23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1PCAK 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA |\ I 11 i I U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 13 HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Zamanı gelenyazar: Montaignelana bakıyordu Gözlerimı alama- mıtım bir an o resımden Yalnızcao balışlara. Montaigne adının altında- ki I»enemeler yazısına takılıp kalmış- tım Ilkten benı şaşırtan bır başka şey de ıhşap zemın üzerındekı kıtabın yen firlatılmış olması, bunu ızleyen gözin ayağının ucuyla (kıtaba) ıkıde bir Duna dokunup durması Pek an- laır \eremedığım (o an) bu eylemın kirre karşı bır "av" olduğunu çıkara- manıştım! Aüatuğı dersten ılgımızın hıç kop- maanı ıstemeyen edebıyat öğretme- niniz, iki sıra aralığından gıdıp ge- lirken kitabın yerdeki halını görme- mea şaşırtıcı gelmış, onun, bunu fark etmesini engellemek içın, bırhamle- de jerımden kalkıp kıtaba uzanmış- tım Bu "gizfiel''e sınırlenen sınıfimı- zın en çalımlı kıznıın fiitursuzluğuna aldırmamış, kitabın kapağını arala- yarak. yeni bır yolculuğa çıkmaya başlamıştım bile. Neye dokunduğumun, neyın kapı- sını araladığımın farkında değıldim, Varlığını, ilgısını elınde tuttuğu bu- kı- tapla edebıyatçıya göstermek isteyen bu arkadaşunızın (bu) düşûrme bak- tırma eylemının ızleri olmam benı bır kıtapla, bır yazarla yüzleştınyordu. Lıse bırincı sınıftayız. Edebıyat dersımızın sıkıcıhğını aştırmak iste- yen öğretmenımızın olağan çabası- nın ılgısızce karşılanması, her bın- mizı bır başka şeye yöneltiyordu. Zorakı ılgımı dağıtan, beni kendı- ne çeken kitabı aralayınca, yazan- nı/kıtabını tanıtan önsöz duvarlanru aşıp; "Montaigne Üzerine Düşünce- ler"e gelıyorum. Pascalın şu sözle- nnuı belleğımden hıç sılinmedığını anımsıyorum şımdr "Denemeler'de gördüğüm her şeyi Montaigne'de de- ğU kendimde buluyorum." Bu kıtaba gırmekadım atabilmek içın bırer anahtar nıteliğindeki sözler- den geçip; yazarın bana'bize seslenen satırlanyla yüzleşınce. ıyıce sarsıldı- ğımı söylemelıyım. Bır an, aradığım her şeyin, bu sayfanın arkasındaki sa- tırlarda gızli olduğunu hissetmıştim. Gerçeğı de buydu. 16'sına gelmiş ben, Montaigne'in denemelenyle karşılaştığımda rutkulu bir okurdum. Hayata dair birçok şeyı öğrenmeye başlamış olsam da; düşünmeye, tüm bu yaşanmışlık'tanıklıklara daır bır düşünme sürecıne gırdiğımı söyleye- mem. Öğrenme, bılmeyı ıçeriyordu bu sü- reçtekı tüm okuma eylemım. Eyle- ontaigne'den, hep "zamanı gelen yazar", "bugün, yann, her zaman bize gerekli birisi", bir yakınım/ız diye söz ettim. Bu aşının tuttuğunun yüzlerce, binlerce tanığı var. Elimden gelse, Montaigne'in 'Denemeler'ini liseye adım atan her bir gence armağan ederdim. Onun, her dem, bize neden gerekli olduğunu anlamalan için, o bilgece bakışlannın ardrna takılıp gitmelerini isterdim. mım dıyorum, aslında bu tümüyle ey- lem de değıldi, bır tür uğraştı. Öyle ya; elıme aldığım her kıtap yanı başında bır sözlüğü, bır deften, bır de kalemı gerekli kılıyordu. Bır de küçük cetve- lim vardı. Sonra, bu altını çizdiğım satırlan farklı bır kalemle yazmak, dü- şüncelerımı de ayırıcı renklerle beze- yen satırlarda görmek... Her biri tö- rensel bır uğraştı bana. Önümdekı model kımdı bılemiyo- rum! Tıpkı, Sabahattin EyuboğhTnun çevinsi Montaıgne'ın Denemeler ki- tabını savrulan yerden kaldınp sıra- mın üzenne koymam, sonra o satırlar arasına gömülmem nasıl bir rastlantı- sal buluşmaydı ise bana; ımlediğım "modd" de öyle olmalıydı sanınm! Bu kitabı şıddetle sahip olma duy- gumun önüne geçebilecek ne olabı- liri düşünmeden, planını bozduğumu yuzüme öfkeyle savuran arkadaşımın önünde durmam, btabı ıstemem fay- ÖKUMA ÖNERİLERİ * Montaigne, Denemeler, Çev. : Sabahattin Eyubuoğlu, 1987, Cem Yaymları * François Bacon, Denemeler, Çev.: Akşit Göktürk, 2000, Yapı Kredi Yay. * AldousHııxley, Denemeler, Çev.: Ayselı Usluata, 1976, Cem Yay., * Rabelais, Denemeler, Çev.: Sabahattin Eyuboğlu, Vedat Günyol, Azra Erhat, 2000, T. îş Bankası Kültür Yaytnları. * Stefan Zweig, Yarının Tarihi, Çev.: Ahmet Cemal, 1991, Can Yay. BELLEKKUTUSU "Montaigne çağdaşımızdır, bugünün ve geleceğin insamdır; savaşımı ise yeryüzü savaşımlannın en güzellerinden biri olarak kalmıştır. Montaigne 'i açtığımızda, isteryiiz kez okuyalım, ister sayfalartm tek tek çevirelim, içimizde uyanan duygu hep aynıdır: Bu sayfalarda sözü edilen dava, aslında bizim davamızdır; yaşadığımız zamanda ruhumuza en çok kaygı veren şey, bu sayfalarda bizim vapabileceğimizden daha çok iyi dille getirilmiştir " Stefan Sweig. da etmemışü ılkten. Sonra, gönül alı- cı birkaç sözle, kitabı bır haftalığına almıştım. Gece, bu kitapla baş başa kaldı- ğımda; bunun, ancak bır tek insana aıt bir kıtap olabıleceğını düşünmüş- tüm safça. Bır baskısı, benzen yok- muşçasına o altını çizebileceğun sa- tırlan bir bır defterime geçırmıştim. O ne bitunsız, şenlikli bir yolculuk- tu benım içın. Bır yanda Montaigne'ın söyledık- len, öte yanda Latın düşün/yazın ın- sanlannın bilgece sözleri... "Her bi- rini kentin bir sokağma asmau, her bir insana, eğitimciye okutmah" der- cesıne brr duygu sarmalını yaşadığı- ma eminım. Kı; oradan devşırdıkle- rimle yazdığım kompozisyonlann kı- sa sürede sınıflarda dolaşması da bo- şuna değıldi. Kendıme güvenim art- mış, hayata artık bır başka kıyıdan bakar olmuştum. Sonra, bır gün gıdip Montaıgne'in bu kıtabını satın aldığımda, bu duy- gumun boşuna bır çabadan kaynak- lanmadığını daha ıyı görecektim Ki- taphğımdakı raflar yükselmış, kıtap türlen zengınleşmış, Montaıgne'ın açtığı kapıdan ta Poützer'e uzanmış, Voltaire'de, JJ.Rousseau'ya. Hegel'e yolculuğa çıkmıştım 0 ızlerden gı- derek Bacon'u. Rabelais'yı Huxky'ı, Camus'yü, Sartre'ı keşfetmekhiç de zor gelmemıştı bana Kuşkusuz, bunda, edebıyat öğret- menlenm (çok farklı kıyılarda da dursalar) Nursen Harum ıle Muham- med Alkaşı'nın paylan vardı. ••• Yıllar yılı, lıse, üniversıte demeden, bütün ilk derslenmde Montaigne'den söz etmem, Denemeler' ını bır öğretım yılının bütun zamanınrn ana okuma kitabı olarak benimsetmemin birçok anlamı olduğunu düşünüyorum. Montaigne'den, hep "zamanı gelen yazar", ''bugün, yann, her zaman bi- ze gerekli birisi", bır yaJanınVız dıye söz ettun. Bu aşının tuttuğunun yüz- lerce, binlerce tanığı var. Elimden gelse. Montaıgne'm bu kıtabını lıse- ye adım atan her bır gence armağan ederdim. Onun, her dem, bize neden gerekli olduğunu anlamalan için, o bilgece bakışlannın ardına takılıp gıt- melennı ısterdım. Reçeteler dızen, düşünceler sırala- yan yazar'çızerlere sozüm yok. Bu ülkede bılen de bilmeyen de konuşup yazıyor nasıl olsa' Montaigne'nın ışığuıı taşıyanlann bunun farkına varmamış ohnalan ne acı! Montaıgneler' ın edebıyat duygusu- nu/'sevgısını eğitıminı vermede anah- tar olabılecekleruıı görmemelennı ise aymazlık, hatta "çağdışdık" olarak nı- telendırmek ıstıyorum, ne yazık kı! Tablo koleksiyonu bakanlığa satılacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Fo- na devredılen Iktısat Bankası'na aıt tab- lo koleksıyonunun müzayedeyle satıl- masından vazgeçıldı. Tasarruf Mevdu- atı Sigorta Fonu (TMSF). tablolan Kül- tür Bakanlığı'na satacak. TMSF'den yapılan yazılı açıklamada, Iktisat Bankası nezdınde bulunan 322 tablonun müzayede yoluyla satılması için ANTÎK AŞ ile yapılan sözleşmenin ıptal edildiği belirtılerek u Söz konusu taMolar ile adı geçen banka nezdinde bulunan 20 adet çini tabak, sürahi ve vazonun, anılan bakanlıküe mutabıkkahnacakbedei kar- şıhğmda Kültür Bakanhğı'na veribnesi kararlaşünlnuşür" denıldı Turk resım sanatının değerlı yapıtlannı ıçerenkolek- sıyonun parçalanacak ohnası tepkılere y- ol açmıştı. Bunun üzerine Kültür Bakanı İstemihan Talay, muzayedenın yapılma- sına engel olunacağını belırterek kolek- siyonun onanlmasırun ardından, Istanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesı'nde ser- gileneceğini kaydetmişti AKM <de Nâzun sevgisitstanbul Haber Servisi - Nâzmı Hikmet'uı 100. do- ğum yıldönümü nedeniyle düzenlenen etkinlıkler coş- kuyla sürüyor. Nâzım Kültürevı'nin, büyük şaır içın Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Sınema Salonu'nda düzenlediğı 'Güzel Günler Göreceğiz Çocuklar' et- kinliğınde 200 kışılik kapasıteh salona yaklaşık 1500 kişi gehnce, Nâzım Hikmet'in 100. doğum gününü kutlamak ısteyenlerin büyük bölümü ıçen giremedı. Nâzım Hikmet'in şıırlen ve şıirlerinden esinlenerek ortaya çıkanlan yapıtlann bır bölümünün sunulduğu gece. Nâzım Hıkmet anısına saygı duruşuyla başladı. Etkınliğın açılış konuşmasını yapan Türkıye Komü- nıst Partısı Merkez Komıtesı üyesı Mehmet Kuzulu- gü, burada bu- ölüyü değil, yaşayan bir insanı ve onun mücadelesıni andıkJannı ıfade ettı Kuzulugıl, u Nâzun Hikmet'in 100. doğum gününü burada gerçekten kuthıyoruz. Biz buraya Nâzım için değiL kendiîniz için geldik. Burada Nâznn'dan bir şey- ler daha alabilmek için vanz" diye konuştu. Onlü şa- inn fotoğraflan ve vıdeo görüntülen eşlığınde, kendi sesınden şıirlerin dinletildiği ve bir sinevizyon göste- risınin sunulduğu etküüikte, tiyatro sanatçılan Orhan Aydm,Metin Coşknn, Mete Dönmezer, TuncerNecmi- oğlu ve Mehmet Ulay Nâzım Hikmet'in esennden uyarlanan "Memleketimden tnsan Manzaralan" ad- h oyundan "okumatiyatrosu"şeklınde kısa bır bölüm sundu. Etkınlığe SadıkGürbüz,Emin îgüs, Muammer Ketencoğlu. Sema ve Ruhi Su Dostlar Korosu da şar- kılanyla katıldı. Etkınliğin 2. bolumunde ise senaryosu Nâzım Hik- met'e ait olan, LütfiÖ.Akad'ınyönettıgı. YdmazGü- ney, Tuncer Necmioğhı, Nilüfer Koçviğit \ e Kadir Sa- vun'un oynadıklan "Kızıhrmak-Karakoj'un'' filmi gösterildi. Aynca Yunanistan Komünist Partisi Mer- kez Komitesi Uluslararası llişkiler Seksıyonu geceye bu- mesaj gönderdi. Mesajda, "Yünanistan'da çoğu- muz Nâzım Hikmet'in kitaplanndaki duygulan pay- laşük. Sizkri, onun önemini ve mirasmı kültürei ve si- yasalolaraksavunan bu cesureylemmizden dolani kut- hıvoruz" denildi. Evrensel Basım Yayın'dan yeni kitaplar Kültür Servisi- Türkiye Yazarlar Sendi- kası Başkanı, mımar, şair ve yazar Cengiz Bektaş' ın yeni şıır kitabı Su Gölgesi adım taşıyor. EvTensel Basım Yayın'dan çıkan kıtap Kuş Yürek, V'ere, Taa Ucunda Akde- nizin, Ozanım. 1da, Banş Su Gölgesi (De- nizti) ve Kökbaşlıklanndan oluşuyor. Bek- taş son olarak Ağa Han Mimarhİc Ödülü- 'ne değer görühnüştü Aynı yayınevınden çıkan bir dığer kıtap da toplumcu 40 kuşağı içınde yer alan En- verGökçe'nınEğinTürküleri incelemesı ve Bütün Şörleri başlıklı çahşmalan. Yazar ve şaır Şükran Kurdakul'un Ta- nığm Biri - Be>^z Yakahlar ile Kurtuluş- tan Sonra -Onİann Çocuklan başlıklı top- lu öyküler de Evrensel'den yayımlanan ki- taplar arasında yer alıyor. Evrensel Basım Yayın'dan çıkan bir dı- ğer kitap da Mihail Şolobov'un Ve Durgun Akardı Don (Durgun Don). Dört cıltlık kı- tapta, Kazak aılesi ekseninde Don bölge- sinde yaşanan savaş, devnm ve iç savaşın bölgeye yansıyışını çok yönlü ele alıyor. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL 'Nâzım'ı Anmak' Üzenne Bir ÇeşRleme... Daha önce birkaç kez yaptığım gibı, bu kez de ya- zıya başlarken biraz durakladım. Çünkü yazıda, ken- di yaptığım, parçası olduğum bir işten de soz etme zorunluluğu vardı. Arna sonra düsündüm kı, ortaya konulmuş bir emekten sırf onun bir parçasıyım diye söz etmekten kaçınmak, o emeğe bir saygıstzlık olu- yorsa eğer, o zaman boyle bir saygısızlıktan emek kımın olursa olsun kaçınmak gerekir. Ama önce "Nâzım'ı anmak"tan başlayalım. Yine "anıyorvz". Içımizden yetışip sonradan dünya edebiyatının, sanatının vb. parçası olabilmiş, bızım düşünce iklim- lenmize nıce güçlu ve taze soluklar kazandırabilmış bır avuç insanı bûgüne kadar nasıl anageldıysek Nâ- zım'ı da yüzüncü doğum yılında öyle anmaya koyul- duk bile. Bol gürultülu, tam anlamıyla medyatik, çok bol alıntılı, ıyıce gösterışli anıyoruz. Onu anmak için ortaya konmuş emekler arasında çok çok dıkkatli seçımler yaparak anıyoruz. Nasıl mı yapıyoruz bu seçimi? Şöyle: Bir defa öncelik, kesınlıkle yurtdışı kökenli, ya da ıçıne yabancılann kanştığı emeklere aıt. Eğer böyle- sı varsa elimızde, kalıte sorununu bile önemsemiyo- ruz. Hanı: "Asılacaksan, Ingıliz sıcımiyle asıl!" gibi- lerınden. Yabancılar bir şey demışlerse Nâzım için, adeta kutsal söz! Pekı, yabizden, bizim iklımlerimizden bırşeyterdi- yenler, bazı emekler ortaya koymuş olanlar varsa? O zaman bakıyoruz: Unlü mü diyen? Ya da, aca- ba şöytegösfenş// toplantılarda mı ortaya konuluyor konanlar? Hanı tanınmış adların katıldığı toplantılar- da? Ve şuna da çok dikkat ediyoruz: Yapılanlar, bil- diğimız şeyler mi? öyle ise, rahatız ve korkmamıza gerek yok demektir. Çünkü biz, kafası ancak bildik- lerine basan, bilmedıği ya da yeni o/an'la karşılaştı- ğında ise -bu yeni'yı bilebilmek içın yenı duşunsel ça- balar harcamak gerekeceğınden!- onu hemen elının tersiyle bir yana ıten bır bilgi toplumuyuz! Peki ya henüz çok tanınmamışlann eliyle gerçek- leştırilmiş, üstelik bır de gerçek anlamda yenı bir şeyler konulmuşsa ortaya! ışte o zaman hiç şans yok demektir! Stüdyo Drama Tiyatro Topluluğu, sanınm aralık başından bu yana Onur Bayraktar la bırlıkte yazdı- ğımız "Ben, Nâzım, Yaşarken ve Ölürken" adlı tek kışılik oyunu oynuyor. Oyunda, Nâzım'ın surgun yıl- larında ulkesıne nasıl bir ozlem duymuş olabıleceği konusu işlenıyor ve bu konu, ülkesinden, kendi ik- limlerınden kopmak zorunda kalmış bır sanatçının neler yaşamış olabilecegi gibi, gene) bır tema çer- çevesınde ele alınıyor. Ve bütün bunlar, Nâzım'dan yapılan alıntılann kaçamağına, kolaycılığına sapıl- madan. özgün bır metnın yardımıyla yapılıyor. Ve, bu çok zor oyun, Onur Bayraktar'ın, henuz yır- mı ıki yaşında bir genç oyuncunun, hıç abartısız, ola- ğanustu oyunculuğu ıle sergilenıyor. Birkaç hafta boyunca gazete ılanlan yinelendi. Ye- ni oyun, olabıldiğınce duyuruldu. Gala gecesıne oyu- nu daha da duyurabilecek olanlann neredeyse hep- sı katıldı. Şimdı oyun, genelde hep birkaç seyircıye oynanı- yor. Beğenilmedı mi? Henuz beğenilecek ya da beğe- nılmeyecek kadar seyredilmedı kı! Şimdı duşunüyorum da, aslında bu oyunun ger- çekten çok şansı yok. Bir defa yurtdışında değil. a- ma Nâzım'ınyurdundagöstenmegırdi. tçindedehiç yabancı unsur yok; ne oyuncusu yabancı ya da çar- pıcı, ne de yönetmenı. Ûstüne üstluk, bır de özgün bir yorum. Hayır, aydın olmaktan Ingiliz sicimıyte asılmayı an- layanlann, sozde medyatıkliğe karşıyken. gerçekte bu nitelığe tapan kalem sahıplerinin ulkesınde, Nâ- zım üzerine ortaya konan bır özgün emeğın tartışıl- ma ve duyurulma şansı bile yok! Ve bu, ıçındeyaşa- tamadıklannı ancak anmayı becerebilen bir ortam için bence çok doğal! e-posta: ahmetcemaKa superonline.com acem20@hotmail.com BUGUN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30da SantaCecilia Gitar Üçhısü konseri. (0 212 232 98 30) M BEKSAV'da saat 12.00, 14.00, 16.30, 19.00 ve 21.00'de HüseyinKarabey'in yönettiği 'Sessiz Ölüm' adli film. (0 216 349 91 56) • AKMStNEMASALONU'nda saat 15.30 ve 19.00'da VVün VVenders'uı yönettiği 'Buena Vısta Social Oub' adlı film. (0 212 243 32 61) • tFSAK NURETTtN ERKILIÇ GÖSTERİ SALONL^'nda saat 19.30'da Işıl Ozgentürk'ün gerçekleştireceği sinema söyleşısi 'Hanecke'den Yola Çıkarak Burjuvaziyi Eleştiren Yönetmen ve Filmler Üzerine'. (0 212 292 42 01) M BORUSAN KÜLTÜR ve SANAT MERKEZİ'nde saat 19.00'da Prof. Ahmet Yürür'ün gerçekleştireceği 'Istanbul'dan Yeni Müzik' üzerine konser ve söyleşı. (0212 292 06 55) • ATATÜRK KTEAPUĞI'nda saat 18.00'de Behnin Söytemez'in yönettiği 'Uyku Hali', 'Zap' ve 'Dalgalar' adlı kısa filmler gösterihyor. (0 212 249 09 45) • ALMAN KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 10.00'da 'Türk/AlmanMedyası-Sorunlarve Yeni Dinamikler' konulu konferans. (0 212 249 20 09) • TEKSİN SANAT GALERİSt'nde saat 18.00'de Kaya Özsezgin ve Levent ÇahkoğJu'nun konuşmacı olarak katılacağı Zahit Büyüldşhyen'm Resimkri ve Sanati' konulu panel. (0 216 385 32 66) • AKM'de 16.30-19.00 saatlerinde Özkan Eroğhı 'Bedri Baykam'm Çıkışı' adlı bir konferans ve Bedri Baykam'la söyleşi gerçekleştirecek. (0 212 251 56 00) • ROXYde tngüizModern Müzik FestivaH kapsammda saat 21.30'da Max Tundra, Four Tet ve Andrea Parker sahne alıyorlar. (0 212 245 65 39)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear