Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2001 PERŞEMBE
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
İşine, çevresine, dünyaya hep sevgiyle bakanAzra Erhafı 19 yıl önce bugün yitirmiştik
nsanı ve AnadohıVu yüceltliZEYNEPORAL
Bugün Azra Erhat'ın ölüm yıldö-
nümü. 6 Eylül 1982'de yitirdik onu.
67 yaşındaydı.
Hiç unutmuyorum, hastane odası-
na hiç benzemeyen bir hastane oda-
sından onu son yolculuğuna uğurla-
dığımızda, içimde hep şu duygu var-
dı: Azra Erhat'tan özür dilemekte
geç kaldık, ancak teşekkür edebili-
riz.
Şimdi yapmaya çalıştığım da bu.
Ona teşekkürü, sizlerle paylaşmak
ve genç kuşaklara aktarmak.
u
Ma\i Anadolu", "Mavi Yolcu-
hıkVİŞtelnsan-EccoHomoVSev-
gi Yöntemi", "Troya Masallan",
"Mektuplanyia Halikarnas Bakkçı-
sı" adlı kitaplan... Türkçedeki ilk
özgün "Mitologya Sözlöğü"... A. Ka-
dir'le birlikte Türkçeye kazandırdı-
ğı "llyada ve Odysseia" çevirileri...
Orhan Velfyle "Saygın YosnuT, "An-
tigone" ve Mon'ere çevirileri... Ya-
şamuıın son yıllannda, gecesini gün-
düzüne katıp Sabahattin Eyuboğlu ve
Cevat Şakir'in tûm yazdıklanru tek
tek toparlayıp yayma hazırlaması...
Kannca çalışkanlığındaydı. Ku-
yıuncu titizliğiyle çalışırdı.
Bütün bu çahşrtıalannda ve ya-
şamda Azra Erhat, insanı "insan"
yapan değerieri bulup ortaya çıkar-
dı, bu değerieri yüceltti, çevresine
ve okurlanna bu değerieri iletti.
Bütün bu çalışmalannda ve ya-
şamda Azra Erhat, Anadolu tutkusu-
nu yaydı, bu topraklardaki kültür mi-
rasına sahip çıktı, onu hepimizın kıl-
dı.
Bunlan yaparken işine, çevresine,
topluma ve dünyaya sevgiyle, aşkla,
coşkuyla yaklaştı; sevgiyle, aşkla,
coşkuyla sanldı. Hem de hiç gizle-
mek gereğiru duymadan....
Bunlan yaparken birlikte çahşma-
nın, birlikte üretmenin, imecenin en
güzel örneğini verdi.
Uçmak... Uçmak~
Ilk ve ortaöğrenimini yurtdışında
yapmıştı. Latince, Grekçe biliyor-
du.
18 yaşındaydı tstanbul 'a geldiğin-
de. Klasik filoloji... 19 yaşında An-
kara Üniversitesi'nde Dil ve Tarih-
Coğrafya Fakültesi'ndeydi... O sıra-
da asistan olan Sabahattin Eyuboğ-
ODYSSEİA çevirisinden
Vannca ta uzakiardaki adaya,
çıktı karaya menekşe rengi denizden,
yürüdü gitti koca mağaraya doğru,
o mağarada güzel örgülü Nymphe otururdu.
Buldu onu içinde mağaranın.
Kocaman bir ateş vardı ocakta,
kokusu uzaklara yayılıyor, sanyordu adayı
çatır çatır yanan dağ selvisinin, mazı ağacının.
Kalypso içerde türkü çağınyordu güzel sesiyle,
kumaş dokuyordu artın mekikle tezgâhına gide gele.
Gür bir orman sarmıştı mağaranın çevresini,
kızılağaçlar, kavaklar, güzel kokulu selviler,
ağaçlarda yuva yapmıştı yaygın kanatlı bir sürü kuş,
baykuşlar, atmacalar, geveze kargalar,
yemlerini denizden çıkaran deniz kuşlan.
Oracıkta, mağara oyuğunun tepesinde,
bir bağ vardı, dal budak salmış,
üzümleri uzanır salkım salkım.
Dört pınar akıyordu yan yana dizili,
duru sular fışkınyordu oraya buraya.
Yumuşak çimenler yeşeriyordu çevresinde sulann,
menekşeler, maydanozlar gövermişti çimenlerde.
lu'nu tanıdı. Aradığı her şeyi onda
buldu.
"Ne müthiş ders verirdi! Ustanun,
hocamdı, dostru, babaydı, ağabeydi,
kardeştL. Ölçüyü, ahlakı, güzelliği,
doğruluğu onda buldum."
"Hepimiz ona âsıkük. Bütün suuf
ona havrandık- Yok yok, Sabo'yb ev-
lendim ya~ Hiç Sabahattin'e âşıkol-
sam Sabo'yiaevienirmrydim!"(Bir
yıl evli kaldığı Sabo, Macardı.)
Bitirdiği bölümde asistanlık, do-
çentlik... Sonra çeviriler, gazete, der-
gilere yazılar... - ı r( 1 ,
Maya Galerisi 'nde bir sergi sonrâ-
sında gidilen meyhanede tanıdı Ce-
vat Şakir'i. Sabahattin Eyuboğlu ta-
nıştırdı onlan. Tam da o sıralarda ll-
yada'yı çevıriyordu Azra Erhat. Ka-
labalık masada bir de tartışma çıktı
llyada üzerine... Gecebitti, masada-
ğıldı, Balıkçı'nın söyleyecekleri hâ-
lâ bitmemişti. Oysa Izmir'e döne-
cekti. "Adresiniziv«rin,devamınıya-
zanm" dedi.
Bir hafta sonra kocaman bir zarf
ulaştı Azra Erhat'a. Zarfin içinden
tam 80 sayfa çıktı! El yazısıyla...
Mektubu yanıtlamanm tek yolu
vardı. O da öyle yaptı. Kalktı tzmir'e
"Önümde yepyeni, kocaman bir
dünya açıkn. Başka bir dünya. Coş-
ku dûnyasL» Babkcı beni uçurdu. Bu
coşku, bu berabertik, ötümüne dek
sürdü- Ben hep klasiktim, ölçülüy-
düm. Sabahattin beni hep ölçüye it-
mişti, iterdi. Bahkçı nefret ederdi öl-
çüden. Her şeyi daha coşkun isterdL
Kendi üshıbunda hep ama hep uça-
yım isterdL."
(Azra Erhat'ın bu yazıda kullan-
dığım sözleri, ölümünden birkaç ay
önce yaptığım, "Konuşa Konuşa"
kitabımda yayımlanan röportajdan
ahnmadır.)
Oysabiz—
Azra Erhat sürekli çalışırken ve
üretirken biz onu doçent olduğu fa-
külteden kovduk. "Gâvurla evlen-
din ya, daha ne suç işleyeceksm!
B
di-
yerek... 1946'daydı. Hiç unutmadı,
ayın 25'inde kovmuşlar ve o ayın
maaşını gen almışlardı.
O çalışırken ve üretirken biz onu
tutuklayıp hapıslerde, demirparmak-
lıklar arasında tuttuk. Çok tehlikeliy-
di. 1971'deydi.
Yargılanıp beraat ettikten sonra,
biz onu işinden, Milletlerarası Çalış-
ma Bürosu'ndaki işinden kovduk.
Zanlıydı, içeri girip çıkmıştı, neme
lazım...
("Biz" sözcüğü yerine "Devtet"
de diyebilirdim. Ama bu devlette
olup biten her şeyden biz sorumlu de-
ğil miyiz?)
Onu yitirdiğimiz gün, "Arnk sizi
hiçbir yerden kovamavız, hiçbir ye-
re kapatamayız. Artık mavi yolcu-
hıklardaki kuşlar gibi, uçurtinalar
gibi özgürsünüzJ' diyordum.
"Özür dflemek için geç kakhk. Te-
şekkür ederiz Azra Erhat" demem
bundan...
îranlı yönetmen son filmi 'Baran 'da ülkesinde yaşayan Afgan sığınmacılann sorunlannı anlatıyor
Macit Macidi, MontreaFde ödiîlleri üçledi
ÖMERF.ÖZEN
MONTREAL - 23 Ağustos - 3 Eylül tarih-
leri arasında gerçekleşen 25. Montreai Dünya
FOmleri Festiv-aB pazartesi akşamı büyük bir tö-
renle kapanırken, Îranlı yönetmen Macit Ma-
ddi'ye de üçüncü büyük ödülü getirdi.
1997'de 'Tann'mn Çocuklan' ve 1999'da
'Cennetin Rengi' filmleriyle Montreai Dünya
Filmleri Festivali'nde büyük ödüle değer bu-
lunan Macit Macıdi, son filmi 'Baran' (Yağ-
mur) ile 25. yılını kutlayan festivaün bu yılki
değerlendirmesinde büyük ödülü Macar yö-
netmen Arpad Sopsite'in 'Torzok' (Terk Edil-
mişler) adlı filmiyle paylaştı. Son fıhninde iç
savaş nedeniyle ülİcelerinden kaçarak Iran'da ya-
şayan Afgan sığınmacıların sorunlanm, sine-
ma alanından oyuncu kullanmadan, halktan ki-
şilerle kurmaca bir öyküyle işleyen Macidi,
Montreai Dünya Filmleri Festivali'nde üçüncü
kez ödül almasını şu sözlerle karşıladı: "Bizde
bir deyim vanhr; bir kez yetmez, ikinci kez, eh
idare eder. ama ADah'ın hakJa üçtür. Ve işte
üçüncüsünü de yine siz bana sundunuz. Teşek-
kür ederim".
Büyük ödülün diğer sahibi MacarArpad Sop-
sits'in filmi 'TerkEdilmişler' ise 1960'lardabir
çocuk yuvasına yerleştirilen ve zor anlar yaşa-
yan çocuklann dramma dikkat çekiyor.
Montreai 'de büyük beğeni toplayan Arjantin-
li Juan Jose Campanella'nın filmi 'El rfljo de
la Novia' (Gelının Oğlu) ise Jüri Özel Odü-
lü'ne layık bulunurken aynı zamanda Latin
Montreal
Dünya Filmleri
Festivali'ne
Türkiye'den
yönetmen Semih
Kaplanoğlu, Ömer
Faruk
Sorak, jüride görev
alan Hülya Uçansu
ve Türk filmleri
dünya satış
temsilcisi Keriman
Ulaş-Ulusoy
katıldı.
Amerika FUmleri değerlendirmesinde de Be-
langer & Sauve Ödülü'nü aldı.
Bu yıl Ahnan Sineması'nın tanıtıldığı Mont-
real Dünya Filmleri Festivali'nde iki Ahnan
filmi de ödüllerle döndü ülkelerine. Bunlardan
En 1yi Yapan Ödülü alan Oüver Hirschbiegel' ın.
'Das Experiment' (Deneyim) filmi, mahkûm-
lann şiddet yanlısı davranışlanna bilimsel bir
bakışı irdelerken Soğuk Savaş döneminde Do-
ğu Berlin'den Batı Berlin'e kaçışı işleyen Ro-
land Suso Richter'in 'Der Tunnel' adlı fılmi de
izleyicilerin seçtiği En lyi FUm Ödülü'nü ka-
zandı. Diğer değerlendirmeler de şöyle bir sı-
ra ızledi: En tyi Görüntü Yönetmenliği Brezil-
ya fıbni 'Lavoura Arcaica' (Babarun Solunda'.
En lyi Kadın Chiuıcu Ödülü : Fransız- Kana-
da ortak yapımı ünlü sinemacı ClaudeMiller'in
'Betty Fıscher et aırtres histoires' (Betty Fısc-
her ve Diğer Öyküler) fihnindeki yorumlany-
la Sandrine Kibeıiain, Nicole Garcia ve Mat-
hilde Seigner arasında paylaştmldı. En İyi Er-
kek Oyuncu Ödülü'nü. Almanya'dan Vanessa
Joop'un 'Engel & Joe' fılmindeki rolüyle Ro-
bert Stadlober aldı. En lyi Senaryo Ödülü'nü
ise Kanadalı CatherineMartin 'Mariages' (Ev-
lilikler) fıhniyle aldı.
Öte yandan Uluslararası Fihn Eleştirmenle-
ri Ödülü'nü 'Betty Fıscher et autres histoires
1
fihniyle Claude MiUer alırken. Cezayirli bir
göçmen ailenin sorunlannı işleyen Kanadalı
yönetmen Denis Chouinard'in 'L'Ange de go-
udron' (Katran Meleği) adh fümi de Halk Ödü-
lü'ne değer bulundu.
Ozel Montreal Ödülü'nün verildiği ve Türk
filmleriyle birlikte birçok ülke filmlerinin ne-
densiz dışlandığı İlk Filmler değerlendirme-
sinde ise, Kıbns Banş Harekatını Rum gözüy-
le irdeleyen 'Yıküzlar Aranda' adlı bir Kıbns
Rum kesimi fihni ödüle layık bulundu.
Türk filmlerinden dört gösterimle en çok iz-
leyici çeken Yümaz Erdoğan ve Ömer Faruk
Sorak'ın 'VizonteJe'si için sadece Türklere yö-
nehk bir gühnece yorumlan yapılırken Serdar
Akar'ın 'Dar Alanda Kısa Paslaşmalar' fihni,
Türkiye'in 12 Eylül sonrası geçirdiği değişimi
küçük semt sakinleri arasuıdaki ilişkilerle yan-
sıtmasıyla değerli bulundu: Semih Kaplanoğ-
lu'nun 'Herkes Kendi Evinde'si ise günümüz
insanına 'Nerede Yaşamak' sorusunu sordurma-
sıyla önemh ölçüde izleyici kitlesini çekti ve
bol alkış aldı.
Festivale Türkiye'den Montreal Ödülü jüri-
sinde yer alan Uluslararası Istanbul Film Şen-
liği Yöneticisi Hülya Uçansu, Paris'ten Türk
filmleri dünya satış temsilcisi Keriman Ulaş -
Uhısoy, yönetmen Semih Kaplanoğlu ve yönet-
men Omer Faruk Sorak katıldılar.
Chucho Valdes, Latin Gnammy ödül töreninin LosAngeles 'tayapılmasını eleştirdi:
Müzik politikanın dışında tutulmalı
\bldes, töreoe kaülmakta bir sakuıca görmüyor.
Kültür Servisi-Kübahpiyanist
Chucho Valdes, 11 Eylül tanhin-
de Miami'de yapıhnası planla-
nan Latin Grammy ödül töreni-
nin, politik nedenlerden ötürü
Los Angeles'tayapıhnasını eleş-
tirdi. Ödül töreninin yeri, Miami
ve çevresinde yaşayan Küba kar-
şıtı gruplann protestosuyla kar-
şılaşmamak için değiştirilmışti.
3 yaşından bu yana piyano ça-
lan 59 yaşındaki piyanist, Hava-
na's Hotel Nacional'deki progra-
mının ardmdan yaptığı açıkla-
mada, bu durumun utanç verici
olduğunu, çünkü müziğin, poli-
tikanın dışmda tutulması gere-
ken evrensel bir dil olduğunu söy-
ledi. Protestolan birtarafabırak-
tığuıı belırten Valdes, törene ka-
hlmakta bir sakınca görmediği-
ni ekledi.
Latin caz tarzındaki yenilikçi
çahşmalanyla daha önce 2 kez
Grammy ödülü alan Valdes, bu yıl
da aday sanatçılar arasında yer
ahyor.
Küba kökenli şarkıcı Gloria
Estefan ve eşi EmibVnun törene
katılacak isimler arasmda yer al-
maması konusunda bir yorumda
bulunmayan Valdes, Küba'da ya-
şamış ve daha sonra dünyanın
çeşitli yerlerine dağılmış herke-
sin bu etkinliğe katıhnası ve kül-
türün evrensel olduğunun öne-
mini vurgulaması gerektiğini be-
lirtti.
Bu yıl Grammy'ye Valdes'in dı-
şmda, aralannda Isaac Delgado,
Omara Portuondo, Celina Gon-
zales ve Lazaro Ross gibi ünlü
isımlerin yer aldığı birçok Küba-
lı sanatçı aday göstenldi. Küba-
lı sanatçılann ABD'ye girmeleri
için gereken vize işlemleri,
ABD'li yetkililertarafından bek-
letiliyor.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATÎLLA BİRKİYE
Bu Nasıl Bir v
Görüş1
Yapı Kredi Yayınları ile ilgili yazımdan sonra Buket
Uzuner, telefonla desteğinı verdi. Emeğin yok sayıl-
ması yazar dostumu doğal olarak öfkelendirmişti.
Yalnızca Buket mı? Turgay Fişekçi, Semih Gümüş,
Hikmet Temel Akarsu da destek verenlerdendi.
Cumhunyet'te (14 Ağustos} Mustafa Şerif Ona-
ran "Görüş" köşesinde "Gene Binbir Gece Masal-
lan" başlıklı, yazıma yanrt niteliğinde bir yazı yayım-
ladı. Masaliar'dan dolayı, önceki yıllarda Atol Arrt ile
(AFA ile) olan "telif sorununu (niçin!) dile getiriyor, Ya-
pı Kredı Yayınları'nı övüyor, satır aralannda da beni
eleştiriyor.
Masallar'ın yayımlandığı zamanlar gerek yayınevi-
ne gerekse de Alim Şerif Onaran'a oldukça yakın-
dım; biri ne yazık kı aramızda degil, yaşamını yitirdi,
ötekisi işi bıraktı. Aralarındaki sorun beni ılgılendirmi-
yor, aynca bildiklerimin bir kısmını da söylemek iste-
miyorum!
Bukonuyadeginseydim.belki Masallar'ın telifhak-
kı elinde olan Mustafa Bey'e söz düşerdi. Bir yazara
pek de yakışmayan bir bıçımde Ant'a saldrnyor, ay-
nca oldukça "kişisel" -kimilen kaynağını bilir- bir çe-
kişmeyi durduk yerde saldırgan bir bıçımde günde-
me getiriyor. (Bu konuya gerçekten dönmek istemi-
yorum; bu konudaki bildiklerimi de gerçekten söyle-
mek ıstemiyorum.) Mustafa Bey "kendiaçısı'ndan bel-
ki haklı olabılır, ama ne yeri, ne zamanı!
Gelelim banasöylediklerine... İki yerde şöyle diyor
"Âlim Şerif Onaran, kendisini yapmak istedikleri-
nin arkasına çekecek kadar alçakgönüllü birınsan-
dı. Onun emeğinde hakkı olduğunu öne sürenler,
ondan neler öğrendiklerinin de aynmına varmalı."
"Yapı Kredi Yayınlan, yazann karşısında önûnü ilik-
lemesini biliyor. Yazaria ilgili en küçük aynnttyt koru-
maya çalışıyor. Bunu 'haksız rekabef olarak görmek
isteyenler, ancak kendilenni aldatır."
Yazımda Âlim Şerif Onaran'ın çevırisinde emeğim
var demedim; çok farklı bir metinde Âlim Şerif ile dil-
sel birçalışmayaptığımızı (yaptığı işın büyüklüğünü,
bir çevırmenin ötesındekı çabasını özellikle belirttim)
ve yayma hazırtayan olarak (editör olarak), Yapı Kre-
di Yayınlan'nca "emeğimin"yok sayıldığını vurgula-
dım. Dedim ki:
"Şimdi, böyle bir emek harcamışken ve bu emek
-bırakın telifhakkına girip girmediğini-, bütün kültür
ve edebiyat çevresınce biliniri<en, ilk yayımlandığın-
da dergilerde, gazetelerde adım geçmişken, ne ya-
zık kı Yapı Kredi Yayınlan 'nda çalışan herhangi birin-
den 'bir nezaket' telefonu bile gelmedi."
Söylemek istedığım, Yapt Kredi Yayınlan'nın yok say-
ma eylemı, ıktidar tutkusu. Mustafa Bey emekten ya-
na değılse onu bilemiyorum.
Yapı Kredı Yayınlan yok saymayı öyle benimsemtş
ki, Sevda Şener'in "Cumhuriyet'in 75. Yılında Tûrk
Tıyatrosu" adlı kıtabına aldığı "Anlat Şehrazat" mü-
zikalinden tek satır söz etmiyor!
Önsöz'deki, Âlim Hoca'nın sağlığındaki isteğiyle
"BinbirGece Masallan'nın Etkileri" bölümünü geliş-
tiren krtabın editörü, sinema ve sahne uyarlamalann-
dan söz edilen bölüme ne hıkmetse, "Anlat Şehra-
zat" müzikaiinden tek satır bıle koymamış! Müzikle-
rinj Serdar Yalçın'ın yaptığı, Mehmet Birkiye ile bir-
likte uyarladığımız ve şarkı sözlerini yazdığım bu mü-
zikalden niye söz edilmiyor? Böyle bir yok saymaya
Mustafa Bey ne diyor!
Müzikali Âlim Hoca çok beğenmiş ve her fırsatta
söylemiş, birkaç kere gelmış, notalan da ıstemişti. Üs-
telikhiçbir yasalzorunlulukolmadığıhaldeAtılAnt'ın
önerisı ve benim teklıfimle müzikalin yapımcı şirketi
Âlim Şerif Onaran'a telıf ödedi. (Banka kayrtlannda
vardır.) Ben mı hocanın emeğinde hakkım var diyo-
rum!
Yapı Kredi Yayınlan'nın yetkililerinin ya da yetkiltst-
nin, Masallar'ın fılmlerini el altından, AFÂ Yayınlan'nda
çalışan bir arkadaşımızdan ıstedığıni -haber kaynağı
açıklanmazmış- söylesem, acaba Mustafa Bey hâlâ
bu yayınevının karşısında önünü ilikler mi? Ben, telif
falan istemıyorum -gerçi hakkım olduğuna inanıyo-
rum, ama istemiyorum-, Mustafa Bey'e ödesinler!
"Etik"ten söz ediyorum! Yineliyorum:
"Bence, Yapı Kredi Yayınlan'nın yapması gere-
ken: Kültür dünyasında 'iktidar
1
olma tutkusunuya-
şama geçirmek ve haksız rekabetyaratmak değil, ger-
çekleşmesi güç olan kitaplan basmak!"
VenedöCten Bekir Kumbul'a davet
• ANTALYA (AA) - Altın Portakal Kültür ve
Sanat Vakfı Yönetim Kurulu ve Antalya
Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kumbul,
Venedik Film Festivali'ne davet edildi. Antalya
Altın Portakal Film Festivah'nın Akdeniz'e
Kıyısı Olan Ülkelerin Kültürel \e Görsel-Işitsel
Etkileşim Platformu'na uye olmasıyla festivahn
uluslararası boyut kazanması açısmdan atılan
önemli adimdan sonra Kumbul, Venedik Fihn
Festivali'ne 'Onur Konuğu' olarak davet edildi.
Kumbul, 7 Eylül 2001 Cuma günü '7. Avrupa
Akdeniz Sineması' konulu panele konuşmacı
olarak katılacak. Panelde. sinemannı. farklı
kültürleri birbirine tanıtan mükemmel bir araç
olduğunu ve kültürler arası etkileşimin en iyi
sinema yoluyla gerçekleşebıleceğini anlatacak.
Bridget Jones'a yeni rakip
• Kühür Servisi - Tüm dünyada satışa
sunulduğu andan bu yana satış rekorlan kıran ve
filme uyarlanan 'Bndget Jones'un Günlüğü'ne
yeni bir rakip çıktı. 30 \aşını geçtikten sonra
evde kalmaktan korkan bir kadın karakterin
yaşamını ve çelişkilerinı ele alan kitabm
rakibi, 'Kate Reddy' adlı kitap. Daily Telegraph
gazetesinin yazan Allison Pearson"ın köşe
yazılannda yarattığı Reddy karakteri Bridget'm
tam tersi bir kadın portresi çıziyor. Kate bir
mimarla evli, toplum içinde saygın bir yeri var
ve zamanının çoğunu iki çocuğuna annelik
yaparak geçiriyor. Buna rağmen mutlu değil.
"Evlen, kurtul" anlayışını kaduılara empoze
etmekle eleştirilen Bndget Jones"un günlüğü,
Kate Reddy'ninki ile sinemada da karşı karşıya
gelecek. Miramax, film haklarını Allison
Pearson'dan almış durumda. Başrol için ise
Nicole Kidman ve Julia Roberts düşünülüyor.