25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2002 SALI 14 KULTUR kultur(S cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN Festivaller... ŞenlMer...13. Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali yapımı olan " N â a m ' a Ar- mağan" Kıbns'tan, "2002 Magosa Kültür ve Sanat GönJeriT! nden ye- ni döndü. Turizm ve Çevre Bakan- lığı, Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Gazi Mağusa Belediyesi tarafından her yıl düzenlenen bu festival, se- yircinin sahiplendiği, özenle koru- duğu bir sanat olayı olarak tanım- lanıyor sanatçılar tarafından. Gen- co ErkaTdan ZeHha Berksoy'a ka- dar bütün ekip 21 Ağustos akşamı ağzına kadar dolu olan 3500 kişi- lik Salamis Antik Tiyatro'da Nâ- zım'ın dizelerinin nasıl yankılandı- ğını ve seyircinin sanatçılara yer yer nasıl eşlik ettiğini heyecanla an- latıyor. Antik tiyatroya gönderme- leri olan bu güçlü koronun oluştur- duğu Nâzım portresini bir kez da- ha bu antik tiyatroda izlemek ister- dim. 8. Altınoluk Antandros "Yaşama SaygT Kültür ve Sanat Festivali de hemen hemen aynı günlerde yapıl- dı. Alünoluk'un genç Belediye Baş- kanı İsmail Aymır, "Amacımız ya- şama saygı duyan onurlu bir tophı- mun onurlu birev leri olnıak isteyen herkese ve geiecek kuşaklara tarihi, kühürü. sanatı ve kıskaıulması ge- reken doğasryla, bir geleneği başla- tarak, onurlu bir Altmohık'u miras bırakmakür* 1 diyor. Altınoluk hal- kı da festivaline sahip çıkıyor, bel- desine ve belediye başkanına sahip çıktığı gibi. Belki Altınoluk Bele- diyesi'nin maddi olanaklan kısıtlı, ama gördüğüm kadanyla sağlam bir gönüllü ordusu var. 16-17-18 Ağustos günlerinde Altınoluk kı- pır kıpırdı. 'Yaşama saygı' Panellerin, söyleşilerin yapıldığı Çınaraltı Çay Bahçesi'nde yer bul- mak pek kolay olmadı, yağmur al- tında bile. Sergiler, imza günleri, Karagöz gösterileri, halk müziği konseri, modern dans gösterileri, çocuk panellerinin yanı sıra Rüştü Asyah'nm yorumladığı "Ben Bir tnsan" adlı oyun da programda yer alnuştı. Antandros Amfiyatro'da ültürün kültürsüzlüğün birbirine girdiği, sanatın hırpalandığı, ucuzluğun prim yaptığı inanılmaz yaşam çarkı içinde gerçekten de ihtiyacımız yok mu Şenlik Katarları 'na; şu hava değiştirici, kuvvet kaynağı Thespis arabalarına? Türkiye'nin savılı cazcılanndan bi- ri olan Tuna Otenel'in de çaldığı konser festivalin kapanışını yaptı. Pek çok yazar ve sanatçının Altıno- luk Belediyesi'nin çalışmalannı desteklemek amacıyla bu festival- de yer alması önümüzdeki yıllarda 'yaşama saygı' gibi hep gündemde tutulması gereken bir temanın amaç- lanru daha da \airgulayacaginin işa- retlerini veriyor. Ege kıyılannda bir başka güzel belde, Datça ise Vecdi Sayar'tn sa- nat yönetmenliğini yaptığı ve bu yıl üçüncüsü düzenlenen Can Şenli- ği'nde yine pek çok değerli yorum- cuylabuluştu... Geçen yıl Can Yü- cel ve Orhan VeK odaklı şenliğin bu yıl onur konuğu Nâzım Hikmet. Sayar, Can Şenliği'ninülkemizi ve şiirimizi dünya şiir platformlanna taşıyan özgün bir şiir festivali olma yolunda bir adım daha attığını söy- İüyor. Bu olaylan yaşarken ya da dinler- ken. okurken Hüseyin Katırcıoğ- lu'nun başlathğı Assos Festivali ge- çiyor aklımdan. Daha doğrusu, hiç çıkmıyor. Onun zamanı da Eylül... Assos Festivali, güzel bir anı olarak bir köşeye kaldınhp konamayacak kadar özgün ve de tiyatromuz için gerekli bir festivaldi. Ben yine de umutla bekliyorum bir gün yeni- den Assos'a kalkacak olan Şenlik Katan'nı. • • • neruÇagm Şenlik KatartarT 1943 Haziran tarihli "PerdeveSahne" der- gisinin baş yazısı. Muhsin Ertuğrul imzalı bu yazıyı okurken dolaştım ağustos ayının şu son haftalannda bırbirini izleyen, belli bir sanatsal ve eğitsel amacı olan ve de tiyatro ile bu- luşan festivaller arasında. Muhsin Ertuğrurun yazısı bugün uzak mı düşecektir bize? Sanmıyo- rum. Onun için de bazı bölümleri pay- laşmak istiyorum sizinle. "Günün birinde Yahşihan'da bir tren duracak. Bu trenin bir vagonu tiyatrocularla doludur, bir vagonun- da kitaplar, sinema gösterme maki- neleri ve kültür fltankri vardır. bun- laruı arasında bir doktor ve küçük bir eczahane, bir konferansçı bulu- nur. Ama sakın bu konferansçı yaJ- nız salçasız, koyu vatan edebiyatı ya- pan tıkız sözlü olnıaman..." "Tîyatrocular kasabada uygun bir yer varsa. orada- yoksa hemen yük vagonlarından çıkaracaklan hazır- lanmış tahtalaria bir yer kuracak- lar ve o kasabada iki üç gece kalarak oyun verecekkr,bu arada konferans- çı uyandıracak sözler söyleyecek, doktor oradaki hastalıklan sorup araşöracak, böyleükle bu yeni çağuı şenlik ve aydınhk katan, o kasabada işini gördükten sonra kalkıp başka şehre veya kasabaya doğru yola dü- züJecek." " Hemen şunu söyteyeyim ki: Bu yai- nız parayla olmaz. Bu yalnız teşküat- la da olmaz. Bu yalnız propaganda için olmaz. Bu yalnız tek yönlü dü- şünceyle olmaz. Bu biraz paraya, bi- raz teşkilata, biraz propagandaya, fakat daha çok kavrayışa ve başan- \a dayanan, bunlardan fazla da be- nimsenerek yardım isteyen bir iştir." "Oynanacak şeyler nasıl olmah? Partinin koltuğunun altına sığınuıca bu işi hemen koyu propaganda piyes- leriyle ütazlaşürmak, yenmesi, yu- tulması angarya gibi ağır eserlerie dokiurmak düşüncesi öne sürülür. Biz propagandayı bu anlamda almı- yoruz. Biz tiyatronun öz kendisini bir ince sanat ve kültür işi ve toplu yaşayışın alfabesi olarak ahyoruz." "EğerHelenlerin bundan2500 yıl önce Thespis arabalarryla yapbkla- n bu iş, bugün yeni çağa göre düze- ne sokulursa, çok geçmez bu kültür katarlan yurdun her köşesinde sabır- sıznkla beklenen biricik hava degiş- tirid, neşeveşenlikgetirici kuvvet kay- nağı olur..." Kültürün kültürsüzlüğün birbirine girdiği, sanatın hırpalandığı, ucuz- luğun prim yaptığı inanılmaz yaşam çarkı içinde gerçekten de ihtiyacımız yok mu Şenlik Katarlan'na, şu ha- va değiştirici, kuvvet kaynağı Thes- pis arabalanna? Devlet Tiyatroları'ndan 25yeni oyun Kültür Servisi- Devlet Tiyatroları (DT), 2002-2003 sanat sezonunu 1 Ekim'de açıyor DT, 12 ildeki 28 yerleşik sahnesinde, bir önceki sezondan devam eden oyunlannın yanı sıra yerli yazarlann yapıtlanndan oluşturduklan yeni repertuvan da tiyatroseverlerin beğenısine sunacak. Benimsedikleri 'laik, demokratik. cumhuriyet kültürünün insanını oluşfurma' ilkesini bu sezonda da diri tutmaya çalışan Devlet Tiyatroları. dünya tiyatro yazınının son yerli ve çeviri yapıtlannı da izleme imkânı sunuyor izleyicisine. Uluslararası boyutlara ulusal tiyatro bilinciyle yaklaşmak isteyen DT, 25 yeni yapıtın prömiyerini yapacak. Aynca. geçen sezonda ilgi gören 34 yapıtı da sahnelemeye devam edecek olan Devlet Tiyatrolan, bu yolla genç ve yeni yetişen oyun yazarlannı da teşvik etmeyi amaçhyor. rTuraan Selçuk. 2- Özen Yiıla. 3- Orhan Asena, 4- Haldun Taner, 5- Melih Ce\det Anday, 6- Behiç Ak, 7- Aziz Nesin 2002-2003 SEZONUNDA ÎLK KEZ SAHNELENECEK OYUNLAR Adana De\1et lîyatrosu: 'Abdülcanbaz' - Turhan Selçuk, 'Içerdekiler' - Melih Cevdet Anday, 'Akıllı Scytan' - Fikret Terzi. Aokara Devlet Tiyatrosu: 'Yaşasın Kavuniçi Sen Gara Değilsin' - Aziz Nesin, Tmut Cinayeti' - B. Mikhail Ujar, 'Şeyh Bedrettin - = — 7 Destanı' - Orhan Asena, 'Sanpınar 1914' - Reşat Nuri Gjntekin, 'Murtaza' - Orhan femal, 'Miğfer' - Ayla Çjıaroğlu. Autaha Devlet Tiyatrosu: Külhanbeyi Operası' - Ülkü Ayvaz. Bursa Devlet Tiyatrosu: 'ZiIIi Zarife' - Haldun Taner. Diyarbakır Devlet Tiyatrosu: 'Kör Döğüşü' - Tuncer Cücenoğlu. Erzurum Devlet Tiyatrosu: 'Genç Osman' - Turan Oflazoğlu. Istanbul Devlet TiyatrosH: 'Kırmızı Yorgunlan' - Özen Yula, 'Kaygusuz Abdal' - Sevgi Sanlı. İzmir Devlet Tiyatrosu: 'Fehim Paşa Konağı' - Turgut Özakman, 'Siyah Çoraplılar' - Coşkun Irmak, 'Güneyli Bayan' - Bilgesu Erenus, 'Aynhk' - Behiç Ak, 'Yaşlı Dünyanın Çocuklan' - Ülker Köksal. Konja Devlet Tiyatrosu: 'Bürokratlar" - Erhan Bener, 'Siz Ne Dersiniz?' - Faik Ertener. Sivas Devlet Tiyatrosu: îki Kalas Bir Heves' - Erhan Gökgücü. Trabzon Devlet Tiv'atrosu: 'Direklerarası' - Refik Erduran. Van Devlet Tiyatrosu: ' 1. Bozuk Düzen' - Güner Sümer. • Son olarak, "Yobaz"ı Almanya 'da, bir barış oyunu olan "Aşk Grevi"ni de savaş topraklarında, Bosna Hersek 'te sahneleyen ABT, köy turnelerinden sonra, 1-11 Eylül tarihleri arasında Kahire ye gitmeye hazırlanıyor. ABT'nin köy turneleri düzenli olarak sürüyor GLTRSU KUNT ANTALYA - Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu (ABT) 6 yıldır hiç ara vermeden sürdürdüğü köy tur- nelenne düzenli olarak devam edi- yor. Tiyatro yöneticileri ve oyuncu- lan. aralıksız turne programını sürdü- ren ABT'yi bu konuda Türkiye"de tek olarak gösteriyor. Köylüler de ABT'nin oyunlanna alışmış durumda. Köye. konser yeri- ne tiyatro isteyen, okııl bahçesine ti- yatro sahnesi kuran, kendi aralann- da tiyatro ekibi oluşturup, oyun sah- nelemeye çalışan, sırf tiyatro izleye- bilmek için şalvannı çıkanp, eteğini giyerek otobüslerle kente gelen, ABT ekibiyle birlikte o>Tiamak isteyen köy- lülerin sayısı da küçümsenmeyecek kadar çok. Yurtdışı turneleri sürüyor Turne programının ilk yıllannda, tiyatro izleme kültürüne henüz sahip olmayan köylüler, şimdi sessiz olma- lan gerektiğini biliyor, bebeğini oyu- nu izlemeyecek bir büyüğüne bırakı- yor, delikanlılar da yer gösteriyor. ABT yöneticileri ve oyunculan ise "Bir sanatçının, köy sahnesinin yeter- sizögini, kuKslerin obnayışmı dert et- meyecek kadar idealist olması gereki- yor. Madem, bu ülkenin kültür ve sa- natm ışığına ihtiyacı var, o zaman sa- natçının tatüe ihtivacı vok demektir. Bu idealizm değil, bir görevdir. Biz tek bir deniz yıldızuu atıyoruz, herkes birer tanesine yapışmalr" diyor. Köyde, çok daha farklı bir elektnk aldıklannı ve bunun bir idealizm de- ğil, sorumluluk olduğunu söyleyen ABT oyunculan, bu arada yurtdışı turnelerine de devam ediyor. Son ola- rak, "Yobaz"ı Almanya'da, bir banş ojojnu olan "'AşkGrevf'ni de savaş top- raklannda, Bosna Hersek'te sahnele- yen ABT, şimdi de köy turnelerinde- ki ayağının tozu sılinmeden, 1-11 Ey- lül tarihleri arasında Kahire'ye gitme- ye hazırlanıyor. Kahire'de bu yıl 14.'sü düzenlene- cek Uluslararası Deneysel Tiyatro Festivali'ne, Nâznn Hikmet'in yazdı- ğı. Orhan Güner'in oyunlaştırdığı, MehmetÖzgür'ün yönettiği "Sevda- lı Bulut" isımli çocuk oyunuyla katı- lacak olan ABT, 14 yıl içinde Türki- ye'yi Kahire"de temsil eden tek tiyat- ro sıfatını da taşıyor. ABT, yanşma formatında düzenlenen festivalde, u AkdveBi^efikTann9TohtÖdülü"nü de almayı hedefliyor. Çe\re köyler ve yurtdışı turneleri- nin yanı sıra, Apollon Tapınağı, Per- ge, Myra, Patara, Bergama, Kaş An- tik Tiyatro. Selge ve Side gibi antik mekânlarda. Ankara. Bursa. Burdur, İzmir, Denizli gibi çevTe illerde de oyunlannı sahneleyen ABT. Aşk Gre- vi'nin 5. yılmda 150 oyunla, 100 bin kişiye de ufaşmayı başardı. Savaş Ay^= kıhç'ın yazıp yönettiği, Mehmet Öz- gür'ün yönetmen yardımcılığı, İhsan Küavuz'un müzik ve koreografisini, Cenap Aydınlıoğlu'nun sahne tasan- mını, Mesut Aydın'ın da ışıklannı üstlendiği oyun, turne programlannın en beğenilen oyunlanndan biri özel- liğini de taşıyor. YAZI ODASI SELİM İLERİ Salçalı Kebap ve Buzdolabı (1) Insanların buzdolabına kaptınp gidişlerine, ade- ta gönül verişlerine ıstihzayfa dudak büken Pem- be Hanım, teldolabın gözden düşmesine üzül- dükçe üzülüyor, bir yandan da buzdolabının sa- yısız tehlikesinden söz açmayı görev ediniyordu. Nerden mi bilıyordu buzdolabında saklı duran tehlıkeleri? Bilmemesi olanaksızdı. Çünkü oğlu senelerce evvel Amerika'ya goçmüş, "Newyork"ta yerieşmiş, hatta Pembe Hanım da "bir defacık" Nevvyork'a gitmişti. Bizim evlere buzdolabı yeni yeni girerken, New- york buzdolabı dolup taşıyordu. Sokak ortasında bile, sıvı maddeleri, mesela Amerikalılann pek sev- diği o meyankökünden yapılma içeceği soğuta- cak bir çeşıt buzdolaplan boy gösterıyordu... Yalnız buzdolabı mı?Amerika'da evlerde bir çe- şit -Pembe Hanım "çeş/f'ten cayıyor, "bir nev'i" diyordu...- "sahneliradyo" vardı ki, Nevvyorklu'lar önünden ayrılamıyorlardı. Sahneli radyoda şarkılar söyleniyor, haber bül- tenleri okunuyor, süslü süslü kızlar dans ediyor ve bunlann hepsi ayan beyan görülebıliyordu. Hatta sinema filmı bile görülebiliyordu. O zamanlar Pembe Hanımın anlata anlata biti- remediği sahneli radyoyu çok merak eder, gözü- mün önüne getirmeye çalışırdım. Getir getirebilir- sen! Pembe Hanım, "Işte, orta boy bir sandık," di- yor, başka bir şey söylemıyordu. Zaten onun me- selesi buzdolabıylaydı. Kendisine, "Bilhassa sıcakyaz günleri faydası- nı görmüyor musunuz?" diye sorulduğunda, an- neannemin arkadaşı Pembe Hanım acı acı gü- lümsüyor, Nevvyork'ta buzdolabının tehlikeleri için üniversite kürsüleri kurulduğunu söylüyordu. Onun, Mavi Kanatlannla Yalnız Benim Olsaydın'da anlattığım gibi, Yahya Kemal Bey dururken, Or- han Veli ve arkadaşlannın "garip" şiirierinetutkun- luğuna şaşanlar, bu buzdolabı düşmanlığına da eni konu şaşıyorlardı. Bununla birlikte en abartılı şaşkınlık ifadeleri, rti- razlar, dahası, arkasından konuşmalar, Pembe Hanımın buzdolabı mücadelesinı engellemiyor- du. O, bundan sonraki hayatını buzdolabıyla mü- cadeleye adamaya kesenkes kararlıydı. Teldolapta ne oluyor ne bitiyor, iki gözünüzle görüyordunuz. Buzdolabı, sır kutusu! Kapağını kapadın mı, içerde olup bitenden haberın yok. Yemeklennizi mi koruyor? Meyvelerinizi, suyu- nuzu, içkilerinizi mi soğutuyor? Ailenin her ferdi- nin en yakın bir dostu mu?.. Pembe Hanım yine acı acı gülümsüyordu. Bu aziz dostun size atabileceği kazıklar bir de- ğil, iki değildi. Acaba bizim memlekette buzdola- bını kullanmayı kim layıkıyla biliyordu? Kimse bil- mıyordu. Newyork'ta buzdolabı alırken size koskocaman bir kullanma ve talimat "defter"\ veriyorlardı. Bu defterin hersayfasında hem resımler -buzdolabı- nın ıcığını cıcığını çıkaran resimler-, hem de Ame- rikanca yazılar vardı. Herkes okuyor, buzdolabını ona göre kullanıyordu. 1950'lerin Istanbulu'nda kimsenin öyle bir buz- dolabı defteri yoktu. Varsa bile, kimsenin öyle mü- kemmel bir Amerikanca'sı yoktu ki, lisanımızater- cüme edebilsin. Halbukı oğlu, Pembe Hanım'a hepsini tercüme etmiş, tek tek anlatmıştı. Memlekete döner dön- mez, Pembe Hanım da herkese anlatmaya baş- lamıştı. Sözleri, ne yazık ki, bir kulaktan giiriyor, ötekin- den çıkıyordu. Bu yüzden ailelenn sağlığıyla oy- nanıyor, mide hastalıklarından yakınacak bir nes- lin yetişmesine sebebiyet veriliyordu... Takvimde Iz Bırakan: "Dalgın yüzü ışık içinde... Ama bundan sonra- sı, bölüm bölümdür onun için. Yabancı odalar ta- nıyacak. Birine ısınamadan, ötekine geçecek..." Bilge Karasu, Troya'da ölüm Vardı, Forum Yayın- ları, 1963. Enez kazısı sürüyor • EDtRNE (AA)- Edirne'nin Enez ilçesinde 1970'ten bu yana sürdürülen kazı çalışmalannda değişik dönemlere ait buluntulara ulaşıldı. Buyılki kazılar, Istanbul Üniversitesi (IÜ) Taşınabilir Kültür Varlıklannı Koruma ve Onanm Bölümü ögretim üyesi Prof. Dr. Sait Başaran yönetiminde, Kaleiçi ve ilçe merkezindeki iki ayrı yerde 40 kişiyle yapılıyor. Homeros destanlannda adı geçen, eski adı 'Ainos' olan kentin tarihi, MÖ 3000'lere uzamyor. Kaleiçi'nde yürütülen kazı çalışmasında, MÖ 4000 yılına ait buluntulara ve pişmiş topraktan yapılma Grek, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlenne ait kültür varhklanna rastlandığı ifade edildi. Bepnieres'ten gecikmiş tepki • LONDRA (BBC) - Aynı adla sinemaya uyarlanan 'Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini' adlı romanuı yazan Louis de Bernieres, filmin kendisini düş kınklığına uğrattığı yolunda açıklama yaptı. Bernieres, romanının Hollyvvood tarafından düşündüğünden farklı yorumlandığını vurguladı. "Fihnin haklannı satmaya karar verdiğimde A\Tupalı bir yapımcı kuruluşun olacağını sanıyordum. Italyan yapımcılar da olabilirdi. Fakat Amerikalı film yapımcılan, iddialı bir Hollyvvood filmi olmasmı istediler ve başardılar da" diyen yazar, fihnin müziğinin 'maço' bir tarz içerdiği, Italyan erkekleri üzerine yoğunlaşıldığı ve kitapta yer alan diyaloglara yeterince yer verilmediği görüşünde. Yazar, romanda tarihsel bilgileri çarpıttığı. Yunanlı partizanlara ırkçı bir kimlik yakıştırdığı yolunda eleştirilmişti. Dünyada satışı iki milyona ulaşan kitabın sinemaya uyarlanması büyük ilgi uyandırmıştı. BUGÜN • ENKA AÇIKHAVA TÎYATROSU nda 21.15 'te 'Star Wars Bölüm D' adlı fılmın gösterimi. (0212 27622 15)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear