Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
-IC UİSAN 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
İhale Yasası
Avrupa Birliği'nin
istediği 'kriter"lerden
İhale Yasası çıktı; yeni
yasa, hesafoa göre
2003 başında
yürürlüğe girecek...
llgili çevrelerin
saptadığına göre yeni
yasanın yürürtüğe
gırmesi ile Türkiye bir
ılke daha imza atmış
olacak... Çünkü yeni
İhale Yasası yürürlüğe
girdiğinde 2886 sayılı
ihale Yasası
yürürlükten
kalkmayacak... Yani,
Türkiye'nin iki ihale
yasası birden olacak...
Böylesi ilk kez
yaşanacak... Yeni
yasanın yürürlüğe
girme tarihi 2003 başı
ise de bu tarihin ucu
açık... Çünkü bu
konuda Bakanlar
Kurulu yetkili... Ama
AB "ev ödevi"ni
sorduğunda, yasa çıktı
mı çıktı! Daha önce
yazmıştık; AB'de
s\ havayollarındaki
• • ihaleler genel
«^ kurallann dışında
bırakılırken Türkiye,
THY'yi de kapsama
almış ve AB'nin üstüne
çıkmıştı... Avrupa asıl
şaşkınlığı aynı konuda
iki yasanın birden
yürürlükte olduğunu
görünce yaşayacak!
Bektronik posta: donizsom#cumhuriyetcom.tr
amsun'daki Ondokuz Mayıs Ünıversıte-
si'nden bazı öğretim üyelerinın akademik
unvanlan Üniversitelerarası Kurul'un gün-
demine gelmiş ve daha sonra da köşemize
konu olmuştu. Adı geçen öğretim üyelerinden Tıp
Fakültesi Bıyokimya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.
Cemil Çelik'ten açıklama geldi. Çelik'in açıklaması
aynen şöyle:
"28.3.2002 tarihli şahsımla ilgili yazınız, ideolojık
saplantı içinde olanlann yalan iddialanna dayanmak-
tadır. Gerçekler yazdığınız gibi değildir. Bir kere, son
Üniversitelerarası Kurul gündeminetaşınan konu be-
nim 'profesörlüğüm' değil 1989'dajürinin oybirliği ile
başarılı bulduğu 'doçentlik unvanım'dır.
Konunun Kurul'dan geçişi yazdığınız gibi 14'e kar-
şı 8 oyla değil, tamamı rektör ve profesörlerden olu-
şan 140'ın üzennde üyenin reddiyledir. Bu kararla
doçentlik unvanımı sizin iddia ettiğiniz gibi 'sahteci-
likle' değil, 'yasal ve bilimsel yoldan' aldığım bir kez
- Aşiret kongresinde
taşlı sopalı kavga çıkmış...
"Sivasi oartileri
örnek almıslardır!"
Açıklama
daha doğrulanmıştır.
Tıp biyokimya yerine, veteriner biyokimyadan d<>
çentliğe başvurmam gerektiği iddiasıyla konunun
Üniversitelerarası Kurul gündemine gelmesine ne-
den olan kişı, benimle 1986'dan beri çalışan, sade-
ce doçentliğımde değil yardımcı doçentliğe atan-
mamda da, profesör olmamda da rapor yazan bir öğ-
retim üyesidir. Veteriner kökenli olduğumu 17 yıl son-
ra hatıriaması manidardır!
Temel tıp dallannda benim konumumda yüzlerce
öğretim üyesi çalışmaktadır. Aynı dönemlerde tıp fa-
kültelerinde çalışan, sağlık ve fen bilimleri enstitüle-
rinden doktoralı, onlarca arkadaş benim gibi doçent
olmuşlardır.
Doçentlik başvurumu, yardımcı doçent olarak ça-
lıştığım anabilim dalından yapmış olmam en doğal
olanıdır. Kaldı ki, Üniversitelerarası Kurul'un oluştur-
duğu doçentlik jürimdeyeralan öğretim üyesi de ve-
teriner bıyokimyadandır. O dönemde Türkiye üniver-
sitelerinde çalışan toplam biyokimya profesörlerinin
sayısı 25 kadardır. Üniversitelerarası Kurul'un bana
verdiği doçentlik belgesinde de 'tıp' değil 'üniversi-
te biyokimya doçenti' yazmaktadır.
Hal böyle iken. gazetenizin gerçeklerı saptırarak tü-
müyle kışılik haklarıma saldırı nıteliğinde yakıştırma-
larda bulunması; şahsımı sahtecilikli, Üniversitelera-
rası Kurulu da bu suça onay vermekle suçlaması
üzüntü vericidir. Haksız yazılarınıza artık son verme-
nizi, sağlıklı bilgi ve belgeye dayanmayan iddialardan
vazgeçmenizı önerir, işbu açıklamayı aynen yayım-
lamanızı rica ederım. Saygılarımla."
Açıklama, üçüncü şahıslara yanrt hakkı doğruyor-
sa da tartışmalara bir süre ara venyor ve bu konuda
yargının karannı bekliyoruz...
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku • yahoo.com
Bedenimız YERLİ DRAMA,
havatımıza YABANCI!
Sahte plaka olasılığı ve Emniyet
0102261 sıcil numaralı fahrı trafik
müfettişi tarafından 33 VD 200 plaka-
lı Hyundai marka, gümüş rengı bir oto-
mobile, 7 Eylül 2000'de Alanya-Ma-
navgat yolunda kırmızı ışıkta geçtiği
gerekçesıyle trafik cezası kesiliyor...
Ceza, yaklaşık 1.5 yıl sonra Içel'de
oturan ruhsat sahıbı Refik Oğuz'a
teblığ edıliyor...
Ancak., Refik Oğuz'a aıt otomobıli
üç yıldır kızı Eser Deniz Oğuz kullanı-
yor ve Ankara'da bir kamu dairesinde
çalışıyor...
Eser Deniz Oğuz, ıddıa edilen suç ta-
rihinde memuriyeti nedenıyle Anka-
ra'da olduğunu kanıtlayabıliyor... Üste-
lık, hıçbir tarıhte söz konusu yerde bu-
lunmadığını, Alanya-Manavgat yolun-
dan hiç geçmediğıni söylüyor...
Kesilen ceza 17 küsur milyon lira...
Cezayı ödemek sorun değil...
Sorun, 33 VD 200 plakalı otomobi-
lın kırmızı ışıkta ya da yeşil ışıkta fahri
müfettişın önünden nasıl geçtiği!
İki olasılık var... Birınci olasılık, fahri
trafik müfettişi plakayı yanlış yazdı...
Ikinci olasılık, fahri müfettişinin sapta-
dığı otomobiiın plakası sahte...
Eser, bu iki olasılığı dıkkate alarak
konunun araştınlması için Içel Emniyet
Müdürlüğü'ne dilekçe venyor...
Asıl sorun bu noktada başlıyor... Em-
niyet, dilekçeyi kabul etmıyor, "Ceza-
ya itirazın varsa, mahkemeye git'
1
diyor... Bürokrasi belki böyle ön-
görüyor ama Emnıyet'ı sahte
plakalann ılgilendirmedıği dean-
laşılmış oluyor! f
ÇED KOŞESt
OKTAY EKİNCİ
Utarit Izgi...
"Bir hoca, öğrendye, 'doğru-
su budur, böyle yapılır' deme-
meti; çünkü öğrencinin buna ih-
tiyacı yoktur... Oğrenci, bunu
kendi çabasıyla bulacağını gör-
meü, hoca da aydmlatıbnası ge-
reken yoUan a>dınlatnıahdır..."
Prof. Dr. Utarit hgi, 23 Eylül
1992 günü Istanbul-Kadıköy'de
Mimarlar Odası Temsilcili-
ği'nce düzenlenen söyleşisinde
konuşurken bunlarla da yetin-
meyip sözünü şöyle sürdürü-
yordu:
"ÜnKersitelerin, getişlrîn bir
egitim için gerekG bflimseL, kül-
türei ve araşnrma olanaklan ha-
ztriamalan ve biSnçlendirici bir
ortamı yararmalan, öğrend ye-
tiştirmelerinden çok daha
önemhdir™''
O günlerde 72 yaşında olan
"genç düşünceli" hocamız. bu
yıl 8. kez venlen Ulusal Mimar-
İıkÖdüDeri'nin en büyüğü olan
tt
SinanÖdülü"nü
aldı...
Mimar Si-
nan'ın 400. ölüm
yılı anısına. Mi-
marlar Odası'nca
1988'denbuyana
iki yılda bir dü-
zenlenen Ulusal
MimariıkÖdülle-
ri ve Sergisi'nin
2000-2002 döne-
mi seçici kurulu.
"ödül gerekçesinde" şunlan da
vurguluyor:
"56 yıDık mimarhk deneyimi
süresince verdiği bütün ürünler-
de gödenen geleneksel degerier-
den süzühnüş seçkin arayiş (_.)
Güzel Sanatlar Akademisi \li-
nıarhk Bölümü'nün yeniden ya-
pdanma sürccindeki unutulmaz
çahşmalan: etik ile estetiğm sü-
rekliliğini en önemli ilke kabul
edişi.-"
•••
Bunlan okuyunca, gerçekten
bizler için "unurulmaz" olan o
rüya gibi Akademi yıllanma
döndüm...
1970'li yıllann "12Martbal-
yozunu" atlattığımız yeni bir u-
mut ve yeni arayışlar dönemiy-
di... "Demokratik üniversite''
özlemi tüm okullan sarmalar-
ken Akademfde bu çağdaş eği-
tim anlayışı çoktan yaşama geç-
miş. hatta "kunımlaşmış" gi-
biydi...
O kadar ki biz öğrenci temsil-
cileri bile okulun tüm yönetün
organlannda "söz ve oy haklan-
mcla'' yer alırken, derslenn içe-
riğinden, eğitimin yöntem ve
takvimlenmesine kadar hemen
tüm akademik yapılanma karar-
larına katılır ve öğretim üyele-
riyle birlikte komite ve komis-
yonlarda çalışırdık...
Işte böylesine ileri ve bugün-
lere göre de çok daha gelişkin,
demokratik ve uygarca bir eği-
tim ortamının AJcademi'de yıl-
lar önce başlatıhp 12 Eylül dar-
besine ve ardından "YOK" de-
nen "tutsakhğa" kadar sürme-
sinde payı ve katkısı olan hoca-
lanmızdan biri de Utarit Iz-
gi'ydi...
Ilerleyen yıllarda, hocamızın
yine jüri raporunda altı çizilen;
"Geleneksel değerlerden süzül-
müş çağdaş mimarhk" ve aynı
bağlamdaki; "etik ile estetiğin
sürekhliğini*' gözeten mimarlık
ürünlerinde de meslek alanın-
daki "kavgamızın'' en güçlü da-
yanaklannı bulduk...
Bu kavga, "Tarihsel birildm-
leri dışlamayan kimlikn bir çağ-
daş mimarhk" arayışının ka\ -
gasıdır...
Çünkü bizim bu tezimiz, ki-
mi ünlü mimarlarca bile hâlâ
"eskinin taklidini özendiren bir
gericüik
1
' şeklınde değerlendi-
riliyor... Geçmişi
geleceğe "yeni kat-
lalarla ve geliştire-
rek taşıma" çabası
yerine tümüyle yok
sayarak "IdmUksiz
bir yeni" yaratma-
nın mimarlık oldu-
ğu savunulabili-
yor...
Özellikle "esteti-
ği yakalama" adına
mimarlığın çevTe ve
külrür ortamına "ujTimlu kab-
nm" ilkesini çiğnemekten çe-
kinmeyen kimi mimarlar da
kentlerimizi yazboz tahtasına
çe\iren "ayncahkh ünar hakla-
nna dayah" tasanmlanm,
"etik" açıdan bile sorgulama ye-
rilerini kaybettiler...
Işte böylesi bir "ünlü mimar
olabilme" ortamında, Sevgili
Utarit Izgi, ulusalı evrenselle
kucaklaştırarak ve mimaride
"farkedilnıek" adına, onun sa-
natsal ve toplumsal sorunluluk-
lara dayalı etiğini ayaklar altına
almadan da "ünlü'' ve "ara-
nan" bir mimar olunabileceği-
ni göstererek ustalaşü, efsane-
leşti...
•••
Utarit Bey'i, bu büyük ve her
yönüyle çoktan hak ettiği ödü-
lünden ötürü kutluyoruz... Se-
çici kurula da sadece mimarla-
nn değil, tüm toplumun ve her-
kesin teşekkür etmesi gereki-
yor... Aynı zamanda bir "Aydm-
lanmacrya'" ve "Cumhuriyet
âşığma" da Mimar Sinan'ın aru-
sıru taşıyan büyük ödülü uygun
gördükleri için...
Zaten Utarit fzgi'nin bu ulu-
sal bağlan ve yurt sevgisi olma-
saydı, demokratlığın, genç ho-
calığın ve kişilikli yaratıcılığın
simgesi olur muydu?..
Oekinci a cumhuriyet.com.tr.
KİM KİME DUM DUMA BEMÇAK behicakfo turk.net
ÇÎZGİLtK KÂMtL MASARÂCI
\^-y l^-, ^- "^7
HARBl SEMİH POROY semihporoyia yahoo.com
>JTU
PAHA İVf
; İHSAfM,
KEDt LEVO APTLÜKA aptulika <: studyoimge.com.
TARtHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKAX lONisan
"THR£SHEF/N SONU..
t96S'TS BUSİİN,
NizALTtst "THREsne*'oeeiN OAL/Ç YAPTTĞI
ATZAS OKYAMUSU SUL4g/NPAM SlR OAM
ÇlKAMAPI. fŞİOTA Ç>£Mİ2£ rNDıRİLMIÇ OAH
TURESHSR'i, DAH4 /LJC YIUNOAN 7XLifiSİ2-
UKLEJZ İ2l£MİŞTİ. SÖÇEKLİ A&IZALANtYOB,
ONARlLIYOePU. BlRKAÇ 6UN ÖNCE SON
ÛENETİMİ YAPfLAN THRESHEÜ, BİNBAŞI
JOUN HARU/EY YÖNETIMİNDE, OKYAMUS-
TA DAL/f YAPri. BİR SÜ/SE SOAIM HA-
BEfZi-EŞME fZ££İLD/ VE BAZI GURÜLTÜ-
LER İŞİTILPİ. BATlSfiAPLA YAPILAN
AMMALAZPA, GEMİMİN S/UMMEYBN
SlR AJEPEHLE PA&ÇALAHPIĞI ANLAŞILDI.
KAZA&) 129 PEAIİZCİ —-—•-"""•—'"-•—••'
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Anımsamalar
Moşe Dayan komutasındaki Israil ordusunun
Filistin'i kana ateşe boğup, Mısır'ın. Ürdün'ün,
Suriye'nın de bir bölüm toprağını işgal ettiği 1967
yılında, Almanya'nın ünlü üniversite kentlerinden
biri olan Heıdelberg'de öğrenciydim... Neckar Ir-
__ mağı kıyısına kurulmuş bu küçük tarihi kentte
dünyanın dört bir yanından gelmiş her dinden, her
ırktan, her ulustan binlerce öğrenci dersliklerde,
yurtlarda, kantinlerde, birahanelerde birarayage-
liyorduk. Çoğumuzun birbirimizin ülkelerinden,
tarihlerinden, sorunlarından haberi yoktu. Siera
Leone, Afrika'nın neresindeydi, sözgelimi? Suri-
nam ya da Benin hangi kıtadaydı? Bu arkadaş-
lanmıza bir daha rastladığımızda mahcup olma-
mak için akşam evde atlaslara, ansiklopedilere
bakar, en azından ülkelerinin yerlerini. yarım ya-
malak da olsa tarihlerini öğrenmeye çalışırdık.
Doğrusunu söylemek gerekirse, biz Türk öğ-
renciler. o yıllarda lisede aldığımız eğitim genel
kültür ağırlıklı olduğundan, bu konuda birçok ül-
kenin öğrencisine kıyasla daha şanslıydık. Tarihi
de, coğrafyayı da onlardan daha kapsamlı. daha
aynntılı okumuştuk. Bunda çökmüş ve eskı top-
raklan üzennde onlarca devlet kurulmuş bir im-
paratorluğun "mirasçısı" olmamızın da bir payı
vardı. Ama bu "mirasçı" olma durumu bizi "biz-
den aynlanlara", "bize başkaldıranlara", "bıze
karşı başkalanyla birleşenlere", "bizi arkadan vu-
ranlara" karşı ister istemez önyargılı yapmıştı...
Özellikle "dındaşımız" olan Araplara bir türiü ısı-
namıyor, onların Ingilizlerle birleşip, çöl savaşla-
rında bizi arkadan vurmalarını, bizden kopup git-
melerinı bir türlü ıçimıze sindıremiyorduk. Onlar
da bizi pek sevmiyorlardı. Cezayirliler, Fransa'ya
karşı uzun süren bir kurtuluş savaşı vermışler, so-
nunda kazanmışlar ve kendi bağımsız devletleri-
ni kurmuşlardı. Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'de
(sanınm 1956 yılında) Cezayir'in bağımsızlığına,
sonuçta Fransa'dan yana olmak anlamına gele-
cek bir şekilde "tarafsız" kalmış olmasını kabul-
lenemiyorlardı. Birçok Arap öğrencisi ülkelerinin
geri kalmışlığını "yüzyıllarca süren Türkişgali"ne,
"Osmanlı emperyalizmi"ne bağlıyordu. "Filistin
sorunu" onlar için "Osmanlı'nın bıraktığı bir mi-
ras "tı... Aramızda sonu gelmeyen tartışmalar ya-
pıyorduk. Biz, Filistin'de, Yemen çöllerinde bırak-
tığımız şehitlerimizden söz edince. hemen lafımı-
zı ağzımıza tıkıyorlar; "Sizi biz çağırmadık ki ora-
lara..." diyorlardı, "kendinizgelip kendinizbuldu-
nuzi." Yaşanılan güncel gerçeklerı sürekli olarak
tarihe sarılıp, geçmişte yaşanmışlarla açıklama-
ya çalışmak sonuç vermiyordu...
Israil ordusunun zaferıyle biten "Altı Gün Sa-
vaş/"nın sonunda Mısır, Ürdün, Suriye toprakla-
nnın da ışgal edılmesiyle birlikte ortaya çıkan "ye-
ni durum" o günlere kadar her karşılaştıklannda
birbiıieriyle dıdişen "solcu" Türk ve Arap öğren-
cilerinin aralarındaki ilişkılerin yumuşamasına y-
ol açmıştı. Arap arkadaşlarımız artık Israil'in "tek
başına ve kendiliğinden bir karşı güç" olmadığı-
nı, gözlerini Ortadoğu petrollerine dikmiş Ameri-
kan emperyalizmtntn bölgedekt silahlı taşerornj
olduğunu daha iyi görebiliyorlar, o zamana kadar
burun kıvırarak baktıkları Mısır'daki, Suriye'deki,
Irak'taki antiemperyalist Baasçı (Arap Sosyalist
Birliği) yönetimlere daha sıcak bakabiliyorlardı.
Sonu bir ulusal kurtuluş savaşı ile noktalanmış
merkezi-feodal bir imparatorluk olan Osmanlı
Devleti'nin yayılmacılık siyaseti ile ABD emper-
yalizminin Asya'da, Afrika'da, Latin Amerika'da
sürdürdüğü yeni-sömürgeci siyaseti arasındaki
farkları da görebiliyorlardı artık. Filistin'deki "ye-
ni durum" bizi Arap arkadaşlarımızla antiemper-
yalist, bağımsızlıkçı, ulusalcı ortak bir çizgide bu-
luşturmuştu.
ılerleyen zaman içinde Türkiye'den ve Avru-
pa'nın çeşıtli ülkelerinden birçok Türk genci, Arap
arkadaşlarının yanında antiemperyalist mücade-
leye omuz vermek için Filistin'e gitti. Kimileri Bo-
ra Gözen, AJi Kiraz gibi canlarını Filistin toprak-
larında bıraktı... Kimileri de Faik Bulut gibi uzun
gençlikyıllarını Israil zindanlarında... Filistin, bizim
kuşağın ınsanlarına, çok şeyler öğretti. Hâlâ da
öğretiyor...
Faks:0212-723 84 97
e-posta: dkavukcuoglu ' superonline.com
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
SOLDA.N SAĞA:
1/ Banka, ti-
carethane gi-
bi yerlerde
kullanılan ve
cilt kapaklan
özel bir dü-
zenle gevşeti-
lip sıkıştınla-
bilen defter.
2/ Üvey an-
ne... Birnota.
3/Mürekkebi
kurutmakta kullanı-
lan ince kum... Lis-
te başı olmuş hafif
müzik şarkısı. 4/
Aşk ateşi... Oyunda
kazanılan her parti.
5/ Büyük çivi... Si-
persız şapka. 6/ Bir
nota... Kolyoz, us-
kumru, sardahye gibi
bahklann ufağı. II ®
Bir kenara atılmış. uzaklaştınlmış... İyi. güzel. 8/
Emik Zola'nm tamnmış bir romanı... Avukatla-
nn bağlı olduğu meslek kuruluşu. 9/Bilekleri dar,
beli bol büzgülü bir tür kadın şalvan.
YUKARIDAN AŞAĞI\'A:
1/ Baharda çok erken çiçek açan soğanlı bir bitki.
2/Yaşanmış olaylann anlatıldığı yazı türü... Man-
dapashrması. 3/Eti lezzetli birbalık... Apansız. 4/
"Içımde renkler uçuşur — yanar, yeşil tutuşur"
(B.R. Eyuboğlu)... Dünya. 5/Büyük çivi... Direk-
siyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan
mil. 6/Değerli bir süs taşı... Kitap getirmemiş pey-
gamber. II Meksika 'da mısır ekmeğine verilen ad...
Bir zaman birimi. 8/ Müstahkem yer... Şerit met-
re. 9/ Bir yanşın belirli uzaklığı kapsayan bölüm-
lerinden her biri... Briçte bir roberi oluşturan iki
bölümden her biri.