23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21KASIM 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DIZI Kıbns içinmasaya oturulmalıBirleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'm Kıbns planına, Türkiye ve KKTC açısından her ne kadar kabul edilemez hükümler içerse de oluşan konjonktür nedeniyle peşin bir 'hayır' denilmemelidir •Annanplanı katı bir zaman sının koyarak taraflan sıkıştınp müzakere sürecini başlatmak, ancak bu defa masadan sonuç alınarak kalkılmasını öngörmektedir. Planın zamanı ile içeriği KKTC ve Türkiye'nin müzakere pozisyonunu başlangıçta zayıflatmış da olsa, bu zayıflığı masaya hiç oturmama gerekçesine dönüştürmek bu aşamada lehte bir görünüm sergilememektedir. ERCAN ÇtTLİOĞLL -2- "Yurttaşhk" tanımını düzenleyen hükümlerde tersine işleyebilecek başka alt başlıklar da bulun- maktadır. Bu sınırlamalann öteki Parça Devletten bir di- ğerine gelerek yerleşenlerin sayılannın ilk yıl için- de bir Parça Devletin nüfusunun yüzde 1" ıne, 20'nci yılın sonunda yüzde 20'sine ulaşması halinde ya- ni belirlenen süre zarfmda her üç yılda yüzde 3 art- ması halinde geçerli olacağmm açıklandığı Yurt- taşlık bölümünde yer alan bir başka hükûm ise si- yasal hak ve yerleşmeye ilişkin sınırlamalann bu tarihten, yani 20 yıldan sonra Parça Devletlerin, ken- di bölgelerine yerleşenlerin sayılannın ancak iç nüfuslannın üçte birine ulaşması durumunda yü- rürlük kazanacağıdır. Bu anlatım uluslararası bir an- laşmanın ağır ve anlaşılması neredeyse özellikle güç- leştirilen dilinden soyutlanarak açıklandığında 20 yıluı sonunda Türk Parça Devletinin nüfusunun yüzde otuz üçünün Rumlardan oluşabileceği ve bu yerleşiklerin sahip olduklan ekonomik güçlerinin yanı sıra siyasal haklannı da ıç vatandaş olarak kullanabilecekleri düşünüldüğünde Annan planı aynen gerçekleştiği takdirde 20 yıl sonrası Kıb- ns'ının baskın bir Rum egemenliği altına girmesi kaçınılmaz görünmektedir. Türk Parça Devletine yerleşecek Rumlar. Parça Devletin iç vatandaşlık haklanna bağlı olarak si- yasal haklarla da donatıldıklannda temsilciler mec- lisi ve senatoya gönderilecek üyelerin seçimlerin- de doğaldır ki oy kullanacaklar ve senatodaki 24 Rum ve Türk üye eşitliğinin Rum seçmenlerin oy- lan ile bozulması sonucu (Türk Parça Devletine yer- leşerek seçme ve seçilme hakkı kazanan Rumlann oylan ile Senatoya Türk Ortak Devletini temsilen Rum asılh senatörlerin seçilmesi durumunda) Or- tak Devletin her iki ve yürütme organını belirleye- cek yasama organlannda çoğunluk Rum tarafına geçmiş olacak ve 20 yıllık bir sürecin ardmdan Kıbns Türkleri karar mekanizmalannda (yasama ve yürütme) tümü ile azınlık konumuna indirgen- miş olacaklardır. Yürütme Annan planının yönetimi düzenleven bölümle- rinde de dikkatle irdelenmesi gereken hükümler bu- lunmakta olup bunJardan bir tanesi Ortak Devlet senato ve temsilciler meclisi ile hükümet görevini yürütecek olan cumhurbaşkanlığı konseyinin seçi- miyle ilgilidir. Her ikisi de 48'er kişiden oluşacak çift meclis- ten senatoda her iki devlet eşit sandalye ile temsil edilirken temsilciler meclisindeki sandalye dağılı- tnına Parça Devletlerin nüfuslan esas alınacak, bu durumda temsilciler meclisindeki denge 36'ya 12 ile Rumlann lehine tecelli edecektir. Parlamento- daki kararlann yürürlük kazanmasının her iki mec- lisin basit çoğunluk onayına bağlandığı yürütme er- ki senatodaki eşit oylar nedeniyle anlas,mazlıklı konularda kilitlenebilecek gibi görünse de senato- ya yüklenen görev daha çok temsilciler meclisi ka- rarlannın onanması anlamındadır. Aynca senato- da Türk Parça Devletinden bir tek senatörün bile karşı tarafla birlikte oy kullanması dengeleri tümü ile etkileyebilecektir. Bu arada senatoda özel ola- rak belirlenecek alanlarda (bu alanlann neler oldu- *u ve nasıl belirleneceği yönünde açıklayıcı bir hüküm bulunmamakla birlikte) oylamaya katılan her bir Parça Devletin senatörlerinin beşte iki özel çoğunluğunun aranması koşulu örneğin cumhur- başkanlığı konseyi özel çoğunlukla senato tarafin- dan seçilip temsilciler meclisince onaylanacağı için pratikte güçlükler yaratabilecektir. Annan planına göre Kıbns'ta Ortak Devletin hü- kümeti niteliğindeki cumhurbaşkanlığı konseyi. bakanlık görevlerini üstlenecek 6 kişiden oluşacak. konsey üyelerinin dağılımı yine nüfus esasına da- yalı olacağı için Ortak Devlet bakanlannda da sa- \ı 4'e 2 Rumlann lehine tecelli edecektir. Planda PLANDA SAYILARI10 BtNl AŞMAMAK KAYDIYLA TÜRK VE YUNAN ASKERLERİNE tZÎN VAR Ada'nın askersizleştirilmesi Annan planmda Kıbns'ın, Parça Devletlerde sayılan 10 bini aşmama ko- şulu ile ve eşit silahlara sahip olarak, ancak BM'nin göstereceği yerlerde konuşlanma izni verilecek Türk ve Yunan askerleri dışında tümü ile asker- sizleştirilmesi öngörülmektedir. Şu anda adada bulunan kolordu seviyesindeki Türk birliklerinin sayılan 10 binle sınırlanmak kaydı ile geri çekilmesi ve silah sistemlerinin BM'nin öngöreceği düzeylere indirilmesi anlamındaki bu hüküm adadaki Yunan bir- likleri için de aynen geçerli olacak, aynca Kıbns Rum ve Kıbns Türk kuv- vetleri yedekler de dahil olmak üzere dağıtılarak var olan silah sistemleri de senkronize bir biçimde ada dışına çıkanlacaktır. Paramiliter güçlerin de adada bulundurulmaması hükmünü taşıyan plan aynca Kıbns Türk ve Rumlannın yan askeri ve askeri eğitime tabi tutulma- malanru, bir başka yaklaşımla Parça Devletler yurttaşlannın askerlik gö- revlerinden tümü ile muaf tutulmalan sonucunu doğurmaktadır. Planın yürürlüğe girmesi ile birlikte Kıbns'a üçüncü ülkelerce silah sa- tışını yasaklayıcı hükümler de yürürlüğe girerek anlaşma hükümlerine ay- kın silahlanma faaliyetleri BM başkanlığında garantör güçler (Türkiye- Yu- nanistan-îngiltere), Ortak ve Parça Devletlerden oluşacak bir izleme komi- tesince denetlenecektir. Ortak Devletin aynca bir silahlı güce sahip olma- yacağı, Parça Devletlerin güvenliklerinin de Türkiye ve Yunanistan'ın ada- da ayn ayn konuşlandıracağı 10 bin kişilik birliklerce sağlanmasının öngö- rüldüğü askersizleştirme planının eleştiriye açık yönü, Rum ve Türk Parça Devletlerinin adadaki arazi ve nüfus farklılıklanna karşın eşit sayı ve eşit silah sistemlerine sahip güçlerden oluşturulması yönündeki hüküm olarak görünmektedir. Adadaki nüfiıs dağılımının beşe iki oranla Rumlardan ya- na oluşunun, eşit sayı ve silahlara sahip güçlerin savunma kabiliyetleri ara- sında da Rumlar lehine yaratacağı durumla desteklenmesi Annan planının askersizleştirme başlıklı bölümünün zayıf noktasını oluşturmaktadır. yer alan konsey kararlannın oybirliği ile alınması- na gayret gösterileceği. ancak bunun başanlama- ması halinde basit çoğunluğun geçerli olacağı hük- mü ise bakanlar kurulunda Türk Parça Devletinin ne bugün ne de yann hiçbir etkinliğinin bulunma- sı sonucuna eşlik edebilecektir. MülMvet Annan planının en tartışmah noktalanndan bi- risi Ada'da mülkiyeti yeniden düzenleyen hüküm- lerde bulunmaktadır. Planın mülkiyet haklannı düzenleyen bölümü; "Bu anlaşmanın vürürlüğe girmesinden önce mey- dana gelen olaylar nedeniyle mallarından olanlann mal talepleri, kapsamlı bir şekilde ve uluslararası hukuk kurallan ile mallarından olan Irîşilerle o mal- lan şu anda kullananlann haklanna uygun bir şe- kilde ve iki bölgelilik prensibi de göz önünde tutu- larak karşılanacaknr" cümlesi ile başlamakta mül- mazlar, örneğin Girne'nin nerede ise tamarru için bugünkü kullanıcılan. taşınmazı iktisap ettikleri de- ğil sahiplerinin mallannı terk ettikleri tarih olan 20 Temmuz 1974'teki değeri ile 28 yılın enflasyon far- kı eklenerek bulunacak bir tazminatı eski sahiple- nne ödemek durumunda kalacaklar ya da bu taz- minat BM. AB kaynaklanndan belki de KKTC ta- rafından eski maliklere ödenecektir. Yasal güçlük- ler. 28 yıldır küllenmiş bir sorunu tekrar ateşleye- rek her iki toplum arasında yenı gerginliklerin kay- nağına dönüşebilecektir. Şu anda bu tür taşınmazlan kullananlann hak- lannın konınması için planın mülkiyet bölümüne eklenen "kullanıcılann geçen süre içinde yapnkla- n tadilatlar için e\in orijinal bedelini eski sahibine ödeme koşulu ile tapu alabilecekleri" hükmü ise bir hakkın karşılıklı korunmasuıa yönelik görünmek- le birlikte pratikte yasama geçirilmesi neredeyse olanaksız bulunmaktadır. Mal ve mülk iddialanna ilişkin anlaşmazlık ve uyuşmazlıklann çözümü kadar erken ve temelsiz ise planın müzakere edil- mezliği ileri sürülerek masaya oturulmamasını ön- gören yaklaşımlar da bir o kadar önyargılı olarak algılanmalıdır... Annan planı katı bir zaman sının koyarak taraflan sıkıştınp müzakere sürecini baş- latma, ancak bu defa masadan sonuç alarak kalkıl- masını öngörmektedir. Her ne kadar planın ortaya konuluş zamanı ile içeriği KKTC ve Türkiye'nin müzakere pozisyonunu başlangıçta zayıflatmış da olsa, bu zayıflığı masaya hiç oturmama gerekçesine dönüştürmek bu aşamada lehte bir görünüm ser- gilememektedir. Başlangıç pozisyonunun müzakere süreci üzerindeki olumsuz etkilerini Türkiye ve KKTC adına arttıncı davranışlardan kaçınmak ise bugünlerde yetkili yetkisiz her kesimin ev ödevi ol- mak durumundadır. Kıbns konusunun Türkiye'nin AB üyeliğine en- dekslenmesinin yarattığı moral baskınuı alınacak kararlar ve izlenecek yöntemlerde birincil önceliğe sahip kılınması, kısa vadeye saplanıp uzun vadedeki Türk tarab, Maraş bölgesini iskâna açmayarak geri verDebOeceği izlenimi yaratmış ve baa smır düzeitmelerine "ha>ır" demeyeceğmi göstermtştir. kiyet hakkının yeniden düzenlenmesi, toprak ayar- laması yapılacak ve yapılmayacak bölgelere göre iki ayn alt başlıkta ele alınmaktadır. Plana göre toprak ayarlaması yapılacak, yani Türklerden alı- narak Rumlara verilecek bölgelerde yer alan ve şu anda oralarda yerleşik Türklerin mülkiyetindeki taşınmazlar eski sahiplerine iade edilecektir. Top- rak ayarlaması yapılmayacak bölgelerde kalan ve geçmişte Rumlann mülkiyetinde bulunan taşın- mazlar ise eski mal sahiplerinin istekleri doğrultu- sunda (böyle bir istekte bulunulmamasının söz ko- nusu olamayacağı not edilmelidir): a)Toprak ayarlaması nedeniyle malmı geri ala- mayacak olanlar, yani Rumlara geri verilmeyecek topraklarda bulunan taşınmazlann eski sahipleri doğ- aıdan tazminat almayı seçebilecekler, tazminata malın terk edildiği tarihteki değeri artı enflasyon esas oluşturacaktır. Bu hükmün uygulamadaki açı- lımı, bugün KKTC topraklannda bulunan ve 1974 öncesinde Rumlann mülkiyeti altındaki tüm taşın- için oluşturulması öngörülen bağımsız mal kuru- lunun kuruluş ve yetkileri ise planda yeteri açık- lıkta yer almamıştır. Kofi Annan' ın. giriş bölümünün Kıbns Türk ve Rum liderlerince 12 Aralık'tan önce imzalanarak ekler üzerindeki müzakerelerin 28 Şubat'a kadar tamamlanması koşuluna bağlı olarak taraflara ilet- tiği ve 30 Mart günü ayn ayn referanduma sunul- masını istediği plan, KKTC ve Türkiye açısından her ne kadar kabul edilmezleri içinde banndırsa da oluşan ve bilinçli olarak oluştunılan konjonktür nedeniyle "peşin bir hayır'* denmemesi herhalde yararlı olacaktır. Zamanlama açısından ustaca ortaya sürülen An- nan planının Kıbns'ta çözüm için son bir şans ol- duğu yolundaki ve her ne pahasına olursa olsun bu fırsatın kaçınlmamasını telkin eden göriişler ne olası oluşumlann gözden kaçınhnası gibi ulusal çıkarlar açısından son derece sakıncalı gelişmelere eşlik edebileceğinden, bu konuda soğukkanlılık ve aklın egemen olacağı bir ortamın yaratümasına, özel- likle medyanın katkjda bulunması gerekmektedir. Diplomasinin *ver kurtul ya da vur kurtul" düz- lemini çoktandır geride bıraktığı, akılcılığm özel- likle küreselleşme ile birlikte çok daha öne çıktığı ve her konuya artık kendi sımrlan içinde değil global anlamda ön ve uzgörüler üretilerek bakıl- masının bir zorunluluğa dönüştüğü günümüzde umulur ki, Kıbns sorunu ve Annan planı. bu çer- çeve içinde ele alınır. Ve yine umulur ki. Kıbns gibi gerek KKTC'de yaşayan soydaşlanmız gerek Tür- kiye'nin bölgesel güvenliği açısından çok büyük önemi olan ulusal bir konu, kesinliği ohnayan bir kazanım uğruna başkalannın başına zafer tacı olarak armağan edilmesin. Toprak düzenlemesinde su sorunu Kıbns'ta Türk ve Rumlar arasında yıllardır yürütülen görüşmelerin omurgasuıı oluşturan ve Türk tarafının bir miktar toprak tavizinde bulunabileceğinin taraflarca bilinmekten öteye kabul edildiği bir ortamda Annan planına bu konunun çözümüne ilişkin öneri ve haritalann konulmuş olmasuun yadırganmaması gerekir. Ancak uluslararası görüşmeierde taraflann masaya oturuşlannda sahip olduklan pozisyonlann müzakere sürecindeki belirleyici önemi dikkate aluıdığında, mevcut haritalar Türk tarafının elinin zayıflamasına eşlik edebilecek bir sonuç doğurmuştur. Türk tarafinın yıllardır Maraş bölgesini iskâna açmayarak geri verilebileceği izlenimıni yaratmış ve bazı suur düzeitmelerine "hayn-" demeyeceğini ihsas etmiş olmasındakı "pazarhk kapsT Annan plaııında genişleyerek zorlayıcı bir noktaya yükseltilmiştir. Verlmll bölgeler Kuşkusuz Annan'ın taraflara iki seçenekli olarak sunduğu haritalar bir üçüncü seçeneğin yaratılması ve üzerinde anlaşmaya vanlmasına zemin hazırlamaya yönelik bulunsa da ortaya konulan oranlar ister istemez bir üçüncü seçenek için de geçerliliğini koruyacaktır. Rum tarafi arkasına aldığı BM desteği ile yüzde 8 ve 8.5 olarak belirlenen orandan geri adım atmayacaktu'. Annan'ın taraflara sunduğu iki ayn harita gerek oransal gerek düzenlenecek yerler konusunda bazı farklılıklar içerse de Rum tarafına iadesi öngörülen topraklar KKTC'nin en gelişmiş ve en verimli bölgelerini içermektedir. Susuzluğu ciddi bir sorun olarak yaşayan KKTC. plana göre sahip olduğu en zengin su kaynaklannın bulunduğu Güzelyurt bölgesini Rumlara terk etme ya da alternatif olarak adanın doğal güzellikler açısından en çekici ve gelişim için en bakir alanı olan Dip Karpaz da Rum Parça Devletine bağlı bir kantona izin verme noktasına itilmektedir. Magosa Limanı'nın ortak bir yönetime kavuşturuhnası öngörülen planda, Türk tarafi aynca Meserya Ovası'nın ekilebilir arazilerinin büyük bir bölümünü de terk ederek kuzeye çekilmek durumunda bırakıhnakta. Türkiye'ye bakan sahil şeridine ise dokunulmayarak bir anlamda güvenlik endişeleri yatıştınhnak istenilmektedir. Blrblrine glren bölümler Yıllar önce BM Genel Sekreteri Butros Gali tarafindan önerilen bir başka haritada Türk ve Rumlar arasındaki sınır olabıldiğince düz bir hat üzerine kurulurken Annan planındaki her iki haritanın da birbirinin içine giren bölümlerden oluştuğu, bunun olası bir anlaşmazlıkta ciddi savaınma ve güvenlik sorunlanna kaynak teşkil edebileceği gözden uzak turulmamalıdır. Toprak düzenlemesinde üzerinde durulması gereken en önemli husus ise oranlardan çok terk edilecek topraklann kaç kişiyi göçmen dunımuna düşüreceği ohnalıdır. 28 yıl öncesinin üstelik savaş koşullannda yaşanan bir göç olayınm bu defa geçmişin yaralannı sarma adına hukuk yolu ile yeniden yaratılmak istenilmesinin bir sorunun çözümü mü yoksa yeni sorunlann kaynağı mı olacağı, yapılacak müzakerelerde herhalde taraflarca dikkatle değerlendirilmesi gereken bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadu'. Toprak düzenlemesinin önerildiği şekilde gerçekleşmesi halinde Kıbnslı Türklerden 40- 60 bin kişinin göçmen durumuna düşmesi sanınz çözüm adına yeni bir trajedi sonucu doğuracaktır. Konu ile doğrudan bir ilişkisi olmasa bile Ermenistan işgali ile göçmen durumuna düşen 1 milyon Azerinin içinde bulunduğu, üstelik son derece güç koşullarla ilgilenme gereğini duymayan bir BM ve Genel Sekreteri'nin. Kıbns Rumlanna gösterdikleri olağan dışı ilgiyi anlamak uluslararası hukuk ve insani değerler adına mümkün olmasa gerektir. Toprak düzenlemesi ve yurttaşlık bölümlerinde satır aralanna gizlenen bir başka tartışmah konu da 1974 sonrası Kıbns'ta iskân edilen Türklerden 35 bin kadannın yeniden ve 28 yıl sonra Türkiye'ye dönmelerinin öngörülmüş olmasıdn-. TÜRK GÜZEL SANATLAR VAKFI Kurucu Üyesi ve eski Başkanı Devlet Güzel Sanatlar Akademisi hocalarından Büyük Türk Ressamı, Değerli Insan Prof. NEŞET GÜNAL'ı kaybettik. Ailesi ve vakfımız mensuplanna başsağlığı dileriz. 27 Kasım 2002 Çarşamba günü saat 11 .OO'de Mimar Sınan Üniversitesi'nde tören yapılacak ve Fındıklı Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'ndatoprağa verilecektir. VEFAT Sevi ve Zeynep'in babalan, Donald'ın kaympederi, Sean Eren ve Sevin'in dedeleri, Sevgili eşim Ressam Prof. NEŞET GÜNAL'ı kaybettik. Cenazesi 27 Kasım 2002 Çarşamba günü Mimar Sinan Üniversitesi'nde saat 11.00'de yapılacak tören ve Fındıklı Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Olcay Günal ve Ailesi DEVEIİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ1NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI Sayı: 2002'589 Davacı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Hazine tarafindan Yunus Değir- menci aleyhine 2942 sayılı yasanın 1. maddesi (değişik 4650) gereğince açılan ka- mulaştırma davasında, Kayseri ili Develi ilçesi Soysallı köyünde kain 1278 parsel sayılı taşınmazın 1176.06 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 120. 161.520 TL. bedel- le Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 16.10.2001 tarihli karan ile irtifak hak- kı tesis edilmek suretiyle 4650 sayılı kanun gereğince irtifak kamulaştırması yapıldığı hususu ilan olunur. Basın: 73012 İZMİR11. İFLAS DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN EK SIRA CETVELİ İLANI DosyaNo. 1999/11 lflas Müflısin adı soyadı: Dakkas Kâğıt Amb. San. A.Ş. Müflıs şirket hakkındaki alacak ve ıstihhak iddialannın tahkik ve tetkık ışlemı bıtmiş llK.nun 206. ve 207. maddeleri gere- ğince düzenlenen alacaklılar ek sıra cetvelı incelemeye hazır bulundurulmuştur. Sıraya aıt şikâyetin ilan tarihinden itıbaren 7 gün içinde icra tetkık mercıine, alacağın esasına \e miktanna ilişkin ıtırazın ise ilan tarihinden itibaren 15 gûn içinde aslıye ticaret mahkeme- sıne lİK.nun 235. maddesine göre yapılması gerekmektedir. tİK.nun 232. ve 235. madde- leri gereğince teblığ ve ilan olunur. 07.11.2002 Basın: 74314
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear