Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 ŞUBAT 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
/BöncdikJeri
§örüştildü
• ANKÂRA
<Cınnhuriyet Bûrosu) -
Turkiye'nın AB"ye üyelik
yoiunda kısa \adede
yapması gereken
d îzenleraeler, Adalet
Bakanı Eikmet Sami
Tıirk'ün başkanhğında
yapılan \e 5 bakanlık ile
AB Genel Sekreterliği
tenısilcılerinın katıldığı
birtoplantıda ele alındı.
Adalet Bakanı Türk,
masaya yatınlan 9 yasada
yapılacak değişiklikleri
tek bir taslak halinde
Meelis'ten geçirmek
istedıklenni söyledi.
(Müm cezasımn
kaldırılması
• İZMtR (Cumhuriyet
Btürosu)-Ölüm cezasımn
kaldmlması tarüşılırken
Izmır Barosu Başkanı
Noyan Özkan,
TBMM'nin anayasada
değişiklik için gereklı olan
361 oyçokJuğuna
ulaşmasının çok zor
olduğunu belirterek
"Türkiye Cumhuriyeti
hükümeti, hiç vakit
geçirmeden, A\Tiıpa Insan
Haklan Sözleşmesi eki
olarak 1983 'te düzenlenen
'Ölüm Cezasının
Kaldınlmasına Dair 6
No'lu Protokol'ü
imzalamalı ve yürürlüğe
sokmalıdır'" önerisini
getirdı. Izmir Barosu
Başkanı Noyan Özkan
açıklamasının sonunda,
"Demokratıkleşme
sürecinde bu çağdışı ceza,
ülkemizde ve dûnyada bir
gün tamamen ortadan
kalkacaktır" dedi.
Borçlara
erteleme
• ANKARA
(Cumhumet Bûrosu) -
Türk Telekom. Afyon
Sultandağı depremi
nedeniyle bu bölgedeki
müşterilerinin borçlannı
erteledi. Türk Telekom
Genel Müdürü Ibrahim
Hakkı Alptürk'ün dün
yaptığı açıklamaya göre
Mart 2002 dönemi ve
önceki telefon borçlannı
nisan ayı sonuna kadar
ödemeleri halinde
Afyonlu
depremzedelerden
gecikme bedeli tahakkük
ettirilmeyecek. Alptürk,
Mart 2002 dahil önceki
dönem borçlannı bir
defada
ödeyemeyeceklerini 30
Nisan'a kadar beyan eden
telefon abonelerinin
borçlarının, istedikleri
takdirde taksitlendirme
bedeli alınmaksızın 5
taksite bölüneceğini
belirttı.
Sezeriki
mahkûmu affetti
• ANKARA
(Cumhuriyet Bûrosu) -
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer, bir
mahkûmu kocama hali,
bir mahkûmu da sürekli
sakatlığı nedeniyle affetti.
Cumhurbaşkanlığı Basın
Merkezd'nden yapılan
yazılı açıklamaya göre
Sezer, Adli Tıp
Kurumu"nca saptanan
kocama hali nedeniyle
hükümlü Emin Aydın'ın,
Adli Tıp Kurumu'nca
saptanan sürekli sakatlığı
nedeniyle de hükümlü
Mehmet Tamer'in kalan
cezalannı kaldırdı.
Sokak çocuklan
için önlem
• İZMtR (Cumhnriyet
Bûrosu) - Izmir Valisi
Alaaddin Yüksel,
"Sokakta yaşayan \'e
çalıştınlan çocuklann
korunması için kamu,
özd kurum ve
kuruluşlann işbirliği
yapması gerekir" dedi.
VaJı Yüksel, yayımladığı
getelgede, sokakta
yaşayan veya çalıştınlan
çocuklann korunması,
bağmlılık yapan
maidelerin 18 yaşından
küaiklere satışının
yasaklanması
suntiyle suç işlenmesinin
önhnmesine ilişkin
önkmlerin alınmasını
istedı.
Yargıtay'ın daha önce benzeri oluşumlara vize veren kararlar aldığı ortaya çıktı
YargıâaAlevi çelişkisiANKARA (ANKA) - Alevi
ve Bektaşi Kuruluşlan Birli-
ği Kültür Demeği'nin kapahl:
masıyla Alevilik tartışmala-
nnın yeniden gündeme gel-
diği şu günlerde, Yargıtay'ın
daha önce benzeri oluşumla-
ra vize veren kararlar aldığı
saptandı. Aynca Genelkur-
may Başkanlığının, TSK
mensuplannın üye olmasın-
da sakınca görmediği dernek-
lerin arasında Hacıbektaş Ve-
li Kültür ve Tarutma Derneği
de bulunuyor.
Son olarak Yargıtay 2. Hu-
kuk Dairesi, Aleviler lehinde
bir karar aldı. Dairenin kara-
• Genelkurmay Başkanlığı'nın, TSK mensuplannın üye olmasında sakınca
görmediği dernekleri arasında Hacıbektaş Veli Kültür ve Tanıtma
Derneği de bulunuyor.
n, Emirdağ Asliye Hukuk
Mahkemesi'nin 1998'de El-
madağ Cemevi Kültür Sanat
ve Folklor Derneği'nin "ku-
ruhnasıyasakolan dernekkr-
den" olduğu gerekçesiyle fes-
hedilmesiyle ilgüi olarak alın-
dı. Itiraz edilmediği için ke-
sinleşen bu karar, yasaya ay-
kın olduğu gerekçesiyle Ada-
let Bakanı Hikmet Sami Türk
tarafından "yasa yaranna bo-
zulmasT istemiyle Yargıtay'a
getirildi.
Yargıtay Başsavcılığı'nın
temyizi üzerine 2. Hukuk Da-
ıresi karannda, "Mahkeme-
cederneğin amacının toplum-
sal smıf yaratmak olduğu be-
Brtilerekfeshine karar verflme-
si usul ve yasaya aykındır. Da-
vanameve mahkeme karann-
da (Cemevi) ibaresi dışında
bir aykınhk öne sürülemez-
ken sadece buna dayanılarak
Dernekler Yasasf nın 5'inci
maddesi uygulanamaz" de-
nildi.
Kararda aynca "Cem" söz-
cüğünün, "Ülkemiz nüfusu-
nun önemli birböttimünüohış-
ruran ve kendilerini (Alevi)
olarak tanımlayan kişilerin
nıutattoplantüarmı ifade etti-
ği dikkate ahndığmda, salt bu
nedenle derneğin, Dernekler
Yasasrnın 5'inci maddesinde
betirtilen derneklerden oldu-
ğunu kabul etmek isabetii de-
ğildir'' görüşü de bildırildi.
Susurluk kazasmın ardın-
dan gerçekleştirilen a
SürekK
aydınlık için bir dakika ka-
ranok" eyîemini eleştiren dö-
nemin RPli Adalet Bakanı
Şevket Kazan da "M um sön-
dü oynuyorlar" demişti.
Bunun üzenne Semah Kül-
tür ve Araştırma Vakfı, Kazan
aleyhine tazminat davası aç-
mış, ancak bu dava reddedil-
diği için konu Yargıtay 4. Hu-
kuk Dairesi'nde tartışılmıştı.
Daire, Kazan' ın tazminat öde-
meye mahkûm edilmesi ge-
rektığini belirterek karan bo-
zarken anayasa uyannca her-
kesin vicdan, dini inanç ve
kanaat özgürlüğüne sahip ol-
duğunu vurgulamıştı.
Avrupa Alevi Akademisi:
25 milyon
yok sayılamaz
lstanbul Haber Servisi - Alevi Bektaşi Birliği
Kültür Derneği"nin kapatılması karanna tepkiler
sürüyor. Cem Vakfi Avrupa Genel
Koordinatörlüğü'nden Fuzuli Bektaş, karann
alınmasında Içişlen Bakanlığı içindeki "irticai
güçfcrin'' etkisinin olabileceğini öne sürerken
A\Tupa Alevi Akademisi Başkanı Mustafa
Düzgün de yöneticilerin, 25 mih/onu oluşturan
Alevi toplumunu yok saymamasını isteyerek
"Alevilik deviet güvencesi altina ahnmah" dedi.
Fuzuli Bektaş yaptığı açıkiamada, Alevi Bektaşi
Birliği Kültür Derneği'nin kapatılmasıyla
Türkiye"de Aleviliğin yasaklanamayacağını ve 25
milyonluk Alevi toplumunun yok
sayılamayacağuu belirtti. Bektaş, Cumhuriyet
Savcılığı'na, derneğin kapatılması yönündeki
talimatın, tçişleri Bakanlığı bünyesindeki irtica ile
bağlantılı kişilerce verilmiş olabileceğine dikkat
çekerek "GeneUcurmay Başkanhğı'nın da betirttiği
gibi irtica. devletin en üst kademelerine kadar
sızmış ve Atatürk'ün
• Cem Vakfı
Avrupa Genel
Koordinatörlüğü'nden
Fuzuli Bektaş,
yasaklama karannın
alınmasında îçişleri
Bakanlığı içindeki
'irticai güçlerin'
etkisinin olabileceğini
savundu.
laik cumhuriyetini yok
etmek ve şeriatçı düzeni
kurmak için baa siyasi
gnıplarla ve dış
güçlerle işbirliği
yapmaktadır" dedi.
Aleviliğin bir Islami
inanç biçimi değil de
sadece 'kültür öğretisf
ya da 'yaşam biçinıi'
olarak belirtilmesinin
de yanlış olduğunu
kaydeden Bektaş, şöyle
devam etti: "Bızler Alevi-Bektaşi inancunızı
Atatürk'ûn kurduğu cumhuriyette hür olarak
yaşayacak, devletimize sahip çıkacağız."
Avrupa Alevi Akademesi Başkanı Mustafa
Düzgün de öncelikle Alevilerin istemlerinin,
güncel gelışmelerin heyecanına feda edilmeden
doğru konulması, izlenecek hedeflerde birlik
sağlanması gerektiğıni belirtti. Düzgün. sorunun
çözümünü şöyle sıraladı: "Isteyen her Alevi, inanç
veflbadetiniçekinmeden. özgürce yapabflmeü.
Bunun için Akvilikte ibadet yeri olan cemev leri.
'Cem Kültür Evi' gibi farklı anlamlara gelebilecek
bicimlemelere gerek duyulmadan kurulmaİL
Demokratik bir yapüanma için deviet, Diyanet'ten
etini çekmeti. Vergi ve hizmetlerimizin haksız
bkjmde Dıyanet'e aktanlmasuun önüne geçmeü
Ya da Alevfliğin Ulu Divan' adı alûnda dini
gereksinimlerini karşılavıp koordine eden kendi
merkezi dini kurumlannı kurmalanna imkân
tanınmah. Bu konudaki y^saklayia >asa ve
hûkümler kaldınbnau.'"
F tipinde
yine
gözaltı
F tipi cezaevierini
Sultanahmet'te protesto
etmek isteven tutukhı ve
hükümlü yakmlanna
müdahale eden poKs,
İnsan Haklan Derneği
(tHD) lstanbul Şubesi
Başkam Eren Keskin'm
de aralaruıda buhmduğu
16 kişryi gözalüna aldL
Mehmet AkifErsoy
Parkı'nda toplanan
tutukhı yakmlan, F tipi
cezaev lerinde "3 kapu 3
kflit projesi"nin ha>
<
ata
geçirUmesini istedfler.
Park ve çevresinde daha
önceden geniş güveniik
önlemleri alan polis,
gnıba müdahale etti.
Gözattma afananlar,
ÇevikKuvvet'eaitbir
otobüsle Güvenfik Şube
Müdüıiüğü'ne
götürüldü.
(Fotoğraf: AA)
ÖLÜM SINIRINDA OLANYTLDIRIM, HASTANEYERtNE F TİPÎNE GÖNDERlLDt
6
Cezaevinde kahrsa ölecek'
GÜLSULÜN
TKPML<
/
Birlik örgutü yönetici-
si olduğu gerekçesiyle 22.5 yıl
hapis istemiyle lstanbul DGM'de
yargılanan Hüsevin Yıkhnm, felç
olması nedeniyle Adli Tıp Kuru-
mu'nun cezasımn bir yıl süreyle
ertelenmesi yönünde rapor ver-
mesine karşın tahliye edilmedi.
lstanbul 6 No'lu DGM'de görü-
len davanın duruşmasma Edime
F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulu-
nan Hüseyin Yıldınm katılmadı.
Sanık avukatı Mihriban Kırdök,
müvekkilinin sağlık durumu ne-
deniyle tahliyesinın derhal ger-
çekleşmesi gerektiğıni söyleye-
rek aksi durumda DGM'de skan-
dal yaşanacağım belirtti. Başka-
lannın yardımı olmadan hareket
edemeyen Yıldınm hakkında Ad-
li Tıp Kurumu'nun bir yıl sürey-
le cezanın ertelenmesi yönünde
rapor verdiğini anımsatan Kırdök,
"Samğın tahliyeistemi reddedilse
dahiverüen cezanın infaagerçek-
leşemeyecektir. Çünkü. müvekki-
Hm cezaevinde kabnaya devam
ederse ökcek. Daha önce avm suç-
tan yargılananlara tahliye karan
veren mahkemeJerin birsüredirbu
karan uygulamaması eşiüık ilke-
sine avkindır'* dedi.
Avrupa tnsan Haklan Mahke-
mesi'ne başvurduktan 12 saat son-
ra karşılık aldıklanru belirten Kır-
dök, "AİHVrden gelenyaada mü-
vekküimin tanı teşekkûDü bir has-
taneve yaönlması gerektiği betir-
tildi. Biz de Yılduım'ın Edirne
Deviet Hastanesi'ne yaürümasuu
beklerken Edirne F Tîpi Ceza-
evi'ne gönderfldi" diye konuştu.
Mahkeme heyeti, Adli Tıp Ku-
rumu'nun raporuna karşın Yıldı-
nm'ın sağlık durumunun tahhye-
yi gerektirmediğini behrtti. Heyet,
dava dosyasının savcılığın talebi
doğrulrusunda Yargıtay'a gön-
derilmesine karar verdi.
TıIRMIKIAYDIN ENGÎN aengin(5 doruk.net.tr
Ortalık yine toz duman. Si-
yaset sahnesinde öbek öbek
toplanmış güçler, kesimler,
ideolojiler (=dünya görüşleri)
birbirteriyle kıyasıya tartışıyor,
vuruşuyor, kırışıyor.
Şu tabloya bakın:
AB'nin Ankara Büyükelçisi
Karen Fogg'un e-postası iş-
portaya düşmüş; postadaki
yazışmaların içerıği bir yana,
postanın kim tarafından, ne
hesapla bir "taşeron "a verilıp
piyasaya sürüldüğü tartışılı-
yor.
ölüm cezasımn Türk Ceza
Yasası'ndan kazınması tartı-
şılıyor. Kimileri "Önce Apo'yu
asalım. sonra idamı kaldıralım"
demekte; kimileri "Yok. AB
sonra çok kızar. Apo 'yu asma-
yıp besleyelim. Olüm cezası-
nı da kaldıralım " demekte.
Bitmedi. Solda konumlan-
dıkları veri kabul edilen (ki bir
başka Tırmık'ta bunu da bir
sorgulasak iyi olacak) sosyal
demokratlar, Atatürkçüler,
Marksist olmayan solcular, bi-
raz Marksist olduklarını söy-
leyen solcular partileşmek
üzere kolları sıvamış durum-
dalar.
Marksist solda da derin bir
çalkantı yaşandı ve yaşan-
makta. O çalkantıda da yenı
AB Kapısmda Papatya Falı
öbekler oluştu ve kimi öbek-
ler, başka öbeklerden yolları-
nı ayırdılar.
•••
Siz de aynı kanıda mısınız
bilemem. Ama bana öyle geli-
yor ki, aynmcıklan (=nüansla-
n), ayrıntılan, ikıncil önemde-
kilen bir yana bırakırsak bütün
tartışmaların eksenini, bütün
ayrışmaların odağını Avrupa
Birliği oluşturuyor.
Son haftalardaTV'lerin han-
gi tartışma programını izledıy-
sek, gazete habertennin satır
aralannı okuduysak hepsinde
çok bildik bir cümle ve onun tü-
revleri uçuşuyor. Sözü biri bı-
rakıp öteki alıyor ve o cümle-
nin türevlerinden herhangi biri
durmaksızın yineleniyor:
- Böyle yaparsak bizi AB'ye
almazlar...
- Bizi zaten AB'ye almaya-
caklar...
- Şöyle yaparsak AB bizialır.
- Hayır hayır, ne yapsak AB
bizi almaz...
Sanki AB kapısmda papat-
ya falı açılmakta: "Alacak - al-
mayacak - alacak -almaya-
cak..."
Hepsinin özü: AB bizi alacak
mı, almayacak mı?
•••
Bu anlamsız soruyu çöp se-
petine fırlatalım mı?
Anlamsız. Çünkü: Avrupa'nın
batısındaki ülkeler Ikinci Dünya
Savaşı'nın yıkıntılan arasından
doğan bir "ülkü"yü geliştirdiler;
anakara ölçeğinde bir "demir-
çelik-kömür" birtiğinden başla-
yıp, basamaklan ağırağırtırma-
nıp bugünkü Avrupa Birliği'ne
ulaştılar. Yann da Avrupa Bir-
leşik Devletleri'ne dönüştür-
me hazırlığındalar. Henüz uz-
laşma sağlayamadıklan nokta,
bu yeni devletin bir federasyon
mu, yoksa bir konfederasyon
mu olacağından ibaret. Yani Av-
rupa Birieşik Devletleri'nde "mer-
kezi deviet" ne kadar güçlü ola-
cak, birliği oluşturan (ulus) dev-
letler egemenlik haklannın ne
kadarından vazgeçecek.
Yani Avrupa Birliği kurulmuş;
kurallannı, hukukunu, ilkelerini
belirlemiş.
Açık seçık kurallar. Yani AB,
demokrası tanımından insan
haklarına, savunma politikala-
nndan "serbestpiyasa ekono-
misi'nin tartışmasız benimsen-
mesı gibi açıkça tanımlanmış
ekonomik kurallara, ilkelere ka-
dar açık seçik tanımlanmış bir
olgu.
Avrupa'nın göbeğinde ya da
çeperinde yer alan ülkeler bu
kurulmuş, ilkeleri saptanmış
birlığe girrnek isteyeceklerya da
istemeyecekler. Gırmeye karar
verirlerse AB kurallannı, ilkele-
rini, hukukunu kabul etmekzo-
rundalar.
(Örneğin) Avrupa'nın göbe-
ğindeki Isviçre kabul etmedi ve
girmedi. (Örneğin) Avrupa'nın
çeperindeki Bulganstan kabul
etti ve girmeye çalışıyor.
O yüzden şu "AB bizi alacak
mı, almayacak mı" sorusu sa-
hiden anlamsız. Onu çöp sepe-
tine atalım.
Ve herkesın kendı konumu-
nu, tutumunu, yargısını, tercihi-
ni kaçamaksız ortaya koymak
zorunda kalacağı -bence- doğ-
ru ve temel soruyu önümüze
koyalım:
Türkiye, Avrupa Birliği'ne
girmeli mi, girmemeli mi?
• • •
Soru boyle düzenlenır ve önü-
müze konursa herkes kaçamak
yapmadan, lafı eveleyip geve-
lemeden tutumunu saptamak
zorunda.
Ulusal devlerten vazgeçmek
nıyetinde olmayan, ulusal dev-
lettekı egemenlik haklannın bir
bölümünü devretmek isteme-
yenlerAB'yi reddetmek zorun-
da.
Ölüm cezasımn yasalarda
kalmasını isteyenler AB'yi red-
detmek zorunda.
Serbest piyasa ekonomisi-
nin egemen olduğu bir "birfik'e
katılmak istemeyenler AB'yi
reddetmek zorunda.
Azınlıklann (anadıl dahil) kül-
türel haklarını geliştirme, des-
tekleme ve özendirme yüküm-
lülüğünü üstlenmek istemeyen-
ler AB'yi reddetmek zorunda.
• • •
Yani papatya falı açmanın
âlemi yok.
AB'ye girdikten, onun orga-
nik ve eşit haklı halkalanndan
biri olduktan sonra AB'nin ilke-
sini de, hukukunu da, kuralını
da değiştirmek için kolları sıva-
yabilirsiniz.
Ama AB'nin şu andaki verili
durumu ve tanımı pek yalın.
Soru da pek yalın:
Türkiye bu koşul, kural, hu-
kuk ve ılkeler üstünde kurul-
muş AB'ye girmeli mi, girme-
meli mi?
Ne dersiniz?
POLflTKA GÜ1NLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAY4
Bir Kesik Çığlık...
Sevgiyi unurtuk, kış ağaçlarına asılı kalan tut-
kularımızı kuruttuk, zamana yenik düştük...
O esmer yüzlere konan kış güneşi, vahşi orman-
largibisoluyan bencilliğimiz, herşeyi unutturdu top-
luma...
Iki milyon işsize, iki milyon da eğitimli işsiz ek-
lendi; vurgun düzeni toplumu kuşattı, rüşvetin
adı 'bahşiş' o\du\..
Alevlerin alacakaranlığında yitik zamanlann sev-
dalannı toplamakla avunuyor; gizemli hüzünleri, bi-
zi kışkırtan bakışları, kendi kıskançlığımız için-
desaklıyoruz...
Siyasetin içindeki din bezirgânları yine ortalıkta
dolaşıyor, geçmişteki oyunlan bu kez başka türlü
sergiliyor!..
Ne zaman demokrasinin bir yaşam biçimi oldu-
ğunu göreceğiz, ne zaman özgürleşmenin çelik ka-
pısını açıp mavi gökyüzü altında yürüyeceğiz!..
Biz toplum olarak çağın neresindeyiz, beyazla
siyahı ne zaman fark edeceğiz?
Yıllarakıp gıdıyor...
2002 yılında hâlâ 'ölüm cezası'run kalmasını is-
teyen düşünce, sıyaset panayırcılannın oy sandı-
ğı oluyor...
Duvarfara yazı yazan çocuklan 'örgütlü silahlı çe-
te' sayanlar, ürpermeler sabahında karşımıza çı-
kıyor...
Oysa suskunluk bize göre değil!..
O zaman niye susuyoruz?
Sıkışmış bir yumruk gibi, gergin gökyüzüne ba-
kıp niçin bir çığlık olmuyoruz?
Yağmur yağıyor dışanda...
Düzenbazlar ve kendi çıkarlan peşinde koşan-
lar. siyaseti panayıra çevirenler, yıllardır din pazar-
lamacılığı yapanlar neden solun bir çatı altında
toplanmasından korkuyorlar?
Niye bu telaş, bu kin, öfke, niye?
• • •
ölüm cezasını savunanlara şu soruyu sormalı-
yız:
"Nasılkokarıhlamurağaçlan çiçeğe vurduğu za-
man?"
Acaba ıhlamur ağacının çiçeklerini görmüş
müdür onlar, kokusunu ıçlerıne hıç çekmişler mi-
dir?
Yaşamın ınce yoiunda yürürierken uçurum ke-
nannda boy veren gelinciklere bakmışlar mıdır?
_ Hiç anımsamışlar mıdır KemalTürkler'i, Doğan
Öz'ü, Uğur Mumcu'yu, Onat Kutlar ı?
Cesare Pavese'nin o bilinen öyküsünde, ölü-
mün gözlerine baktığını düşünmüşler midir; Sedar
Senghor'un bahçelerindetarçın kokusuyla sarhoş
olup göktekı yıldızlarla konuşmuşlar mıdır?
Ağlamışlar mıdır hiç, âşık olmuşlar mıdır? Bir
güvercin uçuşunu paylaşmışlar mıdır?
Kurulu düzenin kuklasıdır onlar!..
Kimileri liberal, kimileri şeriatçı, kimileri milliyetçi
maskesiyle dolaşırtar...
Emeğe düşmandırlar!..
Sola düşmandırlar!..
Aşka düşmandırlar!..
Yaşama düşmandırlar!..
Şiiri de sevmez onlar!..
Bunlar ortada dolaşırken kaderin kadehinde mi
yaşayacağız, hem acıyı hem de hüznü?
Mutluluk bize yasak mı?
Yağmur hızlandı...
Cumhuriyet'te Ibrahim Karaaslan'ın haberi ma-
sanın üzerinde duruyor...
Diyarbakır İHD Şubesı'nce düzenlenen 'İnsan
Haklan ve Banş' konulu resim ve yazı yarışması
Milli Eğitim Bakanlığı'nın engelinetakılmış...
Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri öğrencilere
sormuş:
"Seni bu yanşmaya kim soktu?"
•••
Haberi okuyunca dalıp gidiyorum...
Gökyüzüne bakıyorum, ahşap pembe konağa...
öğrenci Dilan Yüksel ne yazmış?
"Bu acı, bu kin, bu gözyaşı neden?"
Nuran Şakar
"Hep savaş oluyor. Ama kimse aldırmıyor. Çün-
kü insanlan yok etmek istiyorlar..."
Kendi kendime mınldanıyorum:
"Acaba İHD, Edirne'de böyle biryanşma yap-
saydı, çocuklann ifadesi alınır mıydı?"
Canım sıkılıyor!..
Içimde fırtınalar kopuyor...
Bu sırada aklıma Cesare Pavese'nin dizeleri ge-
liyor:
"Sabahtan akşama dek, uykusuz./sağır eski bir
pişmanlık/ya da anlamsız bir ayıp gibi/ardına bı-
rakmayan birölüm./Birboş söz, bir kesik çığlık/bir
sessizlik olacak gözlehn; böyle görünür her sa-
bah/yalnız senin üzerinde/kıvnmlaryansıtırken ay-
nada./Hangi gün ey sevgili umutjbizler de öğre-
neceğiz senın/yaşam olduğunu hiçlik olduğunu."
hikmet.cetinkaya«/ cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Hikmet ÇETİNKAYA
İRTİCANIN KARA YÜZÜ
G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k
Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 11 72