22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2:1 ŞUBAT 2O02 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA IV \ J | j | U J \ kulturtgcumhuriyet.com.tr 13 UYCARLIKLARIN İZİNPE OKTAY EKİNCt Antalya'daki sempozyumda, SİT'lerin "bütüncül korunması" için öneriler geliştirildi Korumada 'planlama' ilkeleri• Kültür Bakanhöı'nca 8-10,Şubat'2002'de Antalya'da düzenlenen "Tarihi Kentlerin ICorunmasf sempozyumundaki komisyonlardan biri de SÎT'lerin tahrip edilmeden yaşatılmasma yönelik yeni planlama kurallannı belirledi... Tarihsel ve doğal değerlerin yoğun bir "doku" oluşturduğu bölgeler "SÎT" statüsünde korunmayaçalışılı- yor... Yani, yapılar ya da diğer variık- lar tek tek değ:l, "bir bütûn olarak" gözetilip yaşatlmak istenıyor... Bu gibi alanlır, aynı zamanada "ya- şamın" da sürdügü "kuflanılan" yer- ler olduğu içın. zorunlu bir "imar sü- reciyle" de ıç içe durumdalar... Yanı, hem o eskıden kalma kültürel değerler ile dcğal varlıklar koruna- caklar; hem de onlan yıpratmayacak bir yeni kullanım ile, toplumsal yaşam için gerekli "yeni düzenlemelere" \e hatta bazı "yeni yapüanmalara" da aynı doku içinde olanak sağlanabile- cek... Işte, SfT'ler için bu kaçınılmaz "ko- nuna ve imar" ilişkisinin, bilimsel- likten de ödûn verilmeyen bir toplum- sal yaşama bağlı olarak kurulabilme- si için, öncelikle ve mutlaka "planla- ma" gerekiyor. Buplanlamanın da ay- nı nedenlerle "konıma amaçh bir i- mardüzeni" sağlaması,tarih-doğave kültürle "banşık'' ve onlara "ssngıh" bir kimlikli yaşamın sürmesi açısın- dan büyük önem taşıyor... Komisyon çahşmalan Nitekim, Kültür Bakanhğı da 8- 10/Şubat'2002 de Antalya-Kemer'de- ki Mirage Park Resort otelinde ger- çekleştirdiği; "Tarihi Kent Dokulan- nın Korunması ve GeJeceğe Taşuıma- a" konulu sempozyumda oluşturulan üç önemli komısyondan birini sadece "planlama" konusuna ayırmıştı... Diğer iki komisyon ise kentsel ko- rumanın "kültûrel, ekonomik, sosyal bovudarT ile aynı amaç doğrultusun- daki "korunıa kültürûnün geliştiril- mesi ve yaygınlaş tinlmasT konulannı ele aldılar ve elbette yine çok önem- liydiler... Ancak, özellikle "SİT'lerin plan- 8-1 1 Şubat / February 2002 Türkiyede Tarihi Kent Anlo| y°-Kemer mo.,heconscrva,onoi D o k u l a N n ı n K o r u n m a s ı v e V7GI&CGÇJG TaŞiniDa Carrying it to the Future Historicol Urban Texture in Turkey and T.C. KÛLTUR BAKANUĞI Kûhûr v* Tabiert VoHıMannı Korumo G*n*l MOdûHû^û lanması" 1 konusu, Komisyon Başkanı Prof. Dr. Tamer Gök'ün de vurgula- dığı gibi, ülkemizdeki "temel sonın- lar" arasındaydı... Çünkü tarihi ve do- ğal SÎT dokulannın sadece "plansız- uk" yüzünden değil, daha da acısı "yanlış ve duyarsız planlarla" tahri- bahnı bile yaşayabiliyorduk... Peki, neler yapılmalıydı?.. "Koru- ma amaçh imar planlaması* denıldı- ğinde, bu amaç için "yetersiz'' kalan planlamanın tahribatı nasıl önlenebi- lirdi?.. Bu sorular sempozyumun son otu- rumunda komisyon başkanınca açık- lanan "sonuç raporunda" özetle şöy- le yanıtlanıyor: Bûtûncûl konıma "SÎT"lerin dışındaki alanlann da i- mar planlan düzenlenirken, SÎT'teki dokunun korunmasını zorlaşhracak değil, "kolayiaşüracak" ve hatta "ge- rekti" kılacak düzenlemeler gözetil- melidir... ÖzellikJe "peyzaj devamlıhğı'' ya da "künlikteuyunT vb. gibi, yapı yo- ğunluğu-karakterleri ve "sihıetetkile- ri" konularında bu özen gösterilirken, kentsel kullanım ve "işlev" açısından da "konımaönceiiklibirbünînseDik r> sağlanmahdır... Söz gelimi, bir kentsel StT içüıde- ki "esld çarşuun" ya da "arastanın" korunup yaşatılabilmesi için, konıma plamyla birlıkte ne kadar mükemmel bir "kentsel tasanm projesi" önerilir- se önerilsin, SÎT dışı imar planı alan- lanna "süpermarkeder" sıralandık- ça, bu güçlü "kuşatma" altında konı- ma planı hedefleri de yakalanamaz; aynı arasta zengin rakipleri karşısın- da "söner" gider... Konıma amaçh planlann yapım sü- recinde, "planayla" birlikte ve SlT'in niteliği de gözetilerek "mimar", "ar- keolog", "sanat tarihçisi", "peyzaj mi- man".. gibi temel ve zorunlu uzman- lık alanı temsilcileri de "etkin ve so- rumlu olarak" yer almalıdır... Bu uzmanlar, plan alanı içindeki mimarlık, arkeoloji, sanat tarihi, do- ğal değerler ve peyzaj lar açısından korunması gerekli mirasın nitelikleri- ni ve konıma koşullanyla "yaşatmafl- kderini" kendi birikim ve bilgileriy- le belirlemeli; aynca, planda bunlann gözetileceği kararlann üretilmesinde de "ortak vükümlülük" üstlenmeli- dirler... Böylesı bir uzmanlar arası birlikte- lik içinde düzenlenecek imar planla- nndan da sadece plancı değil "tümü" sorumlu olmah; planın genel raporu- na birlikte imza atarken aynı planda tek tek kendi alanlanyla ilgili olarak "koruma ve yaşatmanın sağlandığı- na" dair de ayn uzmanlık raporlannı eklemelıdirler... Plansız yapdaşmaya son StT ilan edilen yerlerde, plan üreti- linceye kadar (yasada öngöriilen) Ko- ruma Kurullan'nca belirlenen "geçiş dönemi yapılaşma koşullannda" (GDYK) ise özellikle yeni yapıya ve yeni parselasyona olanak sağlamak ciddi sorunlar ve sakıncalar yaratı- yor... Çünkü, bir yandan gelecekteki pla- na "önceden müdahale" yaratırken öbür yandan da yeni yapı talepleri sü- rekli karşılandığı için "koruma planı gerekliliğj" unutuluyor ve yıllarca plan yapılmadığı bile oluyor... Komisyon bu nedenlerle artık "GDYK" içinde, koruma projeleri dı- şındaki yeni yapılaşmalara yer veril- memesini öneriyor... Kurul kararlan yayımlansm Bu önerileri tamamlayan diğer di- lekler arasında en önemhlerinden bi- ri de "Koruma Kurulu karariannın yavimlanması" Bu konu, 1995'ten bu yana hep gündemde ohnasına ve "hukukun da gereği" sayılmasına rağ- men, şimdiye dek gerçekleşme şansı- nı bulamadı... Bakalım şimdi Kültür Bakanhğı, hemen her yönüyle verimli ve coşku- lu geçen Antalya buluşmasının "ba- şanh ev sahttri" olarak, bütün bu öne- rileri yaşama geçirmek üzere nasıl bir yöntem izleyecek... Atılacak her adıma destek vermek debizleredüşecek... ADAPAZARI, ADANA, ANTAKYA, BURSA, TRABZON, SÖKE... Anadolu da edebiyatKültür Servisi - Anadolu'da edebiyat dergisi çıkarmak oldukça büyük bir emek ister. Anadolu'da bildik güçlüklerle yayımlanan ve bize gelen edebiyat dergilennden bir seçme sunuyoruz. Irmak: Adapazan'nda çıkan dergi Yeni Sakarya gazetesinin kültür eki. Geçen yıl 'Sakarya'daki kültür- sanatı ülke geneline duyurmak' amacıyla yayımlanmaya başlanan dergi 12. sayısına ulaştı. (Tel: 0 542 643 70 94) Baykuş: Adana'da yayımlanan dergi, kendisini 'lakuiılı felsefe gülmece edebiyat dergisi' olarak tanımlıyor. Baykuş'un ilk sayısı ocak ayında çıktı. 'Ön Ötkü' adındaki giriş yazısında şöyle deniyor: "Baykuş önceleri bay sa>ıhp sa\ gı duyulan bir ktış iken. daha sonra uğrulann iftirasına uğramış, uğursnz sanılan bir zavalbdır. Baykuş, baykuşun onurunu geri verecek ve uğrulann karşısında uğursuzluk saçmaya devam edecektir." (Tel: 0 533 542 17 71) Karalama: Antakya'da yayımlanan derginin ikinci sayısı şubatta çıktı. Karalama aylık edebiyat seçkisinin şubat sayısında Sadık Kıhç, Murat Altunöz, Murathan Çarboğa, Reşit Avcı, Haül fbrahim Yüdız, Alper Kapan ve EMSağTetik'in şiırlerine yer verildi. (Tel: 0 326 216 23 42) Beşparmak: Söke'de çıkan iki aylık kültür ve sanat dergisi. Her sayısını bir konuya ayıran derginin ocak-şubat sayısı 'yeni' kavramı üzerine. Derginin mart-nisan sayısında ise 'kadm' konusu işlenecek. (Tel: 0 256512 57 06) Aykın Sanat: Birinci yıhnı dolduran iki aylık kültür. sanat, edebiyat dergisi Adana'da çıkıyor. Aykın Sanat ocak-şubat sayısında 10. yılını kutlamak için bir şiir yanşması açtığını du>oırdu. Son başvuru süresi 15 Nisan. (Tel: 0 322 457 02 34) Akatalpa Bursa'da çıkan aylık edebiyat dergisi Akatalpa Ocak 2000'den beri yayımlanıyor. Derginin şubat sayısında Ahmet UysaL, Hüseyin Ferhad, Ozlem Tezcan Dertsiz, Yunus Koray, Sadık Yaşar, Tamer Gülbek, tlyas Tunç, îhsan Üren'in şiirlerine, Halim Hayal, Ramis Dara, Hüseyin Peker ve Ayşegül tzmirli'nin yazılanna yer verilmiş. (Faks: 0224 452 22 65) Kıyı: Trabzon'da yayımlanan aylık kültür ve sanat dergisi. Derginin Şubat sayısının kapak konusu Hasan Hüseyin. Dergide Ahmet Özer'in 'Hasan Hüseyin: şiir aşkın kendisidir' adlı yazısı bulunuyor. (Tel: 0 462 334 33 43) Istanbul Devtet Th-atrosu Taksim Sahnesi'nde 21-23 Şubat tarihleri arasında Dario Fo'nun 'Bir Anarşistin KazaSonucu Ölümü" adh oyunu sahnelenecek. Devlet Tıyatmlan 12 ilde 32 oyun sahneleyecek Bayramda tiyatroKültür Servisi - Devlet Tiyatrolan run 12 ildeki 24 sahnesinde 22-24 Şubat günleri arasında 7'si çocuk oyunu olmak üzere toplam 32 değişik oyun 81 kez temsil edüecek tstanbul Devlet Tiyatrosu, bayramda da Taksim SahnesJ. Oda Tiyatrosu ve Aaz Nesin Sahnesi'nde sahneleyeceği oyunlarla izleyici karşısında. Taksim Sahnesi'nde, 21-23 Şubat tarihleri arasında Dario Fo'nun 'Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ohunü' oyunu sahnelenecek. Aynca Taksim Sahnesi'nde 24 Şubat'ta'Gökkuşağı Masah' adlı çocuk oyunu izlenebilir. Oda Tiyatrosu'nda 21-24 Şubat tarihleri arasında tiyatronun yeni oyunu 'Bankta tki Kişi' sahnelenecek. 24 Şubat'ta ise yine bir çocuk oyunu var sahnede: 'Müzüdi Kent'. Aziz Nesin Sahnesi'nde, Hans Faüadanın aynı adlı romanından uyarlanan 'Küçük Adam Ne OMu Sana' adlı kabare, 21-24 Şubat tarihleri arasında i/leyicisiyle buluşacak. Işıl Yücesoy, Levent Öktem, Hatice Aslan Kaleli ve Mahmut Gökgöz'ün oynadıklan oyunda, üç kişilik bir dünya kurmak için attığı her adımda umutlan biraz daha tükenen küçük adamın traji- komik öyküsü anlatılıyor. tzmir Devlet Tîj^atrosu'nda Mavrvdi BisUdetim', 'Kuva>ı MiDKe Kadınlan' 'Ak Masal Kara Masal' ve 'Tüt EDerimi' oyunlan görülebilecek. 'SuçveCeza','Taşrada Bir Gün\ 'Ben Bir lnsan', 'Bir Varmış Üd de Varmış', 'Ölüm ve K E \ 'Sevda Dohı Bir Yaz\ 'Hadi Ötdürsene Canikom'/Ghetto' ve Ceviztle Karuıca' Ankara De\1et Trv^atrosu'nda izlenebilecek. Töre', 'O Benim O Kdoğlan' ve 'Kadın Oyunlan' Bursa Devlet Tij'atrosu'nda, 'OyununO>ıınu' Adana Devlet Tiyatrosu'nda, 'Karar Kimin" o>ıınu Trabzon Devlet Tiyatrosu'nda ve 'Deö Dumrul', 'Tembel Memiş' oyunlan ise Diyarbakır Devlet Tij'atrosu'nda izleyenlerin beğenisine sunulacak. .\ntalva Devlet Tiyatrosu'nda 'Ben Anadolu", Erzurum Devlet Tiyatrosu'nda 'Masal Kadınlan' ve 'Oyunun Adı Kül Kedisi' oyunlan, Konya Devlet Tıyatrosunda 'Soyut Padişah", Srvas Devlet Tiyatrosu'nda 'MerdKen' ve Van Devlet Tiyatrosu'nda 'Ödenmeyecek' adlı oyun sanatseverlerle buluşacak. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Şokrates, Bizler İçin Ölmedi mi? Belkı de hıçbir konuda yazdıklarım, son bir iki haftadır yazdıklarım kadar yoğun ilgiyle karşılan- mamıştı. Bu, hem acı hem de olumlu. Acı, çünkü ben bir süredir yaşadığımız ortamda insanın insan olmaktan çıkışını yazmaktayım; bunca ilgi, yakın- malanmın haklı olduğunu kanıtlamakta. Olumlu yanına gelince, demek ki hâlâ insanı insan kılan değerlere, özellikle de sevgiye ve ancak yaşadık- larının ahlakını savunabilenlerın insan olabılecek- lerine inananlar var. Evet, bir azınlığız hiç kuşkusuz. Zaten azınlık ol- duğumuz içındir ki, geçen hafta sözünü ertiğim, artık nicedir yaşamayan aziz dostun dediği gibi, rengimizı bellı etmemizin bedeli hep yainızlıklar oluyor. Peki ya böyle olmasaydık? diye geçiyordur ki- mi zaman, özellikle de kendimizi çok güçsüz, kit- le ahlakı karşısında çok savunmasız hissettiğimiz anlarda hepımizin içinden. Hatta belkı de: "Keş- ke başka türiü, yani sürüden olsaydık!" dediğimiz de oluyordur. Peki ama, ne ve kimler gibi olacak- tık böyle olmasaydık? Başka türiü, nasıl olacak- tık? Nasıl var olabilecektik? Rengimizi asla belli etmeden yaşamayı yaşamak mı sayacaktık? Ya da yaşadıklarımızın ahlakını savunmayı göze al- mak yerine, onlan kedi pisliğini örtercesine göz- lerden saklamayı mı? Sevgiyi her şeye rağmen sa- vunmak yerine, sevgisizliği mi erdeme dönüştü- recektik? "Şu bize verdiğiniz sevgi neymiş, an- latsanıza!" diye, çabalarımıza korkunç bir aşağı- lamayla karşı çıkanları, "Kımse kimseyi sevmek zorunda değil!" diyerek, zaten sevgisizlikten don- muş bir dünyada hâlâ sevgisizliğin sözcülüğünü yapmayı yaşamak, düşünmek, sanat yapmak sa- yabilenleri mi alkışlayacaktık? Hayır, madem ki belli bir azınlık olduğumuzun bilincindeyiz, o halde bütün bunlar bizim işlevimiz ve yaşamı anlamlandırma biçimimiz olamaz. Ma- dem kı bir azınlığız, o halde rengimizi belli etme- nin sorumluluğunu her an taşıyabilmek durumun- dayız. "Peki kolay mı?" diye soruyor mesajında genç bir üniversiteli okurum. Nasıl kolay olabıiir ki? Yaşadıktannın ahlakını savunma yüreklilığinin dış- lanmakla, içinde yer aldığı irili ufaklı çevrelerden kovulmaktan beter edilmekle ödüllendirildiği, eleştirinin gerektiği yerde önce kendi özeleştihsiy- le ortaya çıkabilenlerin sırtına herkesin, fırsat bu firsattır diyerek, aslında kendinin taşıması gereken bütün ayıplan yüklediği bir ortamda, insan olarak ayakta kalabilmek, nasıl kolay olabilır kı? Sayfa- larda, dizelerde, tuvallerde ve sahnelerde savun- duklannı oralarda bırakıp, iş yaşamaya geldiğin- de -yaşlısı ve genciyle! Evet, ne yazık ki, gençle- riyle de!- güçleri yalnızca saklambaç oynamaya yetenlerin kol gezdiği bir sürüde, insanı insan kı- lan hangi gerçek değerin sözcülüğünü üstlenmek kolay olabilır ki? Ama yılmamak. Bunun, bir uzun mesafe koşu- culuğu olduğunu daha en baştan kabullenmek. Tek yapılması gereken, her şeyden önce göze alınması gereken, işte bu! Bir başka genç okurum: "Siz, belki de çok güç- lüsünüz... Yapabiliyorsunuz!" diye yazmış. Hayır, çok sevgili okurum. Hiç de öyle olağanüstü güç- lü değilim. Ama öte yandan, düzmece erdemler- le yaşayabilecek gücüm de hiç olmadı; belki de geri kalan yanlarımın çok güçlü görünmesi, andı- ğım bu güçsüzlükten kaynaklanıyor. Gücüm, sev- gisizliği savunmaya, yaşadıklarımı yadsımaya, rengimi belli etmemeye, saklambaç oynamayı ya- şamak saymaya hiçbir zaman yetmedi! Belki de bu alanlardaki güçsüzlüğümü dengeleyebılmek için, öteki alanlarda güçlü olmak zorunda kaldım. Kaldık. Çünkü bizler, yani o küçücük azınlıktan olanlar, hep böyleydik. Böyleyiz. Ancak böyle va- rolabiliyomz. Hayır, sevgili genç okurum, hiç de sandığınız kadar güçlü değilim. örneğin rengimi daha en baştan hiç saklamadığım halde, sonra- dan: "Amasizburenksiniz!"diye kovulmamı, dış- lanmamı, kendi özeleştirimi herkesten önceyap- ma yürekliliğini gösterdiğım içın başkalannın yap- tıklarının yükünün de benim sırtıma yüklenmesini engelleyecek gücü hiçbir zaman bulamadım. Ama bizler, bir şeyi yapacak gücü her zaman bulduk: Salt yaşamakla yetınmeyip, yaşadıkları- mız üzerinde düşünmeyi de adam gibi adam ola- bilmenin olmazsa olmaz koşulu saydık. Bundan iki bin beş yüz yıl önce: "Üzerinde dü- şünülmeyen hayat, yaşanmaya değer bir hayat değildir!" diyen Şokrates, biraz da bizler için öl- memiş miydi? e-posta: ahmetcemal(a superonline.com acem20@ hotmail.com BUGUN • BABYLON'da saat 21.30'da 'Nefret& Hedef 12' konseri. (212 292 73 68) M İSTANBUL AKMde saat 15.30 ve 19.00'da Lars Von Trier'ın yönettiği 'Karanhkta Dans' adlı filmin gösterimi. (212 251 56 00) M BtLGİÜNtVERStTESÎ'nde saat 19.30'da Ayşe Polafın yönettiği 'Yurtdışı Turnesi' adlı fiİmın gösterimi. (212 293 50 10) M ANKARA OPERA BİNASI'nda saat 20.00'de P.I. Çaykovskinın Fındıkkıran' balesi. (0312 324 22 10) • tSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESt'nde saat 20.00'de C. Saint- Saens'in 'Samson ve Daffla' adlı operası. (212 251 10 23) • ÇUBUKLU HAYAL KAHVESİ'nde Nescafe 3'ü bir arada konserleri kapsamında saat 14.00'te Deniz Kızı'nm konseri. (212 275 49 49) M YUNUS EMRE KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 20.30'da 'tvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu?' adlı oyun. (212 661 19 41) • BEKSAV'da saat 15.00'te Bahman Ghobadi'nin Sarhos AÜar Zamanı', saat 17.00 de Samira Makhmalbafın 'Karatahta' ve saat 19.00'da aynı yönetmenin 'Elma' adlı filminin gösterimi. (216 349 91 55) • JAZZCAFE'de saat 22.30'da 'Ufehne' konseri. (212 245 05 16) • ATATÜRKKİTAPLIĞI'nda saat 18.00de Vlustafa Armağannın düzenlediği 'Yeniçerilerin Uzun Yürüyüşü' adlı Osmanlı tartışmalan. (212 249 09 45)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear