23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2001 PAZAR DIZI r \ Î Y l l 1 Q 1 1 Kore Savaşı'nın Türkiye'yefaturası; 717ölü, \JL KMAÖLl 167kayıp, 229 esir, 5257yaralı !ABD askerlerinekalkanolduMİYASEtLKNUR O günlerde basında böl- geden haber geçen muhabirler askerleri- mızdeki derin teessürü yurda jöyle aktanyordu: "Bizinı kuvvetlerin şimale »önderümeleri şimdilik durdu. \skerierimiz daha ziyade ce- aub böigesindeki temizlik ha- nekâüna iştirak edecekler. tşte l>u haber, burada hcrkesi üzen yegâne haberdir. 'Biz bunun çin mi, kalktık buralara kadar geldik? Bıraksmlar Mançurya hududuna kadar dayanalım' diye adeta heyecanlanıyorlar. Onun için herkes burada rürklere hayran." Sonunda 8 Kasım'da birli- ğimize cepheye hareket emri verildi. Cepheye hareket eden ve sicak çatışmalara giren Türk ordusunun zafer haberle- ri de birkaç gûn sonra gelme- ye başladı. "Kore'deki birliğimizin yeni ve partak zaferierL. Büyûk ko- münist çcteleri ile amansız bir savaşa turuşmuş olan Türk tu- gayı, önüne çıkanlan bütün manileri devirerek kuzeye, Mançurya hududuna doğru flerlemektedir." | "Türk, er meydanında!.. Cephedeki Türk askerieri Çin çemberini yardı. Zayiabmız yüzde 10." ı "Kore'de destan yazdık." \ "Yaralılarkahramanhkdes- tanlannı yazıyor." Oysa Batı basınında Türk birliklerinin en olmayacak yerlerde savaşa şürüldüğünü ve özellikle Kunuri bölgesin- de ağır kayıplar verdiği yö- nünde haberler yer alıyordu. Batı basınında çıkan bu haber- ler Türk basınında infial uyan- dınyor ve bu "Yalan Haber- ter"e karşı kampanya başlatı- Uyordu. Kunurl'de ne oldu? Ogünlerin tozu dumanı arasında satır aralannda geçiştirilen Kunuri Savaşı'nda ne olduğu sonraki yıllarda or- taya çıkacaktır. Kunuri'de BM askerleri bozguna uğramış, dağılarak geri çekilmiştir. Türk Birliği'nin komutanı Tuğgeneral Tahsin Yancı'nın savunma emrine ABD'li tank komutanı askerlerini ölüme atamayacağını söyleyerek iti- raz etmiş, ancak Türk komu- tanlar ABD'lilerin önüne Türk askerlerini sürerek savaşı sür- Korc'ıHn bllançosu J^unuri Savaşı'ndan sonra Türk birlikleri yeniden •MM. cephenin gerisine çekildi. Ancak olan olmuştu. Kore Savaşı'nın Türkiye'ye faturası; 717 ölü, 167 kayıp, 229 esir, 5257 yaralı oldu. Kore'de ABD'den sonra en fazla kayıp veren ülke Türkiye'ydi. Ama ne gam. Türkiye, bu fedakârlığının karşısında ABD'den gerekli aferini alarak 1953 yılında Kuzey Atlantik Paktı NATO'ya üye olarak kabul edilmişti. Kore'de ugramlan kaybuı karşılığı olarak ABD'nin Yunanistan ve tran'la birlikte Türkiye'ye de 131 milyon dolarlık yardun da sevinçle karşılanmış, kimsenin aklına savaşa asker göndermeyen Iran ve sembolik sayıda askerden oluşan bir birlik gönderen Yunanistan'la Türkiye'nin neden aynı yardımı alacağuıı sormak gelmemişti. dürmüşlerdir. Savunmaya sü- rülen Türk askerleri de püs- kürtülür. Bütün birlikler dağılır. Alay Komutanı Celal Dora, dağılan birliği toparlamaya çalışır. Bır günde 853 kayıp verilmiştir. Asker öbek öbek toplanarak isyan tartışmalan yapar. Tah- sin Yazıcı'nın öldüğü söylen- tilen yayılır. Askerin ıçinde "Tugayın başını general yedi. Albay da bizi yeniden imkân- sız bir savaşa sürmek istiyor" sözleri dolaşmaya başlar. Tu- gayın imammın, durumu Al- bay Celal Dora'ya bildırme- siyle önlem alınır. Cephede bunlar olurken za- fer şarkılan söyleyen Türk ba- sınında ABD'li komutan Ge- neral Walker'in Türk askerle- rine dizdiği methiyeler iri pun- tolarla duyuruluyordu. Ko- re'deki 8. Ordu Komutanı Ge- neral Walker'in Türk ordusu- nun ABD askerlerine nasıl kalkan yapıldığını doğrulayan ıbret verici açıklaması kimse- nin tepkisini çekmiyordu: "Türk Tugayı kahramanhk sembolüdür. Düşman çok üs- tün bir kuvvetle karşunızda belirdiği ve onun önûnden çe- kilmekzorunda katdığunız za- man Türkleri muharebeye soktum. Eğer elimin altında Türk birtiği mevcut olmasay- dı bugün bütün Amerika kıta- lan imha edilmiş olacakn." Truman'ın yerlne Elsenhower Oavaşta büyük kayıplar ve- * 3 ren ABD'de halk savaşa karşı kampanya başlatmış. ilk seçimlerde Truman'ın yerine savaşa karşı çıkan ve başkan seçildiği takdirde Kore'yi zi- yaret edeceğini söyleyen Ei- senhower'i başkanlığa getir- mişti. îmzalanan ateşkes so- nucunda iki tarafta eski sınır- larda kalacağını taahhüt et- mişti. Sonuçta Kore'de başa dönülmüş ve savaş öncesi sı- nırlar kalıcı olmuştu. Tabii bu- rada ağa ile marabanın bilin- dik öyküsü akla gelıyor. Savaş sonrasında devlet, Kore gazi- lerine malüllük maaşı bağla- mış bir de şehir içi ulaşım araçlanna ücretsiz binmeleri için paso vermişti. Kore gazi- lerine verilen sembolik malül- lük maaşı, bir başka Kore ga- zısi Kenan Evren döneminde kaldırıldı. Kore gazisinin elin- de kala kala bir paso kaldı. Bedii Faik'in anılanndan Kore"DP hükümeti Kore'ye asker gönder- me karan almış, hem de bunu Meclis'ten geçırmeye hiç gerek görmemışti! CHP'nin hemen hemen bir savaş karan olan böyle bir ağırhğın Meclis'e bırakıl- ması gerekriğıne dair çıkışlanna ise hiç aldırmamıştır. CHP yanhsı bir iki gazete dışında, karan yanlış veya eksik gören de hemen hiç yok gibidir. Tenkide yelte- nenlerinki defisıltı,mınltı, kekeleme, ge- veleme adlandınnalannın ötesine geçe- mez! Ama gerçekten de Kore'ye asker gön- derme karan, ülkede soğuk karşılanmak şöyle dursun. hatta hayli sıcak, hayli coş- kulu karşılandı denebilir. Gazeteler bu coşkunun baş dinamola- n. DP teşkilatı da tabii gözü kapalı uygu- layıcıfan idiler!.. Bu ateş, kısa zamanda CHP'nin ağzını tıkamış, nerede parla- mento karan diye haykırmakta olan han- çereleri yavaş yavaş söndürmüş ve onla- nn yerlerini kahramanlık menkıbeleri ya- ratıp, duygu sömürme hazırlıklan alıver- miştir Kore kıtamızın komutanı Asım Eren mi olacak, yoksa Banrt Tahsin mi? Ilk ağızda bu söylentiler gazetelerimizin başköşe misafirleridir. Onun ardından geleneksel askere uğurlama törenlerimi- zin. bu defa 'savaşa ugurlama' havasına büründürülüp dramatik hale getirilmesi gelir! Gazetelerimizde bu sahneler adeta bir fotoğraf yanşması olup çıkmış, en duygulu, en romantik fotoğrafı yakalayıp yan sayfaboyunayükseltenkıskanıkrol- muştur! Özellikle Kore'ye gönderilen ilk kafile tam bir övgü ambalajıyla sanp sar- malanmışh. Aman ne demeçlerveriliyor, açıkgöz veya kendilerini öyle sayan mu- habirler. nıce subayın, enn, erbaşın kah- ramanlık hülyalan içinde kıvrandıklannı gurur ve sürur içinde aman ne güzel ya- zıyorlardı!.. Kore Savaşı'na katılmamı- zın. basının burnuna getirdiği ilk koku- nun tiraj olduğu saklanamaz! Bunda anormal bir taraf da yoktur ama, gide gi- de iş kimin daha çok kahramanlık men- kıbesı uyduracağı veya duygu sömürüsü- nün en sunturlusunu bulup çıkaracağı noktasına kadar dayanmıştır ki, yanlış olan buydu' Hele savaş ıyice kızışınca veya kızıştı- ğı gene bizlerden sadır olunca. ortaya bir de 'savaş muhabiri' tipi çıkanp, tam teç- hizat. dürbünlü, mataralı, komando kı- hklı. çelik mığferh' birer aslana kavuşma- dık mı? Sahnede eşhasın bu tek eksiği de böylece tamamlandı ve keyfımız büsbü- tün yerine geldi. Kore Savaşı'nın NA- TO'ya gırmemızi çok kolaylaştırdığı doğrudur. Zaten Menderes harekete ka- rar verirken bunu açıkça söylemişri ve kı- sa sürede haklı çıktığı görüldü!.. Kore'den sonra Körfez Savaşı Ve doğrudur. Kore Savaşı ülkemizin, Amerika'daki tanınma gradosunu, çok a- ma çok tırmandırmıştır. Yanlış olan, bu doğrulan, hep aynı aksiyonla aynı sonuç- lan verecek bırer kaide sanmaktır. Nite- kim yıllar sonra Türkiye'nin başına böy- le biri gelecek ve 'Tıpkı Kore Savaşı'na katümamız gibi' diyerek, Amenka'nın Körfez Savaşı'nda dümen suyuna girive- recektir! Kore Savaşı'ndan sonra NATO üyeliğini kazanmışnk ya şimdi de öyle olacaktı!.. Veyeni liderimiz. Menderes'in yolunda yürümekten başka bir şey yap- madığını haykırmaktaydı! Menderes bir koyup bir alrnıştı, bu, üstelik bir koyup üç alacaktı. Ama ancak hava alabilmiştir! Ashnda fark, Menderes'le kendi arasın- da değildir, asıl fark Kore ile Körfez ara- sındaydı. Birincisinin ilk BM ordusu fik- rinin tutması ve onun eseri kıhnması için Amerika poposunu yırtarken ikincide Türkiye'yı sadece kullanma. çöl sıcağının terini, Türk havlusuyla silme peşindeydi! 'tkinci Menderes'üniz sadece bunu görmemişrir ama ne hikmetse, hâlâ hay- ranlan, meftunlan onun Körfez Sava- şı'nda bile her şeyi gördüğü iddiasın- dadırlar!" BİTTİ DP hükümeti Kore'ye asker gönderme karan almış, hem de bunu Meclis'ten geçirmeye hiç gerek görmemişti! CHP'nin hemen hemen bir savaş karan olan bövle bir ağıruğuı Meclis'e bırakılnıası gerektiğine dair çıkışlanna ise hiç akurmamışür. BtR YOL HİKAYESİ TAYFUN TALİPOĞLU Belgesel Gibi Bir Kastamonu "Milli Piyango bileti alsam, ikramiye llgaz'ı geçmez..." Şapka Devrimi'nin simgesi gibi "ft>fr"üyle, dimdik duruşuyla, otoparktan seslendi bize. Altmış beşin üzerindeydi yaşı. Kastamonu'nun dar, büyülü sokaklarında, restore edilen konakları görüntülerken, bu dost sesle "bir çay içimi" oturduk... "Kastamonu 'yu beğendiniz mi?" Beğenmemek elde mi... "Sanayi yatırımlan olsa bu kadar göç olmazdı..." "Aman amca, iyi ki olmamış..." Göçün korudugu tek şehir, belki Kastamonu. Göç vermeseydi eğer, çoktan bu güzel konakların yerine, yüksek yüksek "beton pespaye- Hği" yerleşirdi herhalde... Hep gelip geçtiğimiz, ama ara sokaklarına girmeyi erteledığimiz Kastamonu'dan, görduklerimizden, kente yaptığı makyajla tüm vatandaşların sevgisini kazanan Vali Enis Yeter ve çalışma arkadaşla- nndan söz etmek gerek. Çünkü, ulusal bir yaraya küçük de olsa bir neşter atmış ve dikkati çekmeyi başarmışlar. Türkiye'nin hemen her tarafında "SİT" ilan edilip yıllarca onarılamayan ve her geçışte, yıkılışlarını üzülerek izlediğim evler, konaklar, biraz olsun "yeniden merhaba!" demiş Kastamonu'ya... Vali Yeter'in restorasyon girişimi, başında belki "gereksiz" gelmiş bazılanna. "Görmeden inanmayan"\ar bile turizmdeki önemini kavramışlar evlerin bir bir dirildiğini görünce... Kozan Anavarza Kalesi'nin dibindeki evlerden Kars'taki taş binalara, Yatağan'ın Bozüyük'ünden Amasya Yeşilırmak Boyu'na, sahipleri tarafından onarılamayan, Devlet tarafından da bir çivi çakılmayan ve "çaktınlmasına müsaade edilme- yen", bir gün çatısı, bir gün duvarlan yıkılan, "vah vah " çekip hiçbir şey yapmadığımız bu güzellikler için, "demek, istenirse bir şeyler yapılabiliyormuş" dedirtiyor Kastamonu Konakları. "Vüz"ün üstündeki konaktan on beşi, Valilik tarafından alınıp restore edilmiş ve ediliyor. Vatandaş isterse, proje desteğini Valilik sağlıyor. Restorasyon ekip ve ekipmanla- rı da hemen hemen valilik tarafından sağlanıy'or. Vali Enis Yeter, "Devletin, tüm evleri alıp restore etmesi mümkün değil" diyor ve tarihin son kalelerinden Kasta- monu'ya "herkesi" yatınm için davet edi- yor. Güzel Sanatlar Evi'ndeki ahşap oyma ev eşyalarını, perdeden masa örtüsüne dokuma atölyesini, öğrencisinden bürokratına, Kastamonuluların bu çabalannı görüp, etkilenmemek mümkün değil. Vali Yeter, yardımcılan Feyzullah Özcan ve Nurullah Çakır, Turizm Elçisi gibiler. Yani bu kez, "amorti, llgaz'ı geçmiş..." ttalipogluC" ixir.com www.bamteli.tv Faks:0312-467 09 05 Yırnk Krampon takım sayfalan, "televole kiiltürünü" eleştiren "Erveda Televo- le", kadın gözüyle futbol yonımlannın yapıkhğı "Süslü Krampon" ve adından da anlaşüaeağı üzereküçüklerinyorumlanndanoluşan "KüçükKrampon'', bıd- maca bölümleriyle 'taraftann" huzurunda. (Fotoğraf: SlBEL KIZILIŞIK) Futbolun mizahınıyapan dergi: YırtikKrampon BEKIANAĞANOĞLU Itiraf etmeliyız. Pozisyonumuz ke- sinükle ofsayt. Cünkü "Yniık Kram- pon'' taraftanyla yanı okuruyla buluşa- lı, sağlı sollu ataklara başlayalı 5 hafta oldu. Futbolun mizahını yapan Yırtik Krampon futbolun ticarileştiği, masu- miyetini yitirdiğı, hızla kirlendıği bır dönemde "futbola gönülverenlerin*' te- selli bulduğu bır dergi. Sözü fazla uzat- madan topu derginin yayın yönetmeni Süle>man Yıldız'a bırakalım. - Neden Yırük Krampon, neden fiıt- bolun mizahiTiın yapüdığı bir dergi? - Yırtik Krampon"un kadrosunu eski Gırgır, Solak, Dınozor çalışanlan oluş- turuyor. Yeniden bir şey yapmayı dü- şündüğümüzde "mizahdergisi''nin ola- mayacağını gördük. Cünkü çok sayıda mizah dergisi var ve mizah okuru "fl- laUah" demiş durumda. Farkhlaşma ol- malıydı. Futbolun mizahı ılgınç geldi. "Sporun değfl", çünkü Türkiye'de fut- bol eşittir spor. Birincisı yaygınlığı, ikincisi malzeme bolluğu, üçüncüsü muhalif tavn burada da sürdürebilme şansı. -Futbolllailgili bir mizah dergisi yap- manrzda "televole" kültürünün etkisi nedir? - Televole, futbolun magazinini yapı- yordu. Şimdi tersine döndü, futbol dı- şında her şey var. Hazırladığımız 'Elve- da Televole' sayfası ona bir cevaptır as- hnda. Keyifle birbirimızi kızdırdığunız, kahvelerde birlikte maç seyrettigimiz, mafyalann bu kadar-hâkım olmadığı eski günleri özlüyoruz. Eski futbol he- yecanını yaşatmaya çalışıyoruz. Adı la- zım değil, büyük bir kulübümüzün bü- yük bir başkânı, zamanında her sezon açıhşında spor servislennı ziyaret eder ve altın dağıtırmış, Şimdi olanlarbunun daha büyük ve organize birhali sanınm. Futbol yeniden yükselen değer haline geldi. Galatasaray Avnıpa'da başanlar kazanınca bazılan futbolu yeniden keş- fettiler. Cok anlarmış gıbı birinci say- falardan yazılar yazmaya başladılar. Ta- kım tutanlan aşağılayan bu güruh şim- di futbolu çok başka bir yere koyup bu- nun üzerinden her türlü kazanç sağla- ma peşinde. Futbolu başka bir yere çek- meye çalışıyorlar. - 1980'lerin sonunda "tribünleri ste- rinze etme ve etitiestirme süred" başla- di Örneğin Manchaster United kapta- m Keane. tribünde bağırma\an. "kari- desli sandviç >i\en" sevirciden hoşlan- madığuu söyledi. Derginin bu dönüşü- me bakışı nasıl? - Örneğin Fenerbahçe yöneticisi Hamdi Akm maç biletlerinin 7 sterline göre ayarlanmasını öneriyor. Bu beyi- miz ya hiç dayak yememiş, ya sayı say- masını bilmiyor ya da emeğıyle hiç pa- ra kazanmamış. Türkiye'de bir stadyu- mu dolduracak kadar thaleci, hortum- cu bulmak zor. Küfür konusuna geUn- ce, sankı küfiir sadece statta var. Evde, sokakta, askerde, Meclis'te, karakolda küfür yok. Şunu önerebilinz.. statta kü- für olmasın ama, dışanda edeüm. In- sanlar istemlerini dile getırebilse, çö- züm bulsa, dışanda da küfür olmaz. - 5. sayuuz taraftarlannızla buhıştu. Tepkiler nasıl? - Bu dergi tuttu, tutuyor. Ama çok da- ha fazla okuyucu desteğine ihtiyacımız var. Cünkü kimseyle 5 kuruşluk ne kre- di, ne ihale bağımız var. Bu işe inanan- larla yola çıktık, öyle de devam edece- ğız. Dergi spor hayatında etkili oldu. Kaptanlann taktığı "Captain" yazıh pa- zubantlar, yayınımızdan sonra ortadan kalktı. Yani "dakika bir, gol bir" diye- bılınz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear