Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 2002 PAZAR
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
11 EylülZOOV
Sevgili,
Osman Ulagay'ın "HedeftekiAmerika, 11 Ey-
lül Şoku" adlı yapıtından, şu sıralarda VVashing-
ton D.C. veçevresini dehşetle titreten, 12 kişiyi
AX tüfeğiyle öldürmüş olan Bay x veya Ameri-
kalılann deyimiyle "sniper"\ (keskin nişancı) ko-
nu alan yazımda söz etmiştim.
Çarpık küreselleşmeyi ve ABD'nin politikasını
eleştirel bir açıdan ele alan Ulagay'ı 11 Eylül ola-
yı kadar, hatta ondan da fazla etkileyen ve gide-
rek dehşete düşüren, bu saldırının ABD'de ya-
rattığı ve çok olumsuz boyutlara varan tepkiler,
G.W. Bush'un "Bizimle olmayan herkes bize
karşıdır" politikası, histeri boyutuna varan toplu
savaş naraları ve Amerikan demokrasisini şizof-
renik bir yırtılmayla karşı karşıya bırakacak olan
büyük paranoya.
Çok kişi, bu duyguları yaşadı ve ABD'nin etik
değerleri ile demokrasisinin bugüne kadar faz-
la tartışılmayan temellerini sorguladı.
ABD'de ise bu tür insanlar ve bu yönde yazı-
lar yok değildi, ama azınlıktaydı ve geniş kitlele-
re ya ulaşamıyor ya da ulaşsa bile insanlann bir
kulağından girip bir kulağından çıkıyordu.
Acaba Amerikalı, dünyanın çokçeşitli yerlerin-
de bu olayın nasıl algılandığını hiç merak etmi-
yor muydu?
* • •
Bu hafta Brüksel'e gitmeden önce iki gün kal-
dığım Paris'te, "11 Eylül 2001" adlı birfilm izle-
dim.
Yapımcılar, dünyanın 11 değişikülkesinden, 11
sinema ustasına 11 'er dakikalık filmler ısmaria-
mışlar.
Bu fılmlerin kimileri, üzerinde durmayı gerek-
tirmeyecektürden.
Hiçbirzaman kanımın ısınmadığı, belirli biran-
latım yeteneği olmasına karşın bana göre hep yü-
zeysel kalan, Claude Lelouche'un filmi olsa da
olmasa da olur kabilinden, 11 Eylül dramıyla il-
gisini kurmaktagüçlük çekeceğin, bunalımlı Ba-
tı aydınının kendi duvarlan içinde kalmış benmer-
kezciliğinin tipik göstergesiydi.
Bir filmden çok anlamsız, tatsız bir hapening-
den öteye geçmeyen, rejisörünün adını bile ak-
lımda tutamadığım Meksika yapımı ise 11 daki-
kayı 11 saateçeviren birsıkıntıydı.
Mısırlı "üstat" (filmde kendini böyle niteliyor),
Yusuf Şahin ise her zamanki gevezeliğini tek-
rarlıyor, her şeyi bir anda vermeye çalışırken, or-
taya garip bir yapıt çıkarıyordu.
Ama bu on bir filmin dördü. damakta müthiş
bir tat, bellekte silinmez izler bırakıyordu.
•••
Bu fimlerin ilki, babası gibı sinemacı olan genç
Iranlı hanım Tamira Makmalbaf'ınkiydi. Ülkesi-
nin Afganistan sınırındaki göçmen ilkokul ço-
cuklannın, kendi küçük dünyalanna odaklanmış
gözünden bakıyordu 11 Eylül olayına.
Ingiliz Ken Loach'ın yapıtında ise sürgünde-
ki Şilili ozan, 11 Eylül faciasında yakınlarını kay-
bedenlere başsağlığı mektubu yazıyor ve kendi
11 Eylüllerini, yani ABD'nin Pinochet aracılığıy-
la Allende'yi devirdiği 11 Eylül 1973'ü, sonra
gördükleri işkenceleri, ölümleri, bunlar karşısın-
da Henry Kissinger'ın tavnnı dile getiriyor ve sür-
gündeki ozan "Çektiğiniz acıları çok iyi anlıyo-
rurn" diyordu.
Üçüncü filmde Amerikalı Sean Penn, Ernest
Borgnin'in canlandırdığı, izbede yaşayan yaşlı
ve yalnız adamın öyküsünü anlatıyordu. Kansı-
nı yitirmiş olan yaşlı adam, her gece onun gece-
liğini yanına koymakta, gündüz onu elbise ile
değiştirmekte, sürekli, olmayan kansı ile konuş-
maktadır.
Dairenin iki penceresinden de ışık girmediği için
bütün çiçekler solmuştur.
Sonra 11 Eylül.. evdeki TV'den ikiz kulelerin il-
kine uçak çarpmasını görürüz, biraz sonra, ön-
ce birinci, sonra ikinci pencereaydınlanır, çiçek-
ler canlanır.
İkiz kulelerçökmüş, izbe, iki penceresinden de
güneş almaya başlamıştır.
Japon Imamura ise savaştan yaralı dönen bir
kahraman askeri anlatıyor.
Yaşadıklarından o hale gelmistir ki, asker yı-
lan gibi sürünmekte, kendine yaklaşana tısla-
makta, okşamak isteyen karısını bile ısırmakta-
dır.
Kahraman, sonunda sürüne sürüne suya gi-
der ve intihar eder.
Film biterken ekranda bir ibare görülür:
"Kutsal savaş yokiur"...
Bu film Sevgili, ABD'de oynamıyor.
Acaba, hiçbir yasal engel olmamasına rağ-
men, yine de oynayabilir mi? Amerikan tepkisi
ne olur? Seyirci para verip bunu izler mi?
Ne dersin?..
Leblebicilerden Erbakan'a tepki
• ÇORUM (AA) - Çorumlu leblebiciler,
kapatılan Refah Partisi'nin genel başkanı
Necmettin Erbakan'ın, AKP Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ı kastederek mitinglerde
söylediği "Bunlara değil devlet, leblebi dükkânı
dahi teslim edilmez" şeklindeki sözleri nedeniyle
Erbakan'ı kınadı. Çorum Leblebiciler ve
Kunıyemişçiler Odası Başkanı Mahmut Ahıska,
Erbakan'ı, leblebicileri küçümsediği için
kınadığını belirterek şunlan söyledi:
"'Leblebicilik mesleği aşın derecede güç ve
sermaye ister, basite alınacak bir meslek değildir.
Erbakan'ın bu açıklamasının ne anlama geldiğini
kendisinden öğrenmek isriyoruz."
Nazmi Akdağ MGO Başkanı
• MERSİN (Cumhuriyet) - Mersin Gazeteciler
Derneği Birinci Olağan Genel Kurulu'nda tek
listeyle seçime gidildi. Gazetemizin Mersin
muhabiri Nazmi Akdağ üyelerin tamamının
oyunu alarak yeni başkan seçildi. Akdağ,
gazetecilerin meslek örgütlerine sahip çıkması
gerektiğini vurgulayarak derneğin sorunlara
duyarlı ve aktif bir örgüt olacağını söyledi.
Derneğin yeni yönetimi Kıymet Gökçe. Mustafa
Ercan, Hüseyin Kar ve Cengiz Köse'den oluştu.
Erdoğan-Baykal buluşmasında borçlar ve kentlere vize konusunda da anlaşma sağlanamadı
TürbandauzlaşamadılarANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - AKP Genel Başkanı Recep
TayyipErdoğan, *içborçöteleme-
9, büyük kentiere vize ve tür-
ban" konulannda toplumda ve
piyasalarda kaygıyla karşıla-
nan yaklaşımında ısrarh olaca-
ğını ortaya koydu.
Erdoğan, CHP üderi DeıuzBay-
kal'la katıldığı Kanal D'deki
"Seciın Arenas" programın-
da, u
3Kasnnsonrasmınola-
sı bunahnı nedenleri" ara-
sında göstenlen konularda
gerginlik yaratan görüşle-
rinde ısrarh olduğunu gös-
terdi. Deniz Baykal'ın "Tür-
banı namus borcu olarak
göstermek, konuyu çok teMkeJi bir
noktaya çekiyor. Bu çok kutuplaşo-
ncı bir yaklaşun" uyansı üzerine,
Tayyip Erdoğan AKP Grup Başka-
nı Biilent Armç'ın bu yöndeki söz-
lerini sahiplenmedi. Tayyip Erdo-
ğan'ın tartışma yaratan konulardaki
değerlendirmeleri şöyle:
IÇBORÇ ERTELEMESİ: Şu an-
da görüşümüz bu, ama karşılıklı bir
mutabakata vararak yapacağız. Çün-
kü gelecek yılın borç ödemesi çok
yüklü. Bu takası yapmak suretiyle
çözeceğiz. Şu andaki görüşümüz bu,
dış borca değil yalnız sadece iç bor-
ca öteleme. Neden olmasın? BunJar
olağan şeyler, çok rahat olur. Kalkar
iki ayda yaparsınız. Ana borcu ileri-
ye doğru aktanrsınız.
TURBAJV: Başörtüsü konusunda
ben Türkiye'deki tavrı hâlâ anlamış
değilim. Acaba bu gerekçeler (parti
kapatma gerekçeleri) uydurma ola-
rak mı ortayakondu? Dediler ki "Bu
bir sünge~.r>
Velev ki sımge olsun.
Buyrun ben simge taşıyorum, sim-
ge taşımak yasak mı?
Ben ülkemde kızlanmı, oğullanmı
okutamıyorum. çünkü imam hatipler
meslek lisesi sayılıyor, üniversiteye gir-
meleri zorlaştırıhyor. Bunun acısını
çeken bir baba olarak söylüyorum,
parlamentoda inanıyorum ki başör-
tüsü sorununun da beraberce çözül-
mesi ülkeyi rahatlatacaktır. Biz bunu
söyleyince karşımızdakiler diyor ki,
"Bizhn anamızm başı daörtülü"
Ananızın başının örtülü olması
bu sorunu çözmüyor ld...
BÜYÜKKENTLERE \1ZE:
Gelenler bölgeyi bilerek gelmi-
yor. Bununkontrol altına alınma-
sı, şehircilik açısından söylüyo-
rum, vize uygulanmasını bugün
de savunuyoruz. Bunun ne kadar
doğru olduğunu gelişmeler
ortaya koydu. O illere
hizmet götürdükten
sonra vatandaşın göç
etmesine gerek kalma-
yacak. Vize denilen
olayın insan haklany-
la, seyahat özgürlü-
ğüyle ne alakası var...
Aleviler seçimde ne yapacak!
İzzettin Doğan
tavnnı açıkladı
İstanbul Haber Servisi -Cem Vakfi Baş-
kanı Prof. Dr. İzzettinDoğan, Alevılenn is-
teklerine en çok DSP'nin seçim bildirge-
sinde yer verdiğini, CHP'nin ise Alevile-
ri görmezden geldiğini belirterek "Benim
oyum CHP'ye değfl" dedi.
Doğan, önceki gün Ritz Carlton Ote-
li'nde, Alevi-Bektaşi-Mevlevi sivil toplum
örgütü temsilcilenyle birlikte düzenlediği
basın toplantısında, tasa bir süre önce tüm
siyasi partilerden, Alevilerin istemlerine
üişkin takmacaklan tavn sorduklannı anım-
sattı. Türkiyetarihindeilk defasiyasi par-
tiler. seçim bildirgelerinde Alevi yurttâşja-
nn isteklerine yer verdüer" diyen Prof. Dr.
Doğan, kendisini merkez sağ olarak ifade
eden partilerin bile "AJeviyuıttaşlarahak-
sızhk yapıldığını" söyledıklerini anlattı.
Prof. Dr. Doğan. "MerkezsoldaDSP, YTP
az da olsa CHP, merkez sağda ise DYP ve
ANAP açıkbir biçimde seçim büdirgelerin-
de, iktidara geldiklerinde Alevi yurttaşla-
rm istekleriniyerinegetireceklerinitaahhüt
ettfler" diye konuştu. Doğan milletvekili
aday listelerinde de yine en çok DSP'nin,
Alevi yurttaşlan seçüecek sıralardamillet-
vekili adayı gösterdiğini söyledi.
Öte yandan Alevi dernek ve kuruluşla-
n yöneticileri, Doğan'ın açıklamalarına
tepki gösterdi. Karacaahmetsultan Derne-
ği, ŞahkuluVakn, Kartal Cemevi Vakfi, Ha-
cı Bektaşi Veli Kültür Tanıtma ve Sosyal
Yardımlaşma Derneği yöneticileri, kimse-
nin Alevilerin oylan adına açıklama yap-
maya hakları olmadığını belirtti.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
KUTAN, AKP'Yİ KORKAKLIKLA SUÇLADI
Başörtüsü ilksorunumuz
TRABZON/tSTANBUL (Cum-
huriyet)- Saadet Partisi (SP) Genel
Başkanı Recai Kutan, üniversite-
lerdeki başörtüsü sorununun parti-
si açısından birincil sorun olduğu-
nu açıkladı.
SP'nin Trabzon Atatürk Ala-
nı'nda düzenlenen mitingine yak-
laşık 3 bin kişi katıldı. Kutan,
AKP'ye yüklenerek "Basmınönün-
de korka korkazaman içindebaşör-
tüsü sorununu halledeceğiz diyen-
leredeğil,cesaretle başörtüsü bizim
birinci sorunumuzdurdrvenfcredes-
tekverin" çağnsında bulundu. "Mü-
cahit Erbakan" slogaruyla kürsü-
ye çıkan Necmettin Erbakan ise 3
Kasım'da yeni bir dönem açarak
kurtuluşa ulaşacaklanru ileri sür-
dü. SP'nin bir diğer mitingi de dün
istanbul'daydı. Erbakan, SP Genel
Başkanı Recai Kutan'la birlikte 3
saat gecikmeyle geldiği Üsküdar
Meydanı'nda SP için oy istedi ve
yandaşlanna yemin ettirdi.
Fatih Sultan Mehmet de
MflB Görûşçüydfl'
"Şevkatin başbakanı", "Mffli
kahraman", w
Mücahit Erbakan"
sloganlan ve anonslanyla kürsüye
gelen Erbakan, Kutan'ın kısa ko-
nuşmasından sonra, yaklaşık bir sa-
at boyunca hükümeti eleştirdi ve
SP'yi övdü. Erbakan, Fatih Sultan
Mehmet'in de Milli Görüşçü oldu-
ğunu belirterek Türkiye'nin dertle-
rinden kurtulabilmesi için, SP'nin
tek başına iktidara gelmesi gerek-
tiğini söyledi. "Seçimlerdebiryan-
da 17 tane takütçi parti, bir yanda
da Saadet Partisi var" diyenErba-
kan, 3 Kasım'ın depremden kurtu-
luş günü olduğunu ifade etri.
DEHAP'IN ANKARA MÎTtNGİ
Dağdagenç kalmayacak
ANKARA/tSTANBUL (Com-
huriyet) - EMEP, SDP ve HA-
DEP'in çaüsını oluşturduğu DE-
HAP, Ankara'daki ilk kitlesel mi-
tingini dün yaptı. HADEP Genel
Başkanı Murat Bozlak, "DE-
HAP'ın iktidarında. elinde silah
dağda bir tek genç bırakmayacak-
lannı" söyledi.
DEHAP'uı Ankara Abdi Ipekçi
Parkı'nda düzenlediği miting, Kürt-
çe şarkılar eşliğinde halaylarla baş-
ladı. Sık sık "Biji Serok .\po, tm-
rah'ya bin selam" slogarîlannın
atıldığı mitingde konuşan eski
EMEP Genel Başkanı LeventTü-
zel, AKP Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan ile CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal ı eleştire-
rek her iki partinin liderinin de uz-
laşma içinde olduklannı söyle-
di.HADEP Genel Başkanı Boz-
lak. iktidara geldiklerinde Milli
Güvenlik Kurulu (MGK), Devlet
Güvenlik Mahkemeleri (DGM) ile
F tipi cezaevlerini kaldıracaklan-
nı söyledi. Bozlak, "DEHAPikti-
darmda elinde silah dağda bir tek
genç bırakmayaeağız" dedi.
DEHAP minibüsüne
sflahh saldın: 1 yaralı
Öteyandan Kâğıthane Talarpa-
şa Caddesi'ndeki MHP Seçim Ir-
tibat Bürosu önünden geçen DE-
HAP minibüsünün önü, bürodan
çıkan bir grup tarafından kesildi.
Minibüsün cainlannı laran MHP'li
gruptan bir kişinin içeri ateş etme-
si sonucuminibüste bulunan Meh-
met AB Kaya hafif şekılde yara-
landı. Güvenlik güçleri olayla ilgi-
li olarak SerdarTürk. AtiDaAkyüz
ve Hasan Ozkan'ı gözaltına aldı.
Nurettin Sözen:
Erdoğan
gerçekleri
çarpıtıyor
SIVAS (Cumhariyet) - CHP
Sı\"as millervekili adayı Nurettin
Sözen, AKP Genel Başkanı
Tayyip Erdoğan'ın, Büyükşehir
Belediye Başkanlığı yaphğı
dönemde, Istanbul'da uluslararası
hiçbir proje yapılmadığım
söyledi. Sözen, gazetecilere
yaptığı açıklamada, Erdoğan'ın,
önceki gece bir televizyon
kanalında Büyükşehir
Belediyesi'ni teslim aldığı
dönemde 2 milyar dolar borcu
olduğunu söylediğini anımsattı.
Tüm kadrosu yargılanıyor'
"Yalan beyanlar var" diyen
Nurettin Sözen, şöyle de\
f
am etti:
"Kendisi ve kadrosunun 50 insanı
önce devlet güvenlik
mahkemelerinde. şhndi tstanbul
Ağır Ceza mahkemelerinde
yargılanıyor. Bu yargılanan
insanlan Anadolu'nun çeşirü
yerlerinde kazanacak sıralara
yerleştirdikr. Amaçlan, bunlann
dokunulmazhklannı saglamak,
mahkemeleri ertelemek. Bunlan
sorduğun zaman, 'Efendim ben
belediye>i borçla aldım. Bu
borçlann ödenmesinde bu
arkadaşlar çok çalıştılar. Bunlara
ihtiyacım vardı. Parlamentoya
girmesini istedim' diye cevap
veriyorlar. Böyle bir şey olabiür
mi? Dünyanm en başainfa
yöneticileri olsa öyle bir şey
affedilebflir mi?"
'Halkı kandırma çabası'
Erdoğan'ın Büyükşehir Belediye
Başkanlığı döneminde
uluslararası hiçbir proje
yapmadığını savunan Sözen,
"Uluslararası bir tek projesi
varsa söylesin. Ne metro ne
kentiçi tram\<
ay, ne 2 bin otobüs,
ne Istranca derelerl ne dogalgaz,
ne kongre sarayi, ne Darülaceze_
Bunlann hepsinin yapımma
zamanımızda başlanmışar.
İnşaatlannın büyük bir lasmı
zamanımızda yapılmıştir.
Dogalgaz dünyanuı en büyük
projesidir. Kazma \imluk.
Anahtar tesümi, tesüm ettik. Yeni
biten bir sistemin abonesi olur
mu? 'Aboneyi şuradan aldım,
şuraya götürdüm' diyor. Bunlar
halkı kandmnaktan başka bir şey
değildir. Beffi gerçekleri saknyoıf
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr
Rozi Haleva 55 yaşında. Kırklare-
li'deki sekiz Yahudi'nin en genci. Ro-
zi Haleva, Mersin'den gelin gelmiş
Kırklareli'ye. İki çocuğundan biri Is-
tanbul'da, diğeri Ankara'da okuyor.
Kırklareli'nin sakin hayatı dışında hiç-
bir şeyden şikâyetçi değil. Hürriyet ga-
zetesinden Emel Armutçu'ya Kırk-
lareli'deki Yahudilerin geleceği ko-
nusundaşunlan söylüyor. "Birmed-
yumbana, 84yaşında burada Yahu-
diliğisen kapatacaksın, dedi. Artıkge-
risini siz düşünün."
Rozi Haleva, çocukluğunu Mer-
sin'de geçirmiş. YaşJarımız aynı oldu-
ğu için, Mersin ve çevresinde benzer
birtarihi yaşamışız. Benim çocuklu-
ğumda Mersin ve Adana'da Yahudi-
ler ve Ermeniler vardı. Bir kısmıyla
aynı sınıflarda okuduk. Vitali, Leon,
Can, Garbis bu arkadaşlanmdan ba-
zıları. Bazılanyla Istanbul'da zaman
zaman karşılaşıyor, eski günleri anı-
yoruz. Mersin'de, Adana'da ne kadar
Yahudi, Ermeni, Süryani kaldı, onu da
bilmiyorum.
• • •
Geçmişe sanlıp kalmanın bir anla-
Kırklareli'deki Sekiz Yahudi
mı olmadığı inancındayım. Türkiye'nin
yok olup giden çeşitlilikleri üzerine
yapılan vurgulann da ne işe yaradı-
ğını kestiremiyorum. Güneydoğu ge-
zilerimin birinde, Diyarbakır'da ya-
bancı gazetecilerle birlikte dolaşır-
ken, çarşının kuyumculanndan biri-
si olduğunu söyleyen bir yurttaş bi-
ze yaklaşmış ve kendisinin Keldani ol-
duğunu söylemişti. Halen Diyarba-
kır'da 15 Keldani'nin yaşadığından söz
etmişti. Suriçindeki Keldani kilisesi-
negötürdü bizi. Kilise yoksullaşmış-
tı. 15 kişilik cemaat, kiliseyi ayakta tut-
makta güçlük çekiyordu.
Keldani kilisesinin hemen yanıba-
şındaki Ermeni kilisesi ise çökmüş-
tü. Kilisenin çevresinde yaşayan son
Ermeni Andon Dayı'yla birlikte bura-
daki Ermeni tarihı de kapanacaktı.
Kırklareli'deki son sekiz Yahudi ha-
berini okurken, "Neden mozaıkdiyor-
sunuz, farklılıklara vurgu yapıyorsu-
nuz" diyenleri anımsadım. Gerçekten
bu farklılıklara vurgu yapmak zararlı
mıydı?
74 yaşındaki Suzi Alevi, Kırklare-
li ile ilgili bağlannı şöyle dile getiriyor:
"Burada doğdum, burada büyüdüm.
Annem de burada doğdu, annean-
nem de, onun annesinin anneside...
14 yıl önce eşimi kaybettim, iki oğ-
lum, dört torunum Istanbul'da yaşı-
yor. Hep gel, bizimle yaşa diyortar,
ama gidemem. Benim hayatım bu-
rada çok iyı, arkadaşlarım var. 30 yıl
eczanede çalıştım, emeklimaaşım ve
evim bana yetiyor. Orada yalnız ka-
lırım."
Kendimi Suzi'nin yerine koydum,
Kırklareli'nin, Trakya'nın tarihineyol-
culukyaptım. Binlerce Yahudi'nin ne-
şe içinde yaşadığı günleri anımsa-
dım. Akrabalarımı, yakınlarımı dü-
şündüm. Şimdi yalnız başımaydım
ve buradaki tarih sona eriyordu.
• • •
Geçmiş tarihe üişkin, yok olup gi-
den farklı kültürlere ilişkin haberler
beni duygulandınyor. Bırçok şeyin bir
dahageridönmeyeceğini biliyorum.
Keldanilerbir daha Diyarbakır'da bel-
ki hiç olmayacaklar. Yıllar sonra Di-
yarbakır'da Ermenilerin yaşadığına
ilişkin anılaryalnızca kitaplardayerala-
cak, tıpkı Erzincan'da, Elazığ'da,
Van'da olduğu gibi. Farklı kültürlere
olan ilgi acaba bir zaaf belirtisi mi?
Bunlara vurgu yapmak bu ülkenin sı-
kıntılarını mı arttınyor?
Evet, dünyanın her yerinde geç-
mişe yönelik, yitip giden tariheyöne-
lik bir ilgi artışı var. Bu ilginin abartıl-
dığını söyleyenler de oluyor. Anado-
lu bu açıdan en çok değişime uğra-
yan topraklardan. 1915 Ermeni Teh-
ciri, 1923 Yunanistan'la yapılan bü-
yük Mübadele, 1963 Sürgünü bu top-
rakta binlerce yıldır yaşayan milyon-
larca insanın ve onlann yarattığı kül-
türlerin yok olup gitmesini beraberin-
de getirdi. Buralarda kımin haklı, ki-
min haksız olduğunun bir süre son-
ra bir anlamı ve önemi de kalmıyor.
• • •
İnsanlann dinlerine, ırklanna, mez-
heplenne hatta geldikleri kentlere ba-
karak değerlendirme yapmak bir alış-
kanlıktır. Bu konularda çeşitli yargı-
larla karşılaşırız. Siyasi tartışmalarda
ya da siyasi değerlendirmelerde in-
sanlann kökenlerini kanştırarak suç-
lamak ise ırkçılara özgüdür. Bu ırkçı-
lık, ülkemizin gelişmesine, demok-
ratikleşmesine ve ekonomik olarak
ilerlemesine son yıllarda büyük zarar-
lar verdi. Irkçılık, baskıcı rejimlerin te-
mel altyapısını oluşturdu.
• * •
Bir zamanlar, çok farklı kültürierin
iç içe yaşadığı Anadolu topraklan gi-
derek tekdüze bir kültürün parçası
haline dönüşmeye başladı. Şimdi
Kırklareli'deki son 8 Yahudi'den, Tar-
sus'ta üç beş Ermeni'den, Istan-
bul'daki bir avuç Rum'dan söz edi-
yoruz. Bazılarımız bunlan bile zarar-
lı görebiliyor.
Bazı şeyler yok olup gidiyor, git-
mesini istemesek bile...