Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 2002 ÇARŞAMBA
12 KULTUR kutturCocumhuriyet.com.tr
Sestekrareder,zamangeçerKedi miyavlamalan, sokak sesleri, Anadolu ezgileri birbirine kanşıyor Baba Zula'nın müziğinde.
Film ve oyun müzikleri yapmak için bir araya gelen ekip, yaptığı müziği, halk müziği olarak niteliyor.
MELTEMKERRAR
Ilk kez 1996'da Derviş Zaimin 'Ta-
buttaRövaşata' filminin özgün müzık-
lerini yapmak üzere, Zen'in üç üyesi
MuratErtetEmreÖneJ ve Levent Ak-
man'ı bir araya getiren Baba Zula te-
sadüfler, tuhafkarşılaşınalar, tanışıklik-
larla yeni isımler ekleyerek devam edi-
yoryohına. Ameıikaiı HHamMacBedı,
klarinetçi SetimSesler, Kanadalı Bren-
na Mac Crimmon, Tom Haits'le çalı-
şan saksofoncu Ralph Cameyve geçen
yıl Babylon'da verdikJen bir konserde
birarayageldüderi SamhaBerksoy. Ba-
ba Zula'yla müzik yapan her birinin
ayn bir bikâyesi var.
Onlan hâlâZen sananlarbirvana,kon-
serlennı kollayan müdavimleri hiç de
az değü. Tabutta Rövaşata'nınardından
AhrnetÇadıra'nın 'RenkBTürkçe'fil-
minin müziklerini de yapan grubun
ikinci albümü Doublemoon'dan 99'da
çıkan '3 Oyundan 17 Müzfc' farkh ti-
yatrolarayapnklan müzüderden oluşu-
yordu. SaintEsupery'nin Beko Çocuk
Tiyatrosu'nda sahnelenen 'Küçük
Prens',Perihan Mağden'in şiirlerinden
uyarlanan Izmıt ŞehirTiyatrosu kapsa-
mındaki Açık Tiyatro'nun sahnelediği
'MırtfekKazabn', Bilsak Tiyatro Atöl-
yesı'nın 4
KurtağaCKkiileri',EmreKo-
yuncuoğta'nun Izmit Şehir Tiyatro-
su'nda yaptığı 'Hayat Devam Ediyor'
Baba Zula'nın müziklerini yapnklan
oyunlardan..
Tavus kuşuyia dans ederken
Kanadalı bir folk sanatçısı, Anado-
lulu bir saz üstadıyla, unutulmuş klari-
net sesleri, elektronik ritimlerle buhı-
şuyor Baba Zula'da. Ama ortalıkta epey
örneğini gördüğümüz Anadolu müzi-
ğinin bugünün elektronik yorumu de-
ğil yaptıklan. Söyledikleri gibi, halk
müziğı yapıyor ve kendilerini halk mü-
ziği içinde görûyorlar. Son olarak, OD-
TU Türk HalkbUimleri Topluluğu'nun
daveti, Baba Zula'nınhalk müziği için-
de görülmesi adına çok mutlu etmiş
onlan. Bekleyenlerine duyuralım, belki
bir konser kaydı ya da başka bir
çahşma.yeni aîbüm kısa süre içinde
gelecek.
- Zen'in içinden çıkan bir grup obn
Baba Zula da, doğaçlama yapıyor ama
farkh bir doğaçlama anbnışı var.
MURAT - Zen'de müzik çok farkh,
'YARIŞMA'
Dostlar 'dan
yenioyun
Kültür Servisi - Geçen yıl 'losan-
bnm', 'Can' ve 'Oyuncu' adlı oyun-
lan sergileyen DostiarTiyatrosu, ye-
ni yılda' Yanşma' adlı yeni bir oyu-
nu sahnelemeye başlayacak. Fransız
yazar Laurent Baffie'nin yazdığı,
Umur Bugay'ın Türkçeye uyarladı-
ğı oyunun prömiyer'i 4 Öcak'ta Mu-
ammer KaracaTryatrosunda yapı-
lacak. Genco Erkal'ın sahneye koy-
duğu 'Yanşma da. Genco Erkal, Zey-
nep Irgat, Erdem Akakçe, Şebnem
Özinal ve Ziya Kürküt rol alıyor.
Cuma günleri saat 20.30'da, cumar-
tesi günleri saat 18.00'de ve pazar
günleri saat 15.00'te sahnelenecek
olan oyunda, televizyonda her gün
canlı yayımlanan bir yanşma prog-
ramının ardında reyting uğruna dö-
nen dolaplar. skandallar, yozlaşmış
kişilikler ve bütün bunlan gizleyen
renkli ve ışıltılı görünümler sergıle-
niyor. (0 212 252 59 35)
FOTOĞRAFEVt'NDE
Koç Allianz
Yanşma sergisi
Kültür Senisi-Koç AHianz-Fo-
toğrafevi işbirliği kapsamnıda 3 -
11 Ocak tarihleri arasında '8. Koç
Allianz Fotoğraf Yanşması' sergi-
si Fotoğrafevi'nin Beyoğlu'ndaki
merkezinde gerçekleşecek. Sergi,
daha önce de Koç Affianz Odftor-
yıununda yer almıştı. Koç Alli-
anz, kültür - sanata verdiği destek-
le dikkat çekiyor. Kısa bir süre ön-
ce genel müdürlük binasmdaki odi-
toryumu sanat etkinliklerine açan
şirket, fotoğraf alanında öncü ça-
hşmalanyla tanınan Fotoğrafevi'nin
kurumsal sponsorluğunu üstlendi.
Her ay bir yerli ve bir yabancı fo-
toğraf sanatçısının eserlerini ser-
gileyen Fotoğrafevı, kurslar, semi-
nerler ve söyleşiler aracılığıyla fo-
toğraf sanatını genç kuşaklara ak-
tanrken düzenlediği foto-safariler-
le de fotoğraf tutkunlanna yeni bir
kapı açıyor.
YENİ ALBÜM YOLDA - Zen grubunun üç üyesi Murat Ertel Emre Önel ve Levent Akman, Baba Zula'da yoOarnıa
Okan ve Hakan Öz'le devam ediyor. Birçok film ve oyun müziğine imza atan grubun yeni albümü ise yakmda çıkryor.
çünkü tamamen doğaçlama. Birde Me-
rih unsuru var, Zen'de ömegin. 0 olma-
dığı zaman tam anlamıyla Zen olmu-
yor. Baba Zula'nın daha farkh bir ya-
pısı var. 'Sapüuumşdoğaçlama'diye bir
şey var burda. Birtakım parçalarvar. In-
sanlann albümlerden tanıdığı parçala-
n her konserde biraz farklı olarak yo-
rumluyoruz.
OKAN - Ama saptanmış bir doğaç-
lama kesin belirlenmiş bir şey değil.
Bazen birmakam saptıyoruz, bazen ri-
tim saptıyoruz. Gerisi onun etrafinda dö-
nüyor.
MURAT - En son provada şöyle bir
şey söyledim mesela: Tavus Havası'nı
çalarken kacaman bırtavus kuşu düşü-
nün.. tüylerini açmış ve şöyle dansedi-
yor, öyle çalalım diyoruz.
EMRE - Gördüğünü müzikle anlat-
mak söz konusu olduğunda bir şekilde
doğaçlamaya gitmek zorunda kalıyor-
sun zaten Hareketleri, birebir her şeyi
saptayıp bir şey yapmak cazcılann işi
gibi. Onu kendi halinde geliştirmek da-
ha heyecan verici. Gerçekten neyin ner-
de olduğunu bilerek yapmak o kadar da
heyecan verici değil.
Görsdlik önemli
-MüziginizdegörselöğeJeridekufla-
nıyorsunuz. Iki fibnin dışında pek çok
o}ima da müzik >apnmz~
OKAN - Müzığın gorselliği de çok
önemli, o yüzden birtakım görsel öğe-
ler de kullanıyoruz. Her parçanın ken-
di havası var. Dans, müzik ve görüntü-
yü aynı anda dinleyiciye iletmekönem-
li. însanlann dans ettiğini görünce çok
seviniyoruz. Hatta insanlar konser ha-
vasından sıynlsa da yanımızda dans et-
se ne olacak ki!
-Sinemavetiyatro\apmılarınaözgün
müzikleryapr\wsunuz. Türkive'deazel-
Bkle de sinemada özgün müzik kavra-
mı otunnuş değiL Bir fümde hazn* mü-
zik ve orijinal müzik bir arada kuBaıu-
hyorgenekfc-
MURAT - Film müziklerinde oriji-
nal müziğin ve önceden yapümış mü-
ziklerin belirli dengelerde kullanılma-
sı bence en güzeli. Ama bu konuda he-
nüz oturmamış bir dunım var. 'Tabut-
taRövaşata'ya müzikyapnğımız zaman
böyle bir sorun yaşadık. Orada 'Yans-
maiar'grubunun da müzikleri kuUanıl-
mışu. Bizfilminorijinal müziklerini yap-
tık dediğimiz zamankıyametlerkoptu.
Grup isyan etti, eleştinnenlernasıl böy-
le bir şey yaparsınız dediler. Ama ya-
lan söylemedik orda. Filmde kullanılan
bütün orijinal müzikler Baba Zula'ya
aitti çünkü.
EMRE-Yansımalar grubunun ya da
onlar gibi düşünen însanlann yaptığı
eleştiriler de bilgisizlikten kaynaklanı-
YÜ Güzel Sanatlar Fakültesi'nde bir koleksiyon girişimi
Özgün baskı resmin gizilgücü
KAYAÖZSEZGİN
Güzel sanatlareğitüninin
üniversiteler düzeyinde yay-
gınlaşması, Türkiye'de zo-
runlu olarak tablo koleksi-
yonculuğunu, bu kurumlar
aracıhğıyla söz konusu eği-
timi destekleyici bir işlev
yönünde başlatacak çabala-
ra da yol açmış, zamanlabu
çabalar ciddi bir ivme kaza-
nabürniştir. tstanbul Resim-
Heykel Müzesi'nin, kuru-
luşunu izleyen dönemlerde,
Akademi'ye bağlı bir ku-
rum olarak koleksiyonunu
yeni katkılarla genişlettiği
göz önüne almırsa, aynca
Ankara'da Gazi Eğitim Ens-
rirüsü bünyesinde geniş bir
zamana yayılan bu yönde-
ki oluşumun yaratnğı biri-
kim anımsanırsa, kuruluş
şemasffida güzel sanatlar fa-
kühelerinınyeraldığı üniver-
sitelenmizde, ilerde küçük
çapta birer müzeye dönûş-
türübneküzere tablo kolek-
siyonculuğuna gidilmesini
anlamak daha da kolaylaşır.
Ünıversitelerin kendi ge-
lirleri dışında, devlet bütçe-
sinden aldıklan paym sınırh ölçü-
ler içinde kataıası, sanat yapıtı alı-
mnıı kuşkusuz güçleştirmektedir.
Bu yönde birgeUşimin, uzunzaman
gerektireceği ve yapıtlann seçimin-
de geçerli olması gereken nesnel
ölçüleri zaman zaman devreden çı-
karacagı açıknr. O nedenle, güzel sa-
natlarfakülteleri, bukonuda ümVer-
site yönerimine ışık tutabilir, yön-
lendirici birişlevüstlenebilir, daha-
sı, bir bölümunü öğretim eleman-
lannın yapacaklan bağışlarm oluş-
turacagı ilk aşamanın itici temeli
üzerinde, koleksiyonun sağlıklı bir
yol izlemesini sağlayabilirler.
Olumlu örneklenne son yıllarda
tanık olduğumuz geüşmeler de şim-
dilik bu doğrultuda biçimlenmek-
tedir.
Eskişehir ömeğinin yaşama ge-
çirümesinin arkasından, Istanbul
Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanat-
larFakültesi'nin öğretim elemanla-
n da, özgün-baskı rüründeki çalış-
malarmı, üniversitenin Kayışdağı
yerleşkesinde bu amaçla oluşturu-
lan geniş bir salonda bir araya ge-
tirerek ve bağış niteliğindeki buya-
pıtlara, bundan böyle üniversitenin
kendi bütçesiyle sahn alacağı baş-
kalannın da eklenmesi sonucunda,
zaman içinde müze koleksıyonu dü-
zeyi kazanacağını öngörerek, bu
olumlu gelişmeye yeni bir hız ver-
miş bulunmaktadırlar.
Koleksiyon, benzerlerinden fark-
lı olarak, ülkemizde aktif ve olduk-
ça da verimli bir düzey kmıliğine
ulaşmış bulunan özgünbaskı dalm-
daki ürünleri kapsadığından, boya-
resmin yaygın etkısi yanında, bu
dahnbirikünini yansıtacak birişlev-
le de donanımlı olabilir. Hatta böy-
le olması, söz konusu koleksiyona
ilgınç bir ayncalık kata-
cak; onu, benzerlerinden
farklı bır konuma da yük-
seltecektir. Türkiye'de öz-
günbaskı resim, bir an-
lamda görsellik boyutu-
nun sanatçı unajıyia öz-
gün birçerçeve içinde bü-
tünleştiğı oluşumlara ala-
bildiğine açık bir aian
kımlıği taşımaktadır.
Özellikle genç sanatçı ku-
şaklan, teknolojinin ola-
nakJannı buyönde sefer-
ber etmenin kendilerine
sağlayacağı açdımlarkar-
şısında, bu alana etkin bir
sanatçı kimliğiyle kaüa-
da bulunmaya eğilinı gös-
teriyoriar. Bu durum, ya-
kmzamaniara kadar, ikin-
ci sımf yapıt işlemi gö-
ren ve o nedenle de boya-
resminçekım alamnın dı-
şında kalan özgünbaskı
resmi, bu alanın kapsamı
içine almış, konunun me-
rakhsmı ve izleyicisini de
ister istemez olumluyön-
de etkilenmiştir. Sergile-
me ve gümrük kolaylığı
nedeniyle, gene son yülar-
da dışandan getirilen ör-
neklerinin de daha yoğun bir arnş
göstermesi. tekniğin ve bu tekniğe
ilişkin estetiğin algılanmasmda da
etken olmuşrur kuşkusuz.
Ergin tnan, Özdemir Altan, Fev-
ziKuda)ç,ZalıitBüviildşiv£»,Mııs-
talaHorasan,TomnrAtağök,Gür-
büz Doğan Ekşioğlu, tsmail tlban,
Sinan Demirtaş^trfanÖnürmen gi-
bi isımlerin yer aldığı ve zaman
içinde başka isimlenn de katılunıy-
la, Türkiye'deki özgünbaskı resim
haritasuun potansiyehni ve gerçek
boyutlanm ortaya serecek olan gi-
rişim, şimdiük çekirdek aşamasın-
da da olsa, onu kınp, Yeditepe Üni-
versitesi gibi güzel sanatlar eğjtimi-
nin örgütlendiği yeni bir ünıversite
kurumunun çaüsı altında, yeni ge-
Uşmelerin hedefine doğru yol ala-
bildiği ölçüdeamacını gerçekleştir-
miş olacakür.
yor. Biz soundtrack yaptık diyoruz.
Yansmıalar'm müziğıni başka prog-
ramlarda, belgesellerde de gördük, bu
durumda ben orijinal müzik yaptım,
diyeınezsın ki!
-Müziğinizde, zamanın içinden biri-
krine, eskiüstaüara göndenneleryapı-
yorsunuz. Unuruhnuş güzel seslere bir
rür hatniatma mı bu?
MURAT-tçinde bulunduğumuz kül-
tür... Buna Anadolu kültürü diyeüm,
bir de müzik var. Inanılmaz birçok in-
san var ve maalesef toplumumuz çok
hafızasız. Bu insanlan biz dinhyoruz,
seviyoruz, onlardan etkileniyoruz ve
heyecan duyuyoruz ve bu heyecanı da
paylaşmak istiyoruz. Üla bunlarda ha-
nrlansın gibi bir şey içinde değiliz ama
böyle bir şey olması çok hoşumuza gi-
diyor. tşte dürüst olmak dediğimiz şey
bu. Şükrii Tunar'la ilgili bir şey yaptı-
ğunızda, biri de gidip Şükrii Tunar'ın
albümünü ahrsa bu çok büyük bir mut-
luluk bızün için.
EMRE - içinde yaşadığımız toprak-
larda soluduğumuz havanın müziği bu.
Yaptıgımız biraz da 'Bunbr da var' de-
mek. Zaten kendi müziğini gehştirirken
de bu insanlardan besleniyorsun. Ama
yaptığunız bu insanlann yaptıklanm
tekrar etmek değil. Yani, oraya bir kla-
rinetçi koyarsın ve aynen onun gibi ça-
lar, bu değil.
- Ama yeni bir şeyler denerken özd-
Kkkdegeçmiştenveherkesingözünde
agıHtgi otan maııılann yapttjan «fr\jn-
nusu olduğunda,'esldyesaygtszbk' oto-
rak da aigılanabilryor bazı şeylen.
T û r k Hafif Batt Müzjğj(!)
MURAT - Mesela bana Türk müzi-
ğinden anlayan arkadaşlanm nıye elekt-
ronik çalıyorsun diyorlar, ne güzel ça-
hyorsun. Ama konserve diye bir du-
nım var. Konservatuvar bu mantıkla
kurulmuştur. Konserve bir takım mü-
zikler yapar, geçmişten gelen. Baa'da
Beethoven olsun, Doğu'da diyeüm De-
deEfendiçahnır. Bunlannda olması ge-
rekir ama özgürlük bir şekilde kısıtla-
nır. Ömeğin ArifSağ, popçulara 'Nebi-
çün okuyorsunuz!' dememeli. Niye,
belki de KaracaoğlangelipArif Sağ'ın
sazını alıp kafasında kırar, ne biçim ça-
lıyorsun der, çünkü kimse Karacaoğ-
lan'ın nasıl çaldığını bilmiyor.
OKAN - Istediğim bir plağı koyup,
üstüne davul çalamaz mıyım, böyle bir
özgürlüğum yok mu?
EMRE - 'TürkHafifBaa Müziği' gi-
bi ne olduğu belirsiz bir isimden daha
anlamh bizim yaptıgımız şey.
MURAT- Klasik olarak nitelendiri-
lebilecek Türk müziği zaten devam edi-
yor, bunun bence yenılenmesi ve bu iş
için de açık olmak lazım. Bizim müzi-
ğimizin nitehği eleşririlebilir, buna bir
şey demiyorum ama kullandığımız öğe-
lere saygısızlık etmişiz diye düşünmü-
yoruz. Biz onlan DJ teknikleriyle yo-
rumluyoruz, ama aynı zamanda 'Ru-
hun şad oisun' diyoruz.
- Ama piyasada 'yeni' olmak adma,
her yapdanıworWmusic'in içindesaya-
rak,çoksırrtanişlerde\apılrvor-
MURAT-Önemli olan niyet, dürüst-
Kik. Devamlı çahyoruz, o yüzden doğal.
Ama bunu doğal olarak yapmayan in-
sanlar olunca birdenbire sınrıyor. Dün-
ya müziği kavramı -bu turisrik dururn-
çok belli oldu. Natasha AÜas buraya
geldiğüıde mikrofonlar önünde söyle-
diğınde. şarkıcı olarak Sbel Can civa-
nnda olduğunu gördük. Ama mikro-
fonlarla, stüdyo teknikleriyle, iyi pro-
düktörler ve müzisyenlerle çok iyi al-
bümler yapılabilir ama canlı perfor-
mans veremiyor. Ama Natasha Atlas,
Trans Global Underground gibi ne ka-
dar önemli birgrubun içinde vokalist ola-
rak yer alıyor. Dünya müziği piyasa-
sında bunun gibi, biçbir şey bilmeyen
yalnızca öylegözüken insanlarvar. Ama
bence bu da olabilir, çünkü onlar ele-
necektir. Müziğin yalnızca eh't bir bö-
lüme hitap ettiğini düşünmüyoruz. Ba-
baZula olarak da hep halk müziğine ya-
km duran insanlanz. Batı muziğinin te-
orisini çok daha önce çözdüm. Tamam
bu budur, anladım ama Türk müziğini
çözmeye çalıştığımda ne kadar bunal-
dım. 0 kadar çok teori var ki, ucundan
tutacakbirşey yok. Konservatuvarda onu
öğren'yorlar, başka bir yerde başka bir
şey öğretiyorlar, en sonunda sildim hep-
sini. Halk müziğinde ne diyorlar? Bu-
nu dıyorlar. olay bitti. En temel şey bu.
Halkmüziği bence bütün msanlann mü-
ziğinintemeli. Türkmüziğinın de teme-
li, Türk halk müziği. Türk sanat müzi-
ği buradaki bütün makamlan, güftele-
ri daha eht birkitleye, padişaha, ulema-
ya sunmak için geliştirilmiş bir müzik.
Devler, Batı'nın müzik devleri halk mü-
ziği potansiyelinin farkında değiller.
Dünya müziği prodüktörleri ancak pop
müziğini değerlendırebilecek kültüre
sahipler. 0 yüzden ancak onlarla ilgi-
leniyorlarve onlan ileri sürüyorlar. As-
hnda halk müziği hep var ama git gide
tükeniyor.
DEEVE GÖLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Yriın Şiip Krtapları
Gelenek olmuş, takvim yılı değişirken geçen yı-
la ilişkin değerlendirmelefde bulunmak, yılın önem-
li olaylannı yeniden anımsatmak, binbirgelgit için-
deki günümüz insanına düşüncelerini berraklaş-
tıncı şeyler söyleyebilmek...
Ben de yeni yılın bu ilk yazısında, geçen yıl ya-
yımlanan şiir kitaplan içinde beni en çok etkileyen-
lerden, kendimce değerli bulduklanmdan söz et-
mek istiyorum.
Bana göre, geçen yıl içinde yayımlanan önem-
li şürkitaplannın başında Cevat Çapan'ın Ne Gü-
zel Yolculuktu Aklımdan Çıkmaz'i geliyor.
Şiir yazmaya çok genç yaşta başlamış olması-
na karşın, araya giren çeviri sevgisi, Cevat Çapan'ın
kendi şiirierini ileri yaşlara bırakmasına neden oldu.
1985'ten günümüze yayımlanan dört şıır kitabı ise
onun hem şiirdeki ustalığını hem de günümüz şi-
iri içinde ne denli önlerde yer alan bır şair olduğu-
nu gösteriyor.
Çocukluk, aile, ögrenım yıllan, dünyanın herkö-
şesine yayılmış insan-edebıyat ilişkilen, hepsinin
de üstünde insan olmanın mutluluğu ve sorumlu-
luğuyla yazılmış bu şiirler, hem Türk edebiyatının
hem de dünya edebiyatının ana damarlanyla kur-
duğu güçlü bağlarla da kendini duyuruyor. Şiirin
insana özgü bir güzellik yaratısı ve düşünce üre-
timi olduğunu bir kez daha düşünüyorsunuz, Ce-
vat Çapan'ın şiirierini okurken.
Atova'nın toplu şiirler kitabı, Dizeler(2001-1973),
som bir şiir bütünlüğünu göstermesiyle öne çıkı-
yor. Yaşamı boyunca hıçbir şeyi şiirin önüne ge-
çirmeyen şairin her bir sözcüğünde, dizisinde şi-
ire verilmış seçkin bir emeği görmek olanaklı. Li-
rik birduyariıkla düşünceyi ustaca birleştiren, bu-
na özgün bir söyleyiş katmayı da başararak an bir
şiire ulaşan Alova, türiü etki ve yönlendirmeler al-
tındaki günümüz şiırinden sel gidip kum kaldığın-
da da göz kamaştıncı bır güzellik olarak duruyor
olacak.
Refik Durbaş'ın Şimdi Haberler adlı kitabı, şi-
iri gazete röportajı teknığiyle buluşturan şairin ye-
ni ürünlerini getirdi. Mesleği olan gazetecilik ne-
deniyte kent sokaklanndan ülkenın ıssız köşeleri-
ne dek sürekli dolaşan şair, şiirı de bu izlenimle-
rinden bulup çıkanyor.
Böylelıkle günümüz şıiri içinde hemen hiç yer bu-
lamayan yoksul mahalleler, emeğını pazara suna-
bilmek için köyden kente goçenler, ıssız kırsal
alanlar, tarihsel geçmiş, yok olan geleneklerin hüz-
nü, hep Refik Durbaş'ın yazdıklanyla şiirimize gi-
riyor. Bu yanıyla Refik Durbaş'ın şiirinın, günümüz
hayatından türiü sahnelerin şiire dönüşmesi ola-
rak görebiliriz.
llginç şiir kitaplarından biri de yılın son günle-
rinde yayımlanan Süreyya Berfe'nin Nâhiga's\. Şa-
irin son dönem şiirierini topladığı bu kitabında ye-
ni, taze bir söyleyiş yakaladığı görülüyor. Son yıl-
larda Foça'ya yerleştiği düşünülürse, şiirierindeki
bu tazeliğin kaynağının da Ege doğası olduğu
söylenebilir.
Ustalığın, yaşam deneyımlerindeki zenginliğin,
doğanın gücüyle beslendiği bu şiırienn önümüz-
deki dönemde yaygın bir ilgi uyandıracağı bekle-
nebilir.
Çeviri şiir yayımcılığı da ülkemizde her zaman
canlılığını sürdüren bir alan. Bu yıl, Sart Maden'in
hazırlayıp çevirdiğı Çağdaş Ispanyol Şiiri seçkin
bir örnek olarak karşımıza çıktı. En yaşlısı 1864,
en genci 1966 doğumlu 93 şairin 400 şiirini içe-
ren bu yapıt, pek çok temsılcisınin iyi tanındığı ül-
kemizde Ispanyol şiırine toplu bır bakış olanağı su-
nuyor.
lyibiryıldileğiyle...
Ensevilen film müziği
• LONDRA (AFP) - Bee Gees elemanlan,
'Cumartesi Gecesı Ateşi' adlı film müziği
çalışmalannın tüm zamanlann en çok satan fıhn
müziği unvanmı koruması nedeniyle
'Commander of the British Empıre' (CBE)
ödülüne layık görüldüler. Üç kardeşin, ikiz olan
Robin ve Maurice ile Barry Gibb'in kurduğu
Bee Gees, 'Massachusetts', Tve Got a Message
To You' ve 'To Love Somebody' adlarmı taşıyan
şarkılanyla tarunmışlardı. 'Brothers Gibb'in
kısalnhruşı olan 'Bee Gees' admı alan grup,
Beatles'ın da menejeri olan Brian Epstein
tarafından keşfedilmişti. Grup, îngiltere
listelerinde ilk suaya yükselen beş şarkmm yam
sıra müzik tarihine geçen kalıcı başanlara da
imza atü. John Trovolta'nın başrolde yer aldığı
ve klasikler arasındaki yerim alan 'Cumartesi
Gecesi Ateşı' için yapnklan aym adlı fihn
müziği çalışması. 1978 tarihinde yayımlanmıştı.
2002 Avrupa küftürel merkezi
• SALAMANCA (AFP) - 2002 yıhnda farklı
alanlarda önemli sanatsal etkinliklere sahne
olacak olan Ispanya'nın Salamanca şehri,
Avrupa'mn kültürel merkezlerinden biri ilan
edildi. Yıl boyunca, şehirde, opera, oyun ve dans
gösterilerinden oluşan 123 yapurun
sahnelenmesi, 100 konsenn gerçekleştirihııesi
ve 52 serginin izleyicıyle buluşturulması
planlamyor. Belçika'mn Bruges kentiyle beraber
2002 yılı Avrupa Kültürel Merkezi ilan edilen
Salamanca, Madnd ve Santiago de
Compostela'nın ardından Ispanya'da seçilen
üçüncü şehir oldu. Salamanca, tarihe bilimsel
kurumlanyla da geçmiş bir kent. Söz konusu
projenin yürütücüsü Alberto Martin, etkinlik
programuıı saptarken çıkaş noktalannın klasizm
ve modernizmi dengelemek olduğunu belirtti.
Barok operalardan modern sanat sergilerine, bu
yıl Salamanca'da gerçekleşririlecek kültürel
etkinlikler sanatseverlere oldukça farklı
seçenekler sunuyor.
Doz-Snr 2' Avrtıpa'da
• Kültür Servisi - 'Doz-Sınır 2' geçen günlerde
yurtiçmde ve Avrupa'da gösterime girdi. Gani
Rüzgâr Şavata'nın senaryosunu yazıp yönettiği
fibn, '7. Sanat' ile 'Emir Müzik' ortak yapunı.
Filmde rolleri paylaşan isimler ise Levent Inanu-,
Nesühan Acar, Gani Şavata, Sermin Karaali,
HaJuk Özkan, Aysun Güven, Kazım Kartal,
Ferhat Gündoğdu ve Sun Ehtaş. 'Doz-Sımr 2'
ild aşiret arasındaki şiddete varan anlaşmazhğı
konu alıyor.