Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 NİSAK 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
H/JVv^riı \_FİTJ-1 ekonomi(â cumhurryet.com.tr 13
İlaca yüzde
12zam
• ANKARA (AA)-
tlaç fij atlanna üç ayda
bir TEFE oranında zam
geriren Sağhk
Bakanlıgı, fiyatlan
b»ugünden geçerli
o>lmak üzere yiizde 12
oranındaarttırdı. Buna
gore, 853 bin 400
liraya satılan 1 kutu
A_spirin 955 bin Jira,
antıbiyotıklerden
A]fasilın-500(kapsül)
6 milyon 695 bin
liradan 7 milyon 498
bin liraya. kalp
hastalannın kûllandığı
Isordıl(10mg.) I
milyon 765 bin liradan
1 milyon 977 bin liraya
çıktı.
Svviss faaliyete
geçti
• ZCRIH(AA)-
îsviçre'de,
kuruluşundan 70 yıl
sonra geçen yıl iflas
eden ulusal havayolu
şirketi Swissair"in
yerine lcurulan yeni
ulusal havayolu şirketi
Svviss dün resmen
varlık kazandı. Isviçre
hükümetinin 1.69
milyar dolarlık mali
yardımıyla kurulan
Swiss, ilk seferini
Basel ile Zürih kentleri
arasında yaprı. Swissair
ise yann yapacağı
Buenos Aires-Zürih
seferiyle etkin uçuş
faaliyetlerine son
verecek.
Dış ticaret açığı
geriledi
• ANKARA (ANKA)
- îç talepteki durgunluk
ve üretimdeki düşüş
nedeniyle geçen yıl
şubat ayından bu yana
gerileyen yıllık ithalat,
ocak sonunda 40.5
milyar dolara kadar
inerken yıllık dış
ticaret açığı da aylar
sonra ilk kez 10 milyar
dolann altına düştü.
Ocak sonu itibanyla
son bir yıllık ihracat ise
31.5 milyar dolar oldu.
Geçen yıl ocak ayı
sonunda 27.5 milyar
dolar olan yıllık dış
ticaret açığının yeniden
düşmesinde en büyük
etken, ithalattaki düşüş
oldu.
Yüksek iç borç
ödemesı
• ANKARA (ANKA)
- Hazine, son haftalann
en yüklü iç borç geri
ödemesini bu hafta
yapacak. Çarşamba
günü 4.2 katrilyon
lirahk ödemeyle bir
rekora daha imza
atacak olan Hazine'nin
geri ödemesinin 3
katrilyon 722.4
trilyonunu piyasaya
yapılacak ödemeler
oluşruracak. Bu
ödemeyi finanse
edebilmek için salı
günü, biri 203 gün
vadeli. diğeri de iki yıl
vadeli üç ayda bir faiz
ödemelı değişken faizli
tahvil ihalesi yapılacak.
Buarada. Merkez
Bankası bugünden
ıtibaren bankalardan
ıhaJeyle döviz satın
alraaya başlıyor.
Ekonominin 2001 yılında yüzde 9.4 oranında küçülmesiyle Türkiye daha da yoksullaştı
Savaş ekonomisi gibi• Türkiye, 2. Dünya Savaşı yıllanndan sonra tarihinin en
büyük yoksullaşmasını geçen yıl yaşadı. Kişi başına gelir
yüzde 21 azalarak 2 bin 160 dolara geriledi. Hükümetin 2 ay
kala değişdrdiği tahminlerin bile üzerinde küçülme yaşandı.
Rekorküçülme ithalat vergisinde
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye. 2. Dünya Savaşı yıllanndan
sonra tarihinin en büyük yoksullaş-
masını geçen yıl yaşadı. DÎE verileri-
ne göre Türkiye. 2001 yılında 9.4 kü-
çüldü.
Yoksulluğun ulaştığı boyutu ortaya
koyan tarihi küçülmeyle, kişi başına
düşen gelir yüzde 27.2 azalarak 2 bin
160 dolara kadar geriledi. Böylece ki-
şi başına düşen gelir olarak da
1990 Uan bu yana en düşük düzeye ge-
lindi. 1994 krizinde kişi başına düşen
gelir 2 bin 161 dolara gerilemişti.
DÎE. 2001 yıhna ilişkın bekJenen
ulusal gelir rakamlannı açıkladı. Hü-
kümetin 2001 yılı bitimine 2 ay kala
değiştirdiği tahminlerin bile üzerinde
küçülme yaşandığı ortaya çıktı.
Ekonomi, geçen yılın son çeyreğin-
de yaşanan yüzde 12.3 'lük küçülmey-
le. 2000 yılına göre geçen yılın bürü-
nünde yüzde 9.4 daraldı. Bu rakam,
Türkiye'nin 1945'ten sonraki en bü-
yük küçülme oranı oldu.
Gayri safi milli hasıla (GSMH)
179.4 katrilyon lira, dolar bazında da
147.1 milyar dolar oldu. IMF'yleya-
pılan yeni stand-by'ın ana niyet mek-
tubunda ise 2001 yılında ulusal geli-
rin 184.7 katrilyon lira (150.3 milyar
dolar) olması öngörülüyordu.
Tahminler tutmadı
Resmi Gazete'de 28 Ekim 2001 'de
yayımlanan yıllık programda ve 2002
bütçe görüşmelerinde ekonomide
yüzde 8.5 küçülme olacağı tahmini
yer aldı. Ancalc, yıl bitimine 2 ay ka-
la resmileşen bu tahmın bile gerçek-
leşmedi.
Türkiye'nin 1924 yılından ıtibaren
büyüme rakamlanna bakıldığında, sa-
vaş ve buhran yıllan olan 1927'de yüz-
de 12.8, 1932'de yüzde 10.7, 1941'de
yüzde 10.3, 1943'te yüzde 9.8,
1945'te yüzde 15.3 küçüldüğü görii-
lüyor. Yani, Türkiye 77 yıllık süreçte
söz konusu 5 yıl dışında 2001 yılında-
ki gibi yüzde 9.4'e ulaşan tarihi bir
küçülme yaşamadı. 5 Nısan krizi ola-
rak tarihe geçen 1994 yılında da kü-
çülme yüzde 6.1 'de kalmıştı. 2001 yı-
lının son çeyreğinde ulusal gelirde ge-
rileme yüzde 12.3'le tahminlerin öte-
sine geçti.
Sektörel bazda bakıldığında, sabit
fiyatlarla büyüyen alanlar yüzde
2.1'le konut sahipliği, yüzde 1.5'le
devlet hizmetleri, yüzde 0.2'yle kâr
Sektör
tthalattan elcte edilen vergi
Malı kuaıluşlar *
Tfcaret
Sanayi
Serbest meslek ve hizmeto
Tanm
Gerileme
(%-sabıt fiyatlarla)
25.1
9.9
9.4
Ulaştırma ve haberleşme
amacı olmayan kuruluşlar oldu.
'Bu vıJ da kavıp'
Ankara Sanayi Odası Başkanı Za-
fer Çağlayan, "Bu yıl da büvümeye ge-
çileceğinizannetmiyorum. Bu rakam-
lar tedbir alınmadıgı takdirde çok da-
ha büyük rakamlarla karşı karşrya ka-
lacağimızın bir göstergesidir" dedi.
Çağlayan, büyüme için gerekli zemi-
nin halen hazırlanamadığını belirte-
rek öncelikle zihniyetin değiştirilme-
si gerektiğini bildirdi.
Çağlayan "Ben ülkeyi yönetenlerin,
büyümenin nasü vapılacağı konusun-
da yeterti bflgrve sahip oldukJan kana-
atindedeğilim'' derken Ankara Ticaret
Odası Başkanı SinanAygün de, gerek-
li tedbirler alınmazsa 2002 yılında kü-
çülmenin daha fazla olacağını belirtti.
Bavul ticaretine çekidüzen
EBRl'ERDOĞAN
Ekonomiye yıllık katkısı-
nın 15-20 milyar dolar ol-
ması hedeflenen Tekstil-
kent'in. dağınık. maliye ve
gümrükJe sürekJi problem-
ler yaşayan ba\ul ticaretine
"çekjdüzen" getirmesi bek-
leniyor. 1993'te temeli atı-
lan ve yaklaşık bir sene ön-
ce anahtar teslimine başla-
nan Tekstilkenfin yerleşi-
min tamamlanmasıyla yak-
laşık 20 bin kişinin istihdam
edileceği hesaplanırken ba-
vul ricaretinin burada kayıt
altına alınabileceği bildiri-
liyor.
Şu anda 70-80 fırmanın
faaliyetini sürdürdüğü ve
yıl sonunda yaklaşık 3 bin
dükkânın dolmasının bek-
lendiğı Tekstilkent, toplam
927 bin metrekareye ulaşan
inşaat alanına sahip. Tekstil-
kent Yönetim Kurulu Baş-
kanı Atalay ŞahinoğJu.
Tekstilkent"lehedeflenenin,
dağınık şekilde bulunan,
altyapıdan yoksun ve genel
düzen yönünden sistemi ak-
satan toptan ve küçük üre-
timJerin şehir dışına çıkan-
larak organizeli sistemlere
Tekstilkent, bavulticaretindeyaşanan dağuukhk ve vergi kaybının önüne geçmeyi hedefliyor.
doğru kaydınlması olduğu-
nu ifade etti. Bu organizas-
yonun tkitelli'nın harekete
geçmesiyle ateşlendiğini
belirten Şahinoğlu, Tekstil-
kent için seçilen bölgeyle,
tekstilcilerin havaalanına
yakın olacağını ve diğer
ulaşım imkânlanndan ya-
rarlanabileceklerini kaydet-
ti. Bavul ticaretinin şu anda
hemen her alanda sorun ya-
şadığını kaydeden Şahinoğ-
lu, şu bilgileri verdi "Şimdi
biz bunu kavıt altına alnıa-
nın yanı sıra ihracat imkin-
larryla birleştirerek sistem
haüne getireceğiz. Bavul ti-
caretinin konusu olan üike-
lerde merkezler oiuşturarak
toptan ticaretin acenteük
fonksfyonJannı da buralara
kazandıracağız. Vergi dene-
timlerini kolaylaşöracak.
kendine has birproje oluştu-
ruyoruz. İlgili bakanhklaıia
görüşüyoruz.''
ATO BAŞKANI AYGÜN:
Tek kiırtuluş
üretmek
• ATO Ba§kanı Aygün,
Türkiye'nin "işçi atmak için
borç alan tek ülke" olduğunu
belirterek "Ulusal bir direniş
prograrmna ihtiyacımız var"
dedi.
HÂCER BOVAaOĞLU
ANKARA - Ankara Ticaret Odası
(ATO), Türkiye'nin planh büyümeye
ihriyacı olduğu savıyla u
ÜIusaI Heye-
can ve Moral Kampanyası"nı başlattı.
ATO Başkanı Sinan Aygûn, kahvehane
sayısının 400 bin, meyhane sayısının
15 bine ulaştığı bir ortamda, Türki-
ye'nin yılda yüzde 5-8 oranında büyü-
mesi gerektiğini vıırguladı. ATO, 8. beş
yıllık kalkınma planının tekrar de\Teye
girmesi için "Ulusal Htyecan ve Moral
Projea"ni başlattı. Bunagöre temel so-
runlar ve çözüm yollan özetle şöyle:
3 milyon çocukfakuük smıruıda: Tür-
kiye'nin her yıl istikrarh bir biçimde
yüzde 5-8 büyütülmesi gerekir. Aksi
halde, bugün olduğu gibi yann da her
bin çocuktan 61 'i beş yaşından önce
ölecek, 3 milyon çocuk 1.5 dolarlık fa-
kirlik sınınnın altında yaşıyacak, her
yıl 125 bin çocuk hiç eğıtim görmeye-
cek ve her 100 çocuktan 21 'i okuma-
yazma bilmeyecek.
Dirilişprogramı yapıunan: 8. beş yıl-
lık kalkınma plaru tartışmaya açılmalı
ve yeniden düzenlenerek "Ulusal Hcye-
can veMoralProjesi" olarak uygulama-
ya konulmah.
Talep darahyor: 1.5 milyon işsiz, as-
gari 200 milyon liralık ücret üzerinden
aylık 300 trilyon liralık bir talep potan-
siyelüıin çekilmesi anlamınagelmekte.
Kamudaki işten çıkarmalarda tazminat-
lann karşılanması için Dünya Banka-
sı'ndan kredi alınması öngörülmekte-
dir. Çalışanını işten çıkarabilmek için
bir uluslararası kuruluştan borç alan
başka bir ülke örneği yoktur.
Vabancı sennaye denedenmeü: Ya-
bancı sennaye yatınmlan özendirilme-
li, ancak sennaye piyasalan, yurtdışın-
dan lasa vadeli para giriş ve çıkışlan
vergi yoluyla denetienmeli, örneğin 6
aydan önceki yüzde 5 stopaj uygulan-
malıdır.
Türitiye'den 10 milyar dolar çıkacak:
Ahnanya'daki Türklerin. TC Merkez
Bankası'nda "süper döviz hesaplan"
var. Buna >nlda yüzde 11 oranında faiz
ödeniyor. Ancak bu hesaplar AJman-
ya'da beyan edilmediği için şu anda he-
sabı olan güç durumda. Bu sorun "özd
emekliük fonu"yla çözümJenmezse,
önümüzdeki iki yıl içinde vadesi dola-
cak olan yakJaşıic 10 milyar dolar Tür-
kiye'den çıkacak.
ANKARA PAZARI
YAKÜP KEPENEK
Tartışma Anlayışsızlığı
Ikınci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan Soğuk Sa-
vaş yıllan, düşünce özgürlüğü üzerindeki sınırlama
ve baskıların yoğun olarak yaşandığı yıllandır. Soğuk
Savaş'ın sonu, Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği'nde-
ki siyasal ve ekonomik düzenin kendiliğinden dağıl-
dığı 1990 alınırsa, aradan bir düzine yıl geçti. Ancak,
Soğuk Savaş ortamının yarattığı yıkıcı alışkanlıklar
sürdürülmek isteniyor.
• • •
Göreli olarak daha demokratik ülkelerde, özellikle
de Avrupa ülkelerinde, solcu siyasal geleneğin varlı-
ğını sürdürmesinin de bir sonucu olarak, sol eğilimli
görüşleryasaklıdeğildi; ana düşünce akımlannın ıçin-
de yer almasa özgürce öğreniliyordu. Bu nedenle bu
ülkelerde, düşünsel ortam bakımından Soğuk Savaş
öncesi ile sonrası arasında çok büyük bir fark olduğu
söylenemez.
Bununla birlikte, Avrupa ülkelerinde, özellikle de
ABD'de Soğuk Savaşın sona ermesiyle, düşünce
özgürfüğünün üzerindeki belli-belirsiz sınırlamalar
da kalktı. Küreselleşme yorumcuları da araştırmala-
rında ana kuramsal kaynaklar olarak K. Marx ve F.
Engels'ın 150 yıl önce yazdıklanna çok daha ser-
bestçe başvurmaya başladılar. Her yıl, yüzlerce krtap,
binlerce makale Marx ve Engels'ın küreselleşme ko-
nusunda yazdıklannın yeniden yorumuna aynlıyor. Av-
rupa ve ABD'de, araştırma, düşünce ve bilgi üre-
timi özgürlüğü, tarihin en pariak dönemini yaşıyor.
Bilgi toplumuna geçişin altyapısı böyle oluşuyor. Bi-
lim insanlan birbirini içi boş, basmakalıp sözlerle suç-
layacak yerde, üretilen bilginin doğruluğunu ya da
yanlışlığım tarnşjyor. Oluşan yaratıcı duşunce orta-
mı, kazandığı özgürlük düzeyi ile, nicel ve nitel ola-
rak çok daha yukanlara taşınıyor. Bilim insanlan. top-
lumlanna ve insanlığa, bu büyük özgürlük ortamında,
üretimlerinin meyvelerini sunuyor.
• • •
Soğuk Savaş yıllarında Türkiye gibı ekonomik, top-
lumsal ve siyasal gelişme merdiveninin ortalarını ya-
kalamaya çalışan. sermaye birikimi yetersiz ülkeler-
de, düşünce özgürlüğü üzerindeki sınırlamalar. çok
daha ağır, acımasız ve giderek öldürücü bir özellik
gösterdi. Toplumsal yaşamın hemen her biriminde
komünist avı neredeyse meslek haline gelmişti; ço-
ğu düzmece gizli raporlardüzenleniyor, ihbar mektup-
larr birbirini izliyor; insanlar kolayca ihanetle suçlanı-
yor; yayınlar yasaklanıyordu. Ülkeyi yönetenler ve on-
larla çıkar birliği edenler de büyük kızıl tehlike kor-
kutmacasıyla ya da komünizm bu kış gelecektürün-
den büyük öngörülerfe (!) bu ilkel insan avcılığına, da-
ha doğrusu beyin yeme eylemlerine olanak yaratıyor-
du.
Böylesı ortamlar, her bakımdan yıkıcıdır. Yalnız dü-
şünceleri nedeniyle ezilen, horlanan, ışlerinden ko-
vulan, sakatlanan, öldürülen kişiler ve bunların çev-
resi değil, Türkiye toplumu da düşünce düşmanlığı-
nın toplumsal maliyetini çok ağır bir biçimde ödedi.
Bu nedenle de genel kamuoyunda ve özellikle, bilim-
sel araştırmanın ve bilgi üretiminin merkezi olan ya
da olması gereken üniversitelerde, Soğuk Savaş'ın
sona ermesinin üzerinden onca yıl geçtikten sonra,
düşünce düşmanlığının sona ermesi gerekirdi.
Üzü/erek belirtmek gerekir ki hiç de böyle olmuyor.
Küreselleşmenin kaçınılmaz sonuçlarıymış gibi,
IMF'nin Türkiye'de uyguladığı programlann tarbşma-
sız tek doğru olarak herkes tarafından benimsenme-
si isteniyor. Bu programları eleştirel bir gözle ele alan
görüşler, doğruluğu ya da yanlışlığı tartışılmadan,
bilimsel ölçülere göre içeriğine bakılmadan, ince-
lenmeden ve değerfendirilmeden, bir çırpıda silinip
atılıyor. IMF'nin kendi yetkilileri arasında bile tartışıla-
bilen konuların, Türkiye'de kutsal emirler sayılması
için baskı yapılıyor. Bununla da kalınmıyor, solcu sa-
yılan bilimsel görüşler kamuoyunun gözünde kara-
lanmak isteniyor, giderek suçlanıyor.
Kendilerini liberalizm tannsının Türkiye'deki elçile-
ri sayanlar, meslektaşlannın görüşleri gibi kimi öğren-
cilerin sorulanndan da çok tedirgin oluyor. Ünlü Fran-
sız düşünürü Victor Hugo'nun söylediği görüşlerini-
zibenimsemiyorum ama onlan açıklama hakkınızı so-
nuna kadar savunurum anlamına gelen sözlerinde
belirttiği tutumu sergileyemiyor; gençlere hoşgörü ile
davranamıyor.
Türkiye'nin düşünce ortamının sağlıklı bir yapıya
kavuşması için her şeyden önce Soğuk Savaş gün-
lerini andıran yapısından bir an once kurtulması ge-
rekiyor.
yakup@metu.edu.tr
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGÎIV YILDIZOĞLUZOAZ?^ erginyatr.net
ABD ekonomısinde resesyonun sona er-
diğini, bir toparlanma dönemine girildiğini
gosteren veriler var. Dünya ekonomisi için bir
lokomotif işlevi gören ABD'deki gelışmeleri
A/manya, Fransa, uzakdoğu vehattaJapon-
ya'dakilerle birlikte değerlendirdiğimizde,
genel birtoparlanmanın başladığını söyleye-
biliriz. Ancak bu ekonomik toparlanmanın
gücü, uzunluğu üzerine bir öngörüde bulun-
mak oldukça zor.
'Resesyon mu dediniz?'
2000 yılının son aylannda hem ABD hem
de dünya ekonomisi hızla frene bastı. özel-
likle ABD ekonomisinin büyüme hızındakı
ani gerileme, dünya ekonomısinde hızla ge-
nelleşmeye başlayan bir resesyona yol aç-
Dünya Ekonomısinde Baltar Havası
MEVZUAT İLANLARINIZA
ÖZEL TARİFE
ST/CM 15 USD
TÜRKİYE BASKISI FİYATLARIMIZDA
AJANS KOMİSYONU DAHİL KDV HARİÇTİR.
Cumhuriyet
PUBLİ MEDİA
TEL: 0-212 513 84 60 - 513 84 61 - 512 05 05
FAX: 0-212 513 84 63
tı. 11 Eylül saldırısı gerçekleştiğinde ABD
ekonomisi marttan beri resesyondaydı. 11
Eylül'ün nihayetzayıflamaya başlayan tüke-
tici talebinin belini kıracağı, resesyonun de-
rinleşerek 1930'ları anımsatan bir depres-
yona dönüşebıleceği düşünülüyordu. Ge-
çen hafta perşembe günü açıklanan venler.
ABD ekonomisinin 2001 yılının son üç ayın-
da öngörülenden daha yüksek bir hızda,
yüzde 1.4 yerine yüzde 1.7 büyümüş, aynı
dönemde tüketici talebinin yüzde 6.1 artmış
olduğunu gösterdi. 11 Eylül şokunun tüke-
tici üzerindeki etkisi de en fazla iki hafta sür-
müştü (Washington Post29/03). Demek ki
biz 1930'lardan bu yana en sert ve genelleş-
miş bir resesyon/depresyon olasılığı-
nı konuşurkenABD ekonomisi büyü-
meye başlamıştı bile. Hatta veriler.
ABD ekonomisinin büyümehızının bu
yılın ilk üç ayında yüzde 4.2'ye ulaşa-
bileceğini, tüketici harcamalarının da
aynı döneme yıllık yüzde 3.5 arftığını
da gösteriyordu (Bloomberg 29/03).
Cuma açıklanan verilere göre de şu-
batta, kişisel gelirlerdeki artış öngö-
rülen yüzde 0.2'yi, hata trendi temsil
eden yüzde 0.5'i geçerek yüzde
0.6'ya ulaşmıştı (Financial Times
30/03). Morgan Stanley ekonomist-
lerinden Richard Bemer de geçen
resesyonun tetığinı çeken teknoloji
sektöründe artık bir toparlanma ola-
sılığından söz edilebileceğini, topar-
lanmanın yıl sonuna doğru ve güçlü
bir biçimde başlayabıleceğini ileri sü-
rüyordu.
Avrupa'da bir bahar havası var.
AB'nin en büyük, lokomotif ekono-
misi Almanya'da iş çevrelerinin gü-
venini ölçen Ifo endeksı şubat ve
mart aylannda yükselerek ekimdeki
düzeyini 5 puan geçti, son 12 ayın en
yüksek düzeyine ulaştı (Global Eco-
nomic Forum 27/03). Fransa'da iş-
sizlik düşme eğılimi gösteriyor, tüketici tale-
bi de güçlü. Japonya'da sanayi üretimi art-
maya başladı (Wall Street Journal, Finan-
cial Times, 29/03). Tüm bu veriler resesyo-
nun çok kısa ve yumuşak gectiğini gös-
teriyor. Öyleyse. 1990'lardaki güçlü global
büyüme dönemine geri dönmekte olduğu-
muzu söyleyebilır miyiz?
'Toparlanma'da da bir gariplik var!
Ben bu soruya cevap vermeye hazırlanır-
ken siz, müstehzi
bir gülüşle, bana
ABD ekonomısin-
de bir toparlanma
başlamışkenderın
ve eşzamanlı bir
resesyondan söz
ettiğimi hatırlat-
mak isteyebilırsı-
niz. Ama. isterse-
niz. birazsabredin,
ben de size, Mor-
gan Stanley başe-
konomisti Roach,
The Nevv York Ti-
mes'tan Prof.
Klugmann, VVas-
hington Post'tan
R. J. Samuelson, The Economist ve Fi-
nancial Times da benim gibi düşünüyordu
diyerek mazeret belirtmek yerine, bu ekono-
mik toparlanman/n "karanlıkyüzündeki" ge-
lişmelere dikkatinizi çekmeye çalışayım.
Birincısı, 2001 'in son üç aylık döneminde,
ekonomi resesyondan çıkarken (!) şirketle-
rin vergiden sonraki kârlan yüzde 10.6. ko-
nut ınşaatı dışındaki yatınmlar yüzde 13.8
gerilemiş (VVashington Post). 2000 Eki-
mi'nden 2001 Eylülü'ne kadar olan dönem-
de şirket kârlarındaki gerileme yüzde 21 S&P
500 endeksi kârlann 2001 içinde yüzde 13
gerilediğini gösteriyor (Fortune 18/03). Mor-
gan Stanley'den Ouinfan ve Jones da dün-
yanın hemen her köşesinde benzer bir ge-
lişmenin yaşandığına ABD şirketlerinin ya-
bancı ülkelerdeki kârlannda (küresel kârlılık
için iyi bir gösterge) yüzde 27'lik bir gerile-
meye işaret ediyorlar (Global Economic
Forum 26/03). Birçok gözlemci, kapasite
kullanım oranlanndaki düşük düzeylere ve
"ekonomiktoparlanmanın" işsizliğiazattıcı
bir etki yaratmadığına dikkat çekiyor (Wall
StreetJoumal 29/02). Bu garipliklerden do-
layıdır ki Kalrfomiya Üniversitesi'ndeki
Andersen Fore-
cast'ın direktörü
Prof. Erward E.
Leamer "This is
Our First Busi-
nes.« Cycle",
başlıklı raporda
ABD ekonomisi-
nin "sürûngen"
bir döneme girdi-
ğini. toparlanma-
nın çok zayrfyaşa-
nacağını ileri sürü-
yor, yeni bir reses-
yon olasılığından
söz ediyor
fwww,ander-
son.ucla.edu).
Fortune'den Birbaum da "Toparlanma mı
Dediniz? Acele Etmeyin" başlıklı yoru-
munda "Şirketgenelmüdürieri 'Kâriar, böy-
le yerde sürünürken ekonomi nasıl toparla-
nabilir' diye soruyor, aldıklan cevap onlan
tatmin etmiyorsa biziniye etsin" diyor. The
Economist de "Daha ormandan çıkama-
dık" başlıklı yazısmdatoparianmanın bu ga-
rip özelliğine işaret ediyor (30/03).
Bir köpükten öbürüne
ABD ekonomısinde, şirket kârlanndaki bir
gerilemeye rağmen resesyonu nasıl aştığı-
na ılişkin tartışma henüz başladı. Ama sanı-
nm en azından iki etken üzerinde birkonsen-
süs oluşuyor. Birincisi federal hükümetin
harcamalarında rekor artış. ikincisi tüketici
talebindeki dayanıklılık. Faizlerin sürekli dü-
şürülmesine ek olarak 2001 yılında Bush
hükümeti, 1978'den bu yana en büyük ka-
mu harcaması artışını gerçekleştirdi. Savun-
ma harcamalan yüzde 9, savunma dışı har-
camalar yüzde 16 arttı. Bu artış tüketici ta-
lebinde görülen az da olsa bir geritemenin
etkisinı dengeledi; aynı zamanda borsanın
daha fazla gerilemesi engellenerek, tüketi-
mi destekleyen "zenginlik etkisindeki" geri-
lemeyi yavaşlattı. Böylece ABD tüketici ta-
lebi hem ABD hem de dünya ekonomisini ta-
şımaya devam etti.
Ancak, ABD'de tüketici talebinin direnme-
sinin arkasında bir başka etken daha var. Bu
da borsaya benzer amadaha güçlü bir "zen-
ginlik etkisi" yaratan ev fiyatlan. Borsadaki
gerileme ve faizlerdeki olumlu gelişmeler,
büyük ölçüde sermayenın ev piyasasına
kaymasına. ev fiyatlannın geçeni üç yılda or-
talama yüzde 8 - yüzde 9 artmasına (Fortu-
ne 1/04) (The Economist ev fiyatlan en-
deksi Almanya ve Japonya dışında tüm ge-
lişmiş ülkelerde benzer bir gelişmeye işaret
ediyor) yol açarak tüketici talebini destekle-
miş. The Economist'in bu hafta bu konuyu
irdelerken işaret ettiği gibi, hisse senetleri-
nin büyük çoğunluğu ufak bir azınlığın elin-
de, buna karşılık ABD halkının üçte ikisi ko-
nut sahibi.Evfiyatlannın zenginlik etkisi bor-
sanınkininden iki misli (Fortune). Faizlerin
düşmeye başlamasından faydalanmak için
ev borçlarını yeniden düzenlerken hane hal-
kı, evinin artmakta olan değerı üzerinden ye-
ni borçlar alarak tüketimini desteklemeye
devam etmış. ABD'li tüketici de tüketmeye
devam etmiş. Fortune, çeşitli analistlerden
aktararak borsa köpüğü sönerken yerini bu
kez de bir ev piyasası köpüğüne bırakmaya
başladı diyor. Bu köpüğün patlama olasılığı
var mı? Dolayısıyla ekonomik toparianma
sürdürülebilir mi? Çarşamba günü devam
edeceğim...