23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2002 PAZAI HABERLER PÜNYADA BUGÜN AXİ StRMEN 'Siz Yine de Gelin' S-evgıli, Veni seçim dcneminde, siyasilerimizin hepsi birfc>inne benzeyen incilerini dinleyecek, ister is- tem ez sinirleneceksin. Haklısın! Ama ±jrumu yadırgama! H e r alanda, vıcık vıcık bir popülizmin egemen okJcığu toplumda, TV ekranlan, büyükrotatifler,hat- ta kimilerinin sanat adını verdikleri etkinliklerden, ağız dalaşlarından boş şişinmelere kadar her yer- de popülist biçen egemen değil mi? Politıkacısından rnedya mensubu ve yönetici- sine, sanatçısına kadar popülizmin vıcık batağını kulaç'ayarak reyting almaya çalışanlann hemen hepsinm yedikler herzenin mazereti hazırdır - Ne yapalım halk böyle istiyor. Hatta onlar daha da ileri giderek popülizme kar- şı çıkanlan, halktan kopuk olmak, onun değerle- rini hiçe saymak ya da küçümsemekle suçlariar. (Halkın en alt beğeni düzeyini egemen kılarak, onun basit hazlarnı okşayarak emeğe sırtını çe- v'ırrniş, üretimi tu kaka edip ürettiğinden fazla üre- yen vetüketen, taoii ki, sonunda da çıkmaza sap- lanması kaçınılmaz olan, son irdelemede halka bir şey kazandırmayan, ama popülizmle palazlanan- lann, zaten düşük olan toplumsal üretimden, hiç de hakları olmayan paylan kapmalarını sağlayan bir uygulamanın halka saygı ile ne ilgisi var ki? • * • Hatta popülizmin, bu düzenin sürmesini sağla- yacak kapıyı açan iki üç anahtardan biri olduğu- nu bile söyleyebilhz. Halk burada, en alt beğeni düzeyi sürekli pom- palanan, daha sağlıklı düşünme ve de sorgulama olanağını geliştirmesıne engel olan popülizmin kurbanıdır aynı zamanda. Yani o hem cellattır, bu oyuna katıldığı hatta onu teşvik ettiği içın; hem de kurbandır, bu oyun- dan zarar gördüğCnden. Ama bu oyunu sahneleyenler, reyting ölçüm aletlerini en düşük eğitimli kesime yöneltenler, oyundan yarar sağlayanlardır. Üstelik de, en aşağı kesimin değerierini yücel- tenlerin ve en yoz beğeniyi halkın beğenisi diye sunanlann ne kadar haklı oldukları da hiç mi hiç belli değildir. Daha iyiyi ısrarla sunan ve daha iyinin kabul görmesi için ortam hazırlayan kolektif birgüç var da, toplum ısrarla hayır diye diretiyor mu? Bu bozuk oyundaki, toplumsal sorumluluğuas- la göz ardı etmeden bir olayı anlatmak isterim. • * • Türkiye'de tiyatro alanında, dünya çapında öz- gün bir ömek olan Genç Oyuncular hareketinin ku- rucu ve üyeleri, 9 Ağustos günü bir yemekte bir araya geldiler ve kuruluşlannın 45. yılını kutladılar. Türk sanat yaşamına birçok tartışmasız değer kazandırmış olan bu hareketin kuruculanndan Atil- la Alpöge ile 30. yıldönümlerinde yaptığım bir ko- nuşmada, Erdek Tiyatro Şenlikleri'yle ilgili olarak bana anlattığı öyküyü burada sana aktanyorum: "Bu etkinliklerde, Istanbul'dan gelen gelenek- sel tiyatro seyircisinin yanı sıra, Erdek'in yertisi- ne ulaşmaya çalışıyorduk. O yüzden kasabanın değişikyeıierinde sokaklarda oynuyordukzaman zaman. Hiç unutmam, bir kez lonesco'yu sergilemiş- tik. Gündüz seyircimiz kadın ağıriıklıydı, gece ise erkek. Çok dikkatimi çekti, kadınlaroyunun başka yer- lerine gülüyoıiardı, erkekler ise başka bölümle- rine. Kendi kendimize, 'Bak şu işe, dedık, lones- co kadınlara başka sesleniyor, erkeklere başka'. Gece oyunundan sonra, herzamanyaptığımız gibi, seyircilerle pyun üzerinde konuşmaya ko- yuiduk. Hiç unutmuyorvm yaşlı bir Erdekli şun- ları söyledi: - Çocuklaroyununuzu çokbeğendik... çokgül- dök... çokeğlendik... Ama birşeyler var, yakala- yamadık. Oyunu tam anlayamadık. Sonra durdu ve ekledi: - Ama sizyine gelin ve de bize böyle şeyler ge- tirin" Bimem, daha fazla söze ihtiyaç var mı Sevgi- li? Yahniciden Ecevite mektup. Öcalan F tipine gönderilsin A>XARA(Cumhuri- yetEörosu)-MHP Genel BasLan Yardımcısı Şev- krt&lent Yahniei. terö- rist Abdullah Öcalan"ın KAJ3EK Genel Başkanı sıfatr>la medyaya yapu- ğ açilamalara tepki gös- terd. Yahnici, Başbakan Bûlat Ecevit'e bir yazı gönoıererek elebaşı Ab- dullaÖcalan'ın, "örgü- tûni yönetemeyecek, med-a açıklamaa yapa- majıcak bir nonnal mahtûm uygulatnası" içinşrekli statünün sağ- lanaâk F tipi cezaevine naklnı istedi. Ymci, Ecevit'e gön- derdayazıda, AB uyum yas&ınyla ölüm cezası kaldnldığı için "şu an ıtfl>ar>la idamdan kur- Ariaı'Öcalan'ın, bulun- iıgıszaevinden dışa- ndaLyandaşlanyla ser- best;haberleşn'ğini öne sârd Öcalan'm, yan- daşLnna emirler verdi- |mi.3sına açıklamalar- dabmmduğunu belirten Yabn.% Başbakan Ece- n'eânderdiği yazıda şunJan kaydetti: "Birmahkûmunnder yapıp yapamayacağı Adaiet Bakanfağı yönet- metiklerinde,infazkanu- nunda beUidir. Yasadışı bir terör örgüriinü içeri- devedışanda Türkiye'de yattığı bir cezae\1nden yönetmeye hiçbir mab- kûmun hakkı olmadıgı- •ı bitrvoruz.Ama bflgi ve beigder aksini söylüyor. Eğerö>iekibubflgivebd- gelerdoğru iseilgffi şahıs şimdiden özgür bir şekfl- desjyasetyapryordetnek- tir.YapQ|)siyâsetTC'nin egemenük hakianna sal- dmdır.Aknğıceza bunun karşıhğı değO miydi? Ko nuya ilişkin hassasryeti- niziii büyük olacağını bi- fiyorum veen azından dı- şarryia ilgisi olmayacak ve örgütünü yöneteme- yecek. medya açıklama- sıyapamayacakbir'nor- malı mahkûm' uygula- ması için gereldi statü- nün sağtanmas! yönün- de (F tipine nakil) Türk haDonmhassasiyetine ka- ulacağuıızı umuyorum." Çiller'den önseçime revizyon ANKARA (ANKA) - CHP'den bile fazla ilde önseçim yapma kararı alarak dikkatleri çeken DYP Genel Başkanı Tansu ÇiDer, önseçim yapacağı bölgelerde ufak değişiklÜdere gitti. Edinilen bilgilere göre; aday tespit yönteminin belirlendiği son gûn toplanan DYP Genel Idare Kurulu (GÎK), adayların 53 ilde merkez yoklaması, 16 ilde aday yoklaması ve 12 ilde de önseçimle belirlenmesini kararlaştırdı. Ancak daha sonra kayıtlı üye ile önseçim yapılması öngörülen Kütahya ve Muğla, Çiller'in karanyla hâkim nezaretinde aday yoklamasına çevrildi. DYP'de merkez yokJaması yapdacak illerde miüetvekilliği aday adaylık başvıırusu 20 Ağustos Salı, aday yoklaması veya önseçim yapılacak iller için başvııru süresi ise bugün saat 18.00'de sona eriyor. Öte yandan DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in parti tûzüğü geregi kullanacağı yüzde 5 kontenjan da büyük önem taşıyor. DYPtideriÇflfer. AKP'de türbanh aıUıyyok ANKARA(ANKA)- Seçim öncesi türbanh aday konusunda yaşadığı sıkıntryı u aç kapa" formülüyle aşmayı düşünen AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ı, partinin 6 türbanlı kurucusu "Yeni bir Merve Kavakçı olayına neden olmamak" için aday olmama karan alarak rahatlattı. Tayyip Erdoğan ve AKP yönetiminde seçim öncesi en büyük sıkıntı olan ve çözümü konusunda güçlük çekilen türban sorunu, partinin türbanh kurucularuıın attıklan bir adımla çözübne yoluna girdi. Parti yönetimi, tabandan türbanlı aday konusunda gelen baskılar üzerine, öncelikle türbanlı adaylan listelerin seçilemeyecek sıralanna koymak, ancak buna rağmen seçilmeleri durumunda ise MHP'nin Antalya Milletvekih Nesrin Ünal'ın yaptığı gibi TBMM'deki yemin töreninde "aç kapa" formülünü uygulamakta karar kılmıştı. Ancak parti yönetiminde, bu formülün partinin 6 türbanlı kurucu üyesi için uygulanıp uygulanamayacağı konusunda sıkınhlar dile getirildi. Parti yönetiminde, Anayasa Mahkemesi'nden kurucu üyelikleri için vize alan 6 türbanlının adaylık için başvurulan durumunda listelerin alt sıralaruıa konulmalarımn ve seçilmeleri halinde de "aç kapa" uygulaması yaptınlmasının, partide ve tabanda tartışmalara neden olabileceği kaygılan ifade edildi. Yüzde 10 barajı yüzünden bu seçim de milyonlarca seçmen TBMM'de temsil edilmeyecek Baraj, ittifaklan zorluyorTÜREYKÖSE AIVKARA - Seçim Yasası'nda "temsüde adaleti" sağlayacak deği- şiklikler yapılmaması nedeniyle 3 Kasım seçinilerinde milyonlarca seç- menin oyunun değerlendirme dışı kalacak olması, partileri ittifak ara- yışına zorluyor. 1999 seçimlerinde yüzde 10 barajı nedeniyle oylann yüzde 19.2 'sinin (6 milyon oy) değer- lendirme dışı bırakıldığı vurgulanır- ken; 3 Kasım seçimlerinde bu ora- nm yüzde 50'yi aşabileceği kaygısı giderek yaygınlaşıyor. 1999 seçim- lerinde, seçmen nüfus oranı düşük olan Tunceli, Bayburt ve Hakkâri 'de yaklaşık 25 bin seçmene bir millet- vekili düşerken; Ankara'da 84 bin, Is- tanbul ve Izmir'de ise 90 bin kişinin bir milletvekili seçmesi de eleştiri konusu oldu. "Temsilde adaiet ve yönetimde is- tikrar" tartışmalan seçim dönemle- rinde yoğunlaşırken; t istikrar"a vur- gu yapılarak savunulan yüzde 10 ba- rajı, çok sayıda partinin parlamento dışı kalmasına yol açıyor. 1999 seçim- lerinde barajın altında kalan partiler ve aldıklan oy oranlan şöyle: CHP: Yüzde 8.7, HADEP: Yüzde 4.8, BBP: Yüzde 1.5, ÖDP: Binde 8, DTP: Bınde 6, LDP: Binde 4, DP: Bin- de 3, BP: Binde 2, EMEP: Binde 2, IP: Binde 2, MP: Binde 2, DBP: Bin- de 1, DEPAR. Binde 1, Yeniden Do- ğuş Partisi: Binde 1, StP: Binde 1. Gerekli yasal düzenlemelerin yapı- lamaması nedeniyle yurtdışındaki seçmenler de oy kullanamıyor. YSK Başkanı Tufan Algan, Almanya'da 1.5 milyon dolayında seçmen olduğu- nu vurguladı. Algan, "16gümrükka- pKina sandık koyacağc" dedi. ANAP Istanbul Milletvekili Bülent Akarca- h ise "Ahnanya'daki seçmen sa>ısı o kadar yüksek olamaz. Zaten yarun mih onu Alman vatandaşı olmuş. Çif- te vatandaşfak varsa, her iki yerde oy kuDanmalandoğru ohnaz" dedi. Yurt- dışındaki seçmen sayısı konusunda net bir rakam ohnadığuu vurgulayan Akarcalı, "SonmsadeceTüridye'den kaynaklanmıyor. Bizinı sistenümizde mektupia oy kuflanmak yok, Afanan- ya terör kaygısı nedeniyle sandık ku- ruimasmaizinvemıiyor. 'Bir kısım seç- men mektupia oy kullansın, birtakım seçmen de sandığa gitsin' de diyemi- yortız. Bu sorunu çözmekçokkohy de- ğil" görüşünü dile getirdi. Adaiet yok Bu yasama döneminde de "temsil- de adaletle yönetimde istikran" bağ- daştırmayı amaçlayan çeşitlı yasa önerileri gündeme getirildi, ancak sonuç ahnamadı. Barajın yüzde 5'e indirilmesi, ittifaka olanak sağlan- ması ve tercih sistemini öngören bir 1ĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇf N Yasaklı liderler Siyasete yargı yön verecek değişiklik önerisini TBMM Başkan- lığı'na sunan DSP Bursa Millerveki- li AB Arabacı, yürürlükteki sistemin sakıncalannı şöyle özetledi: " Yüzde 10 barajı, temsilde adaleti veyönetimde istikran sağlayamamjş- br. 1987 seçimlerinde oylann yüzde 19.8'inin (4.7 milyon oy), 1995 seçim- lerinde yüzde 14.5'inin (4.1 milyon oj), 1999 seçimlerinde yüzde' 19.2'si- nin (6 milyon oy) değerlendirme dışı bırakıknğını görüyoruz. Bu barajın de- mokratik üikelerde görülen en yük- sek baraj olan yüzde 5'e düşürüİme- si durumunda, hesaba katılnıayan oy oranlan 1987'de yüzde 42, 1995'te yüzde 6J, 1999'da ise yüzde 8J gibi kabul edilebilir bir düzeyde olacaktı. Bu rakamlar, yüksek barajm seçmen- lerin oylaruun büyiik partilerde top- lanacağı düşüncesini de dogrulama- maktadır. 1987 seçimlerine 7, 1991 seçûnlerine 6 parti kanhnışken, 1995 seçimlerine 12, 1999 seçimlerine 20 parti katılmıştır. 1987 seçimlerinde en çok oy alan parti vüzde 36'yı aş- mışken, bu rakam 1991 'de 27,1995'te 21.4 ve 1999'da yüzde 22.2 olmuştur. Yüzde 10 baraj, seçmen oyundaki parçalanmaya engel obmadığı gibi, 1991'den bu yana ülke koaüsyonlar- La yönetilmeye mahkûm edilmiştir. Öte yandan, ülke seçim barajının tem- silde adaletsizüğe yol açması bir ya- na, baraj altında kalan partilerin oy- lan, siyasal eğilimleri tam tersi nite- likte partilere katkı yapmışar." Büyük lllerln aleyhlne' Arabacı, ilin nüftısu ne olursa olsun her ile bir milletvekili tahsis edihne- sini de eleştirerek şu bilgileri verdi: "Büyük nüfusa sahip iDer aleyhine sonuçlar çıkn. 1999 seçmılerinde Tun- celi'de 43 bin, Bayburt'ta 50 bin nü- fusa bir miDetveküi düşerken; bu ra- kam İstanbul'da 132, tanir'deise 130 bin olmaktadır. Böylece, en az nüfu- sa sahip 100 toplam 20 millctv ekili çı- karörken, bu 10 ifin topiamma eşit nü- ftısu olan Antalya 12 mfllets ekiH çıkar- maktadır. Seçimlerde sadece nüfu- sun esas atanması da adaletsizhğe yol açmaktadır. Seçmen nüfus oranı dü- şük olan Tunceli, Bayburt ve Hakkâ- ri'de 1999seçhnlerindeyaklaşık25 bin seçmene bir millervekili düşerken, Ankaralda 84bin,tstanbulve tanir'de ise90 bin kişi bir milletvekili seçiyor." ANAP Izmir Millenekili IsınÇe- lebi, Seçim Yasası değişikliği öneri- si verdiklerine dikkat çekti. Çelebi, "Herkes büyük öiçüde bizûn söyledi- ğimiznoktayageldi Partilerarasıkav- gayı değil, işbûüğini teş>ik eden sis- teme ihtiyaç var" dedi. Parti sayısı- nın giderek arttığına dikkat çeken Çelebi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Halktemsilgücü olan veadaleti sağ- layan bir sistemin ötesinde, mutlaka paroleraraauziaşmayıteş\Tk eden bir sistem istiyor. Halk siyasete kanlmak ve kendi bildjğj insanı seçmek istiyor. Bunun için dar bölge ild turhı sistem gerekli. Bu şu anda yapılabifir mi bi- lemiyorum. Ama çok önenılL İtitfak- lan mutlaka teşviketmek lazım. Tür- kiye'yi kimin yönetecegini önceden açıklayıp seçime ortak kaühnak gere- kfvor. Yüzde 10 barai aynen kalabilir ya da tartışılabilir. iki rurlu sistem olursa baraj otomatikkaikarzateaBu aşamadan sonra yapüabilirse büyük bir iş olur ama zor. Bu yapıyı değiştir- meden gerçekleştirilecek seçimlerden sonra meşruiyet krizi derinleşir." ANKARA-3 Kasım seçimine gidilen süreçte bazı siyasi aktörlerin geleceği, yar- gının vereceği kararlarla netlık kazana- cak. Neanetnn Erbakan "bağnnsc:ada>- l^ı" konusunda Siyasi Partiler Yasası değışıkliğıne umut bağlarken: AKP Ge- nel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "millenekilliğuparuüyetigiveyokuziuk davabn" nedeniyle zoriu birgündemi bu- lunuyor. Erken seçim sürecınde yüzünü yargıya dönen taraflann dunımu şöyle: TAVYİPERDOĞAN: Türk Ceza Ya- sası'nın 312/2. maddesınden aldıgı ce- za, siyasi yaşamını doğrudan etkiliyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavosı Sabih Kanadoğtu'nun davası üzerine Anaya- sa Mahkemesi'nin verdiğı karar bu ko- nuda en önemli dayanagı oluşturuyor. Erdoğan'ın "kurucu üye", dolayısıyla kurucu başkan olamayacağına kairarve- ren mahkeme, gerekçesini 19 Nisan 2002'de yayımlamış ve Erdoğan'a bu görevlerden aynlması için 6 ay süre ta- nımışü. Erdoğan, bu karar doğrultusun- da 19 Ekim 2002 tarihinden önce kuru- cu üyelikten ve genel başkanlıktan ayn- lıp aynı gün "sade üye" olarak yeniden partiye dönme)i ve birkaç saat ıçınde Kurucular Kurulu tarafindan yeniden genel başkan seçilmeyi tasarlıyor. Ancak bu plana SPY hükümlerinin engel oluş- turabileceği ve Yargıtay Başsavcısf nın yeni bir ihtar veya kapatma davası aça- bileceği belirtiliyor. NECMETTİNERBAKAN: 16 Ocak 1998'de Refah Partisi'nin kapatılması- na kararveren AnayasaMahkemesi, be- yan ve eylemleri ile partinin kapanlma- sına neden olan Necmettin Erbakan. Şev- ketKazaaAhmetTekdaLŞeviüYümaz, Hasan Hüseyin Ceyian, L HaH Çelik ile Şükrü Karatepe'nin 5 )il siyaset yapa- majacağını hükmetmişti. Erbakan hak- kındaki siyasi yasaklar Şubat 2003 'te sona erecek. Ancak 18 Nisan seçimin- den sonra Siyasi Partiler Yasası değişti- rilerek bu cezayı alanlar için öngörülen "miDervekili adayı otamanıa" yasagı kal- dınldı. Erbakan, bu değişikliğe dayana- rak Konya'dan milletvekili adayı olma- yı deneyecek. Bukonuda son karan YSK verecek. HADEP: YargıtayCumhuriyet Başsav- cüığı'nın HADEPhakkında, "devleanül- kesiv«nıiDetiy1eböhırımezbütünlugüne aytarı eylemlerin odağı haline geldiği" gerckçesıyle açüğıkapatma davası karann 3 Kasım sonrasına kalacağı belirtiliyor. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Şimdi herkesi bir korku aldı. 4 Ka- sım sabahı bir çok parti barajı aşa- maz da üç veya dört parti aldıklan oyun iki misli birsayıyla Meclis'e gi- rerlerse ne olacak? örneğin AKP, MHP ve DYP yalnızca barajı aşabi- len partiler olabilir. Bu üç parti yüz- de 45'lik bir oylaMeclis'in bütün kol- tuklarını ellerine geçirebilirier. Böyle bir korku senaryosu üretilmeye baş- ladı. Kemal Derviş de bu korkulann bir sözcüsü olarak günlerce kapı ka- pı dolaştı. Siyasi liderierin hiç bu kadar zaval- \\ birduruma düştükleri görülmemiş- ti. Şu anda hükümette bulunan üç par- finin de durumlan parlak değil. Her üçü de barajı geçemeyebilir. Eski oy- larını almaları ise mümkün değil. Bu- na rağmen, bunu bile bile seçime gi- diyorlar. AKP dışında muhalefet par- tilerinin de durumu parlak görünmü- yor. Yani 50 civarında AKP milletve- kili dışında hiçbir milletvekilinin ve Baraj Olmasa Kriz Olmaz hiçbir partinin Meclis'te seçimi des- tekleyecek halleri yok. Buna rağmen seçime gidilıyor. Tek tek bakıldığında yurttaşın ka- muoyu yoklamalanna yansıyan ter- cihleri çok dengesiz değil. AKP yüz- de 20'ler civarında görülüyor. DYP, CHP, MHP, YTR ANAP ise yüzde 8 ile 12 arasında. HADER SP ve DSP'nin oyları ise yüzde 7 ile yüzde 5'ler ci- varında. Baraj yüzde 10 yerine yüz- de 5 olsa, tablo gayet makul olabilir. Meclis'e dokuz parti girebilir. Baraj yüzde 5'e çekilince yüzde 20 oy alan bir parti de yüzde 40'lan aşan bir mil- letvekili sayısıyla Meclis'e giremez. 9 Parti arasında uygun bir koalisyon ortaya rahatça çıkar, Böylece yurttaş- lann oyları da boşa gitmez. • • • Yüzde 10 barajı Türkiye'nin için- de bulunduğu siyasi kompozisyo- na uymuyor. Türkiye, henüz arayış ıçinde bir ülke. Son yıllarda önem- li kimlik sorunlarıyla yüz yüze geldi. Bu kimlikler siyasi arenaya yansıyor. Çok sayıda siyasi parti, bu kimlik- leri temsil amacıyla örgütleniyor. Türkiye'deki otoriter anlayış önce bu kimlikleri bir tehlike olarak gör- dü. Onların önünü kesmeyi amaç- layan önlemler alındı. Yüzde 10 ba- rajında ısrar bu önlemlerdendi. 28 Şubat'ta uygufanmaya konansistem de bu kimlik eğiliminin önünü kes- mekti. Demokrasiye ve toplum içindeki eğilimlere set vurmayı amaç.ayan her gırişım, toplumdan tepki gördü. Bunun son örneği Tayyip Erdoğan ve AKP'nin durumu. Her yola baş- vurarak Islamcı hareketin önünü kes- meyi amaçlayan otoriter anlayış, Türkiye'deki yaşamı zora soktuğu, demokrasiyi ve özgürlükleri zede- lediği gibi, Islamcı hareketin önünü kesmek bir yana onlara olan eğilimi güçlendirdi. Aynı şeyi Kürt hareketi için de söyleyebiliriz. Kürt kimliğinin reddi temelinde yürütülen ırkçı po- litikalar da tersi sonuçlar doğurdu. Kürtler arasında HADEP neredeyse tek parti haline geldi. Kimlikleri kabul edeceğiz. Bu kim- likferin demokratik bir sistem içinde var olmalannı ve kendilerini ifade et- melerini sağlayacağız. Bu eğilimler Meclis'e de yansıyacak. Meclis'te koalisyonlar oluşacak. Demokrasi de çok seslilik temelinde gelişecek. Bütün bunları yapmadılar ve yaptır- madılar. Sürekli korku ürettiler. Sü- rekli tehdit gerekçesiyle paralarımı- zı silahayatırırken, siyasi yaşamı da korku temelinde örgütlediler. • • • Geldik yolun sonuna. Artık korku temelinde yaratılan sistem, her ya- nından falso verdi. Ne iddia edilen engellemeler sonuç verdi, ne de bu engellemeler yaşamı kolaylaştırdı. Şimdi ısrar edilen yüzde 10 barajı ger- çek bir tehlike haline dönüştü. Çün- kü bu sistem halkın eğilimlerini Mec- lis dışına çıkaracak bir özellik taşı- maya başladı. Siyasi yapı parçalı bir hale geldikçe baraj korkutucu bir özellik olarak öne çıktı. Solun, sağın birleşmesryerlne, farklılıkların Meclis'e taşınacağı for- mülü üretmek daha kolay. Yani açık- çası baraj yüzde 5'e indirilse sıkıntı ortadan kalkacak. Hâlâ bu konuda adım atmak mümkün. Herkes kor- kulannı yensin ve bu konunun çö- zümü için adım atılsın. Buna zaman olduğunu düşünüyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear