23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-1 OCAK 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA kultur(g cumhuriyet.com.tr 13 Müseyin Karabey'in tecridi konu edinen 'Sessiz Ölüm' filmi sessiz sedasız gösterimde ütevazı koşullarda gerçekleştirilmiş bu farklı belgesel, genelde onur kıncı ve sinir bozucu bir şekilde tutukluya boyun eğdirmeyi hedefleyen, fiziksel işkenceden farksız ve en güçlü kişiliği bile er geç çözen bir çağdaş gaddarlık örneği sayılacak hücre-tecrit sisteminin ipliğini pazara çıkanyor. Modern engizisyonbelgeseliSUJİGUÇAPA.N H;r yeri beyaza boyanmış, gece- nin gündüzden ayırt edilemediği, yatak, la\r abo, klozet dışında bom- boş, 8 metrekarelik bir hücrede, bü- tün dünyadan tecrit edilerek yaşa- manın ne demek olduğunu fena hal- de duyumsatan "Sessiz Ölüm" bel- geselini, sonunda Beyoğlu Akade- mi Sineması 'nda yakalayıp görebil- dim. "Sessiz Ölüm", pelikülden de- ğit de mecburen DVD projeksiyon- la gösteriliyor Akademi Istanbul ve Kadıköy BEKSAV'da. Katıldığı geçen yılın festivallerin- den ses (ve Ankara'dan en iyi ikin- ci belgesel ödülünü) getiren bu bel- gesel, kısaca "hücre tipi cezaevinin tutukluya yaşattığı psikolojik tahri- baü", yıllannı tecntte geçirmiş (Al- man, Ispanyol, ttalyan, K. îrlanda- lı) eski mahkûmlann birinci ağız- dan tanıklıklarına. ABD'de özel bir kaduı hapishanesindeki uygulama- yı gösteren bölümlere, hukukçu, psikolog ve tutuklu yakınlannın gö- rüşlerine dayanarak ortaya koyan, sıradışı bir 'docu-drama'. Tecritte tüm duyulan gitgide kö- relen, zamanla insanı ınsanlıktan çı- karan tam bir yalnızhğa gömülen bir tutukluyu Jûlide Kural'ın oyna- dığı kurmaca bölümlerin, canlı ta- nıklıklarla, söyleşilerle paralel kurgulandığı "Sessiz Ölüm", Ku- ral"ın sessiz çığlığıyla açılıyor. Avrupa'nın ceza sistemini ve uy- gulamalannı bizzat yaşayanlann an- latımından aktaran ve ibretle izlenen 1.5 saatlik bu belgesel, konunun ge- rektirdiği araştırmalan yapıp yönet- menliğinin yanı sıra filmin senaryo yazarlığını, montajcılığını ve kame- ramanlığını da üstlenen, Marmara Cniversitesi'nde sinema öğrencisi Hüseyin Karabey'in eseri. Uzun yıllardan beri uygulandığı Avrupa "dan örnek alınarak ülkemiz- de de ısrarla dayatılan hücre tipi ce- zaevi sistemini sorgulayıp çözümle- meye girişen bu insancıl belgeselde, "iddia ediknkrle var olan uygula- ma arasmdaki fark" fark ettiriliyor seyırciye. Bizde de uygulanan tecridin so- nuçlannı, Irmgard MöUenGüntner Sonnenberg, Andreas Vögel (Al- manya), Mitqxel Sarasketa, Koro Egibar, Tomax Karrera (Bask-Is- panya), Domenico Mararino, Salva- toreFrancolaccifltalya), JimMcLe- igh (Kuzey îrlanda) gibi canlı tanık- lann ağzından dinlediğimiz fılmde, ABD'de özel bir cezaevindeki kaduı tutuklulara uygulanan, umuma açık yerlerdeki prangalı çalıştırma yön- temi, tecridin yerini almış. Çadırda yaşayan bu kaduı tutukJulann ye- mek giderleriyse, bekçi köpeklerin- kinden daha az! Genelde onur kıncı ve sinir bozu- cu bir şekilde, tutukluya boyun eğ- dirmeyi hedefleyen. fiziksel işken- ceden farksız ve en güçlü kişiliği bi- le ergeç çözen bir çağdaş gaddarlık örneği sayılacak bu hücre-tecrit sis- teminin ipliğini pazara çıkanyor, mütevazı koşullarda, gerçekleştiril- miş bu farklı belgesel. Sayın etkili ve yetkililer de seyretmeli "Sessiz Ölüm"ü; onlann iddia ettikleriyle süregelen uygulamalar arasındaki farkı göstermesi bile, bu belgeseli seyretmeyi gerekli kılıyor sonuçta. Bedri Baykam 'Dişi Entrikalar' sergisindeki yapıtlanyla cinselliğin bastınlmasına meydan okuyor Kadını zaman aşırı bir boyuta taşıyor GAMZE AKDEıVÖR Ressam Bedri Baykam'uıaçılışı 10 Ocak'ta yapdan 'Dişi Entrikalar' adlı 1999 - 2001 yü- İan arasındaki çalışmalanndan oluşan son ser- gisi, 26 Ocak'a kadar Atatürk Kültür Merke- zi'nde sanatseverlerle buluşuyor. Kimi sergilerindeki yapıtlan provoke ero- tizm öğeleri içerdiği gerekçesiyle eleştirilen Baykam'ın, 'Dişi Entrikalar'daJa yapıtlan da doğrudan cinsel göndermeler içermese de bu yaşamsal güdünün bastınlmasına bir meydan okuma niteliğinde. Baykam'ın 'Dişi Entrikalar' başhğını seçmesinin ana nedenlerinden biri sa- natçının suni çim, halı, kumaş, döşemelik ku- maş, perdelik kumaş, plastik, taklit ağaçlar, mermerler, fotoğraflar, çifte baskı fotoğraflar ve boyasal tipik firça darbeleriyle oluşturulmuş tuvaller, çinko pirinç levhalar gibi kullandığı çeşitli malzemelerin bırbirlerine oynadığı ent- rikalar. Ve bunun yanı sıra dişinın erkeklere yaptığı entrikalar ve oyunlar gibi göndermeler. 'Sanatriskalmaktır' Modellerin cinselliğe davet edici şuh, vamp unsurlardan uzak, gizemli, yanlız, romantik, melankoük ifadelerinde bannan. çıplaklıkla öz- deş dişi annmışlık da serginin cümleleri arasın- da. Baykam'a göre sergiyi gezenler yeni bir sa- natsal ifade kodu, sözlüğü almış olarak çıkıyor mekândan. Tekrarlardan uzak, farkh bileşimler söz konusu çünkü. "Resimlerde bir yandan yeni dışavurumcu- luktan gelen ekspresyonist tavnnun yansunğı resimlerin yanı sıra tam tersi yüzeylerin çok nıi- nimaJ oknığu resimler de yer alryor. Burada bir yandan plastik öğelerin farkhhğı, o kontrastm RESİMLERDEKt GtZEMLİ HAVA - Ba\kam'a göre yapıtlanndaki kadmlar en doğal haJ- lerrjie, cinsel cazibenin önplanda olmadığı pozlanyla yer ahyoriar. (Fotoğraf: UĞÜR DEMİR) yaratüğı okunabilirlik ve Ugi çekkilik de günde- me geüyor, tam tersine çok sade ve yahn sanrlar da. Sergide bu kadar farkh malzeme kuDanmn- na sanat risk almaktır düşüncemden harekede gjttim. Sergideki resimlerde kadmlar en doğal haDerryie, cinsel cazibenin önplanda olmadjğı pozlanyla yer ahyorlar. Gerek yapnğım resim- lerde. gerekse çektiğim fotoğraflarda hep ifade o. Yermek istediğim bu gizemli havayı destekle- mek için buhıflar, deniz, eski Yunan heykefleri gibi öğeJerkuflanıpkadnıı evrensel vezaman aşı- n bir boyuta, şablona almakistedim. Buradaka- dm olgusunu daha evrensel bir gizem noktası olarak ele aldım. Dokulann birbirine yapnğı farkbhklar ve kontrastmyanısıravideodada yü- zey - görünrü bindinneleri kuflandım.*' Sergi süresince Baykam'ın boyayı ve firçayı kullanış tarzına benzer dokularla ürettiğini söy- lediği ve 'Dişi Entrikalar' teması üzerine bir el kamerasıyla asıstansız çektiğı 50 dakikalık bir video film de sunuluyor. Videoda manken Za- lal Gündüz'ün yanı sıra model Ofivia Fredrick- son yer ahyor. Bağımsız üretkenlikten yana ol- duğunu söyleyen Baykam, filmi de yıllar son- ra ulaştığını belirttiği sanatsal bağımsızlıkla çektiğini söylüyor. "Yanhz montajda teknik destek aldım. Film serginin hem bütünleyicisi hem de tamamlayı- CISL Filmde değişik görüntülerin ve seslerin üst üstc binmesi görünrü ve seslerin yam sıra bunun bizde yaratüğı çağnşunlarda kendi içseL beyin algılamamızda ve mekânda bir espas derinliği varaöyor. BöyleKkleoandakisosyal, hayvani, bi- reyseL psikolojik konumumuz, geçmişle üıski- miz gibi çok farkh kimlikleri de aynı anda sö- perpoze olarak içimizde taşıyor ohnamızm da hissini vermek istedim. Kendime dış dünyanın beni durdurabilecek mekanizmalanndan ba- ğımsız bir genel sanat operasyon alanı açoğımı sövle>ebihrim. Sanattaki bu gücün. insan ener- jisinin ve sağhğmm sonsuz olmadıgını bilerek şu anki yaraücı sürecimi i>i kullannıav a ga> ret edi- yorum. Dolavısryla yanşun zamanla." Yeni kitabı 1 Şubat'ta çıkacak 'Dişi Entrikalar' ile romanı 'Kemik'i eşza- manlı olarak benzer süreçlerde ürettiğini söy- leyen Baykam'a göre, yasaklanan 'Kemik' hakkında alınan beraat ve duruşma tutanağın- da yer alan gerekçeli karar, Türkiye'de sanat- sal ifade ve düşünce özgürlüğu konusunda bir mihenk taşı ve çok önemli bir dönemece gi- rildiğinin göstergesi. Baykam'ın yeni kitabı 'Binyıl Kınlması'ıse 1 Şubat'ta çıkacak. Bay- kam, 'Kemik' romanından önce yazmaya baş- ladığı ve iki >ıl kadar sonra yayımlamayı plan- ladığı otobiyografısine de devam ediyor. 1. AFM Film Festivali'nin açılışı dünHalHartley 'nin 'ÖyleBirŞey Yok' fılmiyle yapıldı Sinema bağımsızlığına kavuştuKülrür Servisi - Açıhşı dün 'Öyie ffirŞey Yok' (Hal Hartley) adlı fılm- le yapılan ve 27 Ocak'a kadar AFM Beyoğlu Fitaş Sinemalan'nda ger- çekleştirilecek olan '1. AFM Ulusla- rarası Bağunsız Fflm FestivalTnde ge- ri sayım başladı. Gösterimlerin ilkd bugün saat 12.00"de AFM 1 'de, Fran- sız yönetmen François Ozon'un kısa yapıtlanndan oluşan François O- zon'un Tophı Kısalan ve AFM 2 de ayru saatte fılmlerinde tanınmış yö- netmen Joel Coen'in 'Orada CMma- yan Adam'ıyla gerçekleştirildi. Bağımsız sinemanın özgün yapıt- lannın sunulması amacıyla sınırlan- dınlmayan festivalde bu kapsamda farklı çıkış noktalanyla çekilen film- lerin sunulacağı çeşitli bölümler yer alıyor. • 'Ananı Da!' (Alfonso Cuaron), 'BirRüya Ağıt' (Darren Aronofsky), 'TheAnniversaryParrv'' (Jennifer Ja- son Leigh - Allan Cumming) gibi ödüllü bağımsız yapımlann sunula- cağı 'Hit Fümler' bölümü. • 'Long Island Karayohı' (Micha- el Cuesta), 'KaüT (Andrew Domi- nik) gibi ümit vaadeden yönetmenle- rin yapıtlanndan oluşan 'ÜkFihnler' bölümü. • 'YeniMatematik' (Hal Hartley), 'Ses' (Nick Roeg). "Hac' (Werner Herzog) gibi, bestecilerle etkileşen yönetmenler ile çeşitli besteci - yö- netmenlerin yapıtlan sanatseverlerle buluşacağı 'Müzik+Fflm' bölümü. • 'HintUsulüPatlamışMısır' (Nis- ha Ganatra), 'Denizi Gör' (François Ozon) gibi Türkiye'de ilk kez gay ve lezbiyen bağımsız sinema örnekleri- nin gösterileceği 'Gökkuşağı Filmle- ri' bölümü. • 'DüzBeni' (Virginie Despentes) ve 'Ed Gein'lı(Chuck Parello) 'Nö- betçi Sinema' bölümü. • 'BayÖiüm'ün (Enol Morris) ya- nı sıra cinayet alışkanlığı olan bir ka- dının konu edildiği 'Kara Dul'un da (Paul Harather) yer aldığı 'E Şıkkı' bölümü. Aynca Jan Svankmajer'in bir Çek efsanesini korku türüyle bir- leştirdiği kara mizah örneği 'Küçük Otik'de sunulacak. • Matthew Barney'nin 'Cremas- ter 5 - Cremaster 2'ının sunulduğu Ozel Gösterim bölümü. • 'Soğuk«& Çügın'ın (Erik Jansen) sunulacağı Anneve Babalanmızİçin! bölümü. • "Capital C (Ash Özge), 'Dalga- lar (Belmin Söylemez), 'Dumpiller' (25+ Kısa Film Atelyesi), 'Esperan- to' (Cem Yardımcı), 'Exoreise' (Ah- metUluçay), 'Müebbet-iMuhabbet' (Sena Parlakulaş), Simulacra' (Ilker Canikligil) ve 'ErkeklerTuvaleti' (Pı- nar Beşikçi) adlı yapımlar program dahilinde Türkhe'den Kısa Film Gös- terimkri bölümü. Aynca 'Miffi Fantastik' adı altında yönetmen Yıhnaz Atadeniz'ın KiKnk Istanbul'da ve 'Yıhnaj'an Şeytan' ad- lı fihnleri de izleyiciyle buluşacak. Aynca'Pi'ile tanınan yönetmen Dar- ren Aronofsky, dün ülkemize gelen açıhş filminin yönetmeni Hal Hart- ley ve bugün saat 10.00'da gösterimi yapılacak 'OteJ'filmininyönetmeni Mike Figgis'in oglu yapımcı Louis FTggis'te Istanbullu sanatseverlerin konuğu olacak. Dün Pera Palas'ta bir basın toplan- üsı düzenleyerek festivalle ve fıhnle- riyle ilgili sorulan cevaplandıran Hartley Istanbul'da bulunmaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Fes- tivalprogramını nitelikli ve dolu bir program olarak niteleyen, bağımsız sinemanın misyonu ve çıkış nokta- lanndan bahseden Hartley, ba- ğımsız sinemayı bir derdi, bir ko- nuyu en az sürede, en az maliyet ve hür bir iradeyle anlatma ama- cıyla hareket eden ve yenilenen bir tür olarak tanımladı.Yedinci sanatın kuramsal boyutuna dair etkinlikler de festival kapsamın- da yer alıyor. Türkiye'deki bağımsız sine- maya ilişkin konulann tartışıla- cağı 'Çağdaş Sanatiarve Sine- ma', Nasıl Yapök ? Naal Yap- sak?\ 'FUmlerden Ahnolarla Bağunsız Sinema', Türki- ye'de Sinema Yapmak' baş- İıklı 'sohbetier' ve 'KimKor- kar Animasyondan' başlıklı bir atölye çalışması da sanat- severlerin birebir katılabile- cekleri etkinliklerden. (Bi- j letiX: 0 216 454 15 55) ESEYITLER ZEYNEP ORAL Jan Kott Oldii; Shakespeare Hâlâ Çağdaşımız... Tiyatro dünyası önemli bir kayıp verdi geçen gün- lerde. Polonyalı yazar, eleştirmen, araştırmacı, bilim ada- mı, tiyatro insanı Jan Kott. 87 yaşında Amerıka'da öldü. 1961 'de Lehçe yazdığı, 1965'te ingiltere'de In- gilizce yayımlanan ve anında otuz kadar dile çevri- len "Çağdaşımız Shakespeare" adlı kitabı, tiyatro dünyasını sarsmış, yirminci yuzyılın ikinci yansında, dünyanın her köşesindeki tüm Shakespeare pro- düksiyonlannı etkilemışti. Kimi bu eseri "Devrim" di- ye nıtelemiş, kimi lanetlemişti. Öyle ya da böyle, Jan Kott'un bu eserinden sonra artık Shakespeare oyun- larının sahnelenişi eskisi gibi olmayacaktı. (Son zamanlarda bizim medyamızda, tiyatroya "il- gi duyup", baldır bacak üzerine yazma yanşındaki- ler, herhalde Jan Kott'un öldüğünü duymadılar, bu konuda tek satıra rastlamadım.) Shakespeare'in, duygu dünyası, düşünce dünya- sı, zaten evrensel boyutta. Ele aldığı temalar da öy- le. Iktıdar hırsı, güç, çıkar ılışkileri, aşk, kıskançlık, iha- net, intikam vb... Birey ve topluma ilişkin her zaman var olmuş, her zaman var olacak tutkular, onun de- hası ve şiır diliyle insanlığın ortak mirası oldu... Jan Kott'un buna getirdıği yeni yorum neydi? Jan Kott, Shakespeare karakterlerini, bizlerden bi- ri, kapı komşumuz, "sokaktakiadam", bizi yöneten- ler ya da sevdiğımiz kız, öfkelendiğimiz adam kılmış- tı. Shakespeare'i, Elizabeth döneminden alıp günü- müze yerleştirmiştı. Polonya'da İkinci Dünya Sava- şı'nın tüm acılarını ve sonrasındaki komünist yöne- timin tum baskılannı yaşamış olan Jan Kott için, Sha- kespeare'in oyunları, Polonya'nın küçük ölçekte 20. yüzyıl tarihini yansıtmak ve eleştıri getırmek için ka- çınılmaz bir fırsattı. Ona göre Shakespeare, politik metaforlar için sonsuz bir kaynaktı. Unutmamak ge- rek kı, Sovyet egemenliğindekı ulkelerde, Beckett, lonesco gibi bırçok "sakıncalı" oyun yazarı yasak- lanırken Dogu Almanya'da yasaklanan "Venedik Ta- ciri" dışında, Shakespeare'e dokunulmamıştı. Daha doğrusu dokunulamamıştı. Dogu Bloku, Jan Kott'un yorumuna politik açıdan dört elle sarılırken Batı dünyası, Jan Kott'u daha çok estetik açıdan kucaklamıştı. Türkiye'de her iki açıdan da benimsenecekti. Ingittere'de özellikle Peter Bro- ok ve Peter Hall gibi yönetmenler onun düşunce- lenne sahıp çıktılar. Bence Türkiye'de, Beklan Algan, Yücel Erten, Başar Sabuncu da Jan Kott ve "Çağ- daşımız Shakespeare "den etkilenen yönetmenlerdi. (Kendilerıne hiç sormadım ama, izlediğim oyunlara dayanarak söylüyorum.) Jan Kott'un eseri Türkiye'de 6O'lı, 70'li yıllarda ti- yatro ve edebiyat dergilerinde yayımlandı. Kitabın tümü, "Çağdaşımız Shakespeare "adryla, Peter Bro- ok'un önsözü, Teoman Güney'in çevirisiyle Mrtos Boyut Yayınlan'ndan çıkacaktı. Jan Kott'u, 1989'da Londra'da katıldığım bir se- minerde tanımak, onunla üç gün geçirmek ve bol bol sohbet etmek fırsatını bulmuştum. Seminer, "Sha- kespeare Hâlâ Çağdaşımızmı?" başlığını taşıyordu. Hamlet'in başkaldıran asi gençlere, Hırçın Kız Kat- herine'in feminizm sözcüsüne, 3. Richard'ın yeryü- zündeki tüm diktatöriere dönüşturüldüğü prodüksi- yonlan tartışıyorduk... Birtiyatro profesöründen çok, güzel yaşamayı se- ven bir masalcı dedeyi andıran, sonsuz alçakgönül- lü, müthiş zeki bakışlan olan, "tonton" bir insandı Jan Kott. Ülkesinde 1942-45'te direniş hareketıne katıl- mış, 1943'te Komünist Parti'ye girmişti. (O zaman bunun cezası idamdı.) Savaş sonrasında Varşova Üniversitesi'nde edebiyat profesörüydü. Komünist Parti'den 1956'da aynldı. (O zaman bunun cezası i- dam değilse de yaşamını etkileyecekti.) 1969'da ABD'ye iltıca etti ve New York Üniversitesi'nde ça- lışmalanna devam etti. Londra'da bana şöyle diyordu: "Benim kuşağımın en büyük dramı, komünizm ile faşizm arasında bir seçim yapma zorunluluğuydu. Oysa sonradan an- ladık ki biri ötekinin alternatifi değildir. Baştan yan- lış bir soru, yanlış bir seçimle karşı karşıya bırakıl- mıştık." Jan Kott öldü, Shakespeare hâlâ çağdaşımız. Bel- ki nükleer silahlanma yarışmı durdurmak için ona başvuramayız ama ınanın Susurluk olayının kimi dü- ğümlerini çözmeye yarayabılir. Jan Kott öldü ama, dünyanın baskı altındaki her- hangi bir ülkesinde, sahneden Danimarkalı Prens Hamtet, "Bu ülkede kokuşmuş bir şeyler var" diye seslendiğinde, izleyiciler, "Danimarka "nın hangi ül- ke olduğunu anlayacaklar ve ben Jan Kott'un bizle- re göz kırptığını göreceğim. e-posta: zeynepo zeyneporal Faks:0212-25716 50 BUGUN • BURSA DEVUET TTYATROSU'nda saat 15.00 ve 20.30'da 'Bir Efes Masah', saat 18.30'da 'Öykülerden Oyunlar' oyunu. (0 224 222 8910) • İŞ SANAT'ta saat 19.30'da Theatre Image'in gösterisi. (0 216 454 15 55) • ISTANBUL AKM BÜYÜK SALON da saat 11.00 de tstanbul Deviet Senfoni Orkestrasınm konseri. Şef: VTadimir Altsschuler. Solistler: Anatoly Bazhenov (keman), Ivan Koucher (viyolonsel). Saat 15.30'da da ÎDOB'nin 'Maskeh Bak)' (Verdi) adlı operasının prömiyeri. (0 212 243 10 68) • LÜTFİ lORDAR'da saat 20.00'de Teoman ın 'Gönülçelen' konseri. (0 212 235 02 03) 1. AFM FİLM FESTİVAU'NÜE BUGÜN I AFM l'de saat 12.00'de François Ozon'un 'Yaznk Elbise', 'X2000', 'Küçük Öhun', 'ŞJşe Çevirme', 'Yatak Manzaralan' adlı kısa filmleri, saat 15.00'te Todd Solondz'un 'Öykü Anlaûmı", saat 19.00'da Robert Lepage'm 'OlasıDünj'alar', saat 21 30da Matthew Barney'nın 'Cremaster 5+2', saat 00.00'da Virginie Despentes'in 'DüzBeni' adlı film gösterimleri. (0 216 454 15 55) • AFM 2'de saat 12.00'de Joel Coen'in 'Orada Ohnayan Adam', saat 15.00'te Wisit Sasanatieng'in 'Kara Kaplan'uı Gözyaşlan', saat 19.00'da Christopher Nolanm 'Taîdp', saat 21 30da NishaGanatra'nm 'HintUsulü Patianuş Vlısır'. saat 00.00'da Chuck PareDo'nun 'Ed Gein' adlı film gösterimleri. (0 216 454 15 55)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear