Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 12 KASIM 2002 SALI
HABERLER
DUNYADA BUGIM
ALt StRMEN
Giscard'ın Çıkışı
Fransa nın eski cumhurbaşkanlarından ve daha
da önernlısi şu anda Avrupa'nın genişlemesi konu-
sunda düşünce üreten Avrupa Konvasiyonu'nun
başkanı olan Valery Giscard d'Estaing'ın, Le Mon-
de gazetesine. "Türkiye'nin üyeliğinin Avrupa'nın
sonu olacağı"n söylemesi ülkemizde bomba etki-
sı yarattı.
B J aç klama üzerine Giscard'ı, birzamanlar PKK
yandaşı ve Türkiye karşıtı söylemiyle, bizde büyük
infial yaratan Madame'a (Danielle Mitterrand')
benzetenleroldu.
Kimileri onun Yunan yanlılığını ve Karamanlis ai-
lesi ile yakın ilişkilerini anımsattılar. Gerçekten de,
Valery Giscard d'Estaing'ın Karamanlisler ile yakın-
lığı vardır. 1974'te, Albaylar cuntasından demokra-
siye geçtşte, o sırada Elysee Sarayı'nda bulunan Gis-
card'ın büyük etkısi bulunduğu gibi, Yunanistan'ın
AB üyeliğinin gerçekleşmesinde de katkısı olmuş-
tur.
Bu gerçekleri, yadsımayalım. Aynca Giscard'ın dü-
şüncesindekı tutarsızhğı da göz ardı etmeyelim.
Şurası gerçektir ki, Türkiye'nin başkentinin bile Av-
rupa'da olmadığını söyleyen düşüncenin, Avrupa'ya
can veren ideal ile uzaktan yakından bir ilişkisi yok.
Avrupa bir coğrafi kavram olmanın ötesinde, bir
değerter bütününü benimseyen, demokrasi ve in-
san haklan içinde yaşamayı kabul eden, ortak de-
ğertere sahip insanların oluşturduğu bir birliktir.
Türkiye'nin de, bu değerteri benimsemesi, Kopen-
hag kriterlerini yaşama geçirmesi halinde üyeliğinin
önünde, herhangi bir engel kalmaması gerekir.
Unutmayalım ki, Türkiye zaten Avrupa Konse-
yi'nin de üyesidır. Yani bir anlamda, Avrupa ülkesi
olduğu tescil edilmiştir.
• • *
Bütün bu gerçekleri bir yana not etmekte sayısız
yarar var.
Ancak, olaya biraz daha derinlemesine bakmak
ve çıkışı salt Valery Giscard d'Estaıng'in kişisel gö-
ruşleri olarak görmemekte de yarar var.
Herşeyden önce, Türkiye bütün iyi niyetine ve
olumlu girişimlerine karşın Kopenhag kriterlerini he-
nüztümüyle yaşama geçirmiş değildir. Ancak bu du-
rumun üyelik müzakerelerinin başlamasıyla biıiikte
ele alınması da söz konusu olabilmelidir.
Ama temelde başka sorunlarolduğunu da kabul
etmemiz gerek.
Her şeyden önce, Türkiye'nin üyeliği Avrupa'nın
sınırlannı genişletecek ve AB'yi dünyanın Kafkas-
lar ve Ortadoğu gibi kritik bölgeleriyle komşu duru-
muna getirecektır.
Böyle bir genişlemenin doğuracağı sorunlar ol-
duğunu kimse görmezden gelemez.
Aynca Türkiye'nin yapısal soruniannın varlığını da
yadsıyamayız.
Türkiye bundan 10 ya da 15 yıl sonra, AB'ye üye
olduğu takdirde, ekonomisinin belini ne kadar do-
ğurultmuş olursa olsun, yine de birliğin en kalaba-
lık ve yoksul ülkesi dunjmunda kalacaktır.
• • •
Yetmiş milyonlukeğitim düzeyi düşük, ekonomik
ve sosyal problemleri büyük ve Avrupa Paıiamen-
tosu'nun en kalabalık grubunu oluşturacak bir ül-
keyi Avrupa'nın sindirmesinin kolay olmayacağını
görmemek olanaksızdır.
AB üyeliğinin gerçekleşmesiyle Türkiye'nin oto-
matik olarak sorunlannı kendiliğinden çözeceğini san-
mak da, bizde kimi V/toera/'lerin nedense bir türlü
vazgeçemedikleri yanlış bir saplantıdır.
Şu gerçeği görmemiz gerekir. Valery Giscard
d'Estaing'ın usta bir politikacıya yakışmayacak ka-
dar kıvraklıktan yoksun sözleri, yalnızca eski Fran-
sa Cumhurbaşkanı'nın kişisel görüşünün ötesinde
olup, birçok çevrenin de dile getirilmemiş bile olsa
sahip bulunduğu görüşü yansrtmaktadır.
Bu durumda Türkiye bir gerçeği görmelidir.
Avrupa daha bütünüyle Türkiye'yi kabul edebile-
cek bir fikir biriiğine varabilmiş değildir.
Bu gerçek bizi, AB üyeliği hedefinden vazgeçir-
memeli, ama hiç değilse, gerçekçi davranmamızı da
sağlamalıdır.
Türkiye Avrupa'dan başka seçeneği olmayan bir
politika izleyemez, bu bir ülkenin kendisini, seçe-
neksizlikle karşı karşıya bırakması demektir.
Ne yazık ki bugün bu yanlışın içinde yüzüyoruz.
Avrupa kapısını sonuna kadar zoriamalıyız. Tür-
kiye'nin AB üyeliği son tahlilde yarariıdır. Bu yüzden,
Avrupa'ya üye olmak için gerekli refomnlan yapma-
lıyız. AB üyeliği gerçekleşmeyecek bile olsa, bu re-
formlar bizim kendimiz için gereklidir.
Ama, gerçekleşip gerçekleşemeyeceği belli olma-
yan ve gerçekleşmesi için tek karar odağının biz ol-
madığımız, her şeyi yapsak bile geri çevrilebilece-
§miz bir üyelik hayali için gereksiz ödünlerden ka-
çnmak ve alternatif politikaiar da oluşturmak zo-
rundayız.
Celikel'den sezer'e destek
Anayasa kişiye
göre değiştirilemez
AINKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Adalet
Eakanı Aysel Çelikel,
nayasa degişikliklerin-
E kişiye özel düzenle-
nelerden kaçınılmasını
uteyen Cumhurbaşkanı
dımet Necdet Sezere
jestek verdi. Çelikel,
Anayasa gibi temel bir
usa, kişjye özgü değişti-
rkmez" dedi. Hâkim-
kr ve Savcılar Yüksek
hırulu'nun yapısında
»î çalışma usullerinde
3zı yanhşlıklar oldu-
ânu dile getiren Çelikel.
Siyasi eğihmleri güçlü
aan bir bakan eğer bir
pter yapmak istiyorsa
EYK'yi etkikyebüir*'
sdı.
Çelikel, yargı bağım-
sızlığının güçlendirilme-
sine dönük yasal düzen-
lemeler konusunda oluş-
turulan komisyonun Hâ-
kimevi'nde düzenlenen
toplanösına katıldı.
Sezer'in "anayasade-
ğişikfikJeri" konusunda-
ki açıklamasını değer-
lendiren Çelikel, "Bu
söderin içeriğine kaül-
mamak mümkün değil-
dir. Anayasa gibi temel
bir yasa, kişiye özgü ola-
rak değiştirilemez. Baş-
ka yoDar aranması la-
zımdır" dedı.
AKP'nin kişiye özel
bir düzenleme yapaca-
ğını zannetmediğini
kaydeden Çelikel, baş-
ka yolları deneyecekle-
rini söyledi.
Meydanlarda dörtte birini peşin ödeyeceklerini söyledikleri nemalar için para olmadığını anladılar
AKP'devaatçok kaynak yokBÜLENTSARIOĞLU
ANKARA - Tek başına iktidara ha-
zırlanan AKP yönetimi, meydanlar-
daki seçim vaatlerine kaynak bulmak-
ta zorlanıyor. Zorunlu Tasarrufu Teş-
vikFonu'ndabirikenkaynağuı 1 kat-
rilyon lira dolaymdaki dörtte birlik
dilimini "hemen ödeme" vaadi, kay-
nak bulunamaması nedeniyle 3 aylık
acil eylem dilimine alınmadı.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ab-
duDah Gül başkanlığında AK Coşkun,
Hüseyin Çelik, AbdüDatif Şener, Hil-
mi Güler ve Erkan Mumcu'dan olu-
şan Acil Eylem Komisyonu, icraat
önceliğini belirlemek için çalışmala-
ra başladı. îktidan bekleyen öncelik-
li sorunlar arasında; memur, sözleş-
meli ve emekli aylıklanna zam, yeni
asgari ücret miktan, zorunlu tasarruf-
ta biriken nemalar. istihdama ilişkin
vergi-sigorta yükü, doğrudan gelır
• AKP, nemalann dörtte birini peşin olarak ödeme vaadini, 'Acil Eylem Planı'nın 3
aylık dönemine almadı. 1 katrilyon dolaymdaki ödeme için kaynak belirsizliği
bulunurken, Genel Başkan Yardımcısı Ali Coşkun 'Piyasayı canlandırmak için bunu
öncelikle değerlendireceğiz, sonra takvime bağlayacağız' dedi.
desteği ödemeleri ve 15 Mart 2003 'te
yürürlüğe girecek iş güvencesi konu-
sunda işverenlerin beklentileri ilk sı-
rada yer alıyor.
AKP komisyonunun, nema ödetne-
lerini ilk 3 aylık dilime almayacagı
belirtildi. "Çahşanlann bordrosun-
dan peşin olarak kesilen bu paralar
bizim iktidanmız dönemindeödene-
cek. Piyasayı canlandırmakiçin en kv-
sa sürede ödemeyi yapacağız" diyen
Coşkun. Merkez Bankası ve Ziraat
Bankası yönetimiyle varacaklan uz-
laşmaya göre bir takvim belirleyecek-
lerini söyledi. Coşkun, öncelikle zo-
runlu birikimin yalnız emeklilik ve
ölüm halinde ödenmesinı öngören
yasanın değiştirileceğine işaret etti.
Ekonomi prograrnı
24 bakanlıktan oluşması beklenen
AKP hükümetinde 3 Devlet Bakan-
lığı ve 2 Başbakan Yardımcılığı ku-
rumu bulunması bekleniyor. Başba-
kan'ın kim olacağı belirlendikten son-
ra büyük olasıhkla "ekonomiden so-
rumlu Başbakan Yarchmcüığr ihdas
edilecek. Maliye Bakanlığı ayn bıra-
kılarak, ekonomiden sorumlu birim-
lerin böylece tek elde toplanması he-
defleniyor.
AKP, icraat önceliğinde dar ve sa-
bit gelirli kesımi hedef alan uygula-
malan öne alıyor. Bu kapsamda, "1.5
milyon aileye tophı konut" projesine
3 ay içinde başlanacağı hükümet prog-
ramında yer alacak.
Programa, 81 ildeki projelerin 12 ile
18 ay arasında teslim edilmesi hede-
fi konacak. Konut sahıplerine 10 yıl-
lık ödeme planı sunulacak. Partinin \a-
adine göre, ödeme planlannda faız
dikkate alınmayarak yalnızca inşaat gi-
derlerinin maliyetinden kaynaİdanan
artışlar taksitlere yansıtılacak.
Fak-Fuk-Fon olarak adlandınlan
Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Fonu'nun da, kaynaklan
arttınlarak yaygınlaştınlması prog-
ram hedefleri arasında.
Kamu lojmanlannm satışı konu-
sunda ise envanter çalışması yapıhyor.
Ancak ilk çalışmaya göre yüzde 70 do-
layındaki devlet lojmanının silahlı
kuv\etler ve emniyet gibi güvenlikle
ılgili birimlerde olması nedeniyle bu
konuda kesin karar verilmedi. Tüm loj-
manlar içinde yüzde 20-30 dolayında-
ki taşınmazın satışının da ne kadar
gerçekçi bir kaynak olacağı konusun-
dakı kuşkular nedeniyle bu alandaki
çalışma sürecek.
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdo-
ğan, TBMM Milletvekili Lojmanla-
n'nın satışının yanı sıra, Meclis per-
sonel sayısında indirime gidecekleri-
ni de dün açıkladı.
Erdoğan. "TBMM'deki personel
tensikatında da karartrvTZ. Kamu har-
canıalannda tasarrufun nasıl oiacağı-
nı göreceksiniz. Buna rağmen perfor-
mans düşüklüğü obnadığı gibi daha
da fazlapozkifgefişmesa^anacak" diye
konuştu.
Baykal: 109. maddeyi unutun
Başbakanlık
mevkii (hşarıya
bırakılaıııaz
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal, başbakanın milletvekilleri
arasmdan atanmasını zorunlu kılan anayasanın
109. maddesinde değişiklik yapılmasına karşı
olduklannı belirterek, "Rejimi tahrip ederek bir
kişinin sonınunu çözmek mümkün mü? 109.
madde>i unutun, 109 saplantsıyla konuşmak
doğru dep" dedi. Ankara Sanayi Odası (ASO)
Başkanı Zafer Çağlayan ve Yönetim Kurulu
üyeleri Baykal'ı ziyaret ettiler. Çağlayan, artık
ekonomi gündemine dönülmesi gerektiğini
belirterek, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın başbakan olup olamayacağtna ilişkin
tarhşmalann bir an önce çözüme
kavuşturulmasını istedi. Denİ2 Baykal da,
ekonomik veriler incelendiğinde artık umut verici
bir noktada bulunulduğunu kaydetti.
~- ».. ^... _.. Bu tablonun iyi
değerlendirilmesi ve siyasi
gerginliklerden uzak
durulmasına özen
gösterilmesı gerektiğini
söyleyen Baykal, ülkenin
yanhş sorunlarla karşı
karşıya bırakılmamasını
istedi. Baykal.
gazetecilerin sorusu
üzerine Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezerin,
"Kişiye özgü düzenleme
\apümamasr yönündekı
açıklamasını doğru
bulduğunu kaydetti.
Baykal. "Siyaset kendine
göre hukuk \ apma\a
yönelmemelidir. Hukuk da
,,«^™™.«™.. „., si^^setin önünü kesme
anla>işı ile şekillenmemelidir'' dedi. Hukukta
gerekli noktalann düzeltilebileceğıni anlatan
Baykal, şöyle konuştu: "AKP eğer bir paket
halinde anayasa de&işikliğini içine sindiri>orsa,
sadece 'benım şahsı sorunumu çözelim. gerisi
benı ilgilendirmez' demiyvrsa, dokunubnaztık
sorununun çözümüne katkı yapmayı bir görev
olarak kabul ediyorsa. parlamentonun 5 ydnk
süresinin 4 yda indirilmesini kabul ediyorsa mesele
yok. Hemen gereken yapıhr. Cumhurbaşkanı'nın
kaygdan da goz önünde bulundurularak şahsi bir
düzenleme yapılmadan, ana\asayı berbat etmeden,
ana>asanın özünü, temeUerini sarsmadan, işi
hukukla siyaset çaoşmasına dökmeden bu konu
çözülür" Baykal, bir gazetecının 109. maddeye
ilişkin sorusu üzerine. "109. maddeyi unutun,
gerek yok. 109 saplannsı ile konuşmak doğru
değfl" yanıhnı verdi.
• "Siyaset
kendine göre
hukuk yapmaya
yönelmemeli,
hukuk da siyasetin
önünü kesme
anlayışı ile
şekillenmemeli"
diyen CHP lideri
Baykal, anayasa
değişikİiğinin
hukukla siyaset
çatışmasına
meydan vermeden
' yapılabileceğini
; söyledi.
Teşekkür
turu
İstanbuTda CHP'den
seçilen milletsekilleri,
seçmenlere teşekkür
turuna çıkü. lstanbul
3. Bölge adaylan
Birgen Keleş, Sıdıka
Aydoğan ve Mehmet
AH Ozpolat, Çataka,
Silivrive
Büyükçekmece
ilçelerinde
>-urttaşlan ziyaret
ederek öncetikli
sorunlannı
belirleyip çözüm
bulmak için
çahşacaklaruu
açıkladılar.
Seçmenkrin büyük
çoğunluğu,
miller\ekillerinin bu
gezilerinden mudu
olduklannı behrttiler.
CHP'nin kadın vekilleri, demokrasi ve laik cumhuriyeti korumakta kararlı:
Temeldeğerleritartıştırmoyız
OKTAYAR4YDEV
TBMM'de yemin töreni ön-
cesinde yeni dönem ile ilgili gö-
rüşlerini açıklayarak seçim de-
ğerlendirmelerinde bulunan
CHP tstanbul milletvekilleri
GüldalOkuducu. Sıdıka Aydo-
ğan ve BOılunTanayfagB. yeni dö-
nemde üzerierine düşen ağır so-
rumluluklan yerine getirirken
en büyük gücü Atatürk
ilke ve devTİmlerinden
alacaklannı vurguladı-
lar.
CHP Kadın Kollan
Genel Başkanı, Merkez
Yürütme Kurulu üyesi
ve lstanbul 1. Bölge Mil-
letvekili GüldalOkudu-
cu, 3 Kasım'da bir he-
muhalefet görevi verdL"
Sorunlann ne olduğunu iyi
bildiklerini vurgulayan Okudu-
cu, süreci dikkatle değerlendi-
receklenni. bu ülkenin kurucu-
luğunu üstlenmış, Gazi Musta-
fa Kemal Atatürk'ün önden ol-
duğu CHP'nin laik, demokratik,
çağdaş Türkiye Cumhuriyeti" nin
korunması ve kollanmasında en
aktif rolu üstleneceğini söyledi.
ma karşısında bizi bulacakür"
şekünde konuştu.
Aydoğan: Seçmenin sesi,
gözü kulağı olacağız
lstanbul 3. bölgede milletve-
kili seçilen CHP'li SıdıkaAydo-
ğan da TBMM'de başta kadın-
lar olmak üzere tüm seçmenin
gözü, kulağı ve sesi olacaklan-
nı söyledi. Silıvri üçesinden ilk
Tan;
Kasıin'ı
GüldaJ Okuducu
• İstanbul'dan milletvekili seçilen
Okuducu, Aydoğan ve Tanaylıgil,
laik ve demokratik cumhuriyetin
korunması konusunda üzerierine
düşen her şeyi yapmaya hazır
olduklannı açıkladılar. Bihhın TanajbgO
saplaşma yaşandığını belirte-
rek şöyle dedi: "Türkhalkıken-
disini bugüne getiren politika-
iar ve politikacılarla hesaplaş-
ma gereksinmesi içindeydi Bü-
yük halk kitfcleri. açhk ve yok-
suDuk ile boğuşuyordu. Bu ko-
şullarda sandığa gidildi. Yurt-
taşlar ekonomik ve si> asal poü-
tikalardan sorumlu tuttuğu par-
tileri baraj altmda bırakn. Bize
yetin kadmlan olarak. kazanım-
lann elimizden atanması yada
daraltdmasuu kabul etmemiz
mümkün değildir''şekunde uya-
nda bulundu.
: Halk 3
hesap sordu
TBMM'ye lstanbul 2. böl-
geden giren CHP milletvekili
ekonomist Bihhın Tanayhgirde
son yıllarda uygulanan
ekonomik programla-
nn hesabuıın halk tara-
fmdan 3 Kasım günü
sandıkta sorulduğunu
kaydetti. TBMM çatısı
altında, ekonomik an-
lamda kadının ilerleme-
si, eğitim ve siyasette
daha ön plana çıkması
Okuducu, "Biz MecKs'te baraj
altmda kalanlara oy verenlerle
biıükte bu Ülkeninyaklaşık yüz-
de 70'nin temsilcisi olacağız. Bu
bflinçiehareketedeceğiz" şeklın-
de konuştu.
Okuducu, "Kadmmözgürlü-
ğune, getişmesine engel olacak,
temsil hakkmı kısrtla>acak, çağ-
daş yaşamın bir parçası obnak-
tan çıkaracak her türiü uygula-
kez bir kadının milletvekili se-
çildiğini anımsatan Avıokat Sı-
dıka Aydoğan," MecHs'te tüm
kadmlann sesi olacağım. Ka-
dın-erkek eşitüğini savımmaya.
bu konuda yeni kazanımlarm
sağlanmasına çahşacağım'' de-
di. Atatürk ilke ve devrimleri-
nin sonuna kadar takipçisi ola-
cağmı da vurgulayan Aydoğan,
"Laik ve demokratik cıunhuri-
için uğraş vereceklenni vur-
gulayan Tanaylıgil, "Türkka-
dını. Atatürk Türkiye'sinde
çağdaş, özgür ve eşitökçi bir
yaşama kavuştu. Ancak temsil
hakkmı yeterince elde ettiğini
söylemekgüçtür. Bizim bugün
geldigimiz noktaya Suudi Ara-
bistan'h kadmlar ancak 100
yılhk bir süreçte mücadele ve-
rerek gehniştir" dedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.com
CHP Genel Başkanı Deniz Bay-
kal, bir muhalefet liderinden çok fark-
lı bir üslup kullanıyor. Daha çok ken-
disi iktidar, Tayyip Erdoğan muhale-
fetmiş gibi bir ruh hali içinde. Baykal,
Tayyip Erdoğan'ın Kıbns konusunda
söylediklerini çok değişik bir yöntem-
le eleştiriyor. Baykal'ın değerlendirme-
si şöyle: "ilkkezbiriktidarTürkiye'nin
temel dış politikasının dışına çıkıyor."
Deniz Baykal, Tayyip Erdoğan'ın
Kıbns konusundaki tutumunu doğru
bulmayabilir. Bir muhalefet lideri ola-
rak onu istediği gibi eleştirebilir. An-
cak "Türkiye'nin iemel dış politikası-
nın dışına çıkıyor" derse, bu bir baş-
ka anlam kazanır. Nedir, Kıbns konu-
sunda Türkiye'nin "temel dış politi-
kası"l Bunu kim beliriiyor? Benim bil-
diğim dış politikayı hükümetler belir-
ler. Başka bir politika belirleme yeri ola-
maz. Hele Baykal gibi, halkın oylarıy-
la seçilmiş bir politikacı bunu söyle-
yemez. Kendi durduğu zemini yok
saymış olur.
Baykal hükümet kursa ve başba-
kan olsa, bir dış politika belirtemeye-
'Türkiye'nin Temel Dış Politikası'
cek mi? Bugüne kadar kangren ol-
muş ve aynca dönem dönem deği-
şikliklere uğramış Kıbrıs konusunda
kendisi yeni bir politika öne süremez
mi? Aslında bu yaklaşım, demokra-
tik biryaklaşım değil, siyasetin Mec-
lis dışında belirlenmesini kabul eden
biryaklaşımdır. Türkiye'nin başına ne
geldiyse siyasetçilerin sorunu meş-
ru zemine çekmesi yerine, hep siya-
set dışı güçlere meydanı açması yü-
zünden oldu.
• • •
Kıbrıs, siyasi bir sorundur ve siya-
set zemıninde çözülebilir. Bir ülkenin
tek başına hükümet kuracak bir par-
tisinin başkanı Kıbns konusunda de-
ğişik görüşlersöyleyemez mi? Bu na-
sıl bir demokrasi bakışıdır, anlayabil-
miş değilim. Tayyip Erdoğan'ın ve
AKP'nin Kıbns konusundaki söyle-
diklerine katılmamak ve onu eleştir-
mek başka şeydir. "HopH! Orada dev-
let politikası var, değiştiremezsin"de-
mek başka şeydir.
Baykal'ın seçim meydanlanndaki
tutumu da benzer bir söylemi içeriyor-
du: "Bunlar devletle kavgalı, oyunu-
zu onlara vermeyin." "Milletvekiliola-
mayan ve başbakan olması mümkün
olmayan kişinin partisine oy verme-
yin. " Aslında bu çağrılann temelinde
de yasaklara yaslanmak vardı. İlk gün-
ler, Tayyip Erdoğan'ın yasağının kal-
dırılması konusunda olumlu birtutum
içine girdi. Doğru olanı yaptı. Ancak
görünüyor ki zaman içinde gerçek
Baykal eski kimliğine dönüyor.
• • •
Meclis'te çoğunluğu elde eden bir
partinin genel başkanının başbakan
olamaması iyi bir durum değil. Üste-
lik, yasağın nedeni de bir konuşma.
Böyle bir gerekçeyle onun milletve-
ekili seçilememesi işi bu kadar için-
den çıkılmaz hale getirdi. Şimdi bu so-
run Türkiye'nin karşısına geldi dikil-
di. Başbakan başkası olsa, bu kez
de "dışandan idare ediyor" tartışma-
sı gündeme gelecek. Çoğunluktaki
bir partinin genel başkanının, kendi ik-
tidar partisinin yaptıklanna seyirci kal-
ması düşünülebilir mi? Asıl anormal
olan budur. Bu durum aynen korunur-
sa sorun çıkmaya devam edecek.
AKP ve Tayyip Erdoğan'a güven-
memek ve ondan şüphe duymak her-
kesin hakkı. Onu yaptıkları nedeniy-
le eleştirmek de bizler için görev. An-
cak, normali fazla zorlamak, yeni anor-
mallikleri de doğurabilir. CHP lideri-
nin bu konuda yapıcı bir tutum içine
girmesi Meclis'in işleyişi, pariamen-
ter sistemin işleyişi açısından rahat-
lık yaratacak. Anormalı zorlamak ise
işleri zorlaştıracak. Birileri işlerin zor-
laşmasını ve ortalığın karışmasını is-
teyebilir, ancak halkın oylarıyla Mec-
lis'e girmiş bir partinin liderinin bunun
yapmaması gerekir.
• • •
Siyasetler, siyaset zemininde be-
lirlenmeli. Bunun dışına çıktıkça iş-
ler zorlaşıyor. Deniz Baykal'ın da bu
konuda daha duyarlı hareket etme-
si gerekiyor. Kıbrıs konusuna gelin-
ce, orada bazı şeylerin yanlış gitti-
ğini görmemek mümkün mü? Her şe-
yi kötü yönettiği için halk tarafından
cezalandırılan geçmiş hükümet aca-
ba Kıbrıs konusunda nasıl bir doğ-
ru politika izlemiş olabilir ki!
Baykal'ın Kıbns konusunda geçmiş
hükümetten farklı bir çözüm önerisi
ve görüşü yok mu? Onun "devletin
temel politikası" dediği şey nedir?
Bu siyasetleri kim veya kimler belir-
ledi? Bunlar tann buyruğu mudur?
Şimdiki iktidar partisine güven-
meyebilirsiniz. Benim de şüphelerim
ve endişlerim var. Ancak bu kaygı-
ların hiç birisi temel ilkeleri yok say-
mayı gerektirmez. İktidar mücade-
lesi Meclis'te yapılmalı, Meclis bir
meşru zemin olarak özenle korun-
malıdır. Tersi, sorunları büyütür ve
meşru olmayan mücadele yöntern-
lerini geliştirebilir. Türkiye bundan
çok zarar gördü.