17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 30 EYLÜL 2001 PAZAR 10 PAZAR YAZDLARI Küreselleşme daha çabuk insanlaşsın!f Uzaktan duyulan armonıka tınısındaki hüzün, yurdundan kopartılıp bır yerlere sa\rulıruşluğun hıçkıra hıçkıra ağlamasıydı sanki. Yolumu değiştirip, Çingene müziği çagnşımlan yapan sese doğru yüriidüm. Yüreğirain derinlerinde çınlayan müzik, bir yandan çalanın acısını yansıtırken, diğer taraftan da başka çaresi olmadığmı bıle bile içine düştüğü duruma isyan eden birinin kurîuluş için arhğı son imdaî çığlıklannı andınyordu. Kent merkezındeki kilisenin köşesinde edindiği yerde, her an ayrılacakmış gibı iğreti duran mü2İsyen, 10-11 yaşlannda bir erkek çocuğuydu. Balkan ülkelerinden geldiği kesindi. Acısını notalara dökerken gözlennden özlem, çaresızlık ve terk edümişlık okunuyordu. "Hüznön HeykeK" diye mınldandım kendi kendime. Acaba niçin buraya gelmek zorunda kalmıştı? Kim bilir ne zor koşullarda yaşıyordu? Ailesi ya da başını sokacağı bir bannağı var mıydı? Önündeki kutuya çaldığı müziğin karşılığı olarak atılan bozuk paralardan başka geliri var mıydı? Ben dalıp bunlan düşünûrken yaklaşık aynı yaşlardaki iyi giyimli, sırtlannda markalı okul çantalan olan bir grup Belçikalı öğrencinin, "Hüznün HeykelPnin bir-üci metre yakınında durduklannı fark ettim. Avrupa'nın nimetlerinden payuıı aldığı anlaşılan kızlı erkekli grubun mutluluğu yüzlerinden okunuyordu. Sanki "bana kûresel celişkiyi anımsatmak amaavla" özellikle orada, esmer çocuğun yanında durmuşlardı. Yanımda fotoğraf makinesi olmadığı ve o anı bir kara mizah anıtı olarak belgeleyemediğim için üzüldüm. Bu gözlemimin Belçika'da "çocuk haldan festivalTnin yapıldığı güne denk gelmesi ise rastlantı olamazdı. Hafta içinde Avrupa Birliği (AB) dönem başkanı Belçika'nın liberal-demokrat başbakanı Guy Verhofstadt son dönemde dünyayı birbirine katan küreselleşme karşıtlarma hıtaben "Küreselleşme karpmğuun paradoksu" başlıklı bir açık mektup yazarak "Daha fazla serbest ticaret, daha fazla demokrasi ve insan haklan, daha fazla kalktuma yardımı için daha BRUKSEL ERDİNÇ UTKU fazla küreseUeşme" mesajlan verdi. Mektupta bahsedilen "Avrupa UeKuzey Amerika'nın sınıriannda gezinen _ _ _ ^ _ _ _ ^ _ ^ ve refah tophımunun vitrinkrine hayranlıkia bakan vatansıziardan oluşan bir ordu~ Baö'nın zenginliklerinden bir parça alabflme umuduyla vatansız paryalar gibi çok kötü koşullarda yaşayan milyonlarca kaçak"tan biri olmalı benım "Hüznün Heykefi" adını verdiğim küçük yürek! Verhofstadt mektubunda küreselleşme karşıtlanna "Doğru sorular soruyorsunuz, ama bunlara verdiğmiz yanıdanmz yanhş" mesajını iletiyor. Mektuba tepkılennı dile getiren bazı Sivil Toplum Kuruluşlan (STK) "küreselleşme karşrtı hareketi karikatürize etmesi nedeniyle mektubu aşağılayıa bukhıklannı" bildirseler de, küreselleşmeyi eleştirmeye kalkanı dinozorlukla suçlayan bızim liberallerin aksıne, Belçika liberali Verhofstadt çevre, iş ilişkileri ve para polıtikalan sorunlannda, rüm dünyayı kapsayan etik bu- yaklaşıma gerek olduğunu vurguluyor ve "hedef, küreseDeşıneyi frenlemek değil, etik bir yapıya uyarlamakür. Ben bunu, serbest ticaret, bilğj ve demokrasi unsurlanndan oluşan bu üçgeni 'etik küreselleşme1 olarak adlandırmak istiyorum" diyerek ortaya yeni bir kavram atıyor. "Daha fazla serbest tkaret, daha fazla demokrasi ve insan haklanna saygı, daha fazla kalkınma yardunı"run etik küreselleşme ıçın yeterü olmadığını söylüyor ve "Zengin ülkelerin G- 8'inin yerini, var olan bölgesd işbiriiği örgütkrinin G-8'i almabdır" diyor. Başka bır deyışle, en önemli kıtasal kalkınma ıçın işbiriiği örgütlerinin (AB, Afrika Birliği, Mercosur, Asean, NAFTA vb.) eşit koşullarda temsil edildiği bir forum öneriyor. "Etik küreselleşme konusunda çahşmaya başlamak için yeni G-8'in bir araya gelmesini beklemek zorunda değfliz. GeKn kendi Avrupa Almanlaraı îslamı ve 11 Eylül'deki saldınlar 11 Eylül 2001 insanlık tarihine bir leke olarak geçecek. Dini, politikayı ve terörü bilinçli birbinne kanştıranlann sorumlu olduğu kanlı olaylann zinciri Amerika'dan dünyarun birçok ülkesine uzanıyor. Bu ülkelerden biri de Almanya. Liberal ve demokratik Almanya'da rüm polıtikacılann, "Ülkemizde din özgürlüğü varthr, onlara kanşamayız" dıyerek açık seçik destek verdiğı yüzlerce "Islami" kuruluş bugüne dek yıllarca Almanya'da istediği gibi at koşturdu. Günümüz Almanyası'nda politikacılarla kilise adamlannın yıllardır ciddiye aldığı güçlü iki dinci kuruluş var. Nurcularla, Milli Görüş'ün oluşturduğu tslam Konseyı ile Suudi ve Mısır ağırlıkh Müslümanlar Merkez Konseyi.. Birinin başkanı Milli Görüşçü Hasan Ozdoğan, diğerininki Suudi Arabistan kökenli Nadim Üyas. Suudi Arabistan tarafından fınanse edildiği uzmanlarca söylenen Müslümanlar Merkez Konseyi'ne üye derneklerden biri, Mısır Müslüman Kardeşler örgütü bağlantıh •"~™•""•~ Münih Islam Merkezı. 21 Eylül Cuma Başbakan Schröder, Berlin'de yaptığı dınlerarası toplantıya Müslümanlann temsilcısi olarak "Müslümanlar Merkez Konsevi" başkanı Nadim Ilyas'ı davet etmekte sakınca görmedi.. Bu konseye üye derneklerden biri de Müslüman Öğrenciler Birliği. Bu derneğin Başkanı 32 yaşındakı FJ-Zayad çok ilginç bir kişi. Mısır asülı El- Zayad ve ailesi. Enver Sedat'ı öldürenlerden biri olan Khalid El-lslambuli'nin çok yakın dostlan. Bır parmağında bin marifet El-Zayad, Necmettin Erbakan ile de uzaktan akraba oluyor. Çünkü Milli Görüş şefi "yegen" Mehmet S. Erbakan'ın kayınbıradedir. Mehmet S. Erbakan'ın eşi Alman Sabrina'nın kız kardeşi de El- Zayad'ın kansı... Bu iki büyük kuruluşun yanı sıra, geçen yıl Müslümanlar Merkez STUTTGART AHMET ARPAD Konseyi'nden ayrılarak, tek başına hareket etmeye karar veren Süleymancılar da, yme Ahnan politikacılar destekli 320 Islam Kültür Merkezi ile ülke çapında faaliyet gösteriyor. Kendi açıklamalanna göre buralarda her yıl 60 bin çocuğu imam eğitiminden geçiriyorlar. Oğrencilerden her dönem en az yüzde 10'u bu eğitimi üstün başanyla bitirse, on yıl sonra cebinde bu ülkenin pasaportunu taşıyan 60 bin Süleymancı Alman toplumuna kazandınlacak. Hedeflerinin, din eğitimi yoluyla toplumu Islamlaştırmak olduğu Alman Islam uzmanlannca söylenen Süleymancıların Nakşibendiliğe olan yakınlığı bilınir. Bundan beş yıl önce, Nakşibendi şeyhi Nazun Almanya'da yaptığı bir konuşmada: "Yedi halk topluhığu duunden dönûp Müslûmanhğı seçecek" demıştı. Bunlardan ilki de Almanlar olacak... Şimdi 11 Eylül olaylannın bir ucunun Almanya'ya uzandığının ortaya çıkması, Alman Içişleri Bakanlığı'nın dikkatini birdenbıre "neyin nesi, künin fesi" yüzlerce "dinci ' dernege çektü" Bakan Schüy, dernekler kanununda değişiklikler yaparak, bu kuruluşlan daha kolay kontrol etmek istiyor. Hepsi Metin Kaplan gibi açıksözlü değil ki! Zararsız sanılan, güleryüzlü, Alman pasaportunu çoktan cebine koymuş, günün birinde gelecek "emri" gözünü kırpmadan uygulamaktan çekinmeyecek bir "ideaKsf" bu derneklerden birinde yuvalanmış olabilir. Bunun 11 Eylül olayında böyle olduğu ortaya çıktı. Yıllardır "sözûm ona dincilere" kucak açan polıtikacılan ve kilise adamlannı eleştiren ve dikkatlerini çekenler, onlar tarafından çoğu zaman "Sizin gibiler ortahğı kanşonyor, yabancüarm uyumuna engel ohıyor" diye bu- kenara itilenlerin, Amerika'da olup bitenlerin Almanya bağlantılan ortaya çıkınca yazıp çizdiklerinde "ne yazık ki" haklı olduklan görüldü. 'Savaş çözüm değil9 Avustrah/a'nın Sydney kentinde dün düzenlenen banş yürüyüşüne katdan yüzlerce kişi savaşa karşı tepkilerini dile getirdiler. ABD'nin VVashington ve New York kenrJerine 11 Eyiül'de düzenlenen terörist saldıniara karşı savaşın bir çözüm ounavacağını söyleyen göstericilerin "Irkçı savaşı durdunın" yazıh pankartlar taşıdıklan gözlendL Sydney'in merkezinde düzenlenen yürüyüşe ülkede yaşayan Müslüman toplumundan da kaühm oldu. (Fotoğraf: REUTERS) bahçemizde bu işe başlayahm" diyen Verhofstadt "Neden AB'nin her kararuu, yeryüzündeki en zayıflara etkileri yönünden denetlenıeyelim: Zengin kuzey ile yoksul güney arasmdakj uçurumu daha da derinleştiriyor mu? Şu ve> a bu karar dünya çapındaki çevre sorunlannı nasü etkiliyor?" diye soruyor ve "Çünkü şu anda haklısınız. Ne kadar iyi nryetti olursak olalım, çokuluslu bir petrol şirketinin ya da Avrupalı şeker pancan üreticiİerinin sorunlan bizi çoğu zaman, Nijer dehasındaki Ogoni halkuun kaderinden veya Costa Rika'nm şeker kamışı tarlalanndaki işçilerin düşük ücretleruıden daha fazla ilgUendiriyor" diye ıçten bır ıtırafta bulunarak mektubunu bitiriyor. Verhofstadt'ın önerdiğı Alternatif G-8 "eski G-8 gibi sadece zengin ülkelerin ekonomik çıkarlannı korumak için değil, yoksul ülkelerin de görüşlerinin dünya gündemine ahnmasını sağlayan bir platform" olduğunu rüm dünyaya haykırabilir. Ancak bu yetmez. Küreselleşme, serbest pazann olumsuz etki yapabilecek yönlerinin de küreselleşmesı anlamına geliyor. Bu bağlamda Avrupa sosyal modeli dünyaya örnek olarak gösterilebilir. Avrupa sosyal modelinde, sıstem içinde işçiler, çevreciler, tüketiciler, politikacılar gibi karşıt güçler yaratılarak toplumun ılgi odağının sadece "kâr etmek" olmaması sağlanıyor. Küresel düzeyde bu karşıt güçlerin eksikliği, küresel çarpüchklara yol açıyor. Yalnızca G-8 değil, tüm uluslarüstü kuruluşlarda karşıt güçlenn temsil edilmesuıe özen gösterihneli. "De Morgen* gazetesi başyazan Yves Desmet'ın dediğı gibı "Ancak böylelikle sadece ekonomik değil ama sosyal güvenKk sistemimizi de küreseUeştirmiş oJuruz." Verhofstadt. ABD'deki saldınlar yüzünden 14 gün sonra açıklanan mektubunda "Dünyanın her geçen gün daha da küreseUeşmesi nedeniyle içine düşülen psikolojik güvensizUk ve kimliğini kaybetme korkusuna" da yanıt venyor. Açık mektubu tartışmak üzere 30 Ekım'de Gent'te düzenlenecek olan uluslararası toplantı, ilk tepkilere bakılırsa, ateşli geçeceğe benzıyor. Arnavutluk, Kosova veya Balkanlar'dakı başka bır ülkeden gelen "Hüznün Heykeli" küçük Çingene, 30 Ekim'de Gent'teki tartışma toplantısı öncesi. dünyadaki tüm ezilen insanlann duygulannı müziği aracılığıyla katılımcılara sunsa, "insanhk n daha kolay küreselleşır ve küreselleşme daha çabuk insanlaşmaz mı? erdincutku(a yahoo.com Fransa veya Fransız-Türk Müslümanı"Buralarda" farklı kökenlerden, çoğunluğu "göçmen" statüsünde yaşayan 4 milyon Müslümanız. Veya öyle sanıhyoruz! Yani en azından Türklere (kendimizi ötekilerden "ayn"calıklı (!) tutmak gerekirse - böyle söylemezsek vıcdanımız rahat etmiyor, ne yapalım)- kimliklerini veren "babavatan" yetkilileri, "anayasa"da katıksız "hdk" olduİdannı iddıa etseler de bireyin dinsizlik, Budıstlik, Protestanlık veya benzeri tercihlerini pek "nazaın ra'bara" ahmyorlar. Kelle kâğıtlanmıza, yurtdışında doğmuş çocuklanmızınkine dahi kafadan "Islam" sınıflamasını yapıştınyorlar. Hele hele hem baba, hem anne adında az biraz Türklük varsa... Ancaaak eğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı babamn adı Yorgo, Agop veya Hayim ile başlıyorsa o gayrimüslimdir Ve de doğan çocuğun annesi yedi nesil Müslüman da olsa, aile çocuğun dinini Islam diye beyan etmek istese bile, Ankara'nın, bebeğin dini üzerine Paris Başkonsolosluğu'na cevabı ya Hıristiyan, ya Musevidir. Başka yerleri bihneyiz, ama Paris'te görev yapmış Dışişleri görevlileri ve söz konusu hakkı tanmmamış kişiler, nadir de olsa böyle acı hikâyeleri belli bir iç burukluğuyla çok iyi hatırlarlar... Her ne kadar Türkiye'deki çok sayıda politik ilke, yasal veya ıdan kuralın kökü Fransa'da bulunsa da devir değişeli çok oldu, Batı'da köprülerin altından çok sular aktı. "Oralar" yerinde saydı. "Buralarda'' 4 milyonluk "Cutturi MusulmaneAlüslüman Küttürü" duyarlılığuıı banndıran, sürdüren bir topluluktan söz edilir. Dağıtılan kimlik veya oturma izni gibi kelle kâğıtlannda "tslam" diye yaz(a)maz. Inançlan, ancak bireyi ilgilendirir... Ülkenin ikinci büyük "din"ini gündelik hayatında, çağdaş hayatın normlanna göre uygulayanlann, yani "Culte Musuhnane/Müslüman KüM"nü yaşayanlann (ibadetinde olanlar kastediliyor) sayısı ise Içişleri Bakanlığı rakamlanna bakılırsa 1 miryonu buhnaz. Yine aym kaynak, bu sayının yüzde lO'unun dine ve dinin gündeUİc hayata bakışına belli bir muhafazakârlıkla yaklaştığım belirtir. lstihbarat servislerinin kamuya yansıyan verileri ise bu nüfus PARİS içensinde örgütlü bir şiddet hareketine katılanlann sayısırun birkaç yüzü geçmediğini ileri sürer. 1999 sonu itibanyla sadece 8 tanesi cami olmak üzere toplam 1536 ibadet mekânına sahip "Fransız Müslüman cemaati" kendi arasında harikulade bir bölünmüşlük sergiliyor. Resmi makamlann "cemaat" ile görüşmeler yapabilecek tek bir temsili muhatabının ol(a)maması "Islam" imajına, tahayyülün üstünde darbeler vuruyor. Yelpazesmde Vahabilerden Sufılere; Şiilerden Bahailere; Nakşibentlerden Mürüdiyelere yüze yakın ^—^^^— türlü çeşit mezhep ve tarikat bannduan "cemaat"in her parçası, "tslam"m kendilerine göre "tek ve değişmez"liğini savunuyor. 1.5 milyon Cezayirli (kendi arasında etnik farklılıklar dahil), 1 milyon Faslı, 350 binlik Türkiyeli ve Tunuslular "cemaat"in ezici çoğunluğunu oluşrururken 250 binlik Kara Afrikalı dışmda kalanlar da Asya, A\Tupa kökenli oluyor. Böyle bir bağlamda Istanbullu Yorgo, Kayserili Agop, UĞUR HÜKÜM Izmirli Hayim'ın dışında kalan "Türkijeli toplum"un sayısı, kaçaklanyla belki 350 bıni bulur mu bilemeyız. Resmi istatistikler Türkiye çıkışlılann yüzde 36'smın namazmda niyazında olduğunu söylerken şiddet hareketlenne veya gizli teşkılatlanmalara kanştıklan konusunda hiçbir ipucu vermiyor. 5-6 yıl önce Pans'in Faubourg-St. Denıs Sokağı'ndaki ünlü Türk mescıdımn önünde, bir cuma namazıru takiben bıldiri dağıtırken rastladığımız Taleban veya Kaplancı kılıklı iki militanın Türk olduğunu öğrendığimizde çok şaşırmış ve ince uzun yapılı bu "adamlann", reggaecılerle yanşu uzun sakallan ve yeşil-beyaz sanklı ve cüppeli-şalvarlı "geleneksel" kılıklanndan pek etkilenmiştik. Çehrelerindeki kireç beyazı ölüm sessizliği, bakışlanndaki soğuk-donuk, ancak korkutucu kararlılıktaki ifade tüylerimizi ürpertmışti. Mescit sakinlerine kim olduklannı sorduğumuzda, "Abiciğûn, bunlar Fransız-Türk Müslümanı değiL Yabancılar! Ya Almanya, ya tngiltere'den geByorlar—" cevabım almıştık. ugur.hukum(g paris.com ALMANYA'DA AŞIRI DÎNCt OPERASYONU " 3 militan hakkında soruşturma başlatıldı BERIİN(AA)-Almanya'nm Wi- esbaden kentinde tutuklanan aşm dinci 3 militan hakkında Federal Başsavcı Kay Nehm soruşturma başlattı. Federal Başsavcılık, üç gün önce VVlesbaden kentinde çok sayıda sah- te belge, kredi karü ve silahla ya- kalanan 27 yaşındaki Türk vatanda- şı TaBp T, 24 ve 26 yaşındaki Ye- men vatandaşlan Vade El A. ile Şa- hap A'nın terörist gruba üye olmak- tan yargılanacağuıı belirtri. Başsav- cdık, Talip T'nin aşın dini propa- ganda içerikli web sitelerinde Kaf- kasya'daki savaşa Müslümanlann katılmasını, Taleban rejimine yar- dım kampanyası ve Afganistan'da savaş için silahlı eğitimin konu edil- diği www.quqaz.net sitesi sahibi ol- duğunu açıkladı. Başsavcılık, sitenin e-posta liste- sinde, ABD'deki saidıniarla ilgisi ol- duğu için aranan SaidBahaji'nin e- postasırun da olduğunu belırtti. Sav- cılık, Yemen vatandaşı Şahap'ta do- lu bir silah. 35 mermi, büyük mik- tarda para, Almanya'mn büyük kent- lerine ait harita, sahte kimlik, kre- di kartı ve gidişi 4 Eylül 2001, dö- nüşü 10 Temmuz 2002 olan gidiş- dönüş Londra-îslamabad/Pakistan uçak biletı faturası ele geçirildiği- ni kaydetu. ANKARA'DA ULUSLARARASI TOPLANTI Türkiye ile Troika terör konuşacak ANKARA (ANKA) - Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındakı "güç- tendhihniş" siyasi diyalog çerçeve- sinde yann Ankara'da toplantıd ya- pılacak. Belçika, Ispanya ve Avrupa Komisyonu'ndan oluşan AB Troika- sı'nın siyasi direktörleri ile Dışişle- ri Bakanlığı yetkilileri arasındaki gö- rüşmelerde ABD'ye yönelik terör olaylan ve başlatılan uluslararası iş- birligi üzerinde durulması bekleniyor. Helsinki Zirvesi kararlan ile Ka- tılım Ortaklığı Belgesi'nde öngörü- len "güçkndirünüş" siyasi diyalo ğun çerçevesinde gerçekleşecek görüşmeler Türk heyetine AB'den sorumlu Dışişleri Müsteşar Yardun- cısı Akm Alptuna başkanlık edecek. AB Troikası, şimdiki dönem başka- nı Belçika, sonraki dönem başkanı Is- panya ve Avrupa Komisyonu'ndan oluşuyor. AB heyetinde Belçika'yı Si- yasi Direktör Aİeı van Meeuwen, Is- panya'yı Siyasi Direktör JavierGar- rigues ve Avrupa Komısyonu'nu Ge- nel Müdür Vekılı Fernando Valenzu- eb temsil edecek. AB heyetinde ay- nca AB Konseyi Sekretaryası'ndan Dış tlişkilerden sorumlu Genel Mü- dür Brian Crowe de bulunacak. Ankara'dakı görüşmelerde Türki- ye'nin Kopenhag Kriterlerine uyum çalışmalan, Kıbns ve bölgesel konu- lann ele alınacağı belirbliyor. PAKİSTAN'DA SAVAŞ HAZIRLIKLARI Biyolojik silah saldınsına önlem teLAMABAD(A.\)-Washington hûkümetine lojıstık destek sözü ve- ren Pakistan, ABD'nin Afganis- tan'a askeri operasyon düzenleme- si durumunda terönstlerin olası kim- yasal-biyolojik silah saldınsına ön- lem ahyor. Ulusal Kriz Merkezi'nden yetki- lilerin Amerikan haber ajansı Asso- ciated Press'e verdikleri bilgiye gö- re, Pakistan hastaneleri personeli böyle bir saldınya karşı nasıl önlem alınacağı konusunda eğitılmeye baş- ladı. Ülkenin en tecrübeli patolog- lanndan Prof. Dr. Abbas Hayyat, başkent Islamabad ve Karaçi ken- tindeki iki ulusal savunma labora- _ J tuvannın şarbon gibi hastalıklara karşı aşı stoku yapmaya giriştikle- rini bildirdi. Prof. Dr. Hayyat, BM Dünya Sağlık Örgütü'ne çağnda bulunarak Pakistan'a teknolojik yar- dım yapılmasını istedi. Islamabad'daki Kutsal Aile Has- tanesi yetkilısi NizarAhmedÇima, ABD'nin Afganistan'ı vurma ola- sılığına karşı gerekli önlemleri al- maya başladıklanm bildirdi. Ulus- lararası Kızılhaç Komitesi yetkili- si Antoine Beafcr ise kimyasal ve- ya biyolojik saldm durumunda Af- ganistan'a ve Pakistan'a gerekli yar- dımı sağlayacak güçleri obnadığım söyledi. J
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear