Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 HAZİRAN 2002 CUIV
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
Öktem, fanzin ürünlerini sergiledikten sonra inceleme ve antoloji kitaplanyla da gündeme getirdi
Fanzin:Kaybetmeyiseçenlerinsesi
Öktem, 'Bir edebiyatçının
genel kabul gönnesi için
koJtuğunun aitmda James
Joyce'la falan dolaşması
gerekirken, benim
koftuğumun altuıda bir sürii
fotokopi dergi görenler. bunun
bana zarar vereceğini
düşünduler" diyor.
ENVER TOPALOĞLU
Şair Altay Ök-
tem, Türkiye"nin
kültür ve sanat
gündemıne
ağırhklı olarak
1990'Iardan
itibaren giren
'fanzinJerie il-
gili derleme
çalışmalarını
arka arkaya ki-
tap olarak ya-
yımladı. Ok-
tem'Iebiryeraltı
etkinliği olan fan-
zinJeringüneşin al-
tındaki kültürü, di-
li, edebiyatı nasıl,
hangi yönde etkiledi-
ğini konuştuk...
- Altay Öktem bir şa-
ir olarak bilinip tanınır-
ken şiir dışı çaiışmaları "Şey-
tan Alederi", "101 Fanzin" ve son
olarak da "Şehnn Kötü Çocuklan"
adlı fanzin şiirJeri antolojisi hemen
hetnen arka arkaya yayımlandı. Bu
sürprizin nasıl karşılandı? Neler
bekliyordun. ne buldun?
ÖKTEM - Aslında çok da şiir dı-
şı sayılmaz bu çalışmalar. Şiirin ak-
tıgı baska bir damar buldum ve o
damann üstüne gittim. Şeytan
AJetlen fanzinJer, alternatifmüzik demo-
lan ve fotokopi afişler konusunda ya-
pılrruş bir araştırma, inceleme kitabı. Si-
yasetçileri gibi sosyologlan da iş yapma-
yan bir ülkede yaşamanın getirdiği bir zo-
runluluk bu. Aslında Şeytan Aletleri sos-
yolojik bir çalışma ve benim böyle birça-
lışma yapmam gerekmiyordu. Sadece
fanzinkri seven ve takip eden bıriyim.
Herkes işini yapabilse ben de o "sevgi"
düzeyinde kalabilirdim. Şehrin Kötü Ço-
cuklan ise bu güne kadar yayımlanmış
tüm antoloji ve seçkilere bır alternatifas-
lında. Su çekerken yalnızca kuyunun yü-
zeyiyle ilgileniyor herkes. Edebiyatımız
da, eleştirimiz de fazlasıyla katatonik,
kasılıp kalmış vaziyette olduğu ıçin kim-
se başını eğip de kuyunun dibine baka-
mıyor. Oysa dıpsiz bır kuyu var ve alt-
lara inildikçe fokur fokur kaynadığı gö-
riilüyor.
FanzinJerle ilgili çahşmalanma yeni
başladığım su"alarda çok da anlam veri-
lemedi yaptığım işlere. Biraz şaşkınlık
yarattı. Bir edebiyatçının genel kabul
görmesi için koltuğunun altında James
Joyce'la falan dolaşması gerekirken. be-
nim koltuğumun altında bir sürü fotoko-
pi dergi görenler, bunun bana zarar ve-
receğini düşündû'ler. Ama sonunda fan-
zin diye bir gerçeklik oldugu anlaşıldı.
Yapı Kredı'nin '101 Dergi' sergisi, be-
nim açtığım sergiden bir süre önceydı.
Fanzin sergisi açma fıkri o motivasyo-
nun sonucuydu. Madem bu ülke toprak-
lannda sergilenebilecek 101 tane dergi
var, toprağm altında da 101 tane fanzin
var, diye düşündüm. Aynca hiç yapıl-
mamış, denenmemiş bir sergiydi bu.
Böylece dünyanm ilk fanzin sergisi açıl-
dı. "101 Fanzin" adlı kitap da sergiyle
aynı dönemde İthaki Yayınlan tarafindan
basıldı. Bu kitap k. İskender, Metin De-
mirhan, Aptülika. Cökalp Baykal gı-
bı fanzincıliğe katkılan bulunmuş isim-
lerin görüşlerinin de yer aldığı bir "ke-
nar kültür" kitabı olarak okunabilır.
- Oluşmuş bir fanzin dili, edebiyatı,
ana hatları belirmis bir fanzin esteti-
ği var mı? Fanzinlerde ve yer verilen
ürünlerde biçim. biçem açısından ge-
nelleştirilebilecek ortak özelükler var
mı?
Şair Altay Öktem, 90'lardan itibaren yaygınlık
kazanan fanzinlerle ilgili derlemelerini çeşitli
etkinliklerle yerüstüne çıkardı. Öktem,
'sonunda fanzin diye bir gerçeklik olduğu
anlaşıldı' diyor.
Gazetelerde, dergilerde "fanzin" söz-
cüğü de geçmeye başladı ve okur da be-
ğensin, beğenmesin bu sözcüğün anla-
mını öğrendi. Bu bile önemli bence. Ar-
tık fanzinin yasal dergilere ne katacağı
ya da gerçekten bir şeyler katıp katma-
yacağı zamanla ortaya çıkacak.
- '101 Fanan'çalışman kitap olarak
yayımlanmadan önce sergi olarak ha-
zırlandı ve 'ziyaretçfler'e açıldı. Bu ser-
giyle aynı dönemde açılan '101 Dergi'
sergisine bir gönderme. bir nazire var
mıvdı?
Böyle bir hedef, amaç olmadığı hal-
de, ana hatlan çok kesın olmamakla bir-
likte benzer bır dıl var elbette. îsyanın,
karşı çıkışın, kaybetmenin, daha doğru-
su böyle birdünyada "kazanan" olmak-
tansa kaybetmeyi seçmenin getirdiği or-
tak bir bakış, ortak bir dil, bunun sonu-
cunda oluşan ortak bir edebiyat anlayı-
şından söz etmek mümkün. Ama karar
verilerek yapılan, hatta istenilen bir ge-
lişme değil bu. Tek başına olmak, fark-
lı olmak daha çok tercih ediliyor aslın-
da. Bu da bir fanzin estetiğini. daha doğ-
rusu "karşı-estetik"ı doğuruyor ister is-
temez. Yine de biçim, biçem açısından
çok belirgin ortak özellikJer olduğunu
söylemek doğru olmaz.
Gençler sıkıhyor ve sistemi kuranlar
tarafindan sıkıştırüıyor. Hayatı anJama-
ya çalışırken yaptıklan şeylerden biri de
fanzın. Tamamen ortak bir dil diyeme-
yiz belki; ama farızinlerdeki yazılarda, şi-
ırlerde göriilen en belirgin özelükler ra-
hatlık, kendini kasmama ve sansürsüz
yazma. Bu yüzden, tüm şiir antolojileri-
ne çelme takan, teoriyi tersıne çevıren ak-
lı başında bir kitap olarak da okunabılir
Şehrin Kötü Çocuklan: keyifli, hatta ha-
fif, sansürsüz şiirlerin yer aldığı eğlen-
celi zaman geçirmek için okunacak bır
kitap olarak da. Tercih, okuyanın ruhun-
daki delilderin boyutuyla yakından iliş-
kili.
- Fanzinler güneşin altındaki dili,
söylemi etkiledi mi? Güneşin altında-
kiler fanzin konusunda ne düşünûyor-
lar? Fanzin turistik bir nesne olarak
mı, kültür sanat alamnda yararlanı-
lacak bir kaynak olarak mı görülü-
yor, nasıl değerlendiriliyor?
Güneşin altındakıler elbette fanzinle-
ri küçümsüyorlar. Bır şey ne kadar do-
nuksa, ne kadar heykelsi bir yapısı var-
sa o kadar beğeniliyor. O vüzden de en
gerçek şeyler bile donukJaştınlıyor. Bir
tür tapınma, bir tür anlamsız ritüel oluş-
turuluyor. Büyük edebiyatçılar bır kalı-
bın içine ite kaka sokulmaya çalışılıyor.
Adam "İçmeyip de ne halt edeceksin"
diyorsa, içip sıznııştır bır yerlerde. Na-
ra falan atmıştır. Öyle heykel falan de-
ğildir yani. Böyle bir ortamda fanzinle-
rin ciddiye alınması bekJenmez zaten.
Fanzinlere ya bakılrmyor ya da turistik
bir nesne olarak bakılıyor. Ama bir süre
sonra fanzin dilinin, edebiyatı da etkile-
meye başlayacağını sanıyorum..
FARKLI KİMUKLER, FARKLIKONULAR
Bilgi'den yeniler...
KuhİirServisi- MustafaBalbayın
'Güvercin, Kurt, Bir de An Ele Ge-
çirince lktidan._\ Zafer Doruk'un
Çai Dedirn KbrnetçiÇocuga'. Mus-
tafa Yıkünm'ın 'LÎus Dağma Dü-
şen Ateş\ AhmetGünbaş'ın 'Miço
DiyeBiri',Era> Kannca'nın 'Erken
Açan Papatyalar', İsmet Görgü-
lü'nün 'Atatürk'ten Ermeni Soru-
nu',UmurBugay'ın TürkKüçük-
leri', Vümaz Gruda'nın 'Marat-
hon\ 'Halikarnas Balıkçısı'nın Bü-
tün Eserleri - 6: Düşün \azılan', Sa-
di Borak'ın 'Halikarnas Balıkçısı
ve Bir Duruşnıarun Chküsü' adlı
kitaplan Bilgi Yajinevi'nden çıktı.
Balbay, 'Güvercin, Kurt, Bir de
An Ele Geçirince İktidarı...'da,
orman ülkesinın kahramanlıklan
olarak niteledıği politikacılann yol-
suzluklannı eieştirel bir dille anla-
tıyor.
Donık, 'Çal Dedim Klarnetçi
Çocuğa'da, Çukurovr
a insanının ya-
şamını. davTanışlannı ve paylaşım-
lanm anlatıyor. Dorukun 'Canm
Çukurova'ya Istanbul', 'Yalmaj-ak
Geceler' adlı öykü kitaplan bulunu-
yor.
Yıldınm 'Ulus Dağına Düşen
Ateş'te. Kurtuluş Savaşı sırasında
topraklarımızı ölümüne savunan
Mustafa Kemal'in 'isimsiz' nefer-
lerini anlatıyor.
Günbaş, 'Miço Diye Biri'nde dep-
remde yakınlannı kaybetmiş Miço
iie Rüstem Kaptan ve ailesinin ya-
şama direncini, paylaşımian-
m, dostluğunu anlatıyor. Günbaş'uı
'Evren Mapusanesi', 'Gecenin Ne-
resindesin?', 'Sulardan Sonra',
'Mustafa Kemal'lerErken Büyür',
'Aşk Boyu Sürgün' adlı şiir kitap-
lan bulunuyor.
'Erken Açan Papatyalarda Ka-
nnca'nın gözlemleri, deneyimleri,
anılan ve tarih bilgisiyle harman-
lanrmş öyküleri yer alıyor.
Görgülü, 'Atatürkten Ermeni So-
runu'nda Atatürk'ün 'Ermeni soru-
nu'na bakış açısmı belgeleriyle an-
latıyor.
Bugay, 'TürkKuçükleri'nde eieş-
tirel gözlemJerine kattığı sivri dilli
mizah anJayışıyla, akıcı Türkçesiy-
le toplum olarak sıruf, yaş, eğitün,
meslek farkı gözetmeyen bir cınnet
içınde olan, 'bu millet adam ol-
maz'la başlayıp 'gemisini kurtaran
kaptan'la sürüp. 'bana dokunma-
yan yıian bin yaşasın'la sonlanan
bir mantık ya da mantıksızlık silsi-
lesi içinde olan ama iyiye, güzele
doğru gitme umutlannı hiçbir za-
man yitirmeyen toplumumuzu an-
latıyor.
Azra Erhat'm yayıma hazırladı-
ğı başucu kitabı niteliğindeki 'Dü-
şün Vaalan', Halikarnas Bahkçı-
sı'nın uygarlık tarihinin amt ülke-
lerinden olan Anadolu'yu en ilginç
boyutlanyla sergileyen inceleme-
lerini. yorumlarıru ve özgün sen-
tezlerini içeriyor.
Yarm saat 1930'da Aya trüü'de konser verecek olan Academy of Ancient Music'i şef Christopher Hogwood
yönetecek. Topluluk konscrde viyolonsel sanatçısı Ste\en Isserüs'e eşlik edecek.
Biret ve Isserlis 'ten müzikşöleni
AZRA ERHAT
'Tutukevinde yazdığım anılar, aslında sana mektuplardı
Gülleylâ. Koğuşta varlığımı ancak öyle
sürdürebileceğimi anlamıştım. Hetn varlığımı, hem
sağhğımı, hem de nasıl diyeyim, bir insan ve biryazar
olarak iinümii. İnsan onurumı az çok zedeleyen
özgürsüzlüklerin dereceleri vardır. insan, dış
özgürlükten yoksıın kalınca, yani haklı haksız bir
suçlamaya uğrayıp da içeriye hkıhnca, hani o yüzme
giicünü kazanmak için bir ölünı kalım savaşına girişir.
Çünkü insan onurunu korumak baş koşuldur, onsuz
yaşanmaz.'
AzraErhat. 12 Mart askeri darbesinden sonra İstanbul Sıkıyönetim
Komutanlığf nca 19
7
1 'de tutuklandı. Maltepe Askeri Cezaevi'nde dört ay lutukiu
kaldı. Burada kaldığı sürece. yeğeni Gülleylâ'ya mektuplar biçiminde anılannı
yazmaya başladı. İlerde bu anılannı tamamlayıp En Hakiki Mürşit
adı altında yayrnlamayı düşünüyordu, ancak ömrü buna yetmedi. YAYINLARl
KültürServisi - '30. l luslarara-
sı tstanbul Müzik Festrvali" kapsa-
mında tdil Biret, bugün saat
19.30'da Iş Sanat Konser Salo-
nu'nda piyano konseri verecek.
Biret, konserde Chopin'in 'Ron-
do\ 'Polonaise - Fantastic Op.61',
'TarantelJe', '12 Etudes Op. 25',
'Polonaise Op.71 No.2', 'Noctur-
ne Op.55No.2' ve 'Scherzo Op. 54'
adlı yapıtlanm yorumlayacak.
İlk piyano derslerini MithatFen-
men'den alan Biret, yedi yaşında,
çıkanlan kanundan yararlanarak
gittiği Fransa'da Nadia Boulan-
ger'nin gözetiminde Paris Kon-
servatuvan'nın piyano, eşlikçilik
ve oda müziği bölümlerini birin-
cilikle bitirdi. Beş kıtada verdiği
sayısız konserlerinde Boston Sen-
foni, Leningrad Filarmoni, Leip-
zıg Gevvandhaus, Dresden Staats-
kapelle, Sydney Senfoni, Tokyo Fi-
larmoni gibi orkestralarla Boult,
Kempe, Keilberth, Sargent, Mon-
teux, Leinsdorf, Scherchen, Roz-
destvenski, Mackerras gibi ünlü
şeflerin yönetimınde çaldı, birçok
uluslararası festivale katıldı.
1. istanbul Fesrivali'nde Yehu-
di Menuhin ile Beethoven'in so-
natlannı, 1986 Montpellier Festi-
vali 'nde Liszt'ın piyanoya uyarla-
dığı Beethoven'in senfonilerinin
tamamını dünyada ilk kez olarak
dört konserde seslendirdi. Birçok
uluslararası yanşmada jûri üyeli-
ği yapan Biret, Lili Boulanger,
Harriet/Dinu Iipatti gibi birçok ya-
nşmada birincilıklerkazandı. Sa-
natçmın Chopin'in bütün eserle-
rini kaydettiği dizisi 1995 'te Cho-
İdil Biret, bugün tş Sanat'taki kon-
serindeChopin'inyaprtlanıu çaJacak
pin Kayıtlan Büyük Ödülü, Pier-
re Boulez'in üç sonatını içeren
CD sı ise Diapason d'Or ödülünü
aldı.
Solist Steven Isserlis
'30. Uluslararası İstanbulMüzik
Festrvali' kapsamında yann ise
saat 19.30'da Aya Irini Müzesi'nde
şef Christopher Hogwood'un yö-
neteceği, Steven Isserh's'in(viyo-
lonsel) solist olarak katılacağı Aca-
demy of Ancient Musk'ın konse-
ri dinlenebilir.
Orkestra, konserde Mozart'ın
'La Oemenzadi Tito' operası uver-
türü ve mi bemol majör Senfoni
No-39, Havdn'ın do majör viyolon-
sel konçertosu adlı yapıtlanm ses-
lendirecek.
Şeflik çalışmalannı sadece ba-
rok ya da klasik dönemle kısıtla-
mayan Christopher Hogsvood,
Academy of Ancient Music'in
1973'te kurulmasından bu yana
eski müzik performanslarının ön-
cüsü olarak uluslararası platform-
da üne kavuştu.
Uluslararası orkestralarla yap-
tığı çalışmalarında yeni ve eski
eserleri yan yana getiren program-
lar gerçekleştiren Hogwood Kam-
merorchesterBasel. OrquestaCi-
udad de Granada, BostonHandel
& Haydn Society ve Antwerp'te-
ki Beethoven Academie'de yaptı-
ğı çalışmalann yanısıra belli baş-
h operalarda eserleri de yöneti-
yor.
Başanh oda müziği konserieri
Kuşağının önde gelen müzisyen-
lerinden biri olarak uluslararası üne
sahip 1958 Londra doğıunlu Ste-
ven Isserlis, JaneCowan'ın öğren-
cisi. Avrupa ve Amerika'run önde
gelen orkestralanyla konserler ve-
ren, turnelere çıkan Isserlis, piya-
nist OffiMustonen ve kemancı Jos-
huaBell ile birlikte verdiği başan-
lı oda müziği konserieri nedeniy-
le Londra, Paris, Amsterdam, Ber-
lin, Washington ve San Francisco
gibi şehirlerdeki festivallere ve
önemli müzik etkinliklerine de da-
vet ediliyor.
Sanatçının kayıtlan bugüne ka-
dar En İyi ÇağdaşMüzikÖdülü da-
lında Gramaphone ve Mercurygi-
bi önemli ödüllerini kazandı.
(Biletix:0 216 45415 55)
YAZIODASI
SELİMİLERİ
Ahmet 003/11 Resftn Vaalan
Bir şairin. şiirinde yetkinliğe erişmiş bir şairin resır
yazılan...
Ahmet Oktay. Bilim Sanat Galerisi'nin yayımladıt
yapıtmda, "Benım resim sanatıyla ilgim, çok eski yıl
lara dayanıyor" diyor.
Ortaokuldaymış; I. Alaattin Gövsa'nın Türk Büyük
leri adlı kitabındaki resimleri karakalemle kopya etmiş
Kftaptaki resimler Münff Fehim ımzasını taşır. Bu ki-
tabı iktde birde kanştırmaktan bende çok hoşlanırdım
Münif Fehım'e zaten hayrandım.
Ama resim sanatıyla bire bir uğraşmaya hiçbir za-
man cesaret edemedim.
Resim, Ahmet Oktay'ın şiirinde birdamardır. YolÛs-
tûndeki Semendefde yer alan intihar şiirleri birer inti-
har portresidir aynı zamanda.
Şu dizeler de Sürdürûlen BirŞarkının TarihPnden:
"Birdenlsavrvluyoryöreye birmartı süriJsü/üstün-
den bir köpek leşinin.I Alt-üst oluyor her şey kıyıda;/
boş kutular, yağlı kâğıt parçalan/ kurumuş bir ağus-
tosböceğinin/ tozlu ağaçlara çevnkJ vedokunulsa bir
çınko sesi verecek/ dingin bakışlan/ ve içinde zama-
nın/ kan lekelenne benzeyen korkunç/ anılarta pıhtı-
laştığı/ kınk bir el aynası."
Resim Yazılan'nda sainn dergilerde. gazetelerde ya-
yımlanmış resim/ressam yorumlan dertenmiş. Batı res-
minin yani sıra Türk resmi ve Türk ressamlan...
Ama yalnızca yorum yazılan değil. Ahmet Oktay re-
sim sanatından yola çıkarak sıyasal düşüncesini de di-
le getirme fırsatı buluyor. Tıpkı edebiyat eserinden yo-
la çıktığında yaptığı gibi.
Bizde resim sanatı üzerine yazılanlar, çoğu kez. en
meraklısının bile çozemeyecegi bir dille kaleme geti-
nlir, hernedense. Terimler, kavramlar ancak uzman ki-
şilerin anlayab/leceği soydandır.
Ahmet Oktay şaırliğinin getirdiği sözcük dağan zen-
ginliği içersinde bu rizikolu dil ve anlatımı ılındınyor, re-
sim sanatını adeta herkese sevdirmek, herkesin kılmak
ıstiyor.
Günümüz resim sanatının vardıgı noktada, kaygtsı
toplumdan yana ressamlara, yapıtmda toplumsalcı
çızgıyi öne çıkaran resim adamına özel bir yer ayırmış.
Elbette deneycilık, deneysel ama, yaşanan acıdan
büsbütün habersız kalmayarak. Bu bağlamda Neşet
Günal, Neşe Erdok, Aydın Ayan gibi sanatçılann ya-
prtlan, Oktay'ın yazılannda bzel bir anlam taşıyor.
Derken can alıcı bir soru:
"Ustalar nıye yoruldu. gençler genellikle niye ses-
sizleşti. daha vurgulayıcı birsöyleyişle: Resim niyeev-
cılleşti?"
Ahmet Oktay bu soruyu yakJaşık yirmi yıl önce sor-
muş, 1983'te. Aradan geçen zaman ne resim sanatın-
da, ne öteki sanatlarda pek bir şeyi değiştirdi. Kimi ki-
şısel çabalar dışta tutulursa, sanatlar büsbütün evcil-
leşıyor.
Dahası. "evcilleşmek" sözü bile asıl durumu ifade
etmiyor. Bugun "ala ala hey" dönemine tanıklık edı-
yoruz sanatlarda. Sanki sorunlannı alabildiğine çözmüş
bırülkede yaşıyoruz, bu yüzden de sanatlar "acı"yı di-
le getırmeyi gereksınmiyor...
Ahmet Oktay'ın bıryazısını özel ilgi duyarak okudum:
"Uygur Gerçegi".
Şair bu yazısında Burhan Uygur'un resmı üstünde
duruyor. Burhan Uygur sevdiğim bir ressamdı. Arka-
daşımdı. Oktay'ın yazdıklarını okurken geçmiş, yitmiş
günleri anımsadım.
Burhan Uygur bazı resimlerine ikişer üçer sözcük-
ten oluşma tümceler ekleyiverirdi. Çok hoşuma gider-
di.
Istanbul'da geceyi betimleyen, Galata Kulesi'nin
beliriverdiğı bir resmıne "Sanat şimdi olması gerekîi-
ğiyerde..." diye yazmıştı. Anımsamak içimi sızlattı.
Resim Yazılan, Türk resmi ve resim sanatı üstüneağır-
başlılıkla düşünce üretmiş bir şairin yaprtı.
Takvjmde Iz Bırakan:
"Çoktan döndümgittığimgurbetlerden/yinede/içim-
de kanayan birsılanın sesi." Ahmet Oktay, Toplu Şiir-
leri, Yapı Kredi Yayınlan, 2002.
Terelleşme' tarüşılıyor
• Kültür Senisi - 'Sivil Toplum Kuruluşlan
Sempozyumu'nun 11 .'si, bugün ve yann tstanbul
Teknik Universitesi Maçka Sosyal Tesisleri'nde
yapılacak. Sempozyumun bu yılki konusu 'Sivil
Toplum Kuruluşlan, Yerelleşme ve Yerel
Yönetimler'. Öd gün boyunca 'yerellik'
kavTamından "yerel yönetün'e kadar türlü
konular tartışılırken, konu üzerinde çalışmakta
olan STK'lerin deneyimlerini paylaşacağı atölye
çalışmalan da düzenlenecek.. Avrınttlı bilgi
ıçin: (0 212 233 21 61)
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K
K A M I L M A S A R A C I