23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
"2 AĞUSTOS 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN Ingiltere Bush'un paspası olmasın THE GUARDIAN GEORGE MONBIOT George Bush'un başka bır ulus- a, duslararası hukuku çiğnediği- li gerekçe göstererek savaşması ıeıedeyse gülünç. Bush'un göre- ^e geldiğı gündenbuyanaABDbir- ;okuluslararası anlaşmayı deldı. Biyolojik sılahlar anlaşmasını. cendi bıyolojik silahlan üzerinde yasadışı deneyler yaparak ihlal et- ti. Kimyasal silah denetçüerinin si- lah laboratuvarlanna girmelerine izinvennedı. Antibalistikfiizean- laşmasını ihlal etti ve büyük olası- lıkla nükleer deneme yasağı antlaş- masını da delmeye hazırlanıyor. Geçmişte yabancı ülkelenn devlet başkanlanna suikast düzenlenme- sini de içeren gizli CIA operasyon- lannın yeniden başlamasına izin verdi. Kısa menzillı silahlar anlaş- masını sabote etti, uluslararası ce- za mahkemesıne zarar verdi, ik- lim değişiklığı protokolünü imza- lamayı reddettı. BM Güvenlik Kon- seyi'nin onayını almadan Irak'a savaş açma hazırlığına girmesi de uluslararası hukukun ihlalidir ve bu ihlal SaddamEüseyin'ınBM si- lah denetçilerini kabul etmemesin- den daha önemli bir suçtur. Ancak ABD hükûmetının sava- şa girişmesinin gerçekte silah de- netçileriyle hiçbir ilgisi yoktur. ABD Dışışlen Bakan Yardımcısı JohnBofton -PotitikamızBağdatta rejimin değiştirilmesini esas almak- tadır ve denetçiler gitse de gitmese debupoiitikadeğişmeyeeektir" de- dı. ABD'nin Saddam'a saldırmak ıçin öne sürdüğü gerekçeler üa kez değıştı. Önce Irak "El Kaide'ye yardımettiğiİÇHT potansiyel hedef olarak nıtelennüşti. Bunun doğru olmadığı anlaşıldı. Daha sonra Amerikan hükümeti, kıtle imha si- lahlan ürettiği ve silah denetçile- rinin ülkeye girişıni engellediği için Irak'a saldınlması gerektiği- ni açıkladı. Şımdi, konuyla ilgili ke- sin kanıtlar ortaya konmadığı için silah senaryosundan da vazgeçdi- yor. Yeni gerekçe ise Saddam Hü- seyin'insadecevarolması. Enazuı- dan bu tezin doğrulanabilme avan- tajı var. Irak'la savaş yapılmasının, • ABD büyük bir askeri-endüstriyel komplekse sahip ve bu kompleks, yüksek maliyetini gerekçelendirebilmek için savaşa gereksinim duyuyor. Bütün bu etkenlerden daha önemli olan ise, Beyaz Saray'daki şahinlerin, savaşlann kendilerine sürekli gereksinim duyulacağını sağlayacağını düşünmeleri. Şahinler, kaybeden kim olursa olsun kendilerinin kazanacağını biliyor. savaşa gerekçe bulunmasından ön- ce geldiği açık. Petrolraeselesidışında, bu savaş stratejik amaçlartaşımayan bir sa- vaş. ABD, Saddam Hüseyin'den korkmuyor, ancak halkını onunla korkutmayaçahşıyor. Irak'ın Ame- rika'ya karşı terorizmi destekledi- ği konusunda kanıt yok. Kitle im- ha silahlan kullandığı takdirde yok edilebüeceğini Saddam da biliyor. Saddam dünya için, geçen 10 yıl boyunca olduğundan daha fazla tehdit oluşturmuyor. Ancak ABD'nin savaşa ginş- mekiçin içpoliukaya dayalı neden- leri de var. Öncelikle, Irak'a saldı- n "teröre karşı savaş"ın devam et- tiği ızlenımini verecek. Aynca, tüm büyük güçlerin halkı savaşı sever. Afganistan'da olduğu gibi, yaban- cılarla savaşmak oykazandınr. Baş- kanınve başkan yardımcısının kar- şı karşıya kaldığı mali skandalla- ra yönelik ilgiyi dağıtma gereksi- nimı de bunlara eklenebiür. ABD büyük bir askeri-endüstri- yel komplekse sahıp ve bu komp- leks, yüksek maliyetini gerekçe- lendirebilmek için savaşa gereksi- nim duyuyor. Bütünbu etkenlerden daha önemli olan ise, Beyaz Sa- ray'daki şahinlerin, savaşlann ken- dilerine sürekli gereksinim duyu- lacağını sağlayacağını düşünme- leri. Şahinler, kaybeden kim olur- sa olsun kendilerinin kazanacağı- nı biliyor. Başka bir deyişle, ABD Irak'a saldırmaya hazırlanmasay- dı, başka bir ülkeye saldırma ha- zırhğı içinde olacaktı. ABD birül- keyle savaşacaktır, çünkü savaşa- cak bir ülke arayışı içindedir. Ingiltere Başbakanı Tony Bla- ir'in de bir işgali desteklemek için pek çok nedeni var. Bush'a ödün vererek tngiltere'nin sağ kanat ba- sınını memnun ediyor. Bush'un sırtına dayanarak küresel liderliğe talip olabüir. Başkanla olan iyi iliş- kileri Blair'e Avrupa'da saygın bir rol vermektedir. Blair, "özel bir iBşldye'* değine- rek, bir başbakanın îkınci Dünya Savaşı'ndan bu yana karşılacağı en büyük meydan okumadan da kaçınmakta. Küresel dengelerin gerçekçi bır çözümlemesı böyle bır meydan okumayı gerektirir: dünya banşına karşı en büyük teh- dit Saddam Hüseyın değil, Geor- ge Bush'tur. Geçmışte Ingütere'nin en iyi dostu olan ülke, şimdi onun başhca düşmanı haline gelmekte- dir. ABD, diğer ülkelere rahatlık- la saldırabileceğini keşfederken, büyük olasılıkla müttefıklenni de tehdit etmeye başlayacaktır. Doy- mak bilmez kaynak arayışı en ka- ranlık sömürgecilik maceralannı anımsatırken, istekleri diğer bü- yük devletlerin stratejik çıkarla- nyla karşı karşıya gelecektir. Bu kaynaklann kullanımının getire- ceği sonuçlar üzerine sorumluluk almayı reddettiği sürece, dünyanın geri kalan kısmı için çevre felake- ti tehdıdi oluşturacaktır. ABD ye- ni kuşak nükleer silahlar geliştir- meye başhyor ve bunlan kullanma- ya da hazır görünüyor. Bu durum Ortadoğu'yu cehenneme çevirebi- lecek gelişmelenn habercisidir ve bundan bütün dünya etkilenecek- tir. Başka bir deyişle ABD tüm em- peryal güçlerin yaptığını yapmak- tadır. Emperyal güçler imparator- luklannı güçlü bir direnişle karşı- laşana kadar genişletirler. îngiltere'nin bu özel ilişkiden vazgeçmesi budurumun gerçekleş- mekte olduğu anlamına gelir. ABD'nin dünya için bir tehlike oluşturduğunun kabulü, ona karşı direnişin gerekliliğini de ortaya ko- yar. ABD'ye direnmek ise Ingiliz hükümetinin 60 yddır izlediği po- litikada köklü bir değişiklik yapd- ması anlamına gelir. ABD'ye askeri ve ekonomikyol- larla değil ancak diplomatik yollar- la direnebiliriz. Amerikan gücüne verilecek en güvenli ve etkili ya- nıt, onunla işbirliği yapmama po- litikasıdır. Ingiltere ve diğer Avru- pa ülkeleri diplomatik düzeyde ABD'nin tüm tek taraflı hareket girişimlerine karşı çıkmalıdır. Irak krizini ve Ortadoğu sorununu çöz- mek için bağımsız çabalar göster- meliyiz. Ve, ekonomik sorunlann, gangster kapitalizminin ve aşın as- ken harcamalann Amerika'nın gü- cünü azaltmasını, böylece dünya- nın geri kalanını paspası olarak kullanmaktan vazgeçmesini ümit edebiliriz. Dostluk ancak Ameri- ka'nın çıkarlan diğer ülkelerin çı- karlanyla dengelenen bir ülke ol- duğunukabullenmesiyle, kısacası, adalet ılkeleri üzerinde temellen- mesiyle sağlanabilir. 6 Ağustos Dünya değişmiş gibi görünüyor PEERRE SCHORI 11 Eylül uluslararası politikada dönüştürücübır an mıydı? Başkan George W. Bush'un Vatan Savun- ması için Ulusal Strateji'sininözen- libirbiçimdeokunması stratejik so- nuçların, şüphecilerin bekledıgın- den daha etİcili ve sürekli olacağı- nı gösterecektir. Strateji, ABDyö- netimınde 2. Dünya Savaşı'ndan beri görülen en büyük yenidenya- pılanmanın işaretini veriyor. Tero- rizme karşı savaş yalnızcaBush'un dış politikasını değil, onun baş- kanlığını da şekillendiriyor. Ame- rika'nın önde gelen güç olduğu bir dönemde terorizme yanıt vermek -daha doğrusu ABD'nin terorizm tehlikesı saplantısına yanıt ver- mek- şimdi tüm devletlerin başlı- ca kaygısıdır. Bır- çok hükümet, alı- şılmadık şekilde saplantıh ve dayat- macı olan Ameri- ka'yla uzlaşmayı deniyor. Irak'a yönelik saldın olasıhğı ve Washington'un tek taraflı girişimleri Avrupalılan Ame- rika'yla ilişkilerini tekrar gözden ge- çirmeye itiyor. As- yahlarda ABD'nin tek taraflılığuıdan ./jLsyalılarda ABD'nin tek taraflılığından ve Bush'un terorizmle uğraşmasından kaygı duyuyor. ve Bush'unterorizmle uğraşmasın- dan kaygı duyuyor. Japonya ve Gü- ney Kore'de Amerika'nın önderli- ğine ilişkinkuşkular beliriyor. Ener- jiye bağunlı bu ülkelerin hiçbiri Örtadoğu'da bir savaş istemiyor. Çinlüerinhoşnutsuzlugu, ABD'nin Orta Asya'daki üsleri günden gü- ne güçlendikçe artıyor. Endonez- yalüar Bush'u, tüm açıklamalan- na karşınMüslüman karşıtı olarak görüyor. Yalnızca AvustraryaAme- rika'nın Irak'a operasyonuna ikir- ciksiz destek veriyor. îran ve Irak ilişkilerini düzelti- yor. Hint ordusu ABD ordusuyla işbirliği yaparak, değerli gemileri terorist saldınlara karşı korumak üzere MalakkaBoğazı'nabirlikler gönderiyor Askeriik ve istihbarat alanında ilerleme çabası görülü- yor. Savunma yetkihleri ve askeri şefler sılahlı kuvvetlerinin gele- cekte ortaya çıkacak tehditlere ya- nıt verecek yetkinlikte olup olma- dığuıı araştınyor. Amerikan ordusuterorizmle sa- vaşmak ve ulusötesı tehditlerin za- rannı azaltmak amacıyla silahla- rını ve istihbarat sistemlerini geliş- tiriyor. 11 Eylül saldınlanylapost- modern silahlı kuvvetlere geçiş zorunluluğu gündeme geldi. istih- barat ve hukuk alanında da benzer değişiklikler gözleniyor. Saddam Hûseyin'ınKuveyt'i işgali 1991'de Batı güçlerinin Irak'a saldırması- mn gerekçesini oluşturmuştu. tn- sani müdahale, Yu- goslavdiktatörSlo- bodan Mîloşeviç'e karşı sılahlı saldın içın geçerli bir ne- dendi. Ancak, Bağ- dat'ın 11 Eylül sal- dınlanyla ilgisi ol- duğuna ilişkin ka- nıt yok ve Irak Bir- leşmiş Milletlerka- rarlannı tanunayan ilk ülke değil. Sad- dam'ın insan hak- lan sicüi pek çok tiran ve diktatörün sicilinden da- ha kabank değil. Kitle imha silah- lannın varlığı gecmişte uluslarara- sı bir müdahale için yeterli bir ge- rekçe olmamıştır. Bush Saddam'ın tehlike oluş- turduğu konusunda ikna edici bir gerekçe öne sürmediği sürece Irak- lı'nın iktidardan düşürülmesi, güç- lünün haklı olduğu ve ABD'nin oyunun kurallannı kendi başına behrlediğı yönünde güçlübir me- saj olacak. Bu da yanm yüzyıldır uluslararası ilişkileri yöneten ku- rallann reddi anlamına gelecektir. 6 Ağustos ARAIİYOR; 8İUUU VE TBUKBJ Amerika ilerliyor, Avrupa çekiliyor ZAMLAIDI Küreselleşme ve 19. yüzyıl ile Birin- ci Dünya Savaşı arası kapitalizmin tari- hi üzerine kaleme aldığı kitapta KarlPo- lanyi dünyanın dönüşümünün üç temel öğeye dayandığını anlatır: Uluslann uyu- mu üzerinde kurulu, savaş ve banşın ke- fıli olan bir devletlerarası sistem; serbest piyasa ideolojisi; yüksek fınans çevrele- rini temsil eden kısıtlı sayıda liderler. Enronve WorldCom krizleri ve neden olduklan toplumsal panik göz önünde bulundurulursa. Polanyi'nin çözümle- mesinde işaret ettiği türden bir çöküşün tekrargündeme geldiği söylenebilir. An- caktarihsel karşılaştırmalar her zaman ih- tiyatla yapılmahdır. Çünkü günümüzde dünya sistemine temel olan neden, bir patlama olmaktan çok, ABD'ninbaş so- rumlusu ve Avrupa' nın da başhca kurba- nı olduğu bir dizi olaydır. 19. yüzyüın sonundadünyanın den- gesini sağlayan, ulus- lann uyumuydu. Bu- gün durum çok daha karmaşık ve bunun da birçok nedeni \at. Bu nedenlerin ilki dünya sisteminde eskiden as- keri bo^tta ortaya çı- kandüzensizliklerinar- tık daha çok toplum- sal boyuttakendini gös- termesidir. Sav'aşveba- nş kavramlan, 11 Ey- lül'ün de gösterdiği gi- bi, çok göreceli hale geldi. Mafyanm, terö- ristlerinvebunlannya- ^TLvrupalılar Amerika'nın savaş yanlısı tutumlanna karşı çıkmaktadırlar. ancak güvenliklerini güçlendirmek için en kûçükbirçaba göstermemektedirler. nında danışmanlann ve şirketlerin oluş- turduğu bir gri bölge. dünya kapitalist oyununun dengesini bozuyor. Devletle- rarası sistemin aşın dengesizliği ise ev- ren üstü bir güç olmak isteyen ABD'nin lehinedir. ABD, dünyaya karşı bir so- rumluluk duymadan ona egemen olmak istemektedir. Bu evrimbirçok sonuç doğurmaktadır. İlk sonuç, ABD'nin küreselleşmeyi işbir- liği yapacağı ortaklar olmayan bir ulus devletinin güçlenmesi olarak gören bir mantığa dayah ulus-de\ let kartını oyna- masıdır. Bu, küreselleşme cağında kla- sik devlet gücü mantığınınyeniden oluş- turulmasıdır. Aynca Ruslar, Çinüler ve Hintliler de bunu anlamışa benzemekte- dirler. Terorizme karşı mücadelenin deyar- dımıyla. zararlanyla birlikte tekrar gün- deme gelen devletler arasındaki soğuk oyundur: Demokratikleşmede çıkmaz, insan haklannın korunması alanında bü- yükbirgeri adım, ticari ya da stratejik çı- karlara ters düştğü anda tüm uluslarara- sı yaptınmlardan vazgeçilmesi. Küresel- leşmenin etik boyutu tükenmektedir. Bu durumda bu tür bir küreselleşme- nin, ekonomik küreselleşmeyi ve klasik ulus devlet mantıklannı bağdaştırarark muhalefeti ve düzensizlikleri güçlendir- me riski büyüktür. Bu dinamik, ekono- mik yönetişimi ve siyasal küreselleşme- yi eklemleme üzerine kurulu olan dün- ya yönetişimi fıknnin karşıtıdır. 11 Ey- lül, Amerika'nın konumunu katı hale ge- tirerek daha iyi bir dünya yönerişiminin perspektiflerinin gerilemesine neden ol- muştur. BugelişmelerAmerika'yla ara- sındaki yönelim farklıhklannın rahatsız edici boyuüaralmayabaş- ladığı Avrupa'yı büyük ölçüde eticilemektedir. Es- kiden çıkar farklılıklan olarak görülenler şimdi değerçaüşması olarakgö- rülüyor Kyoto, Uluslara- rası Ceza Mahkemesi; bunlara Filistin, Irak, Ku- zey-Güney ilişkileri ya da ticaretüzerine görüş fark- lılıklannı da eklemek ge- rekir. Ancak. faridılaşma- nın en ciddi boyutta ken- dini gösterdiği alanı gü- venlik sorunu oluşturmak- tadır. On yıl önce baa Av- rupalılarABD'denbağım- Washington'ın emperyalist politikası HEL>nJTSCHMIDT(*) Amerikan dış politikası hiç bu kadar emperyal olmamıştı. A\xupa bununla yaşamak zonında, ancak önûnde eğilmesi de gerekmiyor. Şu sıralarda Washington, askerive lojistik açıdan yine Irak'labirsavaşahazırlanıyor. Kararmı aknacak. aknırsa bu iş ne zaman olacak, belirsiz. Başkan George Bush'un. bu iş için bir BM Güvenlik Konseyi karannı gerekli görüp görmeyeceği sorusu. ortadadır. Amerikan kamuoyu, bugün. önleyici bir savaşın yapılmasına giderek ikna edilmektedir. Hatta nükleer silahlarla ilk vuruştan da söz edihyor. Belirsiz olan, savaşmhemen sonrasında, Irak'taveya Suudi .^rabistan'da, Lûbnan'da. 20milyonKürt'ünyaşadığı IrakveTürkiye'de, Israilde. Batı Şeria %e Gazze Şeridi'nde nasıl bir iç sıyaset öngörüsü yapıldığı ve Washington'm bu yeni iç politk durumla nasıl bir ilişki kurmak istediğidir. Bazı bügiler var ki, Washington bunlara gözlerini kapamasa \\i olur: 1. Irak'a karşı bır savaş. Saddam Hüseyin ve kitle imha silahlarına sahip Irak gibi iki tehlikeyi ortadan kaldırabilır. Ama savaş. çok yüzlü Islamcı terorizmi ortadan kaldıramaz.. 2. Heterojenyapısıyla İslamcı terör. Islamın damgasını Bşıyan 60'tan fazlaüUceninbirbölümünde, sığınabileceği gzİıbannaklar buldu. İslamcı terör, büyük ölçüde, bazı zengin OPEC devletlerince fınanse ediliyor. YoksuUuğun beslediği bir ortamda, öncelikle de aşın kalabalık şehirlerde. aşın uçlar ideolojisi, her yerde iç banşı ve ABD'nin tsrail'i tek taraflı destekleme politikasıyla zor duruma düşen hükümetleri tehdit etmektedir. Bu hükümetlere de ancak uzak görüşlü bir poiitika ve mali destekle yardımcı olunabilir,fiizesaldınlanyla değil. 3. ABD Ortadoğu'daki gelişmeleri tekbaşuıa etkileye- biliyor. Bölgede istikrarve banşı sadece ABD sağlayabilir. sonucunu doğururdu. Bu, a\Tu zamanda. nükleer silahı ilkkullanan taraf olmahali, nükleer silahlara sahip diğer 7 ülke için de tehlikeli bir kazai içtihat oluşturacaktı. Bütün bunlardan Avrupalılar için ortaya bazı net stratejik ilkeler çıkmaktadir: 1. Yüz milyonlarca Müslüman coğrafi olarak Avrupa'nın yakırunda ve küçük bir bölüm de zaten AB ülkeleri içindedir. Bu yüzden. Asya ve Afrika'nın bazı kalabalık şehirlerinden gelengüçlü göç baskısı yüzünden, DIE^B^ZEIT Başkan George Bush'un, bu iş için bir BM Güvenlik Konseyi karannı gerekli görüp görmeyeceği sorusu, ortadadır. Amerikan kamuoyu, bugün, önleyici bir savaşın yapılmasına giderek ikna edilmektedir. tsraü'in, Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye'yle iyi ilişkileri var ve bölgenin askeri ve mali açıdan en güçlü üDcesi. AncakWashington'ınOrtadoğu'daki karmaşık ve sistematik sorunlar bütünü karşısındaki siyaseti, uzun zamandır belirli bir hedeften yoksun. Bu böyle sürdükçe de Örtadoğu'da kimse banşçı bir düzen kuramaz. 4. Amerika'nın nükleer silahlan ilk kullanan taraf olması halinde. kime karşı olursa olsun, böyle bir şey, şimdiye dekABD, NATOülkeleri ve Rusya'nın karşıhklı anlaşarak izlediği nükleer silahlan ilk kullanan taraf olmama stratejisinin küresel düzeyde altüst edilmesi Avrupa'nın Islamla küresel ölçekte bir "uygarhklar çatışmasr engellenmesinde can alıcı çıkarlan bulunmaktadır. Müslümanlar bugün insanlığın beşte birini oluşturuyor ve bu oran büyüyor. Bunedenle Avrupa Birliği, îslam karşısında diyalog ve hoşgörüden yana çıkmalıdır. 2. AvTupahertürteröristitanımıştır. A\rupahükümetleri savunmalannda şimdiye kadar hep yerleşik hukukun yasalannı dikkate almıştır. Aynı zamanda bu hükümetler elbette uluslararası bir işbirliğine gidecektir. Bu denenmış ılkeleri ihlal etmek için herhangi bir gerekçeleri yoktur. 3. NATO üyeleri, ABD tarafından sürdürülen bir önleyici savaş durumunda kuramsal olarak, askeri yükümlük içine girmezdi. Hatta bir Alman katılımı da 12Eylül 1990 tarihli "2+4 Anbşması" ile yasaklanmıştır. Bu durum. BM Güvenlik Konseyi'nin olumlu bir oyu halinde daha farklı olabilirdi; mümkündür. Avrupalılar bubilgileri, A\Tupa'runstratejik av^nslan da dahil olmak üzere Amerikalılann bilincine çıkarabilseydi, iyi olurdu. Biz A\Tupalılar ortak tarih ve birbirine akraba kültür gibi nedenlerle Amerika ile dostluğu ve birliği koru>'up geliştiımeliyiz. Ancak bu, başına bu>Tukluk ve hatta emperyalizme olan Amerikan teamülünün daha da geliştirilmesinde çıkanmız bulunmadığını saptamaya engel ohnamalıdır. Biz, ABD'nin her tür dış politik dönüşünün, olduğu gibi, gelecekte silahlanma için daha fazla para harcamamız yolundaki baskısının da mutlaka arkasından gitmek zonında değiliz. Amerikan ekonomisinin her gün büyüyen dış borcu veya artan devletborçlanması yada Amerikan vahşikapitalizminin korku vericiboyutlardaki dal budak sarması gibi ömeklerin arkasından gitmemek için haklı nedenlerimiz var. Avrupa Birliği'nin sonuçlandıruması uzakbirhedef, muhtemelen bir 50 yıla daha gereksinimimiz var. ,\ma bu arada da Amerika'yı başımıza v'asi tayin etmek zonında değiliz. (*) Schmidt - Eski Almanya Başbakanı, Die Zeit gazetesinin yayıncısı. 1 Ağustos sız bir Avrupa savunma kimliğini oluş- turmanın yollannı anyorlardı. Bugün ise durum tam tersine dönmüştür. Avrupa- hlar ABD'yi NATO'da tutmarun yollan- nıaramaktadırlar. Buendişe veren durum- da iyimser bir sonuç çıkanlabilirdi: Av- rupa ABD'den aynlmakta olduğuna gö- re, kaderini kendi ellerine alacaktır. An- cak. görünenin aksine, bu gerçekleşme- si en zor olan varsayımdır. Ulus-de\'let mantığına geri dönüşün Avrupalılan pay- laşılanhâkimiyet görüşünüderinleştirme- ye iteceği kesin değildir. Bununla birlikte hiçbir şeybasit değil- dir. Ingiltere ve tspanya. Avrupa'daki ko- numlannı her zamankinden fazlabirdev- let gücü mantığına dayandırmış durum- da. Ingiltere bunun işaretini 11 Eylül'den beri veriyor ve bu işareti Amerika'ya, Irak'ı işgal etmeye karar verdiği zaman da büyük olasılıkla yineleyecek. Ispan- yollar da Perejil adacığı sorunu sırasın- da, konumlan için en basit semboller- den bile vazgecmeyeceklerini gösterdi. Ahnanya bu perspektifin dışında kalı- yor. ancak her şeyi kendi karşıtında bu- luyor. Ahnanya olmazsa Avrupa da ol- maz, NATO da. Daha ciddi bir sorun da- ha var. Avrupa toplumlan Fransızlann öne sürdükleri "AvrupaGücü" tezine çe- kimser kalıyor. Avrupalılar beyaz küçük burjuvalar haline geldiler. Avrupalılar Amerika'nuı savaş yanh- sı tutumlanna karşı çıkmaktadu"lar, an- cak güvenliklerini güçlendirmek için en küçükbirçaba göstermemektedirler. Böy- le bir çabanın ülkelerindeki yüksek sos- yal güvenlik şartlannazarar vennesinden çekinmektedirler. Avrupalılar Guney- Kuzey arası bir bölünmeyi kabul ede- mezler. Ancak, güney ülkelerine zarar veren bir ortak tanm politikası uygula- makta ve Malthusçu göç politikalannı hayatageçirmektedirler. Amerika'nın ev- ren-dışılığı ve Avrupa'nın isteksizliği arasında kalan dünya sistemi bir politik gramerden her zamankinden daha uzak görülmektedir. 6 Ağustos
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear