Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
"2 AĞUSTOS 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIŞ BASIN
Ingiltere Bush'un paspası olmasın
THE GUARDIAN
GEORGE MONBIOT
George Bush'un başka bır ulus-
a, duslararası hukuku çiğnediği-
li gerekçe göstererek savaşması
ıeıedeyse gülünç. Bush'un göre-
^e geldiğı gündenbuyanaABDbir-
;okuluslararası anlaşmayı deldı.
Biyolojik sılahlar anlaşmasını.
cendi bıyolojik silahlan üzerinde
yasadışı deneyler yaparak ihlal et-
ti. Kimyasal silah denetçüerinin si-
lah laboratuvarlanna girmelerine
izinvennedı. Antibalistikfiizean-
laşmasını ihlal etti ve büyük olası-
lıkla nükleer deneme yasağı antlaş-
masını da delmeye hazırlanıyor.
Geçmişte yabancı ülkelenn devlet
başkanlanna suikast düzenlenme-
sini de içeren gizli CIA operasyon-
lannın yeniden başlamasına izin
verdi. Kısa menzillı silahlar anlaş-
masını sabote etti, uluslararası ce-
za mahkemesıne zarar verdi, ik-
lim değişiklığı protokolünü imza-
lamayı reddettı. BM Güvenlik Kon-
seyi'nin onayını almadan Irak'a
savaş açma hazırlığına girmesi de
uluslararası hukukun ihlalidir ve
bu ihlal SaddamEüseyin'ınBM si-
lah denetçilerini kabul etmemesin-
den daha önemli bir suçtur.
Ancak ABD hükûmetının sava-
şa girişmesinin gerçekte silah de-
netçileriyle hiçbir ilgisi yoktur.
ABD Dışışlen Bakan Yardımcısı
JohnBofton -PotitikamızBağdatta
rejimin değiştirilmesini esas almak-
tadır ve denetçiler gitse de gitmese
debupoiitikadeğişmeyeeektir" de-
dı. ABD'nin Saddam'a saldırmak
ıçin öne sürdüğü gerekçeler üa kez
değıştı. Önce Irak "El Kaide'ye
yardımettiğiİÇHT potansiyel hedef
olarak nıtelennüşti. Bunun doğru
olmadığı anlaşıldı. Daha sonra
Amerikan hükümeti, kıtle imha si-
lahlan ürettiği ve silah denetçile-
rinin ülkeye girişıni engellediği
için Irak'a saldınlması gerektiği-
ni açıkladı. Şımdi, konuyla ilgili ke-
sin kanıtlar ortaya konmadığı için
silah senaryosundan da vazgeçdi-
yor. Yeni gerekçe ise Saddam Hü-
seyin'insadecevarolması. Enazuı-
dan bu tezin doğrulanabilme avan-
tajı var. Irak'la savaş yapılmasının,
• ABD büyük bir askeri-endüstriyel komplekse sahip ve bu kompleks, yüksek
maliyetini gerekçelendirebilmek için savaşa gereksinim duyuyor. Bütün bu
etkenlerden daha önemli olan ise, Beyaz Saray'daki şahinlerin, savaşlann kendilerine
sürekli gereksinim duyulacağını sağlayacağını düşünmeleri. Şahinler, kaybeden kim
olursa olsun kendilerinin kazanacağını biliyor.
savaşa gerekçe bulunmasından ön-
ce geldiği açık.
Petrolraeselesidışında, bu savaş
stratejik amaçlartaşımayan bir sa-
vaş. ABD, Saddam Hüseyin'den
korkmuyor, ancak halkını onunla
korkutmayaçahşıyor. Irak'ın Ame-
rika'ya karşı terorizmi destekledi-
ği konusunda kanıt yok. Kitle im-
ha silahlan kullandığı takdirde yok
edilebüeceğini Saddam da biliyor.
Saddam dünya için, geçen 10 yıl
boyunca olduğundan daha fazla
tehdit oluşturmuyor.
Ancak ABD'nin savaşa ginş-
mekiçin içpoliukaya dayalı neden-
leri de var. Öncelikle, Irak'a saldı-
n "teröre karşı savaş"ın devam et-
tiği ızlenımini verecek. Aynca, tüm
büyük güçlerin halkı savaşı sever.
Afganistan'da olduğu gibi, yaban-
cılarla savaşmak oykazandınr. Baş-
kanınve başkan yardımcısının kar-
şı karşıya kaldığı mali skandalla-
ra yönelik ilgiyi dağıtma gereksi-
nimı de bunlara eklenebiür.
ABD büyük bir askeri-endüstri-
yel komplekse sahıp ve bu komp-
leks, yüksek maliyetini gerekçe-
lendirebilmek için savaşa gereksi-
nim duyuyor. Bütünbu etkenlerden
daha önemli olan ise, Beyaz Sa-
ray'daki şahinlerin, savaşlann ken-
dilerine sürekli gereksinim duyu-
lacağını sağlayacağını düşünme-
leri. Şahinler, kaybeden kim olur-
sa olsun kendilerinin kazanacağı-
nı biliyor. Başka bir deyişle, ABD
Irak'a saldırmaya hazırlanmasay-
dı, başka bir ülkeye saldırma ha-
zırhğı içinde olacaktı. ABD birül-
keyle savaşacaktır, çünkü savaşa-
cak bir ülke arayışı içindedir.
Ingiltere Başbakanı Tony Bla-
ir'in de bir işgali desteklemek için
pek çok nedeni var. Bush'a ödün
vererek tngiltere'nin sağ kanat ba-
sınını memnun ediyor. Bush'un
sırtına dayanarak küresel liderliğe
talip olabüir. Başkanla olan iyi iliş-
kileri Blair'e Avrupa'da saygın bir
rol vermektedir.
Blair, "özel bir iBşldye'* değine-
rek, bir başbakanın îkınci Dünya
Savaşı'ndan bu yana karşılacağı
en büyük meydan okumadan da
kaçınmakta. Küresel dengelerin
gerçekçi bır çözümlemesı böyle
bır meydan okumayı gerektirir:
dünya banşına karşı en büyük teh-
dit Saddam Hüseyın değil, Geor-
ge Bush'tur. Geçmışte Ingütere'nin
en iyi dostu olan ülke, şimdi onun
başhca düşmanı haline gelmekte-
dir. ABD, diğer ülkelere rahatlık-
la saldırabileceğini keşfederken,
büyük olasılıkla müttefıklenni de
tehdit etmeye başlayacaktır. Doy-
mak bilmez kaynak arayışı en ka-
ranlık sömürgecilik maceralannı
anımsatırken, istekleri diğer bü-
yük devletlerin stratejik çıkarla-
nyla karşı karşıya gelecektir. Bu
kaynaklann kullanımının getire-
ceği sonuçlar üzerine sorumluluk
almayı reddettiği sürece, dünyanın
geri kalan kısmı için çevre felake-
ti tehdıdi oluşturacaktır. ABD ye-
ni kuşak nükleer silahlar geliştir-
meye başhyor ve bunlan kullanma-
ya da hazır görünüyor. Bu durum
Ortadoğu'yu cehenneme çevirebi-
lecek gelişmelenn habercisidir ve
bundan bütün dünya etkilenecek-
tir.
Başka bir deyişle ABD tüm em-
peryal güçlerin yaptığını yapmak-
tadır. Emperyal güçler imparator-
luklannı güçlü bir direnişle karşı-
laşana kadar genişletirler.
îngiltere'nin bu özel ilişkiden
vazgeçmesi budurumun gerçekleş-
mekte olduğu anlamına gelir.
ABD'nin dünya için bir tehlike
oluşturduğunun kabulü, ona karşı
direnişin gerekliliğini de ortaya ko-
yar. ABD'ye direnmek ise Ingiliz
hükümetinin 60 yddır izlediği po-
litikada köklü bir değişiklik yapd-
ması anlamına gelir.
ABD'ye askeri ve ekonomikyol-
larla değil ancak diplomatik yollar-
la direnebiliriz. Amerikan gücüne
verilecek en güvenli ve etkili ya-
nıt, onunla işbirliği yapmama po-
litikasıdır. Ingiltere ve diğer Avru-
pa ülkeleri diplomatik düzeyde
ABD'nin tüm tek taraflı hareket
girişimlerine karşı çıkmalıdır. Irak
krizini ve Ortadoğu sorununu çöz-
mek için bağımsız çabalar göster-
meliyiz. Ve, ekonomik sorunlann,
gangster kapitalizminin ve aşın as-
ken harcamalann Amerika'nın gü-
cünü azaltmasını, böylece dünya-
nın geri kalanını paspası olarak
kullanmaktan vazgeçmesini ümit
edebiliriz. Dostluk ancak Ameri-
ka'nın çıkarlan diğer ülkelerin çı-
karlanyla dengelenen bir ülke ol-
duğunukabullenmesiyle, kısacası,
adalet ılkeleri üzerinde temellen-
mesiyle sağlanabilir.
6 Ağustos
Dünya değişmiş
gibi görünüyor
PEERRE SCHORI
11 Eylül uluslararası politikada
dönüştürücübır an mıydı? Başkan
George W. Bush'un Vatan Savun-
ması için Ulusal Strateji'sininözen-
libirbiçimdeokunması stratejik so-
nuçların, şüphecilerin bekledıgın-
den daha etİcili ve sürekli olacağı-
nı gösterecektir. Strateji, ABDyö-
netimınde 2. Dünya Savaşı'ndan
beri görülen en büyük yenidenya-
pılanmanın işaretini veriyor. Tero-
rizme karşı savaş yalnızcaBush'un
dış politikasını değil, onun baş-
kanlığını da şekillendiriyor. Ame-
rika'nın önde gelen güç olduğu bir
dönemde terorizme yanıt vermek
-daha doğrusu ABD'nin terorizm
tehlikesı saplantısına yanıt ver-
mek- şimdi tüm devletlerin başlı-
ca kaygısıdır. Bır-
çok hükümet, alı-
şılmadık şekilde
saplantıh ve dayat-
macı olan Ameri-
ka'yla uzlaşmayı
deniyor.
Irak'a yönelik
saldın olasıhğı ve
Washington'un tek
taraflı girişimleri
Avrupalılan Ame-
rika'yla ilişkilerini
tekrar gözden ge-
çirmeye itiyor. As-
yahlarda ABD'nin
tek taraflılığuıdan
./jLsyalılarda
ABD'nin
tek taraflılığından
ve Bush'un
terorizmle
uğraşmasından
kaygı
duyuyor.
ve Bush'unterorizmle uğraşmasın-
dan kaygı duyuyor. Japonya ve Gü-
ney Kore'de Amerika'nın önderli-
ğine ilişkinkuşkular beliriyor. Ener-
jiye bağunlı bu ülkelerin hiçbiri
Örtadoğu'da bir savaş istemiyor.
Çinlüerinhoşnutsuzlugu, ABD'nin
Orta Asya'daki üsleri günden gü-
ne güçlendikçe artıyor. Endonez-
yalüar Bush'u, tüm açıklamalan-
na karşınMüslüman karşıtı olarak
görüyor. Yalnızca AvustraryaAme-
rika'nın Irak'a operasyonuna ikir-
ciksiz destek veriyor.
îran ve Irak ilişkilerini düzelti-
yor. Hint ordusu ABD ordusuyla
işbirliği yaparak, değerli gemileri
terorist saldınlara karşı korumak
üzere MalakkaBoğazı'nabirlikler
gönderiyor Askeriik ve istihbarat
alanında ilerleme çabası görülü-
yor. Savunma yetkihleri ve askeri
şefler sılahlı kuvvetlerinin gele-
cekte ortaya çıkacak tehditlere ya-
nıt verecek yetkinlikte olup olma-
dığuıı araştınyor.
Amerikan ordusuterorizmle sa-
vaşmak ve ulusötesı tehditlerin za-
rannı azaltmak amacıyla silahla-
rını ve istihbarat sistemlerini geliş-
tiriyor. 11 Eylül saldınlanylapost-
modern silahlı kuvvetlere geçiş
zorunluluğu gündeme geldi. istih-
barat ve hukuk alanında da benzer
değişiklikler gözleniyor. Saddam
Hûseyin'ınKuveyt'i işgali 1991'de
Batı güçlerinin Irak'a saldırması-
mn gerekçesini
oluşturmuştu. tn-
sani müdahale, Yu-
goslavdiktatörSlo-
bodan Mîloşeviç'e
karşı sılahlı saldın
içın geçerli bir ne-
dendi. Ancak, Bağ-
dat'ın 11 Eylül sal-
dınlanyla ilgisi ol-
duğuna ilişkin ka-
nıt yok ve Irak Bir-
leşmiş Milletlerka-
rarlannı tanunayan
ilk ülke değil. Sad-
dam'ın insan hak-
lan sicüi pek çok
tiran ve diktatörün sicilinden da-
ha kabank değil. Kitle imha silah-
lannın varlığı gecmişte uluslarara-
sı bir müdahale için yeterli bir ge-
rekçe olmamıştır.
Bush Saddam'ın tehlike oluş-
turduğu konusunda ikna edici bir
gerekçe öne sürmediği sürece Irak-
lı'nın iktidardan düşürülmesi, güç-
lünün haklı olduğu ve ABD'nin
oyunun kurallannı kendi başına
behrlediğı yönünde güçlübir me-
saj olacak. Bu da yanm yüzyıldır
uluslararası ilişkileri yöneten ku-
rallann reddi anlamına gelecektir.
6 Ağustos ARAIİYOR; 8İUUU VE TBUKBJ
Amerika ilerliyor,
Avrupa çekiliyor
ZAMLAIDI
Küreselleşme ve 19. yüzyıl ile Birin-
ci Dünya Savaşı arası kapitalizmin tari-
hi üzerine kaleme aldığı kitapta KarlPo-
lanyi dünyanın dönüşümünün üç temel
öğeye dayandığını anlatır: Uluslann uyu-
mu üzerinde kurulu, savaş ve banşın ke-
fıli olan bir devletlerarası sistem; serbest
piyasa ideolojisi; yüksek fınans çevrele-
rini temsil eden kısıtlı sayıda liderler.
Enronve WorldCom krizleri ve neden
olduklan toplumsal panik göz önünde
bulundurulursa. Polanyi'nin çözümle-
mesinde işaret ettiği türden bir çöküşün
tekrargündeme geldiği söylenebilir. An-
caktarihsel karşılaştırmalar her zaman ih-
tiyatla yapılmahdır. Çünkü günümüzde
dünya sistemine temel olan neden, bir
patlama olmaktan çok, ABD'ninbaş so-
rumlusu ve Avrupa' nın da başhca kurba-
nı olduğu bir dizi olaydır. 19. yüzyüın
sonundadünyanın den-
gesini sağlayan, ulus-
lann uyumuydu. Bu-
gün durum çok daha
karmaşık ve bunun da
birçok nedeni \at. Bu
nedenlerin ilki dünya
sisteminde eskiden as-
keri bo^tta ortaya çı-
kandüzensizliklerinar-
tık daha çok toplum-
sal boyuttakendini gös-
termesidir. Sav'aşveba-
nş kavramlan, 11 Ey-
lül'ün de gösterdiği gi-
bi, çok göreceli hale
geldi. Mafyanm, terö-
ristlerinvebunlannya-
^TLvrupalılar
Amerika'nın savaş
yanlısı tutumlanna
karşı çıkmaktadırlar.
ancak güvenliklerini
güçlendirmek için en
kûçükbirçaba
göstermemektedirler.
nında danışmanlann ve şirketlerin oluş-
turduğu bir gri bölge. dünya kapitalist
oyununun dengesini bozuyor. Devletle-
rarası sistemin aşın dengesizliği ise ev-
ren üstü bir güç olmak isteyen ABD'nin
lehinedir. ABD, dünyaya karşı bir so-
rumluluk duymadan ona egemen olmak
istemektedir.
Bu evrimbirçok sonuç doğurmaktadır.
İlk sonuç, ABD'nin küreselleşmeyi işbir-
liği yapacağı ortaklar olmayan bir ulus
devletinin güçlenmesi olarak gören bir
mantığa dayah ulus-de\ let kartını oyna-
masıdır. Bu, küreselleşme cağında kla-
sik devlet gücü mantığınınyeniden oluş-
turulmasıdır. Aynca Ruslar, Çinüler ve
Hintliler de bunu anlamışa benzemekte-
dirler. Terorizme karşı mücadelenin deyar-
dımıyla. zararlanyla birlikte tekrar gün-
deme gelen devletler arasındaki soğuk
oyundur: Demokratikleşmede çıkmaz,
insan haklannın korunması alanında bü-
yükbirgeri adım, ticari ya da stratejik çı-
karlara ters düştğü anda tüm uluslarara-
sı yaptınmlardan vazgeçilmesi. Küresel-
leşmenin etik boyutu tükenmektedir.
Bu durumda bu tür bir küreselleşme-
nin, ekonomik küreselleşmeyi ve klasik
ulus devlet mantıklannı bağdaştırarark
muhalefeti ve düzensizlikleri güçlendir-
me riski büyüktür. Bu dinamik, ekono-
mik yönetişimi ve siyasal küreselleşme-
yi eklemleme üzerine kurulu olan dün-
ya yönetişimi fıknnin karşıtıdır. 11 Ey-
lül, Amerika'nın konumunu katı hale ge-
tirerek daha iyi bir dünya yönerişiminin
perspektiflerinin gerilemesine neden ol-
muştur. BugelişmelerAmerika'yla ara-
sındaki yönelim farklıhklannın rahatsız
edici boyuüaralmayabaş-
ladığı Avrupa'yı büyük
ölçüde eticilemektedir. Es-
kiden çıkar farklılıklan
olarak görülenler şimdi
değerçaüşması olarakgö-
rülüyor Kyoto, Uluslara-
rası Ceza Mahkemesi;
bunlara Filistin, Irak, Ku-
zey-Güney ilişkileri ya da
ticaretüzerine görüş fark-
lılıklannı da eklemek ge-
rekir. Ancak. faridılaşma-
nın en ciddi boyutta ken-
dini gösterdiği alanı gü-
venlik sorunu oluşturmak-
tadır. On yıl önce baa Av-
rupalılarABD'denbağım-
Washington'ın emperyalist politikası
HEL>nJTSCHMIDT(*)
Amerikan dış politikası hiç bu kadar emperyal
olmamıştı. A\xupa bununla yaşamak zonında, ancak
önûnde eğilmesi de gerekmiyor. Şu sıralarda Washington,
askerive lojistik açıdan yine Irak'labirsavaşahazırlanıyor.
Kararmı aknacak. aknırsa bu iş ne zaman olacak, belirsiz.
Başkan George Bush'un. bu iş için bir BM Güvenlik
Konseyi karannı gerekli görüp görmeyeceği sorusu.
ortadadır. Amerikan kamuoyu, bugün. önleyici bir savaşın
yapılmasına giderek ikna edilmektedir. Hatta nükleer
silahlarla ilk vuruştan da söz edihyor. Belirsiz olan,
savaşmhemen sonrasında, Irak'taveya Suudi .^rabistan'da,
Lûbnan'da. 20milyonKürt'ünyaşadığı IrakveTürkiye'de,
Israilde. Batı Şeria %e Gazze Şeridi'nde nasıl bir iç
sıyaset öngörüsü yapıldığı ve Washington'm bu yeni iç
politk durumla nasıl bir ilişki kurmak istediğidir. Bazı
bügiler var ki, Washington bunlara gözlerini kapamasa
\\i olur:
1. Irak'a karşı bır savaş. Saddam Hüseyin ve kitle imha
silahlarına sahip Irak gibi iki tehlikeyi ortadan kaldırabilır.
Ama savaş. çok yüzlü Islamcı terorizmi ortadan
kaldıramaz..
2. Heterojenyapısıyla İslamcı terör. Islamın damgasını
Bşıyan 60'tan fazlaüUceninbirbölümünde, sığınabileceği
gzİıbannaklar buldu. İslamcı terör, büyük ölçüde, bazı
zengin OPEC devletlerince fınanse ediliyor. YoksuUuğun
beslediği bir ortamda, öncelikle de aşın kalabalık
şehirlerde. aşın uçlar ideolojisi, her yerde iç banşı ve
ABD'nin tsrail'i tek taraflı destekleme politikasıyla zor
duruma düşen hükümetleri tehdit etmektedir. Bu
hükümetlere de ancak uzak görüşlü bir poiitika ve mali
destekle yardımcı olunabilir,fiizesaldınlanyla değil.
3. ABD Ortadoğu'daki gelişmeleri tekbaşuıa etkileye-
biliyor. Bölgede istikrarve banşı sadece ABD sağlayabilir.
sonucunu doğururdu. Bu, a\Tu zamanda. nükleer silahı
ilkkullanan taraf olmahali, nükleer silahlara sahip diğer
7 ülke için de tehlikeli bir kazai içtihat oluşturacaktı.
Bütün bunlardan Avrupalılar için ortaya bazı net
stratejik ilkeler çıkmaktadir:
1. Yüz milyonlarca Müslüman coğrafi olarak
Avrupa'nın yakırunda ve küçük bir bölüm de zaten AB
ülkeleri içindedir. Bu yüzden. Asya ve Afrika'nın bazı
kalabalık şehirlerinden gelengüçlü göç baskısı yüzünden,
DIE^B^ZEIT Başkan George Bush'un, bu iş için bir BM Güvenlik Konseyi
karannı gerekli görüp görmeyeceği sorusu, ortadadır.
Amerikan kamuoyu, bugün, önleyici bir savaşın yapılmasına
giderek ikna edilmektedir.
tsraü'in, Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye'yle iyi
ilişkileri var ve bölgenin askeri ve mali açıdan en güçlü
üDcesi. AncakWashington'ınOrtadoğu'daki karmaşık ve
sistematik sorunlar bütünü karşısındaki siyaseti, uzun
zamandır belirli bir hedeften yoksun. Bu böyle sürdükçe
de Örtadoğu'da kimse banşçı bir düzen kuramaz.
4. Amerika'nın nükleer silahlan ilk kullanan taraf
olması halinde. kime karşı olursa olsun, böyle bir şey,
şimdiye dekABD, NATOülkeleri ve Rusya'nın karşıhklı
anlaşarak izlediği nükleer silahlan ilk kullanan taraf
olmama stratejisinin küresel düzeyde altüst edilmesi
Avrupa'nın Islamla küresel ölçekte bir "uygarhklar
çatışmasr engellenmesinde can alıcı çıkarlan
bulunmaktadır. Müslümanlar bugün insanlığın beşte
birini oluşturuyor ve bu oran büyüyor. Bunedenle Avrupa
Birliği, îslam karşısında diyalog ve hoşgörüden yana
çıkmalıdır.
2. AvTupahertürteröristitanımıştır. A\rupahükümetleri
savunmalannda şimdiye kadar hep yerleşik hukukun
yasalannı dikkate almıştır. Aynı zamanda bu hükümetler
elbette uluslararası bir işbirliğine gidecektir. Bu denenmış
ılkeleri ihlal etmek için herhangi bir gerekçeleri yoktur.
3. NATO üyeleri, ABD tarafından sürdürülen bir
önleyici savaş durumunda kuramsal olarak, askeri
yükümlük içine girmezdi. Hatta bir Alman katılımı da
12Eylül 1990 tarihli "2+4 Anbşması" ile yasaklanmıştır.
Bu durum. BM Güvenlik Konseyi'nin olumlu bir oyu
halinde daha farklı olabilirdi; mümkündür. Avrupalılar
bubilgileri, A\Tupa'runstratejik av^nslan da dahil olmak
üzere Amerikalılann bilincine çıkarabilseydi, iyi olurdu.
Biz A\Tupalılar ortak tarih ve birbirine akraba kültür
gibi nedenlerle Amerika ile dostluğu ve birliği koru>'up
geliştiımeliyiz. Ancak bu, başına bu>Tukluk ve hatta
emperyalizme olan Amerikan teamülünün daha da
geliştirilmesinde çıkanmız bulunmadığını saptamaya
engel ohnamalıdır. Biz, ABD'nin her tür dış politik
dönüşünün, olduğu gibi, gelecekte silahlanma için daha
fazla para harcamamız yolundaki baskısının da mutlaka
arkasından gitmek zonında değiliz. Amerikan
ekonomisinin her gün büyüyen dış borcu veya artan
devletborçlanması yada Amerikan vahşikapitalizminin
korku vericiboyutlardaki dal budak sarması gibi ömeklerin
arkasından gitmemek için haklı nedenlerimiz var. Avrupa
Birliği'nin sonuçlandıruması uzakbirhedef, muhtemelen
bir 50 yıla daha gereksinimimiz var. ,\ma bu arada da
Amerika'yı başımıza v'asi tayin etmek zonında değiliz.
(*) Schmidt - Eski Almanya Başbakanı, Die Zeit
gazetesinin yayıncısı. 1 Ağustos
sız bir Avrupa savunma kimliğini oluş-
turmanın yollannı anyorlardı. Bugün ise
durum tam tersine dönmüştür. Avrupa-
hlar ABD'yi NATO'da tutmarun yollan-
nıaramaktadırlar. Buendişe veren durum-
da iyimser bir sonuç çıkanlabilirdi: Av-
rupa ABD'den aynlmakta olduğuna gö-
re, kaderini kendi ellerine alacaktır. An-
cak. görünenin aksine, bu gerçekleşme-
si en zor olan varsayımdır. Ulus-de\'let
mantığına geri dönüşün Avrupalılan pay-
laşılanhâkimiyet görüşünüderinleştirme-
ye iteceği kesin değildir.
Bununla birlikte hiçbir şeybasit değil-
dir. Ingiltere ve tspanya. Avrupa'daki ko-
numlannı her zamankinden fazlabirdev-
let gücü mantığına dayandırmış durum-
da. Ingiltere bunun işaretini 11 Eylül'den
beri veriyor ve bu işareti Amerika'ya,
Irak'ı işgal etmeye karar verdiği zaman
da büyük olasılıkla yineleyecek. Ispan-
yollar da Perejil adacığı sorunu sırasın-
da, konumlan için en basit semboller-
den bile vazgecmeyeceklerini gösterdi.
Ahnanya bu perspektifin dışında kalı-
yor. ancak her şeyi kendi karşıtında bu-
luyor. Ahnanya olmazsa Avrupa da ol-
maz, NATO da. Daha ciddi bir sorun da-
ha var. Avrupa toplumlan Fransızlann
öne sürdükleri "AvrupaGücü" tezine çe-
kimser kalıyor. Avrupalılar beyaz küçük
burjuvalar haline geldiler.
Avrupalılar Amerika'nuı savaş yanh-
sı tutumlanna karşı çıkmaktadu"lar, an-
cak güvenliklerini güçlendirmek için en
küçükbirçaba göstermemektedirler. Böy-
le bir çabanın ülkelerindeki yüksek sos-
yal güvenlik şartlannazarar vennesinden
çekinmektedirler. Avrupalılar Guney-
Kuzey arası bir bölünmeyi kabul ede-
mezler. Ancak, güney ülkelerine zarar
veren bir ortak tanm politikası uygula-
makta ve Malthusçu göç politikalannı
hayatageçirmektedirler. Amerika'nın ev-
ren-dışılığı ve Avrupa'nın isteksizliği
arasında kalan dünya sistemi bir politik
gramerden her zamankinden daha uzak
görülmektedir.
6 Ağustos