Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 2002 ÇARŞAMBA
HABERLER
Baykal
Kuşadasfnda
• KUŞADASI
(Gımhuriyet) - CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal,
yurt gezileri kapsamında
geldiği Kuşadası'nda,
partiye yeni katılan
gençlere rozet taktı.
Gençleri kutlayan Baykal,
"23 Nisan'da genç
kardeşlerimizin partiye
katılmasından mutluluk
duyuyorum. Bu gençlerle
geleceğin Türkiye'sini
yönetmeye adayız" dedi.
Konyar'm sağl*
durumuiyi
• tZMÎR (CmnhuriyeC) -
Rahatsızlanarak öncekı
gün SSK Tepecik Göğüs
Hastalıklan Hastanesi'ne
kaldınlan Bergama
köylülerinin sözcüsü Oktay
Konyar'ın, sağlık
durumıınun düzelmesi
nedeniyle dün yeniden
Soma Cezaevi'ne
götürüldüğü öğrenildi.
Siyanürlü altına karşı
mücadelesiyle öne çıkan
Konyar, geçen haftalarda
basın açıklaması yapmak
için izin almak amacıyla
geldiği Soma Emniyet
Müdürlüğü'nde, polise
karşı gelme suçundan
tutuldanmıştı.
EPdoğan
Kuduiar'ı bekliyor
• ANKARA
(Ounhııriyet)-AKP
yönetimi, Anayasa
Mahkemesi'nin Recep
Tayyip Erdoğan'la ilgili
karan üzerine nasıl bir yol
izleyeceğini bugünkü
merkez yürütme kurulu
toplantısında belirleyecek.
Anayasa Mahkemesi'nin,
"kurucu üyelikten",
dolayısıyla "kurucu genel
başkanlıktan" aynlması
için Erdoğan'a tanıdığı
sürel9Ekim2002
tarihinde sona erecek.
Erdoğan'ın, "yeniden
yargılanmak" üzere
Diyarbakır DGM'ye
başvurmadan önce, Yeni
Asya gazetesi sahibi
Mehmet Kutlular'ın
dosyasıyla ilgili
gelişmeleri bekleyeceği
öğrenildi.
Muhasebecilerde
'çağdaş birleşme'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara Serbest
Muhasebeci Mali
Müşavirler Odası
yönetimini geçen
seçimlerde "Meslekte
Birlik Grubu"nun
almasının ardından 11
Mayıs'ta yapılacak genel
kurul öncesinde demokrat
muhasebeciler güçlerini
birleştirdiler. Çağdaş
Demokrat Muhasebeciler
Grubu, 1350kişinin
kaulımıyla gerçekJeştirdiği
önseçinile adaylanru
belirledi. Başkan adayı
Mehmet Koç, mesleki
eğitim, haksız rekabet
kaçak çalışma ve mesleki
bağımsızlık gibi sorunlarla
öncelikle ilgilenecekJerini
belirtirken ülke sorunlanna
duyarlı olacaklannın altını
çizdi.
2 Türk tutukfand
• ROMA(AA)-
Italya'nın Sardunya
adasında düzenlenen bir
operasyonda, Hollanda
vatandaşı da olan 2
Tûrk'ün tutuklandığı
bildirildi. Sardunya
adısındaki operasyonda,
Hûseyin Tüzer (25) ve
kardeşi Seyfettin Tüzer
tutuklanarak San
Scbasriano Cezaevi'ne
kcouldu. tki kardeşin.
kckaüı kaçakçıhğı
yaptıklan ve arandıklan
açklandı.
Ayaş'taki Korkut Eken turnuvası'nın başlama vuruşunu Mehmet Ağar yaptı
'Susurluk' sahaya çıkü• Ayaş Belediyesi'nin düzenlediği "Korkut Eken
Halı Saha Futbol Tumuvası" dün Eken'in cezasını
çektiği Ayaş'ta Mehmet Ağar'ın vuruşuyla başladı.
Açılışa emekli General Hasan Kundakçı, milli güreşçi
Şeref Eroğlu, bazı futbolcular ve sanatçılar da katıldı.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)- Siyaset-polis- mafya üç-
genindeki karanlık ilişkilerin
günışığına çıktığı Susurluk da-
vasında. "çetekurmak" suçun-
dan hapis cezasına mahkum
olan Korkut Eken adına dü-
zenlenen halı saha futbol tur-
nuvası dün Ayaş'ta başladı.
Başlama vuruşunu Elazığ Mil-
letvekili MehmetAğar" ın yap-
tığı turnuvanın açılışına emek-
li General Hasan Kundakçı,
sporcular ve bazı sanatçılar ka-
tıldı Ağar "MiDetimizartıkin-
sanlar ölmeden de değerini bi-
liyor" derken Kundakçı,
Eken'in "kahraman" olduğu-
nu iddia etti.
Ayaş Belediyesi'nin DYP'li
Başkanı Rıfat Vlavioğlunun
desteklediği ve 18 amatör takı-
nun katıldığı turnuva dün ka-
labalık bir törenle başladı. Tur-
nuvanın açılışına Ağar ve Kun-
dakçı'nın yanısıra milli güreş-
çi ŞerefEroğhı, Fenerbahçe'nin
eski futbolcusu BülentUygun,
Gençlerbirliği futbolcuları
Okan, Hasan. Ankaragü-
cü'nden Hakan Kdeş, sanatçı-
lar Cengiz Kurtogju, BülentSer-
taç ve Denür Karahan ile dığer
yetkilıler ve davetliler katıldı.
Turnuva için Ayaşhlara teşek-
küreden Ağar, şunlan söyledi:
" Mffletiıniz arnk insanlar ÖJ-
meden de değerini bfliyor. Bu
topraklarüzerindeyeüşen genç-
ler bu ülkeye borçlannı öder.
Spor da bunun bir vasıusadır.
Aramızda bulunması mümkün
olmayan Korkut Eken adına te-
şekkürlerimi sunuyorum."
Kundakçı da, gazetecilerin
soruları üzerine kendisinin
Eken'in eski komutanı olduğu-
nu anımsatarak "Güneydoğu'da
büyük işler yapnuşor. Büyük
kahramanlıkları vardır. Her-
kes de onu çok se\Diiştir. Ayaş-
hlar'ı kuthıyorum. Kader ve si-
lah arkadaşun. Doğu'daki olay-
lan unutmak mümkün değü.
O bir kahramandır" diye ko-
nuştu.
Ayaş Belediye Başkanı Ma-
vioğlu ise turnuvanın spor ku-
lüplennce düzenlendığini ileri
sürerek "Ben desteldedim. Gön-
lümüzden böyle bir olay geçti
Turnuva için Korkut Eken'in
degörüşierini aldık. Kendisi biz-
lere çok teşekkür etti" dedi.
Turnuvanın açıhşına ka-
tılan Ağar. Spor aractb-
ğnlaEken'eboırunöden-
diğini savundu. (AA)
İstanbul Tabip Odası seçimleri, 28 Nisan tarihinde Kabataş Erkek Lisesi'nde yapılıyor
Demokratîk ve katılımcı bir odaSAADETUSLl
istanbul Tabip Odası yöneti-
mine talip olan Demokratik Ka-
rılım Grubu (DKG) ''demok-
ratik, kaabmcı bir tabip odası"
sloganıyla seçime hazırlanıyor.
DKG başkan adayı Prof. Gen-
cay Gürsoy, Türkiye'de sağlık
hizmetlerinın yetersızliğıne dik-
kat çekerek en büyük sorunun
ise giderek yok edilmeye çalı-
şılan birinci basamak sağlık sis-
temi olduğunu vurguladı. Oda
seçimleri öncesinde projeleri
ve sağlık sistemi hakkında ko-
nuştuğumuz Gürsoy, şu bilgile-
ri verdi:
- Hükümetkrin uyguladığı
sağhk potitikasuun günümüze
yansunalan nasıl oldu?
- Hükümetlerin belirlenmiş.
sistematik, bilimsel bir sağlık po-
litikası yok. Bugüne kadar ya-
pılan en büyük reform hareke-
ti Nusret Fişek'in hazırladığı
sosyalizasyon yasasıydı. Bu da
karşı anlayıştaki güçler tarafin-
dan sulandınldı ve hareket bir
sonuca ulaşmadan terk edildi.
Türkiye'deki bütün sorun, siya-
si iktidarlann ekonomik tercih-
lerine bağlı. Son yıllarda ka-
tan da yetersiz, iyi eğitim gör-
memiş hekimlerin yetişmesine
neden oluyor. Modern dünya-
da sürekli eğitim var. Tıp âla-
nındaki bilgi 3-4 yılda geçerli-
liğini yitiriyor.
- Projeieriniz neler?
- Öğretmenevi, polisevi var,
- Nasıl bir tabip odası?
- Devlet hiçbir zaman tabip
odalarının temsil ettikleri kitle
ile daha organik bağlar kurma-
sını, birsivil toplum örgütü ola-
rak yaygınlık ve etkinlik kazan-
masını istemedi. Bukoşullaral-
tında yapılacak şey, tabip oda-
T
1 üm hekimlerin katüımı istenen seçimlerde Güçbirliği Grubu,
Demokratik Katılım Grubu ve Hekim Hakları îçin Dayamşma Grubu
oda yönetimi için yarışacaklar.
musal alanda sağlık hızmetlen
gerilerken özel alanda yükseliş
var. Birinci basamak yeterince
uygulanmadığı için aşılamada
bile gerileme oldu.
-Eğitim sastemimizyetetü mi?
- 197O'te 9 olan tıp fakültesı
sayısı bugün 5O'ye ulaştı. Bu
birtaraftan zaten var olan hekim
işsizliğini körüklüyor, birtaraf-
ama bir hekimevi yok. Emekli
hekimlerimize yönelik böyle
bir proje gündemde. Şu anda
TUS'ukazanamamış 30-35 bin
hekim birikti. Bunlann birinci
basamak hizmetlerinde yeterli
hizmeti verecek biçimde yeriş-
tirilmeleri gerekli. Ekonomik
haklann düzeltilmesi yönünde
daha etkin çalışmalıyız.
lannı güçlendirecek kitle des-
teğini ön planda tutan, katılım-
cı, demokratik ve canlı bir oda
anlayışını egemen kılmaktır.
- Son olarak bir şey soylemek
ister misiniz?
- Istanbul'da 30 bin civann-
da hekim var. Ancak seçimlere
katılım 2-3 bini geçmiyor. De-
mokratikvekahhmcı biroda için
Yiiksek mahkeme 40 yaşında
Bumin 'in
gündemi
parti kapatnta
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Anayasa Mahkemesinın 40.
kuruluş yıldönümü bugün
düzenlenecek törenle kutlanacak.
Yüksek mahkemenin başkanı
Mustafa Bumin yapacağı
konuşmada, anayasada yapılan
değişiklikler ışığuıda siyasi
partiİerin kapatılmasını
değerlendirecek. Bumin, yargı
bağunsızlığı konusunu da
irdeleyecek. Kutlamalar
çerçevesinde Bumin ve üyeler,
Anıtkabir'e çıkarak Atatürk'ün
manevi huzurunda saygı duruşunda
bulunacaklar. Mahkemedeki törene
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer, yüksek mahkeme üyeleri,
raportörler ve hükümet yetkilileri
katılacak.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
tüm hekımleri seçimlere katıl-
maya çağınyorum.
İstanbul Tabip Odası yöneti-
minde bulunan Güçbirliği Gru-
bu "İyi hekimük vesağükb top-
huniçin" sloganıyla göre\e ye-
niden gelmeye hazırlanıyor.
Güçbirliği başkan adayı Dr. Tur-
gut Adatepe, Sağlık Bakanlı-
ğı'nın tabip odalannı ele geçir-
meye çalışûğını belirterek "Hem
iktidar hem muhalefet olmak
istiyorlar. Hekimler buna izin
vermez" dedi. Ülkemızin en
önemli sağlık sorununun bir tür-
lü uygulanmayan 224 sayılı ya-
sa olduğunu belirten Adatepe,
sorulanmızı şöyle yarutladı:
- Hükümetlerin uyguladığı
sağhk poütikasuun günümüze
yansımalan nasıl oldu?
- Kamuda çalışan hekimler
900 milyon lira olan yoksulluk
sınınnın alnnda çalışıyor. Özel-
de çalışanlar ise birinci sınıf
tüccar olarak görülüp ver-
gilendiriliyor. Sağlık Ba-
kanlığı muhalefet görevi
yapan tabip odalanna göz
dikmiş durumda. Patent
uygulamasıyla birlikte
ilaçta dışa bağımlı bir po-
litika izlendi. Ülkemiz tıb-
bi teknoloji çöplüğüne
döndü. 224 sayılı sosyali-
zasyon yasası uygulansa
Türkiye halkınuı önemli
sağlık sorunlan çözümle-
nebilir.
- Nasıl bir tabip odası?
- Bugüne kadar seçim-
lerde en fazla oyu aldık.
Cumhuriyetin temelleri-
ne, Atatürk ilke ve inblap-
lanna, laikliğe sadık ka-
larak yönetimde bulun-
duk. Bundan sonraki ba-
kışımız da bu olacak. Oda-
mızı hekimlere yaraşır bir
hale getirmek için yeni-
den düzenledik. Bütün he-
kimleri odamıza da\et edi-
yoruz. Hekimleri kucakla-
yan bir gelişim sağladık
ve bu değişimde hekim-
lerin desteğini istiyoruz.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
AhmetYorulmaz, Ayvalık'ın
bilirkişisidir. Ayvalık sevdalısı-
dır. Ayvalık Halkevi'nin dengi-
si "Şiirce"nin bu sayısındayö-
renin insanlarını anlatıyor,
"Günlerin Getirdiği" başlıklı
köşesinde. Hep göçmenler
geçer onun öykülerinde. Çün-
kü Ayvalık bir göçmen kenti-
dir. Çoğunluğu mübadelede
karşı kıyıdan, Midilli'den gel-
miştir. Ayvalıklılar aralarında
konuşuriarken şu "Yaralı", şu
"Komilili" diyerek gelenlerin
Midilli'deki yerterini anlatırlar.
Ahmet Yorulmaz'ın küçük
fıkralarından biri de Florina
göçmeni Haşim Efendi üstü-
ne. Ona kısaca "Haşo" derler-
miş. Orta boylu, tıknaz, birer-
miş gibi tıraşı uzamış gezen,
ellerini çaprazlamasına göm-
lek kollarına sokan bir adam-
mış Haşim Efendi. Ayvalık'ın
üstlerine eskiden lamarina adı
verilen ince sac ya da teneke
levhalarla örtülü barakalı pa-
zaryerindegüneşlenirken, bir
cenaze alayı görür ve söylen-
meye başlarmış: "Nah kalkar-
Ayvalık'ta 'HayatBahçesi'nde
sın şimdi o kadar toprağın al-
tından."
• • •
Hafta sonu Ayvalık'taydık.
Iki günlük bir kaçamak. Biraz
yol yorgunluğu, biraz nefes al-
ma. Ayvalık, baharı bitirip ya-
za hazırlanıyor. Kentin küçük
sokaklarında dolaştık. Hasan,
Istanbul'dan gidip bir eski Rum
evi satın almış, şimdi onu ta-
mirettiriyor. Duvarlanndan me-
lek resimleri çıkmış. Orada,
anlayanlara biraz onartmış.
Resimlere merakla ve hüzün-
le bakmamak mümkün değil.
Kim bilir kim, hangi duygular-
la bu evi yaptınp bu melek re-
simlerini çizmişti. Kimlerdi on-
lar, uçup giden bu topraklar-
dan?
Midilli'den Ayvalık'a gelen-
ier yerleşmiş 1922'lerde bu
evlere. Sonra birçoğu terk edil-
miş. Şimdi onlara yeniden ha-
yat geliyor. Bu küçük küçük
odalı evlerin meraklılan var. Is-
tanbul'dan, Ankara'dan, Iz-
mir'den, depremlerden kaçan-
ların sığınaklarından birisi de
Ayvalık olmuş.
Ayvalık, daha çok orta halli
emeklilerin kenti. Az gelirleriy-
le, bu zeytin kentinde yaşam-
larını anlamlı kılmaya çalışı-
yorlar. Evler boyamyor, yürü-
yüş yollan temizleniyor. Fel-
sefe öğretmeni Meryem ve
Türkçe öğretmeni Nihal, Ay-
valık'ın Cunda adasına yerleş-
meye karar verenlerden.
1968'lerin Mülkiyelisi Peya-
mi'nin yerleştiği evi görünce,
biz de burada tutunabiliriz di-
ye düşünmüşler. Meryem, "Bir
buçukyıldıryaşam depremin-
den birkaçış içindeydik. Ders-
hanecilikten sıkıldık artık. Ken-
dimize yeni bir hayat, yeni bir
yerarıyorduk. Sinop'tan Dat-
ça'ya, Trkaya'ya kadar epey-
ceyergezdik. SonundaCun-
da'da karar kıldık" üiyor.
Peyami, Nihal ve Meryem el
ele vermişler, bir "Hayat Bah-
çesi" yaratmaya girişmişler.
Bizim gittiğimiz gün "Hayat
Bahçesi"ri\n açılışını yapmış-
lardı. Maltaeriği, asmalaraltın-
da bir eski Cunda evinin bah-
çesine kurmuşlar yeni hayat
bahçelerini. Gelenlere nasıl hiz-
met edeceklerinin provasını
yapmak için börekler. pastalar,
çöreklergetirdiler. Geceleri için
bir "ay ışığı" terası da yapmış-
lar. Biz gündüz gittiğimiz için
bahçede oturduk. Cunda'ya
giderseniz "Hayat Bahçesi"ne
uğramadan geçmeyin. Gece-
leri mutlaka daha güzeldir.
•••
Ayvalık'la Bodrum'u karşı-
laştırdım. Ayvalık, daha sakin
ve daha kendi halinde bir tatil
kenti. Bodrum'un gürültüsü ve
dinamizmi yok. Kendine özgü
bir yumuşaklığı var. Cumhuri-
yet okurlarıyla karşılaştık.
CHP'nin ünlü siyasetçisi, Bü-
lent Ecevrt in Ismet Inönü yü
devirdiği kongrenin genel sek-
reteri Kamil Kırıkoğlu nun kı-
zı Ayşe Kınkoğlu'nun da ara-
larında bulunduğu, ÖDP'li,
EMEP'Iİ, CHP'liaydınlar bura-
da bir yaşam alanı yaratmışlar.
Bağ buduyorlar, bahçeleri-
ne sebzeler ekiyorlar. Toplanıp
yürüyüşler yapıyorlar. Siyaset
tartışıyorlar. Aralarında kitap
alışverişi yapıyorlar. Beni gö-
rünce, "Ne olacak bu memle-
ketin hali" diye sordular. Şiir-
ce edebiyat dergisini hep bir-
likte çıkarıyorlar. Ayşe Kilim-
ci, Nur Öncel, Taşkın Pehli-
van, Arif Buz, dergiye yazı ya-
zan bazı isimler.
Bir sabah erkenden Ayva-
lık'tan yola çıktık. Bahann ses-
sizliği. yumuşaklığını orada bı-
rakıp, yeniden istanbul'un hen-
gâmesinin içine canımızı at-
tık. Iki gün bile olsa sakin bir
yerde kafa dinlemek, insana
güçkatıyor. "Hayatbahçesi"r\\
hep canlı tutmak gerekiyor.
Şimdi artık yeniden Le Pen'in
nasıl olup da yüzde 17'lere
vardığını tartışabiliriz.
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Le Pen'in Söylediği...
Fransa başkanlık seçimlerini Le Pen kazanamaya-
cak! Adamın yıllardır hiç değişmeyen yüzde 14'lük bir
çekirdek oyu zaten vardı. Öyleyse karşınızda kitlesel bir
oy kayması, dalgalar halinde yükselen bir faşist hare-
ket de yok. Sosyal demokrat partiler bir süredir yerle-
rini muhafazakârpartilere bırakjyorlar. Bu yüzden Fran-
sa'da da seçimleri sağın kazanmasında bir olağandı-
şılık yok. Öyleyse Le Pen'in zaferi neden "şok" yarat-
tı?
Depremin merkez üssü
Aslında, şoku yaratan Le Pen'in zaferi değil. O yal-
nızca bir büyüteç işlevi gördü, tanhin ışığını bir nokta-
da yoğunlaştırdı. O noktada da Jospin'in yenilgisi var!
Diğer bir deyişle Fransa'yı, hatta Avrupa'yı sarsan dep-
remin merkez üssü Le Pen'in değil, Jospin ve sosya-
listlerin (sosyal demokratların) ayaklannın altından ge-
çiyor. Yakında genel seçimler var. Eğer Le Pen "pani-
ği" bir işe yaramazsa, bu seçimlerde sosyal demok-
ratlan bir yenilgi daha bekliyor.
Halbuki bir açıdan Jospin bunu hiç hak etmiyor de-
nebilir. Gerçekten de Financial Tımes, The Economist
gibi neoliberalizmin kaleleri bile Jospin hükümetinin
başarısından, Fransa'da ekonomik koşullann Avru-
pa'nın geri kalanından daha iyi, Jospin'in de belki "İn-
sana heyecan vermeyen, ama dürüstbir politikacı (gü-
nümüzde çok az bulunan bir tür). Chirac'ın ise hırsız,
dalavereci, hatta şartatan" olduğundan söz ediyoriar-
dı: "Fransız seçmeni Allahından belasınt mı istiyor-
du?" Seçimlerden sonra Financial 77mes'ın yorumcu-
lanndan Ouinten Peel, "Geçenbeşyılboyunca, 'gök-
kuşağı1
koalisyon hükümetinin tüm engellen'ne rağmen
reformlan (siz neoliberalizm olarak okuyunuz) fark et-
tirmeden yapabilmek büyük birbaşanydı. Ama seçim
kampanyasında bu başan bir felakete dönüştü" diye-
cekti. Ekonomik "başan" işe yaramadı. Belli ki seçme-
nin bir kısmı Jospin'in aslında gizli gizli ne haltlar karış-
tırdığının farkındaydı. Ya sandık başına gitmedi ya da
oyunu başkalanna. biraz da Le Pen'e verdi.
'Dinle Küçük Adam'
Faşizmi iyi anlayan enderdüşünürterden psikolog Wil-
helm Reich'ın Faişzmin Kitle Ruhu Anlayışı başlıklı
son derecede aydınlatıcı bir çalışmasının yanı sıra bir
de "Dinle Küçük Adam" başlıklı bir kitapçığı var. Bu-
rada Reich, faşizmin enerjisini hangi toplumsal koşul-
lann ortaya çtkardığı, nasıl bir kimükten aldığını anla-
tır. Reich'ın bu çalışmasının ışığıaltında bakmca da Fran-
sız seçimlerinin, özelliklesolaçısından "gerçeğin/n"Le
Pen'in şu sözlerinde gizli olduğu söylenebilir: "Düş kur-
maktan korkmayanız siz küçük insanlar, sıra neferteri,
dışlanmışlar.. sizmadenciler, demirçelikişçileh, sana-
yicileh, Maasthch'in Euroglobalızasyonu altında yıkı-
ma uğrayan işçiler..."
Le Pen'in tepeden bakarak "/cüçü/c/nsan"dediği ke-
sim (emekçi kesimler ve orta sınıflann alt katmanlan)
15 yıldır orta ve yukan sınıflann yaşam alanlannda, ga-
zete, dergi, TV ve üniversite kondorlarında yankılanan,
aydınların gözlerini kamaştıran kımi sloganların, "söy-
lemlerin", günlük pratikte kendi yaşantısıyla, uyuşma-
dığını biliyor. Birileri küreselleşme, serbest piyasa, tek-
nolojik devrim satarken o işini kaybediyor, yaşam alan-
lannı ayakta tutan sanayiler yok oluyor, refah devleti yı-
kılıp, arsası satılıp, parası büyük şirketlere transfer olur-
ken molozların attında o kalıyor. Bunlar da yetmiyor, kü-
reseleşme yayıldıkça, dünyanın orasını burasını kınp dök-
tükçe yerinden yurdundan kopan başka. dili, dini, kül-
türü yabancı "küçük adamlar", kalkıp zaten daralan, bo-
ğucu hale gelen dünyasına doluşuyorlar. Dev şirketle-
rin, Brüksel bürokratlannınelindeoyuncak oluyor; "her
şeyin daha iyi olduğu, eski günlerı anyor..."
Halbuki o, "herşeyin daha iyi olduğu" günlerde sos-
yal demokratlara oy verirdi. Çünkü sosyal demokrat-
lar "her şeyin çok daha iyi olduğu günlerde" onun di-
lini konuşur, ilerde daha iyi günlerin olabileceğini, insan-
lann kardeş olduğunu anlatırdı. Bu da "küçük insam"
heyecanlandırır, "/cüçüWü/("duygusundan kurtulması-
na yardımcı olurdu, hem de geçmişe değil geleceğe ba-
karak. Böylece "küçük insan", "birgün kendiyaşamı-
nı kendisinin düzenleyebileceğine inanır" düş kurar ve
daha da büyürdü.
Sosyal demokrasi ve solun büyük bir kesimi "küçük
insam" terk etti. Terk etmekle de kalmadı, onun başı-
na bela açan, yoksullaştıran, iktidarsızlaştıran, "ser-
best piyasanın", yıkıcı teknolojilerin savunucusu oldu.
Watter Benjamin'in kapitalizme bakarak "Gerekliolan
daha hızlı gitmek değil. frene basmak, bu gidişi kont-
rolaltına almaktır" uyarısına kulağını tıkadı. Sosyal de-
mokrasi kalpsiz dünyanın kalbi, ezilenlerin sesi olmak-
tan da çıktı. Şimdi burayı Le Pen gibiler doldurmaya
çalışıyor, hem de "küçük insanın" en tehlikeli, yıkıcı
yanlanna, korkuya, milliyetçiliğe, ırkçılığa konuşarak, onun
kızgınlığını gerçek düşmanlarına "büyük adamlara" de-
ğil, diğer "küçükinsanlara", diğer bir deyişle kendi ken-
dine yönlendirerek, böylece aslında daha da "küçülte-
rek." Böylece emekçiler, hatta toplumun geniş kesim-
leri "Ölümü görüp, hastalığa razı olmak" durumunda
kalıyorlar Le Pen'e hayır, ama Le Pen'i üreten koşul-
lara, hatta Chirac'a evet! Sol da şimdi çaresiz, bu oyu-
na alet oluyor, Le Pen'i durdurmak için. Şimdi genel ola-
rak solun, bu noktaya nasıl geldiğini, "Evimiyenirenk-
lere boyuyorum" derken kendini nasıl odanın kapı ve
penceresi olmayan bir köşesine sıkıştırdığını sorgula-
masının zamanı geldi de geçiyor bile...
Türkiye'de etnik
çotışmayoşanmodı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Human
Rights VVatch. Türkiye'de
medyanın hükümeft eleş-
tirip hemen her konuyu
taruşabilmesine karşın 3
tabu konu olan '"laiklik
ve dmin siyasetteki yeri,
azuıhk haklan ve etnisite-
nin si>asetteki roKi ve or-
dunun shasetteki konu-
munu" eîe almaktan ka-
çındığını kaydetti.
Türkiye'de ifade özgür-
lüğü konusunda kısıtla-
malann sürdüğünü belir-
ten HRW, PKK ile hükü-
met arasındaki çatışmanın
en yükseğe çıktığı yıllar-
da bile halk arasında et-
nik kimliğe dayalı bir şid-
det yaşanmadığını bildir-
di. MerkeziABD'de bu-
lunan HRW, Türkiye'de-
ki ifade özgürlüğüne iliş-
kin hazırladığı bilgilen-
dirme kâğıdında özetle
şu savlan dile getirdi:
- Türk yasalan ve dü-
zenlemelerindeki 300'den
fazla madde ifade, din ve
dernek kurma özgürlü-
ğünü kısıtlamaktadır.
- Türk yetkililer, şiddet
içermeyen hareketleri da-
ha çok ceza gerektiren ya-
sa maddeleri kapsamında
gördüJer. Adalet Bakanı,
ölüm oruçlannı destek-
leyenlerin "jıasadışı sDah-
h örgürJere destek" su-
çundan yargılanacaklan-
nı açıkladı.
- Türkiye'de Kürt di-
linde dergi ve gazete ba-
sılmasının önünde yasal
bir engel bulunmamak-
tadır. Ancak Türk yetki-
lileri, dergi ve gazeteler-
de yayımlanan birçok ya-
zıyı bolücülük kapsamın-
da değerlendiriyorlar.
- Geçen aylarda siyaset-
çiler, Kürtçe televizyon
konusunda bir açıklık sin-
yah verdiler.