23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Genel Yayın Yönetmeni:îbrahim Yıldız # Yazıişleri Müdürü: Salim Alpaslan # Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu # Haber Merkezi Müdürü: HakanKara Cumhuriyet İımtiyaz Sahibi: CUMHURİYETVAKFI İLHAN SELÇUK Istıhbarat Cengiz Vıldırım 0 Ekonomı: Özlem Yüzak 0 Kültür: Egemen Berköz 9 Spor: Ab- dülkadirYücelman • Makaleler. Sami Kara- ören 0 Düzeltme: Abdullah Vazıcı 9 Bılgı- Belge. Edibe Buğra 0 Yıırt Haberlen Mehmet Faraç 0 Avrııpa Temsılcısı: Gürav Öz Yaym Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Danış- manl, Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şiikran Soner. İb- rahim Yıldız. Orhan Bursaiı, Mustafa Balbav. Hakan Kara. AnkaraTemsilcısı: Mustafa Balbav Aatürk Bulvan Müessese Müdürü: Erol No. 125, Kat:4, Bakanlıklar-AnkaraTel: 4195020 (7 Erkut 0 Koordinatör: hat). Faks. 4195O270tzmiıTemsılcisi. Serdar Kızık, Ahraet Korulsan 0 Mu- H.ZıyaBlv. 1352 S.23Tel4411220, Faks: 4418745 hasebe- Bülent Yener0 • AdanaTemsilcısı: ÇetinYiğenoğlu, InönüCd. 119 tdare. Hüscyin Gûrer S No:l Kat:l,Tel: 363 12 11. Faks: 363 12 15 0 Salış: Fazilet Kuza REKLAM: P.M. Lld. ŞtL • Genel Müdür Gûlbin ErduranOKoordinatör Reha lşıtman#Genel MüdüıY«İ..Se\- da Çoban # Fmansman Müdürü: Çetin ErduranTel: CC12 514 (T 53 - 513 84 60-61. Faks: 0212513 8463 Yayımlaysn: Venı Gün Haber Aıamı Basın ve Ya>ıncılık A $. Bflskı: Sahah Va\mcıhk A Ş Türkocağl Cad. 39 4] CağaJogiu 34334 Islanbul PK 246 - Sırfcecı ?44?5 lstanbul Tel: 10 212ı 512 05 05 (20 haıı Faks: (0 212ı 513 85 95 27 EKİM 2002 îmsak:3.53 Güneş: 5.22 Öğle: 10.55 tkindı: 13.46 Akşam: 16.16 Yatsı: 17.37 G - U 1 V C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada hutcuksal durumu ve bugünkü yasadışı konumu! Oysa; Baykal, sonjna özenle yaklaştı. Tartışma- nın özünü daha başlarda saptadı. RTE ise bildiğini okudu. Seçime az zaman kal- mışken AKP'nin kapatılmasını hedef alan Başsav- cı Sabih Kanadoğlu'nun Yüksek Mahkeme'ye başvurusunu "anlamlı buldu" ve görevinin başın- da olduğunu yineledi. Baykal, elbette siyaset yasağına ve parti kapat- maya karşı. Fakat yadırganan bugünkü tabloyu yadsımamak olanaksız: RTE, yasalara göre milletvekili olamıyor. Hükü- met sorumluluğunu üstlenemiyor, ama... partinin başında görevde kalıyor. 312'den mahkûm olmuş, anayasaya ve Siyasal Partiler Yasası'na göre artık genel başkanlık göre- vini devam ettirmemesi gerekiyor. Yangından mal kaçınr gibi davranmaya gerek var mı? Yok elbette. Bıraksın görevi, çekilsin. 3 Kasım'dan sonra "Biz bu sorvnu çözeriz" diyor Baykal. RTE'ye bakıyorum. Gözlerini Baykal'a dikmiş, sık sık su içiyor. Yerden pet şişeyi alıyor, bardağa dolduruyor. Sinirden ağzı kuruyor herhalde. Iki genel başkan, TV ekranında bir araya neden geldiler? Iktidara geldiklerinde Türkiye'nin amansız so- runlanna bugünden öngördükleri çareleri, çözüm- leri açıklamak değil mi ana amaç? Izleyicilerin, özellikle kararsız seçmenlerin "ekrandaki ikilinin" açıklamalarından sonra kafası berraklaşmayacak mı? Bu noktada Baykal yaşamsal bir soru soruyor, RTE'ye de, izleyenlere de: Tartıştığı klşi, yasal olarak genel başkan değil. Milletvekili ve başbakan olamıyor. Gerçek bu; "RTE ile neyi tartışacağız" diyor. • • • Geleneksel biryargıya değiniyor; halk, kimin baş- bakan olacağını bilerek oy vermeli. Tabii RTE kösdinliyor. Üstelikzeytinyağı gibi üs- te çıkmakta hayli mahir; "Baykal'ın yaklaşımını an- lamakta zorlandığını" öne sürüyor. Yasa veya anayasa, bir yana. AKP tüzüğü, ana- yasanın da yasaların da üstünde. Tüzüğün 161. maddesine göre, üye olmayan bir kişinin genel başkan seçilebileceğini -Baykal'a yanıt olarak- söylemez mi? CHP lideri sabırlı, gülünecek irdelemelere gülme- meye özen gösteriyor. Üstelik sakin ve RTE'nin kışkırtmalarına kapılarak saldırgan bir üslup kullan- mıyor. Fakaaat: "Tüzük" diyor; "hukuktan üstün olabilir mi?" • • • RTE'nin yaşadığı ve yaşattığı yasa karşıtı duru- mun "dünyada benzeriyok". Varsın olmasın. RTE'nin umurunda değil. O, ik- tidar istiyor, önündeki bütün yasal engelleri kaldı- racak güçte bir iktidar! "Anayasa Mahkemesi (tabii aylar sonra) gereken karan vehnceye kadar 'faaliyetini' sürdürecek!" "Ama, başbakanlık hâlâ bir problem", RTE'ye göre değil. Iktidara gelmesi olası partinin başba- kan adayı yok ortada. Soruyor: "Baykal veya diğer partiler neden rahatsız o/uyor bu durumdan? Biz- de başbakan adayıyla seçime girmiyor ki partiler" diyor. Özal'ı da bastırdı RTE. Anayasa ve yasalar bir değil beş kez delinse ne çıkar, demeye gelen bir tutum sergiliyor. AKP Genel Başkanı'nın programı nedir? Tek ba- şına, anayasayı, yasalan kafasında gizlediği he- deflere uygun değiştirmek! Uğur Dündar'm sürekli kimi konularda "muta- bakat" arayışına ve saptamalarına, dün medyada- ki aynı doğrultudaki yayınlara bakılırsa; -Müjdat Gezen'in dediği gibi-: "Bir CHP-AKP koalisyonu oluşturuluyor". Dahadoğrusu oluşturulmak isteni- yor. Tek kazancımız: Devleti tanımış, hizmet vermiş bir liderle, her açıdan sığ bir siyaset adamı izlemek! AGSP'de çözüm umuduSERKAN DEMİRTAŞ ANKARA - Avrupa Birliği'nin (AB) genişleme konusunu ele aldı- ğı olağanüstü Brüksel Zirvesi'nde Türkiye'ye tarih konusunda bekle- nen ifadeler yer alırken Avrupa Gü- venlik ve Savunma Politikası'nda (AGSP) sürpriz bir sonuç çıktı. AB. Ankara Belgesi'ne iki cümle- lik bir ek yaparak Yunanistan'ın da kaygılannı giderirken Dışişleri Ba- kanı Şükrü Sina Gürel Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papand- reu"ya "Ankara Belgesi'nin özü değişmemeli" yanıtını verdi. Brüksel'de önceki gün yapılan AB genişleme zirvesinde ortaya çı- kan "AGSP sürprizi". Ankara da da değerlendiriliyor. AB Dış Poli- tika ve Savunma Yüksek Komise- ri Ja\ier Solana'nın Brüksel'deki zirve sırasuıda açıkladığı Brûksel Belgesi'ne ilişkin son temas Türk ve Yunan dışişleri bakanlan arasın- dagerçekleştirildı. Papandreu'nun önceki gün Gürel'i arayarak geliş- melerle ilgili bilgi verdiği öğrenil- di. Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'ninAB umudu artıyor LONDRA (AA) - Ingiliz Financial Times gaze- tesi. "5 biiyük Avrupa ülkesinin liderlerinin ara- lıkta yapılacak Kopenhag Zirvesi'ndeTürkiye'ye üyelik görfişmelerine başlama takvimi verilme- si konusunda prensipte anlaşmaya vardıklanm veTürkiye'nin umutlarını aıttırdıklannı"yazdı. Gazete, .AB diplomatlanna dayandırdığı haberinde. Ingiltere, Almanya, Fransa, Italya ve îspanya'nın Brüksel'deki AB zirvesinde gayri resmi olarak ko- nu üzerinde anlaşmaya \ı ardıklannı, bunun da Tür- kiye'de seçimler öncesinde reformist kesime moral vereceğini belirtti. "ABD'nin baskılannın etküi ol- duğu gelişmenin Kıbns görüşmelerine de ivme kazandırabileceği" kaydedilen haberde, "birçok AB ülkesinin ise önce seçim sonuçlannı beklemek istediği" bildirildi. Independent gazetesi de Türki- ye'ninAB üyeliğine bir adım daha yaklaştığını yaz- dı. Haberde, "Türkiye'ye Kopenhag'da doğru- dan bir tarih verüebileceği gibi, daha ilerisi için bir 'randevu' da verilebilir" denildi. Gürel'e "Biz bu konuda bir Uer- leme kaydetmek istiyoruz. Bu noktada uzlaşmalıyjz" dediği öğ- renildi. Gürel'in ise Türkiye'nin AGSP ile ilgili Ankara Belgesi ko- nusundaki Türk tezlerini yineleye- rek "Ankara Belgesi'nin özü de- ğişmemeli. Belgeye bazı ekleme ve değişiklikler yapılabilir" me- sajını verdiği öğrenildi. Dışişleri Bakanı. Papandreu'nun tatbikatla- rın karşılıklı iptali önerisine ise "Önce Yunanistan'ın planlı tat- bikatlarını ertelediklerini göre- lim. Biz de gereğini yaparız" de- diği kaydedildi. NATO'nun Makedonya'daki "Amber Fox" operasyonunu ara- lık ayının ortasından itibaren AGSP bünyesine çekmek isteyen Brüksel. Türkiye'nin vetosunu aşmak için son dönemde yeni girişimlerde bu- lunuyordu. Birliğin askeri konular- la ilgili dönem başkanlığını yürü- ten Yunanistan'ın Türkiye ile gizli temaslan sonunda yeni birbelgenin hazırlandığı önceki gün Solana ta- rafından Briiksel'de açıkJandı. Edi- nilen bilgiye göre yapılan tek deği- şiklik, Türkiye'nin ABD ve Ingil- tere ile uzlaştığı Ankara Belge- si'nin ikinci maddesine ilişkin. Bu maddede, AB acil müdahale gücü- nün NATO ülkelerine karşı uygu- lanamayacağı belirtiliyordu. Sola- na'nın metnine göre bu maddeye bir eklemeyle "NATO askeri kriz yönetimleri, AB ya da üyelerine karşı herhangi bir eylemi üzeri- ne alamayacak. BM Şarti ilkele- rini ihlal eden hiçbir eylem yapı- lamaz" ifadeleri konuldu. Vakıf sorununda Başbakan Ecevit devrede: Almanlar Türk adaletine güvensin MUSTAFA ÇAKIR ANKARA - Türkiye ile Alman- ya arasında giderek büyüyen "Al- man vakıfları sorununda" Baş- bakan Bülent Ecevit devreye gir- di. Ecevit, iki ülke ilişkilerinin bu davadan olumsuz etkilenmeyecek kadar sağlam olduğuna dikkat çek- ti. Almanya'nın Türkiye Büyükel- çisi Rudolf Schmidt ise Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Büyükelçi L ğur Ziyal'i telefonla arayarak ül- kesinin sözlü protestosunu iletti. Almanya, söz konusu davanın AB'den müzakere takvimi almaya çalışan Türkiye'nin işini zorlaştıra- bileceği uyansında bulundu. Eski DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'inTürkiye'de faaliyet gös- leren KonradAdenauer veFred- rich Ebert gibi önde vakıflara iliş- kin açtığı "casusluk" davası An- kara-Berlin arasında sorun yarat- mayı sürdürüyor. Almanya'nın Türkiye Büyükelçisi Schmidt, ön- ceki gün Uğur Ziyal" i arayarak ge- lişmelerden duyduğu üzüntüyü iletti. Söz konusu vakıflann 100'den fazla ülkede faaliyet gös- terdüderini anlatan Schmidt, Zi- yal'e "Böyiesine bir davanın, dünyada sadece, Kopenhag Zir- vesi'nde AB'den tam üyelik mü- zakeresi isteyen Türkiye'de açıl- ması üzüntü vericidir" dediği öğrenildi. Almanya'nın tepkisini iletmesinin hemen ardından yazı- lı bir açıklama yapan Ecevit. açık- lamasında şunlan kaydetti:"Tür- kiye'de etkinlik gösteren Alman vakıflarının yöneticilerine karşı açılan dava konusunda, yargının bağımsızlığı nedeniyle görüş be- lirtemiyorum. Bununla birlikte, bu dava nedeniyle sözü edilen Al- man vakıflarının köklü ve saygin kuruluşlar olduğunu belirtmek isterim. Almanya'nın sabırü ol- masını. davanın sonucunu beklc- yerek Türk adaletine güvenme- sini dilerim." Taşkın iddialan reddetti Alman valaflanna ilişkin iddi- anamede. Bergama'da siyanürle altın çıkanlmasına karşı mücade- le edenOktay Konyar ile eski Ber- gama Belediye Başkanı Sefa Taş- kın. 'devletin emniyetine karşı gizli anlaşma yapmakla' suçlanı- yor. Taşkın, siyanürle altın çıkanl- masına karşı çıktıklan zaman Eu- rogold firmasında Alman şirketle- rinin de hissesi bulunduğunu belir- terek " Yıllarca bu şirketlere kar- şı mücadele verdik. Bu nedenle Almanyaya girişime sınırlama getirildi. Nasıl bu vakıflarla iliş- ki içinde olabiliriz ki?" dedi. Czerlerinde beyaz bir elbise olan ÖDP'Ii kadınlar, konusu sa- vaş ve ölüm olan bir gösteri düzenlediler. (HİLAL KÖSE) Savaş karşıtı eylemegözaltı tstanbul Haber Servisi - Beyoğlu'nda ABD'nin olası I- rak operasyonuna karşı gösteri -yapınak isteyen savaş karşıtı gruba müdahale eden güvenlik güçleri 17 kişiyi gjözaltına aldı. ODP lstanbul H Orgütü Kadın Koordinasyonu da Bakırköy'de ABD'nin îrak'a yönelik savaş tehdidini protesto etti. Savaş karşıtı sloganlar atarak Galatasaray Lisesi önünde top- lanmaya çalışan gruba güvenlik güçleri engel oldu. Grubu dağıl- malan yönünde uyaran ve daha sonra çembere alan Çevik Kuv- vet ekipleri, slogan atmayı sür- düren göstericüere müdahale ederek i 7 kişiyi gözaltına aldı. \ ÖDP lstanbul tl Örgütü Ka- \ dın Koordinasyonu da Bakır- köy Özgörlük Meydanı'nda yaptüdan basın açıklamasında ABD'nin îrak'a yönelik savaş tehdidini protesto ettiler. ÖDP | 2. bölge milletvekili adayı Öz- j lem Türkmen, "Bu secimde IMF'ye ve savaşa göz yuman- j ları Meclis'e sokmayaİım" de- ! di. ÖDP 2. bölge milletvekili adaylanndan Kader Çeşmeci- oğludasavaşın kadınlar için aç- , lık, ölüm, tecavüz ve göç de- < mek olduğunu ifade ederek "Savaşa karşı sesimizi yüksel- telim" diye konuştu. AL GÖZttVI SEYREYLE/IŞIL ÖZGENTÜRK Vay CanınaKomünistlerSokaklan Bastı! • Baştarafı Arka Sayfada Yıllar yıllarca önce rahmetli Harun Karadeniz, Karade- niz'deki tütün mitinginde binler- ce tüûn işçisine sesleniyor: "Kardeşler, bize kendi tütü- nümüzü ektirmiyorlar. Çünkü bu riıtün onlann \ irginia tü- tünüıden çok daha kaliteli, daha zararsız! Kardeşler bizi ekonomik olarak boğmak isti- yorlar, ulusal bağımsızlığımızı içleriue sindiremiyorlar, oyun üstüre oyun oynuyorlar. Bu oyunı Ankara'daki ağa babair eşlik ediyor, va- tan sttıcıları eşlik ediyor! Ne zaman ki. siz şu nasır- lı ellfrinizle parlamento- ya girer ve var gücünüzle kendnizi ve yurdunuzu savuıursunuz, işte o za- man bu ülkede şenlik olur. \endi ektiğimiz tü- tününplarken kızlarımız en gffiel türküleri söyler, deli- kanluanmız en güzel horonu teper Kardeşler, siz nasırlı el- lerintle parlamentoya girdiği- niz zanan." Daıp gitmişim bu arada evin içine :olan ses devam ediyor. "Kırdeşler, bu ükede alt- mışb^ milyon kişi beş nıilyon klşi cıha zengin yaşasın diye çalışror, vergi ödüyor, sınırlar- da öliyor. Siz hiçbir zengin ço- cuğuıun şehit olduğunu gör- dünitmü? Duydunuz mı? Bu ülkee kan parasını hep yok- sulla öder. Onlar hiç bilrne- dikle-sülkelerde çokuluslu şir- ketle-n kanlı çıkarları için sa- vaşır «oralarda şehit olurlar! Karc^ler bu gidişe ancak siz dur (Kebilirsiniz. Banşı siz ge- tirebiirsiniz!" Inaia balkona çıkıp konuşma- nın hangi parti adma yapıldığına bakmıyorum. .\ma konuşulanla- rtn çok hoşuma gittiği açık. Öğ- rencilik günlerimden Hukuk Fa- kültesi'nin büyük dersliklerin- den birinde yapılan bir toplantı geliyor aklıma. Kıyasıya bir tar- tışma. sonuç: "Mazlum ülkelerin emper- yalist ülkelere karşı verdikleri savaş kutsaldır. Gene halkın egemen güçlere karşı verdiği savaş da! Bunun ötesinde her türlü savaş saldırganbktır ve sadece silah tüccarlannın işine yarar!" "Kardeşler, dış borcumuz neredeyse bütçemizi geçti. Hiç durmadan içte ve dışta tefeci- lere para ödüyoruz. Bu neden- den çocuklanmız okula gide- miyor, hastalanmız hastane kapılannda ölüyor. emeklileri- miz ise banka kuyruklarında! Yardım adı altında gelen borç milyarlarca dolar, bankalann içini boşaltan patronlan kur- tarmaya harcandı. Şimdi on- lar ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar ve sen çocuğunun kitap parasını bile bulamıyor- sun. Kardeşler, bir kere daha oyuna gelmeyin. Çocuklarmız için, kendiniz için oy verin!" Metin tümüyle solda bir me- tin, artık vakti geldi diyorum ve balkona çıkıp haparlör sesinin geldiği yere bakıyorum. Bir mi- nibüs, her tarafı bayraklar \e afişlerle süslü, pazann tam ba- şmda durmuş. pazarcılara, alış- veriş yapanlara sesleniyor. BirdenTürkiye Komünist Par- tisi'nin ilk gördüğümde gülüm- sediğim ve çok naif bulduğum afışinin minibüsün arkasına ya- pıştınlmış olduğunu fark ediyo- rum. Afişte karikatür gibi bir çöpten adam \ar. bir de şu yazı: "Paranın saltanatı varsa hal- kın da Komünist Partisi var!" Vay canına. Komünist Parti bizim pazann tam önünde durmuş. propagan- da yapıyor. Şükür, bugünle- ri de gördüm diyebilirim ar- tık. Yıllardır 1 Mayıs'larda yaşanan sıkıntılar. eski tü- feklerin bir sürek avı biçi- minde süren gözaltı mace- ralan. kendimin Beylerbe- yi'nde bir kahvenin önünde bir sokak oyununu oynarken sa- dece "Kahrolsun Amerika" dediğim için gözaltına alınmam bir bir aklıma geliyor ve ses de- vam ediyor: "Kardeşler!" işe bakın siz. bu sözcük ne çok anlam yüklüy- müş. Bütün bilgilerim tek tek akıyor önünden. Lenin'in Ekim thtilali'nde geniş kitlelere söy- lediği sözler geliyor aklıma. onu Rusça "kardeşler" derken gör- düğüm fılmler. "Kardeşler!" evet, düşünme- ye başlıyorum. ben o> r umu nasıl kullanacağım, nasıl kullanmalı- yım. kendım için bir kerecik kar- deşler demek geçiyor içimden, hiçbir hesap yapmadan. sadece bir sözcüğün yüklendiği tüm an- lamlar için: "Kardeşler!" seyreyleisil(a yahoo.com Dünya bu ııüfusa bakamaz durumda AHMET ŞEFİK TR.4BZON - Amerika Birleşik Devletleri (ABD) IlinoisÜniversitesi Farmakognazi Anabi- lim Dalı Kürsüsü'nden İngiliz Prof. Dr. Geoffrey A. Cordell. 2050 yılında insanlığın öncelikli beş ana sorununun su. yiyecek. sağlık, ilaç ve enerji olacağını açıkladı. 6 mılyan geçen dünya nüfusu- nun. 2050 yılında 9 milyara yaklaşacağmın tah- min edildiğini anımsatan Cordell, dünya kaynak- lannın bu kadar nüfıısa bakamayacağını iddia et- ti. tarıma gerekli önemin verilmesi gerektiğini söyledi. Yakın bir gelecekte ilaç fıyatlannın ast- ronomik rakamlara ulaşacağı uyansında da bulu- nan Cordell. Irak savaşının gündemde olduğu bir dönemde ABD'nin dışa bağımlılığı ortadan kal- dınnak için tanma milyarlarca dolar destek ver- diğini bildirdi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) tarafın- dan düzenlenen "Birinci Uluslararası Doğal Ürünler Kimyası Kongresi"nde oldukça ilgi çe- kici bir sunum yapan Prof. Dr. Cordell. bir bilim adamı olarak asıl endişe duyduğu alanın gelecek- te insanlığa yetecek kadar besin ve ilacın buluna- mayacağı olduğunu ifade etti. Cordell. "Biz 9 milyar insana yetecek ilacı. yiyeceği, suyu na- sıl bulaeağız, bunu hep beraber düşünelim.Av- rupa ve ABD'de kullanılan ilaçların yiizde 70'i petrole dayalı, laboratuvar ortamında sentetik üretilmektedir. Doğrudan bitkilerden üretilen ilaçların oranı yüzde 25'tir. Petrole dayalı her şeyin fiyatı artacak. Fabrikalarda elde edilen ilaçlar da dahil, ilaçlar astronomik rakamlara ulaşacağı için ancak çok az bir kesim kullan- ma şansına sahip olacak" uyansında bulundu. Bilım dünyasında yeni bir düşünce kavTamı ge- liştiğıni. bu düşünceyi, "Biz öyle bir sistem ge- liştirmeliyiz ki sürekli kendisini yenilemeli"di- ye özetleyen Prof. Dr. Cordell, aslında bu düşün- cenin ilk insanlar tarafından kaynaklann ekono- mik kullanımı ile başanlı olduğunu ve evrenin bugünlere ulaştığını kaydetti. Cordell şöyle dedi: "Amazonlar'da yaşayan yerli orman halkı, çevresindeki doğayı sürekli yenilenebilir şekil- de kullandı.Ama biz dünyayı tüketiyoruz. İlaç- ları, yenilenebilir tarzda tüketemiyoruz. Ha- yatta daima bir denge vardır. Buradaki prob- lem, biz dünyadaki bir dengenin parçası ola- rak kendimizi görmüyoruz. Biz dünyayı kont- rol edeceğimizi düşüneceğimize, ona çocukla- rımıza ve onlann da çocuklanna armağan ede- ceği sürekli bir yaşam olarak bakmabyız." Sebze. meyve ve etere kanştınlan hormonlann etkileri sonucu ABD'de yeni kuşağın dengesinın bozulduğunu anımsatan Prof. Dı\ Cordell. hor- mona dayalı beslenme alışkanlığı sonucu buluğ çağının 9-10 yaşma düştüğü ve insanlann boyıı- nun uzamaya ve daha iri olmaya başladıklannın tespit edildiğini söyledi. Tanma Destek Programı Prof. Dr. Cordell. ABD hükümetinin, milyarlar- ca dolan tanma destek için ayırdığını anımsattı ve "Bu yeni bir gelişme. Irak savaşının gündem- de olduğu bu dönemde yapüdı. ABD'de, mil- yarlarca doların tarıma ayrılnıası eleştirildi. Hükümet bu eleştirileri, eğer bu kaynağı tarı- ma ayırmaz ise yarın bu ürünleri dışandan it- hal etmek zorunda kalacağız biçiminde yanıt- ladı" açıklamasında bulundu. Milyarlarca dolan tanma ayıran ABD'nin. ül- kede küçük ve büyük çiftçiliği desteklemeye baş- ladığının altını çizen Prof. Dr. Cordell, bu çiftlik- lerde doğal ürün elde etmek için bütün aşamala- nn kontrol altında tutulduğunu vurguladı. tngiliz bilim adamı, Karadeniz ve Türkiye'nin çok zengin bir biyo çeşitliğe sahip olduğunu be- lirtti ve şöyle devam etti: "Trabzon'da hem kara hem de deniz kayna- ğına sahipsiniz. Onun için burada bir denge ya- ratmalısınız. Hem endüstriyel olanakları kul- lanmahsınız hem de doğanın kendisini yenile- mesini sağlamalısınız. Bölgenin biyo çeşitlili- ğinden önemli değerler elde edebilirsiniz. Ör- neğin. en fazla satılan kanser ilacı, Kuzeybatı Amerika 'da Washington Oregon'da yetişen bir ağaçtan elde edilmiştir. Bir yılda bir buçuk mil- yar dolarhk ilaç satılıyor. Bu ağacın 20 yıl ön- cesine kadar hiçbir değeri yoktu. Olanaklan- nızı ve şansınızı buna göre ölçüp değerlendirin. Bunu için KTÜ Kimya Bölümü' ndeki çalışma- lara destek verilmeiidir." GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Ardından ekledi: "Kazının heyecanına eserlerisağ- lam çıkarma kaygısı eklenir. Bu eserler incelenir, ge- rekirse yayını yapılır. Ama bazen öyle olur ki, depo- ya koyduğunuz eserdeki ilk anda gözden kaçmış ay- nntı, sonraki araştırmanızda ortaya çıkar, yeniden kazı yapmış gibi zenginleşirsiniz..." Ben de benzer bir süreçteyim... 9O'lı yıllar boyun- ca her yıl planlı olarak, dünyanın bir bölgesine yap- tığım gezilerin kimi bölümlerini kitaplaştırdım. ilki, "Ülkelere değil, savaşa düşmanım" idi. Onu, Balkan- lar, Orta Asya, Yemen, Çin izledı... Bu gezilerin ar- şivini çıkarıp masaya döktüğümde gördüm ki, bü- yük bir bölümü kitaplara aktarmamışım. Tıpkı arke- oloğun söylediği gibi, depoya koymuşum... Şöyle bir silkeledim, ilk gezi kitabı 3-4 dal verecek... Kahire'de Al Ahram gazetesindeki odasında Ne- cib Mahfuz'ia yaptığımız söyleşide her konuya gir- mişiz. Niye bende mahfuz kalsın! Bağdat'ın güneyindeki Babil kentinin kalıntıları arasında gezintiyi kısa tutmak haksızlık olur. Ba- bil'in asma bahçelerini ararken not düşmüşüm: "Tarih Sümer'le başlar, semehe devam eder!" Hoştur söylemesi 80 kadar ülke dolaştım. Pek çoğunda hiç de özel çaba harcamadan Türklerle karşılaştım. Meksico City'de de Kırımlı bir aile ile sohbet ettikten sonra Azteklerden kalan Teotiho- acan'daki güneş ve ay piramitlerini dolaşırken gün- lüğüme takılmışım: "Şimdi ister misin bu piramitle- rin altından da Pir Hamit adlı bir Türk ustanın imza- sı çıksın!" Barutun avantajıyla beyazların yerle bir ettiği Az- tek uygarlığından kalanlan yerinde gördükten son- ra bir ikilik çıkarmadan da geçmemişim: Buranın gerçek sahibi Azteklerdi. Barut olmasaydı onlar az teklerdi! Ne kadar liberalleşsek? Konu gezi olunca harita haritayı açtı ama, beni bu yazıya iten geçen günlerde AA'nın geçtiği Nikara- gua kaynaklı bir haberdi: "Bugün açlıktan 7 kişinin öldüğü açıklandı!" Kahve çiftliklerinin yüzde 95'inin çokuluslu şir- ketlerın elinde olduğu Nikaragua'ya 1994'te gitmiş- tim. Haberi okuyunca, sohbet ettiğim gazeteciler, başkent Managua sokaklarındaki dilenci rekoru, yüksekçe bir tepeden Managua'ya bakınca kenti ör- ten cennet yeşilliği gözlerimin önüne geldi. Panama'dan sonra iki okyanusu kanalla birleşti- rebilecek coğrafi özelliğe sahip tek yer olan Nika- ragua bu kadar zengin toprakların üzerindeyken in- sanları neden açlıktan ölüyor? 1970'li yıllan okuyanlar, anımsayanlar Nikaragua deyince ilk şu ismi söyleyecektir: Daniel Ortega! Somoza'nın diktatörlüğüne son veren Sandino- ların lideri Ortega, iktidara geldiğinde ilk iş olarak şunlan planladı: - Kahve plantasyonlanndaki Amerikan şirketleri- nin ayncalığına son vermek. - Dengeli bir toprak reformu yapmak. Dönemin ABD Başkanı Reagan, el altından Iran'a silah satışını destekledi. Buradan elde edilen gelir Orgeta yönetimini devirmek isteyen kontralara ve- rildi. Kontralar kamplarını da komşu ülke Hondu- ras'ta kurdular. Bu durum Nikaragua ile Honduras'ın arasını açtı. Ortega yönetimi bütün geliri sınırdaki sorunu çözmeye ayırdı. Ülke fakirleşince Ortega 1990'daki seçimi kaybetti. Yeni yönetim Amerikan şirketlerinin tüm ayrıcalıklarını iade etti. Ortega yanlılarıyla sohbet ederken şu sorunun yanıtını anyorlardı: - Başkatürtü ABD'nin bizim iktidarımızı kabul ede- ceği yok, acaba yönetime gelmek için biraz liberal- leşsek mi? Yeter, noktayı koyalım... Tanmını çokuluslu şirket- lere teslim eden, verimli topraklara sahip Nikara- gua'da insanlann açlıktan ölmesinin bizimle ne ala- kası var! ankcum@rtnet.net.tr ANAPMKYKüyesine 'çete'tutuklaması ANTALY.VANKA- RA (Cumhuriyet) - ANAPMerkezKarar Yö- netim Kurulu (MKYK) üyesi \e eski Samsun Milletvekili Süleyman Yağcıoğlu, "çete kur- mak" suçlamasıyla tu- tuklanarak cezaevine ko- nuldu. ANAP'ın kurucu- lanndan olan ve Turgut Özal'ın başbakanlığı dö- neminde miletvekilliği yapan Yağcıoğlu, "Bü- tün iddialar yalan. Bana komplo kurdular" dedi. Alınan bilgiye göre, Antalya'da Peker Ku- vıımculuk'un sahipleri Süreyv a Pekel ve Kemal Peker'in, kendilerini darp ve tehdit eden bir grubun, 1 trilyon 100 mil- yar lira istedikleri iddi- asıyla Antalya Cumhuri- yet Savcılığı'na şikâyette bulunmalan sonucu so- nışturma başlatıldı. An- talya Kaçakçılık ve Orga- nize Suçlar Şube Müdür- lüğü ekipleri, aralannda eski ANAP Samsun Mil- letvekili SüleymanYağcı- oğlu'nun da bulunduğu 7 kişi için "Cürüm işle- mek amacıyla teşekkül oluşturmak" iddiasıyla gözaltına alınma emri çı- kardı. Olayda adı "ara- cı" olarak geçen ve Sü- reyya Pekel ile Kemal Pe- ker'i telefonla arayarak tehdit ettiği iddia edilen firari sanık Süleyman Yağcıoğlu da Ankara Ka- çakçılık ve Organize Suç- lar Şube Müdürlüğü ekip- leri tarafından gözaltına ahnarak Antalya'ya geti- rildi. Sorgulamanın ar- dından adliyeye getirilen Yağcıoğlu. soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Sav- cısı CaferTüfekçi'ye iki saat süreyle ifade verdi. "Çıkar amaçlı suç ör- gütü kurarak haksız ka- zanç sağlamak, örgüt adına zorla tahsilat yap- mak ve faaliyette bulun- mak, tehdit" iddiasıyla nöbetçi ağu" ceza mahke- mesine sevk edilenYağcı- oğlu, tutuklanarak ceza- evine konuldu. Mahke- menin ardından gazeteci- lerin hakkındaki suçla- malarla ilgili sorulanna Yağcıoğlu, "Bütün iddi- alar yalan. Bana komp- lo kurdular" iddiasında bulunarak vanıt verdi. rahat uyu BÜYtJî KÜÇttl AgK 'LA YEFİLEIf Tlre GınnliM. 5 Mart ?M? Jonn< Dyıtıoml. Fınancol Times. 1 Mıyıs ZMB. rtta tepıten "Hejif" fitmtnm sansûr kurvlu tars'tndan yasaUanms^jyfs. kaçmılmaı tnçimde ylus ~' yanşma" bölûımjne odaklandı." Hanni MoreMi. 2002 istanbııl Filn Fesliıali >apanış tomıyrnsındaıı. .. sınerv stıfte gdsıeıMıgı gibi sıöece popcorn Hegıldır ü takkıntü önemliseyler soyletnektır.' Şitaan Güınir. 'SevçıytmtyasaMtyüfiar r YıMg »eırtn. HefimabirefHeiirt!!' fîsıın Demirel. BiraJiayJ(i*to(*m,'m
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear