23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 2002 PAZARTESİ HABERLER Sski Avusturya Başbakanı Kreisky'nin evinde geçmişteki gibi günümuzde de 'dünya meseleleri' tartışıhyor Tarihetarukhk edenevIEYLA TAVŞANOĞLU VÎYANA - Güneşli bir erken temmuz sa- bdu... Tramvaydan, Viyana 19. bölgedeki leiligestadt Strasse (Kutsal Devlet Cadde- s) Durağı'nda inip tam caddeyi kesen Armb- nstergasse'den doğru yukan yürüyorum. îer taraf ağaçlı, yeşil. Biraz sonra Avusturya'nın ünü dünyaya ya- ylmış eski başbakanı sosyal demokrat Bru- ro Kreisky'yle ayru adı taşıyan Bruno Kre- iâcy Forum'un merkezinde olmam gereki- y>r. Çünkü orada ilginç bir toplantıya katı- licağım. Bu da yıllardır yer aldığım Türk-Yunan ya dı Kıbns Türk-Kıbns Rum, Türk-Ermeni, Tirk-Azeri Ermeni sivil toplum kuruluşla- ntoplantılanndan farklı olmayacak. ilginç didim, çünkü bu toplantılann hepsi ilginç. Bttimlerinden sonra alınan sonuçlar çok öaemli. tnsanlar, kavga da etseler, tartışsa- lar da, birbirlerini böylece tanıyorlar, birbir- leriyle daha da yakınlaşmak, birbirlerini da- hı fazla anlamak istiyorlar; düşüncelerine, inançlanna, yaklaşımlanna saygı duymayı öğreniyorlar. Demir parmaklıklı bahçe kapısının önün- de duruyorum. Kapının üzerinde 15 numa- tayazıh. E>emek ki doğru yere gelmişim. îçe- ri giriyorum. Daha bahçe kapısında Bruno Kreisky Forum'un Genel Sekreteri Margit Schmidt beni karşılıyor. O Margit Schmidt ki ülkesine 14 yıl hizmet eden Bruno Kre- isky'nin sağ kolu ve özel sekreteriydi. Evl klralılcmış Forumu öğrenmeye çahşıyorum. Margit Schmidt anlatıyor: "Bihyorsun, Bruno Kreisky başbakanlık yapmadan önce dışişleri bakanbğı görevini yürûtmüştü. Zaten pek çok devlet görevin- de bulunmuştu. Bu ev de onun kirada otur- duğu evl Bir sigorta şirketinden kiralıyor- du." Hey gidi günler... Avusturya'nın koskoca başbakanı, dünyaya nam salmış Bruno Kre- isky kiralık evde otursun... Bizim siyasiler bunu duyunca acaba ne düşünürler? Bir anlık bir frekans değişikliğinin ardın- dan yine Margit Schmidt'le aynı boyuta gi- riyorum: "Doğal olarak burası onlarca yd uluslara- rası ve ulusal siyasi ve diplomaük buluşma- lara sahne olmuş, Avusturya'nın en önemü kararlannın alınmasına tanıklık etmişti. 1990'da Bruno Kreisky öklükten sonraAvus- turya hükümeti, Viyana Belediyesi'nin de desteğiyle Kreisky'nin bu evini saün aldı; Bruno Kreisky Forum'un gereksinimlerine uygun bir biçimde de onartn, tefriş ettirdL" Soruyorum: "Bruno Kreisky bfldiğhn kadanyla özel- likle Ortadoğu sorunuyla çok yakından ilgi- li bir devlet adamıydı. Üstelik kişiler ve dev- letler arasındaki diyaloğun her zaman cesa- redendirflmesinden yanaydı. Bu merkezonun hedeflerini uzun vadeye taşunak için mi ku- ruldu yoksa?" "Evet, aynen öyle. 1991'de Bruno Kreisky Uluslararası Diyalog Vakfi, Kreisky'nin en önde ruttuğu konulann özgür bir ortamda .vusturya'nin eski başbakanlanndan Bruno Kreisky'nin dışişleri bakanı iken Viyana'daoîurduğu ev günümüzde Bruno Kreisky Uluslararası Diyalog Vakfı ve vakfın kurduğuforuma ev sahipliği yapıyor. Başka bir deyişle onlarca yıl uluslararası ve ulusal buluşmalara tanıklık eden evde, başta Ortadoğu olmak üzere Kreisky 'nin önemsediği birçok konu özgürce tartışıhyor. ekahnıptaruşılabüeceğiveyenifikirlerinüre- tüebileceği bu forumu kurdu. 1993'te de fo- rum Avusturya Başbakanı ve forumun yö- netim kurulu başkanı olan Dc Franz Vranitsky Ue Die Zeit gazetesinin imtiyaz sahibi Kon- tes Dönhoff tarafindan resmen açıkh." Evin içini gezmek istiyorum. Margit Schmidt önüme düşüyor. Içeride bir konfe- rans salonu, seminer odalan, halka açık bir çığınndan çıkınca ailece trlanda Cumhuri- yeti'nin başkenti Dublin'e göç etmişler. Is- mi Marie Mulholland. Irlandalı bir sivil ak- tivist olarak çok tanınmış bir kişi. Hem şarkıcı hem uzman Aynı zamanda ün yapmasının bir başka ne- deni de knz yönetimi (conflict management) Kuş avütısıyla seminer Bruno Kreisky Forum bünyesindeki birçok toplanü evin gölgeli bahçesinde, kuş crvılülannuı eştiginde yapıbyor (yukanda). Bir dönem SosyaKst Enternasyonal'in simge isimlerinden olan ve 1990'uı Temmuz'unda, 79 yaşında ölen Bruno Kreisky'nin ölmeden kısa süre önceki hah" (May ıs 1990, yanda). kütüphane var. 1993'ten beri burada pek çok uluslararası konferans da yapılmış. STK'lere açılıyor Isteyen ve amaçlara uygun bulunan sivil toplum kuruluşlanna da Bruno Kreisky Fo- rumu program direktörlerinin önderlik yap- ması koşuluyla salonlar ve binarun bahçesi açılıyor. Bizim toplantılar program direktörü Sa- bineKroissenbrunner'in kartal bakışlan al- tında sürüyor. Semineri bize veren ise çok ilginç bir kadın. Kuzey Irlanda doğumlu. Ama Kuzey îrlanda'daki kanlı olaylar iyice uzmanı oluşu. Ama Marie Mulholland'ın bir başka özel- liği daha var. Müthiş bir şarkıcı. Zaten Ku- zey îrlanda ve îrlanda Cumhuriyeti dışında namı Ingiltere'de de almış yürümüş. Bir alt- mışın biraz üzerinde boyu, herhalde 90'ın üzerinde kilosu, kısacık kesilmiş saçları, tatlı îrlandalı şivesiyle insanı hemen etkile- yen bir kadın. Hiç sinirlenmiyor; sabırla insanlara kriz yönetiminin ne olduğunu, burada ne tür yön- temler uygulanması gerektiğini anlatıyor. Yani ders veriyor. Son günkü seminerin ka- panış dakikalannda ise birden coşup başlı- yor şarkı söylemeye. Müthiş bir ses. Şarkı bitince de gülerek anlatıyor: "Kimileri sivil aktivist, kriz yönetimi uz- manı ve şarkıcı Marie Mulholland'ı birbiriy- le bağdaşnramryor. Ama hepsinin aynı insan olduğunu öğrendiklerinde de çok şaşıyor- lar_" Eh, biz de az şaşırmadık yani... Herhalde hiçbirimizin Bruno Kreisky'nin evinin bah- çesinde, 200 yıllık çam ağacının altında al- dığımız sıra dışı kriz yönetimi derslerini, uygulamalı seminerleri ömrümüz boyunca unutmamızın olanağı yok. Nasıl ki semi- nerlerin bitiminin akşamında olanlan unut- mayacağımız gibi. Bizim bildiğimiz, beş-on yıl önceki kriz yönetimi toplantılannda biz- îeri bir şatoya kapatırlardı. Iki-üç gün boyun- ca da sabahtan akşama, ha babam de babam, toplantı üstüne toplantı yapılırdı. Ama şim- di öyle mi ya? Gölgeli bahçede, kuş cıvıltı- lannın eşliğinde yurttaş diplomasisi yap- mak da ne demek? Kıbrıs konusunda yenlllk yok O akşam, Kıbns'ın AB üyeliği süreci so- rumlusu Maurer, Bruno Kreisky Forum'un konferans salonunda bir konuşma yapıyor. Hepimiz, yeni ne söyleyecek, diye merak için- de bekliyoruz. Yeni hiçbir şey söylemediği gibi Türki- ye'nin de AB üyeliği şansını gerçekleştir- mesi için bildiğimiz bütün geçmiş söylem- leri tek tek sıralıyor. Bir arahk. Güney Kıb- ns'ın tam üyelığinin kesinleşmesi durumun- da bunun bütün Kıbns'ı bünyeye aüna an- lamına geldiğini sanki ağzından kaçınyor gi- bi oluyor. Ama sıkıştınnca baklayı ağzından çıkanyor. Yine hiçbir yenilik yok. Çünkü Gü- ney Kıbns tam üye olsa da AB mükteseba- hnı bütün adada uygulama ya da geçerli kıl- ma olanağı yok. Eski hamam, eski tas... Karşı görüşe yer yok O anda, dinleyici sıralannda bulunan Kıb- ns Rum kesiminin Viyana Büyükelçisi Stav- ros Epaminondas, Maurer'in söyledikleri- ne bütün kalbiyle katılıyor. Arada ayağa da kalkıp, neredeyse bir tebliğ sunuyor. O teb- liğde hafiften yalan-yanlış, kulaktan dolma bir şeylerden söz ediyor. Ben atılıyor ve söy- lediklerini düzeltmeye yelteniyorum. Sen misin bunu yapan? "Yok, sus, sen yanhş bi- Byorsun" diyor. Kriz yönetimini öğrendik ya. Sinirlenmeyeceğim. Onun için de gülü- yorum. Ne yapalım? Bu iş böyle. Bahçeye iniyoruz. Seminere katılan bütün arkadaşlar bahçede. Bir yandan Avusturya şaraplanndan içiyorlar, bir yandan da çeşit- li dillerden şarkılar söylüyorlar. Keyfimiz ye- rinde. Ama saat geç oluyor. Konukseverli- ği fazla zorlamaya gerek yok. Efendi efen- di yola düşmenin zamanı. Hep birlikte sokağa dökülüyoruz. Kutsal Devlet Caddesi'nden doğru kimimiz yürür, kimimiz dans edip şarkı söylerken dopdo- lu üç gün yaşamış olmanın mutluluğu ve do- yumu içindeyiz. tnsanlar olarak birbirimi- zi anlıyoruz. O zaman da önümüzdeki en- gelleri aşabilecek gücü buluyoruz. Kutsal Devlet Caddesi'nin inişli çıkışh zeminleri ise bize vız geliyor. Çevre sorunlanna büyük önem veren AB ülkelerinde geri dönüşüm uygulamalan gün geçtikçe yaygınlaşıyor Avrupa'dayeşil nokta dönemitstanbul Haber Servisi - Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde geri dönüşüm uygulamalarının simgesi olarak kullanılan "Yeşil Nokta ModeK" gıderek yaygınlaşıyor Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, trlanda, Lüksemburg, Portekiz, tspanya ve tsveç'te uygulanan Yeşil Nokta Modeli'ne, AB'ye aday olan Litvanya, Macaristan, Çekoslavakya ve Polonya da dahil olmak için çalışmalar yürütüyor. Giderek yaygınlaşan Yeşil Nokta Modeli'ni örnek bir şekilde uygulayan ülkelerin başında Portekiz geliyor. Portekiz, 1994 yılında Avrupa Komisyonu'nca yayımlanan "Ambalaj ve Ambalaj Aüklan DirektüT'nden yola çıkarak 1997 ve 2000 yıllannda yürürlüğe koyduğu iki ayn yasa ile ambalaj ve ambalaj atığı yönetimini temel ilkeleri ile tanımladı. Yeşil Nokta Modeli'nin Portekiz'deki uygulayıcısı olan "Sociedade Ponto Verde" (SPV) söz konusu bu yasalarca tehlikeli olarak tanımlanmayan her türlü ambaj atığı konusunda yetkilendirilmiş durumda. SPV sistemi, dolumcu ve ithalatçılar, geri dönüşüm sanayii, yerel yönetimler, perakendeciler ile tüketiciler arasındaki ilişkilerle yürütülüyor. SPV, dolumcu ve ithalatçılarla yaptığı anlaşmalarda, pazara sürülen her bir ton ambalaj için belirli bir ücret alıyor. Bunun karşılığında da ambalajlı ürün üreticisi firmanın toplama sorumluluğunu üzerine ahyor ve firmaya ürünlerinde "Yeşil Nokta" kullanım • AB ülkelerinde geri dönüşüm uygulamalarının simgesi olarak kullanılan "Yeşil Nokta Modeli" aday ülkelerin de gündeminde. Litvanya, Macaristan ve Polonya modele dahil olmak için çalışmalar yapıyor. hakkı tanıyor. SPV'nin karşılaştığı en temel sorunlann başında firmalann yanhş beyanlan ve "Yeşil Nokta" işaretinin izin dışı kullanımı geliyor. Portekiz'deki geri kazanım sisteminin temeli, atıklann konteynerlere atılması AB standardında mera... AB'ye aday olan ülkelerin bir bölümü biriiğin çevre standartlanna uymak için \eşil Nokta Modeli'ni u\gulama \olunda çalışmalar jürütürken Türkiye'de A\rupa kriterterine uvgun mera oluşturuldu. AB'ye adaj olma>ı hedefle>en Türkhe'nin tanm ve çevre politikalannı AB'ye uygun olarak şekülendirmesinin ilk örneklerinden biri Burdurun Kemer ilçesindeki mera. AB normlanndaki mera dört yıl süren bir çahşmanın sonucunda örnek olarak oluşturuldu. (AA) esasına dayanıyor. Bazı bölgelerde sistem, kapıdan toplama yöntemi ile destekleniyor. Ülkede bulunan 14 ayırma tesisi bulunuyor. Yeşil Nokta Modeli'nde öncelikle SPV, yerel yönetimlerle anlaşmalar imzalıyor. Bu anlaşmalar uyannca SPV, toplanan malzeme için değerlendirme garantisi veriyor ve yerel yönetimlerce toplanan her ambalaj için belirli bir ücret ödeniyor. Buna karşılık da yerel yönetimler ayn toplama sistemi dahilinde topladıkları atıkları SPV'nin istediği özelliklerde ayırarak teslim ediyor ve projenin yaygınlaşması için kampanyalar, eğitim çahşmalan düzenliyor. Çevreye ve çevre sorunlanna büyük önem verilen Avrupa Birliği ülkelerinde Yeşil Nokta Modeli her geçen gün biraz daha yaygınlaşırken bu geri dönüşüm sistemi, aday ülkelerinin de gündeminde. AB'ye aday olan ülkelerden Litvanya, Macaristan ve Polonya Yeşil Nokta Modeli'ne dahil olmak için çalışmalar yapıyor. Böylece, birçok alanda AB kriterlerine uymaya çalışan aday ülkeler 2000'li yıllann en öncelikli konularından olan çevre konusunda da AB ile uyum içinde olmak için kollanm sıvayarak geri dönüşüm alanındaki bu önemlı adımı atmış oldular. Bu da Yeşil Nokta Modeli'nin önümüzdeki yıllarda daha da yaygın olarak kullanılacağına işaret ediyor. GÖRÜŞ SONMEZ TARGAN Hoş Geldin Özal!..(*) Siyasetın, bir spor dalı olan dağcılıkla (Alpinizm) önemli benzer yanlan var. Birçok spor dalında ya- pacağınız ciddi yanılgılar ya sakatlanıp oyun dışı kalmamıza ya da en çoğundan yarışmayı yitirme- mize neden olur. Ama dağcılıkta, özellikle tırman- ma aşamasında yapılan ciddi bir yanılgı ya kendi- nizin ya da tırmanma arkadaşlarınızdan herhangi birinin ölümüyle sonuçlanabilir. Bu nedenle dağcı ereğe ulaşmak için tırmandı- ğı rotanın tutamak ve basamaklarını ölçülü, özen- li ve güvenli bir biçimde kullanmak zorundadır. Adımlarını ölçerek biçerek ve ivediliğe kaçmadan atarsa doruğa kazasız belasız ulaşma şansı daha yüksektir. Ve hertırmanma, dağcıya yeni birçok şey öğreten okul gıbıdir. Siyaset de öyle değil mi?.. Türk-siyasal yaşamında nice insanlartanımışız- dırki.politikadoruklarınaulaşmışolmalannayada ulaşmalanna ramak kalmasına karşın pat diye ye- re düşüvermişler, bu alandan sılinip gitmişlerdir. Ki- mileri de, Kurtuluş Savaşı'nda yaşanan Çerkez Et- hem olayında olduğu gibi, yere düşmeleri şöyle dur- sun, hain konumuna düşmüşlerdir. Son günlerde Türk siyasal yaşamında yere dü- şenlerin, hatta ihanet çizgisine değin sürüklenen- lerin ortalığı toza dumana kattığı bir süreç yaşanı- yor. Çapsız ne denli insan varsa, acemi bir dağcı gibi hızla siyaset doruğuna tırmanmaya çalışıyor. Bu belirlemeye somut bir örnek vermek gerekir- se, Bülent Ecevit'in yıllarca sağ kolu olarak bili- nen Hüsamertin Özkan'ın istifa gerekçesinde doğrudan kendi veriyor. Ne diyor Sayın özkan, "11 yıl sonra Ecevit 'ten siyasette duygusallığa yer olmadığını öğrendim" diyor. (Cumhuriyet 9 Tem- muz 2002) Bir insan siyaset pazannda 11 yıl kalıp bu söz- leri ediyor ve yukandakı açıklamalarının hemen ar- kasından "Siyasete şımdi başlıyorum" diyorsa (Hürriyet 9 Temmuz 2002) bu güne değin ya ken- dini aldatmış ya da bu halkı aldatmış olduğu yar- gısına varılmaz mı? Bununla da yetinmiyor, ayağı- nın tozuyla(!) atıldığı siyasette "Dörteğilimibirleş- tireceğim" diyor. Hoş Geldin Özal!.. DSP'de yaşananların aynntılanna girmek istemı- yorum. Ama son olaylar bir kez daha gösterdi ki, Türkiye'de siyaset dışarıdan yapılıyor. AB'ye gıde- bilmek için çıkanlan tüm engellerin aşılabilmesi, Tür- kiye'nin tam bir kukla devlet yapılabilmesi için her yol deneniyor. Ve bunun adına da politika deniyor. Yazının başında, gerçek polıtikanm dağcılığa benzediğine değindim. Bunu biraz daha açmak ıs- temiyorum. Siyaset de tıpkı dağcılıkta olduğu gi- bi aynı zamanda birıkim, yüreklilik ve dayanıklılık işidir. Buna da yakın tarihimizden en açık örnek Mus- tafa Kemal devinmesidir. Kurtuluş Savaşı'nın ba- şında geniş denebilecek bir kurmay kadroyla yo- la çıkan Mustafa Kemal'in çevresindekilerin çoğu, Cumhuriyetin kurulmasıyla başlayan aydınlanma sürecinde silinip gitmişlerdir. Çünkü asıl yüreklilik, dayanıklılık, sabır ve birikimi gerektiren zor işler, ay- dınlanma sürecinde yapılan devrimlerdir. Kolay mı sanıyorsunuz şeriat yasalarıyla yönetilen ve yüz- de 95'inin okuma-yazma bilmediği bir toplumda laik ve çağdaş bir hukuk devletini yaratmak. Sağ- dan sola giden bir yazı tekniğini bir çırpıda elinin tersiyle bir tarafa itip yerine soldan sağa giden bir yazı tekniğini koymak. Biz, salt bu iki örnekte olduğu gibi köklü deği- şimleri yapacak bir siyasal istenci son 50 yıldır ne gördük ne de yaşadık. Bugün iç ve dış olmak üzere borcu 400 milyar dolara yaklaşan ve her gün bir ekonomik bunalım- dan diğerine yuvarlanan Türkiye'de sorunlann si- yaset pazanndaki bu politikacılarla mı aşılacağını sanıyorsunuz? Bunlann hiçbiri Mustafa Kemal hükümetlerinde değil bakan olmak, devlet dairelerinde odacı bile olamazlardı. Amerika'dan teknokrat kıralayarak çözümü içine sındiren bu Meclis'in üyeleri de Mus- tafa Kemal Meclislerinde kapıcılık bile yapamaz- lardı. Günlük tüm politikalan hasta bir başbakan ile ken- dini Özal sanan bir adama odaklanmış, ulusal, onurlu ve uzak erimli hiçbir projesi olmayan bu si- yaset mozaiği ile Türkiye'nin aydınlığa çıkmasına olanak yoktur. Bunu kendileri de bildikleri için Tür- kiye'yi AB'ye pazarlayarak işin içinden sıynlmak is- temektedirter. Aralanndakı didişme de öyle fazla derinlere git- miyor. Didışmenın temel kökenındetamteslimiyet- çilerle mandacıların görüş ayrılığı yatıyor. Bunu çözmek için de yeni Özal arayışlarına gereksinim- leri var. Ulusal istenç ise henüz kendini bulmuş görünmüyor. (*) Bu yazı 2002'nin tüm dünyada "Dağlar Yılı" olmasından da esinlenilerek kaleme alınmıştır. VEFAT Kırklareli Müdafaa-i Hukuk Şubesi Yöneticilerinden (Kuvayi Milliye'ci) Ahmet Ağa ile Şerife Solak'ın oğlu merhum Mehmet Ali Solak ve Nevzat Solak'ın kardeşleri, merhume Ayşe Solak'ın eşi, Mehmet Adem ile tsmet Uluğ Solak'ın babalan, Figen ve Fatma Solak'ın kayınbabalan, Kubilay ve Zeynep Öyküm'ün dedesi ENVER SOLAK vefat etmiştir. Cenazesi 16 Temmuz 2002 Salı günü Kırklareli'nin Kızılcıkdere köyünde öğle namazını müteakip defholunacaktır. AİLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear