Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2002 PAZAR
14
• • • •
LJ±1. kultur@cumhuriyet.com.tr
ÇACIN YANSILARINI CETİRENLER FERİDUN ANDAÇ
aşar Kemal
yeni romanında
yüzünü denize,
mübadelede
boşaltılmış bir
adaya dönüyor.
Ötekilerin
macerasıyla,
suyun beri
yakasmdakilerin
yaşadıklannı
buluşturuyor.
Ortaya bir
Anadolu haritası
çıkıyor.
aşamıntanığıbirromancıOnun anlatısına yüzünüzü döndüğünüzde,
yeryüzünün bütün renklerini göriir, sesleri-
nin ipiltisini hissedersiniz. Nerede, ne zaman
olursa olsun açıp bir kitabını okumaya yönel-
diğinizde; dilinin şenligi, sözünün çağılhsı alır
sizi içine.
Yaşar Kemal adını çağdaş edehıyatımıza su-
nan, artık onun adıyla simgeleşen Ince Me-
med romanının yazılışının üzerinden yanm
yüzyıl geçti. Yazanmız o günden bugüne otu-
za yakın roman yazdı. Bunlann birçoğu 'ne-
hirroman'dı 'DağmÖteYüzü\'Akaçasaz'm
Ağalan', 'Kimsedk', 'tnce Memed' dörtlüsü-
nü tümleyen romanlar olmuştu. Dört kitapta
tamamlanacak 'Bir Ada Hikâyesi' ise bu us-
ta romancının anlatısının "anakara'sı olan
Çukurova'nın (daha doğrusu onun Çukuro-
va sının) yeryüzü coğrafyasındaki benzersiz-
liğini anlatıyordu. O 'anakara'nın dünya ede-
biyatında tek bir yer oluşunu, oranın anlamı-
nı dıle getiren bu roman dizisinin çağdaş epo-
pe olarak nitelendirilmesi ise hiç de yabana
atılacak bir olgu değil.
Kuşkusuz, bunu tek/benzersiz kılan Yaşar
Kemarin yaratıcılığının özgürüüğüdür. An-
latısının 'anakara'sı bir ütopya adasıovası.
gerçekdışı bir yer'yurt değilse de; romancı-
mızın çağına/dönemine, üzerinde yaşadığı
cografyaya tanıkJığının birüctirdikJeriyle oluş-
muş, biçimlenmiştir.
Her yeni romanıyla yeni bir sesi yakalaya-
bilmiş, insanlığın doğadaki debelenişinin se-
rüvenini anlatmıştır. Yeni 'nehir roman'ının
öncesindeki 'Kimsecik' üçlemesinde daha
çok farklı kıyılara ulaştırmıştı bizi. Bu kez de
o 'anakara'dan kopmadan, yüzünü denize,
mübadelede boşaltılmış bir adaya dönüyor.
Ötekilerin macerasıyla, suyun beri yakasm-
dakilerin yaşadıkJannı buluşturuyor. Ortaya
Coğrafyasını kendiyarattı- 'Bir Ada Hikâyesi' dörtlemeniz. sizin be-
şinci 'nehirroman' diziniz. 'Akçasaz'ın Ağa-
Ian'nm3.cüdideyazddığında 17n>manukbir
'nehir roman'. Sizibu bütün'de'nehirroman'
yazmaya yönetten neydi?
* YAŞAR KEMAL - Yazar bındıği atındız-
ginini bir çeker, iki çeker, at başını almış git-
mişse artık onu yenemez. Birkonune istiyor-
sa, ne kadar olacaksa yazar onun istediğini
yerine getirmek zorundadır. Bir aralık konu-
ya önem vermeyi roman için önemli bir ma-
rifet sandılar. Ben buna hep karşı çıktım. Ko-
nu yazann yazarlık gücünün önemli bir ya-
nıdır. Yıllar önce tartıştığım bir arkadaşıma,
"Savaş ve Banş gibi bir konıryu ancak Tols-
toybüyüJdtiğündeki biryazar bulabüirdL Ko-
nularyazann gücüdür. Parma ManastırT nın
konusunu ancak Stendhal yaratabiiir ve an-
cak böyie bir konuyu Stendhal büvüklüğün-
deki bir yazar işteyebiüraT, dedım.
-Bir romancının coğrafyasuıı, 'anakara's-
m yansttan bu birikimde bir tanıkhk söz ko-
nusu:tnsan-dogaitişkisi,tarihsei-tophımsalde-
ğişim süreçieri bunun evTİlme noktalannda
insanhğmtrajedKinidikgetinne_Si/,hepbu
yolculuğun izinden gfttmiz. tnsan-doga caüş-
ması, yerinden yurdudan edilme... Romanct-
nın çağuuntanıkbğı düşüncesinekaüiryor mu-
sunuz?
KEMAL - Söz konusu olan ınsandakı bi-
rikimdir. Bir yazann ne kadar birikimi varsa
yaratma gücü o kadar artar. Elbette her biri-
kimi olan yazann bir de yarattığı bir coğraf-
yası vardır. Son romanımdaki birkişi, şu dün-
yada insan en çok insanı, yani kendisini ta-
nımaya çahşmıştır diyor. Bu iş o kadar kolay
bir iş değil ki, insan daha gerçeğine yaklaş-
maya çahşıyor. Bu da en çok romancıya dü-
şüyor. însan psikolojisi de sonsuzdur. Bizim
ustalanmızm hemen hepsi de bu yolda ömür
tüketmişlerdir. İnsan sonsuzdur ama zaman
ve mekân sınırlıdır. insan da ne kadaryeni bir
dünya bulursak... Bulursak mı demeliyim,
bilrniyorum. Insana ne kadar, ne kadar yak-
laşırsak, öteki insankendini bizde bulursa, bel-
ki insangerçeğine biraz daha, biraz daha yak-
laşınz. Işte yazann yarattığı coğrafya, ken-
dini tanımaya, ötekileri tanımaya yarar. Ken-
dini ve yaratnğın coğrafyayı anlatmak. Güç
olan da bu işte.
- İnsanın insanla, insanuı doğayla çaoşma-
sı/savaşunı sizin ana izieklerinizden. Göçü,kı-
nm-krvımyıflanni,doğanBirahribatınıhepan-
latünız» 'Mecbur' ve tutunamayan' insanın
bu serüvendeki dramı sizi hep ügUendirdL
AnlaO 'anakara'ıuzı kurarken romanda var-
mak istediğiniz yer neresrvdi?
KEMAL - insanın insanla ve doğayla ça-
tışması her zaman, bana göre durmadan sü-
recek. Doğa tükenene kadar. Doğa kınmı
böyle sürerse önce doğanın sonu, sonra da in-
san soyunun, öteki yaratıklarm sonu gelecek.
Birçok kuş türünün tükendiğini biliyoruz,
birçok hayvan türünün yok olduğunu da gö-
"tnsanın insanla ve doğayla çaüşması her zaman sürecek. Doğa fükenene kadar. Ve böyle
giderse önce doğanın sonu, sonra da insan soyunun, öteki yaraüklann sonu gdecek."
rüyoruz. Bunun sebeplerini de biliyoruz. Ve
bunlan bildiğimiz halde doğa kınmlarını sür-
dürüyoruz. Insanoğlu tez günde bunun bilin-
cine yedisinden yetmişine kadar varmazsa, do-
ğa kınmını sürdürürse lasa sürede kendi so-
yu da bitecek.
Romanda büyük yazarlannvaracakJan baş-
hca yerlerden bir tanesi insan psikolojisinin
en derinine inmek, psikolojide yeni ufuklara
varmak. Yeni ufuklar açmak. (...)
Ben bundan sonra mecbur insam çok dü-
şündüm, mecbur insanlar üstüne kitaplan
okumaya çalışum. Ince Memed buradan doğ-
du. Dünya öküzün boynuzlarmın üstünde dur-
muyor, dünya mecburinsanlann omuzlannın
üstünde duruyordu. Bu dünyaya mecbur in-
san gelmiş gitmişti. Biri de Ince Memed.
Romancının çağının sorumluluğu sorusu üs-
tünde durmayacağım, onun ötesinde daha
çok tanıklıklar, daha çok sorumluJuklar var-
dır. Romancınm işi çok gibime geliyor.
- Romancıhğmızmdeğişmeyen biryanıvar:
Doğa insan ilişkisi/eanşmasL.. Bır Ada Hikâ-
yesi'nin Uk iki romanı 'Fırat Suyu Kan Akı-
yorBaksana' ve 'Kanncanın Sulçriği'ile,bu
kez,bir başka boyuta geeiyorsunuz. Savaşlar-
la gelen kınm-krvımın izterini ek ahrken gö-
çün, mübaddenin öyküsüne dönüvorsunuz.
Bunu da terk edilen bir ada ekseninde kuru-
yorsunuz. Önce şunu sonnak isterim, neden
ada?
KEMAL - Önce, ada sorusuna bir karşı-
lık bulmalıyım. Doğa kınmınj anJatmak için
sınırlı bir yer. Bir temsili yer. Üstelik adalar
beni korkutmuyor, hoşuma gidiyor. Karay-
la deniz iç içe, zengin. Kanncanın Su Içti-
ği'nde savaşı bütün korkunçluğuyla anlattı-
ğım gibi, bu savaşı savaşanlann yapmadığı-
nı da anlatmağa çahşıyorum. Insanoğlu sa-
vaşı hiçbirzaman, hiçbir şey için istememiş-
tir. Onlar savaşa sürülmüşlerdir. Anadolu'nun
birçok ağıtlan savaş üstünedir. Birçok halk
türküsünde de savaşa karşı ilenmeler vardır.
Ben bu gelenekten geliyorum. Romanın bir
yerine geliyoruz ki, kıyasıya savaşan insan-
lar, birbirine kıyan insanlar, an geliyorki, hay-
vanlara kıymamak için savaşı kendiliğinden
kesiyorlar. Bir konuşmada bütün bir romanı
anJatamam ki. Bunu da benden kimse iste-
mez.
bir Anadolu haritası çıkıyor. Göçlerin, savaş-
lann, kınm-kı>imlann ardında bu-aktığı acı-
lann sağaltılma serüvenine dönüyoruz onun-
la. Hem olup bitenleri anımsatıyorhem de 'bu-
gün neyapabiMriz'i düşündüriip kuruyor, gös-
tenyor.
Yaşar Kemal'in sözlerinde yaşamanın baş-
kaca da bir anlamı olmasa gerek! Çağının ta-
nığı bir romancının getirdiklerine dönüp bak-
mak, bunu onunla enine boyuna konuşmak
için yüz yüze geldik onunla. Sözün çadınnı
kurup. dılin yurduna, anlatısının 'anakara'sı-
na döndük.
Toroslar'dan Cukurovaya.
'Ben sevgi
insanıyım'
- Banş, sevgt bir arada yaşanıa düşünce-
sinin tözünü veren; insanhğı, doğayi ancak sev-
ginin kurtarabileceğini imieyen bir roman
dünyası kuruyorsunuz. Bazı anlatılar bazı
yaş dönemJerini mi bekler, ne dersiniz?
KEMAL-Fendun, sız benim yaşamımı ya-
kından izlemiş bir kişisiniz, benim ömrüm
gençliğimden bu yana hep sevgiyle, dost-
lukla geçmedi mı. bu sevgi uğruna çok şeye
katlanmadım mı. siz Toroslar'da kahruş, Çu-
kuro\a'yı yaşamış bir kişi olarak yaşam ef-
sanemi halktan dinlemiş kişi değil misiniz?
Bızim oralarda her işin başı sevgi değil mi?
Böyle halkm içinden çıkan kişi sevgisiz bir
dünya yaratabiiir mi? Toroslar'da sevgiyi bir
yaşam biçimi haline getiren kişileri yaşama-
dık, görmedik mi? Böyle insanlar. bin bela-
dan geriye kalan, sevgiyi bir yaşam biçimi
haline getiren Pir Sultanlar ve onun yolun-
dan gidenler değil mi? Benden başka bir tu-
tum, davranış bekJenebilir miydi? Ben hal-
kımı derinlemesıne yaşadım.
- "Bir düş dünyası. biranJatma dünyası kur-
mak, başka şeyler yapmak, bu dünyayı söz-
legerçekleştirmek" sözlerinizbuyeni 'nehir
roman'nuan izkklerini çağnşurdL Burada söz-
le gerçekleştirdiklerinizin çağunızda birer
manifesto gibi aigılanmasını düşünüyorum.
Biraz bunun ucunu açalım: sizin doğaya, sa-
vaşa, kınm-kıyıma, kaç-göçe bakışuuzdan
yola çıkarak_
KEMAL - Dünya yalnız görmekJe, yaşa-
makJa değil. asıl sözle gerçekieşiyor. Hep
kendime yonttuğumun sanılmasım istemem.
Manifestolardan korkmayalım. Ben kork-
mak istemiyorum. Romanın zenginliği sı-
nu-sız diyemeyeceğım, smırlıdu- az da olsa,
her şey gibi. EvTende sınırsızhk çok. Belki
smırsızlık işimize yanyor da onun için sını-
n o kadar çok aramıyoruz. Elbette romanda
manifestolar da var. Hiçbir şe>in, hiçbir ger-
çeğın romana zaran olamaz. Büyük. iyi iş-
lenmiş bir sanat yapıtı her şeyi sırtında taşı-
yabildiği gibi manifestolan da sırtmda taşı-
yabilır. Bunun sanata hiçbir zaran olamaz.
Günümüze kadar gelen anlatım sanah sırtın-
da çok şey taşımıştır. Çağımız sanatçılan
gerçeklerden korkmamalı. Yoksulluk bir alm
yazısı degildir. Bunu bütün insanJara anlat-
mahyız. Sanatçınm birinci işi bu. Bunu dile
getirmeyen kişi ağzıyla kuş tutsa hiçbir sa-
nat türünü tutruramaz. Günümüze kadar ge-
len büyük sanatçılar, çağlannın gerçeklerin-
den korkmayanlardu-. Didaktik olmaktan bi-
le korkmayanlardu-. Onlann yürekJen ağız-
lanna kadar se\giyle doludur. Tolstoybir sev-
gi pe\gamberi değil mi?
OKUMALAMBASI
ENİS BATUR
bmir Ansiklopedisi
Hafta içi Izmır'e gittim, döndüm. Sınırlı boş zama-
nımda, Kemeraltı sokaklannda gezdim ve yüzyıl ba-
şından kalma evlerin, pasajlann, çarşı dukkânlarının
arasında dolaştım. Oradan Pasaport'a geçtim ve
Kordon'a uzanan biraçık hava sergisinden "kartpos-
tallarla lzmir"i okuma fırsatım oldu. Geçmış ve şim-
diki zaman çarpıştı durdu zihnimde. Kuşağımın pek
çok üyesi gibi ben de, yakınmaktan ve yitirilmiş ola-
nın hasretini duymaktan uzak duruyorum nicedir. Bu-
nun yerine, bugün yapılabılecek bir şeyler varsa on-
lan yapma çabası içinde olmak bana daha sağlam,
tutarlı bir yol gibi görünüyor.
izmir Belediyesı'nın yayımladığı kent kültürü der-
gisi Izmır. üzerinde durulmayı hak eden gırişimler-
den biri işte. Dörduncu sayının dosya konusu da, rast-
lantı buya. Kemeraltı'naayrılmış. Şehirtarıhçisi, kül-
turtarihçısı, mimar, yazılan veçizileri, belgelervefo-
toğraflar eşlığinde bu orgüyü kuşatıyorlar. Gerisi yö-
neticilere mı kalmış, hayır: Gerisi hemşerilere kalmış.
Korumak, geliştirmek, yeni yaklaşımlar getirmek, en
çok o kentte yaşayanlann işi, tasası olmalı - yoksa,
hiçbir çozümün tepeden inme gelecegmi, tutacağı-
nı sanmıyorum.
İzmir, herdönemde topoğrafik önemini dayatmış
biryerleşim merkezı. Asıl, XIX. yuzyılın ikinci yarısın-
da öne çıkmış, gücu artmış bir tıcaret kentı. Kültü-
rel gelışimi buna koşut olarak tamamlanmış, doğal
olarak: Şehrin dokusu, mimari özellikleri, toplumsal
yaşam üslubu ekonomık dinamizmınden soyutlana-
maz şüphesiz.
Geniş bir ailenın önde gelen bir üyesı. Marsilya,
Cenova. Napoli, Iskendenye, Selanik gibi ortak özel-
liklere sahip kentlerin çoğunu görme fırsatım oldu;
benzeriıkleri şaşkınlık izlenımleri doğurdu her sefe-
rınde, ıçimde. Napoli'yi ayınrsak, kozmopolıt insan
örgüsü başat olmuş hepsınde. Petropoulos, Sela-
nik'in bu boyutunu nasıl yitirdığinı uzun uzun anlat-
mıştı. kitaplığından çıkardığı pek çok kıymetli belge
eşliğinde. İzmir için aynı görunumü, Mübeccel Kı-
ray'dan Rauf Beyru'ya. oradan da günümuz araş-
tırmacılarına sıçrayarak elde edebiliriz.
Düşünce uretmek içinzem/n gerek. Üniversitenin,
yerel yönetimlerin, bağımsız yayın kuruluşlarının,
gorsel ve yazılı medyanın kentlerin anatomisinin çı-
kanlması bağlamında canalıcı roller üstlendiğı, ust-
lenebıleceği tartışılmaz. Canlı bir organızma olarak
her kentın, ayrıca, farklı türden araçlara gereçlere ge-
reksinim duyduğu da unutulmamalı: Haritadan reh-
bere, makro monografilerden mikro monografilere,
kartpostal tıpkıbasımından sözlü tarih çalışmalan-
na giden genış bir yelpazede.
Turkiye'de, son çeyrek yüzyıl ıçınde, ıvmesi gide-
rek artan bir üretım söz konusu. bu alanlarda. Tzmir
örneğinde olduğu gibi, araştırmacılann kentin her bir
boyutunu didiklediklerı gozlemleniyor. izmır'ın, as-
lında, Istanbul konusunda yapıldığı üzere, büyük, kap-
samlı bir Ansiklopedisi olmalı, yapılmalı. Malzeme
çoğaldıkça, arttıkça, onu okurun kucaklaması, top-
laması güçleşir; Ansiklopedı toparlayıcı bir formdur,
ayrıntılı takıp için kaynakçalarıyla meraklıları yön-
lendırebilir. Yeni teknolojileri de göz onünde tutmak
yararfı olur böyle bir projede: DVD, CD-ROM, CD tü-
rij malzemeler eskisi kadar pahalı üretım alanları de-
ğil artık: Hareket ve ses eklenmeli yann yapılacak
Ansiklopedilere.
İzmir ile ılgili şarkılar, ezgiler; filmler, belgeseller;
planlar, haritalar yazılı metınler kadar önemli. İzmir
Belediyesi, gördüğüm kadarıyla, kültür etkinlikleri
konusunda son derece duyarlı. Oylumlu, doyurucu,
donanımlı bir İzmir Ansiklopedisi için merkez olma
görevini üstlenebilir ve çeşitli dallardan araştırmacı-
lann katkısını bu kaynağa aktarabilir.
Tartışmak bile abes: Bütünüyle nesnel bir yakla-
şımısterdoğruAnsiklopedicilık. Izmır'intarihindene
nasıl yeralmışsa öyle değerlendirılmesi gerekir. Ba-
na oyle geliyor kı, aynı anda. bir de Yunanca ve In-
gilizce versıyon da düşünülebilir.
İzmir yalnızca Türkiye'nin değil, Avrupa'nın ve Or-
ta-Doğunun da. başı çeken şehirlennden bıri.
*Söyleşinın tamammı Adam Sanatdergi-
sinin Haziran 2002 'Yaşar Kemal ÖzelSa-
yısı 'nda okuyabilirsiniz.
Yaşar Kemal'e fahri doktora
• ANKARA(CumhurijetBürosu)-Bilkent
Üniversitesi'nce, dün üniversitede düzenlenen
törenie. dünyaca ünlü yazar Yaşar Kemal'e.
fahri doktora unvanı verildı. Törende konuşan
Yaşar Kemal, Türkiye'nin bir gelişmenın
eşiğinde olduğundan kuşku duyduğunu
belirterek "Olup bitenler kuşkumu yok
edemiyor. çoğaltıyor" dedi. Türkiye'nin ancak
kendi kültür birikimine sırtını dayadığında
dünya kültürüne katkısı olacağını ıfade eden
Yaşar Kemal, konuşmasının ardmdan uzun süre
ayakta alkışlandı ve törenın ardından
okuyııculanna kitaplannı imzaladı.
BÜ'de bugün ve yaraı Tîündömimü7
• Kültür Servisi - Boğazıçi Üni\ ersıtesı
Folldor Kulübü 2001 Ekim ve 2002 Mart
aylannda sergilenen "Semah, Doğu, Balkan'
adlı gösteriden sonra 'Gündönümü' ile bugün
saat 15.00'te ve yann saat 18.30'da Boğazıçi
Cniversitesi Murat Dikmen Salonu'nda
izleyicisiyle buluşacak. Balkan, Semah ve Doğu
olmak üzere üç bölümden oluşan " Gündönümü',
22 Mayıs saat 19.30, 23 Mayıs saat 18.00 ve 26
Mayıs saat 15.00'te de ızlenebilecek. BGST Dans
ve Müzık birimleri tarafindan hazırlanan
gösterinin ilk bölümü olan Semah öbeğinde Kürt
ve Türk dans ve müziklerinden yararlanıhrken
ikinci bölüm Balkan öbeğinde Bulgar, Makedon,
Türk. Arna%oıt ve Çingene dans ve müzikleri
kullanılıyor. Göstennın son bölümünü oluşturan
Doğu öbeği ise Kürt (Kurmanci, Zazakı. Sorani),
Türk, Ermeni ve Arap dans ve müziklerinden
yola çıkılarak hazırlanmış. (0 212 358 15 40)
'Su -Renk-Taş-Kâğıf sergisi
• Kültür Servisi - Uluslararası Plastik Sanatlar
Derneği ve Axa Oyak'ın düzenlediği, 'Su - Renk
- Taş - Kâğıt' adlı sergi, 30 Mayıs'a dek
Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Sanat
Merkezi'nde sanatseverlerin beğenisine
sunulacak. Ülkemizin 10 sanatçıyla temsil
edileceği sergi, Doğu ve Batı Avrupa'nın 43 üye
ülkesinde faaliyette bulunan tüm AIAP'AIA
üyesı sanatçılara açık olacak. Sanatın ülkeler
arasındakı serbest dolaşımını özendirmek,
toplumlararası dayanışma ve kültürel bağlann
desteklenmesini sağlamayı amaçlayan sergide
suluboya, guaş, mürekkep ve diğer kanşık
tekniklerde (mıx medıa) kâğıt üzerine üretilen
yapıtlar yer alacak. (0 212 247 62 83)