerçekten de... Nitekim, bizce hiç kuşku yok ki bu sayede, bir yandan aydın kıyımı hemen başlatılırken öte yandan da şeriatçı ve ırkçı girişimler kışkırtıhp okullarda çıkanlan olaylarla eğitimin hızla yozlaştırüması ve dinsel eğitimin yaygınlaşnnlması. öğretmenJerin saygınhklannın yitirtilmesi, şöyle biraz güçlenecek gibi olunca sol siyasal ve sendikal hareketlerin derhal bir askeri darbeyle bastınknasıyla toplumda fîlizlenmekte olan örgütlenme bilincinin acımasızca köretilmesi, dil ve tarih çalışmalannın kösteklenmesi, edebiyatın toplum dışına iöhnesi, "knniiktaraşması''nffl üstelik sonuçta bir rejim tarnşması haline dönecek şekilde başlatılması, basının sermayece hızla medyalaşhnlması, ihraç edilen kültürlerle kısa sürede kimsenin kimseyi anlamadığı bir kavram kargaşasının yaratılması gerçekten de çeyrek yüzyıl gibi kısa bir sürede ustaca başanlmıştır. YARIN: Soğuk Savas ve Türkiye PERŞEMBE ORHAN BURSALI Sokaklar Ne Çıkartır? Cem Uzan bir medya ve holdıng patronu. Acımasız. Rakiplerini altetmek, sındirmek ve ufalayıp yok etmek için her türlü aracı kullan- maktan çekinmeyen Uzan Ailesi'nin önde ge- leni. Var olan siyasetçilerin ve siyasi partilerin tükenmişliğini kullanarak meydanlara çıktı. Ne yapar? Parasal ve ailesel imparatorfuğunu büyütme- nin yolu olarak, ilk önce güçlü kamu iletişim araçlannı seçti. Sanınm 3 TV, 7 radyo ve başlı- ca Star gazetesi. Gönüllerinde Cumhuriyet de yattı bir zaman. Imar Bankası arka planda bü- yük finansman kaynağı. Telsim'de yabancı or- taklarını şirket/tıukuk oyunlanyla açığa düşür- dü. Uluslararası davalı. Dışardan dışlanınca, milliyetçi-ırkçı siyasal söylemleri ön plana çı- kardılar. Uzan Imparatorluğu'nu büyütmek için, kitle iletişiminden şimdi siyasete sıçrama yaptı. ör- nekleri Berlusconi mı? Niye olmasın... Üstelik Türkiye'de de zemin uygun.. Mesut Yılmaz ve diğerlerinin hem kendilerini hem siyaseti sı- fırfattıklan, butün klasik partilerin denenip de- nenip seçmen tarafından bir kenara fıriatıldık- ları bir dönem. Bütün bu partiler ülkemizi ve halkımızı yoksulluktan, işsizlikten inletmiş du- rumda. Şimdilik daha dibi yok, ineceğimiz ye- rin. Sosyalist parti veya partiler yerine, Uzanlar kollan sıvadı. • • • Cem'lerini öne sürdüler. Gençlik imajını si- yasi marka yaptılar. Cem Uzan'ın kendisi de genç. Partisinin adı da Genç Parti. Onu ve fikirferini kendi grubu- nun yayın organlanndan ve televizyonlanndaki propagandalanndan tanıyoruz. Fikirlerini mi tanıyoruz dedim? Hayır, ortada fikir var mı bilmiyoruz. Çünkü sadece seçim vaatleriyle dolu her şey.. Sadece Cem Uzan var ortada. Otobüs veya seçim sahnesinin üzerinde ve hep beyaz gömleğiyle. Yakası açık. Seçmen gözünde sevimli. Onlardan biri gibi. Zengin de üstelik. Çulsuz biri, "Hepinize ev vereceğim" demi- yor seçmene. Kürsünün iki yanına kurulan ekrandan tane tane okuyor. Onlann anlayacağı dil ve vurgular. "Yüreksizler" diye bağınyor. Seçmen "Helal olsun" diyor! Cem Uzan'ın yanında kim var? Kimse. Tanıdığımız, tanıdığınız kimse. Bir tek o! Milletvekili adaylarının hepsinin silme Uzan'ın adamları olduğuna şüphe mi var? Star ekrana yaşlı bir nine getiriyor. Niye Cem, sorusuna, "Öbürteri ne varsa aldılar, bu ev vereceğiz diyor. Belki bu verir, o nedenle oyumu Cem'e vereceğim" diyor. Peki vermezse, o da diğerleri gibi yalan söylüyorsa? Ninenin yanıtı: "Ne kaybederim ki!" Kurgu iyi. Nine haklı. Halkımızın çoğunun düşüncesi. Ne kaybederim? Kaybedecek neyim kaldı? (Bir "zincirlerimden başka" demedığı kalıyor. Karl Marks'ın kulaklan çınlıyordur, buradakile- rin çınlamadığına emınim!) Bu seçim, kaybedecek bir şeyleri kalmayan- lann, olmayanların seçimi. Bunu bilelim. Cem Uzan, zincirierinden başka kaybedecek bir şeyleri olmayanların en büyük umutların- dan. Seçim gününe kadar, ona oy vereceklerin oranının artarak süreceğı kesin. Niye vermesinler? Veya başka türlü soralım: Kime versinler? Tabii, kitlesel olarak, AK Parti'ye, bir de. Cem Uzan yüzde 10'u aşabilir mi? Bunu gözünü sevdiğim seçmen bilir. Ama önünde iki ay daha olsaydı aşma olasılığı iki misli artardı. Seçmen, kurulu partileri karınlarından han- çeriiyor. Ihanetin intikamı! 4 Kasım'da ortalığı kan-revan içinde görece- Ve eğlence o zaman başlayacak... obursali@cumhurjyet.com.tr. Alalürk'ûn CHP'sinden Dervif'in CHP'sioe KEMALİZME İHANET GÖKÇE FIRAT CHR Dervış'ı değıl Kemalızmı seçse en oz %40 oy alırdı ÖZGÜR BİLLUR Kemalızme Ihanet NİYAZİ BERKES Devletçılık nasıl deıenere edıldı İSMAİL BOSTANCIOĞLU Kemalızm, Altıok ve CHP SUNAY AKIN Oza! Red Kıt'ı sevemez, buna hakkı yok CAN LAFÇI Temız kapıtalızm olur mu2 GÜNEŞ AYAS AB'cıler Briıksel bıletınızı şımdıden ayırtın 1 FİLIZ DOGAN Ruhı Su Turkuler güaıl guaıl akmaya devam edıyor KUZEY FIRAT Ahmet Alfan'ın yenı kıtabı Yaşadıklannı yazmaktan, yazdıklarını da roman diye satmaktan utanmayacaksın FATMA ALTOK Sezen Aksu konserlen devam ediyor; Al sano icımlık Mozoık 1 ÖZGE ADAŞ Bu "Vaton" kımın? www.furksolu.orglstanbul:(0212)292 73 00 Ankan: (0312)232 46 22 izmir:(0232) 465 10 37 Oenizlı (0256)242 26 59 Edirne. I02841 214 70 16 13. sayı bayilerde 750.000 TL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear