01 Ocak 2025 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
.21 OCAK 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA lİılVVJİl vJİYİJ. / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Kontrol mühendislerinin saptamalannın ve uyanlannın dikkate alınmadığına ilişkin belgelere ulaşıldı Galata'da işlerkanşıyorFAIMAKOŞAR îstanbul Teknik Üniversitesi (ÎTÜ) Ar-Ge tşletmesı'nin Eylül 20O1 tarihli "Yeni Galata Köprüsü Kontrolü" raporunu inceleyen TMMOB Inşaat Mühendisleri Oda- sı (İMO) Istanbul Şubesi Başkaru Cemal Gökçe,rapordadile getirilen "risklerin", gelecekte olabilecek **can ve nıal kayıplannm önlenme- si" i;in dikkate alınması gerektiği- nı söyledi. Gökçe, rapora göre, "Biz doğru yapük, tehüke yok" anlayı- şıyla hareket edilmesi durumunda ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalı- nabileceğini ifade etti. Öte yandan, birinci dereceden so- rumlu kontrol mühendislerinin ta- mırden önce saptamalannın ve uya- nlannın dikkate alınmadığına iliş- 'Yanlışta ısrar edllmemeli' rrü'nün raporunu inceleyen TMMOB înşaat Mühendisleri Odası Istanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe: Gelecekte olabilecek "can ve mal kayıplannın önlenmesi" için raporun dikkate alınması gerektiğini söyledi. Gökçe, "Yanlışta ısrar edilmemeli" dedi. KÖprÜ Ortada kaldl Sorumlu kontrol mühendislerinin tamirden önce uyanlannın dikkate alınmadığına ilişkin belgelere ulaşıldı. tlgili kuruluşlann açıklamalan ise yetersiz. Karayollan Genel Müdürlüğü: Bekliyoruz. STFA: Söyleyecek sözümüz yok. tstanbul Büyükşehir Belediyesi: Köprüyü alamayız. kin belgelere ulaşıldı. Yüzde 95'i tamamlandığı halde daha önceki yıllarda sürekli tamir- lerle gündemde kalan köprüden kuşku uyandıran sesler çıkması ve ardından çatlaklann saptanması üzerine art arda uyanlar yapan mü- hendislerin deney ve tahkik taleple- ri "müteahhidin bütün eksildikleri giderme taahhüdünde bulunduğu gerekçesiyle'' dikkate alınmadı. Ele geçen yazışmalara göre birin- ci dereceden sorumlu kontrol mü- hendisleri 1999 yılında, yani köprü- deki tamire başlanmadan önce, yan- lış onanm projesi uygulanmaması için tahkik ve deneyler yapılmasını istedi. Mûhendiskrden şartfa onay Köprünün müteahhıdi, STFA- Thyssen Konsorsiyumu'nun tamir projesini, "proje hatasuıdan kay- naklanan sorunlan gidenneyeceği, yanhşveeksikolduğu" gerekçesiy- le onaylamayan mühendisler, Ka- rayollan Genel Müdürlüğü'nün "Müteahhit projesine giiveniyor, yi- ne sorun olursa bize tamamen gi- derme taahhüdü vermiştir" yanıtı- nı aldılar. Bunun üzerine "şarth onay" veren mühendisler, STFA- Thyssen Kon- sorsiyumu'nun, verdiği taahhüdü geri çekmesi üzerine aym talebi ye- niden gündeme getirdiler. Karayol- TATÜRKHAVALtMANl TAMAMLANINCA DA YOLCU TRAFİĞİNE YANIT VEREMEYECEK Havalimaıılan gelecek için yetersiz • Yıllık kapasitesi 14 milyon olan Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nde, yolcu trafiğinin 2010 yılında 28 milyonu aşması bekleniyor. İnşaatı süren ve tamamlanmasıyla 2004 'te kapasitesi 20 milyona çıkacak terminalin, bu yolcu trafiği karşısında "yetersiz kalacağf belirtiliyor. tSTANBUL (AA) - Mevcut yapı- sıyla yaklaşık 14 milyon yolcuya hizmet verebilen Atatürk Havali- manı Dış Hatlar Terminali ile 3 mil- yon yolcu kapasiteli Sabiha Gökçen Havalimanı Dış Hatlar Termina- li'nin, yolcu trafiğinin 28 milyonu aşması tahmin edilen 2010 yılında "yetersiz kalacağT bildirildi. Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'ni işleten Tepe Akfen Vie (TAV) Konsorsiyumu'nca hazırla- nan, havalimanının mevcut duru- mu, yapı ve teknik özellikleri ile önceki dönemlerle karşılaştırmah değerlendirme sonuçlannın yer al- dığı "Beyond ConstnıctioıT adh ki- tapta. gelecek yıllara ilişkin tahmin- lere de yer verildi. Yeniektesisler Kitapta, 1990'da 4 milyon civa- nnda olan yolcu sayısının 1992'de 5 milyon, 1994'te 6, 1996'da 9, 2000'de 10 ve 2001'de 11 milyon •m, Atatürk Havatimanı Dış Hatlar TerminaB'nin, Sabiha Gökçen'in devreye girtnesine karşuı yetersiz kalacağı hesaplamyor. olarak gerçekleştiği kaydedildi. Bu yılki yolcu sayısının 12 mil- yon olmasının beklendiği, 2003'te 14 milyon, 2004'te de 15 milyonu aşacağı vurgulanan kitapta, "2000'lerin Ukyılında hizmete girip 2004te yapımı tamamlanacakek te- sislerie tam kapasite çahşması bek- lenebilecek Dış Hadar Termina- li'nin, yolcu akışı öngörüsü olarak da yaklaşık 15 milyon makul göriil- müştür'' denildi. 2005'te yolcu sayısının 15 mil- yon, 2006'da 19 milyon, 2007'de 21 milyon, 2008'de 23 milyon. 2009'da 25 ve 2010'da da 28 milyonun üze- rine çıkmasının beklendiği ifade edilen kitapta şunlar kaydedildi: "20 yü sonranın perspektiflerinde havalimanınııv, hemen yapımı öngö- rülen ilave tesise rağmen yetersiz ka- lacağı düşünübnektedir. Buna göre, mevcut tesislere yeni ek tesisler ya- pıhnası gündeme getebflecekar." Pendik Kurtköy'deki Sabiha Gökçen Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nin yolcu kapasitesinin, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Ter- minali'nin kapasitesiyle toplamı bile 2010 yılrnda bekîenen yolcu trafiğini karşılamaya yeterh görün- müyor. 2010'da 28 milyonun üze- rine çıkması bekîenen yolcu sayı- sına karşılık, her iki havalimanuı toplam yolcu kapasitesi yaklaşık 23 milyon. lan 17. Bölge Müdürlüğü'ne hâlâ süren onanmla ilgili taahhüdün or- tadan kalktığını anımsatarak bunun sonucunda "tasdik şarü" ortadan kalkrmş bir tamir projesi uygulan- dığım anlatan mühendisler, itirazla- nnda şöyle dediler. "Sonuç olarak gelinen noktada tamirden sonra çeük köprü kapak- lannda teknik olarak tehlikeli ola- bilecegi hususu mühendisin ilgi ya- zısmda belirtilen sehmler oluşmuş- tur. Bu sehm nedenlerinin müteah- hit projecisi tarafından açıklanma- sı gerekmektedir. Bu nedenle mü- hendis, çauşmalan durdurmuş bu- lunmaktadır. Buna bağb olarak de- neylerle ilgili testlerin de acilen baş- latılması çok zanıri ve hayati bir önem almıştır." Mühendislerin ısrarlı talebi ve so- nımluluğu kimsenin üstlenmemesi üzerine STFA- Thyssen'e yazı ya- zan Karayollan 17. Bölge Müdürlü- ğü; "Esasen idareye verilen projele- rin dinamik tesirier de dahil ohnak üzere emniyeüi ve yeterii olduğuna inanıhyorsa, bağımsız bir kuruluşa yapürüacak tetkik ve tahkik sonuç- lanndan da çekinilmemelidir" dedi. Böylece, ÎTU Ar-Ge îşletmesi'nin deney yapması sağlandı. Gökçe: Niye sakhyoruz? İMO şube Başkanı Gökçe, "Can ve mal güvenliğini tehditeden sonuç- lara ulaşümıştır. Yanlışta ısrar edil- memeti" dedi. Gökçe. "Bu konuda, 'biz doğru yaptık" anlayışryla can ve mal güvenliğinin tehlikeye aülması ve bu ülkenin kaynaklannın, mflyon- larca dolaruun boşa harcanması söz konusu. Bu iki olay ayn değerlendi- rilmeli. Niye sakhyoruz ki" dedi. Gökçe, aynca, bu riskleri saptayan ve dile getirenlerin kendilerini sa- vunma durumunda hissetmemeleri gerektiğini belirtti. Köprü ortada kakh Karayollan Genel Müdür Yardım- cısı Zeki Numanoğlu, 7-8 Şubat'ta yapılacak değerlendirmeye kadar ye- ni bir açıklama yapdmayacağını söy- ledi. Tamirden önce köprüyü sorun- lu haliyle devralmayacağını belirten Istanbul Büyükşehir Belediyesi ise ÎTÜ'nün Eylül 2001 tarihli raporu üzerine köprünün işletmesini alma- yacağım açıkladı Belediye'nınAtel- yeler Müdürü Safa Şahpatoğlu. "Ra- por olumsuzdur. Bu durumda, köp- rününişktmesinialma>acagız"' dedi. Köprüyü yapan STFA- Thssen Konsorsiyumu adına aranan STFA Genel Müdürü Ibrahim Özen de "Bu konuda basına söyleyecekleri bir şey obnadığuu" bildirdi. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Eğer... Başbakan'ın ABD gezisinden geriye başandan çok geleceğe yönelik beklentiler kalıyor. Gezinin en be- lirleyici noktası olan, Başbakan'ın ABD Başkanı ile görüşmesinde sonuçlar bunu doğruluyor: Askeri yar- dımları kurulacak bir komisyon ilerde karara bağla- yacak; ABD Irak'a saldırırsa Türkiye'ye danışacak ve ekonomik yardımın yerini ticaret alacak. • * • Türkiye ekonomisi açısından göreli olarak önemli ve olumlu sayılması gereken, yardım yerine ticaret önerisidir. Ancak, anımsatmakta yarar var; Türkiye'yi yöne- tenler, VVashington'a bu çekici öneriyle önceleri de çok gittiler; bu gidişlerin en ünlüsü 1980'lerin başın- da gerçekleşti. IMF ve Dünya Bankası destekli istik- rar programı uygulamaya konulmuştu. Türkiye, iç ve dış sermaye çevrelerinın ve onlan destekleyen ba- sın-yayın sözcülerinin alkışlan arasında, dışa açılıyon savunuculannın deyimiyle bir büyük dönüşüm ge- çiriyordu. IMF'nin istekleri yetersiz bulunuyor; bun- lardan fazlası yapılıyordu. Ülke artık, ABD'nin eko- nomik yardımını değil, ticaretini istiyordu. Yirmi yıl öncesınin parlak sözlerinden geriye, yük- sek enflasyon, hayali ihracattan banka soygununa uzanan vurgunlar; aklanamayan kara paralar; her yıl katlanarak büyüyen iç ve dış borçlar kaldı. IMF ve Dünya Bankası'nın o büyük övgüleri ve Türkiye'yi öbür azgelişmiş ülkelere örnek ülke göstermesı, 1990'larda yaşanan ve şu sırada yaşanmakta olan ağır ekonomik çöküntüyü önlemeye yetmedi. • • • Yıllar sonra Türkiye Başbakanı ABD'ye aynı öneri ile gitti. Böyle bir onerinin karşılığı yalnızca evet ola- bilirdi; öyle de oldu. Ancak bu evetin içi boştur. Neden mi? ABD Avrupa Birliği (AB) ile ındirimli gümruktarifesi uyguluyor. Türkiye deAB ile 1995'ten bu yana gümrük birliği yapmış bulunuyor. Ancak bü- yük dost ABD, AB ile yaptığına benzer bir gümrük kolaylığını Türkiye'ye yapmıyor. Bunun sağlanması hükümet için başan olabilirdi; olmadı. Bu bağlamda vurgulanması gereken bir nokta var. 11 Eylül olayı sonrasında Türkiye'nin uluslararası konumunun güçlenmesi, AB'ye tam üyelik için yararlanılma- sı gerek bir gelişmedir. Başbakan'ın gezisinde Tür- kiye'nin AB uyelıği konusunun öncelikli tutulduğu söylenemez. Ancak, geçen perşembe günü Cumhuriyet'te ak- tantdtğı gibi, ulustararası sermayenin sözcüsü sayı- lan Wall Street Journal gazetesi, ABD yönetimine ya da uluslararası sermaye çevrelerine "IMF'nin Tüıki- ye'yi katletmesine izin vermeyin" çağnsı yapıyor. Bu çağnnın oralarda yapılmasını ya da oralardan gelme- sini, IMF'nin yerli alkışçılannın nasıl karşılayacağı, onlann kendi sorunudur. Bu çağnyı asıl tartışması ge- rekenler, ulusal üretim olanaklannın genişletilmesini isteyenler, yani bu ülkenin gerçek sahipleri olma- lıdır. Asıl nokta budur: daha doğrusu bundan sonrası önemlidir. önce birgerçeğin altı çizilmelidir: Ticaret yapılabilmesi için, ticarete konu olacak mal ve hizmet üretilmelidir. Işin temeli üretimdir. Yalnız ve ancak kalitelı ve ucuza mal edilen ürünleriedir ki ABD'ye ticaretin arttınlması önerisinin anlamı olabı- lir; içi doldurulabilir. Uluslararası yarış nitelikli üre- tim yanşıdır. Bu nedenle Türkiye ekonomisinin yüzünü üretime çevirmesi için hükümet gerekli ekonomi politikası önlemlenni hiç zaman yitiımeden almalıdır. Eğer bu yapılmazsa, Wall Street Journal'in dedıği gibı, "enin- de sonunda yeni birkriz daha patlak verecektir". Ta- nm, sanayi ve hizmet sektörterinde üretimin canlan- dınlması, bir bütünlük içinde düzenlenmezse, son çeyrekyüzyıl boyunca yaşanan ekonomik sıkıntılar, tekrarlanarak sürer gider. Toplum da kuş yavrulan- nın analanndan yem beklemeleri gibi, yeni bir baş- bakanın, ülkenin bulunduğu coğrafyadan kaynakla- nan askeri örtemine dayalı olarak sağlanan dış yar- dımlan almak için yeniden ABD'ye bir kez daha uçu- şunu bekler. yakup(« metu.edu.tr MKEK'nin silahları bozuk cıktı ANKARA(AIVKA) - Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'mın raporuna göre, Makine Kimya Endüstrisi Kunımu'nun Emniyet Genel Müdürlüğü'ne tesüm etmesi gereken 15 bin adet tabanca anzalı ve bozuk çıktı ve teslımatı 11 ay gecikmeyle yapıldı. MKEK, Emniyet Genel Müdürlüğü ile 16 Temmuz 1999 tarihinde imzalanan 5 bin adetlik 3 partilik toplam 15 bin adet 9x9 mm. çapındaki yan otomatik Yavuz-16 tabancalannın tesUmatmda, sondalama usuKiyle atışlar yapıldı. 11 ay sonra Atışlar sonucunda tabancalar şartname koşullannı tam karşılamadığı için kabul edilmedi. Anzah ve bozuk tabanca kaf ilesi, anzalar giderildikten sonra, son teslim tarihi 16 Aralık 1999'dan 11 ay sonra 6 Aralık 20O0'de teslim edilebüdi. Raporda, 2001 yılı içerisinde Milh Savunma Bakanlığı'nın açtığı toplam 16 bin 308 adet 9x9 mm'lik yan otomatik tabanca ihalesinde de MKEK'nin özel şartname ile teknik şartnamelerde istenen koşullan karşılamadığı için elendiği de yer aldı. TSK'nin gelecek 10 yılda 30 miryar dolar, 25 yılda 150 miryar dolarlık tedarik planlannın, önemli bir pazan ortaya çıkardığı da kaydedilerek MKEK'nin üstlendiği göre\'leri yerine getirebilmesi ve dünyadaki gelişmelerin gerisinde kalmaması için günun teknolojisine uygun olarak tesislerini modernize etmesi istendi. Seöze-meyvede aracı soygunu • ADANA (AA) - Adana Çiftçiler Bırlığı Başkanı Cumali Doğru, sebze ve meyvenin tarladan toplanıp tüketiciye ulaşıncaya kadar fıyatının astronomik rakamlara ulaştığını belirterek "Serbest piyasa ekonomisi, soygun düzeni haline getirildi" dedi. Doğru, belediyelere üreticiyle işbirliği yapmalan yönünde çağnda bulunarak Adana'da fiyatı 60- 70 bin liraya kadar düşen portakalın, Ankara'da 1 milyon 200 bin liradan satıldığını söyledi. DUTNY4 EKONOMISINE BAKIŞ /ERGÜNYILDIZOĞLU LONDM erginy(5 tr.net Filistin'le Israil arasında aralıktan bu yana sürmekte olan "ateşkes" geçen hafta bitti. "Banş Süreci" tam anlamıy- la çıkmazda. Ancak Filistin tarafında, bu çıkmazı aşmaya yardımcı olabilecek ki- mi gelişmelerin filizlerinin yeşeımeye başladığını düşünenler de var. Bu sıra- da "terorizme karşı savaşın" karma- şıklığının, ABD açısından çelişkili sonuç- lar üretmeye başladığını söylemek mümkün. Bu savaş sayesindeOrta As- ya'ya yerleşen ABD, ironık bir biçimde, Ortadoğu'daki en büyük üssünü elin- den kaçırma tehlikesiyle karşı karşıya. Diğer taraftan, bölgede iran'dan Suri- ye'ye, Umman'dan Mısır'a kadar başka ilginç gelişmeler de var. Fllistinde bir üçüncü yol mu? Israil yargısız infazlara devam ediyor, Hamas da her yargısız infaza bir ıntihar eylemiyle cevap veriyordu... Derken ge- çen hafta, Hadera'dadini birtöreneya- pılan makıneli tüfekle ıntihar saldırısının bir Tanzim üyesi tarafından gerçekleş- tirilmiş olması "rutini" bozdu: Bu saldı- rı, Filistin Idaresi'nin askeri güçlerinin de Hamas ve Islami Cihad örgütünün yöntemlerini benımsemeye başladığını gösteriyordu. Bir Israil askeri yetkilisine göre "bu, yeni ve korkutucu bir geliş- meydi" (New York Times 19/01). Isra- il Genelkurmay Başkan Yardımcısı Ya'alon'a göre şimdı, "Israil, Oslo an- laşmasıyla terk ettiği toprakları yeni- den işgal etmeyi düşünebilirdi" (Jaru- salemPost 18/01). Arafat geçen hafta hâlâ Israil birtikle- nnin kuşatması attında, fıılen göz hapsın- deydi: büyük olasılıkla, bir gün ateşkesi sağlayarak Oslo barış sürecine geri dön- menin planlarını yapıyordu. Ancak Gra- ham Usher'ın bildirdiği gibı Filistin hal- kının büyük çoğunluğu, işga) sona erme- den yapılacak bir "ateşkes "e karşıydı (El Ahram Weekly, 13/01). Filistin halkı ara- sında yapılan kamuoyu yoklamalan, il- ginç bir gelişmeye daha işaret ediyordu. Hamas, Islami Cihad ve Arafat'ın top- lam topiumsal desteği yüzde 44 düze- yine gerilemiş. Öyleyse, Edward Said'e göre, iktidarsız Arafat'la, dinci fanatikle- rin destekçilerinin dışında, yüzde 56'lık bir topiumsal kesim var. Said işte bu yüz- de 56'nın içinde, Dr. Haydar Abdul Şa- fı, Dr. Mustafa Barguti (Tanzim liderle- rinden Marvan Barguti'yle karıştırma- yın), Yasama Konseyi'nden Raviya El- Şava ve Kemal Şirafi, yazar Hasan Ka- dir ve Mahmut Derviş gibi aralarında Edward Said'in de olduğu birçok aydın ve siyasetçiyı kapsayan laik, demok- ratik, halkçı ve ulusalcı bir hareketin doğmakta olduğuna inanıyor (Al Ahram 15/01). Avrupa'daki aydınlar ve paria- menterlerle de dayanışma içinde olan bu hareket, Israil'deki barış hareketiyle de ittifak kurmak, işgale son vermek is- tiyor. Bu hareket Oslo barış sürecine dönmeyi amaçlamıyor; buna karşılık, Fi- listin yönetimini demokratikleştirmek, yasalann egemenliğini, yargının bağım- sızlığını, kamu fonlarının yağmalanması- nı engellemek, kamu kurumlarını dolayı- sıyla vatandaşlığı güçlendirmek, böyle- ce işgale karşı direnişe demokratik, tem- sili, dolayısıyîa çok daha güçlü bir zemin Ortadoğu Kazanıyaratmak istiyor. Said'e göre bugünkü çıkmazdan kurtulmak için bu hareketin güçlenmesinden başka yol yok. ABD ile veni ilişkiler.. ve bu sıradan iran ABD basınının Suud rejiminin "kötü yanlannı" keşfetmeye başlamasının ar- kasından (Washington Post/lnterna- olduğunu, topiumsal tabanının çok za- yıfladığını. durumunu sağlamlaştırmak için dini, biraz daha istismar etmeye ka- rar verdiğıni, bu yüzden de ABD'nin Sul- tan Hava Üssü'nü boşattmasını istedi- ğini yazdılar. Suudi yönetimi artık Irak'ın bir tehlike olmadığını düşünüyordu ve zaten bir süredir Iran'la da bir yakınlaş- ma içindeydi. Artık ABD üssü gerekli de- ğildi. hatta zarartıydı. ABD Savunma Ba- tional Herald Tribune) ne çıkacak diye beklerken geçen hafta, aslında Suud re- jiminin sıkıntıda olduğunu ve artık ABD'ye ev sahiplıği yapmak istemediği- nı öğrendik. VVashington Post ve The Guardian birer gün arayla Suud rejimi- nın bir süredir ekonomik güçlük içinde kanı Powell'ın "Bize bir talep gelmedi" demesine karşılık Suud yönetiminin, söylentileri yalanlamadığı görüldü. Bazı kaynaklar, sorunun aslında daha geçen yıl gündeme gelmeye başladığını göste- riyor. Örneğin, ABD'dekı National De- fense University (Ulusal Savunma Üni- versitesi) için yazılan bir rapor (US-Sa- udi Relations: Rebuilding the Strate- gic Consensus - Kasım 2001) sosyo- ekonomik gelişmelerin yani sırayeni ile- tışim teknolojilerinin etkisiyle Suudi reji- min temelinin zayıfladığını, bu ortamda daABD ile ilişkilerinin hemen her düzey- de zayıfladığını saptıyordu. Bu raporun yazarı Joseph McMillan, geçen hafta Capitol HİH'de yapılan bir Suudi-ABD ilişkileri forumunda, bir adım daha ileri gi- derek iki ülkenin artık aynı stratejik viz- yonu paylaşmadıklarınt ileri sürdü (VVas- hington Post 18/01). Senato Askeri Hizmetler Komitesi Başkanı Senatör Levin'e göreyse, bu koşullarda ABD'nin, istenmediği bıryer- de dahafazla kalması doğru değildi. Su- udi Arabistan'daki üssünden çekilmesi daha hayırlı olacaktı (Bloomberg 15/01). Pentagon görevlileri ise bu üs- sün ABD'nin bölgedeki variığı, özellikle de Irak üzerınde yapılan operasyonlan açısından yaşamsal öneme sahip oldu- ğunu, Irak ve Iran'a karşı salt uçak ge- milerinin caydıncılık kapasitesinin yeter- ii olmayacağını düşünüyorlardı (VVas- hington Post). Öyleyse, ABD acilen kendine, bölgede başka bir üs bulma- lıydı. Geçen hafta Middle East News Line, Umman'ın askeri harcamalann- dan kısarak sosyal harcamalannı arttır- dığını. çünkü ABD'yle askeri bağlannı daha da geliştirmeyi planladığını bildir- di. Global security.com a göre, halen en az üç ABD üssüne sahip olan Um- man yeni sosyal harcamalarta, topium- sal desteğini güçlendirmeyi, böylece de yeni üslere karşı yükselmesi olası bir muhalefeti önceden pasifize etmeyi planlıyordu. (WorldNetDaily.com, 14/01) Geçen hafta, bazı haberier, Suudi re- jiminin ayakta kalabilmek için ABD ile arasına mesafe koymaya ve "islam li- derliği" kartını oynamaya hazırlandığı- nı gösterirken bazı başka haberier de Surıye rejiminin, "siyasal İslam düş- manlığı" kartını oynayarak (Hafiz Esad 1982'de Hama'da Müslüman Kardeş- ler örgütünü imha etmiş, 100 bine yakın insanı katletmiştı. Oğlu için bundan iyi bir referans olur muydu?) ABD ile ilişki- lerini güçlendirmeyi amaçladığını göste- riyordu. Stratfor'un aktardığına göre geçen hafta ABD Kongresi'nden bir seri delegasyonu ağıriayan Suriye hükü- meti, ülke ekonomisini canlandırmak, 400 bin yeni iş yaratma planını yaşama geçirebilmek için ABD ile kuracağı bir yakınlaşma sayesinde ülkesine yaban- cı sermaye çekmeyi amaçlıyordu (17/01). Kazanın içinde, Iran'ın bölgedeki et- kisinin artmaya başladığını düşündü- ren bazı "fokurdamalar" da var: Olası bir ABD saldınsına karşı Irak, geçen haftalarda Iran'ın desteğini almayayö- nelik bir açılım başlattı (Stratfor 03/01). Önceki hafta yakalanan silah yüklü ge- mi, bir JINSA raporuna göre, İran'dan geliyorve Mısır'a gidiyordu. Kargo, bu- radan gizlice Filistin'e sokulacaktı. Middle East Realities in bir yorumu- na göre (16/01) Arafat, Filistin yöneti- mini İran etkisine açmıştı. Suudi reji- miyle İran arasındakı "Gtefanfdagide- rek gelişiyordu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear