Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 2002 S/
HABERLER
DÜIVYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Genç Siyasetçi Mitosu
Ağzı laf yapan ve güngörmüş birakranım ya-
kınıyordu:
- Ne şanssız kuşağız yahu, biz gençken, yaş-
lılar muteberdi, yaşlandık gençler itibara bindi.
llk bakışta hoşa gitse de, doğruluğu yine de
tartışma götüren bir gözlem.
Önce çok pariak bir örnek olmasa bile ondan
başlayayım. Akşam gazetesinde köşe yazarlı-
ğına başladığında. 27 yaşındaydı.
Uğur Mumcu, başanlı bir asistanlık yaşamı,
hapislik ve sakıncal ı p/yadeliği geride bırakıp gün-
lük basında, şöhretin ve başarının basamakla-
nnı jet asansörlerin yıldınm hızıyla tırmanarak top-
luma mal olduğunda, 32'sinde bile değildi ve ba-
sında ilkyazıları sanırım 26'sında yayımlanmış-
tı.
Aslında gençlik geleneği Türkiye Cumhuriye-
ti'nin mayasında vardı.
Mustafa Kemal, TC'nin ilk cumhurbaşkanı
olduğunda henüz 42'sindeydi. TBMM'yi oluş-
turup başkanı olduğunda ise kırkına bile varma-
mıştı. Lozan'daki delegasyonumuzun başında-
ki Ismet Bey, oraya gittiğinde kırkında bile de-
ğildi.
• • •
Genç soluklar arayışı her zaman olmuştur.
Ama hiçbir zaman son dönemdeki kadar dile
getirilmemiştir.
Çünkü içinde bulunduğumuz şu dönemde
kamuoyunda, hep alışılmış yüzleri görmekten
doğan bir bıkkınlık ve de gençlerin önünün tı-
kandığı yolunda bir inanç var.
Pek de doğru bir göruş değil bu.
Unutmayalım, bugün görmekten bıktığımızı ile-
ri sürdüğümüz simaların bir kısmı siyaset sah-
nemizin yeni veya görece yeni aktörleridirler.
Mesut Yılmaz 12 Eylül sonrası dönemin or-
taya çıkardığı yeni bir isimdir, Tansu Çiller ha-
keza... Bunların siyaset arenasında boy göster-
meleri daha yirmi yıl bile geriye gitmiyor.
Şimdi Mehmet Ali Bayar'ın DTP'nin başına
geçmek üzere, Dışişleri'ndeki görevinden ayrı-
larak, VVashington'dan Ankara'ya gelme kara-
rını açıklamasıyla birden genç politikacı mito-
su, yani efsanesi veya söylencesi yeniden can-
landı.
Siyasette de, medyada da, gençleşmenin ya-
rarlı hattazorunlu olduğunu kabul ediyorum. He-
le hele gerçekten yeni bir çağa girdiğimiz dö-
nemde...
• • •
Ama bu gençleşmeyi ararken kafa kâğıdına
bakmak yerine kafa yapısına bakmak daha doğ-
ru.
Genç Osmanlı paşalarını dinamik Cumhuri-
yetin genç yöneticileri yapan, kafa kâğıtlarının
değil, kafa yapılarının genç olmasıydı.
Bülent Ecevit'in, Cumhuriyetin 'Ikinci Ada-
mı'nı, ardındazaferle dolu birtarih olarak, siya-
set sahnesinde yenmesi, Inönü'nün yaşlılığının
yanı sıra 'Ortanın Solu' hareketinin getirdiği so-
luktu.
llhan Selçuk ile Çetin Attan'ı basında birden
parlatan 1960 sonrasının getirdiği yeni toplum-
sal ortamdı ve onlar, bu ortamın gereksinimle-
rine yanıt veren yeni söylemleriyle, yani kafa
yapılarıyla parladılar, kafa kâğıtlarıyla değil.
Uğur Mumcu'yu araştırmacı gazetecilik ala-
nında olduğu kadar yepyeni bir tür olarak nite-
leyebileceğimiz belgesel mizah alanında parla-
tan, onun gerçekten olağanüstü yetenekleri-
nin, yepyeni soluk arayışında olan toplumun
özlemleriyle buluşabilmiş olmasıdır.
Bu yazı Mehmet Ali Bayar'ın henüz bilmedi-
ğimiz yeteneği Üzerinde daha siyasete soyun-
maya başlamadan önce, kuşku yaratmak için
değil, ama yeni arayışımızın içeriğini olması ge-
rektiği doğrultu üzerinde değerlendirmek için ya-
zıldı.
Konuyu tartışmayı gelecek yazıda da sürdü-
relim.
İran Büyükelçisi Lavasani:
İliş/dlerimizibozmak
isteyen düşmanlar var
ANKARA (Cumhu-
riyet Börosu) - Iran'ın
Türkiye Büyükelçisi
Muhammed Lavasani.
PKK"nin askeri kanat
yetkilisi CemilBayık'ın
îran'da olmadığını ve
yakalanmadığıru belir-
terek "lld ülke arasın-
daki ilişkilerin gelişme-
sini istemeyen düşman-
lar vardır. Bunlan siz
tahmin edebihrsintr de-
di.
îran Büyükelçisi La-
vasani, dün AKP Genel
Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan ile bir araya
geldi. Zaman zaman si-
yasi parti liderleriyle bir
araya geldiğinı belırten
büyükelçı. ikili ılişkıle-
rin her geçen gün gehş-
tiğini anlattı. Lavasani.
Türkiye ile îran arasın-
dakı doğalgaz boru an-
laşmasının çok önemli
olduğunu, bunun ileride
Yunanistan'a kadar uza-
tılmasının söz konusu
olduğunu bildirdi. Îran
Cumhurbaşkanı Mu-
hammed Hatemi nın ge-
çen günlerde Yunanis-
tan'ı ziyaret ettiğini ve
bu temaslar sırasında
Türkiye-Yunanistan-
tran arasmda üçlü işbir-
liği projelerinin de ele
alındığını belirten La-
vasani. iki ülkenin gü-
venlik alanında önemli
bir noktaya geldikleri-
ni anlattı.
Büyükelçi, iki ülke
arasında Ankara'da ya-
pılan son güvenlik top-
lantısında Türkiye ve
Iran'ın karşılıkJı oiarak
PKK ve Halkın Müca-
hitleri Örgütü'nü "terö-
risf kabul etme karan
aldıklannı anımsatarak
"Türkiye'nin dostları
arasında sadece İran,
PKK'yiterörörgütü ob-
rak tanmuşür. Bu önem-
li bir geüşmedir" dedi.
İki ülke ilişJdlerinın eko-
nomik ve ticari alanda da
geliştiğini kaydeden La-
vasani, bazı Türk Silah-
lı Kuvvetleri (TSK)
mensuplannın Iran-Tür-
kiye arasında iyi ilişki-
ler kurulmasından söz
etmelerinin normal ol-
duğunu da belirtti.
Cumhurbaşkanı Sezer'in imzaladığı pakette, partilere Hazine yardımı cezası da yer alıyo]
Ikinci 'uyum' onaylandıAINKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Ahnıet Necdet Se-
zer, hükümetin Avrupa Birlıği'ne
(AB) uyum çerçevesinde çıkardığı
ikinci yasa paketini onayladı.
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Ya-
pılmasına tlişkin Yasa'ya göre, dev-
İerin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bü-
tünlüğü, ulusal güvenlik, kamu düze-
ni \e genel ahlakın konınması ile Ata-
tiirk ve de\Tİm yasalan aleyhine suç
ışlenmesinin önJenmesi için basılmjş
eserlerin dağıtımı engellenecek ve
toplatılacak. fşkence ya da zalimane,
gayn insani veya haysiyet kıncı mu-
amele suçlan nedeniyle AlHM tara-
• Sezer'in onayladığı yasa, işkence ve kötü muamele sonucu Avrupa tnsan
Haklan Mahkemesi'nin verdiği tazminat cezalannın sorumlu personele ödettirilmesirıi
hükme bağhyor.
fından verilen kararlar sonucunda
ödenen tazminatlar, sorumlu persone-
le rücu edilebilecek.
Yasa, Siyasi Partiler Yasasf nda.
anayasada parti kapatmayı zorlaştın-
cı yönde yapılan değişiklikJere para-
lel yeni düzenlemeler getiriyor. Bu-
na göre, siyasi partilere temelli kapat-
marun yanı sıra dava konusu fiillerin
ağırlığına göre devlet yardımının ke-
silmesi cezası da verilebilecek. Bu
kesinti, devlet yardımı miktannın ya-
nsından az olmamak kaydıyla yar-
dımdan kısmen veya tamamen yok-
sun bırakma şeklüıde uygulanacak.
Yardımın tamamnıı daha önce alan si-
yasi partiden, cezada yer alan tutann
Hazine'ye iadesi istenebılecek.
Yasa, anayasada yapılan değişik-
lıklerle kapatma için getinlen "odak"
olma kavTamını. SPY'ye de yansıtı-
yor. Buna göre. bir siyasi parri, suç
oluşturan fiillerin parti organlan ile
üyelerince yoğun ve kararh bir şekil-
de işlendiğınin, bu durumun o parti-
nin büyük kongre. genel başkaa mer-
kez karar veya yönetim organlan ile
TBMM'dekı grubu ve grup yönetim
kurulunca zımnen veya açıkça be-
nimsendiğınin saptanması durumun-
da odak haline gelmiş sayılacak.
Affa uğramış olsalar bile devletin
şahsiyetine karşı cürüm işleyenler,
zımmet, ırtikap, rüşvet. dolandıncı-
lık, hırsızlık ve inancı kötüye kullan-
ma gibi suçlardan mahkûm olanlann
dernek kurması yasaklandı.
Yasayla, Toplantı ve Gösteri Yü
rüyüşleri Yasası"nda da değişiklik ya
pılarak toplantılan düzenleme yaş
21'den 18'e indirildi. Basın Yasa-
sı'nın, yasaklanmış herhangi bir dil-
de yayın yapılması halinde, sorumlu
müdürlerle yayımlatanlar hakkında-
ki cezalann para cezasma çevrileme-
yeceği ve ilgililerin emniyette gözal-
tında tutulabileceğine ilişkin madde-
si yürürlükten kaldınldı.
DGM'lerin Kuruluş ve Yargrlama
Usulleri Hakkındaki Yasa'nın sanık ile
avukahnın görüşmelerini suurlandıran
maddesi de yürürlükten kaldınldı.
MHP - DSP
Hükümette
'mektup'
sıhntısı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - MHP tstanbul
Millervekili .N'azif
Okumuş'un, DSP Genel
Başkan Yardımcısı
RaJışan Ecevit'e
gönderdiği mektup,
hükümet ortaklan
arasında gerginliğe
neden oldu. DSP Grup
Başkanvekili Ayduı
Tömen, mektup olayını
"işgiizarhk" olarak
nitelendirdi.
MHP'li Okumuş'un
Rahşan Ecevit'e
gönderdiği mektup,
hükümet ortaklan
arasında sıkıntı yarattı.
Okumuş'un, MHP
yönetiminin bilgisi
dahilinde mektubu
kaleme aldığı öğrenildi.
DSP yönetimi ise
Okumuş'a tepki
gösterdı. DSP Grup
Başkanvekili Aydın
Tümen, "fşgüzarhk
vapılmış, Rahşan
Hanım'ın bunu
muhatap alıp yanıt
vereceğini sanmryorunv
dedi. Okumuş,
mektubunda şu
görüşlen dile getirmişti:
"Saygıdeğer
hanımefendinin mutiak
bir genefleme ile bütün
bir camiayı öcü olarak
görmeye devam
edebilmesinin ne gibi
nedenleri bulunabiKr?
Buülkede
milyonlarca gönüDüsü ve
mensubu bulunan bir
hareketin meşruiyetini
benimseyememenin
acaba demokrasi ile
bağdaşünlabiür bir
açıklaması
olabihrmi? Çünkü
milyonlarca insanın söz
konusu olduğu bir
hareketi topyekûn
karalayKive
Savci: Tepkileri demokratik
F tipi karşıtı
sanatçılara beraat
Sokakçocuklanna karakotdaşarla
Poüs Teşkflaü'nın 157. kuruluş \ıldönümü
dolajısn la Ankara Emniyet IMüdürfi Hasan
Yücesan, sokak çocuklan ve Karakolspor
bünyesindeki çocuklarla öğle yemeğinde bir
geidi. Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde
verilen yemekte, Sosyal Hizmctler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu'na bağh, UIus Çocuk ve
Gençlik Merkezi'ndeki, sokakta çabşan
çocukbnn oluşrurduğıı miizik korosu, şarkılar
söyledüer. Hasan Yücesan. yemekten sonra
vapöğı konuşmada, "sokak çocuklan'
1
ifadesinin doğru olmadığnu, bu şekilde
tanımianan çocuklann ashnda "sokakta yabuz
bırakılan çocuklar" olduğunu söyiedi. Yücesan,
u
Çocuklanmıza sahip çıkacağtz. Çocuklannuzı
sokakta yanuz bırakma>^cağız" diye konuştu.
.4NKARA (Cumhari-
yetBürosu)-Aydın ve Sa-
natçı Girişimi üyesi 14 ki-
şi, F tipi cezaevini pro-
testo ederek "örgüteyar-
dım ve yatakhk" ettikleri
iddiasıyla haldannda açı-
lan davada beraat eftiler.
DGM Savcısı TalatŞalk,
sanatçılann, insani açı-
dan doğru olduğuna inan-
dıklan F tipi cezaevine
karşı tepkilerini ortaya
koyduklannı vurguladı.
Ankara 2 No'lu
DGM 'de görülen davanın
dünkü karar oturumuna
sanıklardan Ahnıet TeOL,
Şnkrii Erbaş, Aydın Çu-
bukçu. llhan Akalın. Ali
Balkız. Selma Ağabeyoğ-
lu, YıbnazDemiraL Hüse-
>in Şahin,Necmeddin Sa-
İaz, Fettah KölelL Oktav
Etiman. Zerrin Taşpınar
ve AbduDahAydm ile avoı-
katlan katıldı.
Şair Şükrü Erbaş, insa-
ni kaygılarla bir araya gel-
diklerini, F tipi cezaevı
uygulamasına karşı bir di-
zi etkinlikte bulundukla-
nnı belirtti. Erbaş, yasa-
dışı örgütlerle herhangi
bir organık bağlannın ol-
madığını söyiedi.
Savcı Talat Şalk ise esas
hakkındaki görüşünde, sa-
nıkJann yasadışı örgütler-
le ilişkilerinin olduğuna
dair kanıt olmadığını ifa-
de ederek "însani açıdan
doğru olduğuna inandık-
lan F tipi cezaevine karşı
tepkfleriniortaya koymuş-
lardır. Açıkladıklan ba-
sın bildirisinde suç unsu-
ru yokrur. Samklann ey-
lemi demokratik bir tep-
kidir. Demokratik ülke-
ierde her zaman yapıhna-
sı mümkündür" diyerek
beraatlannı ıstedi.
Mahkeme Başkanı Hü-
seyin Eken, Aydın ve Sa-
natçı Girişimi üyelerinin
beraatlanna oybirliğiyle
karar verildiğini açıkladı.
kuüanmak sadece
rahatsıznk ve
sindirememek değil, çok
daha ürkütücü
duygulan akla
getirmektedir."
Geçici işçi alımının kurayla yapılmasma ilişkin yönetmeliği iki bakan imzalamadı
Torpil engeK MHP'den geçmedi
BANL'SALMAN
ANKARA-Geçici işçi alımının
u
no-
ter huzurunda kuraçeldmi" yöntemıy-
le yapılarak torpili önlemeyi amaçlayan
yönetmelik MHPTi iki bakanm imza-
lamaması nedeniyle çıkanlamadı. Me-
mur ve daimi işçi alunına yönelik za-
ten kısıtlamalar bulunduğuna dikkat
çekilerek seçim öncesinde geçici işçi alı-
mıyla kadrolaşma olanağuıın da kaldı-
nlmasına ızin verilmediği belirtildi.
Ulaştırma Bakanı Oktay V^ral'ın Te-
lekom'un yönetmelik dışında bırakıl-
masını istediği, bu nedenJe yönetmeli-
ği imzalamadığı öğrenildi.
Türkiye Iş Kurumu'nun uygulama-
sına yönelik olarak aylardır Başbakan-
lık'ta bekleyen "Kamu Kurum ve Ku-
ruJuşlannm Geçici, Mevsünlik ve Mu-
ayyen Süreh' İşlerine tşçi Olarak Aüna-
caİdar Hakkında Uygulanacak Usul ve
Esaslara tlişkin Yönetmelik". Çalışma
ve Sosyal Güvenlik BakanJığı'na geri
gönderildi. BaşbakanJık Müsteşan Ah-
FamkBal.
• Noter huzurunda kura
çekimiyle işçi alımını
öngören yönetmelik
MHP'li Devlet Bakanı
Faruk Bal ve Ulaştırma
Bakanı Oktay Vural
imzalamadığı için
çıkanlamadı. Oktav Vural.
met Şağar, geçen ay yönehneliğe iliş-
kin kararnamenin Devlet Bakanı Fa-
ruk Bal ile Ulaştırma Bakanı Oktay
Vural tarafindan imzalanmadığını bil-
dirdi.
Yönetmelilde, "genel ve katma büt-
çefi,dönersermave, fonlar. sosyal gih en-
lik kuruluşlan, il özel idareleri. beiedi-
yeler. bunlaruı işletmeleri, özelleştirme
kapsamında otupkamu payı vüzde 51'i
aşan kumluşlar. KÎTIer, özel bülçeli
kuruluşlar, sermavesinin yandan faz-
lası dev lete ait knrumlar. kamu banka
ve kuruluşlan" gibi tüm kamuyu kap-
sayacak bıçimde geçici işçi alımına çe-
kıdüzen verihneye çalışılıyordu. Yö-
netmeüğe göre; kamu kurumlan geçi-
ci işçi ihtiyacını önce Türkiye İş Kuru-
mu'na bildirecek. îş Kurumu da, ken-
disinde kaydı bulunan iş arayanlar ile
yeni yapacağı duyuru sonrasında baş-
\Tiracaklardan oluşturacağı listeya ihti-
yaç bildiren kuruma iletecekti. Aday-
ların da izleyebileceği nofer huzurun-
da yapılacak kura çekıminde her açık
iş için 2 kişi belirlenecek, bu kişiler
arasından da yapılacak sözlü sınav son-
rası geçici işçi alımı yapılabilecekti.
Ulaştırma Bakanı Vural, 4673 sayıh
yasanın, kamu kurumlanna uygulanan
me\zuatın Telekom'a uygulanmaması-
nı öngördüğü gerekçesiyle, geçici işçi
alımını kuraya tabi hale getiren yönet-
meliğin Telekom'a uygulanmayacağı-
na ilişkin düzenleme yapılmasını iste-
di. Vural'ın, geçici işçi olmak isteyen-
lerde aranan koşullann da daimi işçi alı-
mı için çıkanlan yönetmelikteki koşul-
lardan daha ağır olduğuna dikkat çek-
tiği belirtildi. Vural "ın iş hukukuna gö-
re de "geçici ve muayyen süreli'' yerine
"beürH süreH'' ifadesinin kullanılması
gerektiğı gerekçeleriyle bu yönehneli-
ğe karşı çıktığı ifade edildi.
Vural'ın Telekom'un geçici işçi alı-
mına standart getirmeye çalışan yönet-
melik dışına çıkanlması istemi Çalış-
ma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca
kabul edilmedi. Vural ve Bal'ın karar-
nameyi imzalamaması nedeniyle yö-
netmelik yürürlüğe giremedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Edvvard Said, Filistinli bir Hıristıyan
ailenin Kudüs'te doğan çocuğu.
ABD'de New York Columbia Üniver-
sitesi'nde edebiyat profesörü. ABD yö-
netimine sert eleştırileriyle tanıdığı-
mız Said. Israil tanklarına taş atan fo-
toğrafıyla da ilgi çekmişti. Said'in Fi-
listın'in Şaron tarafindan işgalı ve gi-
riştiğı katliam konusunda Mısır'ın ün-
lü El Ahram gazetesinde yayımlanan
yazısı, ABD'nin Bush yönetimini tah-
lil ediyor, Filistinlilerin ne yapması ge-
rektıği üzerine düşünce geliştiriyor.
Noam Chomsky. Türkiye'deki ko-
nuşmasında 11 Eylül sonrası ABD
içinde yeni ve eleştirel bir tutum ge-
liştiğine dikkat çekmişti. Edvvard Sa-
id de Chomsky benzeri bir duruma
dikkat çekiyor. Bush'un Şaron'a sağ-
ladığı desteğin, büyük bir yanılgı ol-
duğunu söylüyor ve bunun ABD'nin
dünya çapında tecrit olmasını da be-
raberinde getirdiğını vurguluyor:
"Filıstin 7e herhangi bir bağı olan
herkesbugün öfkelibtrşaşkınhk ve şok
içerisinde. 1982'de olanlann bir tek-
rarı olmakla birlikte, Israil'in Filistin
halkınayaptığı sömürgeci saidırı (Ge-
orge Bush'un şaşılası derecede ca-
hilvegaripdesteğiile), Şaron'un 1971
Edward Said, Filistinliler ve ABD
ve 1982 'dekı toplu saldınlanndan da-
ha da kötü. Bugün politik ve ahlaki ik-
lim daha kaba ve ındirgeyici, medya-
nın rolü (Filistinlilerin yaptığı ıntihar
saidmlannı ön plana çıkartma ve Is-
rail'in Filistin topraklannı 35 yılık hu-
kuka aykın ışgalibağlamındanyalıtma
rolünü oynaması), Israil'in bakış açı-
sını daha fazla benımsiyor olması ne-
deniyle daha tahripkâr, Amerika'nın
gücü daha da meydan okunmaz hal-
de, terorizme karşı savaş tüm küre-
sel gündemi işgal etmiş durumda ve
Arap çevrelerigöz önüne aldığında es-
kiden hiç olmadığı kadar tutarsızlık ve
parçalanma söz konusu."
Said, Şaron'un bu saldınsının da so-
nuç olarak başan getırmeyeceği dü-
şuncesinde: "...dokunulmazlığın ver-
diğigüçle Şaron daha fazla zarara ne-
den olabilir. Halklar arasındaki bu tür
uyuşmazlıklar tanklar ve hava gücü
ile ortadan kaldırılabileceğinden da-
ha fazla öğe içerir. Silahsız sıvıllere
karşı yapılan bir savaş -Şaron kaç
kez akılsızca ve gürültüyle terör bo-
rusunu öttürse de- düşlehnde gör-
düğü o politik sonucu getiremez. Fi-
listinliler bir yere gitmeyecek. Üstü-
ne üstlük, Şaron kesinlıkle kendiha'-
kınca reddedilip rezıl duruma düşe-
cek. Filistin ve Filistınlileriyok etmek
dışında hiçbirplanıyok. Arafat ve te-
rörle ilgili öfkeli saplantısı sayesinde,
Arafat 'ın prestijını azaltmak biryana,
özde kendı kör sabit fikirliliğine dık-
katleri çekerek kendi başarısızlığtnı
perçinlıyor.
Edward Said, Şaron'u Israillilenn
halletmesi gereken bir sorun olarak
gördükten sonra ABD'deki eleştirile-
re dikkat çekiyor: "Zbignievv Brze-
zinski gıbı unlü ve saygıdeğer bir
politikacı, ulusal televizyonda açıkça
Israil için Guney Afrıka 'daki ırkçı be-
yaz yönetim gibi davranıyor dıyorsa.
emin olabilırız kı bu görüşlerinde yal-
nız değildir ve sayıları artan Ameri-
kalılar ve dığerteriIsrail konusunda sa-
dece düş kınklığına uğramakla kai-
mıyor, Amerika 'nın çok para harca-
yıp servet akıttığı, buna rağmen dün-
ya üzerindekiyalnızlığını arttıran, müt-
tefikleri ve vatandaşlannın gözünde
itibarını düşüren bir evlatlıkgibi dav-
ranmasından iğrenıyorlar da."
Edvvard Said, ABD'deki bu duruma
dikkat çektikten sonra neler yapılma-
sı gerektıği üzerinde duruyor. ABD
kamuoyunun ve dünya kamuoyunun
aydınlatılmasının önemi vurguluyor
ve ABD'deki farklılığı anlatıyon "Ame-
rika tek parçalı değil. Dostlanmız ve
ileride dostumuz olabilecekler var.
Afrikalıların da ya da özgürlük müca-
delesi sırasında Fransa'daki Ceza-
yirlilerin yaptığı gibi Amerika'da Fi-
listinli gruplar ve onlara yakın ilişki-
de gruplar kurup bunlan harekete
geçirip özgürlük politikalanmızın iç-
sel bir parçası haline getirebiliriz.
Şiddetsizpoiitikalan hiç anlamadık.
Üstelik ANC'nin beyazGüneyAfrika-
lılara seslendıği gibi, Israillilere doğ-
rudan seslenmenın karşıhklı saygı ve
bir arada yaşama politikamızın bir
parçası olarak sahio olduğu gücü de
anlamadık. Bir arada var olma, Isra-
il'in dışlayıcıltğına ve şiddetine olan
yanıtımızdır. Bu teslimiyet değildir:
Bu dayanışma yaratmak ve böylece
dışlayanlan, ırkçılan ve köktencilenyal-
nız bırakmaktır."
Said Filistinlilere çağrısını şöyle bi-
tiriyor: "Kendimız hakkında anlama-
mız gereken en önemli ders şu an iş-
gal altındaki bölgelerde Israil'in ya-
rattığı trajedilerde ortaya çıkıyor. Is-
rail karşısında en büyükzafehmiz Şa-
ron ve onun türünde ınsanlann bu-
nu görecek yeterlilikte olmayışıdır.
Bu nedenle büyük güçleri ve insan-
lık dışı zulümlerine rağmen lanetle-
neceklerdir. Biz geçmişimizdeki tra-
jedileri ve anıları aştık, ama Şaron
gibi Israilliler bunu yapamadılar. Şa-
ron, halkına daha fazla güvensizlik
ve kargaşa getirerek başansız olmuş
bir politikacı ve bir Arap katili olarak
mezarına gidecektir.
Filistinliler olarak onu yok etmeye
yönelmiş her girişımden kurtulmayı
başaran bir toplum ve toplum görü-
şü bıraktığımızı söyleyebıliriz. Ve bu
birşeydir. Çocuklarımın vesizin ço-
cuklarınızın kuşağı buradan eleşti-
rel, akılcı, umutla ve sabırla ilerleye-
cekler."