23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2002 CUMA DIZI 0,Nâzım Hikmet!.. Türkşairi, iyiyürekli, sevgi dolu bir insan!.. Dünyayı değiştirmek isteyen bir devrimciL. Bir komünist!.. Özgürlük savaşçısı!.. Türkiye âşığı!.. Hasreüerin ve aynlıkların bilgesi!.. Türk dilinin ustasıL. Duygulanntızın ve yüreğimizin sözcüsü!.. O, bir insan!.. O, bir dünya sanatçısıL Sempozyumun ilk günü öğleden sonraki oturum Nâzım Hikmet'in yaşamı ve düşünce dünyası ile ilgiliydi Hasretlerin veaynlıklarınbilgesi "empozyumun ilk günü öğleden sonraki otu- rum "Nâznn Hikmet'in Yaşamı ve DüşünceDün- yas" ile ilgiliydi. Oturumu, ünlü yazar Adalet Ağaoğhı yönetti. Katıhmcılan AtiUa Coşloın, Rusya'dan Gürcü yazar veakademısyen Prof. Dr. Svetİana Uturgauri, şaır Tbrgay Flşekçive Alman araştırmacı Dietrich Gronau idi. Aynca, özrü nedeniyle sempozyuma katılamayan Azerbay- can'dan Prof. Dr. Akşin Babayev'in gönderdiği bildirisi okundu. Rusva Bffimler AkadenusL, Şarldyat Enstitn- sü,ÇağdaşDoğuEdebiyatbnŞubesiMüdürüolan Prof. Dr. Svetlana Uturgauri'nin doksana yakın yayımlanmış araştırma yazısı bulunmaktadır. Ondan fazla yazısı ise Türkiye'de yayımlanmış- ür. Cumhuriyet döneminin pek çok Türk yaza- nnın yapıtlanru Rusçaya çevirmiştir. Bilinen ba- zı yapıtlan şunlardır "60Tı-70Ti Yıflann Türk NesrL Ana Trend", "Orhan KemaL Muthı Insa- nm Acı YasamT, "Sovyet Türkologlannın Türk Edebiyaü lncetemeterr, "Türk Edebryan Üze- 1™". Yazann son kitabı ise, Nâzım Hikmet Kül- tür ve Sanat Vakfı ile Cem Yayınevi'nin birlik- te girişimiyle önümüzdekiayyayımlanacakolan "Kardeşiın Nâzım Hikmet'in Rusya Dostiannın AnılarT. Dietrich Gronau Alman araştırmacı, yazar. Türkçede "Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhu- riyetin Doğuşu" ile "Nâznn Hikmet" (AJtm Ki- taplar) adlı kitaplan yayımlandı. Adalet Ağaoğlu, kanlımcılan ve konuşma ko- nulannı tanıtarak yapnğı lasa konuşmasında, Nâ- zım Hikmet'i bütün yönleri ile anlamak, bilmek gerektiğinin altını çizerek oturumu başlattı. Nâzım Hikmet'in düsünce dünyası ve evriml yalıdır, insanlığı ve kâinatıkucaklayan banşçı ve özgürlükçü yeni bir yaşam biçimidir. Bildiride Nâzım'ın sömürüye, sömürgedliğe ve emperyalizme karşı olması nedeniyle ulusal bağımsızlıktan yana olduğu, ulusal bağımsızlık mücadelesini, son çözümlemede, sosyalizm yo- lunda yürümek anlamında algıladığı görüşüne yer verildi. Öte yandan, Nâzım'ın, ulusal değerlere ve ulusal kültüre verdiği öneme işaret edilerek, Türk halkının ve kültürünün insanlık ailesinin vaz- geçilemez bir parçası ve zenginliği olduğu biçi- mindeki değerlendirmesinin de alh çizildi. Da- ha sonra Nâzım'ın insana bakış açısı, felsefi an- lamı içinde şöyle dile getirildi: "O hümanisttir. Komünist anlaytşının temeBnde de bn düşünce- si yatmaktadır. Ama, onun hümanizm anlayışL, de açıklanmaya calışılmaktadır. Nâzım'ın Üni- versiteleri bağlamında A. Kadir'ın Fransızca öğ- renmesi ve Orhan Kemal'in yazarlık yeteneği- nin gelişmesi ile ilgili olarak Nâzım Hikmet'in tutumu değerlendirilmektedir. Bildiri, asıl ola- rak da, Orhan Kemal örneği üzerinde geliştiril- mektedir. Bu çerçevede, Nâzım'uı eğitici tutu- mu, Nâzım'ın üniversite faaliyeti olarak tanım- lanmaktadır. Nâzım'ın eğitmen tutumunun özel- likleri ve elde edilen sonuçlar, bildiri konusunun derinleşen yönünü oluşurmaktadır. Bu çerçeve- de de, Nâzım'ın şiirlerinin "NâzmTın Universi- tea" kavTamına dahil edilmesi gerektiğine işa- ret edilerek, Türkolog Rady Fîş'in analiz ettiği "Ceviz Ağaa ve Topal Yunus'un Hikâyes" şiiri bu açıdan değerlendirilmektedir. Kuşkusuz, Nâ- 0.turumun ilk konuşmasını AtiUa Coşkun yaptı. Coşkun'un "Nâam Hflanet'in Düşünce Dünyası ve Evrimi" adını taşıyan bildirisinde Nâzım Hikmet'in siyasal düşüncesinin oluşu- mu ve gehşmesi, yaşamöyküsü ile birlikte ele ah- narak anlatılıyordu. Bu bağlamda, aile ortamın- dan, ülkenin ve dünyanın içinde bulunduğu si- yasal koşullardan ve güncel düşünce akımlann- dan ne şekilde etkilendiği üzerinde duruluyor- du. Nâzım Hikmet'in Istanbul'un işgalinden son- ra Anadolu'ya geçtiği, Bolu'da yeni düşünceler- le tanıştığı, Batum'da ve Moskova'da komünist düşünceyi benimsediği, daha sonra da Sovyet- ler Birliği Komünist Partisi'ne ve Türkiye Ko- münist Partisi'ne üye olduğu belirtiliyodu. Bu bağlamda, bildiride Nâzım Hikmet'in ko- münizme yönelik değerlendirmelerine ve ko- münizm anlayışı ile ilgili kimi saptamalanna yer verildi. Nâzım için komünizm, insanlığın öz- gürlüğü demektir. Nâzım'ın düşünce dünyasın- da özgürlük düşüncesi, "işçitutumu" ile simge- lenmektedir. Özgürlük, eşitlik ve sosyal adalet, komünizm anlayışının temel argümanlandır. Nâ- nm'ın düşlediği dünya, tüm ülkelerin sınırlan- tun kalktığı, yeryüzünün tek bir yurt sayıldığı ve insanhğın kendini özgürce geliştirebileceği ve kar- deşçe duygulann egemen olduğu eşitlikçi ve adalete dayalı bir yaşamla özdeştir, komünizmi ne ülke ölçüsünde, hatta ne de küresel düzeyde- * v Onun komünizmi, kozmosun kardeşliğine da- Aya gidilecek Daha da ötelere, Teleskoplann bile göremediğiyere Ama bizim dünyada ne zaman kimse aç kalmayacak, korkmayacak kimse kimseden, emretmeyecek kimse kimseye, yermyecek kimse kimseyi, umudunu çalmayacak kimse kimsenin? İşte ben komünistim bu soruya karşılık verdiğim için. ğerlendirmeleri göz önüne alarak, Nâzım'ın ki- şilik özelliklerine ilişkin bazı saptamalar yapı- yor. Bu saptamalann başında, onun paylaşmacı, sevecen, "sürekti sevgi yayan", çalışkan, cesur, özgürlükçü, eğitimci, yardımsever, yurtsever, "muthı bir insan" olduğunu, bu tür özelliklere sahip bulunduğunu belirtiyor. Bildirinin sonunda şöyle deniyor: "NâznnHik- met'i bir insan olarak anlamak isteyenkr, her şej den önce onun bu kişitik özeflikJerini dikkate atmabduiar. Onun bütün yaşanu, toplumsal davraıuşlan, inançlan,kavgası,arkadaşlanyta, kadınlaria iliş- küeri, hep bu olağanüstü güzeflikteki Idşiük özet- tiklerinin sonucudur. Bu yanryia o yalnız yazm- sal yarana portresi olarak değü, geieceğin, kişiü- ği her yönüyle özgürleşmiş, motlaközgür; insan flişkileri ve toplumsal yaşamda mudak adaletin, eşitJiğin, özgürlüğün egemen oiduğu ütopik bir insanhktophımunun da örnekbirportresni ohıç- turur." Nâzım Hikmet'in 100. doğum günü için A sojııt ve içi boş bir değer değildir. Kendiney^aban- alaşmamış sosvalinsanı temelalan bir hümanizm- dir." Bildirinin özenle altını çizdiği bir konu da, Nâzım'ın enternasyonalist yaklaşımı ve evren- sel değeri oldu. Bu konudaki anlatun özetle şöy- leydi "-Tümuhıslannyadaçokdeğişikcoğraf- yalardaki değişik insanlann sorunlan Nâzun'm şürlerinde son derece>«ygm olarakyeralmakta- dır. Ulusal ya da yerel değerieri ve sorunlan dün- yaölçeğindedeğerlendiripanlamlandırmakta ve insanhğın genel sorunlan Ue bineştirmektedir. İşte o nedenle de eiTensel bir değerdir. Hatta en- ternasvonahzmini, dünyayı aşan. dünyanın için- de bulunduğu yıldız sisteminin ötesine taşıyan birufuktaalgılâmaktavegeliştinTiektedir." Nâzım'ın üniversiteleri zımın eğitici tutumunun sonuçlan bir başka de- yişle Nâzım'ın üniversitelerinde eğitim gören- ler bakımından elde edilen sonuçlar, çeşitli yön- leri itibanyla değerlendirilmektedir. Bu çerçeve- de, Orhan Kemal'in sanat prensipleri ve benim- sediği felsefenin, Nâzım'ın üniversitelerinin bi- linen sonucu ya da başansı olarak nitelendiril- mektedir. Nâzım Hikmet'in klşilik özelllklerl ' empozyumun en dikkat çekici siması Svet- lana Uturgauri idi. Svetlana Uturgauri sempoz- yuma "Nâzrnı'm Üniversiteleri'' adlı bir bildiri sundu. Bildiride, Nâzım'ın öğretmenlik misyo- nu ya da eğitici tutumu bazı örnekler temelinde âzım Hikmet'in kişilik özellikleri üzerine doğrudan ve özgün bir çalışma bugüne dek ya- pıhruş değildi. Ve elbette Nâzım'ın, hatta bir şa- irin ya da herhangi bir sanatçının kişilik özellik- leri göz önüne alınmaksızın, onun sanatının ve de düşünce dünyasının yeterince ka\Tanabilme- sinin oldukça zor, hatta olanaksız olduğu bilini- yordu. O bakımdan, Turgay I'lşekçi'nın konuş- ması merakla bekleniyordu. Turgay Fişekçi"nin bildirisi "NâzımHiknıet'in Kişilik OzeüUderi" admı taşıyordu. Fişekçi, mektuplannı, şiirlerini ve başka de- Llman araştırmacı Dietrich Gronau "Nâ- zım Hikmet'in 100. Doğum Günü İçin" başlıklı bir bildiri sundu. Gronau, Nâzım Hikmet üzeri- ne araşurmalaryapan biraraştırmacı aynı zaman- da. Gulderen Pamir'in Türkçeye çevirdiği "Nâ- znn Hikmet" adlı kitabın da yazan. Dietrich Gronau bildirisinde Nâzım Hikmet'in aile kökleri, yaşamöyküsü, yaşamı boyunca ba- şından geçen siyasal olaylar ve onun çevresinde bıraktığı ve de günümüze dek ulaşan etkiler üze- rinde durdu. Öte yandan, bildiride kimi ilginç, özgün bilgi ve değerlendirmelere de yer verildi. Bunlardan bazılan şöyleydı: "Amerikan khapma- gazin dergia 'Bookman' 1932 yınnda aiü fotoğ- rafla süslediği sekiz sayfasun Nâznn Hikmet'e a\irarak, onu 'Yeni Türkiye'nin Şairi' olarak takdim etti. Ardmdan 1935 yinnda Paris'te Bir Ölü Evı' isimütiyatroeserinin özeti yanimlandı. (_) Nâznn Hikmet'in annesi tarafindan büyük- babasuun yanAhnanokJugunadairilginçbirka- nıt\ardır. Aile ağacında adı MehmetPaşa olarak geçen dedesi, Prusya'ya göç etmiş Hügo bir aile- nin Kart Detroit isimH oghı olarak dünyaya gel- mişti. Bu erkeğin serirvenlerie dolu yaşamöykü- sü hakkmdaeümizdebulunan bügileri,deneyim- ü bir redaktör ve yazar olarak potitik şahsiyetle- rin portrelerineözdbir eğüımi olanAlmanya'nm ilk de\1et başkanı Theodor Heuss'a (1884^1963) borçluyiız. 1947 yınnda yayımlanan' Tarihın Yan Figürleri' isimü kitabı bir dizi makaieden oluş- maktadırve bunlardan sonuncusu 'Mehmet Aîı' başhğuu taşn*. Heuss bu kitabuı önsözüne şunla- nyazm^bn 'Kısacası; Berün Kongresi'ndeki Türk temsilcisinin adı Mehmet Ali idi ve onun aslın- da bir Ahnan olduğu söyleniyordu - arnk bun- daki hikmeti okuyucu kendi başına anlasın.' (...) Farkh ve çok çeşitK kültüriere sahip atalaruun geçnnşinden süzülen kozmopoKtik ve henüz ge- üşmemiş bile olsa her şeyi sindirmeye haar bir ruhun erken çağlarda çok boyutluluğa kendini hazniaması, daha sonralan Nâzım Hikmet'in yaşammda ve eserierinde iyke su yüzüne çıkn ve etkisini gücüyie gösterdL Gelmiş geçmiş Türksa- natçdanndan hiçbirisiyapıtlannda, Islam olma- yan devletkrin kültüjierini ve toplumsal ilişkile- rini aynıdoğalhkiaveyansEolarak, muazzambir eşhük duygusu Oe vansrtabilnüş değüdir." Son olarak, filoloji doktoru ve yazar AkşinBa- bayev'in "Nâznn Hikmet ve Azerbaycan" ya da "Nâznn Hikmet Bağh Ömrüm'' başlıklı bildiri- si, Azerbaycan Yazıcılar Birüği Başkanı Anar Rızayev tarafindan okundu. Bildiri, Babayev'in Moskova'da öğrenci oldu- ğu sırada Nâzım Hikmet'i tanımasını ve onun- la taruşmasını ve daha sonraki yıllardaki ilişki- lerini yaşamının akışı içinde dile getirerek anla- tıyor ve değerlendirmelerini aktanyordu. SÜRECEK BIRBAKMA SERVER TANİLLt Evrensel'in Payı... 12 Şubat'ta Istanbul'da başlayıp birkaç gün sür- müş olan Islam Konferansı Öngütü - Avrupa Birli- ği Ortak Forumu, "uygarlık veuyum" konusunda hayh yapıcı bir diyaloğa yol açmıştır ki pek önem- lidir. O konular arasında terorizmde, gerek Avru- pa gerek Islam ülkeleri konuşmacılannın ortak bir tavırsergilemeleri; hemen hemen tümünün 11 Ey- lül olayını kınayıp terorizmle savaşta işbirliğini des- teklemeleri, başlı başına bir ilerlemedirdünyamız- da. Farklı tavıriann sergilendiâi konular da olmuş gazetelerin yazdığına göre. Orneğin Libya Dışiş- leri Bakanı Abdülrahman Şalgam'ın, Avrupalıla- radönüp, "Siz bizi çokeşlilikle eleştiriyorsunuz, oy- sa sizde de eşcinsellik var!" demesi onlardan bi- ri. Sayın Bakan, öyle anlaşılıyor ki, kendi davası- na pek sağlam bir kanıt diye bu örneği vermiş. Oy- sa Batı, yüzyıllarca horlanmış kimi insanlann so- rununa uygarca bir çözüm getirirken; keşke Müs- lüman ülkeler de, tıpkı bızim vaktiyle yaptığımız gi- bi, "çokeşlilik"e son verip kadının özgürfüğünün önündeki bu duvarı yıkabılselerdi. Bu, bir gün elbette olacak; Müslüman dünya böyle bir devrimi görecek. Başka nedenlerin yanı sıra, dıyaloğun da bir payı olacaksa, o da esirgen- meyipyapılacak... Konu, aslında çok daha geniş bir tartışmanın bir parçasıdır; bu yazıda onu ele alacağız. • Yaşadığımız dünyada, insan olarak ortak so- rumluluklarımız var ve birtakım değerlere dayan- mak zorunda. "Insanın temel haklan" dediğimiz işte bunlardır! Insanın, özellikle kadınlann ve çocuklann say- gınlığı hakkı; bedensel ve manevı bütünlük hakkı, işkenceyi ret; düşündüğünü serbestçe dile getir- me hakkı, çalışma hakkı ve sağlık hakkı; bütün bunlar, Kuzey'de olduğu gibi Güney'de, Batı'da ol- duğu gibi Doğu'da da geçerlidir, yani evrenseldir. Doğal çevrenin korunması, insanlann hem ya- şamsal variığı hem de kültürel dengeleri için zo- runlu olarak, bu evrenselın bir parçasıdır. Şu da evrenseldir: İnsan, özünde sosyal bir var- lıktır, o yüzden de ancak başka insanlarla ilişki içinde gelişebilir; böylece hapishanede tecrit iîe, yapısı berbat megapollerdeyoksullann moral terk edilmişliğine karşı çıkılmalıdır. "Kültürel çeşitlilik hakkı" da evrenseldir. Ancak, şunu da hatırlatmalı: Bu türlü referans- larsadece ilke olarak evrenseldirfer; en azından bi- linen biçimleriyle, Batı'nın siyasal düşüncesinin ürünüdürier. Ancak öyle de olsa, bütün insanlıkça sahip çıkılmalıdır. Gerçi, acılı Güney'in kuşkulu ol- duğu anlar ve durumlar oluyor; Kuzey de, Gü- ney'le hakça konuşabilmek için, kendisini sorgu- lamayı bilmelidir. Ne var ki, bu düşünce, hiçbir zaman, "kültürel görececilik"e de götürmemeli. Çoğu antropoloğa göre hertoplum, kaçınılmaz olarak, kendi değer- ler ve pratikler sistemi içinde, neredeyse metafi- zik bir değişmez diye bakılan "kültür"ünün içinde hapsolmuş olarak kalacaktır. Kara Afrika'da kız çocuklannın sünnet edilmeleri üstüne tartışmalar, bu fikrin nerelere kadar yayıldığını gösterir. Hayıri Güneyli kültürlerin yeniden değerlendiril- mesi, onlann benzersizlikle orijinalliklerinin tek yan- lı yüceltilişinden geçmiyor. Kültürlerin çeşitliliği, yoksullaştıran bir modernitenin dünya çapında ba- yağılaştınp orta malı haline getirmesine karşı sağ- lıklı birtepki ise; şu da görmezden gelinemeyecek bir nokta: Güney'de yığınla toplum, özellikle ka- dınlar söz konusu olduğunda, idea) bir görünüm sergilemek şöyte dursun, yüzyıllar boyunca pek sert bir egemenlik düzenini dayatmışlardır onlara kar- şı. Kadın haklanna çağrı da, işte bu yüzlerce yıllık ağırlıklara çarpıyor; ve içlerinde her şey vardır da onlann, "evrenselın pay;"nın zerresi yoktur. Filozof Edgar Morin'in, bütün bunlara bakıp söylediği şu sözler üzerinde uzun uzun düşünmek gerekiyor "Biryanda, insanhğın yeryüzündeki bü- yük dağılışının yarattığı -o olağanüstü- kültürel çeşitliliği kurtarmak varsa, öte yanda da herkes için ortak -dünya çapında- birkültürü besleyip bü- yütmek var aynı zamanda. Birbiriyle çelişen bu iki buyruğu göğüslemek düşüyor bizel"... Bir başka hatıriatmanın da günüdür "Hayvan hak- lan" da çağımızda evrensel artık. Onlan güvence- ye bağlarken, kurban bayramlannı da hayvan bo- ğazlamaktan kurtarıp ınsanca bir çehreye kavuş- turmanın sırası gelmiş değil midir? Nâzım'ın Siyasal Yaşamı ve Davaları Atilla. Coşkıan Atilla Coşkun, Nâzım'ın davalarını, bunlarla ilgili yasal dûzen- lemelerı uygulamaları evrensel hukuk ilketerinin süzgeçinden geçinyor. Yargılamalan tarihın adalet önüne çıkarbyof, hukı* dışı haksız uygulamaJann gensınde yatan olayfarı ve planları açıklıyor, belgelendiriyor Cem Vaymeui Klabtn gdin U&ıım Hikmet KCMtûr ve Sanal Vsktına btrakimıştır KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ Dosya No: 2001/78" Vası Tay. Mahkememizce verılen 15.1.2002 tarih ve 2001/933 - 200215 E.K. sayıh ılamı ile Nuri ve Hay- riye oğlu 1949 dogumlu Mehmet Özçömlekçı 4721 S.M.K.. 405. maddesi gereğince vesayet altına alına- rak, kendisine eşi NEŞE ÖZÇÖMLEKÇI VASI TA- YİN EDİLMlŞTlR.Keyfıyet ılan olunur. 28.1.2002. Basın: 8761
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear