23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17EYLÜL2002SALI OLAYLAR VE GÖRÜŞLERolay.gorus@cumhuriyet.com.tr EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Bizim Romanımız!.. Romangerçeğı değil!.. Birfilmde, biroyundada değil! Yaşam, yani yaşadıklanmız, en gerçekçi roman- lann, öykülerin, oyunların üstündedir. Okuruz, du- yanz, görürüz, o kadar etkilenmeyiz. Acırız, içimiz sızlar, ama sonra unuturuz. Oysa bir romanda yaşatılan bir acı öykü, bir üzü- cü olay, bizi daha derinden etkiler. Dostoyevs- ki'nin, Kafka'nın, Tolstoy'un vb. yazariann sunduk- ları yaşam manzaralan kuşaklar boyu sürdürür et- kisini... Geçen gün "Cumhuriyet'te Ahmet Cemal'in bir yazısı çıktı. Biröğretim görevlisi, biryazar, us- ta bir çevirici, gerçek bir aydın... Nice kitaplar, ya- zılar, çeviriler!.. Heryazısını ilgiyleokuduğum birya- zar. Yıllar önce kitaplarımla ilgili dürüst, çözümle- yici yazılannı unutmuyorum. Anlayan, duyan, an- latan, duyuran birkalem... Yalnız o mu geçım sıkıntısı yaşayan, yalnız o mu gündelik bin bir türtü acı çeken? Onemli öğrenim aşamasından geçmiş, değerini kanrtlamış, birbirin- den değerli yapıtlar vermiş kışiler, bugün toplum yaşantısının en alt düzeyinde savaşım veriyorlar! Gazeteciler, sanatçılar, yazarlar, yeni bir değer ya- ratan insanlarımız... Bir dostundan yardım istemiş, kira bedelini öde- mek için. Aldığı yanrt "Ayağınıyorganınagöre uzat" olmuş. Oysa yorgan grtmış, kavga bitmemiş!.. Ana- dolu Üniversitesi'nde öğretim görevlisi Ahmet Ce- mal bakın ne yazıyor: "Günlük yaşamımı sıkıntısız sürdürebilmeme, ufacık da olsa bir ev almama çevirdiğim ve yazdı- ğım üç kat raf kitap yetmedi. On dokuz yıllık üni- versite hocalığı da yetmedi. Unvanım öğretim gö- revlisi olduğu için aylıklanm da hep düşük kaldı. Bunlar roman değil gerçek, romanını yazsaydım belki de beni övgülere boğarlardı; 'Ne kadar ger- çekçi yazmış' derlerdi." Türkiyemizde yalnız Ahmet Cemal değil geçim düzeyı çizgisinin altında yaşayan! Böyle olumsuz koşullar attında öğrencilerine ders vermekte, krtap- lar yazmakta, çeviriler yapmakta, "Cumhuriyet" gibi bir gazetede haftada bir gün olsun yazmakta direnmek... Nedir eline geçen bunca uğraşa kar- şın? Nedir sizin bizim, hepimizin eline geçen? Evet, sizin, benim, hepimizin! Istediğin kadar sayısız ki- tap yazmış, yayımlamış ol, yarım yüzyıldır en ünlü gazetelerde binlerce yazın çıkmış olsun!.. Hepimiz Ahmet Cemal gibiyız, bir aynm yok! Dürüst, ger- çek aydın olmanın suçunu çekmekte aynm yok! "Günlerden bir gün beni bir sigorta hastanesi- nin odasında ölmeye yatırdıklarmda ya da biryer- lerde yaşamın yorgunluğundan kendisi noktalamış olarak bulduklarında..." Ahmet Cemal'in son satırlannda ister istemez siz- ler de, bizler de kendimizi görmüş gibi olmuyor muyuz? "...bu dünyadan paranın savaşım yitirmiş, ama sanınm kendini ucuzlatmamayı başarmış biri ola- rak çekip gideceğim ve benim romanım, zaten son satınna kadar yaşanılarak tüketildiği için, hiç yazılmayacak..." Mavi Akım ve Azeri Gazı: Üstü Kapalı Gerçekler... Ne var ki bazı kesimlerin çıkan dolayısıyla Azeri gazı şansı kaçınl- dı: Şahdeniz'in Türkiye için ne gibi bir fırsat olduğunun geç algılan- ması, bu kesimlerin ekmeğine bal sürdü. Dr. Ferruh DEMİRMEN Serbest Petrol Danışm, R usya'dan Ka- radeniz yo- luyla Türki- ye'ye doğal- gazgetirecek Mavi Akım boru hattının denizaltı bölümü tamam- landı; bugünlerde hatta denemeler (testler) yapı- lıyor. Yapımda ilerleme- ler nedeniyle bu projeye yönelik eleştiriler bir sü- redirazaldı. Ancakproje- nin tüm boyutlan ve Aze- ri gazı ile ilişkisi kamu- oyuna tam yansımadı. Bu- rada bu projelerle ilgili bazı "üstfi kapah" ger- çekleri sergilemek istiyo- rum. Geçen yıl yaşanan bürokratik ve siyasi sıkın- tılar konu dışı. Önce şurasını belirtmek isterim ki Mavi Akım eleştirileri bazı çevreleri oldukça rahatsız etti. Be- nim bir eleştirici olmam nedeniyle bakanlıktan üst düzeyde bir yetkili, hak- kımda haksız önyargıda bulundu, Milliyet'üı kö- şe yazan Tüncay Ozkan da eleştiricilere toptan ah- kâm kesti. Bu çıkışlar ge- reksiz idi. Bakû-Ceyhan'ı yurtiçinde ve yurtdışında sürekli savunmuş bir kim- se olarak Mavi Akım'a karşıyım diye bir yetkili- nin arkamdan söz etmiş olması esef verici. MaviAknn: Mavi Alam hakkında kamuoyunda yerleşmiş en yanlış bilgi- lerden biri, Karadeniz'in dibinden geçecek boru hattı yapımının derinlik vb. etkenlerle zor olacağı idi. Nitekim hathn döşen- mesi çetin koşullarda olu- şabildi ve bu arada proje en az bir yıl gecikti. Ya- pım işlerinin ilerlemesi ile kamuda proje ile ilgi- li bir sorun kalmadığı iz- lenimi doğdu. Ne var ki daha önceleri çeşitli vesi- lelerle belirttiğim gibi tek- nik yönden projenin asıl sorunu yapunla ilgili de- ğil idi. Sorun, 25 yılı içe- ren işletme aşaması ile il- gili idi. Hattın yapımı bit- ri, bitiyor diye projeyi so- rundan sıynlmış görmek gerçekdışı bir tutum olur. Hat sorununa dönük ke- sin yargı, ancak 25 VTJ son- ra işletme aşaması biti- minde verilebilecektir. Mavi Akım özelliklerin- de bir boru hattı dünyada henüz işletmeye girme- miştir. tşletme aşamasında ne gibi bir sorun çıkabilir? Kısacası, Karadeniz'deki jeolojik koşullann boru hattının mekanık bütünlü- ğünü riske sokmasıdır. Asitli ve yumuşak bir de- niz dibi, çamur volkanla- n, metan gazı sızıntılan, faylar, yamaç dengesizli- ği ve tortul akınhlan bu koşullar arasında. Dep- rem, yamaç kayması ve tortul akıntılan en ciddi sorunlar. Sıkı önlemler ahnmazsa "gaz hidrat- lar"ın oluşumu ile hatta ö- kanmalar da olabılir. Bir "terslik halinde doğalgaz naldive Karadeniz'in eko- lojisi riske girecek, Proje kesinleşmeden önce bu riskler Türk uz- manlarınca değerlendiril- medi. Yetkililer, hattı dö- şeyecek ttalyan Saipem şirketi için "Onlar dene- yimlidir, yapım ve bakunı onlar yapacak" savlany- la konuyu çarpıtarak so- rumluluğu üzerlerinden attılar. Oysa sözü geçen riskler Türkiye'yi yakın- dan ilgilendirir. Bu risk- leri taruşmak için Saipem, Gazprom ve Türk rnühen- dislerinin kamuya açık bir oturumda bir araya gel- melerine ilişkin basında yaptığun çağn, ne yazık ki bir sonuç vermedi. Bunlara ek olarak Ma- \anı vi Akım'da açıklık bek- leyen şu hususlar var: • Proje gedkmesine dö- nük yükümlülüklerin Gazprom'un lehine oldu- ğu görünüşü (Botaş'uı in- ternetteki açıklamasına göre). • Karadeniz'e gelebi- lecek ekolojik zarardan GazpromEni ortaklığı- nın sorumluluk derecesi. • Doğalgaz naklinde ciddı bir aksaklık olması durumunda bu gaza güve- nen Türk sanayicilerinin, karşı taraftan tazminat is- teme hakkı olup olmadı- ği- • Rusya'yla enerjide iş- birliğini savunanlann, bu ülkenin bu güne dek Ba- kû-Ceyhan'a karşı olma- srnı nasıl izah ettikleri. Yanıtsız kahnış başka bir soru, Rusya'mn "Krasnodar" bölgesin- den nakledilecek doğal- gazın niye Gürcistan yo- luyla karadan getırilmedi- ği. Bu güzergâhtan geçe- cek bir boru hattımn tek- nik risk, ekolojik risk ve maliyet açısından Mavi Akım'a kıyasla çok daha uygun olacağı kesindi. Güzergâh üzerinde yaşa- yan Abhaz azınlıklannın bir güven sorunu olabile- ceği düşünülemezdi, zira Abhazlar Rusya'nuı koru- ması alhndalar. Görünen o ki deniz gü- zergâhının seçilmesinde- kı asıl amaç, Gazprom ve Saipem için teknoloji rek- lamı yapmak idi. Türkiye böyle bir amaca büinçli ya da büinçsiz hizmet etti. îroniktir ki Rusya Hazar Denizi'nin altından geçe- cek boru hatlanna ekolo- jik nedenlerle bugüne dek karşı çıktı. Yine ironiktir ki son aylarda Rusya, Gür- cistan üzerinden gûneye doğru petrol ve doğalgaz sevki için girişimleT yap- H a y a l l e r i m , b a n k a m v e b e n Akbank "Ailem" Eğitim Kredisi aldım. $imdi hem hayalimdeki eğitimi alıyorump hem de geri ödemeyaparken kazançlı çıkıyorum, Siz de eğitim konusunda desteğe ihtiyaç duyuyorsanız Akbank "Ailem" Eğitim Kredisi alın. 18 aya kadar vadeyle ve uygun faizle kolayca geri ödeyin. Bu krediyi, okul öncesi eğitimden yurt içinde ya da yurt dışında yüksek öğrenime, dil kurslanndan sertifika programlanna kadar, hertürlü eğitimde kullanabilirsiniz. Üstelik, eğer Akbank "Ailem" üyesiyseniz, geri öderken puan kazanırsınız. Unutmayın: Akbank, size özel dost hizmeüeriyle, her zaman yanınızda. Akbank "Ailem"i hemen arayın, aynntılı bilgi alın! 444 25 25 www.ailem.akbank.com.tr tı. Hiç gereği yok iken Ka- radeniz'i doğalgaz taşı- macılığına açmak ve za- ten büyük ekolojik risk altında olan bu içdenizi daha da bu yönde itele- mek vicdanen nasıl savu- nulabilir? Şurası da ger- çek ki Türkiye "den cesa- ret alan Iran şimdi Kara- deniz yoluyla Ukrayna'ya doğalgaz sevk etmeyi dü- şünüyor. Enerjiden so- rumlu siyasilerimiz Ka- radeniz'de yeni bir dönem açtılar, kendilerini kutla- mak gerekiyor! Azeri gazı Mavi Akım'la ilgili baş- ka bir konu, bu projeye seçenek proje olabilir miy- di sorusu... Yadsınamaz ki Türkmen gazı rahat bir seçenek olabilirdi. Bura- da sergilemek istediğim, Azeri gazının da bir seçe- nek olabileceği idi. Şöy- leki: Mavi Akım anlaşması Aralık 1997'de imzalan- dı ve Nısan 1998'de TBMM'de onaylandı. Ka- sım 1999'da ek protokol imzalandı ve protokol Ha- ziran 20O0'de Meclis'ten geçti. Ek protokol imza- lanmadan 5 ay önce Şah- deniz gazlcondansat sa- hası keşfolmuştu. Keşif kuyusundan sahanın dev bir saha olduğu ve gaz re- zeninin 400-700 milyar m3 olduğu saptandı. Bu rezerv yılda en az 16 mil- yar m3 gaz üretimi için yeterli idi. 2000 yılında açılan 2. ve 3. kuyular re- zerv tahminini değiştir- medi. Aynı yılın ilkbaharmda BP'nin önderliğini yaptı- ğı Şahdeniz konsorsiyu- mu, gazı Türkiye'ye satış planlan hazırladı. Satış 2002 yıh sonlan/2003 yı- lı başlannda devTeye gi- recek, zamanla yılda 16 milyar m3 'e çıkabilecek- tir. Gaz hacmi ve teslim Tarihi Türkiye için gayet uygundu. Bu bilgikr çerçevesin- de Tûrldye'nin, 2000 yıb- nın başlannda Mavi AJam'dan vazgeçip Azeri gazına dönmesi olanağı vann. \la>i Akım henüz çokerken bir aşamada idL Anlaşma hükümlerince bir miktar tazminat öde- mek gerekebiürtti. Buna karşm Bakû-Ce>1ıan'ı de- ğişik yönlerden destekle- yecek, teknik ve ekolojik riski çok daha az, maöve- ti düşük ve kardeş bir ulu- sayardnnaoJacakbir pro- je garanri alüna ahnacak- n. A\nca gazuı ftvatı dü- şebflecek ve doğalgaztemi- ninde Rusva ya olan bağ- hbk önemB derecede aza- lacakidi. Ne var ki bazı kesimle- rin çıkan dolayısıyla Aze- ri gazı şansı kaçınldı: Şah- denız"in Türkiye için ne gibi bir firsat olduğunun geç algılanması, bu ke- simlerin ekmeğine bal sür- dü. Şurası da bir gerçek ki Şahdeniz konsorsiyumu Azeri gazı dışsatım plan- lannı 2000 yılınm ilkba- harmda Türkiye'ye öner- diğinde, Türkiye bu plan- lara pek sıcak bakmadı. Doğalgaz arz fazlalığı so- runu kapıya gelip dayan- mıştı. Azeri gazı anlaş- ması konsorsiyumla an- cak 2001 yılının mart ayında -ve biraz da Azer- baycan'ın baskısıyla- im- zalandı. Öngörülen gaz alımı 2004 yılında 2 mil- yar m3'le başlayacak, 2007'de yılda 6.6 milyar m3'übulacaktı. Sonuç olarak Azeri ga- zının mümkün olduğun- dan daha geç ve daha az miktarda alımı imzaya so- kuldu. Bu durum Azer- baycan'ı ve konsorsiyu- mu hayal bnklığına uğ- rattı. Mart ayında tstan- bul 'da yapılan TUDOGE 2002 toplantısında SO- CAR'ın Dış Yatırmlar Ge- nel Müdürü Akskerov, bu hayal kınklığını kibar bir üslupla dile getirdi. Son gelişmeler Tûrld- ye'nin Azeri gazından da- ha da uzaklaştığını göste- riyor. Gaz hacmine ilişkin uz- laşma sağlanamadığı için gazın ılk geliş tanhı 2006 yılına sarkıyor. Öte yan- dan ve ne gariptir ki İcon- sorsıyum yılda 16-32 mil- yar m3'lük Azeri doğal- gazını Türkiye yoluyla Avrupa'ya sevk etmeyi tasarlıyor. Türkiye Azeri gazmdan niye yeterince yaralana- mıyor, enerjiden sorumlu yetidliler acaba yanıt verir- ler mi? Hele bir geçmişe saydam bir mercekle göz atsalar? femın(5 demirmen.com Hüsnü Göksel'e Mektup Feryal GÜRPEVAR B iliyorduk; içimizi ri kıhnak için sürekli üre- nicedir bir sıkmtı; tilen bir enerji yalnızca bir ağırhk, bir "ne yapacağmı büemeziik'' bu- naltısı basmıştı. Biliyor- duk. Ama beklemekten de korkuyorduk... Sonunda bırakıp gitti- niz, bizi, dostlan, okurla- n, öğrencileri, hastalan- nızı, yoldaşlan. Yahıızca benim başıma geldiğini sanmam, habe- ri öğrendiğim anda yaşa- dığım tarifsiz panik duy- gusunu. Siz olmadan na- sıl katlanılacak bu dünya- ya bilemem. Meğerne çok güvenirmişim; güvenir- mişizsize... Insanlann içini ısıtmak bir yana, ışıtmanız onlan sizin doğal varoluş biçi- minizdi. Hiç çekinmezdi- niz siz kendini yapayal- nız, çaresiz çelişküer için- de bulmuş insanlara, söz- lerle pışpışlamanın ötesi- ne geçip, inisiyatif kulla- mp yardımcı oknakta. O çok ciddi; ilkeli hoca, has- talannın sağalnmına adan- mış bir yaşam, bir aydın, gerçek bir humanist, akün ve bilimsel bilginin her gün yeniden çoğaltması- nı ve sağlamasını yapan sizdinız. Hiç kimseyi yar- gıladığınızı duymadım ne de küçümsediğinizi. Ak- lımzın analitik süzgecin- den geçerdi durumlar, olaylar ve olaylann so- rumlusu olan kişiler yal- nızca. Hiçbir zaman tek bir du- ruşunuz ohnadı hayatı ya- şarken, hayata karşı. tlke- ler, kurallar, mesleki so- rumluluklar, aydın ohna- nın doğal zorunluluklan- nı yaşama geçirmek ve di- yalnızca bir katmanıydı sizin varoluşunuzun. Çok duyarü yumuşacık birkalp bütün katmanların ortak paydasıydı her zaman. Bir çok insanuı "şnnankça" bulacağı bir insani zaafi anlayarak. bir kediyi: göz- lerine bakıp onun hastalı- ğım bildiğini anlayınca, onu ürkütmemek için ha- lının üstünde oynayarak muayene etmek yüce gö- nüllülüğünüze yakışandı... Resünler yapardınız siz. îmzanız hayata, hayatın ağırlığına karşı bir şakay- dı. Hugo. Sizi hüzünlendiren, içi- nizi ısıtan hayatın öyküle- ri dillenerek "ince" kitap- lara dönüşmüştü. Yalın, sahici ve uzun uzun da- mıülmış bir yoğunluktay- dı hepsi, tek tek. Hiç mi hiç vazgeçmediniz, bir gün bile, kendinizi yeniden, yeni bir biçimde gerçek- leştirmekten ve böylece bizleri zenginleştirmek- ten... Biliyorum. Bütün bun- lara rağmen siz bir dans- çı olmak isterdiniz aslm- da hayatta. Ama zaten siz Hüsnü GökseL, tanıdığım bildiğim en iyi dansçıydı- nız; hayatla dans eden... Birarkadaşım aradı. Git- tiğinizi fisıldadı. Öğrenip ikinci bir telefon edecek- ti. Nerede? Ne zaman? Bekledim. Oysa aramadı bir daha... Siz gidişinizi sessizleş- tirdiniz. Bu sizin stiliniz- di. Hayatla dansın size ait en son fîgürü. Ama, zaten biliyoruz, siz bizden gidemezsiniz ki... PENCERE Sen Seni Bil!.. Osmanlı'nın son kuşağından kimisi Cumhuriyet döneminde geçmişe özlem duyardı... Içlerinde Ulusal Kurtuluş Savaşı sürecınde yaşa- mını hiçe saymış, Cumhuriyet'in kuruluşunda et- kın rol oynamış olanlar bile vardı; babamın arka- daşlanndan birinin gözlerini kısarak hayıflandığını bilirim: "- Koskoca imparatoıiuk elden gitti..." Oysa geçmişteki imparatorluklann hıçbirinın ge- leceğı olamazdı... Tarih hepsini tasfiye etti; ne görkemli Britanya Im- paratoriuğu kaldı, ne Avusturya-Macaristan!.. Çar- lık gümbür gümbür yıkıldı. Osmanlı'nın çağdışılığı öylesine çarpıcıydı ki, küllerinden Türkiye Cumhu- riyeti'nin yaratılması Mustafa Kemal'in mucizesi- dir. • Yaşanan tarihsel olayın anlamı bilimsel açıklama- sıylasaydamlaştı. 'AydınlanmaÇağı'yla 'ulus-dev- /ef'dönemi başlamıştı, ümmetten millete geçiliyor, dinci devlettarihegömülüyor, laiklikle birfikte insan hakları ve demokrasi oluşuyordu; bu dönüşümün sanayileşmeyle gerçekleştiği yalın bilgi içeriği ka- zanmıştı. Osmanlı'nın Türkiye Cumhuriyeti'ne dönüşümü- nün kendine özgü koşulları vardı; sanayi devrimi gerçekleşmeden yapılmıştı bu devrim; içe dönük yüzünde Anadolu'dakı etnik yapının tasfiyesi so- nucunda kotanlmıştı; Türkler emperyalist Batı'ya karşın gerçekleştirmişlerdi bu işi... Ceremesıni de ödemişlerdi. Ve ödeyeceklerdi!.. • 21'inci yüzyılın başında 'ulus-devlet'\ aşan bü- tünleşme girişimleri Avrupa'da uç veriyor; tekno- lojik devrimin yarattığı bir evrimin Küreselleşme sürecinde dünyayı silkelediğini görüyoruz; bu de- ğişimi anlamak gerek; sosyalist dünya denemesi niçin başarılamadı?.. Koskoca Sovyetler gümbür gümbür yıkıldı; pe- ki, geriye ne kaldı?.. Biraz kül biraz duman mı?.. Hayır... Geriye çok şey kaldı; sosyalizm denemesinin dünyamızda yarattığı birikim, ınsan bilıncinden hiç- bir zaman silinemeyecek bir aydınlanmanın kalıtı- mıdır. Sovyetler -eski çağlardaki anlamıyla olmasa da- kimilerine göre kocaman bir imparatorluktu... Dağıldığı zaman ne oldu?.. Ortaya bir sürü ulus-devlet çıktı; tarihsel evreler her çağda iç içe yaşandığından, bir yandan Avru- pa Birliği oluşurken öte yandan yeni ulus devletle- rin kurulması kimseye şaşırtıcı gelmesin... Unutulmasın ki Avrupa Birliği de ihtıyar kıtada ya- şayan ulus devletlerin iradeleriyle oluşuyor. • 19'uncu ve 20'nci yüzyılın çalkantılarını kan re- van içinde yaşayan dünyamızın 21'inci yüzyıla gi- rerken hiç de sakin olmadığı görülüyor; Küresel- leşme'nin lideri Amerika'da savaş tamtamlan ça- lınıyor. Türkiye'de ise tarihe gömülmüş sandığımız et- nik çelişkiler gündemin birinci maddesine oturtul- mak isteniyor, şaşılası bir biçimde dışardan körük- lenıyor... Bu durumda 'ulus-devletImize herzamankinden daha çok ihtiyacımız var... Yaşadığımızbunalım ulus-devletten değil, 'ulus- dev/ef'in gereğinı yerine getirip hayata geçırecek olan bilinç yoksunluğundan kaynaklanıyor. Neydi o tekerleme: "Sen seni bil, sen seni bil, sen seni bil, sen se- ni.. Sen seni bilmez isen, bildihrler haddini!.." www.kulturgezileri.com SEVDAÖZMEN'İN SEVDA ŞİİRLERİ kitabı çıktı. Isteme adresi: Sümer Mah. Özgöller Sit. 6A Blok, Kat: 5, 0: 24 Tel: 0 533 738 6015 - 0 543 586 57 38 — Th«. ENGIISH CENTRE L a n g u a g . S c h o o l Genel Ingılızce Programlan ŞıHtetler ve Kurufuşlar İçin ÛZBI Programlar Iş Ingiizcss! Programlsn TDEFL-IELTS-FCE Smavianna Hazırfrt Progremlan Çocuklara Ozel Hafta Içı Gûndüz Yaz Progrsmian Bıre-br Ingilizce Eğıtımlerı Ev Hammlanna Özei Programlar Ûğrencılenm^ze Ûcretsiz Aktıviteler KMTM Cad. Ho:92 »OZ20 Osmanlay Istanbul T.l (0212) 225 91 72 • 247 M 83 • 241 20 M Türkiye Gazeteciler Cemıyetınin yayinladığı gunlük Bizim Gazete Ülke sorunlanna ılışkın raportanyla, araştırmalanyta, köşe yazılartyla, tarafsız haberienyle sivıl toplumlann gazetesı Düzenli okumak için abone olun. Td: 0^212.51106 75
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear