22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 "• TEMIVUZ 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIZI Kıvnm kıvnm uzanan körfezler, denizin ortasmda bir dantel gibi duran kara parçacıklan, şeffaf sular... Adalar cennetiHırvatistan• "'Dalmaçya eski 'Venedik Cumhuriyeti' demek. Rovij 'de başlıyor Venedik mirası. Güneyde Dubrovnik'e dek devam ediyor. Sahil boyu adalar -Hvar, Krk, Cres, Rab-baştan sona 'Venedik' damgası taşıyor. Kilise çanlannda, mimaride, mutfakta, dilde Venedik kendini hep hissettiriyor. O kadar ki: 'Özgün Hırvat kültürü nerde başlıyor?' diye merak ediyor insan..." Her jerde satılıyor. Küçük lavanta keseleri. Yanlannda ufak bırer şışe lavanta yağı ile birlıkte. Hepsinin üzerınde bır isim var: "Hvar". Kekik, adaçayı, lavanta. rozmarin cennetı Hvar. tnce uzun bır ada bu... Dalmaçya sahillerinin en uzun adası... Hvar"a ne yazık gidemedim. Ama kıyı boyunca sürekli önüme çıkan bu küçük kesecıkler geri çevinlmesi güç bir davetiye gibiydi sanki. Lavanta kokulanna gömülmüş deniz üzennde mınık bır Venedik hayal ediyor insan. Dalmaçya'dan Venedik'e uzanan bir düş yolculuğuna çıkıyor. Pudra gibi ınce beyaz kumlu uzun plajlanyla nam salan Hvar bu yüzden olsa gerek, gerçek bir "balayı adası" olarak tanınıyor. Doöu Adriyatik'teki venedik... Dalmaçya sahılleri aslında "Venedik", yani eski "Venedik Cumhuriyeti" demek. 13. yüzyıldan 18. yüzyıla dek Doğu Adriyatik tümden ya Venedik ışgalı ya Venedik etkisinde kalmış. Yukanda Istria sahıllerinde "Rovij"de (ttalyancası: Rovigno) başlıyor bu "Venedik miraa". Aşağıda Dalmaçya'nın güney ucunda "Dubrovnik"e (Ragusa) dek devam ediyor. Sahil boyunca uzanan adalar - Hvar (Lesina), Krk (Veglia), Cres (Crepsa), Rab (Arbe)- baştan sona "Venedik" damgası taşıyor. Kilise çanlannda, mimaride, mutfakta, hatta dile giren deyimlerde Venedik burada kendini hep hissettınyor. 0 kadar ki: "Ozgün Hırvat kültürü nerde başbyor?" diye merak ediyor insan. Yelkenliyle bir adaya yanaşıyorsunuz. En bekJenmedik yerde önünüze bir "mini Venedik" çıkıyor. Adriyatik'in Balkan yakasında özenle muhafaza edılmiş bu kadar çok sayıda irilı ufakh "Venedik"le karşılaşmak şaşırtıcı Dalmaçya sahillerinin en büyük sürprizlerinden biri bu. Italya'daki Venedik bu küçük "Venedik İmparatoriuğu"nun merkeziymiş sadece. "Venedik Cumhuriyeti" aslında meğer Adnyatik'in doğu kıyısına doğru gelışmiş. Eşten dosttan dınledığım. güzelliği ıle dıllere destan Dalmaçya adalanndan yalnız "Korcula"yı görebıldım. Venedıklıler şaşsa da; Hırvatlara göre "Marco Polo'nun doğum yeri" burası. VenedıkJı bilinen seyyahın "Korcula"lı çıkması; ayn bır "aura" katıyor tabii adaya. "Marco Pblo markası" ıstiridyelen, şaraplanyla ünlü Korcula'yı hantaya bir başka gizemle yerleştinyor. 'Eski mavl yolculuklar gibi Dalmaçya kıyılan ve adalan biraz bizım "eski mavi volcuhıklan" andınyor. Su, şeffaf ve temız. Gökyüzüyle bırlikte sürekli renk değiştınyor. Turkuvaz, yeşil, gök mavisi... "Hırvatrivierası"ekolojik açıdan Akdenız'in en ıyı korunan denizı. Italyan ve Avusturyalı yatçılan bu yüzden mıknatıs gibi çekiyor. Burada her temmuz buluşuyorlar. Balıkçılık dersenız koruma altında. Sualtı avcılığı özel izın gerektiriyor. Bırinci sınıf denız, zengin deniz mahsullen, bırbırınden kaliteli şaraplar hep özenle korunan ve Dalmaçya'yı rakipsiz kılan avantajlar. 10'a yakın uluslararası havaalanı tunstleri bu sahillere en kısa sürede ulaştınyor üstelik. fster arabayla, ister denizden gelın; kıvnm kı\nm uzanan körfezler ve adalar ikı. üç, dört katlı ufuk çızgisınden oluşan görsel şaheserler çizıyor sürekli. Marmaris-Fetniye Körfezi arasında olduğu gibi tıpkı, maviyle yeşil kıyı boyu kucaklaşıyor. Her dönemeç, her kıvnm nefes kesicı başka bir kare, bır başka kartpostal burada. Hırvat yat turizmini, "mavi yolculuğa*' rakip kılan en büyük avantajlardan bıri de lâyılann birbirinden zengin tarihi kentlerle bezenmış olması: Dubrovnik (Ragusa), Trau (Trogir), Split Spalato)... Split'ten arabaylaüç-dört saat mesafede olan 14 bin nüfuslu sessiz sedasız Trau örneğın, "sürpriz" bir başka Venedik. Venedik gibi bir ada üzennde kurulan ve mcecik köprülerle karaya bağlanan kent, 1997'de UNESCO'nun koruması altına ılınmış. Ortaçağ görünümünü olduğu gibi toruyor. Alman organizasyonuyla turlzm iıyının en değerlı ıncısi Split gerçekte. •Venedik dociaruun" vaktıyle, en büyük ımanıymış burası. Ipek Yolu ve Venedik acirlen burada buluşurmuş. Osmanlı, Arap cervanlanyla Doğu'dan gelen ipekJer ve D a 1 m a İpefe sonı M i Igün ç y a ' d a n T r i s t JB CERRAHOĞLU ' y j DaJmaçya kıyılan ve adalan biraz bizim "eski mavi yoiculuklan" andınyor. Su, şeffaf ve temiz. Gökyüzüyle birtikte sürekli renk değiştiriyor. Turkuvaz, yeşil. gök mavisi... "Hırvat rivierası'' ekolojik açıdan Akdeniz'in en iyi korunan denizl Itahyan ve Avusturyah yatçılan bu yüzden mıknaüs gibi çekiyor. Birinci sınıf deniz, zengin deniz mahsuIJeri birbirinden kaliteli şaraplar hep özenle korunan ve Dalmaçya'yı rakipsiz kılan avantajlar. Her dönemeç, her kıvnm nefes kesici başka bir kare, bir başka kartpostal burada. B baharatlar Avrupa'ya sevk edilmeden önce burada bekletılir, karantinaya alınırmış. Halen Hırvatistan "m en büyük sanayi kentlerinden biri olan tarihi Split'e surlar içınde dört büyük kapıdan gınliyor: Doğu- Batı, Kuzey-Güney... Aynı zamanda "Atan Kapı" olarak adlandınlan Kuzey Kapısı'nın önünde Split'in simgesı olan heybetli bir heykelle karşılaşıyorsunuz. Adı: "Gregorius Nin". Onuncu yüzyılda yaşamış bir piskoposmuş "Gregorius Nin". Dua ve ayinleri ilk kez Latinceden Hırvatçaya çevirdıği için bir dini'ulusal kahraman sayılıyor. Arabalannın dikiz aynalanna bile uçlannda haçlar bulunan koca koca tespihler asan koyu Katolik Hırvatlar, kente girip çıkarken bu heykelin ayak parmaklannı okşuyor. Özellikle başparmak çok makbul. "Uğurnı başparmak" okşana okşana cılalanmış nıtekim. Güneşın altında pınl pınl parlıyor. 1 ir ada cenneti olan Hırvatistan insanlara olağanüstü bir tatil geçirmeyi vaat ediyor. Eşsiz koylan ve deniziyle Marmaris ve Fethiye'yi hatırlatan manzaralarla karşılaşmak da mümkün. Tatillerini geçirmek için Hırvatistan'a gelen turistlerin yanı sıra yöre halkı da sakin bir yaşam sürüyor. Inanca göre uğur demekmiş bu... Nin"in "Altin kapısmdan" girer girmez benzersiz bır Eski Roma'dan kalma "Diocleziano'nun SarayTnda buluyorsunuz kendinizi. Saray deyince aklınıza tek bir bina gelmesin. Her şey sarayın içlnde... Kremlin gibi büyük bir alana yayılan tüm tarihi kent merkezinı kapsıyor burası. Kahveler, evler, restoranlar, dükkânlar, sokaklar.. her şey "sarayın" içinde. 39 yaşında ımparator olan Diocleziano, Roma tahtında 21 yıl kaldıktan sonra burada emeldilığe çekilmış. Aslen Dalmaçyah olan Diocleziano bu saraya sonradan kiliseye çevrilen pagan mabetler, görkemli kervansaraylar, çarşılar yaptırmış. tarih içinde gelip geçen kültür katmanlan -Bizans, romanesk, gotık, "Venediklilerin imar ettiği yerlere -tüm Adriyatik'te olduğu gibi- Osmanlılardan yalnız 'kara efsane' kalmış. En unutulmazı Uluç Ali kuşatması! Uluç Ali, Korcula ve Hvar adalannı yakıp yıkmış. Varlannı yoklannı yitiren ada sakinleri tepelere kaçarak canlannı kurtarmış. 1571 Ağustosu'nda yaşanan olay turist rehberlerince dün olmuş gibi anlatılageliyor...." OSMANLI'DAN KALAN MİRAS! Korcula'nin denizden görünümü etkileyici hakikaten. Kıyıda restoranlar, surlar ve kilisenin hemen arkasmdaki pazar, tarihi binalann ardında tepelere doğru gözün alabildiğince uzanan yeşil ormanlar... Korcula bu. Adaya ayak bastığınız an dünyadan kopmak istiyorsunuz burda. Sezon dışı olmak kaydıyla tabii. Temmuz-ağustos aylannda Dubrovnik'ten günübirliğine kalkan otobüs-arabah vapur seferleri ve birbiri ardına yanaşan teknelerden inen turist ordulan büyüyü bozuyor. Venediklilerin dantel gibi bezediği ve imar ettiği bu yerlere -tüm Adriyatik'te olduğu gibi- Osmanlılardan yalnız "kara efeane" kalmış. En unutulmazı Uluç Ali kuşatması! Avusturyalılar ve îspanyollarla "Kutsal îttifak" kuran Venedikliler; Osmanhlara înebahtı saldınsını düzenlerken; aslen Sicilya kökenli bir devşirme olan Uhıç Ali (gerçek adı Luca Galeni imiş) 80 gemilik bir filoyla buraya "şaşntma'' amaçlı bir sefer yapmış. Önce Korcula, ardından Hvar'ı yakıp yıkmış. Varlannı yoklannı yitiren ada sakinleri tepelere kaçarak canlannı kurtarmış. Ancak yıkımı "bûyük çaresizKkle" saklandıklan yerlerden izlemişler. Dün olmuş gibi sanki. 1571 Ağustosu'nda yaşanan olay; turist rehberlerinde hâlâ anlatılageliyor. (Rough Guide To Croatia; s. 273) yollan mayınlı bu gizemli kentlere vızır vızır tunst akıyor artık otobüslerle. Birine hemen binip gidivermek, Balkanlar'ın dehşet verici olduğu kadar baştan çıkancı olan tarih yolculuğuna çıkmak istiyor burada insan. AB'ye hazırlık... Dalmaçya'dan Italya ve Slovenya sınınndaki "Istria" sahillenne geçtığınızde kendinizi artık tamamıyla Avrupa'da hissediyorsunuz. "Balkan ülkesi tanımından" nefret eden ve resmi turizm broşürlennde bile bunun ("Hırvatistan Baü Avrupa kültürünün parçasıdır" diyerekj altım çizen Hırvatlar haksız değil. Istria'nin kuzey ucundaki "Rovigno" mesela tam bir Italyan kenti. Arabayla bir saat mesafedeki Italya'dan hıçbir farkı yok. Burası da küçük bır Venedik gene. Kuzeyde az çok "Balkan" bulduğum tek yer, "Opatija" (Abbazıa) oldu. Dalmaçya'nın hemen üstünde Kvarner Körfezi ile Istria arasrna sıkışmış bir Orta Avrupa "Pörtofino"su "Opatija". Habsburg'lann 19. yüzyılda gözde tatil beldesi ve termaliymış. Palmiyeler, zakkumlar arasına gizlenmjş yüzyıl başı villalar, imparatorluk geçmişini anımsatan yüksek tavanlı oteller; Isadora Duncan. Chekhw, Mahler'i misafir eden "beüeepoque" kahveleriyle sanki "ağu* çekini", uzak bir geçmişte yaşıyor hâlâ. "Balkanh oimak" üst üste binen bu tarih ve kültür katmanlan arasında harmanJanıp gitmekse eğer Hınatlar da Balkanlı evet. Ama ivedüikle bu geçmişten kaçmak, kurtulmak; bir an önce bu "Balkan defterini" kapatmak istiyorlar. Ve 2003 başında AB'ye müracaat için Briiksel'ın kapısında gün^ sayıyorlar. rönesans- saraya yeni öğeler eklemiş. Diocleziano'nun sütunlan arasına yerleştirilen kahveler ve barlarda caz ya da Shakira dinleniyor şimdi. Resim, heykel sergileri yapılıyor. Festivaller düzenleniyor. Diocleziano'nun ruhu Split'te hâlâ yaşıyor. Tarihi merkez dışında en çok ilgimi çeken yerlerden biri de tren istasyonu oldu Split'te. Burada şahit olduğum organizasyon Hırvatlann sahıp olduğu olağanüstü Alman disiplıninın en somut örneği idi. Aynı zamanda bir buluşma noktası olan istasyonu yüzlerce adaya her gün servis veren "arabah vapur" iskelesinin tam karşısına yapmışiar. Hemen önünde büyük bir otobüs terminali var. Tren-vapur-otobüs ulaşımı.. birlsviçre saati dakikliğinde çalışan bir organizasyon altında bütünleşmiş. Otobüs duraklan üzennde de "Yiıgoslav iç savaşuun" mitoslaşhrdığı ısimler var: Vukovar, Saraybosna, Mostar, Karadağ... Düne kadar yarın: Trleste, İstanbul'un su karde$l
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear