Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 29 ARALIK 2002 PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Anı ve Tarih
Sevgili,
Iki hafta önce, 1986 güzünde, Melih Cevdet
Anday'ın Muğla'nın Karabağlar mevkiinde, bir
dostlar sohbetinde sorduğu soruyu nakletmiştim.
Melih Bey birden şunu sormuştu:
- Mesela bu an tarihe geçecek mi?
Tarihe değilse bile anı yazılanna geçti. Belki
orada bulunanlardan biri, anılannı kitaplaştınrsa,
herhalde "kişisel tarihe" de geçecektir.
Evet anı kitabı, "kişisel tarih" tir.
Bu noktada, ilk bakışta haklı görülecek bir sav
ileri sürülebilir vetarihin incelenmesinin nesnel ol-
ması, belgelere dayanması gerektiği, oysa anı-
nın kaçınılmaz olarak öznelliğe düşeceği söyle-
nebilir.
"Tarihi özneleryazmaz, yazmamalı" denebilir.
Her şeyden önce, kimi zaman tarihin de öznele-
ri tarafından yazıldığını antmsatmak isterim. Bu-
nun bizim açımızdan en çarpıcı ömegi "Nutuk'tur.
Yalnız bize özgü bir olay değil. Churchill ve De
Gaulle gibi liderler de anılannı. hem de çok par-
lak bir üslup ile, kaleme almışlar, bu eserler ta-
rihçilere kaynak oluşturmuştur.
Aynca, Nadir Nadi gibi, anılannda mizahın ve
eleştirinin oklarını kendisine yöneltecek olgunlu-
ğa ve büyüklüğe sahip anı yazaıian da var. Bu
arada, Attan Öymen'in son yapıtı "Bir Çocuk Bir
Kitap", nesnelliği korumaya çalışan anı ile tari-
hin enfes bir beraberliğini oluşturuyor.
• • •
Son günlerde elimde iki anı kitabı var.
Birincisi Deniz Kavukçuoğlu'nun Doğan Ki-
tap'tan çıkan "Alageyik Sokağı Bir Liman mıy-
dı?" adlı yapıtı.
Roman, anı ve tarihin iç içe geçtiği, gerçek bir
kişisel tarih.
Anılann ilk bölümü, o zamanlar roman deyimi-
ni bilmediğimiz için, biraz da, ırkçı bir aşağılama-
yı içeren biçimde, "Ç/ngene" diyeadlandmrken,
farkına varmadan aslında kendimizi aşağıladığı-
mız Mahmut ile ilgili.
Aradan geçen kırk yıla yakın süreden sonra
ben de Mahmut'u ve anasını tanıdım.
Hani bir gün sokaktan geçse, "Işte Mahmut bu"
diyeceğimi sandım bir an ve sonra birden uyan-
dım.
Onu sokakta görsem de tanımama imkân yok-
tu. Çünkü benim 2002'detanıdığım Mahmut, kırk
yıl öncesinde yaşayanı idi. Şimdi o yoktu ki, gör-
sem tanıyayım.
Artık Gelibolu'ya yerleşmiş olan ve pek muh-
temeldir ki, babası ve ağabeğiyle açtıklan kah-
vehaneyi kendisi ışleten Mahmut ile zayıf, nahif
bir mekteplı efendi Deniz Kavukçuoğlu ile Istan-
bul'un ikinci sınıf genelev sokağındaki asmalı
kahvehanede tanışan, sonra onunla iki gün sü-
reyle kırk yıl öncesinin Modası'nda dolaşan, ba-
basının yanında hurdacılık yapan Mahmut'un
davranışlan bile aynı olamaz ki, onu hal ve tavn-
dan tanıyabileyim.
• • •
Ama Deniz'in, okuduğumda beni hiç şaşırta-
mayan, usta birromancı biçemiyleanlattığı Mah-
mut, benim anılarımda gerçekte yer almasa bile
almış kadar canlı bir motif olarak kalacak aklım-
da.
Pek uçan, haylaz bir okul arkadaşım, bir gün,
bana hayatının en büyük, en gerçek en unutul-
maz haz anının Martine Carole ile birlikte yata-
ğa girdiği ve ne yazık ki, sonuna varamadan, kalk
zili ile uyandığı rüya olduğunu, o rüyanın birçok
gerçekten daha canlı olarak ömür boyu aklında
kaldığını anlatmıştı.
- Vaay be demiştim, ben iki adım ötende hor-
larken, meğer neler oluyormuş da...
Birlikte gülmüştük.
Deniz Kavukçuoğlu'nun anılannı elimden bıra-
kamadım. Bundan böyle de sık sık yeniden ka-
nştıracağım sayfalan.
Aramızdaki birkaç yaş farka karşın, aynı zaman-
da, aynı mekânda yaşayıp, aynı insanlan tanımış
olmamızın, yani bir paylaşılmış veya yan yana ya-
şanmış anılann olması kitaba bağlanmama ne-
den olan etkenlerden biri olduğu doğru.
Ama yalnız o değil. Deniz Kavukçuoğlu aynı za-
manda, yaşadığı mekânın binalannın, hatta Ah-
met Muhtar Paşa Konağı'ndan, bugün müze olan
Sabancılar'ın Emirgân'daki köşkünün bahçesine
tebdil-i mekân eyleyen, at heykelinin bile tarih-
çesini, içine yüreğini ve nostaljisini koyarak an-
latıp, aynı zamanda, Istanbul'un hızla değişen
çehresinin garipliklerini yakalayarak anlatmış.
Anının roman ve tarihle el eleliğinin çok çarpı-
cı ömeği olan "Alageyik Sokağı Bir Liman mıy-
d/?"yaşamımın, en nostaljik limanlanndan biri ol-
du çıktı.
İkinci kitabı, Orhan Karaveli'nin "Tanıdığım
Nâzım Hikmet"\n\ de yine aynı konuyu irdeleyerek
haftaya ele alalım Sevgili.
AİHM'de tazminat kazanmıstı
Bayrak'uı kitapları
yine toplatıldı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Yazar
Mehmet Bayrak'ın
"KiirtMüziğL, Danslan
ve Şarkdan" ile "Geç-
mişten GünümüzeKiirt
Kadını" adlı kitaplan
Ankara Devlet Güvenlik
(DGM) Mahkemesi ta-
rafindan toplatıldı.
Ankara 1 Nolu
DGM'nin Yedek Oyesi
Rüstem Çfloğhı tarafın-
dan toplatma karannda
kıtabın. "Kitaplannmev-
cut haliyle, Türkiye
Cumhuriyeti'nin ülked
ve milletiyle bölünmez
bütünlüğünü bozmayı
hedef alan ibareter içer-
dBğj" belirtildi.
Daha önce hakkında,
benzer çalışmalan ne-
deniyle verilen mahkû-
miyet karan için Avru-
pa Insan Haklan Mahke-
mesi'ne (AÎHM) başvu-
ran Bayrak, Türttiye'yi
11 bın Euro tazminat
ödemeye mahkûm ettir-
miş, hükümet AÎHM'ye
gönderdiği bildirgede.
yasalann anti-demokra-
tik olduğunu kabul ede-
rek, hızla düzeltileceği-
ni bildirmişti.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer: YÖK tartışması ülkeyi olumsuz etkiler
Rektörler seçimle belirlensin• YÖK Başkanı Gürüz ile hükümet arasındaki tartışmamn
yükseköğretimi olumsuz etkileyeceğini belirten Dinçer,
üniversitelerin bölünmesinden yana olduklannı ancak
rektörlerin seçimle belirlenmesi gerektiğini söyledi. Dinçer,
sadece imam hatip liselilerin istediği bölümü tercih
edebilmesi çabasmm ise haksızlık yaratacağını söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaad-
din Dinçer, Yüksek Öğretim Kuru-
lu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Kemal
Gürüz ile hükümet arasındaki ger-
ginliğin yükseköğretimi olumsuz et-
kileyeceğini ifade ederek "Gürüz-
AKP arasındaki tartışma yükse-
köğretimde atılacak adımlan olum-
suz etkiler, sorunlarm üzerini kapa-
ür" dedi. Dinçer, üniversitelerin
bölünmesinden yana olduklannı,
ancak rektörlerin seçimle belirlen-
mesi gerektiğini de söyledi.
Dinçer, dün beraberindeki öğre-
tim üyeleriyle birlikte Milli Eğitim
Bakanı Erkan Mumcu'yu maka-
mında ziyaret etti. Yaklaşık 1 saat
süren görüşmenin ardından Eği-
tim-Sen Genel Merkezi'nde basın
toplantısı düzenleyen Dinçer, Ba-
kan Mumcu'yla yükseköğretimin
sorunlan ve Gürüz-AKP tartışma-
sı üzerine konuştuklannı söyledi.
'Eğitim - Sen YÖK'e karşı'
Tartışılan konunun Eğitim-Sen'i
de ilgilendirdiğini belirten Dinçer,
Mumcu'ya tüm eğitim kurullan-
nın temsilcilerinin katılacağı bir
kurultay yapmayı teklif ettiklerini
ve olumlu yanıt aldıklannı kaydet-
ti. Dinçer her zaman için somut çö-
züm üretenden yana olduklannı da
vurgulayarak şunlan söyledi:
"Tarnşmalar biraz da Gürüz'ün
kaprislerinden ve yer kaygısından
kaynaldanınaktadB-. Eğitim-Sen her
zaman için YÖK'e karşuhr. YÖK
hükümeün programmdaolduğu gi-
bi sadece koordüıasyon kurulu ol-
mamah, tamamen kakhnbnahdır.
Aym zamanda üniversiteler bölün-
mefi, ancak rektörler seçimle başa
getaıeüdir."
'Herkes kendi
bölümünü seçsin'
Aleeddin Dinçer, sadece imam
hatip liselilerin üniversitelerde is-
tediği bölümü tercih edebilmesi ça-
basının ise haksızlık yaratacağını
söyledi.
Mesleki eğitim gören her öğrenci-
nin üniversıtede kendi bölümünü ter-
cih edebilmesiyle eşitlik sağlanaca-
ğını vurgulayan
Dinçer, "tmam
hatiplilerilahi-
yat fakültesini.
ifiğermesleki b-
seferde kendibö-
lümiinün mesle-
ki alanını seçerse
eşitiiksağla-
nır" dıye
konuş-
tu.
. raşarmacı
Hasan Aydm'la
birlikte ödül alan
eski Yargrtay
Cumhuriyet
Başsavcısı Vural
Savaş:
"Emperyaiist
devtetfer ne yapıp
yapıp bizi bu Irak
savaşma
bulaşûracaklar"
dedL(Fotograf:-AA)
Turan Dursun Ödüileri sahipLerini buldu
İSTANBUL (AA) - Eski Yar-
gıtay Cumhuriyet Başsavcısı \a-
ral Savaş ve araştırmacı Hasan Ay-
dm'a, "Turan Dursun tnceleme
veAraşarmaÖdülü" verildi. Sa-
vaş ve Aydın, ödüllerini, lstiklal
Caddesi'ndeki ttalyan Opera Sa-
lonu'nda düzenlenen törende, ay-
nı zamanda yanşmanınjüri üye-
si olan Prof. Dr. CahitTanvol'un
elinden aldılar.
Törende bir konuşma yapan
Vural Savaş, ödüle değer görülen
"Irtica ve Bölücülüğe Karşı Mi-
htan Demokrasi" adlı kitabıyla
birlikte 3 eserinin daha bulundu-
ğunu belirterek şunlan söyledi:
"Bu 3 kitap da gerek irtica, ge-
rek bölücülüğün, gerekse iktisa-
di çöküntünün arkasmdaemper-
yalist güçlerin olduğunu kanıfla-
maya yönelikti.
Bu kitaplar şimdi daha bir an-
lam kazandL Bu kadarseçkin bir
heyet tarafindan değerlendirilip
ödüle layık görülmesi beni mem-
mınettLT
ABD'nin Irak'a yönelik olası
müdahalesi hakkında düşünce-
lerinin soruhnası üzerine Vural
Savaş, önceki gün MGK tarafin-
dan tavsiye edilen kararlann ha-
yata geçirilmesi dileginde bulun-
du.
Savaş, bu gibi durumlarda em-
peryalist güçlerin daima başan ka-
zandığım ileri sürerek "Emper-
yanstdevletter ne yapıp yapıp bizi
bu Irak savaşma bulaşûracaklar''
dıye konuştu.
Atatürkçü kişiliğiyle tanınan Dündar Soyer 82 yaşında yaşamını yitirdi
Soyer yann toprağa veriliyor
tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) -
Izmir Ticaret Odası'nın eski başkan-
lanndan, aydın kişiliğiyle tanınan Dün-
dar Soyer (82) önceki gün geçirdiği
kalp knzi sonucu yaşamını yitirdi. Iz-
mir Ticaret Odası'nın uzun yıllar baş-
kanhğuu yapan Soyer, son olarak AKP
iktidannın laik cumhuriyete yönelik
ıçerdiği tehditlere vurgu yaparak cum-
huriyet yurttaşlannı birlik olmaya ça-
ğırmıştı.
tzmir Ticaret Odası'nın 16 yıl baş-
kanlığını yapan, ilk Tüketici Haklan
Yakfı'nın kuruculan arasında yer alan
ve Atatürkçü kişiliğiyle tanınan So-
yer, cuma akşamı böbrek yetmezligi te-
davisi gördüğü îstanbul Florence Nigh-
tingale Hastanesi'nde geçirdiği kalp
krizi sonucu öldü. Cenazesi yann Iz-
mir'e getirilecek olan Soyer için saat
11.00'de tzmir Ticaret Odası önünde
tören düzenlenecek. Vasiyeti üzerine
Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk
Anıtı'nın önünden geçirilerek Alsan-
cak Hocazade Camii'ne getirilecek
olan cenaze, burada kıhnacak öğle na-
mazının ardından Kokluca Mezarlı-
ğı'nda toprağa verüecek.
1920 yüında Îstanbul'da doğan, Ata-
türk'ün silah arkadaşı ve eski Izmir
Valisi Refik Soyer'in oğlu olan Dün-
dar Soyer, Galatasaray Lisesi'ni ve
Mülkiye'yi bitirdi. Bir süre kayma-
kamlık yaptıktan sonra îzmir'e yerle-
şen Soyer, sanayiciliğe başladı. 16 yıl
süresince Izmir Ticaret Odası 'nın baş-
kanlığuu yapan Soyer, kentin ekono-
mi hayatına yön veren isimlerden bi-
risi oldu.
27 Mayıs 1960'tan sonra kurucu
meclis üyeliği yapan Soyer, 12 Eylül
1980'den sonra danışma kurulu üyeli-
ği üstlendi. Bu sırada Tüketici Kanu-
nu'yla ilgili çahşmalar yaptı ve ilk kez
Tüketici Haklan Vakfı'nı kurdu.
Atatürkçü düşüncelerinden ödün ver-
meyen Soyer, REFAHYOL dönemin-
de Alsancak'a kurduğu dev çadırda,
hükümetin laik cumhuriyetin kazanım-
lanna karşı sürdürdüğü politikalannı
eleştirdi. "Bir Develüasyondan
Diğerine" ve "Cumhuriyetle Adnn
Adım Olaylar ve Amlar" isimli iki
kitabı bulunan Soyer 82 yaşındaydı.
Eski Bakan Necdet Tekin:
Hükümet
tehdit
ediyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski
Milli Eğitim Bakanı Necdet Tekin,
hükümetin yükseköğretime karşı aldığı
tavnn üniversiteler için tehdit unsuru
içerdiğini belirterek "Hükümet
rektöriere aba alündan sopa gösteriyor"
dedi. Rektörlerin, "Acil Eylem
Plam'na" karşı aldığı karann arkasında
olduğunu belirten Tekin, "Rektörlerce
yayunlanan bildiri tedbir amaçhdır.
Rektörlerin aldığı karar hakh ve
yerindedir. Cniversitelef kendilerini
olumsuzluk ve tehditlere karşı korur"
diye konuştu. Tekin, Milli Eğitim
Bakanı Erkan
Mumcu ve
diğer hükümet
üyelerinin
yaptıklan
açıklamalarla
rektörler ve
YÖK'e "aba
alündan sopa
gösterdiğine''
dikkat çekerek
şöyle konuştu:
"Tabn ki YÖK
Yasası
değiştirilir,
ancak bunu
kendi başınıza
yapmazsınız
ilgililerie
konuşursunuz.
Benim
dönemimde de
YÖK'le birçok
sorun yaşandı.
Birkere
sorunlannız
somut olmalı.
Eğer sürekli
benim bu
kurumdan
şikâyetim var,
şunu istemiyorum derseniz o iş başınıza
ekşir." Kendisinin çözmek istediği
sıkıntılann sadece bir kesimi değil, tüm
öğrencileri ilgilendirdiğini \iu-gulayan
eski Bakan Necdet Tekin sözlerini
şöyle sürdürdü: "Benim istediğim,
Öğrenci Seçme Smavı'nda
ortaöğretimin her sınıfindan sonı
sorulmasım sağlamakü. Yani reel, elle
tutulur bir şeydL"
• Rektörlerin,
"Acil Eylem
Planı'na" karşı
aldığı karann
arkasında
olduğunu
belirten Necdet
Tekin,
"Hükümet
rektöriere aba
altından sopa
gösteriyor" dedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr
Sudan'dayıllardır kanlı bir iç savaş
sürüyor. Bu savaştan en çok da ka-
dınlar etkileniyor. Samira Ahmed,
Sudanlı bir kadın profesör. Savaşan
erkeklere karşı kadınlann seks boy-
kotu yapmasını öneriyor.
SamiraAhmed, yoksul bir ülke olan
Sudan'da kadınlan örgütlemeye ça-
lışıyor. Bu ülke aynı zamanda erkek
egemenliğınin çok güçlü olarak yaşan-
dığı bir yer. iç savaşta iki rnilyona ya-
kın insan yaşamını yitirdi. Ülkenın ku-
zeyi Müslüman, güneyi ise Hıristiyan.
Bu ayrılık dinsel çatışmaları da bera-
berinde getirdi.
Sudan'ın güneyindeki Yukarı Nil
bölgesinde kadınlar Samira Ahmed'in
önerisiyle harekete geçiyorlar. Çatış-
malann merkezinde yer alan Lou ve
Jekany kabilelerine mensup 20 ka-
dar kadının başlattığı hareket, kısa
sürede binlerce kadının destegıni alı-
yor.
Başkent Hartum'da oturan ve sa-
vaşın büyuk zararlannı gören Sami-
ra Ahmed, savaşa karşı son bir çare
Savaşan Kocaya Seks Boykotu
olarak kadınlan örgütlüyor. Nüfusun
yüzde 70'i Müslüman olan bu ülke-
de, seks boykotu yapmak kolay iş
değil. Bu direniş bir anlamda erkek
egemen kültüre meydan okumak an-
lamına geliyor. Kadınlara yönelik ay-
nmcılığın da çok yüksek düzeylerde
olduğu Sudan'da başlatılan eylem,
savaşa karşı olmanın da ötesinde bir
anlam taşıyor.
• • •
Sudan'da tam 20 yıldır iç savaş sü-
rüyor. Bu savaş büyük acılara, yok-
sulluklara ve ölümlere neden oluyor.
Kadınlar, bu savaşın yukünü çekiyor-
lar. Işte böyle bir anda bir kadın çok
önemli bir eylem başlatıyor. Kadınla-
ra, "Savaşan kocalannıza ı-ıhh!" de-
yin çağrısında bulunuyor. Eylem er-
keklenn büyük tepkisinı de berabe-
nnde getiriyor.
Seks, kadınlann ve erkeklerin ya-
şamında önemli bir olgu. Fakat geri
ülkelerde, feodal küttürün egemen ol-
duğu ülkelerde bu ilişki büyük ölçü-
detektaraflı yaşanıyor. Bu ilişkide er-
kekler, kadınlan "faydalanılacak bir
unsur" olarak görüyoıiar. Cinsel iliş-
kiyi de "almak" olarak tanımlıyorlar,
kadınlar da "venmiş " oluyorlar. Bu ne-
denle kadınlann erkeklere seks boy-
kotu uygulaması erkeklerin cezalan-
dırılması anlamına geliyor ve ege-
menliğe meydan okuma niteliği de
bulunuyor. Gerçekte, böyle bir boy-
kotun iki tarafı da aynı ölçüde rahat-
sız etmesi gerekirken Sudan'da asıl
sıkıntıyı erkeklerin çekeceği bir ger-
çek.
Işin doğrusu, dünyanın hemen her
yerinde kadın-erkek ilişkisi vecinsel-
lik, hâlâ erkeğin faydalandığı bir iliş-
ki olarak görülüyor. En gelişmiş ülke-
lerde bile kadınlann bir cinsel meta ola-
rak değeriendirilmesi, bunun yalnız-
ca geri ülkelere ait bir ilişki olmadığı-
nı da gözler önüne seriyor.
Gelişmiş ülke ile geri ve feodal ge-
leneklerin hâkim olduğu ülkeler ara-
sında cinselliğin boyutlannın aynı ol-
ması düşünülemez. Gelişmiş ülkeler-
de kadınlartoplumsal yaşamda bir güç
halıne geldikçe, kendi ayaklan üzerin-
de durdukça cinselliği de daha zen-
gin olarak yaşayabiliyorlar. Sorunun
bir "almak" ve "vermek" olmadığını,
iki tarafın da bu ilişkiden zevk aldığı,
zevklerin paylaşılabildiği ortaya çıkı-
yor.
•••
Sudan'dakı durumun etkili olan ya-
ni, kadınlann böylesine kritik ve na-
zik bir konuda, cinsellik konusunda
inisiyatif gösterebilmeleri ve tavır ala-
bilmeleri. Erkeklere meydan okuna-
bilecek en etkili alanlardan biri cinsel-
lik. Erkekler, bu alanda karşılanna zor-
lukçıkanlmasından hoşlanmazlar. Bu
uğurda işlenen cinayetleri, zaman za-
man hepimizi korkutan vahşet sah-
nelerini unutmayalım.
Cinsellik alanında erkeklere meydan
okumak tehlikelidir. Sudan gibi her
gün çok sayıda insanin yaşamını yi-
tirdiği bir çatışma ortamında böyle
bir meydan okuma daha da anlamlı-
dır. Savaşların asıl erkeklerin işi oldu-
ğunu biliyoruz. Bunu Sudanlı kadın-
lar hayatlannda görüp yaşadıklan için
daha bir açıklıkla tutum alabiliyoriar.
Şunu biliyoruz kı erkek egemenli-
ğinin en büyük alanlanndan biri de sa-
vaşçılıktır. Erkeklersavaşçıdır. Kadın-
lar ise ezilen, hakkı yenen bir cins ola-
rak barışı ister. Sudan'da bu gerçek
bir kez daha kanıtlanmış oluyor. Su-
dan'da "ı-ıhh!" diyen kadınlar, erkek
egemen savaşçı dünyaya bir kadın
muhalefeti örneği de veriyorlar.
Bu örnek de gösteriyor ki dünyada
savaşlann sonunu getirecek en buyük
potansıyel kadınlardır.