01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 1 ŞUBAT 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ibrahim Sevimli toprağa verildi • HA.YN0Y ER (Cumhuriyet)- Yakılandığı amansız hastahktan kurtulamayarak geçen hafta hayatını kaybeden, 1980 öncesınin en büyük sol hareketlerinden 'Devrimci Yol'un Avrupa'dakı önde gelen isimlerinden İbrahım Sevimli, diin Haru^er'de toprağa venldi. ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Haydar Ilker, Eğitım-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer ve yayıncı Ragıp Zarakolu'nun da aralannda bulunduğu katılımcılar. düzenlenen törende Sevimli'nin aydın, mücadeleci kinüiğine dikkat çektiler. Sevinıli. Seelhorst Mezarlığı"ada toprağa verıldi. kapıya' destek • İstanbul Haber Servisi - F tipi cezaev lerine karşı başlatılan ölüm orucunun durdurulması için önerilen "Üç kapı üç kilit" projesine aydınlar destek verdi. tnsan Haklan Derneği istanbul Şubesi"nde aydınlar adına açıklama yapan yazar Emin Karaca, "Biz artık sağır makamlan aşarak kamuoyuna. halka sesleniyoruz. Çünkü duymayan makamlardan çözüm beklemenin yaran yok. Ancak kamuoyu yeterii tepkiyi verirse bu ölümler durdurulur" dedi. '2002 dönihn noktası 1 • BARTEN(AA)- Türkiye Odalar ve BorsalarBirhğı(TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'yi Ikinci Dünya Savaşı'nda ekonomisi çöken Almanya ve Japonya'ya benzeterek "Türkiye'nin 2002'si, Almanya ve Japonya'nın 1946'sıdır" dedi. 2002'nin Türkiye'de değişim ve dönüşümün yaşandığı yıl olması gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, "Ülkemiz ıçin 2002 kntik yıl, konjonktürel avantajın iyi kullanılması gerekir. Avantajlan değerlendiremedigimiz zaman olduğumuz yerde sayarız" dedi. Yasak yayınlar • ANKARA(AA)- Içişleri Bakam Rüştü Kâzım Yücelen, 2001 yılında 1309 yayın hakkında yasaklama karan venldığini bildirdi. Yücelen, ANAP istanbul Milletvekili Emre Kocaoğlu'nun soru önergesini yamtlarken yurtiçinde basılan yayınlardan, 1997 yılında 1235, 1998 yılında 1619, 1999 yılında 1627, 2000 yılında 1565 ve 2001 yılında 1309 adet çeşitli yayın hakkında toplatma karan verildiğini ifade etti. Açıklama I Yurt Habeıieri Servisi - Çevre Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada. Ekspres operasyonu kapsamında bakanlıkta belge hazırlamakla görevli Fahrettin D. adlı bir kişinin gözaltına almdığı iddialannın doğru olmadığı belirtildi. Açıklamada, "Bakanlığımız bünyesinde merkez ve taşra teşkılatında görev yapan Fahrettin D. isımli bir kişinin bulunmadığı belirlenmiştir" denildi. Mahkemenin kapatma kararmı da\ anclırdığı yasa maddelerinin değiştiıilnıesi istendi Aleviler azınlıkdeğilANKARA/İSTANBUL (Cumhurivet) - Alevi-Bektaşi Kuruluşlan Bırliği Demeği'nin kapatılmasına tepkiler sürüyor. Avustralya Alevi Toplum Kon- seyi, karann "basit bir dernek kapatma kararT olmadığını. asıî hedefın "Alevi kinüiğinin in- kân" olduğunu kaydetti. Kon- sey, Alevi ve Bektaşilığın bir mezhep olmadığını da vurgula- dı. Eski CHP mılletvekıli Mus- tafa Timisi, **Kararyıllardu- bö- lücülüğe karşı amansız bir sa- vaş yürüten devletimiz açısro- dantalihsizolmuştur" dedi. Di- • Avustralya Alevi Toplum Konseyi, insanlann kimliklerinin gönnezden gelinerek ortadan yok olmasının olanaksız olduğunu bildirdi. meterine olanaksağlayacakana- yasal güvenceleri yerine getir- mekleyıikünüüdürler" denildi. Eski Avrupa Alevi Bırlikleri Federasyonu Genel Başkanı İs- mail Elçioğlu, mahkemeninka- patma karanyla Alevi toplumu- nun yok sayıldığını söyledi. Ale- vilerin Türkiye'de azınlık ol- madığına işaret eden Elçioğlu, "Aleviler Cumhuriyetin kuru- luşunda onu kuran kadrolaıia yanet Işleri Başkanlığı, Alevi- lerin de namazlannı camilerde kıldığını savunarak "Bu husus- lar ve gerçekler dikkate aimdı- ğında, meseienin ülkemizin ve milletimizin düü-miltibirtiğinin aynızamanda dirlik konusunun da tenıel şartı olduğu gerçeği göz önünde bulundurulmalı- dır" görüşünü ileri sürdü. Avustralya Alevi Toplum Konseyi'nden yapılan yazılı açıklamada, insanlann kimlik- lerinin görmezden gelinerek or- tadan yok olmasının olanaksız olduğu belirtilerek "Türkiye Cumhuriyeti demokratik, çağ- daş ve insan haklanna saygıh bir deviet olmak istiyorsa iilke smırtan içerisindeyaşavan insan- lann tüm ulusaL inançsaL, kül- türeLcinsel farkhhklannı lûçbir baskı altında kalmadan özgür- ceyaşayabilmelerine ve ifade et- en önde görev yaparakbu ülke- nin temeüne harç koymuşlar- dır. Aleviler Atarürk devriinle- rinin yanında, laik cumhurivet devletinin savunucusu, banşın ve demokrasinin yıbnaz bekçi- sdirler" dedi. Eski CHP mılletvekili Mus- tafa Timisi, Alevilerin sağduyu- larını koruyup birtakım tahrik ve provokasyonlara alet olma- yacaklarını vurgudı.Timisi, TBMM'yi oluşturan siyasi par- tilere ve mületvekıllerine ya- salann yeniden düzenlenemesi için tanhi bir görev ve sorum- luluk düştüğünü kaydetti. Alevi bırlikleri temsilcileri: Kapatma karan boluculuktur • Alevi kuruluş ve demek temsilcileri, Türkiye'nin aydınlık yüzünü oluşturan Alevi kuruluşlannm kapatılmasının, devleti yönetenlerin akıl almaz bir davraruşı olduğunu ifade ettiler. İstanbul Haber Servisi - Okmeydanı'ndaki Hacı Bektaş Veli Anadolu Kül- tür Vakft'nda ortak basın toplantısı düzenleyen Is- tanbul'daki Alevi kuruluş ve derneklerinın temsilci- leri, "Alevilerin aztnhk de- ğil, Cıımhuriyet'inkurucu unsurtanndan olduğunu'' belirttüer. Dün gerçekleşen top- lantıda konuşan Alevi- Bektaşi Kuruluşlan 2. Baş- kanı ve Kartal Cemevi Vakfı Başkanı Mehmet Boy, kapatüan Alevi- Bek- taşi Kuruluşlan Birliği Kültür Demeği'nin laiklik ve demokrasinin savunu- cusu olduğunu ifade ede- rek çahşmalarmı ırk, dıl, din ve siyasal görüş ayn- mı yapmadan yürüttükle- rini kaydetti. Derneğin hiç- bir siyasi parti, örgüt ve ideolojik yapılanmaya bağlı olmadığını kayde- den Boy, Aleviliğin, ınsa- nı temel alan ve en yüce değer olarak kabul eden bir kültür olduğunu vurgu- ladı. Boy, " Alevilik bir mezhep değil, özgün bir kültür, felsefe veyaşam bi- çimidir. Aleviler, Anadolu tarihinin hiçbir zamanın- da azuıhk olmanuşlardu*. Tarihçflerin kabul ettiği gi- bi, Anadolu'da Türk dttB ve kültürünün yaşaması Aleviler sayesinde gerçek- leşmiştir" diye konuştu. Boy, şöyle devam etti: "Burada yapıhnası gere- ken. MecnYteki vekilkri- mizin medeni cesaretieri- ni toplayıp haklanmızı ya- salarla betirlemeleridir. Ye- küfcrimizden Diyanettşle- ri BaşkanhğTnın Aleviliği yok sayan fetvalannı din- lemelerini değil, yasalan çağunızm ve toplumun ih- tiyaçlanna göre haarlayıp değiştirmelerini beküyo- ruz. Türkiye AB yoluna gümişken Türkhe'nin ay- dınlık yüzünü oluşturan Alevikuruluşlann kapaûl- masu Türkhe'yi yöneten- lerin akıl almazbir davra- ntşKhr. Bu mahkeme kara- ruun Yargıtay'dan döne- ceğine inamyoruz. AİHM kapdarmagidip de ülkemi- zişikâyetetmekonumuna gelmek bizleri derinden yaralar." Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtma Derneği Genel Başkam Dr. Beyzade Öz- kahraman da, Ale\i yurt- taşlann Atatürk'ün önder- liğinde Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı gerçekleştiren Ku\ayı Milliye ruhunu ta- şıdığım söyledi. Alevile- rin yıllardan beri uygula- nan asimilasyon politika- lanna karşın varlıklannı sürdürdüğünü \-urgulayan Özkahraman, "Atevüikbö- lucülükdeğidir.Bizter Ata- türk'ün yolundan yürüve- rek yurtta ve dünyada ba- rtşı flke edindik Di>unet tşleri Başkanbğı'ıun büt- çesi beş aln bakanbğm büt- çesine eşit olup ve yıllar- dan beri v'alnızca bir mez- hebin nıensuplanna biz- met etmektedir. Yurttaş- lar arasmda aynmcılık ya- pan asü bu uygulama bö- İücülüktürr ' diye konuştu. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART AC\- &IÇAKLARI m.kart(a superonline.com.tr Yılmaz, eğitim kalitesinin düzeltilmesi gerektiğini söyledi: YOK sakalla uğraşıyor liğinden ohnuyor" diye konuştu. Türkiye'de gençlere çağdaş öl- çütlerde eğitim olanağı sunubna- dığını anlatan ANAP Genel ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz. YÖK'ün eğitim kalitesi yerine kı- yafetle, saçla sakalla uğraştığmı kaydetti. Başbakan Yardımcı- Kongresi'ne katılan Yılmaz, YÖK'ü eleştirirken m e c i - 6 °y f a r i d a y^" sıYıbnaz,partısininl. -u~..u^ « M * n n , OlağanGençlikKolla- n Kongresi'ne katılarak gençlere hitap etti. Tür- • Partisinin I. Olağan Gençlik Kollan siyasilerin de gençleri arka bahçe olarak görmekten vazgeçmeleri gerektiğini belirtti. Yapılan oylamanm ardından, Turizm Bakanı Mustafa Taşar ile Çahşma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanı Yaşar Okuyan gibi etkili - ^ ^ ^ — ANAPTılann da des- teklediği Emre Dök- Tı kiye nüfusunun büyük bölümü- nün dınamik, genç kitlelerden oluş- tuğunu kaydeden Yılmaz. "Genç nüfus yapısı bir ülkenin büyük po- tansiyeBdir. Bu zenginliğin kaJkm- mada avantaja dönüşmesi kendi- Başkanı Yıhnaz, YÖK'ün türban uygulamasını eleştirdi. Yılmaz, " YÖK eğitim kaütesini düzehmek yerine kıhk-kıyafet ve saç- sakal şbi şekli şeylerk uğraşıyor*1 diye konuştu. şıkaybetri. ANAP Ge- nel Başkan Yardımcı- sı Erkan Mumcu ve başkanhk divanının yeni üyelerinin desteklediği Ba- ki Mert ıse ANAP Gençlik Kol- lan Genel Başkanı seçildi. Baki Mert. 900 oyun 453'ünü alırken Emre Dökmeci 447 oy- da kaldı. IRMIKI AYDIN ENGİN aenginıV' doruk.net.tr Sabrınızı zorlayacağım. Türkiye'de eğitim sistemine musallat olmuş bir anlayışla he- saplaşacağım. Tekyazı yetmez- se, ki yetmeyecek, iki, o da yet- mezse üç gün bunu yazaca- ğım. "Ülkenin bunca ciddi so- runu varken, ne demeye bu- nunla uğraşıyorsun" demeyin. Ülkenin bunca cıddi sorunlarîa uğraşır hale gelmesinin kaynak- larından birıyle hesaplaştığımı- za inanıyorum. Bu kafalann ye- tiştirdiği öğrencilerin uğrayaca- ğı kaçınılmaz bilinç sakatlan- ması ve değerier bunalımı, Tür- kiye'deki çürümeye giden yo- lun taşlarını döşedı, döşüyor. Yanı sabnnızı zorlamaya ka- rarlıyım. ••• Şubat ayı başında bir Tırmık yayımlandı. istanbul Üniversite- si Işletme Fakültesi'nde "Işlet- me Matematiği" ders kitabın- da yer alan bir soru olduğu gi- bi aktarıldı ve ardından bu so- rudavıcıkvıcıksıntan "değer öl- çüleri" sorgulandı. Soruyu bir kez daha alıntılıyorum: "Amerıka'ya lisansüstü ça- lışmalar yapmak üzere giden Mehmet, iki kız arkadaş edin- miştir. Bunlar Mary ve Bir Zorunlu Hesaplaşma Nancy'd/r. Mehmet'in deneyimbhne go- re: a) Mary olgun bir kızdır ve kiasiklerden zevk almaktadır. Böyle bir yerde onunla 3 saat birlikte olmak 12 dolara mal ol- maktadir. Diğer taraftan Nancy daha çok popüler eğlenceleri yeğ- lemektedir. Onunla böyle bir yerde 3 saat birlikte otmanın maliyeti de 8 dolardır. b) Mehmet'in bütçesi gönül ışlerıne ancak ayda 48 dolar ayırmasına olanak vermekte- dir. Aynca. derslehnın ve çalış- ma koşullarının ağıroluşundan dolayı, kızarkadaşlanna en faz- la ayda 18 saatlik süre ve 40.000 kaloriiik enerji ayırabilmektedir. c) Mary ile her buluşmasın- da 5.000 kaloh enerji harcayan Mehmet, Nancy için bunun iki katını harcamaktadır. Eğer Mehmet'in Mary ile bu- luşmaktan beklediği mutlulu- ğun 6 birim ve Nancy ile buluş- maktan beklediği mutluluğun da 5 birim olduğunu bıliyorsak. mutluluğunu maksimize etmek isteyen Mehmet'in sosyal ya- şamını nasılplanlaması gereke- cektir? Grafik ve cebirselyoldan bu- lunuz..." • • • Evet. Soru buydu. Ardından da hepinizin kolayca üretebile- ceğı (yenı okuyanların şimdı ürertiği) sorular sıralandı, bun- ların mide bulandırıcı olduğu vurgulandı ve o günkü Tırmık noktalandı. Alışılmışın da ötesinde yan- kılı bir yazı oldu. Yayımlandığı gü- nün sabahındanrtibarene-pos- ta ile, fakslamektuplaryağdı. Ki- mi okurlar telefonu yeğledi. Kimi inanmıyordu. Böyle bir soru olamayacağını söylüyor, benim dalga geçmek üzere uy- durup uydurmadığımı öğren- mek istiyordu. Kimi "Belki bir Amerikan kıtabından tercüme edilmiştir. Edilirken de gözden kaçmıştır" diye yürek soğutma- yı denıyordu. Kimi öfkemi bölü- şüyor. ardından başka üniversi- te ve lise ders kitaplarından ör- nekler sıralayarak durumun va- hametinin altını çızmeye çalışı- yordu. Birmühendisokur, İÜ'de yapılmış bir "safsata anketi"r\\ yollayarak böyle eğitilen genç- lerin kafalannın cinlere, perilere, yıldızlara, meleklere, şeytanlara, kadere inanacak kadar öriJmcek bağladığını kanıtlıyordu. Tek bir okur hariç. Ankara'dan yazan bir adam- cağız, soruyu "özgün bir pe- dagojik başan"olarak selamlı- yor ve uzun mektubunda bana soruyordu: "...matematiğin soğuk orta- mından uzaklaşılarak öğretil- mesini kınamak değil, destek- lemek gerektiğini kabullenme- miz gerekir. Ama cinsellik un- suru içerme 'olasılığı' olan her duruma işin amacına göre de- ğil de 'namus bekçiliği' gözlü- ğü ile bakarsanız 'mide bulan- dıracak' daha başka fantaziler de düşleyebilirsinız. Şenatçı gazetelenn sizin yazınızı bayrak yapıp, fırsat bu fırsat türbanla mücadele etmeye çalışan İstan- bul Üniversitesi'ne saldınlarını duyar gibiyim..." Gazetedeki arkadaşlar bu okur mektubunu bilgısayar ek- ranmdan okuyup kahkahayı bastılar. Amatopluca, "cevap- lamaya değmez" olduğunda karar kıldık. Nitekim kendisine içimızden "acıl şifalar ve akıl sağlığı" di- lemekle yetındik; yanıt filan da vermedik. Ancaaaaak, yazının üstün- den ıkı hafta geçti ve dün pos- ta kutumda iki yazı buldum. istanbul Üniversitesı Işletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hay- ri Ülgen imzalı bir yazı ve ona eklenmiş Prof. Dr. Yılmaz To- luay imzalı bir yazı daha. Prof. Toluay yukarıdaki soru- nun yer aldığı kitabın yazan. Prof. Ülgen de o fakültenin de- kanı. Yani rutbeleriyle, adlannın önunde yer alan akademik ni- telıkleri ile ciddiye alınması ge- reken iki bilım insanı. Mektuplarda yazılanlar mı ? Acele etmeyin. Pazarlığı baş- tan yaptım. Sabnnızı zorlamak pahasına bu konu dıdiklene- cek, tırmıklanacak. Siz bir kez daha alıntıladığım soruyu bir kez daha okuyup, kendı tutumunuzu bir kez da- ha belirleyedurun ve yarını bek- leyin... POLİTİKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Vietnamlı Çocuk... Bir pazar sabahı... Sen hâlâ uykudasın... "Hangi solgunluk vunıyor seni" diyor Yves Bonnefoy, beyazlaşan bir günün ilk saatlerin- de... Biryeraltı ırmağı... Haydi söyle, hangi daman kopanyor ki sende, yankılanıyor düşüşün orada? Bilmem şairin söylediği gibi mi tüm yaralı aşk- lar; yaralı, şaşkın yapraklar içinde mi kış umutla- n?.. Bir şeyler fısıldıyor eski zaman saatleri, bir ço- cuk sabahın çığlığıyla uyanıyor. Izmit'te, Adapa- zan'nda, Düzce'de mevsimler gittikçe kaybolu- yor... Bense bir savaşın sonunda kumla örtük gör- düm seni; sessizliğin ve suyun sınırlannda boca- larken; ve ağzın son yıldızlaria kirli; gecende bek- lemenin korkusunu bir çığlığı parçalarken... Hani 6O'lı yıllardaki o Vietnamlı çocuk vardı.. iri siyah gözleriyle bize sürekli gülümseyen; hani bir genç kız vardı Prag caddelerinde, Rus tankları- nın geçişinde kendini paletlerin önüne atan... Tüm bunlar, belleklerimizden daha güçlü bir rüz- gârdı; yarım kalmış sevişmelerden arta kalan... Taraçalarda koştuğunu görüyordum, rüzgâria savaştığını görüyordum... Ayaz dudaklannda kanıyordu... Şaşkın bakışlar içindeydin... Yiten kanına yakalanmış gibiydin... Oysa sen, yaşamın suç ortağıydın... Yol üstünde zincir şıkırtılan Agostinho Ne- to'nun, insanlığın büyük güçlerini yansıtıyordu... Bense gözlerimi yumuyordum... O sırada sen, Octavio Paz'dan 'Unuiuluş'u oku- yordun: "Yum gözlerini yıtir kendini karanlıkta/ göz ka- paklann kırmızı yapraklar altında. Gömül vızıldayan ses/n/ düşen sesin halkala- nnal ve uzaklarda yankılanan/ dilsız bir çağlayan gibi,/ davullann çalındığı yerde." • • • Çocuksu bir gülüş seninkisi... Duyarlı ve tutkulu... Üstelik yapmacıksız... Haydi, bırak kendini karanlığa 'Unutuluş'ta ol- duğu gibi; kendi etine gömül, kendi yüreğine... Sonra otur bir mektup yaz tıpkı Octavio Paz gibi, 'Meksika Vadisi'nl anlat... Dekı: "Dudaklar, öpüşler, aşk, her şey yeniden do- ğar; o ölümsüz, o yalın unutuşta: gecenin kızla- rıdır yıldızlar." Bir ıçki kadehi dursun masada... Gramofonda eski bir şarkı... Haydi soyun biraz, Nâzım'ın dizelerinden çı- kıp gel, 1940 sonbahannda olduğun gibi... Biraz Turgut Uyar oku, Edip Cansever'in şi- irlerinden tat a!... Sen hiç geceleri çiçek açan ıhlamur ağacı gör- dün mü?.. Bir Cemal Süreya ol, gülü al yüzüne süre- yım... Şimdi bir güvercin uçuşunu bölüş; gökyüzü- nün o maviliğini yakalamaya çalış... istersen bir Akdeniz kentini düşün... Vazgeç, bak o sıvı karanlığında uykunun, ya- zılacak çok şey var "Saydam gövdesini açıyorgün. Güneş taşına bağlanmışım; ışık, göriınmeyen büyük çekiçle- riyle dövüyorbeni. Bir duraklamayım sadece. bir titreyişle bir başkası arasmda: yaşama noktası- yım, birbirini görmezlikten gelen, içimde buluşan iki bakışın kesiştiği yerde keskin, sessiz bir nok- ta. Antlaşma mı yapıyoriar? Saf boşluğum ben, savaş alanı. öteki gövdemi görüyorum gövde- min arkasında. Taş panidıyor. Güneş gözlerimi oyu- yor. İki yıldız, kırmızı tüylenni sürüyor boş oyuk- lara. Görkem, kanatlann kıvnmı, yırîıcı bir gaga. Bir türküye başlıyor gözlehm ansızın. Dal bu tür- küye, ateşe at kendini." • • • Unutulmuş bir pazar bugün... Artık uyan, saat on ikiyi vurdu... Mario Luzi'nin son gölgedeki derin yazı dage- ride kaldı; açık ve aydınlık ülkelerde... Benim ülkemde ise açlık, yoksulluk, alacaka- ranlık kol geziyor... Ve Paul Celan'ın 'Bütün Bir Hayat'lyla başlı- yor gün: "Beyazdırölümün güneşten, çocuklanmızın saç- ları gibi:/ O, yükselen sulara gelmişti, sen kum- lukta bir çadır kurduğunda/ Sönmüş gözleriyle, başımızın üzerinde/ mutluluğun hançerini kal- dırmıştı." hikmet.cetinkayaracumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 Hikmet ÇETİNKAYA İRTİCANIN KARA YÜZÜ G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 11 72
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear