01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 2002 S/ HABERLER DÜIVYADA BUGUN ALİ SİRMEN Genç Siyasetçi Mitosu Ağzı laf yapan ve güngörmüş birakranım ya- kınıyordu: - Ne şanssız kuşağız yahu, biz gençken, yaş- lılar muteberdi, yaşlandık gençler itibara bindi. llk bakışta hoşa gitse de, doğruluğu yine de tartışma götüren bir gözlem. Önce çok pariak bir örnek olmasa bile ondan başlayayım. Akşam gazetesinde köşe yazarlı- ğına başladığında. 27 yaşındaydı. Uğur Mumcu, başanlı bir asistanlık yaşamı, hapislik ve sakıncal ı p/yadeliği geride bırakıp gün- lük basında, şöhretin ve başarının basamakla- nnı jet asansörlerin yıldınm hızıyla tırmanarak top- luma mal olduğunda, 32'sinde bile değildi ve ba- sında ilkyazıları sanırım 26'sında yayımlanmış- tı. Aslında gençlik geleneği Türkiye Cumhuriye- ti'nin mayasında vardı. Mustafa Kemal, TC'nin ilk cumhurbaşkanı olduğunda henüz 42'sindeydi. TBMM'yi oluş- turup başkanı olduğunda ise kırkına bile varma- mıştı. Lozan'daki delegasyonumuzun başında- ki Ismet Bey, oraya gittiğinde kırkında bile de- ğildi. • • • Genç soluklar arayışı her zaman olmuştur. Ama hiçbir zaman son dönemdeki kadar dile getirilmemiştir. Çünkü içinde bulunduğumuz şu dönemde kamuoyunda, hep alışılmış yüzleri görmekten doğan bir bıkkınlık ve de gençlerin önünün tı- kandığı yolunda bir inanç var. Pek de doğru bir göruş değil bu. Unutmayalım, bugün görmekten bıktığımızı ile- ri sürdüğümüz simaların bir kısmı siyaset sah- nemizin yeni veya görece yeni aktörleridirler. Mesut Yılmaz 12 Eylül sonrası dönemin or- taya çıkardığı yeni bir isimdir, Tansu Çiller ha- keza... Bunların siyaset arenasında boy göster- meleri daha yirmi yıl bile geriye gitmiyor. Şimdi Mehmet Ali Bayar'ın DTP'nin başına geçmek üzere, Dışişleri'ndeki görevinden ayrı- larak, VVashington'dan Ankara'ya gelme kara- rını açıklamasıyla birden genç politikacı mito- su, yani efsanesi veya söylencesi yeniden can- landı. Siyasette de, medyada da, gençleşmenin ya- rarlı hattazorunlu olduğunu kabul ediyorum. He- le hele gerçekten yeni bir çağa girdiğimiz dö- nemde... • • • Ama bu gençleşmeyi ararken kafa kâğıdına bakmak yerine kafa yapısına bakmak daha doğ- ru. Genç Osmanlı paşalarını dinamik Cumhuri- yetin genç yöneticileri yapan, kafa kâğıtlarının değil, kafa yapılarının genç olmasıydı. Bülent Ecevit'in, Cumhuriyetin 'Ikinci Ada- mı'nı, ardındazaferle dolu birtarih olarak, siya- set sahnesinde yenmesi, Inönü'nün yaşlılığının yanı sıra 'Ortanın Solu' hareketinin getirdiği so- luktu. llhan Selçuk ile Çetin Attan'ı basında birden parlatan 1960 sonrasının getirdiği yeni toplum- sal ortamdı ve onlar, bu ortamın gereksinimle- rine yanıt veren yeni söylemleriyle, yani kafa yapılarıyla parladılar, kafa kâğıtlarıyla değil. Uğur Mumcu'yu araştırmacı gazetecilik ala- nında olduğu kadar yepyeni bir tür olarak nite- leyebileceğimiz belgesel mizah alanında parla- tan, onun gerçekten olağanüstü yetenekleri- nin, yepyeni soluk arayışında olan toplumun özlemleriyle buluşabilmiş olmasıdır. Bu yazı Mehmet Ali Bayar'ın henüz bilmedi- ğimiz yeteneği Üzerinde daha siyasete soyun- maya başlamadan önce, kuşku yaratmak için değil, ama yeni arayışımızın içeriğini olması ge- rektiği doğrultu üzerinde değerlendirmek için ya- zıldı. Konuyu tartışmayı gelecek yazıda da sürdü- relim. İran Büyükelçisi Lavasani: İliş/dlerimizibozmak isteyen düşmanlar var ANKARA (Cumhu- riyet Börosu) - Iran'ın Türkiye Büyükelçisi Muhammed Lavasani. PKK"nin askeri kanat yetkilisi CemilBayık'ın îran'da olmadığını ve yakalanmadığıru belir- terek "lld ülke arasın- daki ilişkilerin gelişme- sini istemeyen düşman- lar vardır. Bunlan siz tahmin edebihrsintr de- di. îran Büyükelçisi La- vasani, dün AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Zaman zaman si- yasi parti liderleriyle bir araya geldiğinı belırten büyükelçı. ikili ılişkıle- rin her geçen gün gehş- tiğini anlattı. Lavasani. Türkiye ile îran arasın- dakı doğalgaz boru an- laşmasının çok önemli olduğunu, bunun ileride Yunanistan'a kadar uza- tılmasının söz konusu olduğunu bildirdi. Îran Cumhurbaşkanı Mu- hammed Hatemi nın ge- çen günlerde Yunanis- tan'ı ziyaret ettiğini ve bu temaslar sırasında Türkiye-Yunanistan- tran arasmda üçlü işbir- liği projelerinin de ele alındığını belirten La- vasani. iki ülkenin gü- venlik alanında önemli bir noktaya geldikleri- ni anlattı. Büyükelçi, iki ülke arasında Ankara'da ya- pılan son güvenlik top- lantısında Türkiye ve Iran'ın karşılıkJı oiarak PKK ve Halkın Müca- hitleri Örgütü'nü "terö- risf kabul etme karan aldıklannı anımsatarak "Türkiye'nin dostları arasında sadece İran, PKK'yiterörörgütü ob- rak tanmuşür. Bu önem- li bir geüşmedir" dedi. İki ülke ilişJdlerinın eko- nomik ve ticari alanda da geliştiğini kaydeden La- vasani, bazı Türk Silah- lı Kuvvetleri (TSK) mensuplannın Iran-Tür- kiye arasında iyi ilişki- ler kurulmasından söz etmelerinin normal ol- duğunu da belirtti. Cumhurbaşkanı Sezer'in imzaladığı pakette, partilere Hazine yardımı cezası da yer alıyo] Ikinci 'uyum' onaylandıAINKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahnıet Necdet Se- zer, hükümetin Avrupa Birlıği'ne (AB) uyum çerçevesinde çıkardığı ikinci yasa paketini onayladı. Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Ya- pılmasına tlişkin Yasa'ya göre, dev- İerin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bü- tünlüğü, ulusal güvenlik, kamu düze- ni \e genel ahlakın konınması ile Ata- tiirk ve de\Tİm yasalan aleyhine suç ışlenmesinin önJenmesi için basılmjş eserlerin dağıtımı engellenecek ve toplatılacak. fşkence ya da zalimane, gayn insani veya haysiyet kıncı mu- amele suçlan nedeniyle AlHM tara- • Sezer'in onayladığı yasa, işkence ve kötü muamele sonucu Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'nin verdiği tazminat cezalannın sorumlu personele ödettirilmesirıi hükme bağhyor. fından verilen kararlar sonucunda ödenen tazminatlar, sorumlu persone- le rücu edilebilecek. Yasa, Siyasi Partiler Yasasf nda. anayasada parti kapatmayı zorlaştın- cı yönde yapılan değişiklikJere para- lel yeni düzenlemeler getiriyor. Bu- na göre, siyasi partilere temelli kapat- marun yanı sıra dava konusu fiillerin ağırlığına göre devlet yardımının ke- silmesi cezası da verilebilecek. Bu kesinti, devlet yardımı miktannın ya- nsından az olmamak kaydıyla yar- dımdan kısmen veya tamamen yok- sun bırakma şeklüıde uygulanacak. Yardımın tamamnıı daha önce alan si- yasi partiden, cezada yer alan tutann Hazine'ye iadesi istenebılecek. Yasa, anayasada yapılan değişik- lıklerle kapatma için getinlen "odak" olma kavTamını. SPY'ye de yansıtı- yor. Buna göre. bir siyasi parri, suç oluşturan fiillerin parti organlan ile üyelerince yoğun ve kararh bir şekil- de işlendiğınin, bu durumun o parti- nin büyük kongre. genel başkaa mer- kez karar veya yönetim organlan ile TBMM'dekı grubu ve grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça be- nimsendiğınin saptanması durumun- da odak haline gelmiş sayılacak. Affa uğramış olsalar bile devletin şahsiyetine karşı cürüm işleyenler, zımmet, ırtikap, rüşvet. dolandıncı- lık, hırsızlık ve inancı kötüye kullan- ma gibi suçlardan mahkûm olanlann dernek kurması yasaklandı. Yasayla, Toplantı ve Gösteri Yü rüyüşleri Yasası"nda da değişiklik ya pılarak toplantılan düzenleme yaş 21'den 18'e indirildi. Basın Yasa- sı'nın, yasaklanmış herhangi bir dil- de yayın yapılması halinde, sorumlu müdürlerle yayımlatanlar hakkında- ki cezalann para cezasma çevrileme- yeceği ve ilgililerin emniyette gözal- tında tutulabileceğine ilişkin madde- si yürürlükten kaldınldı. DGM'lerin Kuruluş ve Yargrlama Usulleri Hakkındaki Yasa'nın sanık ile avukahnın görüşmelerini suurlandıran maddesi de yürürlükten kaldınldı. MHP - DSP Hükümette 'mektup' sıhntısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP tstanbul Millervekili .N'azif Okumuş'un, DSP Genel Başkan Yardımcısı RaJışan Ecevit'e gönderdiği mektup, hükümet ortaklan arasında gerginliğe neden oldu. DSP Grup Başkanvekili Ayduı Tömen, mektup olayını "işgiizarhk" olarak nitelendirdi. MHP'li Okumuş'un Rahşan Ecevit'e gönderdiği mektup, hükümet ortaklan arasında sıkıntı yarattı. Okumuş'un, MHP yönetiminin bilgisi dahilinde mektubu kaleme aldığı öğrenildi. DSP yönetimi ise Okumuş'a tepki gösterdı. DSP Grup Başkanvekili Aydın Tümen, "fşgüzarhk vapılmış, Rahşan Hanım'ın bunu muhatap alıp yanıt vereceğini sanmryorunv dedi. Okumuş, mektubunda şu görüşlen dile getirmişti: "Saygıdeğer hanımefendinin mutiak bir genefleme ile bütün bir camiayı öcü olarak görmeye devam edebilmesinin ne gibi nedenleri bulunabiKr? Buülkede milyonlarca gönüDüsü ve mensubu bulunan bir hareketin meşruiyetini benimseyememenin acaba demokrasi ile bağdaşünlabiür bir açıklaması olabihrmi? Çünkü milyonlarca insanın söz konusu olduğu bir hareketi topyekûn karalayKive Savci: Tepkileri demokratik F tipi karşıtı sanatçılara beraat Sokakçocuklanna karakotdaşarla Poüs Teşkflaü'nın 157. kuruluş \ıldönümü dolajısn la Ankara Emniyet IMüdürfi Hasan Yücesan, sokak çocuklan ve Karakolspor bünyesindeki çocuklarla öğle yemeğinde bir geidi. Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde verilen yemekte, Sosyal Hizmctler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağh, UIus Çocuk ve Gençlik Merkezi'ndeki, sokakta çabşan çocukbnn oluşrurduğıı miizik korosu, şarkılar söyledüer. Hasan Yücesan. yemekten sonra vapöğı konuşmada, "sokak çocuklan' 1 ifadesinin doğru olmadığnu, bu şekilde tanımianan çocuklann ashnda "sokakta yabuz bırakılan çocuklar" olduğunu söyiedi. Yücesan, u Çocuklanmıza sahip çıkacağtz. Çocuklannuzı sokakta yanuz bırakma>^cağız" diye konuştu. .4NKARA (Cumhari- yetBürosu)-Aydın ve Sa- natçı Girişimi üyesi 14 ki- şi, F tipi cezaevini pro- testo ederek "örgüteyar- dım ve yatakhk" ettikleri iddiasıyla haldannda açı- lan davada beraat eftiler. DGM Savcısı TalatŞalk, sanatçılann, insani açı- dan doğru olduğuna inan- dıklan F tipi cezaevine karşı tepkilerini ortaya koyduklannı vurguladı. Ankara 2 No'lu DGM 'de görülen davanın dünkü karar oturumuna sanıklardan Ahnıet TeOL, Şnkrii Erbaş, Aydın Çu- bukçu. llhan Akalın. Ali Balkız. Selma Ağabeyoğ- lu, YıbnazDemiraL Hüse- >in Şahin,Necmeddin Sa- İaz, Fettah KölelL Oktav Etiman. Zerrin Taşpınar ve AbduDahAydm ile avoı- katlan katıldı. Şair Şükrü Erbaş, insa- ni kaygılarla bir araya gel- diklerini, F tipi cezaevı uygulamasına karşı bir di- zi etkinlikte bulundukla- nnı belirtti. Erbaş, yasa- dışı örgütlerle herhangi bir organık bağlannın ol- madığını söyiedi. Savcı Talat Şalk ise esas hakkındaki görüşünde, sa- nıkJann yasadışı örgütler- le ilişkilerinin olduğuna dair kanıt olmadığını ifa- de ederek "însani açıdan doğru olduğuna inandık- lan F tipi cezaevine karşı tepkfleriniortaya koymuş- lardır. Açıkladıklan ba- sın bildirisinde suç unsu- ru yokrur. Samklann ey- lemi demokratik bir tep- kidir. Demokratik ülke- ierde her zaman yapıhna- sı mümkündür" diyerek beraatlannı ıstedi. Mahkeme Başkanı Hü- seyin Eken, Aydın ve Sa- natçı Girişimi üyelerinin beraatlanna oybirliğiyle karar verildiğini açıkladı. kuüanmak sadece rahatsıznk ve sindirememek değil, çok daha ürkütücü duygulan akla getirmektedir." Geçici işçi alımının kurayla yapılmasma ilişkin yönetmeliği iki bakan imzalamadı Torpil engeK MHP'den geçmedi BANL'SALMAN ANKARA-Geçici işçi alımının u no- ter huzurunda kuraçeldmi" yöntemıy- le yapılarak torpili önlemeyi amaçlayan yönetmelik MHPTi iki bakanm imza- lamaması nedeniyle çıkanlamadı. Me- mur ve daimi işçi alunına yönelik za- ten kısıtlamalar bulunduğuna dikkat çekilerek seçim öncesinde geçici işçi alı- mıyla kadrolaşma olanağuıın da kaldı- nlmasına ızin verilmediği belirtildi. Ulaştırma Bakanı Oktay V^ral'ın Te- lekom'un yönetmelik dışında bırakıl- masını istediği, bu nedenJe yönetmeli- ği imzalamadığı öğrenildi. Türkiye Iş Kurumu'nun uygulama- sına yönelik olarak aylardır Başbakan- lık'ta bekleyen "Kamu Kurum ve Ku- ruJuşlannm Geçici, Mevsünlik ve Mu- ayyen Süreh' İşlerine tşçi Olarak Aüna- caİdar Hakkında Uygulanacak Usul ve Esaslara tlişkin Yönetmelik". Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanJığı'na geri gönderildi. BaşbakanJık Müsteşan Ah- FamkBal. • Noter huzurunda kura çekimiyle işçi alımını öngören yönetmelik MHP'li Devlet Bakanı Faruk Bal ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural imzalamadığı için çıkanlamadı. Oktav Vural. met Şağar, geçen ay yönehneliğe iliş- kin kararnamenin Devlet Bakanı Fa- ruk Bal ile Ulaştırma Bakanı Oktay Vural tarafindan imzalanmadığını bil- dirdi. Yönetmelilde, "genel ve katma büt- çefi,dönersermave, fonlar. sosyal gih en- lik kuruluşlan, il özel idareleri. beiedi- yeler. bunlaruı işletmeleri, özelleştirme kapsamında otupkamu payı vüzde 51'i aşan kumluşlar. KÎTIer, özel bülçeli kuruluşlar, sermavesinin yandan faz- lası dev lete ait knrumlar. kamu banka ve kuruluşlan" gibi tüm kamuyu kap- sayacak bıçimde geçici işçi alımına çe- kıdüzen verihneye çalışılıyordu. Yö- netmeüğe göre; kamu kurumlan geçi- ci işçi ihtiyacını önce Türkiye İş Kuru- mu'na bildirecek. îş Kurumu da, ken- disinde kaydı bulunan iş arayanlar ile yeni yapacağı duyuru sonrasında baş- \Tiracaklardan oluşturacağı listeya ihti- yaç bildiren kuruma iletecekti. Aday- ların da izleyebileceği nofer huzurun- da yapılacak kura çekıminde her açık iş için 2 kişi belirlenecek, bu kişiler arasından da yapılacak sözlü sınav son- rası geçici işçi alımı yapılabilecekti. Ulaştırma Bakanı Vural, 4673 sayıh yasanın, kamu kurumlanna uygulanan me\zuatın Telekom'a uygulanmaması- nı öngördüğü gerekçesiyle, geçici işçi alımını kuraya tabi hale getiren yönet- meliğin Telekom'a uygulanmayacağı- na ilişkin düzenleme yapılmasını iste- di. Vural'ın, geçici işçi olmak isteyen- lerde aranan koşullann da daimi işçi alı- mı için çıkanlan yönetmelikteki koşul- lardan daha ağır olduğuna dikkat çek- tiği belirtildi. Vural "ın iş hukukuna gö- re de "geçici ve muayyen süreli'' yerine "beürH süreH'' ifadesinin kullanılması gerektiğı gerekçeleriyle bu yönehneli- ğe karşı çıktığı ifade edildi. Vural'ın Telekom'un geçici işçi alı- mına standart getirmeye çalışan yönet- melik dışına çıkanlması istemi Çalış- ma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca kabul edilmedi. Vural ve Bal'ın karar- nameyi imzalamaması nedeniyle yö- netmelik yürürlüğe giremedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Edvvard Said, Filistinli bir Hıristıyan ailenin Kudüs'te doğan çocuğu. ABD'de New York Columbia Üniver- sitesi'nde edebiyat profesörü. ABD yö- netimine sert eleştırileriyle tanıdığı- mız Said. Israil tanklarına taş atan fo- toğrafıyla da ilgi çekmişti. Said'in Fi- listın'in Şaron tarafindan işgalı ve gi- riştiğı katliam konusunda Mısır'ın ün- lü El Ahram gazetesinde yayımlanan yazısı, ABD'nin Bush yönetimini tah- lil ediyor, Filistinlilerin ne yapması ge- rektıği üzerine düşünce geliştiriyor. Noam Chomsky. Türkiye'deki ko- nuşmasında 11 Eylül sonrası ABD içinde yeni ve eleştirel bir tutum ge- liştiğine dikkat çekmişti. Edvvard Sa- id de Chomsky benzeri bir duruma dikkat çekiyor. Bush'un Şaron'a sağ- ladığı desteğin, büyük bir yanılgı ol- duğunu söylüyor ve bunun ABD'nin dünya çapında tecrit olmasını da be- raberinde getirdiğını vurguluyor: "Filıstin 7e herhangi bir bağı olan herkesbugün öfkelibtrşaşkınhk ve şok içerisinde. 1982'de olanlann bir tek- rarı olmakla birlikte, Israil'in Filistin halkınayaptığı sömürgeci saidırı (Ge- orge Bush'un şaşılası derecede ca- hilvegaripdesteğiile), Şaron'un 1971 Edward Said, Filistinliler ve ABD ve 1982 'dekı toplu saldınlanndan da- ha da kötü. Bugün politik ve ahlaki ik- lim daha kaba ve ındirgeyici, medya- nın rolü (Filistinlilerin yaptığı ıntihar saidmlannı ön plana çıkartma ve Is- rail'in Filistin topraklannı 35 yılık hu- kuka aykın ışgalibağlamındanyalıtma rolünü oynaması), Israil'in bakış açı- sını daha fazla benımsiyor olması ne- deniyle daha tahripkâr, Amerika'nın gücü daha da meydan okunmaz hal- de, terorizme karşı savaş tüm küre- sel gündemi işgal etmiş durumda ve Arap çevrelerigöz önüne aldığında es- kiden hiç olmadığı kadar tutarsızlık ve parçalanma söz konusu." Said, Şaron'un bu saldınsının da so- nuç olarak başan getırmeyeceği dü- şuncesinde: "...dokunulmazlığın ver- diğigüçle Şaron daha fazla zarara ne- den olabilir. Halklar arasındaki bu tür uyuşmazlıklar tanklar ve hava gücü ile ortadan kaldırılabileceğinden da- ha fazla öğe içerir. Silahsız sıvıllere karşı yapılan bir savaş -Şaron kaç kez akılsızca ve gürültüyle terör bo- rusunu öttürse de- düşlehnde gör- düğü o politik sonucu getiremez. Fi- listinliler bir yere gitmeyecek. Üstü- ne üstlük, Şaron kesinlıkle kendiha'- kınca reddedilip rezıl duruma düşe- cek. Filistin ve Filistınlileriyok etmek dışında hiçbirplanıyok. Arafat ve te- rörle ilgili öfkeli saplantısı sayesinde, Arafat 'ın prestijını azaltmak biryana, özde kendı kör sabit fikirliliğine dık- katleri çekerek kendi başarısızlığtnı perçinlıyor. Edward Said, Şaron'u Israillilenn halletmesi gereken bir sorun olarak gördükten sonra ABD'deki eleştirile- re dikkat çekiyor: "Zbignievv Brze- zinski gıbı unlü ve saygıdeğer bir politikacı, ulusal televizyonda açıkça Israil için Guney Afrıka 'daki ırkçı be- yaz yönetim gibi davranıyor dıyorsa. emin olabilırız kı bu görüşlerinde yal- nız değildir ve sayıları artan Ameri- kalılar ve dığerteriIsrail konusunda sa- dece düş kınklığına uğramakla kai- mıyor, Amerika 'nın çok para harca- yıp servet akıttığı, buna rağmen dün- ya üzerindekiyalnızlığını arttıran, müt- tefikleri ve vatandaşlannın gözünde itibarını düşüren bir evlatlıkgibi dav- ranmasından iğrenıyorlar da." Edvvard Said, ABD'deki bu duruma dikkat çektikten sonra neler yapılma- sı gerektıği üzerinde duruyor. ABD kamuoyunun ve dünya kamuoyunun aydınlatılmasının önemi vurguluyor ve ABD'deki farklılığı anlatıyon "Ame- rika tek parçalı değil. Dostlanmız ve ileride dostumuz olabilecekler var. Afrikalıların da ya da özgürlük müca- delesi sırasında Fransa'daki Ceza- yirlilerin yaptığı gibi Amerika'da Fi- listinli gruplar ve onlara yakın ilişki- de gruplar kurup bunlan harekete geçirip özgürlük politikalanmızın iç- sel bir parçası haline getirebiliriz. Şiddetsizpoiitikalan hiç anlamadık. Üstelik ANC'nin beyazGüneyAfrika- lılara seslendıği gibi, Israillilere doğ- rudan seslenmenın karşıhklı saygı ve bir arada yaşama politikamızın bir parçası olarak sahio olduğu gücü de anlamadık. Bir arada var olma, Isra- il'in dışlayıcıltğına ve şiddetine olan yanıtımızdır. Bu teslimiyet değildir: Bu dayanışma yaratmak ve böylece dışlayanlan, ırkçılan ve köktencilenyal- nız bırakmaktır." Said Filistinlilere çağrısını şöyle bi- tiriyor: "Kendimız hakkında anlama- mız gereken en önemli ders şu an iş- gal altındaki bölgelerde Israil'in ya- rattığı trajedilerde ortaya çıkıyor. Is- rail karşısında en büyükzafehmiz Şa- ron ve onun türünde ınsanlann bu- nu görecek yeterlilikte olmayışıdır. Bu nedenle büyük güçleri ve insan- lık dışı zulümlerine rağmen lanetle- neceklerdir. Biz geçmişimizdeki tra- jedileri ve anıları aştık, ama Şaron gibi Israilliler bunu yapamadılar. Şa- ron, halkına daha fazla güvensizlik ve kargaşa getirerek başansız olmuş bir politikacı ve bir Arap katili olarak mezarına gidecektir. Filistinliler olarak onu yok etmeye yönelmiş her girişımden kurtulmayı başaran bir toplum ve toplum görü- şü bıraktığımızı söyleyebıliriz. Ve bu birşeydir. Çocuklarımın vesizin ço- cuklarınızın kuşağı buradan eleşti- rel, akılcı, umutla ve sabırla ilerleye- cekler."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear