01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURtYET 19 MAYIS 2002 PAZAR 10 PAZAR YAZHARI Pabuç pahalı, her zamankesilmez... Aslında moda dünyasından sikâyet etmek için en uygun zamanı seçmiş kabella Rosselini. Yaş bakımından demek istiyorum. Gerçi, ö>le yüzüne bakılmayacak kadar jaşlanmadı ama moda ve reklam dünyasında kullanılacak genç bir figür de değil artık. Gençliğinde tanıtımını yaptığı ürünlerin aslında hiç de iyi olmadığını, aksine sağlığa zararlan bulunduğunu açıkladı. 0 yıllarda çahştığı reklam şirketinin kendisiyle. tanıtımını yaptığı ürünlerin iyi olmadığına ya da sağlığa zararlı olduğuna ilışkin konuşmaması konusunda bir anlaşma yaptığını da belirtti. Tabii bu açıklamayı bunca yıl geçtikten sonra yapıyor Rosselini. Asıl söylenmesi gereken zamanda sessiz kalıp da artık kullanılmasına gerek olunmayan bir yaş diliminde, yani Basra harap olduktan sonra çenesi açıldığı için söylediklerinin pek bir kıymeti harbiyesi de olmuyor. Moda, kendisini ahk alık izleyenleri pençesinde kıvrandırmaya devam ediyor. Bu yeni bir şey değıl. Şu moda dünyası denen çark, öyle bir dönüyor ld, ürünlerinin bırakın zararlannı tartışmayı, yararlı olduğunu bile sanabiliyor insan. Bu da modanın aynlmaz bir parçası olan reklam denen ~~"—~"~ akıl çelici olguyla yapılıyor. Sigaramn Batı'da yavaş yavaş yayıldığı sıralarda tütün üreticilerinin sigara tanıtımlannı bir görseniz. Sigara ve tütün zekâyı açar, ruha mutluluk verir, nefes alıp vermeyi kolaylaştınr, zindeleştirir bu reklamlara göre. Daha 30 yıl öncesine kadar sigaramn gerçekten yararlı olduğu ilan edilmeye devam ediliyordu. Günümüzde yaşı 50'yi geçmiş ne kadar sigara tiryakisi varsa hepsinin, içtikleri sigarayı üreten şirketleri, kandınldıklan gerekçesiyle mahkemeye venneleri ve tazminat kazanmalan otuz yıl öncesinin o akıl çelen yanıltıcı reklamlan yüzündendir. YakJaşık bir on ya da on beş yıldır sigara paketlerinin üzerine sağlığa zararlı olduğu uyanlan asılmakta. Çarpıcı bir örneği ammsatayım size aklıma gelmişken. Marlboro sigarasuıın tanıtımmı yapan ve kendisi de sıkı bir Marlboro içicisi olan reklam yıldızı o ünlü kovboy da sigararun yol açtığı kanserden ölmüştü. Yani ürünlerin tanıhmında çoğu zaman gerçekler iletilmiyor alıcıya. Dolayısıyla Rosselini yeni bir şey söylemiş olmuyor. Kışisel anlamda plastik bir dünya olarak algıladığım moda sektörüne ilişkin hiçbir olgu bana şaşırtıcı LONDRA MUSTAFA ERDEMOL gelmiyor. Ama tabii ki benim açımdan gereksiz bir tüketim özendiricisi olmasına karşm modamn yaşamımızdaki rolünü da yadsıyamam doğrusu. Zaman zaman bir modacımn bakışma gerek duyuyor insan. Afganistan Başbakam Hamid Karzai'nin, ülkesine özgü pelerinini, ipek işlemeli, yakasız gömleğiyle tamamlanmış ceketinin üzerine atması ilk önce ünlü bir Italyan modacımn dikkatini çekmiştı. O modacıya göre Karzai dünyanın en şık giyinen başbakam. Adı geçenin Taleban vahşetinin arasından üstelik birden bire, temizlik, sadelik ve düzeni ifade eden iyi bir fıgür olarak belirişi, son yıllarda bu özelliklerden yoksun moda dünyasının dikkatini çekiyorsa çok iyi tabii. Belki onu örnek alıp daha derli toplu ürünler sürebilirler piyasaya. Bir pelerin bakın neleri değiştiriyor. Oysa geçmişte özellikle Ingiltere'de, tskoçya'da vakti zamanında hiç de hayırlı işlerde kulHanılmazdı pelerin. Tuvalet olmadığı zamanlan kastediyorum. Pelerinler bir seyyar tuvalet işlevi görürlerdi. Diyelim ki sıkışhnız, hacet giderecek bir yer de yok. Yüzünüzdeki ifadeden sıkınhnızı anlayan pelerinli bir zat -ki seyyar tuvalet işlevi ^ ^ ~ " ^ ^ ^ görürlerdi bu adamlar-yanı başmıza dikilir, pazarlıkta anlaşılrr ve adam pelerinini size perde yaparak rahatlamamzı sağlardı. Pelerinin asalet sembolü haline gelmesi çok sonradır. En azından insanlar tuvaletlere kavuştuktan sonra. Moda bu. Dünyayı serseme çevirdiği zamanlar oluyor. tnsanlar nasıl toplu bir yamlsama içine girip kendilerini başkalanna güldürtecek elbiseler giyebilirler, anlamak zor. 1660'ta kadınlar "hennin" adı verilen şapkalar giyerlerdi. Ve bu şapkalar dondurma külahına benzerdi. O dönemin modacısı nasıl yutturmuşsa, kimi aklıevvellere yıllarca giydirmiş bu şapkalan. Ben en çok Niğbolu'da Türklerle yaptıklan savaşı kaybedince kaçmaya çalışan şövalyelere gülerim. Ülkelerinde moda olmuş poulaine adı verilen bir tür ayakkabtyla gitmişlerdi savaşa. Burnu çok uzundu bu pabuçlann. Yenilip de kaçmaya çalışmca çok uzun olan bu burunlar yüzünden koşamamışlar, çareyi ayakkabılann burunlanm kesmekte buhnuşlardı. Rosselini haklı. Tanıtıma, modaya kulak vermemek lazım. Her sıkıştığımızda ayakkabımızm burnunu keseceksek, işimiz var gerçekten. Yurdumun güzel insanı ÂŞIK MAHSUNİ ŞERİF Isyanı ve sevgiyi sesimizde buluşturduğumuz, yaşamı yürekten bölüştüğümüz, yüzyıllık dostum. Türkülü ışığın toprağı aydınlatmaya devam edecek. EDİP-AYTEN-OZAN-TÜRKÜ AKBAYRAM 'MeVolvo -YouKumral...'Benim otobüsle sabah işe gidiyorum. Otobüsün anayola girmeden önceki son durağı, bizim semtin zengin köşesinde. Evler ya villa tipi ya da ikişer hanelik sıraevler. Kocalan ya da beraber yaşadıklan erkekler işlerine kendi otomobilleriyle gittikleri için kadınlar benim otobüse binerler. Genellikle benim gibi kirada oturanlan değil, birbirlerini tamrlar. Çocuklarmm kreşi, okul sorunlan filan yüksek sesle konuştuklan konular arasmdadır. Ister istemez dinlersiniz, elinizdeki gazeteyi, kitabı okuyamaz hale gelirsiniz. Geçen hafta iki hatun yanımda dikilmiş konuşuyordu. Daha önce defalarca gördüğüm kişiler. Esmer olam dertliydi. Önceşaka yaptığım sandım ama kadın ciddiydi. "Ona pıbsını pırüsını toplayıp girmesini söyiedim. Bu berabeıük böyle sürmeyecek çünkü. Bu ay sonu taşınacak." Öteki hemen sordu: "Peki evin banka borcunu ne yapacaksm? Tek başma ödeyebilecek misin?" Esmerin yanıtı hazırdı: "En çok gelecek ayınkini ödeyebilirim. Sonra birini bulmam gerekecek." Yani kadının evini, çocuklannın bakımım ve yatağını paylaşacağı yeni bir insanı bulması için önünde bir-bir buçuk ayı vardı. Biri gider, öteki gelirdi. Uzaktan çok mutlu gözüken bahçeli, şirin evlerin içindeki başka dünya bir otobüs yolculuğunda ayaküstü söylenen iki cümleyle kendisini STOCKHOLM GURHAN UÇKAN ortaya çıkanyordu. O başka dünyanın izlerini Isveç'in saygın gazetelerinde de görmek mümkün. "Düzenli ekonomisi, yazhğı, otomobili olan beyter" nedense hep yalnızdırlar ve _ ^ ^ _ ^ ^ _ gazeteye ilanlar vererek "ciddi bir hayat arkadaşı" ararlar. Kadınlar da öyledirler. "Orta yaşh, çekicL canayakm"dırlar ama yalnızdırlar. Ilanlarda elden geldiğince kısa ve öz sözcükler kullanıldığı için okunduğu zaman komik anlamlar da ortaya çıkar. Ben bu yazının başlığmı, buradaki kadm bir köşe yazannm bir yazısından aldım. "Me Tarzan - You Jane, Me Volvo - You KumraL" Küreselleşen dünyanm maddileşen insan ilişkilerinin her kaynıyor Hindistan'ı etkisialtına alan sıcak havadalgası halkı bunaltryor. Kalküta'daki bugenç kadın, bebeğinibir yelpazevie serinletmeye çahşıyor. Güneydeki AndraPradeş eyaletinde sıcak yüzünden 1 hafta içinde 622kişi yaşamını yitirdL (REUTERS) safhasında aym şeyler görülüyor. Isveç gazetelerinde birbirinden çarpıcı rumuzlarla ilan veren kadınlann büyük çoğunluğu Isveçli değil. Uzakdoğulu, Orta Avrupalı ve Baltık ülkelerinden. Bunun nedeni. Isveçli beylerin yanlanna takıp ülkelerine getirdiği ve bir süre sonra kapınm önüne koyduğu kadınlann sayılarmm giderek artıyor ohnası. En azla yetinenler Uzakdoğulular. Varlığa, mala mülke en susamış olanlar eski Doğu Avrupalılar. Terk edildikleri zaman Isveç'te kalabiliyorlarsa, çaresizliklerini derhal gazete ilanlanyla gösteriyorlar. En trajik grup, Isveç'te kalma izni henüz olmadığı için kendilerini döven, hırpalayan ve insanlık dışı diğer davTanışlarda bulunan Isveçli erkekleri çekmek zorunda olan kadınlannki. Kadm haklannın en yüksek olduğu bu ülkede, en görünmez tabakayı onlar oluşturuyorlar. Benim otobüste derdini açan Isveçli kadınla bir bakıma aynı durumdalar ama, farklı "Kglerde" oynuvorlar. Metro adlı gazeteye "fsveçü kızlar hiç de o kadar eşit değüTer" adlı bir okur mektubu gönderen 16 yaşındaki Sara belki de en doğrusunu yazmış: "LTuslararası kadınlar gününden sonra İsveç'te yaşayan bir genç kız olarak kendi durumumu düşündüm. Sınınmdaki her kız i-string kullanryor. Hepsi koltuk alüanru. bacaklaruu ve hiç kuşkusuz 'bikini hatrmı' üraş ediyor. Hepsi sürekti rcjim yapıyor ve kullannıadıklan makyaj malzemesi yok. Iğrenç gözükmemeye' çoközen gösteriyorlar. Benden başka hepsi. Çünkü ben iğrencim. Kızlar bacakları aynk oturamazlar. Bunu bana nıüzik öğretmenim (erkek) söyledL Ama inşallah geleceğhn daha paıiak ohır. Belki maaşı erkeklerinkinden fazla farkh olmayan bir meslek edinirim. Her neyse™ Yaşrnı 40"ı bulup da iş piyasasuıda artık Ugi görmemeye başladığnnda ve hâlâ göze güzel gözükürken varhkh bir erkek bulmak en iyisi olacak. Ve inşallah o da bana tahammül edebilir. Bu ülkede hâlâ cinsiyet aynmcüığı olmadığına inanan kadınlar ve erkekler var." Bir New ^brk kâbusuBu bir kâbus. Telefonu açmak, posta kutusuna bakmak, radyo dinlemek, televizyon izlemek, dergi ya da gazete okumak istemiyorum! Amerika'da özellikle New York'ta yaşamış olanlar, belki bu isyanın arkasında ne olduğunu tahmin edebilirler. "CaD now and get your %30 percent offi" cümlesini daha fazla duymaya dayanamayacağım sanınm. Hemen aradıgınız takdirde, sattıklan ürün ya da hizmet için size belli miktarda indirim yapmayı öneren reklamlar burada yaşamm aynhnaz bir parçası. tlk anda bunun kötü bir şey olmadığını düşünenler olabilir, fakat bir süre sonra öyle kabak tadı veriyor ki duyduğunuz anda sinir krizi geçirmeye başhyorsunuz. Örneğin sabah saat 07.30'da telefon çalıyor, endişeyle açıyorsunuz ve karşınızda neredeyse hiç nefes almadan konuşan bir pazarlamacı. "Bugün nasılsnuz?" diyerek söze başlıyor ve hiç durmadan dakikalarca konuşuyor. Dinlemeyip kapatmak uygun olmaz diye düşünüp sabırla dinliyorsunuz, sattığı şeyle ilgilenmiyorsunuz, ama yapacak bir şey yok. Sonunda o anda telefonda kredi kartınızla sipariş verebileceğinizi söylüyor ve konuşma sırası size geliyor. Teşekkür edip, ilgilenmediğınizi belirtiyorsunuz, ısrarla baska alternatifler de olduğunu söyleyip devam ediyor. O kadar usanıyorsunuz kı karşıdakinin sesini bastırmak için ses tonunuzu yükseltıp bir kez daha hiç ilginizin ohnadığını belirtiyorsunuz. Bu yöntemi uygulayanlar arasmda kimler yok ki. Bankalar, telefon şirketleri, gazeteler ve dergiler, internet firmalan vs. Eve döndüğünüzde telesekreterinizi bu mesajlarla dolu buluyorsunuz. Telefon rehberinde numaranız varsa yandınız, bundan kurtuluş yok. Sadece bu nedenle özellikle New York'ta rehberde yer almayan binlerce telefon numarası var. Evden çıktınız, metroya ya da otobüse yürüyorsunuz, her taraf sokak ilanlanyla dolu. "Call Now!" kâbusu devam ediyor. Metrodasınız, istasyonun içinde, trende, her yerde aynı çağn var. Ofise geldiniz, internete bağlanmaya çahşıyorsunuz. Bırbiri arduıa ekranda belıren reklamlarla mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz. Birini kapatırken öbürü çıkıyor. bilgisayar oyunu gibi adeta. Porno sitelerinden. NEW YORK hayahnızın tatilini bedava kazanacağuıızı iddia eden seyahat fırmalannın reklamlanna kadar ne ararsanız var. Gazeteciye uğrayıp günlük gazetenizi alıyor ve dünyada ne olup bittiğinı öğrenmeye çahşıyorsunuz. Gazetenin yansından fazlası "CaD Now!" ilanlan ile dolu. Yolda öylesine gezinıyor ve rahatlamaya çahşıyorsunuz. Hemen her sokak başında ayakta duran bir görevlı el ilanlannı dağıtıyor ve istemeseniz de size bir şekilde bu ilanlardan vermeyi başanyor. Çünkü o ilanlan dağıttığı ilan kadar para kazanacak. Akşam eve döndünüz, posta kutusu dohnuş, açıp içindekileri ahyorsunuz. Bazısı adınıza, bazısı da "daire sakinine" gönderihniş bir sürü zarf var. Bu zarflan her gün açıp tasnif etmek, New York'ta yaşayanlar için ciddi bir iş. "Daire sakinine" gönderihniş olanlan açmadan derhal atsanız bile adınıza olanlan merak edip açıyorsunuz. Bu iş o kadar gelişmiş ki oturduğunuz semtteki ışyerleri birleşip ortak zarflar yolluyor. Bir açıyorsunuz içinde onlarca ayn el ilanı. Bu ülkede ne ZULAL KALKANDELEN kadar çok kâğıt israfı yapıldığım tahmin etmek olanaklı değil. Yorucu bir günden sonra biraz müzik dinlemek için radyoyu açıyorsunuz. Tabii ki müzik yerine iki dakıkada bir "CaD Now!" reklamlannı duyuyorsunuz. Ücretsiz 800'lü hat numaralannı defalarca tekrarlayıp beyninize işliyorlar. Sıkılıp televizyonu açmayın sakın. Fihn ya da dizi arasında onlarca bu reklamlardan izlemek zorundasınız. Bu tarz reklamlar çıktığında zaplamak faydasız, hemen her kanal aynı anda reklam yayınına başlıyor. Akşam yatağa yatıyorsunuz, rüyanızda karşı cuısten çok çekici bıri konuşuyor. "Caü Now!". "TamanT deyip telefona sanlıyor ve anyorsunuz, karşmızda bir canavar. Bütün paranızı alıp sizi sefil bir yaratığa dönüştürmek istiyor. Koşuyorsunuz, ayağınız takılıyor düşüyorsunuz, melek görünümlü bir yaratık beliriyor. Ellerini uzatmış size gülümsüyor. Rahatlayıp ellerine uzanıyorsunuz. "CaD Now!" diyor. Anyorsunuz, karşmızda size milyonlarca dolar kredi vermeyi öneren bir bankacı. "Thank you for caffing me now!" Çığhklar atarak uyamyorsunuz. Telefon çalıyor. Açacak mısımz? Vakfımızın kurucu üyesi, halk kültürümüzün öncüsü büyük ozan ÂŞIK MAHSUNİ ŞERİF Hakk'a yürümüştür. Merhuma rahmet dilerken, ailesine ve canlarımıza başsağlığı dileriz. Hacı Bektaş VeK Anadolu Kiiltür Vakfi Genel Merkezi Anadolu'nun yetıştırmış olduğu. Pır Sultan. Nesımı. Karacaoğlan, Âşık Vejsel. Davut Sulan. Âşık Daımrden sonra yaşayan en büyük ozan. hemşehnmiz ÂŞIK MAHSUNİ ŞERİF aramızdan aynlmıştır Ölümünden dolayı tüm Türkıye ve dünya halklannın başı sağolsun. Büyük ozan Mahsuni Şerif hayatı boyunca yanlışa karşı doğruyu. karanlığa karşı aydmlığı. zulme ve baskıya karşı haklının yanında olmuştur \e onun ıçın kendısıne haklı olarak yaşayan Pır Sultan Abdal denılmektedır. Saygılanmızla. Ak-El Akçadağ-Elbistan Eğitinı Sağhk ve Kültür Vakfi BÜYÜK YİTİK Sazıyla. sözüyle devrimcı savaşım geleneğıraıze halkçı bir yorum getıren. doğaçlamanm büyük ustası ÂŞIK MAHSUNİ ŞERİF'1 yıtirmış olmanın acısı ıçındeyız. Yen doldurulmaz bu büyük halk ozanımn tüm ailesine. yahnlanna. sevenlen ve dostlanna başsağlığı dilenz. Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfi Banşın. dostluğun. kardeşliğin. özgürlüklerin ozanı ÂŞIK MAHSUNİ ŞERİF' kavbetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Tüm dostlara \e ailesine başsağlığı diliyoruz. Tunceli Kültür ve Dayanışma Derneği Ankara
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear