Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2001 CUMA
OLAYLAR VEGORUSLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
B
ıreyle toplumun bı-
reyle devletın çatışma-
sı çağlar boyu suregel-
mıştır Topîumsal ya-
şamınbelırleyıcısı ıh-
cı gucu ıle dev letın ıtı-
cı gucunu bıreysel guçlerın toplamı
oluşturur Oyleyse toplumun ve dev-
letın bıreye bakışında bu olgunun go-
zardı edılmemesı gerekır Toplurn dev -
letın varlığııun gostergesı bıreylenn
ya_da bırey kumelennın eylemlendır
"Özne" kavramından kaçan, bu kav -
ramdan korkan v e bu korkuyu saplan-
t halıne getıren toplum devletler aslın-
da olu yapılardan başka bır şey değıl-
dırler Çunkuguçtenyoksundurlar Bı-
rey, toplumun ve devlenn karşısında oz-
gürlüğunu arayan ve araması gereken
bır oğe olarak durmaktadır
CemEroğhı'na gore bu baglamda sı-
yasal akımların devletten hoşnut ol-
duklan söylenemez Devletkaldıkçaoz-
gurlukten pek soz edılemeyecektır
Dev letle ozgurluk arasında bır bağ-
daşmazlık var olacaktır (Devlct Ne-
dir?, Imge Kıtabevı. Ankara, 1990)
Bu bağdaşmazlığa karşın devlet hep
guçlenegelmıştır Insan yaşamının her
yonune kanşmış, en gızlı noktalarına
el atmıştır Insanını hor goren madde-
cı toplum/dev letlenn baskısının bıre-
yı yok olmaya doğru ıttığı açıktır
Dev let butun bunlan duzen adma.
akılcılık adına. tanhe saygı adına yap-
tığını soyler Bu noktada duzen adına
hareket ettıgını ılen suren yararcı top-
lum dev letın ve kuru akılcılığın eleş-
tınsıçıkıyorortaya "AJmyaasTduşun-
cesı ıle ozgurce karar verebılme ara-
sında sıkışıp kalan ınsanın trajık duru-
mu bu eleştınnın kaynağını oluşturur
Zaten antık tragedyanın temelınde ya-
Birey Olmak...
Pnof. Dr. CENGIZ ERTEM Hacettepe Unı Eğıtım Fak Fransız Dılı Eğıtımı Anabılım Dalı
tan oğelerden bın de bu ıkı noktanın
karşıtlığıdır Toplumu yonetenler ku-
ru bırermantıkçıolmamalıdırlar Tûm
yonlenyle bıreyı gozardı etmemelıdır-
ler Bazı toplumlarda aslında yönetıcı-
lenn çıkarlannı kollamak olan duzenı
kurtarmak adına yapılanlan, ozgür bı-
reyler eleştırebılırler yalnızca Ozel-
lıkJe dın, devlet ve tanh gıbı bırtakım
guçlenn dokunulmaz değerler olarak
sunulduğu toplumlar yaşama sırt çe-
v ıren toplumlardır Buguçler karşısın-
da tartışmasız baş eğen bır kımse ken-
dısını yonetenler onunde de baş eğe-
cektır Bu toplumlardakı devlet yapı-
sında baskıcı bır anJayış egemendır
Kafka'mn hemen tum yapıtlannda en
guzel bıçımde dıle getırdığı bu baskı-
cı anlayış, kendısıne en sert eleştınle-
n yoneltenlenn, bıreysellıklenne onem
verenlerolduklannı çok lyı bılır Bu bas-
kıcı anlayış bu nedenle devlet kavra-
mını tabulaşrınr Boylebıranlayışasa-
hıp yonetıcıler XTVILouis'nın "devlet
benim" dedığı gıbı devlet kavramını
kendılenyleozdeşleştınrler Bırey ola-
mamış ınsanlardan oluşan toplumlar-
da kendılenne karşı cıddı bırtepkı gos-
tenlemeyeceğının bılıncındedırler Bu-
nun ıçmdır kı halkın kendılennın tum
uygulamalannı benımsedığmı ya da
sabırla karşıladığını, herhangı bır top-
lumsal patlamanın söz konusu edıle-
meyecegını rahatlıkla söyleyebılırler
Bu tabulaştırma ve özdeşleştırme sa-
yesınde yolsuzluklann, yağmalamala-
nn. topîumsal çurumuşlugun ve ko-
kuşmuşlugun, ınsan beyrunm ve yure-
ğının yok edılışının ustune perde çe-
kılmış olur Devletın kendısı, yapısı
sorgulanabıldığı gıbı burada asıl so-
zunu etmek ıstedıgım, devlet adamla-
nnın sorgulanması ve eleştınlmesıdır
Değerlerın tabulaştınldıgı bırtoplum-
da orneğın dm adamlanna yonelık bır
eleştın nasıl dınsızlık ve tanntanımaz-
lık suçlamalanyla karşılanabılırse dev-
letadamlanna yonelık bıreleşnn de dev-
letı tahnp olarak değerlendınlebıhr
Bırey olma bılıncırun sılınmeye başla-
dığı, ınsan kavramının çökertıldığı,
yozlaşmanın yoğunlaştığı toplumlarda
dev let adamlannın ağzmdan çıkan dev-
letı zedelemeyın turunden sozlenn ar-
kasmda, bana dokunmayın anlamının
da yattığını bılmek gerekır Fransızya-
zarJeanGenet'nın, çağdaşı olan bırşa-
ınn bıçemını tanımlarken kullandığı
ıfadelen boyle toplumlara uyarlaya-
cak olursak dıyebılınz kı baskıcı arîla-
yışa sahıp devlet adamlannın, yonetı-
cılenn söylemlennde "sözcükİer ara-
sındaki boşluklardan voğun bir ver al-
ü yaşamını haber veren kotu, ağır bir
koku yayüabilir." CJean Cocteau"ın
Fragments et autres textes, Gallımard,
Pans, 1990, s 62) BediaAkarsu,Çağ-
da$Fefeefeadlık]tabının"YaşamaFel-
sefesi" başlıklı bolumunde Nietzsc-
he'den soz ederken "Nietzschefebefe-
sinin ana çizgisi kendi çağuıa toptan
bir karşı çıkıştir" dıyor (Mıllı Eğıtım
Bakanlığı Yayınlan, fstanbul, 1979, s
44) Buradakı "karşı çüaş" deyışının
altını çızmelıyız Nıetzsche, çağının
tum degerlenne karşı cıktıysa çuru-
mekte olantoplumlarda da bırey, çıkar-
cı-baskıcı yonetımlenn ınsanı değer-
len yok etmesıne karşı çıkmalıdır De-
mek kı çözüm bırey ve bıreycüık an-
layışında odaklaşıyor
Bırey ozgur bır kışılık olarak, degı-
şıme kapalı, durağan, dar goruşlu top-
lum ve devletın, kendısıne uygulaya-
cağı baskılara karşı koyar "AIm yaa-
a" kavTamının ruzağına duşmeden ken-
dısını, ozgür ıstencıyle yaratabılen, bu
bılınce ulaşmış bıreylenn oluşfuraca-
ğı toplumda dayatmacı anlayışın tu-
tunması olanaksızdır
Duzen adına kırlı ışler yapanların
karşısında bırey, oznellığıyle vardır,
yaşama ıçgudusuyle vardır. kendıne
ozguluğüyle vardır, ozel alışkanlıkla-
nyla vardır Kral Lear bıle, krallığı so-
na erdıkten sonra ancak ozel alışkan-
lıklanyla yaşayabıleceğını haykınyor-
du kızına Bırey evrenı kavramak ıs-
terken kendını de kavramak ıster, bu-
nu da yalnız mantığıyla değıl, butün kı-
şılıgı ıle, heyecam, ıçgudulen, dusgu-
cü yaratıcı ve duyarlı yetılen ıle bır-
lıkte yapar Somuruye, aldatmacaya
karşı çıkış, oznellığını koruyarak çok
yonluluğu de korumuş olan bıreyler-
den gelır Tabulara karşı çıkabılenler
oznellıklennı, değışıme açık yonlen-
nı korkusuzca savunabıienlerdır Çun-
ku değışım ınsanın ozunde vardır
Jose OrtegaY.Gasset"İnsandadeğiş-
mevenbirvön varsa buonuninsansoî-
mavan vdnüdür" demektedır ("Le
Passe et PAvenir pour rHomme actu-
el" ın La connaıssance de rHomme au
XXe Sıecle, edıtıon de la Baconnıere,
Neuchatel, 1952, s 25) Toplum ıcın-
de yaşamanın elbette bır bedelı vardır
Bu da bellı kurallara uymak ve bellı bır
düzenı korumaktır Toplum kurallan-
nın ve düzenının yadsınması kargaşa
ortamının doğmasına neden olur kı
boyle bır ortamda da bıreyın ozgurlu-
gu zaten ortadan kalkar Ancak bırey
kendı ozgürluğu ıçın topîumsal kural-
lara uymak zorundaysa toplum/dev-
letler de bıreysel ozgurluklere saygı
duymak zorundadırlar Düzenı kurtar-
mak, sıkça gorulduğu gıbı, bıreyı yok
etmenın bahanesı olmamalıdır Bırey,
benzemezlığını ortaya koyabılen kışı-
dır Oznellığını elden bırakmak ısteme-
yen ınsandır Insan ıse tum yonlenyle
vardır Tanhının ve geçmışının yanın-
da anılanyla, alışkanlıklanyla, tutku-
lanyla, benzemezlığiyle, ozlemleny-
le, dunyayı ve gerçeğı algılayış bıçımıy-
le vardır Bırevler çığ tanecıklen gıbı
damla damla kaplarlar evrenı Evren-
sellık bıreyın ozgurluğunde yatar Bı-
rey olma bılıncıne sahıp ınsanı yarat-
mak tum eğıtım kurumlanrun ve sıvıl
toplum orgutlennın gorev len arasında
yeralmalıdır Sağlıklı, uygar, demok-
ratık bır topluma ve devlet yapısuıa
ulaşmanın en onemlı yollanndan bın
budur Yazımı Paul Eluardın bu oz-
lemlenmı de dılegetırdığıne ınandığım
şu dızelenyle bıtırmek ıstıyorum In-
san oMum kav a oldum / İnsanda kav a
kayada insan oldum /havada kuşoktum
kuşta sonsuz enginlikkr / Soğukta çi-
çek oldum guneşte nehir/Çiğ tancsin-
deyakut oldum/Kardeşçe yalnız kar-
deşçeözgür.
ARADA BÎR
Prof. Dr. CENGtZ KUDAY
İki Dünya Savaşı:
İki Tüfeğin Öykiisü
1915, Bınncı Dunya Savaşı'nın ıkıncı yılı Çanakkale'de
Nısan'ın son gunlennde başlayan kara savaşlan surmek-
te Bolgenın engebelı çetın arazısı keskın nışancılar ve
sıper çatışmaları ıçın uygun bır ortam oluşturmaktaydı
Yalnızca lyı bır atıcı olmak bır asker ıçın yaşamda kalmak-
la aynı anlama gelmıyordu onlar "kamuflaj" arazıde yol
alabılmek ve gozlem ıçın de lyı olmak zorundaydı Butun
bunlar 1915'e kadar askersel tanımlaması olmayan nışan-
cılar ıçın gereken becenlerdı
Ingılız ve Avustralya ordulannın 1907 yılında tanıştığı
Lee Enfield tufeklen 1914'te durbunlu ve gehştınlmış bı-
çımıyle kullanılmaktaydı lyı bır durbunlu tufeğı olan bır
keskın nışancı, dar bır açıdan uzun bır mesafeyı net gore-
bılıyor ve bır grup ustune sen ateş açabılıyordu Anzaklar
arasında sıvrılen bır keskın nışancı 355 numaralı er Willı-
am (Bılly) Edvvard Sıng ıdı Bır Lee Enfield keskın nışan-
cısı olan Bılly Sıng soğukkanlı bır yetenektı
1915 yılının Mayıs - Eylul suresınde Bılly Sıng 150 Turk
oldurdu Yanmadada oyle soylenceleşıyordu (efsaneleşı-
yordu) kı, General Bırdwood Istanbul'da olacaklan zama-
nın artık çok uzak olmadığına ınanmaya başlamıştı
Sıng'ın bır keskın nışancı olarak başanlan cepheden ya-
zılan mektuplar yoluyla denızler otesınde de duyulurolmuş-
tu Londra nın onemlı gazetelen Sıng ın başanlanndan soz
edıyordu Bu durum Turkler tarafından farkedılmekte ge-
cıkmedı, hattın guney ucundakı bu olumcul Avustralyalı duş-
mana karşı tetıkteydıler Ikı keskın nışancılannı Sıng'ın us-
tune gonderdıler, omuzundan yaralandı
Sıng çoğu kez nışancıdan çok 'katıl" olarak anılıyordu,
çunku çokmuş bır sıpenn altında kalmış yaşh Turk asken-
nı bıle yalnızca bır hedef olarak gormekten çekınmemıştı
1915 Kasım sonuna doğru Sıng'ın olum lıstesı 200'un
uzenne çıkmıştı 1916 da başanlanndan oturu bır madal-
ya ıle odullendınldı Çanakkale'nın ardından Fransa'ya gıt-
ü SonraAvustralya'ya evıne dondu, 57 yaşında "aorfanev-
nzması rvptunj"nöen oldu
Bu yaşanmış oykunun alıntılandığı Bob Courtney'ın
"Anzac Gallıpolı Marksman" başlıklı yazısı şu satırlarla
bağlanır "Turk ordusu Çanakkale'de bu tufeklerden hıç-
hınne sahıp değıldı, eğer sahıp olsalardı Bılly Sıng hıkâ-
yesı mutlaka daha farklı bır sonla noktalanacaktı "
• • •
Ikıncı Dunya Savaşı Eylul 1942 Alman ordusu Stalıng-
rad kapılanna kadar ılerlemıştır Rus ordusu çaresızlık ıçın-
de beklemektedır Donanımları oylesıne yoksuldur kı her
bır çıft askere bırtek tufek venlmektedır ve ıkıncı adam an-
cak bınncısı devnldığınde sılahı alabılecektır
Orduya henuz katılmış çocukluktan nışancı Vassili Za-
rtsev, çarpışan ıkı ordunun arasında sılahsız olarak kaldı-
ğında sıyasal buro gorevlısı Danilov dan nıhayet bır tufek
edınebılır Vassılı elıne geçırdığı tufeğı ustalıkla kullanmak-
tadır; bırkaç Alman subayının dakıkalar ıçınde vuruluşuna
tanık olan Danilov bu yetenek karşısında dennden etkıle-
nır ve Rus hatlanna donduklennde Vassıh'nın nışancılıkta-
kı yetenek ve cesaretını Ordu gazetesıne yazar Vassılı ar-
tık bır "keskın nışancı" olarak kabul edılmıştır ve oldurdu-
ğu Alman subaylannın sayısı gıderek artar
Rus ordusunda denn bır çaresızlık ve umıtsızlık surer-
ken hıçbır zorlama hatta tehdıt askerlen kaçmaktan alıko-
yamamaktadır Vassıh'nın gazetelerle, mektuplarla ve ku-
laktan kulağa yayılan kahramanlığı gıderek efsaneleşır
Vassılı artık bır kahramandır ve askerler yenıden cepheye
koşmaktadır donanımlan noksan ama umut doludurlar
• • •
llk oykude sozu edılen Lee Enfield bugun Londra'da Im-
penal War Museum'da sergılenmektedır, dıpçığı uzennde
çok sayıda kuçuk çentık bıraz daha az sayıda da buyuk
çentık vardır ve altındakı plakada Çanakkale savaşlan es-
nasında Turkler tarafından ete geçınlerek zamanın Harbı-
ye Nazırı Enver Paşa'ya armağan edıldığı daha sonra En-
ver Paşa tarafından Hıcaz Emın Şerrf Hüseyin'e venldığı
yazmaktadır En sonunda ıse Emır Huseyın tarafından Law-
rence'a armağan edıldığı belırtılmektedır
Ikıncı oyku ıse bugunlerde sınemalarda "Kapıdakı Duş-
man" adıyla gostenmde olan bır flımın konusudur Her ıkı
oyku de tumuyle gerçek olaylara dayanmaktadır ve olay-
lann geçtığı zaman ve oykulenn baş kahramanlannın ad-
lan çıkartıldığında bırbırlenne tıpatıp uymaktadırlar
Bu satırlann yazan yıllar once bır Londra seyahatındesa-
vaş muzesınde gorduğu Lee Enfield tufeğın altında oku-
duğu yazıdan ve bugunlerde ızledığı fılmden dennden et-
kılenmış, bu vatana taze bedenlerını feda ederken yepye-
nı umutlann tohumlannı ekmış nıce Mehmetçıklen tarrfsc
bır gonul borcuyla (mınnet) anmıştır Butun savaşlar kah-
ramanlar yaratır, gende kalanlar ve yenı kuşaklar o kahra-
manlan ya sadece bır ad kalana kadar her şeyden soyut-
lar ya da onlara can venr soluk venr yaşamın ta ıçınde ku-
caklar Butun kahramanlar bırer ınsandır ve savaşlann ın-
sancıl boyutu o savaşlann perde arkasında gızlı nıce ınsan
oykulerıyle doludur ve bu oykulenn orgusu ancak sanatla
buluştuğunda soluklanır can bulur Unırtulmamalıdır kı bu
yeğleme (tercıh) topîumsal çagdaşlaşma yolundakı yeğ-
lememızle koşut olmaktadır
Piyasa Ekonomisinde Fedakârlığın Vadesi Olmaz
Hİkmet KURNAZ Bankacı, tktısatçı
G
eçmjş yıllarda,
"muhtaç olduğu-
muz70centrbul-
mak ıçın açılan
"isrikrarpakerJe-
rinden" ne kazanıp ne kazan-
madığımızı, ozellıkle kazanma-
yanlanmız çoktan unutmuştur
Fakat, 57'ncı Ecevıt Hükumetı
ıle "döviz çıpasına" bağlanan
fedakârlıklanmız sonrasında mıl-
letçe bu-gunde yoksullaşmamız
oyle kolay unutulacağa benze-
mıyor
Aslında, serbest piyasa ekono-
mısıne geçtıkten v e ekonomıde
ıstıkrann pıyasada sağlanacağı-
na olan ınanç gözumuzu kor et-
tığınden ben ne piyasa yasala-
nnı ne de ıstıkrar programlan
yapmayı becerebılıyoruz Nıte-
kım daha dun, Bankalar Kanu-
nu'nda yapılan değışıklığın he-
men sonrasında, BDDK Başka-
nı'nın, Hurnyet gazetesınde,
u
_Jüinaatime göre kanunun baş-
tan aşağı AB direktiflettyle uy-
gun olarak veniden vaalmasın-
da yararvar" şeklınde bır açık-
lamasıyeraldı Fakat kımse uze-
nnde durmadı Doğrusu, ban-
kacılık sıstemını duzenlemek ve
denetlemekle gorevlı olan bır
kurumun, baştan yetersız gordu-
ğu bıryasa ıle sıstemde ıstıkra-
n nasıl sağlayacağı hıç sorgulan-
madı
Turk bankacılık sıstemınde
serbest piyasa bankacılığına ge-
çılmesınden bu yana, Bankalar
Kanunu'nda hemen hemen her
yıl değışıklık yapılmasınm ne-
denı hıç araştınlmıyor
Bankalar Kanunu gıbı pıyasa-
lan duzenleyen yasalar huku-
metlenn ekonomıyı yonetme
araçlan oldu Dunyanın otekı
ulkelennde olduğu gıbı, ulke-
mızde de hukumetlenn oteden
ben bankacılık sıstemı uzenn-
de yasal mudahalelen hep ol-
muştur Gerçektende, hıçbır pi-
yasa, devlet olmadan kendılı-
ğınden yapılanmamıştır Kapı-
talızmın anayurdu sayılan Ingıl-
tere'de dahı piyasa mayası, pı-
yasalan kurallanyla ışletecek
yasalann mucadelesı sonucun-
da tamamlanan ekonomının ku-
rumsal çerçevesı ıçınde tutmuş-
tur Turkıye'de piyasa yasalan,
hukumetlenn ekonomı program-
lan gıbı algılandığından yasa ta-
sanlan, kamuoyunda ve Mec-
lıs'te tartışılmadan, değışıklığı
yapanlar da çoğunlukla aynı kı-
şıler olduğundan cumle değı-
şıklıklenyle olduğu gıbı kabul
edılmektedır Dolayısıyla çok
geçmeden aynı yasalar ekono-
mının gundemını değışıklık tar-
tışmalanyla yenıden ışgal etme-
yı surdurürler
Oysa bugun, kapıtalızmın ka-
zandırdığı kuresel deneyımler
ıle ekonomının amaçlannın ger-
çekleştınlmesını kamu yenne
pıyasalara bırakan ekonomıler-
de, pıyasalan duzenleyen yasa-
lann uzun vadede kalıcı bır ya-
pıda, pıyasalann kurumsal çer-
çevesını yol gostencıhğı ıle ge-
lıştıren '^erspektiT' yasalar ola-
rak duzenlenmesı gerekır Pıya-
salan duzenleyen yasalann ka-
Iıcılığı, yasalann hukumetten
hukumete değışen ekonomık
programlar olarak gorulmeme-
sme ve ekonomının temel yasa-
lan olduğunu unutmadan, tercıh
edılen buyume stratejısı temelın-
de duzenlenmesıne bağlıdır Eko-
nomık programlar, yasalar çer-
çevesınde hukumetlenn ekono-
mıyı kısa vadede daha etkın ve
venmlı bu- şekılde buyutme ça-
bası olarak gorulmelıdır Buna
karşın yasalar, pıyasalann ken-
dı kurallanyla ışlemesını sağla-
yan kurumsal yapılan ve piya-
sa aktorlenyle olan karşılıklı
ılışkılennı düzenler Nıtekım,
ışleyışı kurumsal çerçevede be-
krlenmış piyasa ekonomılenn-
de kısa surelı dalgalanmalar dı-
şmda, yaşanan ıstıkrann gen-
sınde bugunden yanna değış-
meyen, tercıh edılen ekonomık
buyume "perspektifi" anlayı-
şıyla uyumlu duzenlenen yasa-
lar vardır Hukumetler de eko-
nomık programlannı, soz konu-
su yasal duzenlemeler çerçeve-
sınde, ekonomık konjonkture
gore kısa vadelı çozum olarak ka-
muoyuna sunmak durumunda-
dırlar Bu açıdan bakıldığında,
ulkemızde ekonomık program-
larla pıyasalan duzenleyen ya-
salann bırbınnekanştınldığı ve
piyasa oğretılenne ters duşen
bır durum sergılendığı gorul-
mektedu- Piyasa fıyatlanylayo-
netılen ve sureklılığını her an
değışen sunu ve ıstem dengesı-
ne gore saglamaya çalışan pi-
yasa ekonomisinde, İcısa vadelı
çozumler ıçeren ekonomık prog-
ramlarla ıstıkrann surdurulme-
sı arzulandığı halde. Turkıye'de
hukumetler, "eşyanın doğasına
aykm'' olarak uzun donem yak-
laşımlanyla beklentı yuklu eko-
nomık programlan kamuoyuna
çozum olarak sunmak suretıyle
varlıklannı surdurmek ıstemek-
tedırler Dolayısıyla Turkıye'nın
ekonomı tanhı yırmı beş yıldan
ben halktan fedakârhk ısteyen,
fakat sonu yıne daha buyuk fe-
dakârlıkla bıten "istikrar prog-
ramlanyia" yazılmaktadır Doğ-
rusu, uygulanan "jstikrar" prog-
ramlan nasıl başlamaktaysa oy-
le bıtmekte, ılk etkı ekonomıye
zararhysa, sonu da zararla sonuç-
lanmaktadu-
Doğrusu hükümetlenmızın
pıyasalan yasal duzenlemeler-
le çalıştırmak yenne, ekonomık
programlar doğrultusunda ka-
rar ve tebhğler ıle ekonomıyı
yonetmeye kalkışmalan devlet
kuruluşlannı, sıyası kaygılarla
seçmen sandıklan gıbı gonne-
lenndenkaynaklanmaktadır Nı-
tekım, Tasarruf Mevduatı Sı-
gorta Fonu'nda bulunan banka-
lar ıçın her defasmda farklı "ey-
lem planı" kamuoyuna dekJare
edılmekte ve bankacılığımızda
yenı bır bankacılık turu ısrarla
surdurülmek ıstenmekte Kaldı
kı, ekonomıden tasarruf edılerek
yararılacak kaynaklarla rehabı-
lıte edılme olanağı olmadığı açık
olan fon bankalannı dış kaynak-
lı sermaye dışında yurhçı yatı-
nmcılara sarmaya çalışmak, sıs-
temde bır rahatlama da doğur-
mayacaktır
Duşunulduğunde, sureklı de-
ğışen karar ve tebhğler ıle eko-
nomıyı yonetmek hukumetler-
le piyasa aktorlerı arasında
"menfaat ilişkisinin" kurulma-
sının yolunu açar IMF ıle yaşa-
nan tartışmaların gerısınde,
IMF'nın ekonomının yazılı ku-
rallarla yonetılmesı goruşu sak-
lıdır Piyasa ekonomısını kural-
lanyla ışletecek, koruyacak ve
piyasa aktorlenne pıyasalann
kurumsal çerçevesmı gostere-
cek "perspektifte'' piyasa yasa-
lan ıstemektedır
Pıyasalar, ancak yasalann gu-
vencesıyle buyur ve gelışır Ya-
salar yenne, hukumetlenn "ke>-
fiyetine" gore çıkanlan karar ve
teblıglerle çalıştınlmak ıstenı-
len bır ekonomıde pıyasalara
guven de kalmaz Dahası. pıya-
salanna guv en unsurunun kalma-
dığı ve bugunden yanna fıyat
mekanızmasının dengelen su-
rekJı değıştırdığı bır ekonomıde,
hukumetlenn uzun vadede bek-
lentı yuklu ekonomık program-
larla halktan fedakârhk ısteme-
sı hıç mandıncı olamaz
Öncelıkle, pıyasalara guven
sağlamak uzere dovızı spekula-
tıf olarak alınıp satılan bır mal
olmaktan çıkarmak amacıyla,
banka ve fınans kurumlannın
açık ya da fazla dovız pozısyo-
nu tutmak yetkısı kaldınlmalı-
dır "Güçlü bir ekonomive ge-
çiş"ın sacayağını oluşturan do-
vız, faız ve borsanm spekulatıf
kazançlardan değıl, reel kazanç-
lardan pay alması ıçın, once Turk
bankacılık sıstemınde Turk Lı-
rası guçlendınlmelıdır Banka-
lar Kanunu da, Turk bankacıh-
ğını spekulatıf nskler alan ban-
kacılık yapısından, bankacılık
faalıyetlenyle reel ekonomıden
pay alan yapıya donuşturecek
şekılde yenıden duzenlenmelı-
dır Bu da yetmez, hukumet ınan-
dıncılığnıı kendı "fedakârtığı''
ıle gostererek Anayasa, Sıyası
Partıler ve Seçım Kanunu'nu
pıyasalann beklentılen doğrul-
tusunda değıştırerek pıyasalara
guven vermelıdır
GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMAİLANIMENDERESİCRA DAİRESİ'NDEN
DosyaNo 2000-495 Tal
Satılmasına karar venlen gayrunenkulun cınsı, kıymetı, adedı, evsafı
lzmır ılı Menderes ılçesı Gumuldur beldesı Koya]t) mevkıuıde tapunun pafta 24 TIB, ada 2188, parsel 14'te kayıtlı 300 m2 arsa olup gayn-
menkul Gumuldnr'de Hotel Perle yakınlannda ve halen sazlık durumda, karavolunun üst tarafındadır Bılırkışı beyanına gore m2"sı 20 000 000
TL den toplam 6 000 000 000 TL değenndedrr GumııJdur Beledıyesı'nın 18 Eylul 2000gun ve 2000-843 sayılı yazılannagore ımardurumu aynk
nızamda 2 kat'a musaadelı 6 50 m yukseklıkte yapı ıznı vardır _ *
Satış şartları
1 Satış 05 10 2001 gunu saat 09 45'ten 09 55'e kadar Menderes lcra Mudurluğû'nde açık artırma suretıyle yapılacaktır Bu artırtnada tahmın edı-
len kıymetın ^o75'mı ve nıçhanli alacaklıJar varsa alacaklan mecrauunu ve satış masraflannı geçmek şartı ıle ıhale olunur Boyle bır bedelle alıcı
çıkmazsa en çok arttıranın taahhudu bakı kalmak şartıyla 15 10 2001 günu aynı yerde aynı saatlerde ıkıncı arttırmaya çıkanlacaktır Bu artırmada
da bu mıktar elde edılememışse gaynmenkul en çok artıranın taahhudu saklı kalmak uzere artırma ılamnda gostenlen muddet sonunda en çok artı-
rana ıhale edılecektır Şu kadar kı arttrma bedelının malın tahmın edılen kıymetının %40 ını buhnası ve satış ısteyenın alaca|ına ruçhanı olan ala-
caklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevume ve paylaştırma masraflannı geçmesı lazımdır Boyle fazla bedelle alıcı çıkmaz-
sa satış talebı duşecektır
2 Artırmaya ıştırak edeceklenn, tahmın edılen kıymetın %20'sı nıspetınde pey akçesı veya bu mıktar kadar mıllı bırbankanın temınat mektubu-
nu vermelen lazımdır Satış peşın para ıledu-, alıcı ıstedığınde 20 gunu geçmemek uzere mehıl verılebılu" Tellalıye resmı, ıhale pulu, tapu harç ve
masraflan alıcıya aıttu- Bınlönış vergıler satış bedelmden odenu-
3 Ipotek sahıbı alacaklılarla dığer ılgılılenn (*) bu gayrunenkul uzenndekı haklannı hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalannı dayanağı bel-
geler ıle on beş gun ıçınde daıremıze bıldumelerı lazundır Aksı takdırde haklan tapu sıcıh ıle sabıt olmadıkça paylaşmadan harıç bırakılacaklardır
4 thaleye katılıp daha sonra ıhale bedelun yatırmamak suretıvle ıhalenın feshıne sebep olan tum alıcıJar ve kefillen teklıf ettıkJen bedel ıle son
ıhale bedelı arasındakı farktan \e dığer zararlardan veaynca temernıt faızuıden muteselsılen mesul olacaklardır Ihale faria ve temerrut faızı aynca
hukme hacet kalmaksızın Daıremızce tahsıl olunacak, bu fark varsa öncelıkle temınat bedelınden alınacaktır
5 Şartname ılan tanhınden ıtıbaren herkesın gorebılmesı ıçm daırede açık olup masrafı venldığı takdırde ısteyen alıcıya bır orneğı göndenlebı-
ur
6 Satışa ıştırak edenlenn şartnameyı gormuş ve munderecatuıı kabul etmış sayılacaklan başkaca bılgı almak ısteyenlenn 2000-495 Tal sayılı dos-
ya numarasıyla Mudurluğumuze başvurmalan ılan olunur 6 8 2001 (*) UgıJıler tabınne utıfak hakkı sahıplen de dahıldır Basın 42389
PENCERE
Bir Derviş Oyküsü...
Cumhunyet'e en azından yuzde 25 zam gerek!
Ne edıyor bu?
100bınlırazami
Bır Amenkan Dolan 1 mılyon 450 bın lıraya tır-
mandı, nerede duracak?.
Işadamısın1
Ne yapacaksın?
Durdu duracak, tırmandı tırmanacak, ındı ınecek,
çıktı çıkacak
Delı postekısı sayar gıbı her gun dovız kuru us-
tune tespıh çekmekle ışler yuaır mu?
Hangı uğursuzun karıştırdığını bılmedığımız bır
acayıp pıyasanın kara tahtasında yazılı rakamlar,
her gun yaşamı altust edıyor
Pekı, uğursuzluk kımde7
Koalısyonun bakanlannda mı'?
Piyasa zangoçlannda mı?..
Ecevit'te mı?
Bahçeli'de mı7
Yılmaz'da mı9
Ya sendedır ya bende, helvacının kızında oyu-
nuyla uğursuzluğun kımde olduğunu bulmak en lyı-
sı1
Yoksa olan bıtenlerden sorumlu, ekonomının
tek egemenı olarak ortada gorunen Derviş mı?. •
•
Bır derviş oykusu
Padışah Dördüncü Mehmet "Avcı" lakabıyla anı-
lırmış, ava çok duşkunmuş
Sultan gece gunduz, sabah akşam demez, gun
bır, hafta yedı, ay otuz av peşınde koştururmuş
Bır gun yıne cumbur cemaat saraydan çıkılmış,
padışah ve çevresındekıler gun karanncaya dek de-
lı danalar gıbı dolaşmışlar, bır keklık bıle vurama-
dan donuyoriarmış, avın tadı kursağında kaldığı ıçın
padışah burnundan soluyormuş
Sonunda neden elı boş donduğune ılışkın gerek-
çeyı kafasında bulmuş
- Sabah yola çıkarken saraydan yüz adım öte-
de bır Bektaşı dervışı gordum, uğursuzluk onda-
dır, tez koşturun, henfı bulup getınn1
Aramışlar taramışlar, yoksul Bektaşı dervışını bu-
lup huzura çıkarmışlar
Sultan, kaşlar çatık, bıyıklar buruk, ofkeden ko-
purerek
- Bre uğursuz, dıye bağırmış, sabah yoluma çık-
tın, bır keklık vuramadım
Sonra buyurmuş
- Vurun şu uğursuzun kellesını'
Padışah boyle deyınce Bektaşı dervışı dayana-
mayıp patlamış
- Ulan padışahım, demış, sen bana rastladın, bır
keklık vuramadın, ben sana rastladım, kellem gt-
dıyor, söyle bakayım hangımız uğursuz, sen mı, ben
mı?.
•
Esnaf, gunler geçıyor, bır sıftah yapamıyor, duk-
kânlar boş
Işçı ışsız, çıftçı çıftsız .
Uğursuzluk dız boyu...
Pekı, uğursuz kım'?
Elın fakın fukarası bır yana, koca koca ışadam-
ları bıle yanıp yakılıyorlar
Derviş, Dunya Bankası'ndan geldığı zaman her-
kesın gozune sevımlı gorunuyordu
Şımdı sokağa çıkmasın
1
Amenka'dan dolar mı getırdı, yoksa uğursuzluk
mu, bellı değıl
Eğer eylulde de durum vazıyetı boyle gıderse,
ekımde şenlık başlar
Hem de ne şenlık
1
• ~ '
} '
FİFA'nın kesin
talimatı var alınacak
k
bu dergL.
Ç^KTI !.. TÜM BAYİLERDE
OF KADASTRO MAHKEMESİ
İLAN
EsasNo 2000 91
Davacı Orman Genel Mudurlugu tarafından Of Mey-
valı koyu ada 140 parsel 1 sayılı taşınmazın davalı adına
yapılan tespıtın ıptalı ıle orman olarak tescılıne karar ve-
nknesı ıstemı ıle açılan davanın yargılaması aşamasında
davaluıın olu olması ve mırasçılannın da adreslennın
tespıt edılememesı nedenıyle ılanen teblığ yoluna gıdıl-
mıştır
Bu kez duruşmanın 14 09 2001 gunu saat 9'a bırakıl-
dığı davalı Yusuf Ünal mırasçılan Asıye Havva, Emıne,
Hatıme Fatma, Emın Inal'ın anılan gunde mahkemede
hazır bulunarak veya bır vekılle kendılennı temsıl ettıre-
rek tum belge ve dehllennı sunmalan aksı takdırde yar-
gılamaya devam edılerek yoiduklannda karar venleceğı
hususu davalılara teblıgat yenne geçmek uzere ılan olu-
nur Basın 47365
Turkıye GazetedierCemıyetı nın yayınladığı gunluk
BizimCiiete
Üfke sorunlannakşkm raporianyia, araştırmalanyia
koşe yazılanyla tarafaz habedenyte sıvıl toplumlann gazetesı
Duzenlı okumakıçın abone olun, TeJ: 021151108 75