14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2001 ÇARŞAMBA HABERLER Kanadoğfu: Görevimi yapüm • AYVALIK(AA)- Tatilini, memleketi olan Ayvalık'ta geçiren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, annesi Hesna Tüfekçi'yi l haftaönce kaybeden Belediye Başkanı Ahmet Tüfekçi'yi ziyaret ederek başsağhğı dileğinde bulundu. Kanadoğlu, ziyaret sırasında gazetecilerin sorusu üzerine. "Tayyip Erdoğan ile ilgili ben görevimi yaptım. Dosyayı ilgili yerlere ilettim. Son söz onlann" dedi. Faturayı Fransız avukata kestiler • ANKARA (ANKA) - Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nin (AİHM) RP'nin kapatılmasını onaylayan karannm faturası, Saadet Partililerce (SP) Fransız avukat Laurent Hincher'e kesildi. Bu durutn SP'lilerce, "Böyle bir davada Türkiye'yi tanımayan bir yabancı avukatla çalışmak bu sonucu hazırladı. Türkiye'yi, partimizi ve yasalanmızı hiç bilmeyen bir avukatla çalışmak büyükbirhataydı" sözleriyle ifade edildi. Cindoruk kaza tZMİR(AA)-Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un, Ayvalık'taki yazlığında balkonda düşerek ayağını zedelediği bildirildi. Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanı Ismet Sezgin, Hüsamettin Cindoruk'un hastaneye kaldınldığını ve hayati tehlikesinin olmadığının öğrendiğini kaydetti. Izmir'deki Özel Ege SağlıkHastanesi'ne getirilen Cindoruk'un, 5 kişilik heyet tarafından konsültasyona alındıgı öğrenildi. Buîfalo'da ihtiyati tedbîp kakhmldı • ANKARA (AA)- Yurda kaçak sokulduğu iddia edilen etlerle ilgili olarak Isak Romano ve 'Drej Ali' lakaplı Ali Yasak'ın da aralannda bulunduğu 71 sanık hakkında açılan 'Buffalo' davasma. Ankara 1 No'lu DGM'de devam edildi. Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadenız, dosya kapsamında araçlar, mal ve eşyalar üzerine konulan ihtiyati tedbir karannın kaldınlmasmın kararlaştınldığmı bildirerek duruşmayı erteledi. Vergi numanası uygıriaması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin, bankacılık işlemlerinde vergi kimlik numarası tespiti uygulamasının 1 Eylül'de başlayacağını söyledi. Keskin dün yaptığı açıklamada, vergi kimlik numarası uygulamasının bankacılık ve mali hizmet işlemleri, her nevi tahvil, bono ve borçlanma senedi, kredi kartı okuma makinesi. havale, çek ve senet işlemlen ile Sermaye Piyasası Kurumu kapsamındaki kurumlarca yapılacak işlemler, ödünç para verme, özel finans kurumlannca yapılacak işlemlerde uygulanacağını bildirdi. Baymdırlık Bakanlığı'ndaki yolsuzluklarla ilgili gözaltı sayısı 61'e ulaştı 'Vıırgun' MHP'ye uzanıyorANKARA (CumhuriyetBü- rosu)-Bayındırlık ve Iskân Ba- kanlığı'na yönelik "Vurgun" operasyonu MHP'ye uzanıyor. Operasyon kapsamında MHP Şanhurfa Milletvekili Muzaf- fer Çakmakh'nın yeğeni Ali Çakmaklı nın da arandığı bil- dirildi. Emniyette geçen hafta- dan bu yana sorgulanan ve ara- lannda Pırlanta Inşaat Şirketi sahibi Mustafa Eriş'in de bu- lunduğu 16 kişi dün sabah er- ken saatlerde DGM'ye sevk edildiler. DGM Savcısı Cengiz Köksal'ın ifadelerini bizzat al- dığı bu kişilerden 10'u dün ak- şam saatlerinde serbest bırakı- lırken 6 kişi tutuklanma iste- miyle yedek hâkimliğe sevk edildi. Eriş'in de aralannda bu- lunduğu 6 kişi bugün yedek hâkimliğe çıkanlmak üzere ye- nıden Emniyet'e götürüldüler. Bayındırlık ve Iskân Bakan- lığı'nda yürütülen ihalelerde yolsuzluk yapıldığı iddialan üzerine başlatılan, Ankara Em- niyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Mü- dürlüğü ile DGM'nin ortakla- şa yürüttüğü Vurgun operasyo- nu genişletilerek sürdürülüyor. Operasyon kapsamında geçen hafta gözaltına alınan 16 kişi. emniyetteki sorgulan tamam- lanarak dün sabah saatlerinde Keçiören Adli Tıp Kuru- mu'nda sağlık kontrolünden geçirildiler. Yeniden emniyete götürülen 16 kişi, daha sonra DGM'ye alındı. DGM'ye götürülen kişilenn ifadelerini Savcı Cengiz Kök- sal'ın aldığı bildirildi. DGM'ye sevk edilen 16 kişi- den 10'u. dün akşam üzeri ser- best bırakılırken diğer 6 kişi tu- tuklanma istemiyle yedek hâ- kimliğe sevk edildi. Bu kişile- rin Pırlanta Inşaat Şirketi'nin sahibi Mustafa Eriş, şirket ça- lışanlan Fırat Küçük, Mithat Eşmeli, Hanife Çatal. Bayın- dırlık ve Iskân Bakanlığı Yapı Işlen Genel Müdürlüğü'nde teknisyen Fethi Soydan ve Ba- yındırlık II Müdürlüğü'nde şu- be müdürü Ahmet Kenan Bo- zokkalfa olduğu öğrenildi. Savcı Köksal akşam saatle- rinde DGM'den ayrılırken "dosya kapsamı vezamanm ge- cikmiş olması" nedenıyle 6 ki- şinin yedek hâkimlik sorgula- n bugün yapılmak üzere yeni- den emniyete götürüldüğünü kaydetti. Bu arada Savcı Kök- MHP'li çakmakUdan Cevheri ve Bucaklar'a suçlama • MHP milletvekili Muzaffer Çakmaklı, 'Vurgun' operasyonuna konuolan ihalelerle bir ügisi olmadığını savunarak "Vilayet ihaleleri davetiyeli yapmış, bunlan da Cevheri ve Bucaklar almış" dedi. BÜLENTSAR1OĞLU ANKARA -Vurgun operasyo- nu kapsamında yeğeni aranan MHP Şanlıurfa Milletvekili Mo- zaffer Çakmaklı, tartışmalı iha- leler konusunda Şaniıurfa'nın DYP'li büyük aşiretlerinden Cevheri ve Bucaklar'ı suçladı. Bayındırlık ve Iskân Bakanı Ko- ray Aydın'ın 30 yıllık arkadaşı olduğunu belirten Çakmaklı, operasyon kapsamında aranan yeğeni Ali Çakmakh'nın bugün teslim olacağmı söylçdi. Çakmakh, boyutu büyûyen operasyonla ilgili olarak Cum- huriyet'in sorulannı yanıtladı. Operasyon kapsamında aranan yeğeni Ali Çakmakh'nın suçlan- dığı ihalenin Halfeti'de olmadı- ğını savlayan Çakmaklı, "Su ai- tinda kalacak yerleşim yerteriyk ilgiliolarak ihaieierolmuş,onlar- dandanebizinıhabcrimizvar.ne içinde bir MHP'ti var ne deyeğe- nim var. Birini Cevheri alnuş, bi- rini Bucak almış, o listeyi de al- dan" dedi. Yeğeni ile kendisinin iş bağlantısının sorulması üzeri- ne de Çakmaklı. "Yeğenden da- ha yakın bağ ohnaz, ama benim hiçbir iigim yok. Işlerimiz tama- nıen ayn. Ğeiip tesKm olacak, varsabirsuçu cezasını çeksin" di- ye konuştu. Vurgun operasyonunda "siya- sibağ" aranmasım eleştiren Çak- maklı. "Bu operasyonda 1000 müteahhiti anyorlarmış. Bütün Türkiye'deiş alan Idşileri çağınp ifade alıyoriarmış. Herhalde ye- ğenimi deö\1e amoriar" görüşü- nü savundu. Siyasete girene kadar "büyük müteahhitier" arasında anıldığı- nı aktaran Çakmaklı, en son 1995 yıünda Gaziantep otobanı işini aldığını, 18 Nisan seçimle- rine 3 ay kaîa ise şirketlerini dev- rettiğini söyledi. sal'ın korumapolislerinin 6'ya çıkanldığına dikkat çekti. Aban ifade vermiyor Önceki gün gözaltma alınan Bayındırlık ve Iskân Bakanlı- ğı Müsteşar Yardımcısı Sedat Aban, Yapı Işleri Genel Mü- dür Vekili İlkuthı Gönülal, bi- rinin Mehmet Ince olduğu öğ- renilen 2 genel müdür yardım- cısı ve 10 ihale komisyonu üyesinin de sorgulannın sür- düğü, ancak Bayındırlık ve Is- kân Bakanlığı Müsteşar Yar- dımcısı Sedat Aban'ın ifade vermeyi reddettiği belirtildi. Soruşturma kapsamında şu ana kadar gözaltına alınan- lann sayısınm 61 'e ulaştığı kaydedildi. Bazı firma sa- hiplerinin ıfadelerinde iha- lelerin hangi yöntemlerle verildiğini, kimlere ne ka- dar rüşvet verdiklerini açık açık anlattıklan öğrenildi. Operasyon kapsamında Şanlıurfa'da da Mustafa tf- las adlı müteahhitin gözal- tına alındıgı, MHP Şanlıur- fa Milletvekili Muzaffer Çakmakh'nın yeğeni Ali Çakmakh'nın da olayla il- gılı arandığı bildirildi. Aydın zor durumda Operasyonun giderek ge- nişlemesinin ve bakanhkta- ki üst düzey bürokratlara kadar sıçramasının Bakan KorayAydın'ı zor durumda bıraktığı belirtiliyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bah- çeh" ile arasının çok iyi ol- madığı kulislerde dile geti- rilen Aydın'ın, operasyon nedeniyle sıkıntılı günler geçirdiği kaydediliyor. Şanlıurfalı olan gözaltın- daki Müsteşar Yardımcısı Sedat Aban'ın, yaklaşık 20 yıldır Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı 'nın çeşitli kade- melerinde görev yaptığı, hakkında her dönemde bu tür iddialar bulunduğu öğ- renildi.'Vurgun' operasyonunun, küit ismi Mustafa Eriş ve diğer 15 kişidün DGM'yeçıkanldı. (AA) MHP'li Kayayerli Avrupa'da lisan rekabeti yaşandığını söyledi: Türkçe AB dili olmah AYHANŞİMŞEK ANKARA - Avrupa Bır- liği'nin (AB) anadilde eği- tim ve yayın istemlerine karşı çıkan MHP. Türkçeyi Avrupa dilleri arasına sok- mak için kolları sıvadı. AB'nin Türkçeyi "3. dün- yadan AB'ye gelenlerin anadilleri** içerisinde gör- mesini eleştiren MHP'liler, AB etkinlikleri ve eğitim programlannda Türkçeye de yer verilmesi için yeni girişimlere hazırlanıyor. MHP Afyon Milletveki- li Müjdat KayayertL AB de dil konusunda ıçten içe çe- tin bir rekabet yaşandığını belirterek "Bugün AB'nin 11 resmi dili \ ar. UzmanJa- ra göre ise zamanla 4-5 dil kalacak. Mevcut koşullar- da Türkçemizönünıüzdeki yıllarda var olma yok olma mücadelesi verecektir. He- defimiz, Türkçenin AB'nin bu 4-5 dil arasında yer aJ- ması olmalıdır" diye ko- nuştu. Dil konusunda AB için- da Ahnan bildiği halde zo- runlu kalmadıkça İngiBzce konuşmaz. Danimarkah- lar, kendi dillerini kaybet- me korkusuyla Maastricht Anlaşması'nı reddettiler. Türkçeye saygıyı sağlamak için bizim de üzerimize dü- • AB'nin Türkçeyi '3. dünyadan AB'ye gelenlerin anadiüeri' içerisinde görmesini eleştiren MHP'liler, AB etkinlikleri ve eğitim programlannda Türkçeye de yer verilmesi için girişimlere hazırlaruyor. deki sınırlamaların yavaş yavaş ortaya çıkmaya baş- ladığını anlatan Kayayerli. topluluğun TV kanalından yalnızca 3 dilde yayın ya- pılmasımn buna örnek ol- duğunu kaydetti. Kayayer- li. "Bugün bir Fransız ya şen görevler var" görüşünü dile getirdi. MHP'li Kayayerli, Türk- çenin yurtdışında güçlen- dirilmesi için Fransa, Al- manya, Ingiltere gibi üke- lerin Türkiye'de açtıklan kültür merkezlerinin ben- zerlerinin yurtdışında açıl- masını, mevcutlarının da daha etkin hale getirilmesi- ni öneriyor. Kayayerli'nin diğer öne- rileri de şöyle: • Türkçenin yabancı dil olarak okutulması için gi- rişimlerde bulunulmalı. • Türk dilinde eğitim ya- pan üniversite ve fakülteler kurulmalı. • Türkçe internet kulla- nımı ve web sayfalannın geliştirilmesine öncülük edilmeli. • Kitle iletişim araçlann- da Türkçenin kullanımı ve Türk kültürünü arttırmaya yönelik çalışmalar yapıl- malı. • Lisans üstü düzeyde bir Türçe eğitim akademi- si kurulmalı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com ÜzeyirGarih cinayetinden hemen sonra emniyet yetkili- lerinin yaptıklan açıklamalara çok kimse inandı. "Tinerci Deli Fuat" sözcüğü iki gün boyunca dillerden düşmedi. Bu bulguya dayanarak yo- rumlar yapıldı, siyasi tahlillere gırişildi. Bu açıklamalardan yola çıkarak yorum yapmak ve bunlan esas alarak yazı yazmak içimden gelmedi. Ka- fama yılların tecrübesiyle oluşmuş bir güvensizlik yer- 'leşmişti. Gazetecilikte, önemli olay- larda bilinmeyen bir haber ve bulguya ulaşmak ve bunu su- nabilmek önemlidir. Haberci- liğin temel dürtülerinden biri- si, diğer habercileri "atlatmak- tır." Belki de keyifle geliştirile- bilecek "atlatma" haber reka- beti, yanlış bir yönlendirmey- le farklı bir mecraya çekildi. iş anlamsız bir yalan ve uydur- ma yarışına dönüştü. Bu ne- denle "atlatma" yarışmasın- dan hoşlanmaz hale geldim. Atlatma çabasının içine her Yalanlar İçinde Yaşayarak! zaman bir ucuz habercilik gir- diğine inanmaya başladım. Üzeyir Garih olayında da ga- zeteciliğin "atlatma"dürtüsü- nün sonunda ucuz habercili- ğe dönüştüğünü hissediyo- rum. Bu ucuz haberciliğe, son dönemlerde emniyet güçleri de büyük bir hevesle katılın- ca iş çığrından çıktı. Uğur Mumcu'nun kaç kez ve ne kadar çok katili yakalandı(l). Olay artık bir uydurma haber klasiğine dönüştü. Önce em- niyetçiler "ucuz" haberi uçu- ruyorlar, "acar muhabir"\er bunu kapıp yönetici ağabey- lerinin önüne koyunca, bu u- cuz haberler manşetlere taşı- nıyor. * • • Üzeyir Garih önemli bir isim. Onun yatağında ölmesi bile gazetefere manşet olacak kadar bu ülkeyi ilgilendirir. He- le onun karanlık bir cinayete kurban gitmesi, olağanüstü önemde birolaydır. Böylesine önemli bircinayetin üzerinde- ki sır perdesinin kaldırılması için herkesin gereken dikkati göstermesi gerekir. Toplumu yanıttacak, soruşturmayı sap- tıracak açıklamalardan, yöne- limlerden kaçınması gerekir. Ne yazık ki, daha önceki önemli cinayetlerde yaşanan "oüven/7mez"likler bu kez de geçmişten hiç ders çıkanlma- dığı için aynen yaşanıyor. Önce polis yanlış açıklama- laryaptı, bu yanlışı allayıp pul- layan basın ise işi iyice çığrın- dan çıkardı. Ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Daha da önemlisi, cınayetler aydınlanamıyor. • • • Üzeyir Garih'in ölümü üze- rine yapılan açıklamaları, ba- şından beri ihtiyatla izledim. Işin doğrusu, yapılan birçok polis açıklamasına güvene- medim. Bir kısım meslekta- şım ise böyle davranmadılar. Bazıları, haber atlatma acele- ciliğinden, bazıları toplumun ilgisinin yöneldiği bu olaydan reyting çıkarma açgözlülü- ğünden toplumun yanıltılma- sına ortak oldular. Daha da vahim olanı, olay- la hiç ilgisi olmayan bir küçük çocuğun hayati, yalan haber- lerie karartıldı. Aslında her kri- tik ve önemli olay, basın ve emniyet güçleri için bir sınav niteliği taşıyor. Bu noktalarda toplumu doğru bilgilendir- mek, gerçeği aktarmak önem kazanıyor. • • • Bütün bunlar neden böyle oluyor? Kafayı asıl bu yanlış- lık üzerinde yoğunlaştırmamız gerekiyor. Neden devlet güç- leri gerçek peşinde koşmu- yor, neden basın gerçekleri ortaya çıkarmak için çaba sarf etmiyor? Türkiye'nin temel sorunu, yalanlar üzerinde kurulu bir dünya içinde yaşaması. Ed- remit Polis Karakolu'nda bir genç ölü bulunuyor. Polis o- nun hemen intihar ettiğini söyleyerek suçu üzerinden atmak istiyor. Bunun yerine, bu olayı cid- diyetle araştırsa, karakollar- daki kötü muameleye izin ver- meyeceğini gösterecek birtu- tum içine girse, sanki bu ya- lan dünya çöküverecek kor- kusuna kapılıyor. • • • Üzeyir Garih'in alçakça öl- dürülmesi ve onun ardından yaşadıklarımız gösterdi ki, Türkiye yalanlarla bir yere gi- demiyor. Her yalan, güvensiz- liği biraz daha arttırıyor ve Türkiye'nin önünü karartıp iş- leri zorlaştırıyor. Üzeyir Garih'i acı içinde toprağa verdik. O artık yaşa- mıyor. Biz ise basınıyla, emni- yet güçleriyle yalanlar içinde yaşamaya devam ediyoruz. Nereye kadar?.. GLOBALPOIİTtKÜLTÜR ERGİN HLDIZOĞLU Sosyal Demokrasi Yine Bir Kavşakta Önümüzdeki dönemde sosyal demokrat kanat- ta bir hareketlenme ve yenilenme bekleniyor. Gün- demde yeni partilerin oluşması, solun birlik çaba- lan var. Sanınm, sosyal demokrasinin bu yoğun gündemi, Türkiye'de ekonomik istikrarsızlığın art- tığı, yoksullaşmanın kendini daha çok hissettirdi- ği bir dönemle de çakışacak. Acaba, sosyal de- mokrasi bu "dönemin ruhunu" yakalayarak, ken- di oluşumuylatoplumsal muhalefetin, halkın umut- lannın arasında bir sinerji yaratarak Türkiye'de ye- niden önemli bir siyasal özne olabilecek mi? Yok- sa, yine olmayan bir III. Yolu ararken gelışmelerin gerisinde kalarak fosilleşmeye devam mı edecek? Dönemin ruhu Bana, önümüzdeki dönemde, sosyal demokra- sinin başarısı; doğru kadroları bir araya getirmesi- ne, gerekli toplumsal bağlan oluşturmasına oldu- ğu kadar, hatta belki de bunlardan daha fazla, "dö- nemin ruhunu" doğru okumasına bağlı gibi geli- yor. Geçen iki yıl boyunca, hem Türkiye'de hem de dünyada yaşanan gelişmelere bakınca, bunlardan kimilerinin belirginleşerek kalıcılık kazandığını söy- lemek sanınm yanlış olmaz. Kimi süreçler ise es- kiyor ve dağılıyorlar. Denebilir ki, böylece bir "dö- nemin ruhu" yerini, başka bir "dönemin ruhuna" bırakmaya başladı. Bugün "dönemin ruhu"nun üç önemii gelışme üzerinden şekillendiği söylenebilir. Bırincisi, dün- ya ekonomisinde birgüçlü büyume dönemi kapa- nıyor. Merkez ülkelerden kaynaklanan eş zamanlı bir resesyon yayılıyor. The Economist bu hafta "pa- raşütünüzü takınız" diyordu. Diğer taraftan, 1980'lerde, ekonomik krize karşı bir uyum ve dü- zenleme yöntemi olarak benimsenen neoliberal politikaların, IMFgibi kurumlann, artık işlevleriniyi- tirdiği söylenebilir: Bugün neoliberal politikalar, uy- gulandıkça krizleri daha da derinleştiriyorlar. "Dönemin ruhunu" belirleyen üçüncu bir geliş- me de neoliberalizme karşı dünya çapında yükse- len toplumsal muhalefet. MAI karşıtı hareket ola- rak başlayan bu muhalefet, Seattle'dan geçerek Cenova'ya kadar geldi. Ama bu süreçte gorülen- ler, (global medya tekellerinin izin verdiği kadarıy- la) bir buzdağının ucu bile değil. Hemen her gün dünyanın bir kentinde, on binlerin katıldığı büyük protesto yürüyüşleri yaşanıyor. Dünyada büyük bir dalga yükseliyor. Bu dalga, her yerde, IMF politi- kalanna karşı çıkıyor, dev şirketlerin egemenliğine, ekonomik küreselleşmenin tahribatına son ver- mek, yerele, insana, doğaya, dayanışmaya, barı- şa, demokrasiye önem veren, aşağıdan yukan bir küreselleşme istiyor. "Böyle bir küreselleşme te- orik olarak mümkün müdür" sorusu ise bu aşama- da önemli değil. Önemli olan "dönemin ruhu"nun metalaşmaya, piyasa ekonomisine dayalı kuresel- leşmeye karşı şekilleniyorolması. Sosyal demok- ratlar bu dalganın ilk aşamasında uyudular, gel- mekte olduğunu göremedller, hâlâ da önemini kav- ramış değiller. Bir istisna sanınm Fransız Sosyalıst Partisi. Mali sermayenin sözcüleri, bu dalgaya ba- karak siyaset yapmanın Fransız Sosyalist Parti- si'ne ne gibi olanaklar getirdiğini fark etti, bu tutu- mun diğer sosyal demokratlarca da benimsenme- sinden korkarak, Wall Street Journal'ın bir başma- kalesinin gösterdiği gibi savaş bayrağını açtı bile (27/08). Nasıl yakalanır Şimdi, dünya ekonomisinin düzenlenmesi için yeni yöntemler gerekiyor. Sanırım bu yeni yöntem- ler, kapitalizmi güçlendirmek, birçok geli'şmekte olan ülkede çökerek kaosa yol açmasını engelle- mek için ister istemez mali sermayenin taleplerine değil üretken sermayenin gereksinimlerine, büyü- meye, yoksulluğu hafifletmeye öncelik vermek zo- runda kalacak. Hem "kapitalizme" hem de büyük şirketlere yönelik tepkileri uyuşturmak, ama bu ara- da geçen dönemde sendikalara karşı kazanılan mevzileri de korumak gerektiğini "sanayinin kap- tanlan" çoktan fark etmişlerdi. Bu bağlamda, Da- vostoplantısında, "sivil toplum örgütleriyle" işbir- liği yapmanın önemi sık sık vurgulandı. Peki bu sosyal demokrasi "dönemin ruhuna" uygun bir yaklaşımı nasıl oluşturabilir? Galiba ilk önce, 1980'lerde sandıktan çıkarılıp giyilen, şimdi de artık lime lime olmuş elbiselerden kurtulmak gerekiyor. Sosyal demokrasi, "serbest piyasa, özelleştirme vb. sorunlan çözer" saplantısından kurtulamazsa yine treni kaçırabilir. Çünkü, bu gün olmasa bile yann, muhafazakâr partiler, derinleşen krizin ve yükselen muhalefetin basıncıyla ama ken- di otoriter, seçkinci yöntemleriyle bu elbiseleri çı- kanp atacaklar. Gelişmekte olanla gelmekte olanı göremezse, sosyal demokrasi, demokratik, halk- çı bir seçeneği temsil eden bir siyasi özne olma fır- satını bir kez daha elinden kaçırabilir. Bu gelmekte olan fırsatı kullanabilmek için, sos- yal demokrasinin, "küreselleşmeyi", hiç olmazsa onun içinde, halkın ve ulusun çıkarianna bir yer bulmaya çalışan antiemperyalist, eşitlikçi, özgür- lükçü bir yaklaşımla sorgulamaya başlaması doğ- ru bir adım olurdu. Ama itiraf etmeliyim ki iyimser değilim. Sosyal demokrasinin saflarında, dünün "küreselleşme kaçınılmazdır", "yepyeni bir aşa- madır", "ulus devletyerini uluslarüstü kuruluşlara bırakıyor", "sınıf çeliskisi önemli değil", "sağ-sol yok oluyor", "Şimdi Üçüncü Yol var" gibi skolas- tik, hiçbir ciddi veri tabanına dayanmayan (bu yüz- den ideolojik!) varsayımları hâlâ itibargörüyor. He- nüz ortada, sosyal demokrasinin ülke ve dünya sorunlanna, çoğunluğun, emekçilerin, köylülerin, ortasınrflann hattasanayicilerin "ağnlanna", mad- di taleplerine kulak vererek, gelişmeleri bunlann gözünden görmeye çalışarak yaklaşmaya baş- ladığını düşündüren bir işaret yok. Mardin Kızıltepe 1 ton esrar ele geçirfldi MARDİN (AA) - Mardin'in Kızıltepe il- çesine bağlı Akalın kö- yünde gerçekleştirilen operasyonda, 1 ton 16 kilogram kubar esrar ele geçirildi. Mardin Valisi Temel Koçaklar, yaptığı yazılı açıklamada. Il Jandar- ma Komutanlığı istih- barat birimlerince yürü- tülen operasyonla ilgili soruşturmanın derinleş- tirilerek devam ettiği. sanıklann yakalanabil- mesi için çalışmaların sürdüğü kaydedildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear