Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 3 NİSAN 2002 ÇARŞAMB/
DIZI
Ganj sulannda
temizlenmekve ölmek.
Hindulara göre
Hindistan evrenin ve
kozntikgücün merkezi
Kutsal günlerde Varanasi ana baba günii oluyor, Ganj Nehri'nc ulaşan yoDar ükanıyor. Kıyılarda 'Ana Tannça'nın sulan görünmez oluyor. Ben gittiğimde saradan bir gündü. Sabahın erken
saatlerinde kıyılann güzeliigine, Ganj'ın, kentin ve insanlann uyanışına tanıkbk ettim. Sularda, dua edenJer, yıkananlar, çocuklannı yıkayanlar, çamaşuiannı yıkayaniar bir aradaydı.
rannlann anası. Ana Tannça Ganj
Nehri, sızin bildiğinızgıbıyer-
yüzünde degil, gökyüzünde,
cennete akardı birzamanlar. Kral Bga-
hirat baştann. her şeyi \ar eden Brah-
ma">a yalvardı yakardı. Ganj'ı yeryü-
züne mdir diye. Ama bir tehlıke var-
dı. Ana Tannça kozmik gücüyle yer-
yüzûne ınerse, dünyayı sellere boğup
yok edebilirdi. (Alışın artık, Hindis-
tan'da her şey kozmik!) Imdada bir
başka tann. Şiva yetişti. Hanı yok eden.
yeniden yaratmak için yok eden tann
Şiva... Ana Tannça. gökyüzünden yer-
yüzüne inerken. Şiva ona saçlannı uzat-
tı. Ganj Nehri. Şiva'nın saçlannın or-
manında usulcacık yeryüzüne indi (Or-
ta Hımalayalar'da bir yerde). Ve Şi-
va'nın anayurdu Varasani 'ye geldığin-
de, burayı öyle beğendi kı. kavislerçi-
zerek oyalanıp durdu. kentten aynl-
madan önce gerisin geriye dönmeye bi-
le kalktı ve sonunda Bengal Körfe-
zi'ne doğru yöneldi.
Kutsal kentte
Varanasi'deyim. Ana Tannça Ganj
yeryüzüne ındiğinden beri Hindu ve Bu-
distlerin en kutsal kentlerinden biri...
Yeryüzünûn sürekli yerleşimi olan en
eski kentlerinden biri. Ilk kutsal kıtap
Veda'lartanığımdır. (I.Ö. 1500) Baş-
ka adı Banares. Aynı zamanda "Işık
Kenti" ya da "Öğrenme ve Yanma Ken-
ti" diye anılıyor ("Yanma", yani aydın-
lanma. bılgılenme. tasavvuf düşünce-
sindeki pervaneyle ışığı düşünün...)
Ülkenin en ünlü iki üniversitesi bura-
da. tkı milyon nüfuslu Varanasi, aynı
zamanda "öüneye gelinen kent".
Ganj. (Sansknt ya da Hindi dilinde
Ganga) insanı tüm günahlanndan ann-
dınyor. Hem bedenı hem ruhu temız-
lıyor. Tüm hastalıklan yok ediyor. Ana
Tannça'nın bereketi. doğurganlığı in-
sana geçiyor. Varanasi 'ye yaşamda bir
kez olsa bile gelebilmek her Hintli için
kaçınılmaz. Olmazsa. ölmeye buraya
geliyorlar. O da olmazsa küllerinin bu-
rada Ganj'a dökülmesıni istıyorlar.
Ölümden sonra ruhu özgür bırakma-
nın yolu Ganj'ın sulanndan geçiyor.
Sabah beşte kalkıp. daha gün ağar-
madan. kentin dapdar yollanndan ge-
çip. Ganj kıyısına indik. Nehir kıyısı
boyunca. suya teraslar halinde inen kat
kat genış basamaklar var. Bunlara "Gat"
diyorlar. Ortalık karanlıktı. Gat'larda
gördüklerimi aklıma yerleştirmeye ça-
lışıyorum:
Taş basamaklann en ucuna. belirli
seyreklikte kocaman şemsiyeler kon-
muş. Şemsıyelerin altında yarı çıplak
ya da bir bez parçasına sanlmış, çok
yaşlı rahipler. Önlennde bir mum, kü-
çük bir ışık ya da floresan lamba ya-
nıyor. Kimi boş. bekliyor. kiminin
önünde bir iki kişi oturmuş, el falı bak-
tınyor. konuşuyor. önlerindeki bır ki-
taptan açıklamalar okunuyor. Bu yaş-
lılar, gelenlere yol yordam gösteren, gü-
neş doğarken suya gireceklere öğütler
veren. derde derman bulan. geçmişi
ve geleceği yorumlayan, "muska ya-
zan". tütsü derleyen, "aracüar'"...
Şemsiyeler arasında upuzun kamış-
Iar dikilmiş. kamışlann tepesinde ren-
gârenk kumaş parçalan sallanıyor...
Her köşede kadınlar, çocuklar, yap-
raklar içinde. minicik sepetler içinde
Ganga"ya adanacak. yani güneş do-
ğarken suya bırakılacak çiçekler. otlar-
dan oluşan adaklar hazırlamış, onlan
3-5 kuruşa satıyor. Adaklann ortasın-
damınıkmumlar...
Dakikalargeçtikçe kıyıya inen insan-
lar çoğalmaya başladı.
Biz. onlann arasından sıynlıp, kıyı-
22 YIL SONRA
o Ö
H\
Z E Y N E P O R A L
indistan gibi, dev bir uygarhğı
tanımak; çok boyutlu çok
katmanlı, grift, içiçe geçmiş
labirentleri andıran düşünce, inanç ve
yaşam biçimlerini çözümlemek kolay
değil. Farklı etnik gruplardan,
inançlardan, birikimlerden gelenler
arasında hep o Iabirentin kıvnmlannda
kayboluyor insan.
da bekleyen mavnaya benzeyen koca
kayıklardan binne bindık. Kürekçi. kü-
reklere asıldı. Kıyıdan çok az uzakla-
şıp Ganj'ın üzerinde kaymaya başla-
dık. Etrafta sonsuz bır sessizlık vardı.
Suları yaran küreklerin. küreklerin
ucundan damlayan sulann sessızlığın-
de kayıyorduk... Elımizdeki, mumlan
yanan adakları usulca suya bıraktık.
Kayığın arkasında. karanhkta ışıktan
bir yol oluştu. O yolda, herkes kendi
düşlerine. kendi dileklerine daldı...
Oüneş doğarken
Kıyıdan biraz uzaklaşınca kentin si-
lueti daha birçıkmıştı ortaya... Yüzler-
ce. binlerce tapınağın, stupanın. sara-
yın kuleleri. önümüzden geçıp gıdi-
yordu. Kıyıda kımi yerler yüksek taş
duvarlarla örülmüştü.
Derken güneş doğmaya başladı. Kıp-
kırmızı, kocaman güneş, karşı kıyıda-
ki ovanın üzerinden yükselmeye baş-
ladı. Bizim kıyı hareketlendi. Insanlar
suya girmeye başladı. Rengârenk uçu-
şan sariler, çıplak bedenJer. çocuklann
saçlan. kadınlann altın bilezikleri, gü-
müş hızmalan. haihallan, tapınakla-
nn tepeleri, saraylann kuleleri. duvar-
Ganj sulannda dua ederken, yıkanırken, çamaşmnı yıkarken ya da ölürken hangi kasttan olduğunuz pek
önenı taşınuyor. Önemli olan öldükten sonra, ruhun azat obnası için küflerinizin Ganj'a dökübnesL
Yaşamın kınlmaz
çemberi: KasflarHayır. ilk bakışta kast ayınmını fark etmiyorsunuz. Ilk
bakışta fark edilenkorkunç yoksulluk. Önce. bu ülkede san-
ki herkes çok yoksul duygusuna kapılıyorsunuz. Sonra du-
varlar ardındaki villalan. büyük otellerden içeri girdiğiniz-
de varlıklı Hintiileri, sonra caddelerde ineklerin, domuz-
lann. tavuklann arasında. 50'lerden kalma îngiliz Amba-
sador dizaynlı eski püskü otomobillerin yanında lüks oto-
mobillerin yol bulmaya çalıştıkJannı görüyorsunuz.
Sonra konuştuğunuz her Hintli, en sıradan bir diyalo-
ğun bir yerine "Zaten ben şu kasttanım" diye sıkıştınve-
riyor.
En çarpıcı örneklerden biri pazar günü çıkan gazeteler.
Hepsinde sayfalar boyu ilanJar var. Şu yaşta, şu görünüm-
de, şu işten çalışan erkek'kadın, şu şu özelliklere sahip eş
anyor. Kimi Oxford, Yale, Harvard gibi gâvurun en ünlü
üniversıtelerinden mezun oldugunu bile yazmış. Ve en alt-
ta tek satır, "şu kasttanım~ ibaresi!
Anladınız elbet: Kastlararası evlilikkesinlikleyasak. Kast-
lann binnden ötekine geçilemez.
Hindu inancında rahipler sınıfı Brahman'Iann getirdiği
uygulamayla dört kast var. En tepede Brahman'lar (rahip,
din adamian). {kinci kast: Kşatriya'lar (asker ve yönetici-
ler). Cçüncü kast Vaişya (ticaret, serbest meslek. tanm).
Dördüncü kast: Şundra'lar (köylüler ve ilk üç kasta hiz-
met edenler;. Bunlann da dışında kalan dokunulmazlarya
da Gandi'nin durumu vumuşatma çabasıyla onlara verdi-
ği adla "Tanrmm çocuklan" ya da Hariciler...
Yalnız iş bu dört kastla bitmıyor. Her biri kendi içinde
de renge, aileye. atalara göre bölünüyor. OnJann da birsü-
rü kurallan \ar.
Yaşam boyu hem tannlan mutlu edeceksiniz. hem kas-
tın kurallannı uygulayacaksmız, hem yaşam-ölüm zinci-
rini kırmaya çahşıp, ruhunuzu özgürlüğe kavuşturacaksı-
nız. hem de yaşamaya çalışacaksınız, inanın hiç kolay de-
ğil. Ama kimse bu işleri zor bulmuyor, herkes yaşamın-
dan birmemnun. bir memnun. Zaten Hindistan onlara gö-
re e\Tenin ve kozmik gücün merkezi, ülkeleri ana-kıta...
Karşılaştıkian güçlere "kozmik kargaşa" deyip. gülüp ge-
çiyorlar.
Agra'da. Tac Mahal'ı ziyaret eden bir grup genç kızla
tanıştım. Bombay'dan gelmişlerdi. (Bu arada artık Bom-
bay'ın adı. Ingilizlerden kalma Bombay değıl, yeniden
Mumbay oldu!) Hiçbiri asla ama asla başka bir kasttan bi-
riyle evlenmeyi, âşık olmayı akıllarından bile geçirme-
miştı. "Imkânsız, aileler, komşular yaşatmaz" diyorlardı.
Ve şimdiye dek böyle bir işe kalkişanı ne görmüşler, ne
duymuşlardı. Kjzlara, o akşamki programlannı sordum. "Ak-
şam parti verijoruz. Tefe\izyondaki Hint-MTVkanalında-
ki nıiizik eşliğinde dans edeceğiz'' deyip, "acavip" sorula-
nma gülerek uzaklaştılar.
lann taşlan. şemsiyeler, hepsi, her şey.
güneşın ilk ışınlannı kuşanıp panldâ-
maya başladı...
Insanlar yan bellerine kadar suya
girdiler. Önce su>u "larmak" ya da
4
*yarmak"la işe başlandı. Hindu usu-
lü selam ("Nameste") gibi iki avucu-
nuzu birleştinp suya daldınp, suyla
birlikte avuçlannızı başınıza kaldınp
suyu bırakıyorsunuz. Ama Tannça'ya
"Senden aldığımı sana veriyorum" di-
yorsunuz. Bu ışı kap kacaklarla da ha-
bire üst üste tekrarlayanlar vardı.
Sonra Ana Tannça'nın sulannda dua
edip yıkandılar. Giysilerini yıkadılar.
çocuklannı yıkadılar. çamaşırlannı yı-
kadılar, ha\
r
vanlannı yıkadılar. Tamam
Ganj'ın sulan sülfürlüymüş. mikrop
tutmazmış ama yine de... Sonra, tapı-
naklardaki çanlarçaldı. çemberler dön-
dü. Sonra rüzgârda ve güneşte rengd-
renk uçuşan sariler. giysiler kurutuldu.
Bo>Tinlara çiçekten kolyeler asıldı. Da-
ha çok. daha çok tütsü ve minik ateş-
leryakıldı. Ortalığı duman sardı. Ama
asıl dumanın kaynağı ilerde. Odun yı-
ğınlannın olduğu yerde...
Ateş, lcül, duman
Kayık gezisi bitip. yeniden karaya
çıktığımızda, dumanın en yoğun ol-
duğu yerdeydık.
Burası ölülerin yakıldığı yer. Vara-
nasi de ölecek kadar şanslı olanlardoğ-
nıdan cennete gidecekti. Bir yanda
odun yığınlan. öte yanda yükselen du-
man. Havada ağır bir koku... tnsanoğ-
lunun yanıp kül olması kolay degil.
Saatler sürüyor. Sonuçta bir a\ııç kül...
Pat diye oracıkta Ganj 'a dökülüyor.
Ölü yakma ışini yapanlar Dokunul-
mazlar ya da Tann'nın Çocukları. Ai-
lenin erkeklerinin gözetimi altında.
Kadınlardaha uzaktan seyrediyor. On-
larda yas rengi yok. Yalnız yakılma iş-
lemi bittikten sonra ölünün en yakın-
lan, erkekler başlannı kazıtıyor. O ne-
denle çevrede bol bol açıkta berber
var...
Gat'lann arkasmdaki dapdar sokak-
lara dalıyoruz. tki kolunuzu yana açıp
yürüyemeyeceğiniz darlıkta... Karşı-
dan bir inek gelirse yandınız. Geliyor
da... Ha>"van pisliklerine ya da çöple-
re basmamaya çalışarak ilerlivorsu-
nuz...
Enerjlnin slmgesl
Dar sokaklarda her köşede bir tapı-
nak, her köşede Tann Şiva'nın simge-
si. Binlerce göriinümü olan Şiva'run en
yaygın simgesi. erkeklik organı. fallik
bir sütun. Uremenin. iktidann, eril,
enenının simgesı "lingara" _va da "lin-
ga" olarak şekilleniyor. Ama bu sim-
ge hiç yalnız degil. hep " Yoni"nin or-
tasında duruyor. "YonT >
r
ani dişilik
organı. dişıl enerji... tkisı birbirini bü-
tünlüyor. Başka yerlerde bu bütünlü-
ğü suyla kutsamaya tanık olmuştum.
Varanasi "de sütle kutsuyoriar.
Hayır \aranasi'de karşınıza ansızın
çıkan. yani başmızda beliren cüzam-
lılar ya da sakatlardan söz etmeyece-
ğim. Oralara yolunuz düşerse. sizi Va-
ranasi 'ye gitmekten alıkoyacak hiçbir
şey söylemeyeceğim.
Eğer yolunuz düşerse, Varanasi'ye
on kilometre uzaklıktaki Sarnafa uğ-
ramadan dönmeyin. Buda'nın ilk va-
azını verdiği, destansı tmparator Aşo-
ka'nın tapmaklarla donattığı ve yeryû-
zünün belki de en etkileyici Buda hey-
kelinin bulunduğu "Ceylan Parkı'' bu-
rada.
Yarın: Kacuraho'da
AVRUPA'DAN
GURAYOZ
GazetedğmZûrGünlepi
Igal Avidan, 39 yaşında, IsraıTin ıkinci büyük
gazetesi Maariv'in Almanya muhabiri. Yakında
ülkesıne dönüyor. Igal Avidan'ın ülkesine dönüşü,
aynı zamanda Israif basınının Almanya'daki tek
muhabirinin de bu ülkeyi terk etmesi anlamına
geliyor. Bundan böyle Almanya'dan Israil
gazetelerine habergeçilmeyecek, röportaj gönde
rilmeyecek. Avıdan'a sorarsanız, bu durumun
nedeni, Israil-Rlistın savaşıymış. Savaş nedeniyle
reklamlar azalmış ve artık gazeteler, TV kanallan
Almanya'da muhabırbulunduramıyorfarmış. Alman
Basın Yayın Dairesı'nin maddı katkılanna rağmen
artık Israif medyası Almanya'da büro açmayacakmış.
Avidan Almanya'da muhabirlık yaptığı süre içinde
ağırlıklı olarak seks hıkâyelerı üzerine, garip olaylar
hakkında, arada bır Hitter dönemi ile ilgıli konularda
haber yapmış. Ölüm ve yaralama ile biten olaylar
daha çok ilgi çekiyormuş. Berlin'de yapılacak
Soykırım Anıtı konu bile olmamış. Der Spiegel
muhabirinin, "Pekı] bu soykınm ülkesinden haberieri
nereden alacaksınız" sorusuna da açık yanrt veriyor
Avidan:
"Amerıkan medyasından."
Başka nereden alsınlar?
• • •
Ama bız herhalde Israil'den haberler almaya
devam edeceğiz. Filistin halkının küçücük devletinı
tüm dünyanın gözü önünde yok etmek ıçın elinden
geleni yapan Şaron zorbalığını ızlemeye devam
edeceğiz. Yalnızca bır devlet başkanını bürosuna
hapseden, elektriksiz, susuz, ekmeksiz bırakan,
dünyayla ılişkisini kesen bu zorbalığı değil, zorbalığı
seyredenleri, açıkça ya da el altından destekleyenleri
de izlemeyi sürdüreceğiz. Tıpkı Salvador AJIende'yi
sarayında katledenleri ve destekçılerıni, yani ABD
ve ortaklarını izlediğimız gibi.
Kuşatılmış, dünyayla ılışkısi pili bıtmek üzere
olan bir cep telefonundan ıbaret olan Yaser Arafat'a
"Terörü durdurabiiecek mis/n/z" diye soran CNN
muhabirinı, bu ABDİİ "gazeteci"y\ izlediğimizgibi
izleyeceğız olanı bıtenı elimizden geldiği kadarıyla.
Elımizden geldiği kadarıyla, çünkü yeni dünya
düzeninde gazetecılık artık eskisinden daha kolay
ve ama aynı zamanda daha zor olacaktır. Daha kolay
olacaktır; sansürun, tekellerin izin verdiği alan
daraldıkça, masa başında ABD kanallarını ızleyip
istenen haberieri yapmak müthış kolay olacaktır.
Kolay olacaktır, çunkü yorumlan kopyalamak,
yorum yapmaktan daha kolaydır. Kolay olacaktır,
çünkü ABD imparatorluğunun çızdiği çerçeve
yüzeysel olarak seksten şiddete çok genış bır alanı
kapsayacak; derinlık olarak ise sıfır sevıyesinde
seyredecektir. Aynı zamanda çok da zor olacaktır.
Eski zamanlardaki gibi gazetecilik yapmak isteyenler,
ABD kanallanna guvenmeyenler, gazetecinin işinin
kuşku duymak olduğunu bilenler. yolsuzlukları
araştıranlar, savaşlann arka planını ortaya çıkarmaya
çalışanlar, hükümetlerle, imparatorluklarla uğraşanlar
sıkıntı çekecek; yalana yüz vermeyenler,
yönlendirilmekten nefret edenlerkendi gazeteferinde
bile nefes alamayacak, bizim ülkemizde de sık sık
görüldüğü gibi kapı önüne konulacaklardır.
2001 yılında resmi rakamlara göre 37 gazeteci
öldürüldü. Sayısız gazeteci tutuklandı, işkence
gördü, paramiliter örgütlerin tutsağı oldu.
Cinayetlenn, saldınlann temel nedenleri, yolsuzluklan
açığa çıkarmaya çalışmak, sıyası dalaverelen ortaya
koymak ve savaşlardan haber vermekti.
• • •
Gazeteciliği korku ve magazin denizinde boğ-
maya çalışanlar başanlı olabilirler mi? Etkili olduk-
ları kuşku götürmez. Asıl ağır olan ise insanların
artık mecfyaya, gazetecilere güvenlerini yitiriyor
olmalarıdır. Kolay gazetecilik geliştikçe, gazeteci-
lik haber verme, gerçeği arama misyonunu yitir-
dikçe, medya eğlence sektörüne dönüştükçe in-
sanlann basına ve gazeteciliğe güvenı de doğal ola-
rak azalıyor.
Bunu da zorbalığın başarı hanesine yazmak gerek.
Tanhın sonunu getıremeyenler, galiba gazetecilığin,
haberın sonunu getırmeye çalışıyorlar.
VEFAT
Sevim Ayyıldız ve merhum Nadi Ayyıldız'ın
oğlu, Mehtap A>yıldız'ın (Özkan) eşi, gazeteci
Fıkri Nazif Ayyıldız'ın kardeşi. Deniz
Csteğmen Ekim Ayvıldız'm amcası. gazeteci
İlhan Avyıldız'ın iKöseoğlu) kayınbiraderi
GAZETECİ
^HATITN
AYYILDE
1 Nisan 2002 tarihinde Allah'ın rahmetine
kaTOşmuştur. Cenazesı 3 Nisan Çarşamba
günü, (bugün) Fatıh Camii'nde kılınacak öğle
namazmdan sonra, Edırnekapı Sakızağacı
. Şehitliği'ndeki ebedi istirahatgâhma
defoedilecektir. Azız ruhuna Allah'tan rahmet
diliyor, ailesi ve sevenlen olarak. yıne yüce
Allah'm sabır lütfuna sığınıyoruz.
AİLESİ
İZMİR 5. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasSayı: 2001316
Davacı Sakize Umdu \ekili Av. Fatih Doğan
tarafından davalı aleyhıne açılan tapuda soyadı
tashihi davasında verilen ara karar gereğince;
Davalı Burhan Çıftçi tüm aramalara rağmen
bulunamadığından adlarına duruşma gününün
ilanen tebl:ğ yaptırılmasına karar verilmiş ol-
makla duruşma günü olan 25.04.2002 tarihinde
saat 10.50'de Izmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
duruşma salonunda hazır bulunmanız \eya ken-
dınizi bir vekil ile temsıl ettirmeniz aksi takdir-
de davanın gıyabınızda devam edeceği ve hü-
küm verileceği davetiye makamına kaim olmak
üzere ilan olunur. 22.03.2002
Basın: 19102