01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 NİSAN 2002 ÇARŞAMBA 12 KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 75 ÇÎZtMÎN YER ALDIĞI FLORANSADAKİ SERGİNÎN 24 ÇALIŞMASINDA GENÇ TÜRK SANATÇININ ÎMZASIBULUNUYOR Baransel'in çizimleri Casa Buonarroti Müzesi 'nde ^ • ^ • ^ • • ^ ^ • ^ H Kültür Servisi- ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ | Floransa'daki dünyaca ^ ^ ^ ^ ^ ^ H H ^ ^ ^ ^ ^ ^ I ünlü Accademia di Belle ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ( ^ ^ ^ H Arti (Devlet Güzel ^^^^K a ^ ^ ^ H Sanatlar Akademisi) ^^^^L__ ^ S ^ T ^ ^ ^ B sınavlanna üç yıt önce ^ ^ ^ B ^ ^ *" C^^H 8'ren v e 95 yabancı ^^^^K J _^ l ^ ^ ^ H öğrenci arasından en ^^^^B 'gj -^ ^ ^ ^ ^ B yûksek dereceyı alan ^ ^ ^ ^ ^ L j i ^ ^ ^ H Zevnep Baransel. bu kez ^^^^^B^fe^^^^^^H Michelangelo'nun onuruna ^ ^ ^ ^ ^ B ^ ^ ^ ^ H Casa Buonarroti ^ • V r ^ ^ ^ H Müzesi'nde düzenlenen ' ^ t , ^ | ^ H sergiye 24 çahşmasıyla ^ ^ 1 tek Türk olarak katıhyor. Zeynep BaranseL 6 Mayıs'a kadar açık kalacak sergi, 1875 yılına dek uzanan bir geçmişe sahip. 1875 yılında, Floransa'da Michelangelo'nun 400. doğum yıldönümünü kutlamak amacıyla. aralannda Accademia di Belle Arti di Firenze'nin profesörlerinden mimar Giacomo Roster'in de bulunduğu altı kişilik bir grup. Michelangelo'nun Floransada bir dönem yaşadığı evin (şu anki Casa Buonarroti Müzesi) ön cephesini süslemek için sanatçının çizimlerinden yararlanmak ister. 17x23.9 metre büyüklüğünde, binanın tüm fasadını kaplayan graifito'nun önçizimi, maddi imkânsızlıklar yüzünden yaşama geçemez. O gündenkalan 17x23.9 metre büyüklüğündeki taslak çizimi halen müzede sergileniyor.2001 yılının başlannda Casa Buonarroti Müzesi yetkilileri, bu tasanyı yeniden yaşama geçirmek amacıyla Accademia di Belle Arti'nin profesörlerinden Adriano Bimbi ile iletişime geçtiler. Akademi bu çahşma sayesinde 126 yıl sonra yeniden aynı müze ile çalışma karan aldı. Zeynep Baransel, Claudio Cecchetti, Claudio Cionini ve Elisa Borghetti adlı öğrencüer tarafindan yürütülen, 6 ayhk bir çahşmanın ürünü olan sergide, desenin her türlü aynntısı üstünde çalışılarak birebir kopyası meydana getirildi. 'Unafacciata Ottocentesca Per La Casa Buonarroti' (Casa Buanarroti için 1800'lüYıllaraAitFasad) adlı sergide toplam 75 çizim yer alıyor. Bu, halen akademide öğrenimini sürdüren Zeynep Baransel'in ilk sergisi olmasına rağmen davetiye, broşür ve afiş tasanmlan da ona ait. Selim Ileri, 'Bu YazAyrüığın İlk Yazı Olacak' kitabmda kayıp giden yaşamlan anlatıyor Hüzünlü insanportreleriNENA ÇALİDİS SetimÜeri'nin •BuYazAynnğuıÜk Yan CMacak' başlıklı kitabı hüzünlü, sımsıcak duygu kokan farklı insanla- ruı yaşamlanndan oluşuyor. tleri bu ki- tapta bir tür kendisi ile hesaplaşması- nın anlatıyor. - Kitabınız A. Malraıufnun "Her roman bir biyografidir'" sözü ile baş- lıyor. Kitabı okuduktan sonra da Se- liîn Üeri'den çok şeyler buluyoruz. ÎN'e- den kendinizi bu kadar açık şekilde anlarmak istediniz? SELtM tLERt - Romanı yazmaya başladığımda biyografık özellıkler ta- şıyordu ve kendi adımı kullanıp kul- lanmamakta tereddüt ettim. Bunu ya- lana saparak yazmaktansa olanı oldu- ğu gibi yazmayı tercih ettim. Aslında insan her zaman kendı mutlak görü- şünü yansıtıyor. - 'Bu Yaz Aynüğın ük Yaa Olacak' romanınızın heniiz yazmayı düşünme- diğiniz bir roman olduğunu söylüyor- sumız. Peki sizi yazmaya iten sebepler nelerdi? tLERİ - Aslında sadece romanda geçen Gülderen Hanım'la olan ilişki- yi anlatmak istiyordum. O suada ya- şanan bazı olaylar beni etkiledi. Bir- birinden bağımsız çok aynlıklaryaşan- dı. Hakkı yenmiş. bu anlaşılrmmış in- sanlar arasında bir bağ olduğunu dü- şündüm. Ayn bedenlerde, ayn semt- lerde ve birbirlerini hiç tanımayan in- sanlardı. Tek ortak nokta onlan tanı- mış olmamdı. Sanki çok ortak nokta- lan vardı ve birbirlerin: tanıyabilseler- di belki de daha başka birer yışamla- n olabileceğini düşündüm. Çcgu yok- tu, bunun acısıyla hiç yoktan oıüan kâ- ğıt üzerinde bir araya getirmek .stedim. Yalnızhk romanası - Bürün kahramanlannızm sonu in- tiharla bitiyor. İntihar. toplumumuzda farklı duyariılıklar gösteren iısanla- nn kaçınilmaz sonu mı? tLERİ-Keşke insanlır muthyaşam- lar kursa. İntihar bir korkaklık, bir edilginlik olarak tanınlanır. Een ıntı- han öyle düşünmüyorum. tntJıar ola- SeKm tleri "Uzun süre hep aşk romancısı olarak aıuldım. Oysa aşk romancısı olmak farklı bir yetenektir" diyor. yuu ilk defa dünya edebiyatında Vır- gmiaWooifele almıştır. Mrs. Dalloway romanında. intihar daha güzel, daha mutlu ve daha başka bir dünyanın da olabileceğini en çok hissetmiş insan- lann yaşadıklan dünyaya dayanama- dıklan için yaptıklan bir eylem hare- ketidir. Küçümsenecek bir şey değil. layan en iyi örneklerden biri deA. Ok- tay'm •Şe>tan-Melek-Soytan' kitabıdır. Farklı bir tarzınız olmasına rağmen bu pek göriilmüyor? tLERİ -Genel söylemın dışında bir söylem geliştirmeye çalıştığımdan do- layı ve biraz mesafeli, farklı bir yerde durmak ıstıyorsanız ya sizi dışlarlar ya nlık hep var. Aşk romancısı olmak çok farklı bir yetenek ister. tçtenlikle yazıldığında ortaya çok güzel şeyler çıkabilıyor ama maalesef o bende yok, keşke olsa da ben de yazabilseydim. - Doğan Yayıncıhk'tan çıkan Ud ye- niçahşmaıuzvar; biri Türk Romanın- da Altuı Sayfalar' diğeri de Aşka Da- T" T"akkı yenmiş, anlaşılmamış insanlar arasında bağ olduğunu düşündüm. Ayn ğ—4 bedenlerde, ayn semtlerde ve birbirlerini hiç tanımayan insanlardı. Tek ortak JL A. nokta onlan tannnış olmamdı. Sanki çok ortak noktalan vardı ve birbirlerini tanıyabilselerdi belki de daha başka birer yaşamlan olabileceğini düşündüm. Dünya edebiyatına da baktığımızda intihar etmiş yazarlara rastlanz. Bu, içinde yaşadığımız kötü koşullann her gün biraz daha kötüleşen bu dünyaya tahammül sınırlannın bittiğini simge- liyor. - Baaromanlanmzdasiyasi yönünü- zün ağırbasüğuu göriiyoruz. Sizi açık- da yok sayarlar. Benim başıma çok gelen bir şey. insan kendi bildiği doğ- rudan asla vazgeçmemeli. Ben tabii ki sıyasal tarafi ağır basan bir yazanm. Uzun bir süre hep 'aşk romancısı' ola- rak anıldım. Oysa 'Yalancı Şafak' ro- manım dışında hiçbır kıtabımda aşk yoktur. Aşk değil ama yalnızlık ve ay- vet. Bu kitaplan yeniden derlemeni- zin amacı neydi? tLERt - 8Ö'li yıllarda Kerime \a- dir'le ılgili bir yazı yazmıştım. Bir dö- nem insanlar Kerime Nadir, Muazzez Tahsin. EsatMalunut, Ethem tzzet Be- nicegibi isimlerden çok etkilenmişler- di. Bir devrin duygu tarihi açısından çok önemli kitaplar. Insanlann niye onlardan etkılendiklerini, neden göz- yaşı döktüklerinı deşmek istedim. Ede- biyat tarihünizin yazarlannın bu isim- leri hiç anmamalanna, ansalar da bi- raz piyasa romancısı olarak görmele- rine karşı çıkan bir yazıydı. Bu yazı 20 yıl boyunca insanlann aklında kal- mışh. Başlangıçta bundan çekindim, çünkü çok zamanımı alacaktı ve 30 se- ne önce okunmuş olan romanlann bu- gün aynı zevki verip vermeyeceğini bil- miyordum. Romanlan yeniden okuduğumda farklı bir duygu yaşadım. Akıcı bir dillen var, o da ayn bir yetenek. 'Al- nn Sayfalar' AhmetMitnat Efendi'den Orhan Kemal'e kadar uzanan bir ro- man antolojisi. Ortada bizım büyük bir roman geleneğımiz olmasına rağmen güncelle sınırh kahnıyor. Diyelim ki bu yıl falancanın kitaplan önde gidi- yor, herkes onu okuyor ama geçmiş- teki roman mirasımız hakkında hiç kimsenin bir bilgisi yok. Oysaki be- nim yetiştigim yıllar öyle değildi, Hû- seyin Rahmi. Yakup Kadri Bey olsun sadece okulda okutulan insanlar değil- di, insanlann zevkle ahp okuyabildi- ği yazarlardı. Günümüzde durum böy- le değil. Gençler Yakup Kadri"yi bil- miyorlar, bu bana şaşırtıcı geliyor. Bir anlamda bu romanlann bir kılavuz ki- tabı olsun diye yaptım. O dönem için cesur yazariardı - Aşka Davet serisine baknğunızda o dönemin kadın yazariaruun yaşa- dıklan zorluklara rağmen daha cesur olduklaruu gözietnliyoruz? tLERt -Türk toplumunun o dönem- lerde bulunduğu şartlara baktığımız- da cesur yazarlardı. 40'lı yıllarda da- ha kimsenin aklından feminizm keli- mesi geçmezken onlar olaylara çok farklı bir bakış acısıyla yaklaşıyorlar- dı. Bu yazarlar o yıllarda yürümeyen ilişkilerin sona ermesi gerektiğini, ka- dının çalışma hayatında kendilerine bir yer edinmelerini yazıyorlardı. On- lar da sıkıntı çekmişlerdi, mesela Ke- rime Nadir. Ailesi roman yazmasını hoş karşılamamışh. 108 FİLM GÖSTERJLECEK IstanbuVdü kısa fılm buluşması Kültür Servisi - Ulusiararası tstanbul 14. Kısa Film Günleri 4-10 Nisaı tarihleri arasında gerçekleştirlecek. Uliıslararası Kısa Film Günleri', ilkemizde sadece kısa metraj fılmleri psterLn kapsamma alan ilk organizasyor. Dünyının çeşitli ülkelerinden değişik Dakış \; içerikteki kısa filmleri izleyici}le buluşturmamn hedeflendiği kısa filn günJerine, başta tFSAK, Fransız Kültir Mercezi ve Italyan Kültür Merkezi olmik üzere birçok ülkenin başkoısolosliklan ve kültür merkezleri kata sağlvor. Ahnanya, Avusturya Belçita, Fransa. Hollanda, Ingiltere, lipanya Israil, Isveç. Italya, Macaristan. M;ksika, Yunanıstan ve Türki^e'den oplam 108 kısa fılm gösterilecel. 75'i iurmaca, 8'i deneysel, 15'icanlaıdırma e 10'u belgesel olan filmlcrn çoğu uluslarası festivallerde ödül aLnış yapilar. Türkıye'den katılan "A film. 'tFSAK 23. Ulusal Kısa Film Vicfeo ve Bdgesel Yanşması'nda ön eleneyı g;çmiş olanlar. Avusturyah ^önetrn:n Kerstin Cmelka, 4-5-6 Nisaxgünlernde, katılımcılara deneysd sinenanm felsefesi ve teknik olınaklar üzerine 'Deneysel Sinema Üzrine B r Workshop' sunacak. 7 ilmleı Fransız ve ttalyan Kültür Merlczi'nde 11 00, 14.30, 17.00 ve 19.3('daiz:ljyıciyle buluşacakYO 212 2S2 57 00 Borusan'dan 'Sahte / Gerçek'Kültür Servisi - Borusan Sanat Galerisi'nde 6 Nisan - 1 Haziran tarihleri arasında 'Sahte/Gerçek' adlı fotoğraf, video ve resim sergisi yer alacak. Küratörlüğünü Elga VMmmer'in yaptığı sergide sahte ve gerçek eşyalar, yapay ve gerçek ortamlar, kısaca kurmaca ve gerçek arasındaki çok net olmayan smırlar konu olarak ele alımyor. Serginin genel ka\Tamı, ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez'in kitaplannda yarattığı gerçek hikâyelerin ve karakterlerin biraz masalımsı bir şekilde ele alınmasına benziyor. Doğal ortamlann yerini alan yapay ortamlan konu alan çalışmalann yer aldığı sergiye, Garry Hill, Tîmothv Hutchings, Yun - Fei Ji, Örner Ali Kazma, Deborah Mesa Pelly, Bridget Smith, Mark V\allinger, Rosemary Laing ve Vlc Muniz katıhyor. Özellikle çağdaş Japon kültüründe gözlemlediğimiz ve günümüzde gerçek kişilerin yerine, yaratüan uydurma karakterlerin gittikçe yaygınlaşması üzerine kuruluyor sergi. Cam kubbelerin altmda yapay dalgah ve altın kumlu plajlar ve bu plajlarda oynayıp eğlenen, gerçek plajı belki de hiç görmemiş çocuklar... Gökdelenlerin üzerine kurulmuş yapay golf sahalannda golf oynayan işadamlan ve okullarda çizgi roman kahramanlan eşliğinde öğrenilen okuma yazma, hatta Incil eğitimi... (Borusan Sanat Merkezi: îstiklal Cad. No: 421 Beyoğlu. 0 212 292 06 55) ŞORAY'A EMEK ODULÜ ÇASOD ödülleri verildi Kültür Servisi - ÇASOD(Çağdaş Sinema Oyunculan Derneği) 2001 9. Oyunculuk Ödülleri. önceki akşam Pera Palas'ta düzenlenen törenle sahiplerini buldu TürkanŞora>'ın '2001 Emek Ödülü' nü aldığı törende. Taner Birsel, 'ttiraf'taki rolüyle 'En t\i Erkek Oyuncu', Füsun DemireL 'Büyük Adam Küçük Aşk'daki rolüyle 'En tji Kadın Oyııncu' ödülünü alan oyuncular ofdular. ÇASOD 2001 'ÛmutVeren Kadın Oyuncu' ödülünü, Ece Ekşi (O da Beni Seviyor) \e Zejnep Tokuş (Yazgı) paylaştılar. 'Umut Veren Erkek Oyuncu' ödülü ise Serdar Orçin (Yazgı) ve Tolga Çevik (Herkes Kendi Evinde) aldılar. •Jüri Özel Ödülü' ise tsmai] Hakkı Şen'in oldu. 2001 yıh içinde gösterime girmiş veya festivallere katümış 12 filmin değerlendirilmesi sonucu belirlenen ödüller için Seçici Kurul Başkanı Mahinur Ergun, "Oyıınculuğun anlanunı çok iyi bilen bizler için, ödüDerin sahiplerini beürlemek daha da zordu" diyerek törende bulunanlara seslendi. 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü alan Füsun Demirel, başansını yönetmen Handan İpekçi ve beraber çalıştığı ekibin tümüyle paylaştığmı ifade etti ve Istanbul Film Festivali kapsamında gösterilemeyecek olan 'Büyük Adam Küçük Aşk'a yasağın sürdüğüne dikkat çekti. DEFNE GOLGESİ TURGAY FtŞEKÇİ Çok Önemli Bir Oyun Gazetemizin okurları Behiç Ak'ı, yıllardırdüzen- li olarak yayımlanan "Kim Kime Dum Duma" adlı çizgi bantıyla yakından tanıyortar. Çağdaş günlük hayat içindeki saçma, gülünesi, olmadık çelişkili yan- ları ortaya çıkararak bunlar üzerinde bir tür yeni bir felsefi bakış oluşturan yaklaşımıyla hepimizi uya- ran, düşündüren, acıtan karikatürler bunlar. Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu'nun sahneledi- ği Tek Kişilik Şehir adlı oyunla Behiç Ak, bu kez gü- nümüz dünyasının insanı insanlığından çıkaran özellikleriyle sahnede kıyasıya bir hesapiaşmaya gi- rişmiş. Kusursuz birsahne metniyle karşı karşıyayız. Bir buçuk saatlik, tek perdeli oyun boyunca iç ritmini hiç yitirmeden tıkır tıkır akan bir metin. Sahneleme hünerleri de metnin ve oyunun akıcıtığını daha da arttırıyor. Ne anlatıyor Tek Kişilik Şehir? Hayatını bilgisayarıyla cep telefonuna bağlamış, her şeyini onlar aracıhğıyla yaşayan bir günümüz kent insanı. Alıyor, satıyor, kazanıyor, arkadaş edi- niyor, mektuplaşıyor, ama tuşlardan başka doku- nabildiği bir şey yok. Oturduğu kahvedeki garson, geleneksel ama gerçek bir hayatın temsılcisı. Oyunun başlamasıyla ikisi arasındaki konuşma- lardan traji-komik bir karşıtlıkla karşı karşıya oldu- ğunuzu anlıyorsunuz. Bu karşıtlık aynı zamanda gü- nümüz insanının da karşı karşıya kaldığı bir olgu. Bilgisayarlı ve telefonlu adam, kahveye yıllardır yazıştığı bir kadınla ilk kez buluşmak için gelmiş- tir. Doğrusu kadın da günümüz kent insanının tipik özellikleriyle doludur. Bomboş hayatını kurslarla doldurmakta, hayatta, yaşayarak öğrenılecek her şeyi kurslarla öğrenmeye çalışan bir "yapay in- san "dır. Oyun boyunca bu üçlü arasında, gerçekten saç- maya, komediden trajediye uzanan çizgilerde sa- lınıp dolaşan metin, sonunda seyircisine söyleye- cegini söylemiş, göstereceğini göstermiş olarak doyumsuz bir biçimde sonlanıyor. Bu çok başarılı ama sahnelenmesi, zorluklar ve tuzaklar da içeren metin, tiyatromuzun üç büyük oyuncusu; Tilbe Saran, Köksal Engür ve Cüneyt Türel tarafindan aynı zamanda bir oyunculuk gös- terisine de dönüştürülerek oynanıyor. Tek Kişilik Şehir, önemli bir oyun olmasa, hiçbir şey anlatmayan bir metin de olsa yalnızca bu üç büyük oyuncuyu izleyebilmek için bile görülmesi gerekli bir oyun olurdu. Tiyatro gibi, oyun metninden başlayıp oyuncu- luğa, çevre düzeninden yönetimine, müziğinden ışı- ğına dek çok çeşitli etkenlerin bir araya gelmesiy- le oluşan bir sanat yapıtında her zaman helvanın şekeri, unu, yağı birbirine denk düşmez. Tek Kişilik Şehir'de bütün bu öğeler, birbirini ta- mamlayan, birbirine katkıda bulunan, birbirini zen- ginleştiren öğeler olarak oyuna mükemmel bir bü- tünlük kazandırmışlar. Tek Kişilik Şehir, çağdaş tiyatromuz için büyük bir kazanç. Yeni oyunların ve oyun yazariannın sık görülmediği günümüz tiyatrosuna önemli bir kat- kı; hem yeni bir oyun yazarı hem de yeni temala- rın işlendiği yeni bir oyun kazandığımız için. Tek Kişilik Şehir'm yalnız ülkemizde değil, ulus- iararası alanda da ilgi görecek bir oyun olduğunu düşünüyorum. Çevre ve tanıtım olanakları bulabi- lirse bu metni oynamak isteyecek yabancı toplu- lukların da olacağını sanıyorum. İster ilginç bir oyun metniyle karşılaşmak, onun anlattıklarını izleyip onunla hesaplaşmak, isterse- niz bol bol güleceğiniz bir komedi izlemek için gi- din, Tek Kişilik Şehir, sizi hiç beklemediğiniz yer- lerden yakalayıp sarsacak bir oyun. Aksanat Tiyatrosu, kurulduğu günden bu yana öncü. önemli oyunlan sahnelemeyi ilke edinen bir topluluk. Tek Kişilik Şehir'\e bu çizgilerine yeni ve çok başarıl bir halka ekliyorlar. tfisekci ' hotmail.com Venue - Maslak'ta Muse konseri • Kültür Servisi - Muse. 7 Nisan'da Venue - Maslak'ta bir konser vermek üzere İstanbul'a geliyor. Gitar ve vokalde Matthew Bellamy. basta Ğhris Vvoldstenhome ve da\Tilda Dominic HoNvard'dan oluşan gnıp. 'Sho\vbiz' ve 'Origin of S>Tnmetry' adlı albümlerıyle ününü Ingiltere'nin dışına taşımayı başardı. "Muscle Museum", ve "Plug - in Baby' gibi single'larıyla müzik listelerini kasıp ka\*uran ve dünyada 2 milyona yakın albüm satan Muse. 21. yüzyıla damgasını vııracak gruplar arasında gösteriliyor. Son albümleri "Origin of Symmetry'nin turnesi kapsamında ülkemize de uğrayacak olan Muse'in alt grubu olarak lstanbul'un en sevilen brit-pop indie grubu Suitcase konsere katılacak. (Biletvc: 0 216 4'5<4 15 55) BUGUIV • BEKSAV'da saat 15.00'te 'Bir Denız Manzarası', 17.30'da 'Ka>Tiama Noktası' ve saat 19.30"da 'Çocuklar Geri Döner' adlı filmler. Yön: Takeshi Kitano. (216 349 91 55) • İSTANBUL DEM.ET OPERA ve BALESt'nde saat 20.00'de İDOB'nın sunacağı C. Saint-Saensin 'Samson ve Dalila' adh operası. (212 251 10 23) • KIRIMKtLtSESt'nde saat 19.00'da Preklasik Oda Müziği Topluluğu'ndan 'Barok Müzik Konseri'. (212 266 51 64) • NÂZIMKÜLTÜREVİ'nde saat 18 30da Belgesel Film Günleri kapsamında Dziga Vertov'un 'Coşku' ve Chris Marker'm 'Andrei Arseneviç'in Hayatuıda Bir Gün' adlı filmi. (212 245 04 81) • ANKARA OPERA BtNASI'nda saat 20.00'de MDT'den 'mdt(et)akdeniz'. (312 324 22 10) 1. ULUSLARARASI GENÇLİK VE SİNEMA ŞENLÎĞt NDE BUGÜN • AKM'de saat 14.00'te 'Cennetin Rengi'. saat 16.30'da 'Amy' ve saat 19.30'da 'Yusuf ile Kenan' adlı filmler. (212 251 56 00) • BİLGİ'de saat 19.30'da 'Bir Avuç Çayır' adlı film. (212 293 50 10) • TZT'de saat 14.00, 16.30 ve 19.30'da 'Kusursuz Çember' adh film. (212 31? 77 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear