Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 19 ARAUK 2002 PERŞEMBE
Doğu'da Alevi anne babadan doğan gençler kendilerini Kürt ya da Zaza olarak adlandınyor
Kimlikbaşta değil yaşta
~T" 7"lkemizde değişik milliyetlere
I I mensup Alevi ve Bektaşilerden söz
V-^ edebiliriz. Örneğin; Orta
Anadolu'da Tokat, Çorum, Amasya, Yozgat,
Hacıbektaş ve çevresi Türkçe konuşan
Alevilerden oluşur. Ege, Marmara ve
Trakya'da Alevilik; Türkmenlerden
oluşuyor. Trakya ve Balkanlar'da Türk
Alevilerinin yanı sıra Arnavut ve Boşnak
kökenli Alevi Bektaşilere rastlayabiliriz.
u yazının amacı; Kürtçe ya da
Zazaca konuşan Alevilerin
etnik kimlığıne ılışkin edin-
dığım fikirleri okuyucu ile paylaşrnak-
tır. Bu yazıdaki amaç; ülkemizdekı
tarihsel ve sosyolojik gelişmelere ko-
şut olarak Kürtçe ya da Zazaca ko-
nuşup kendinı ısrarla Türk ıfade eden
Alevinin kimlik tanımlamasun an-
lamaya çalışmaktır. Yoksa sosyolo-
jik olarak bir kinıse, Türk olup Ale-
vıliği veya Sünniliğı benimseyebi-
leceği gibi, Kürt olan bınsi de Ale-
vüiği, Şafiıliği veya başka inancı be-
nımseyebilir. Bu sosyolojik olarak
mümkündür Ama ülkemiz gerçe-
ğuıde, tanhsel olarak durum nasıl
gelişmiştiı. Alevi olup Kürtçe veya
Zazaca konuşan ınsanlar neden ken-
düerinı ısrarla Türk diye ıfade ede-
biliyor. Bu araştırma bu soruyu dü-
şünmeye yönelik bir çabanın sonu-
cu olarak algılanmalıdır.
Bu araştırmanın savunucusu ola-
rak, son on yüdır Alevi olup Kürtçe
ya da Zazaca konuştuklan halde ken-
dilerini Türk olarak ıfade eden Ale-
vi yerleşmelerinin yüzde 75 "ıni gez-
miş, görmüş birisıyim. Kendileri
Zazaca veya Kürtçeyı bildıklen hal-
de, hatta Türkçeyı bozuk bir şıve ile
konuştuklan halde, bugün yaşı 60 'ın
üstünde olan ve kendisini Kürt ya da
Zaza diye ıfade eden, yani Türk ol-
madığını ifade eden bir tek Aleviye
rastlamadım. Kendisini Kürt ya da Za-
za olarak ıfade eden kesim ise son yü-
larda Kürtçülük veya radikal sol rüz-
gârdan etkılenen azınlık bir gençlik
kesimidır. Bu kesimin savunduğu
Kürt ya da Zaza kimliği ıse tarihsel
değıl, siyasi bir kimlik olarak kabul
edilebilir.
Alevilerin coğrafl dağılımı
Ülkemizde değışık milliyetlere
mensup Alevi ve Bektaşılerden söz
edebiliriz. Ömeğin; Orta Anadolu'da
Tokat, Çorum, Amasya, Yozgat, Ha-
cıbektaş ve çevresi Türkçe konuşan
Alevilerden oluşur.
Ege, Marmara ve Trakya'da son
yıllardakı göçleri saymazsak Alevi-
lik; Türkmenlerden oluşuyor Akde-
niz Toroslar'daki Aleviler de Türk-
menlerden oluşuyor. Trakya ve Bal-
kanlar'da Türk Alevilerinin yanı sı-
ra Arnavut ve Boşnak kökenli Ale-
vi Bektaşilerle az da olsa Bulgar ve
Rum Alevi ve Bektaşilerden de söz
edilebilir.
Zazaca ve Kürtçe konuşan Alevi-
lerden söz edince, esas olarak Doğu
ve Güneydoğu Anadolu'nun bansı an-
laşılmalıdır. Doğu Anadolu'da Sıvas,
Erzincan, Tuncelı. Elazığ, Muş-Var-
to-Hınıs, Erzurum, Kars, Malatya'da-
ki Aleviler, Türkçenın yanında Za-
zaca ve Kürtçe de bihyorlar. Ama bu
yöredeki Alevilerden 60 yaş ve üs-
tündekı kesim kendisini Kürt ya da
Alevilerin
etnik
kimliği...
CEMAL ŞENER
Z
azaca ve Kürtçe konuşan Alevilerden
söz edince, esas olarak Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'nun batısı
anlaşılmalıdır. Doğu Anadolu'da Sıvas,
Erzincan, Tunceli, Elazığ, Muş-Varto-Hırus,
Erzurum, Kars, Malatya'daki Aleviler,
Türkçenin yanında Zazaca ve Kürtçe de
biliyorlar. Ama bu yöredeki Alevilerden
60 yaş ve üstündeki kesim kendisini
Kürt ya da Zaza diye ifade etmiyor.
Bazı gençerin savunduğu Kürt ya da Zaza kimliği tarihsel değil siyasi bir kimliktir. Bunun en önemli kaıutiarından biri Alevilerde ibadetin Türkçe obnasıdır.
Zaza diye ıfade etmiyor. Kendisini
Türk olarak ıfade ediyor. Kürtçe ya
da Zazacayı sonradan öğrendığmi
belirtiyor. Alevi anne babadan do-
ğup kendinı Kürt ya da Zaza olarak
ifade eden kesim ise genç kesimdır.
Onlarm Kürtlüğü ya da Zazalığı si-
yasi Kürtlük ya da Zazalık olarak
kabul edilebilir. Maraş-Elbıstan, Pa-
zarcık ve çevresındeki Aleviler ıse
Türkçenin yanı sıra Kurmanci ko-
nuşurlar. Ama bunlar da dınsel tören-
lerde Türkçe ayin yaparlar.
Elbıstan, Pazarcık, Kürecık, Adı-
yaman'ın bazı ilçelerindeki Aleviler
Kürtçe konuşur. Ama bunlar da Kürt-
çeyi sonradan öğrenen Türkmen boy-
landır.
Arap Alevllerl
Bunlar dıştnda Türkiye'de Hatay,
Iskenderun, Adana ve Mersin civann-
da yerleşmiş Arap Alevilerden söz
etmek gerekir. Bunlar Aleviliği benim-
seyen ve kendilerini etnik olarak Arap
olarak ıfade eden toplumsal kesimdir.
Ama bu konuda da farklı görüşler
vardır. Arap Alevılerin Abbasiler dö-
neminde Araplaşan Türkmenler oldu-
ğu ifade edilir.
Maras Alevllerl
Alman Feldmareşal MoKke, Osman-
lı İmparatorluğu'nun son döneminde
Doğu Anadolu'nun bırçok yerlerinı
gezer ve gözlemlerini "Türkiye Mek-
tupiarT adlı kıtaptatoplar. Konumuz-
la ılgilı bir gözleminde General Molt-
ke, 6 Nisan 1838'de yazdığı mektup-
ta. bazı kesimlerce Kürt-Alevi olduğu
iddia edilen Maraş ve yöresinde yaşa-
yan Alevi aşiretlen içın bakın ne ya-
zıyor: "Pazarcık ovasınıgeçtik.Bu ova-
da üç Türkmen kabilesi: Atman, Kı-
lıçİL Sinemilli'ler konaklanuştı. Bu üç
kabile halkı 2000 çadırda oturuyordu.
Reşit Paşa, en nüfuzJu Kürt beyjerinin
akıllannı başlanna getirdikten sonra
bu Türkmenler de hükümete karşı olan
sevgj \e bağhhkiannı Uan etmtşlerdi ve
400 kese akçelik (20.000florin)bir sal-
yana (yani vergi) ödüyorlardı."
Görüldüğü gibi bu yöredeki üç bü-
yük Alevi aşıret olan Atmalılar. Kı-
lıçhlar ve Sinemililerin Türkmen aşi-
retı olduklannı Alman Mareşal ifade
ediyor. Üstelık bu tarumı bilinçli yap-
tığını cümlenin devammdan anlıyo-
ruz. Çünkü Reşit Paşa'nın nüfuzlu
Kürt beylerinin akıllanm başlanna
getirdikten sonra Türkmenlerden alı-
nan vergiden söz ediyor.
Atmalı ve Slnemllll boyu
Yine Osmanlı kayıtlannda; Malat-
ya ve Maraş sancağından söz edilir-
ken Cevdet Türkay, "Osmanh Impa-
ratorhığu'nda Oymak, Aşiret ve Ce-
maatter" adlı kitapta, "yerli ve göçer
Türkman Ekradı (Türkmen Kürüe-
ri)" diye söz ediyor. Pazarcık ovasın-
daki Kılıçlılar içüı ise; "Kıhçhlar kah
Yörükan taifesinden. kâh Türkman
Ekradı (Türkmen Kürtieri) taifesin-
den" sayılmaktadır.
Sosyolog Mehmet Eröz; "Kendi-
lerinin de komşulannın da kabul et-
tiği gibi Pazarcık Kurmançlan Türk-
men asıllı olup, içlerinde Çiğil Türk-
leri de vardır. Burada iki uruk (boy -
aşiret)vanhr_ Bu iki boyAtmah ve Si-
nemiSiboyudur" diyor. Daha sonra ise
Atma aşiretını Rişvan aşiretine bağ-
h bir boy sayıyor. Sinemilli Mustafa
IRENE MELIKOFF, AŞİRETlN TÜRKMEN OLDUĞUNU ÎDDÎA EDÎYOR
Koçgîrîler mercek altmda
Alevilik araştırmalan deniünce en önemli
isimlerden olan trene MeHkoff "a göre; Kürtçe
ya da Zazaca konuşan Aleviler Kürt ya da
Zaza mı? Yoksa Türk mü? Bakalım bu konuda
MelikofFne yazmış. "llk Safevfler'in
taraftarlaruun adı olan, fakat giderek horiayıcı
asi zindık', hatta 'Kürt' anlamlanna gelmeye
başlavan Kıalbaş deyiminin yerini, oldukça
vakm bir tarihte Alevi sözü ahmş buhınıryor.
Bununla birtikte, AlevOerin büyük bölümü
Türk olduğu halde gunümüzde Alevi deyimi de
aynı anlama doğru çekümektedir."
Türk sözünün kaba, küçültücü, yaban, köylü
anlamı üstüne dururken "İslama ginniş,
Müshiman olmuş, Selçukhı hanedanı gibi,
kühürü tranhiaşmış kentü Türk ile. henüz
Islamlaşmanuş veya yeterince tslamlaşmamış
göçer ya da yan göçer Türk arasmdaki
uyDşmama dolayısıyla birincisine Müslüman;
ikmtisine 'Türk' denmiştir" diyor. Bugün
Erzincan, Sıvas, Elazığ, Muğla-Ortaca gibi
yerlerde Sünni Türk'e Türk denmesi, ama aynı
yöredeki Alevi Türk'e "Kürt" denmesi bu
ömekleri anımsatmıyor mu? Ama Ege'dekı
Alevi ise kendinı tanrarken Alevi kelimesini
kullanmadan "Türkmeniın'' diyor. Kürtçe
konuşan Alevilerin nitelendirilmesine gelince
Melikoff şöyle konuşuyor: ^Araştırmalanın
beni Kurmanci denen ve Kürtkr olarak
tanınan insanlar arasında kahnaya götürdü.
Töreleri Orta Asya'ya kadar uzanan Türk
töreleri idi Türkfcrin on Ud hayvanh
takvimkrine eski yeni yıl bayramlan olan Hmr
bayramınm kuüanması vb. sorduğumda,
kavnaklanmdan biri bana, 'Soy olarak biz
Kürt değiliz, fakat ınançlarunız dolayısıyla eza
gördük, dağlara sığmdık, Kürtlere kanştık ve
Kürtler olarak adlandınldık' dedL" Melikoff
bu sözü söyleyen kişinin hangi aşirete mensup
olduğunu ise şöyle yazıyor "Bunu söyleyen,
birçok ayaklanmadâ etkinliği bulunan tamnmış
Kürt aşireti Koçkın'lardandı. Arbk
aramızda bulunmayan Ömer Lütfı Barkan'a
şüphelerimden söz ettiğün zaman, bana
Koçkuı aduun, dfl yönünden
Türkçe olduğunu ve Akkoyunlu, Karakoyunlu
adlandırmalaıia karşılaşünlabileceğini
işaret etti. Bunlar, sahip ohman sürülere
göre verflmiş, Türk aşiret adlandn-" diyor.
Ord. Prof. E>r. Ömür Lütfı Barkan sosyal
bilimlerde, sosyal tarihte, Osmanlı tarihi
konusunda ciddiye ahnması gereken bir bihm
adamıdır. Prof. Dr. Irene MeükofFkonu ile
ilgili bulgularmı düşünüp taşuıdıktan sonra bir
anlamda ho^ ası ile birlikte yorumluyor ve şu
sonuca vanyor: "Sonuç olarak. bu boyiara
verüen 'Kürt' adı, Alevi Kürtierde bulunmakla
birtikte, onlarm tümünün Kürt kökenli ohnası
gerektiğini göstermez. Kürtierin çoğu ŞafS
mezhepten gerçek Sünnidirkr. Alevflere taküan
'Kürt' lakabı ancak sosyal bir değer taşır, befli
bir yaşam biçimini gösterir, resnıi Sünnihğe
uymayan, aşiret âdetieri hâlâ canh olan ve
kendi içlerine kapannuş olarak yaşayan
cemaaüeri ifade eder" diyor. Yani Melikoff,
sosyolojik olarak bir Kürt'ün de Alevi olma
olasıhğına karşm, Koçgiri aşiretinin Kürt
ohnadığım, Türk kökenli, Kürtçeyi sonradan
öğrenen bir Türkmen aşireti olduğunu
söylüyor. Koçgiri konusunda araştırması olan
tanhçı Baki Oz de bu konuda Ömer Lütfı
Barkan ve trene Melikoff'u doğrulamaktadır.
Buyrukcan'dan edındiğı bilgilerden;
Suıemillılerin Horasan'dan gelen bir
Türkmen boyu olduklaruıı, dedeleri-
nin Türkçe konuştuklannı, YavuzSe-
Km-Şah Ismail çatışmasında Elazığ
Keban'da olduklannı, o olaydan son-
ra dağıldıklarmı, Maraş taraflanna
daha sonra yerleştiklerinı anlatıyor.
Sosyolog Mehmet Eröz; "Kahnuk
Türklerinin yerleşme yerlerinden bi-
rinin adının Sanz olduğunu göster-
dik. Kavseri'ye bağh Sanz'da Türk-
çeyi unutmuş olan ve Kurmançça ko-
nuşan Alevi ccmaatfcrin oturuyor ol-
ması, konumuzbakumndan üzerinde
duruhna\a değer bir hadisedir'' dedik-
ten sonra, "bunlara "Badıllı' denir
kj"dıyede\amedı\or "BadıIh,Oğuz
boylanndan Be\dih'nin bozulmuş şek-
Kdir" açıklamasını yapıyor.
P.A.Andrews'in "Türkiye'de Etnik
Gruplar" adlı kitabında, "Bazı yöre-
lerde de özeüikle Kars'ın SeKm ve Ar-
dahan Uçelerinde Zazalar. Türkmen
adıyla anılmaktadır" şekhnde kayda
değer bir tespit yapıyor.
Hayrl Bey'ln konuşması
Konu ile ilgili önemli bir belge de
Dersim millervekili Hasan Hayri
Bey'in 1921'de Türkiye Bü>Tİk Mil-
let Meclisı'nde yaptığı tanhi konuş-
masıdır. Bu konuşmasında Hasan Hay-
ri Bey; Harzem'den gelen ve Türkçe
konuşan atalarma Selçuklu Sultanı
Alaattin Keykubat ın buralara yer-
leşme iznı verdığini, Yavuz Sultan
Selim zamanında Harzemli Alevi
Türklerin, can güvenlikleri nedeni ile
Dersun dağlanna çekılmek zorunda
kaldıklannı ve bu tecrit neticesinde
kendilerini gizlemek içüı Kürtçe öğ-
rendiklerini, süreç içinde Türkçeden
uzaklaşarak Kürtleştiklerini belirt-
mesi çok anlamlıdır.
Kürtleşme ve Türkleşme ile ilgili
aşağıdaki yalın anekdotu sizlerle pay-
laşmak istiyorum.
"Erzurum İ niversitesiZiraat Fakül-
tesi emekli profesöıierinden Lütfi Ül-
kümen, Bingöl ya> lalannda Beritan-
hlara rasthyor. Bunlann fleri gelenle-
rinden Kekeç isimli biri asıllannın
Türk olduğunu, zamanla bunu unut-
tuklannı söylüyor. O esnada tepeden
bir 'Aydınlı' (Yörük) inh'ormuş. Ora-
da koyun yaylamaya gelen ovmaldar-
dan imiş ve tam bir zeybek kıhğında
imiş. Kekeç: BakHoca,bu Ayduıh'da
beş on yıl sonra Kürt olur demiş."
Yarın: Osmanlı'da
Türkmenlerln dışlanması
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Mine'nin Dilekçesi
12 Eylül 1980'de, o zamanın Genelkurmayı'nda-
ki generaller, Türkıye'yi yönetememek ve batır-
mak konusunda uzmanlaşmış her renkten sıyaset-
çinin büyük aymazlıkları ile yaratılan kaos orta-
mında, (VVashington güdümlü) bir darbe yapar.
Partiler kapatılır.
Bir solcu partinin kurucusu olduğu gerekçesiy-
le, eski eşim, hapse atılma tehdidi altındadır. He-
nüz bir aylık Meryem ile birlikte kısa bir süre An-
kara'da tutuklu kalır. Sonra serbest bırakılır. Dava
birkaç yıl sonra sonuçlanır; yasalar çerçevesinde
kurulan bir partinin kurucusu olmak "suçundan"
mahkûmiyet karan verilir, üç yıla yakın hapis ya-
tacaktır.
Yargılama süreci boyunca (ve cezanın kesinleş-
mesinden sonra da) çok tartıştığımız bir konu şuy-
du: Fatma, hapse girmeli miydi, yoksa Avrupa'ya
mı gitmelıydı...
Buradaki ve dışardakı Almanlaria çok yakın iş itış-
kısi vardı. Alman entelektüellerı arasında iyı bir
çevreyesahipti. Istediğinde, birpasaportlaAlman-
ya'ya gidebilecek ilk insanlardan biriydi. Dahası,
böyte bir öneri de almıştı.
Zor bir durum...YaAlmanya'daözgüriükya Tür-
kiye'de hapislik.
Fikirier, artıları ve eksılenyle tartışılıyor, tartılıyor-
du.
Sonunda karan kendi verdi. Türkiye'de kalacak,
"hapisini" yatacaktı. Böylece bizim de 2.5 yıl bo-
yunca Çanakkale seferierımiz başladı.
• • •
Niye Almanya'ya değil de Çanakkale Cezaevi'ne
gitmeye karar verdi? Bu karar sürecıni belirleyen
ana sooılar ve etkenler şunlardı:
Yurtdışına çıkartılmış bir insan Almanya'da ne ka-
dar özgür olabilirdi?
Türkiye'ye dönememek bir özgürlük müydü?
Almanya'daki koşullarda "kendisi" olabilir miy-
di, "kendisi" kalabilır miydi?
Almanlar, kendisine, hangı platformlarda ve han-
gi rolleri dayatacaklardı? Onu Türkiye'ye karşı han-
gi amaçlarta "kullanmak" isteyeceklerdi?
Almanya, ucu bucağı pek görülemeyen bir ma-
cera ve yeni bir hayat demekti. Çanakkale'nin ıse
sının-süresi ve sonrası belliydi.
Burası ülkemizdı, bizi bizyapan... Rengımiz, ko-
kumuzdu; bedenlerımizin zerreciklerıne sinen...
Kendi özgür ıradesi ile gidilemeyen bir yerde de
insan özgür değildır. Hatta, hele Almanya'da, Ça-
nakkale'den bıle daha kötü bir tutsaklığın etkileri
kalabilirdi insan üzerinde...
Vanlan karardan hıç pişmanlık duymadı, ben de
aynı düşünceleri paylaştım.
Bu öykü neden aklıma geldi?
• • •
Mine Kınkkanat'ı tanırsınız. Bizim arkadaşımız;
Cumhurıyet'ın eski yazarlarından... Fransız mah-
kemesine, emekli Orgeneral Kıvnkoğlu'nu ve Tür-
kiye'yi savunan bir dilekçe verdi. Sınır Tanıma-
yan Gazeteciler Örgütü, Saddam gibi diktatör-
lerle birlikte Kıvrıkoğlu'nun da fotoğrafını "Türki-
ye'de basın özgürlüğü avcısı", "Leş yiyici hay-
van" sözleriyle, Paris'te bir alanayere resmetmiş.
Kıvnkoğlu da Fransa'da örgüt aleyhine dava aç-
mış.
Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, vaktiyleTu-
rizm Bakanlığı'ndan büyük tanrtım ışleri alan ve bü-
yük paralar kazanan, şimdi ise Fransa'da Fransız
vatandaşı ve gazeteci kıhğında dolaşan Erol Öz-
koray adında birini şahıt olarak göstermiş.
Davanın ikıncı gunü, özkoray'ın Türkiye'ye baş-
tan aşağı küfreden bir yazısı Liberation gazetesin-
de yayımlanmış. Mine yazıdan alıntı yapıyor: "Bu
otoriter, oligarşik, şimdi de Islamcı Türkiye, Ko-
penhag'da müzakere tanhı almayı hak etmiyor."
Mine, bu adama ve yazıya o kadar sinirlenmiş
ki, Kıvnkoğlu ile Türkiye'yı savunan tanıklık için
mahkemeye başvurmuş. Tanıklık ifadesini de Ra-
dikal'deki köşesınde yayımladı.
Fransa'da ve Almanya'da, özellikle "entelektü-
el" çevrelerde, Türkiye'yi olduğundan birkaç kez
kötü göstenmenin prim yaptığını ve yapacağını,
1980'lerden beri biliyoruz. Bu yola girince tahrifat
ve çarpıtmada da iyice yol alıyorsunuz.
Hem söz konusu ülkelerde hem ülkemizde, be-
lirli, karışık bir "entelektüel çevre"de, entelektüel
olmanın başlıca raconu, kategorik olarak "Ordu"
ve "Genelkurmay" düşmanlığı yapmaktır.
TürkSilahlı Kuvvetleri'nin konumunu, siyasal ve
sosyolojik, ama bilimsel araştırmalarla ortaya koy-
mak, bu süreci anlamak başka, kategorik olarak
tavır almak başka.
Ordunun rolü, tavn ve duruşu, Türkiye'nin 18 kez
ekonomik iflasa sürüklenmesinde ana rolü üstle-
nen, Türkiye'yi borç ve soygun batağına saplayan
sivillerin Türkiye'yi yönetim siyasetleri ile birinci
derecede ilişkilidir.
Bu birlikteliği görmeyen kategorik tavırlann uç
noktası, Erol özkoray'ın varacağı yerdir.
Merhaba Mine!
obursaliCg cumhuriyet.com.tr
Cumhuriyet
t ı t a p I a r ı
Bülent Tanör
KURTULUŞ KURULUŞ
Genisletilmis
4. BASKI
Incelenen de\Tim olayının ıkı cephesı ^^
a^dı^ Kmtuluş ve Kunıluş,
Bınncısı, bağımsızlık savaşına ve bunun anlamlı özelhklenne
ılışkm olup Mondros-Lozan arası donemı kapsar (30 Ekım 1918-24
Tcmmuz 1923) tkıncı sûreç olan Kuruluş, bınncısıyle ıç ıçe geçmışür.
TBMM'nın açılması (23 Nısan 1920), yenı sıyasaJ-anayasal
yapıianmanın da başlangıcıdır Kunıluş'la ılgüı atüımiar 1940'lara
kadar surecektu
Bülent TANÖR
V" CumhuHyef Çağ Pazarlama A Ş Türkocagı Cad No 39/41
^ kîtap kulûbû'
3 4 3 3 4
) Cağaloglu-IstanbulTel (0212) 514 01 96