23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2SEYLÜL 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 * FaM alayatouş~. t! /Ubmcaamiyarine 2 Mdcts'g girnekistiyor; t 34 BJL18 Istanbul'da Kadıköy- Pendik hattında çalışan halk otobüslerinden birinin seri numarası C 527; aynı otobüsün plaka numarası ise 34 BJL 18. Bu jki numaranın altında ilginç bir "numara" var... Halk otobüsleri her ne kadar lETT'nin denetimi altında çalışıyorlarsa da sonuçta özel; şahıs ya da şirket malı. Otobüste ilgi çeken "numara" plakada ortaya çıkıyor. Çünkü 34 BJL 18 numaralı plaka resmi plaka... Sîyah zemin üzerine beyaz... Harf grubuna bakılırsa belediye otobüslerinin plakasından... Bu durumda ortaya birkaç olasılık ç/k/yor. İETT, otobüslerinden birini yeni bir uygulama başlatıp plakasıyla birlikte satmış olabilir ya da halk otobüsünün şoförü yolda giderken belediyenin plakasını bulup takmıştır. Bir başka olasılık, Istanbul'da artık kimin p/akası kimin otobüsünde belli değildir! EtektronBc posta: denizsom@curnhuriyetcam.tr Tefc 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Şans oyunlan özefleştiriliyormuş... "Bul karovu al oaravıJ" konomiden sorumlu Devlet Bakanı Masum Türker, geçen hafta yaptığı açıklamada Türkiye'nin doğalgazı kaç liradan satın al- dığını bilmediğini söylemişti... Olacak iş de- ğil ama ekonomiden sorumlu bakan, üretimin can da- manndan habersiz bırakılmıştı. Fakat aynı gün Shell Grup Şirketleri Başkan Yar- dımcısı Hollandalı Jereon Van Der Veer, Gebze ve Adapazan'nda kurduklan elektrik santralında 1 kilo- vatsaat elektrik üretmek için kullandıkları doğalgazın fiyatı konusunda ipuçları vermişti: 2.9 sent. Dün de Sabah gazetesinde Zorlu Enerji Genel Mü- dürü Yüksel Gürel'in doğalgaz fiyatı konusunda bir açıklaması vardı: "Bize 3.5 sente doğalgazı satıp, 3 sentten elektrik almak istiyorlar." Masum Türker'e, Türkiye'nin doğalgazı kaç liradan a/dığını söyleseler bîle Türkiye'de doğalgazın kime kaç liradan satıldığını bilmek biraz zorl Hesap Sadece doğalgaz mı? Elektrikte de aynı hesap... Gebze ve Adapazan'nda Enka ile doğalgaz çev- rim santralı kuran Jereon Van Der Veer, ucuz elektrik sözü veriyor, elektriğin kilovatsaatini TEAŞ'a 4.2 sent- ten satacaklarını söylüyordu... Ucuz elektrik 4.2 sent... Peki Zorlu Enerji Genel Müdürü Yüksel Gürel ne- den "3 sentten elektrik almak istiyorlar" diyor? Birine2.9 sentten doğalgaz sat, ürettiği elektriği 4.2 sentten satın al; öbürüne doğalgazı 3.5 sentten sat, elektriğini 3 sentten satın almak iste... Almak ya da almamak, işte bütün mesele bu! öte yandan bir de devietin santrallan var. Devletin santraJiannda üretiten 1 kilovatsaat elekt- rikte doğalgazın payı 5.3 sente gel/yor. Masum Türker'in Türkiye'nin doğalgazı kaç lira- dan aldığını bilmemesi galiba en iyisi! Çünkü... Gazete haberine göre Enerji Bakanlığı bir yıl önce kendi elektriğini üreten sanayicileri çağınp "Tezek bile bulsanız yakacaksınız, üretiminizi arttıra- caksınız" demiş. DogaJgazı da vermiş... Şimdi elektriği, sattığı doğalgazdan ucuza almak istiyor. Ama birilerine de doğa/gazı ucuza satıp elekt- riği de ucuz diye pahalıya almakta sakınca görmü- yor. Gel ç/k işin içinden. Bir hesap çıkartmışlar... Türkiye, elektrik üretimi için 2005 yılında 21.6 mil- yon metreküp doğalgaz kullanırken 2020 yılında bu rakam ikiye katlanıp 48.2 milyon metreküpe çıka- cakmış... Birilerine 1 sentlik avantaj sağlansa, ortada döne- cek parayı da artık Masum Türker hesaplasın. SESSİZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutkur.7 yahoo.com Sadece dört parti barajı asarsa "dört-dörtlük bir demokrasimiz" olacak! Tanrı, sınav komisyonunu korusun! Trabzon Güzel Sanatlar Lisesi'ni bitiren Evrim Erkan, Tokat'taki Ga- ziosmanpaşa Üniversitesi'nin mü- zik öğretmenliği bölümü sınavına giri- yor. Piyano, gitar ve bağlama çalan Ev- rim Erkan, Ankara'da opera sanatçısı Sedat SangüTden de şan dersleri al- mış... Prof. Dr. llknur Okatan'ın başkan- lığında ve fakat müzikle ilgisi olmayan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Karataş ve Okatan'ın kız kardeşi Burdur'da gö- revli Yrd. Doç. Dr. Seval Köse'den oluşan sınav komisyonu Evrim Erkan'ı sınavda yeterli bulmuyor... Evrim Erkan, sınavı kazanan ve ara- lannda klasik lise mezunlannın da bu- lunduğu 25 kişi arasına giremiyor. Yaşamını müzik üzerine kurmaya karar veren Evrim Erkan, sınav ko- misyonu başkanı llknur Okatan'a gi- derek, "Hocam, bu sene sınavı kaza- namadım ama seneye yine gireceğim. Eksiklerimi öğrenmek istiyorum" di- yor. Prof. Dr. Okatan'ın yanıtı, "Sesiniz de mükemmel, çalgınız da mükem- mel ama Sedat Bey'in öğrencisi ol- manız var ya" oluyor. Evrim Erkan, biröğretmen çocuğu... Yetenekli... Fakat Sedat Sangül'den şan dersleri aldığı için üniversiteye gi- remiyor... Çünkü MHP'den milletveki- li adayı olan Gaziosmanpaşa Üniver- sitesi Rektörü Prof. Dr. Turgut Top- baş'ın sekiz yılda yarattığı ülkücü kad- ro, öyle istiyor... Dil Devrimi Gereksîz miydi? MERİÇ VELÎPEDEOĞLU Dil Devrimi'nin halkımıza armağanı olan "Dil Bayra- mı"n\n, bugün 70. yılını kut- larken böyle bir başlıklı yazı yazacağımı kesinlikle düşü- nemezdim. Başlığı oluşturan soruyu sormamın nedeni Dil Devrimi'nin, Dil Kurumu'nun gereksiz bir olgu ve bir kurum olduğunun, -Atatürkçü bir kalemce- 803 sayılı Cumhu- riyet Bilim Teknik ekinde du- yurulmasıdır: Bu görüşü Sayın A.M.C Şengör "Zümrütten Akisler" adh köşesinde: "Dil, devrim- lerle, dil kurumlarıyla, poli- tik bezirgânlıkla değil, o dil- de yazılan ve tüm dünyaca vazgeçilmeyen eserler ya- ratmakla oluşturulur ve ya- şatılır" diyerek ortaya koydu. Dil Devrimimizi "politik be- zirgânlık"la aynı çizgide yan- srtan anlatımı bir yana bıraka- rak, bu olgu ve kurumun dili- mizin yazgısını nasıl değişri- rip dönüştürdüğünü kısaca anımsasayalım. Türk dilinin önce soluğunu kesen, sonra da onu yeniden yaşama geçiren iki büyük ol- gu yaşadığı, konunun tüm uzmanlarınca onaylanır. Bun- ların ilki, dilimizin yüzde 65'le- re varan yabancı -Arapça, Farsça- sözcüğü, kimi kural- larıyla birlikte içine alması böylece "Türkçe" olmaktan uzaklaşması, ötekisi de özle- şip benliğine kavuşmasıdır. Türklerin Islamiyeti kabul etmesi ve Orta Asya'dan Ba- tı'ya doğru göç etmeleriyle birlikte yabancı sözcükler de akın akın dilimize girmeye başlamış, bu yüzyıllar boyu sürmüştü. Bu olumsuz gelişmeye kar- şı Tanzimat'la birlikte bir iki kıpırdanış görülmüşse de ba- şarılı olamamış, ancak B- MM'nin açılıp Kurtuluş Sava- şı'nı yürütecek hükümetin kurulması ve bu ilk hüküme- tin programına giren temel konular arasında Türkçe so- rununun da yer almasıyla so- mut biradım atılmıştı. Bu adım, Cumhuriyetin ila- nı ve ardından gelen köklü toplumsal dönüşümlerie bir- likte sürdürülmüş, Dil Devri- mi'nin yapıtaşı olan Yazı Dev- rimi de 1928'de gerçekleşti- rilmişti. Sıra, Türkçenin yeni- den yaşama geçirilmesine gelmişti. Bu nasıl olacaktı? Hemen hemen tümüyle Arapça ve Farsçanın egemenliği altın- daki bu karma dilden kurtul- mak, Türkçeye ulaşmak nasıl olacaktı? Gerçekleşecek ola- yın niteliği ve uygulamanın yapılanması nasıl, yöntemi ne olacaktı? 1932 yılına gelindiğinde so- runun çözümüne artık ulaşıl- mıştı. Ne denli zor olursa o\- sun, devrimci bir anlayışla dil anlaştırılıp Türkçenin yeniden doğması sağlanacak, bunun gerçekleşmesi için "sivil" bir kurum oluşturulacaktı. İşte Türk Dil Kurumu bu anlayış ve gereksinme içinde doğdu. llkin bir avuç, sonralan on- larca kişi -Dil Kurumu üyesi- Anadolu'ya dağılarak halkın dilinde yaşayan, unutulmaya yüz tutan, kaybolan sözcük- leri, deyimleri derledi topladı; binlerce, binlerce Türkçe sözcüğü, deyimi içeren ciltler dolusu "tarama sözlükleri" oluşturuldu. Bu çalışmalara koşut ola- rak yeni sözcükler türetildi, aynca -her dilde olduğu gibi- yepyeni sözcükler üretildi. Belirli bir aşamaya gelince felsefe, yasa dili gibi alanlann da Türkçeleştirilmesi çalış- malarına geçildi; inanılmaz sonuçlar alındı; örneğin yak- laşık yüzde 90 Arapça olan yasa dilinin, Türk Yurttaşlar ve Borçlar Yasası bölümleri neredeyse yüzde yüz Türkçe olarak yeniden düzenlendi. İşte şimdi Sayın Şen- gör'den yapılan alıntıdaki"... o dilde yazılan" aşamasına gelinmişti, "o dil" yani Türk- çe şimdi oluşmaya başlamış- tı. öte yandan dilimizi yüzyıl- larca tutsak eden Arapça ve Farsça ne durumdaydı? Bu dillerde de anlaştırma çaba- larının olduğunu görürüz. Arapçayı, içine sızan Batılı sözcük ve terimlerden kurtar- mak içni Kahire'de kurulan "Arap Dil Derneği"nin çalış- maları sürüyor. Araplar artık teleskopa "mikrob", telgrafa "berkiye", postaya "berid" diyorlar. Farsça da aynı yol- da. Batı'ya gelince; ulusalcılık- la ulusal dillere sahiplenme- nin koşut gittiği görülür; yüz- yıllar öncesinden başlayan bu sahiplenmenin kendi dille- rinde evrensel ünde yapıtlar ortaya koymalarında büyük pay olduğu yadsınamaz. Bu sahiplenmeyi biz ancak -anımsattığımız gibi- 20. yüz- yıUn ilk yarısında başlattık, sonuçlan da ikinci yarıda al- maya başladık. Bu süreci başlatıp yaşatan Atatürk Devrimi'nin bu yönünü ge- reksiz görerek "seçmeci" bir tutuma girmenin devrime ya- rar değil, dokunca (zarar) ve- receğinden korkarız... Öte yandan Sayın Şen- gör'ün köşesinde yayımlanan kimi yazılannda son iki-üç ay- dır kullandığı Türkçede ya- bancı sözcük oranını yüzde altılara indirmesini kutlarken, Dil Devrimi'nin, dolayısıyla Dil Kurumu'nun, çalışmalarının meyvelerinden bu denli ya- rarlanmasını da büyük bir mutlulukla karşıladığımızı be- lirtmek isteriz... 70. yılda, Dil Devrimi'nin önderi Atatürk e, onunla bir- likte bu olguya yürekten katı- lıp emek verenlere ve bunu sürdürenlere sonsuz teşek- lürler... KİM KİME DÜM DUMA BEHİÇAK behtcakfsiturk.net } ÇtZGİLÎK KÂMİL MASARACI HARBÎ SEMİHPOROY semihporoyfdyahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZAJUKAN 26Eylül KÖYMÜZİĞfNDBNKLASİĞE.. 1945'TE &UGÜAI, ÜMÜJM/CAK BEfTlBO'Sİ BBiA &A8TO*:,N£WVO#K'1X ÖLOÜ.ZO. YÛ2YtL **Ü- ZİSWP£, ULU&ALCIUİIN SİUBSSİ SAyrLAN BARTOK, ÖNC£L££İ RİCMAgDSneAÜSC ME BR PdİD VtEBBP. 19OS' f Ç ZJ&İNİ ARAMAYA KOYULDU. FOAHZ LIŞTZ'İH, fS. YÜZYflM TÜMDÛNYAyA T^MfTTjg/ ÇİH6&JE A4Ü ZİĞMN, MACAKHAljC MÛZtĞİ OUMDtSm SA- njHU^OHÜU- BUNU KANITIAOIM..QAHAS/,Ç£Y_ RE ÜUİELEB/, BU AGADfi TÜaoYE'rİ IX kAPSI- YAN ARAŞr/BMALAI? VAPriSOUUNM KENDt MÛZIĞİHİ VA2A/ZKSN, ÖZÜ veAfAATIMIYLt ON- LABCrtN YARAMLAfiJPt, RİTM Ö2£tUkJ-ERİhJi J BÛYÜK ete BA&H&YLA yoeoMuuv İLAN TC StNCAN ASIİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 2002/610 Sincan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10.09.2002 tarih ve 2002/610 esas, 2002/863 karar no'lu ilam ile Erzurum ili, Ol- tu ilçesi, Gökçedere Köyü, Cilt: 33, Hane: 12'de nüfusa kayıth fsmail ve Nevrude'den olma 1.1.1960 dofumlu Zeynalet- tin Güven'in mevcut adı Zeynettin olarak değiştirilmiştir. tlan oJunur. 16.09.2002 Basm: 56922 DUZ ÇİZGİ ÜMÎT ZİLELİ En Kahraman Demokratlar! Olacaksan böyle demokrat olacaksın.'.. Mesela Radikal gazetesi gibi olacaksın... Görü- nüşte özgüriüklerin yanında, yasaklara muhalif ve solcu takıldığın için, ince ayar biralaycılıkla mate- min rengi olan siyah zemin üzerine ve de "meş- rebine" uygun bir şekilde "Türk demokrasisi 2002" diye manşet çekeceksin!.. Pek özgürlükçü, sıkı Marksist ve de Rodos hay- ranı yazann da boş durmayacak tabii... Siyahlar içinde demokrasiye "ağrtlann yakıldı- ğı" gün, o da kendi köşesinde AB komiserini kut- sayıp, "Verheugen uygulamaya bakalım der- ken haklı değil miymiş? Tarih veremeyecek- lerini söylerken çok mu yanlış bir söz söyle- miş" diyerek "demokrat Avrupacı" kimliğini de bir güzel perçinleyecek!.. Mesela Yeni Şafak gazetesi gibi gürieyeceksin... Baştan aşağı kara çarşafa girmişçesine kapkara zemin üzerine beyaz harflerie "Karanlıkbrtecek" sürmanşetini atacak, ne kadar özgüriük düşkünü, ne denli demokrat olduğunu cümle âleme göste- receksin!.. Yetmeyecek tabii; manşete de koca puntolaria "Sizden büyük millet var" diye ya- zacaksın ki ümmetten millete böylesine baş dön- dürücü bir hızla geçişin konusunda şaşkınlık ya- ratmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayacaksın!.. Yine yetmeyeceği için demokrasi kahramanı Nazlı llıcak, Islama Fehmi Koru (yoksa sıkı is- tihbaratçı Taha Kıvanç mı demeliyim?!), özel ulak Cengiz Çandar ve entelektüel-liberal(!) Ali Bay- ramoğlu da geçmişten bugüne uzanan engin de- neyim ve değişimleriyle "mağdur Tayyip" kam- panyasına destek verecekler... Karşılığında ne ala- caklar?. "Demokrat" olmanın mükâfatı neyse onu tabii... Mesela Vakit gazetesi gibi küfredeceksin... De- ğiştiğini, dincilikle uzaktan yakından alakası kal- madığını ilan eden Tayyip Bey'e yasak gelince, başına üç nokta koyduğun "Kervan yürür" man- şetini mıh gibi çakacaksın ki, ümmet ne demek is- tediğini anlasın!.. Sonra da normal şartlarda adını bile anmaktan ürperti duyduğun "tnHlet"e sanla- cak, "Karar sırası sende" başlığıyla, hem de- mokrat hem de mağduru başanyla oynamış ola- caksın!.. Mesela çeşitli gazetelerdeki birtakım "demok- rat" yazar arkadaşlar gibi geleceğe yatınm yapa- caksın... Bir yandan diğeryasaklananlann adını bi- le anmadan, Tayyip Bey'in yasaklanmasını "de- mokrasiye darbe" diye niteleyeceksin, diğer yandan da AKP'nin yeni liderfiği için akıl verip adam pompalayacaksın... Böylece hem demok- rat olmanın keyfini çıkaracak, hem de patrona ya- ranmış olacaksın!.. - özellikle "solcu" Radikal ile dinci Vakit gaze- tesinin biriikteliğine bayıldım. Pek yakıştılar!.. • • • Bu, kerameti kendinden rnenkul "demokratla- nn"yüruttüğü mantık da birâlem... Tayyip Bey henüz Kasjmpaşa'da top peşınde koştururken yürüriükte olan ve de genellikle sol- culann tepesinde giyotin gibi çalışan 312, her za- manki rutin işlevini yehne getirince demokrasi akıl- lanna geliverdi!.. Bu madde gereği ve de genellik- le solcu yurttaşlara hapis cezaları ve yasaklar uy- gulanırken ellerini ovuşturanlar(ki ogünün Refah- lı, bugünün AKP'Iİ vekilleri de buna dahildir) bu- gün demokrasiye ağıtlar yakıyorlar... - Ikiyüzlülüğe bakın!.. Bakalım Avrupa Insan haklan Mahkemesi'nin, AKP'nin başvurusunu jet hızıyla reddetmesine na- sıl bir kulp takacaklar? Avusturya'da halkın oyla- nyla seçilen faşist Haider'in, Avrupa'nın selame- ti için zorla iktidardan uzaklaştırılmasına, Fran- sa'da, yaptığı konuşma nedeniyle Le Pen'e siya- si yasak konulmasına, daha geçenlerde Ispan- ya'da Batisuna Partisi'nin "bölücü" gerekçesiy- le kapatılmasına ses çıkaramamışlardı da!.. Hatta içlerinden bazılan, Avrupa'nın değerierini koruma- sı gerektiğini bile yazabilmişti... Avrupa ırkçı ve bölücü hiçbirdüşünceye yaşam hakkı tanımayınca değerierini ve de demokrasiyi korumuş oluyor... Türkiye ise Cumhuriyeti yıkma- ya yönelik girişimlere karşı harekete geçince de- mokrasiyi katletmekle suçlanıyor... - Kapıkulu demokrat gözlüğü ile bakınca öyle gorünüyor demek ki!.. Radikal'in manşetindeki bakış açısıyla bir baş- lık da biz atalım: - En kahraman Türk demokratlan 2002!!! E-posta: umteiteli & ttnet.net.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5SOLDA.NSAĞA: 1/ Edirne yö- resine özgü, közlenmiş patlıcan ve sa- 3 nmsaklı yo- 4 ğurtla yapılan bir yemek. 2/ Bir göz ren- 6 gi... Tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen ağaç sürgü. 3/Küçûk bir kelebek türü. 4/ Boru sesi... Rütbesiz asker. 5/ Bilgiçlik taslayan kinıse... Bir peygamber. 6/Japon lirik dramı... Az tav- h toprağa verilen ad. 7/Islaradaehl-i sün- net mezheplerinin en büyüğü. 8/ Israil ya- ^ pımı bir türtabanca... ifFetli. 9/Iri yan, güçlükuv- vetli ve erkeksi kadın... Bir soru sözû. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Güneydoğu Anadolu'ya özgü bir çeşit güveç. 2/ Ingiltere'de çok sevilen bir cins bira... Araba hayvanının kayış takımı. 3/Hapishanede volta atı- lan alan ya da koridor... Üye. 4/ Keten dövmeye yarayan tokmak. 5/ Tanntanımaz... Orhan Han- çeröoğhı'nun bir romanı. 6/lnleme, inilti... Mey- dan. 7/Iştahı açmak için yemekten önce içilen iç- ki. 8/"Behiç —": Karîkatürcümüz... Durgun, din- gin. 9/Ses... Şarap mahzeni... Demirin simgesi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear