26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 0 AĞUSTOS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Burada yazar oturuyor Türkiye'nin tanıtımı "şiş kebap, lokum ve dansöz" üçgeninetakılıp kalmalı mı? Edebiyatçtlar Derneği Ge- nel Başkanı Çetin Oner, Türkiye haftalannın yurtdışın- da nitelik ve niceliğinin de- ğişmesi zamanının geldiği kanısında: "Ülkeleryazaria- n ile anılırtar. Puşkin'/n ülke- si, Neruda'n/n ülkesi gibi... Dünyada çok önemli sanat- çılann bir ülkenin tanıtımı, yararian ve çıkarlan için baş tacı edildiği bilinen bir ger- çek. Eh, o zaman niçin biz aynı şeyi yapmıyonız? Her dalda üretken sanatçılanmız var. Dûnyaya çağdaş oldu- ğumuzu, düşünce alanında ürettiklerimizhkanıtlamalıyız Demekolarakbiraçılım ger- çekleştirmeliyiz: Yurtdışın- dakiyazarlıkörgütleriyle, ye- rel yönetimlerin kültür so- nımlulanyla iletişim kurma- Itytz. Öze/Mde Avnıpa'da oku- ma ve edebiyatgünleri, Tür- kiye haftalan düzenlemeli- yiz..." Böylesi bir kültür çıkar- masının başarılı olabilmesi için elbette kendi bahçe- mizdeki aynkotlannın da te- mizlenmesi gerek. Nediron- lar? Öner şöyle özetliyor: "Bizde hem okumak, hem de yazmak tehlikeli ve sa- tonca/ı/ Okumanın, yazmanın önündeki engellerin kaldınl- ması, sanatçıya, yazara des- tekolunması, saygı gösteril- mesi öncelikli ilke olmalı." Edebiyatçılar Derneği Başkanı, demek istediğini Israil'den yalın, ancak çar- pıcı bir örnekle açıyor: "Is- rail'de bir sokağtn başında araç şoförierine bir uyanya- pıldığına tanık olmuştum. Tabela şöyleydi: Dikkat, kfak- son ça/mayın.' 6u sokakta yazar Efraim Kishon otu- ruyor. " Her taratta böyle Iktidar, Danıştay'dan dönmesine karşın enerji üretim ve dağıtım alanının özel şirketlere devredilme- si konusunda ısrarcı. ODTÜ ögretim üyesi Prof. Dr. Osman Sevalioğlu'nun Kaliforniya'da yürütülen ve enerji alanının serbestleş- mesinin sonuçlanna ilişkin bir derlemesi geçti elimi- ze. Olayın özeti şu: Serbestleşme progra- mıyla birlikte Kaliforniya'da enerji fiyatlan hızla yüksel- miş, elektrik dağıtım şirket- leri iflasın eşiğine gelmiş, eyalette elektrik kesintileri başlamış. Bunun üzerine ABD'nin en büyük enerji ti- caret şirketlerinden biri olan "Exxxx" ile diğer kimi şirket- ler hakkında "piyasada kâr amacına yönelik manipû- lasyon yaptıklan" gerek- çesiyle soruşturma açılmış. Otayın bir başka boyutu daha var. ABD Başkanı Ge- orge Bush ile Exxxx şir- ketinin eski başkanı Tek- sas'tan "yakınen" tanışı- yorlarmış. Heryerdebu iş- ler böyle yürüyor olmalı... Darısı başımıza! IŞIK KANSU Turhal Şeken FabPikası'nın koca kavağına ağıt Çapalar duracak, traktörler homurdan- mayacak, pancar kantarlan tartmaz olacak; yarım yüzyılı aşkın süredir binlerce mü- hendisin, işçinin, memurun ve onların ço- cuklarının yuvası olmuş, ülkedeki yeni sa- nayi tesislerine analık yapmış, bozkırda vahalar yaratan şeker fabrikalannın uzun, yanık vardiya düdükleri susacak... Birkaç yıla kalmaz, "Şekersökümü mü? O da ne?" denecek... Kamu Yönetimi Dergisi Sorumlu Yazıiş- leri Müdürü Gökhan Günaydın. şeker sek- törünün geleceğıni şöyle görüyor: "Pancarşekeri sektöründe fabrikalann tü- mü özelleştirilecektir. Özelleştirilen fabrika- lann yaklaşık 10'u üretime devam ederken diğerleri farklı gerekçelerle kapatılacaktır. Türkiye 'nin şekergereksiniminin altına dü- şecek üretim açığı, d/şsafım geri ödeme- leri ile desteklendigi için daha ucuza şeke- re sah/p olan ülkelerden ve özellikle AB 'den yapılan dışalım ile kapatılacaktır. Süreç içe- risinde, yine daha ucuz şeker ürettiği ge- rekçesi ile nişasta bazlı şekerlere tanınan ayrıcalıklar sürdürülecek ve sanayi şekeri tümüyle mısırdan elde edilen nişasta baz- lı şekerlere dayandınlacaktır. Şekerpanca- n üretimine getihlen kotalararttınlarak sür- dürülecektir. Türkiye'nin mısır dışalımı da artarak sürecektir. Sonuçta, pancar üreti- cisine verilmeyen kamu kaynaklan, AB pan- car üreticisine, ABD ve Arjantin mısır üre- ticilerine, çokuluslu şirketlere aktanlmaya başlanacaktır. Ülkenin doğusunda yaşa- yan insanların, şekerpancarından ve sek- törün katma değerinden kaynaklanan ge- lirolanaklan ortadan kalkacaktır. Dibe vur- muş olan hayvancılık, önemli biryem kay- nağını daha yitirerek p/yasaya teslimiyeti- ni //an edecekt/r. Sektörde çalışan 30 binin üzerindeki işçi, işlerini yitireceklerdir." Ey, yüzyılların güneşine, yeline direnen Turhal Şeker Fabrikası'nın "Koca Kava- ğı"... Bizim gibi, senin de mi için üşüyor? Haklısın, aymazlığın ayazındayız... Giderek kabaran işsizlik, sendikasızlaşma, hak yitikleri karşısında sendikal hareket nereye gidiyor? Petrol-iş Sendikası_Genel Başkanı Mustaia Öztaşkın, sendikalann dünyadaki teknolojik, ekonomik, sosyal ve küttürel degişimleri yeterince algılayıp kendilerini yeterince yenileyemediklerini kabui ediyor. Bu olgulara, yeni liberalizmin sürekii pompaladığı, mali sektörün de körüklediği bireycüiğin işçilerin dünyaya baktş açılarını olumsuz etkilemesini de ekliyor. "Dunım iyi değil" demeye getiriyor açıkçası. Peki, ne Sendikacılık nereye? olacak, ne yapmalı? Bu sorunun yanıtıru Öztaşkın şöyle veriyor. "Küreselleşme ile birlikte yaşanan özelleştirme, taşeronlaştırma ve esnekleşme gibi olumsuzluklar karşısında sendikacılığın çıkışı; Türkiye'de sendikalann ve konfederasyon/ann birieşmelerine, 'Emek Platformu' örneğinde olduğu gibi sendikalar ile diğer emekçi örgütleri ve meslek örgütlerinin bihikteliğinin sağlanmasına, sendikal örgütlenmenin mutlaka sayısal ve bilinç anlamında geliştihlmesine, yasal engellerin Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmelerine uygun düzenlemelerle giderilmesine, sendikalann üyelerine ve topluma kendilerini kabul düzeylerini arttırmalanna bağlıdır." Bunlar yapılması gereken "ulusal düzeyde" çıkışın öngörüleri. Oztaşkın'a göre, öteye geçmek de gerekiyor. "Sermayen/n kûreselleşmesine karşı biz sendikalar olarak, kuramsal çerçevesi uluslararası federasyonumuz EMCEF tarafından tartışmaya açılmış olan 'küresel sendikacılığı' da geliştirmek durumundayız. Ulke sendikası gibi, yine aynı faaliyetleri kapsayan, utus ötesi tekelleıie toplu iş sözleşmeleri yapan ve aynı zamanda dünya geneli kampanyalar da açabilen bir dünya sendika örgütü oluşturmalıyız." Sendikacılık, zortu bir sınav ile karşı karşıya. Keşke, Petrol-lş Başkanı gibi düşünen, ufkunu genişleten sendikacılar çoğalsa. Keşke... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL SSK Emeklileri Eksik c Ayhk mı Alıyor? Sosyal SigortalarKurumu'nca ödenen yaşhlık(emekli) ay- lıklan, iki ayn ödeme toplammdan oluşur. Bu ödemeler: l)Yaşhlıkayhğı 2) Sosyal yardım zammıdır. ' " T.C. Emekli Sandığı'nca ödenen emekli ayhklan ise, 7 ay- n ödeme toplamından oluşmaktadır. Bu ödemeler: 1) Genel Gösterge Aylığı, 2 ) E k G ö s t e r g e A y l ı g ı , ..•'• — ••-.<•; •• " . ^ . " •'.-*••<• 3) Kıdem Ayhğı, l _ . 4) Taban Aylık, . . 5) Özel Tazminat, 6) Makam Tazminatı, 7) Temsil Tazminatı'dır. Makam tazminatı ile temsil tazminatı, genel statüde yer almayan, üst düzey görevlilere ödenmektedir. Sosyal Sigortalar Kurumu'nca ödenen yaşhlık ayhkları- na Devlet İstatistik Enstitüsü'nce saptanan aylık TÜFE'ye (Tüketici Fiyat Endeksi) göre ve her ay bir önceki aya ait TÜFE oranmda zam yapılmaktadır. Örneğin Ağustos 2001 ayhklanna uygulanacak TÜFE oranı, Temmuz 2001 ayına ait TÜFE oranıdır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası Ek Madde 24'te yer alan sosyal yardım zammına ise TÜFE uygulanmamaktadır. SSK ayhklanna uygulanan ve bir ay önceki TÜFE'ye göre belir- lenen zamlar yalnızca yaşlıhk ayhklannı kapsamaktadır. Sosyal yardım zammı, TÜFE'ye göre yapılan zamlann dı- şmda bırakılmıştır. Bu konuda yasal düzenleme yapılmadı- ğı için, SSK aylıkları eksik ödenmektedir. 15 Nisan 1995'ten bu yana 6 (altı) yıldır, sosyal yardım zamlan aynıtutar üzerinden ödenmektedir. 15 Nisan 1995'te 4 milyon 660 bin lira olan S.Y. Zammı, Ağustos 2001'de yi- ne 4 milyon 690 bin lirada kalmıştır. Oysaki, T.C. Emekli Sandığı ayhklanna yapılan zamlar, yine katsayı ve gösterge sistemine göre yapılrnaktadır. Emek- li Sandığı ayhklannı oluşturan 7 ödemenin tümüne de zam uygulanmaktadır. Bugün en az emekli aylığı veren sosyal güvenlik kurumu SSK'dir. SSK ayhklanna "yama gibi" eklenen sosyal yardım zam- mına da TÜFE'nin uygulanması için, yasal düzenleme ge- rekmektedir. TÜFE uygulamasına geçilen 1 Ocak 2000'den, 31 Ağustos 2001' e kadar geçen 20 aylık sürede SSK emek- lilerinin parasal kaybı toplam 41 milyon lira, bunun aylık or- talaması ise 2 milyon liradır. 1 Ocak 2000'den bu yana sosyal yardım zammına TÜFE uygulansaydı, bu zammın tutan bugün, 4 milyon 690 bin li- radan, 9 milyon 360 bin liraya çıkmış olacaktı. Bu fark her geçen gün büyümektedir. SSK emeklileri, dullan ve yetimleri hiç olmazsa bu hak- sızhğın düzeltibnesini ve TÜFE'nin sosyal yardım zammı- na da uygulanması için yasal düzenlemenin yapılmasmı is- tiyor ve bekliyor. / OCAK 2901 UeAĞlSTOS 2091 DÖSEMİSSKSOS)AL YARDIM ZAMMI Avltr mtFEArtjı Avlik Aralık 1999 °«0.00 Ocak 2000 Şubat2000 Man2000 Nisan 2000 Mayıs 2000 Haaran2000 Temmuz 2000 Afcustos 2000 Evlül 2000 Ekım2000 Kasım20OO Aral\k2000 Ocak 2001 Şutot20OI Mart2001 Nisan 2001 Mavıs2001 Hazıran20Ol Temmuz 2001 ASustos 2001 \5.9O KuûiMif %0.00 Sos>«J 4.690 000 Sonıl Yardım Zammı Fark 0 ».5 90 4966 7 10 276 710 M 9 0 %U.O9 °«0.70 %2.90 %2.30 V.20 °*.70 %2.20 %3.10 %310 %3 7O %2.50 %2.50 M.80 D /o6 10 M030 %5.10 %3 10 5.210 079 M5.2O 5 402 052 %18.54 i 5.559 534 %21.27 1 5.687 404 "-o23.93 V4.80 L_5JU.52 7 5.853 214 %27.55 ı 5.981985 »«30.35 °.34.39 520.079 Ay Top.Fark 0 20 19 712.052 10 869.534 997.404 1.163.214 1.291.985 6113 589 1423 589 6.303.H0 1.613.110 •«3856 6.498.506 %43.69 6.738.951 1.808.506 2.048.951 M7.28 6.907.425 2.217.425 »o50.98 »•«53.68 ».63.05 %79.85 %89.02 %94,88 %2.40 %99 56 1080110 2.390.110 7.207 552 7 647 213 8.434 876 8.865.055 2.517.552 2951213 ı_3J44876_, 4.175 055 9.139.8T1 4.449.871 9.359.228 4.669.228 17 16 15 14 L_13_ 12 10 9 8 7 6 5 l~4~ j ? 1 0 5 534.200 4.624007 3.409.912 2.663.606 2.045.909 1 876.843 |_ 569.628 1674019 1.5">9.244 2.084.734 1.953.964 2.164.003 1,347.790 1.208.799 764 652 2.198.303 3 150.652 1.290.536 549 633 219.357 / Ocak 2000 - U Aiustas 2001 dönemı Sosval Yardım Znmmı farh 40 989.792. (*t Emekli a\lıklerına bır öncekı ava ait olan TVFE oranlan \ansıtılfnakladır KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakuı turtı.net HARBI SEMİH POROY semihporoyia yahoo.com KEDt LEVO APTÜL/K4 e-posta aptulikaelcioğluuı hot.mail.com. UADİ OftDAH •KEV/Z.YOAtmM PCM TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAM 20 Ağustos ÇEKOSLOUAKTA İŞGALDE i S 6 8 ' o e B U G Ü N , Ç , y TBKÇ/Sf VARÇOVA PAKT1 ÜU&LSRİNİN ASt£&i BİRÜKLERİMCS İŞBAL EPİLMtŞTİ-- AUŞ(L*1tÇ YÖNETİMİN U8£HAU£fTlgiUtlBSİ Y£ EKOfiJOMİPE OAHA 8ATI YANUSl 8İK fOLİTİKA İZLENMESİNİN NEDEN OLCHJĞU ASKBRİ İŞGAL, ÜUC£D£ TtPKJyB YOL AÇM/Ş,OLAYLAR ÇlKM/$~ Tl. OCAK i9(£'Pe ÇBKOSLOVAK KOMÜNiST PAR- TİSİ SSMBL SBKRETEfiLİĞİ 'NE SEÇİlEN ALBXANP£R PUBÇMK, ÖTSP€N 8ERİ YÖNLEN- PİHPİĞI BU YENI AUiAYIŞ YÜZÜNt&N, GÖtZS VİNP6M ALIUARAK TÜR.<İYE'Y£ ELÇ.İ YOUANACAfTt.. Soida, /şga/ct birlikler ve Hmklarını f Pmg caddelerinde görüyorsunuz. BEYOĞLU 4. ŞULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN l - 2001/413 Mahkememizin 8.8.2001 tarih 2001 413 Esas 2001 /482 Karar sayılı karan ile, istanbul Fatih. Haydar Mahalksi. cilt no: 27, ha- ne no: 1122'de nüfusa kayıtlı ısmail-Zayide kızı 22.05.1985 d.lu Sevtap Kadlan'a 18 yaşını tamamlayıncaya kadar ağabeyısı olan aynı yerde nüfusa kayıtlı İsmail Aliye oğlu 17.04.1970 d.lu Mehmet Ufuk Kadlan vası olarak tayın edilmiştır. tlanolunur. 8.8.2001 . . .. Basm: 48072 SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU 'Meryem' Vatikan'ın Kâbusu... ROMA - Vatikan koridorlannda bir başpiskopos sır- ra kadem bastı. Bu dini "missing vakasında" olmaz ol- maz yok. Vatikan'ın ortaçağ entrikaları, köktenci Mo- on tarikatı, şeytan kovucu bir Afrika piskoposu, "Ma- dam Butterfly"\ oynayan gözü yaşlı bir Uzakdoğu ka- dını ve bu inanılmaz senaryoya kıyıdan köşeden bu- laşmaya hazır kadın ve insan hakları savunuculan... Her şey Kara Afrika'nın bağnndan kopup çıkan Lu- saka başpiskoposu "Monsinyor M;///ngo"nun yaptığı evlilikie başladı. Din adamlannın evlenmesıni yasak- layan Katolik dünyasının kurallarına sırt çevirerek ABD'ye giden ve New York'ta "Moon Tarikatı" tören- leriyle dünya evine giren başpiskopos Millingo ile genç kansı Maria Sung'un yanak yanağa, dudak dudağa çektirdiği fotoğraflar zaten yeterince biiyük bir skan- dal olmuştu. Kilise kanunlarını hiçe sayarak yaşamını bir kadınla birleştiren, üstüne üstlük Papalığın muha- tap almadığı birtarikata kollannı açan başpiskoposun hemen geçmişi araştınldı ve Afrika'da uzun yıllar "şey- tan kovucu"\uk yaptığı tespit edildi. Kilise kurallarına göre Millingo'yu artık "aforoz"dan kurtaracak hiçbir şey olamazdı. Ancak bu, Vatikan'ın işine gelmiyordu. Aforoz me- kanizması kiliseye "çağdışılık" damgası vurulmasına yol açacak, Papa'nın "imajı" yara alacaktı. Kaldı ki Millingo'nun takipçisi binlerce din adamı vardı Afrika'da. Kilisenin dışladığı Lusaka başpiskoposu pekâlâ "pa- paz/ara evtenme yolu açan" yeni ve isyankâr bir kilise kurabilirdi. 21. yüzyılın medya dünyasında "aforoz" mekanizması "yoldan çıkanlar" için caydıncı bir ceza değil, bir reklam ve "promosyon" aracıydı artık. Millingo Roma'ya çağnldı. Kutsal kente kansıyla bir- likte gelen din adamı, çiçeği burnunda gelini bir otel odasına bırakarak Papa'yı gömneye gitti. Gıdiş o gi- diş. II. Jean Paul'le buluşan Millingo, 7 Ağustos'tan beri yok ortada. Tann'ya yakarmak için Afrikalı pisko- posun "kendi arzusuyla" bir manastır hücresinde in- zivaya çekildiği söylendi önce. Ardından esrarengiz bir "mektup" atıldı ortaya. 70'lik Millingo düşünmüş taşınmış ve bir haftalık "inziva" sonunda nedamet getirmişti. Papa ve kilise- ye bağlılığını ilan ediyor, Moon tarikatı ve kansı ile iliş- kisini kestiğini açıklıyordu. Papa'nın ayaklanna kapa- nan din adamı, II. Jean Paul'e ithaf ettiği mektubu "Sadık kulunuz!" sözleriyle imzalamıştı. Melodram bu noktadan sonra giderek bir "Madam Butterfly" tadına büründü. Taze gelın olana bitene ina- namıyordu. Millingo Papa'ya yazdığı sadakat mektu- bunun yanında bir de elden iletılmek üzere kansına ve- da mektubu iliştirmişti. Koreli Maria mektubu teslim almayı reddediyor, kapısına gelen Vatikan temsilcile- rini kovuyordu. Kadın Vatikan'a fütursuzca meydan okuyor, koca- sını gerı istiyor; "zor altında" yazıldığını düşündüğü mektuplara inanmadığını, Millingo'sunu görmeden Ital- ya'dan aynlmayacağını söylüyordu. Sung'un talebi basitti aslında: "Onunla yüz yüze yalnız görüşmek is- tiyorum. Beni terk ettiğini yüzüme söylesin!" Vatikan'ın yanı başında bir otele geçti önce Maria. Basın mensupları refakatinde kutsal meydanda güne "dua" ile başlayan inatçı kadın kilisenin başma bela olmuştu. Ikide bir elinde mendil gözyaşlan içinde ba- sın toplantılan yapan Maria Sung, "papazlaıia gayrimeş- ru evlilik ilişkisi içindeki tüm Katolik kadınlan" kendi- siyle dayanışmaya çağınyordu. Tüm bunlar yetmiyor- muş gibi üstüne üstlük bir de "aç/ık grevi" başlatmış- tı. "Aşkım uğruna her şeyi göze aldım" diyordu Maria: "Kocamı göstermez/erse ölüme kadar gideceğim!" Bu sürpriz viraj üzerine pusuda bekleyen kadın ve insan haklan savunucuları da devreye girip "Kilise, ka- dını insan yerine koyup muhatap kabul etmıyor. Kilise- nin kadın ve insanlık anlayışı bu kadar!" yazıları dök- türmeye başladılar. Mana Sung'un kapısını diploma- tik temsilciler ve Moon tarikatı aşındınyor, basın açlık grevini izliyor; kadına hamilelik testleri yapılıyor, Vati- kan tarihinde görmediği bir saldın hattında buluyordu kendısini. Başlangıçta eğlenceli bir 'Ağustos öyküsü" olarak algılanan olaylar zincirinin nereye varacağı şiddetle merak ediliyor şimdi. Isa'nın annesi "Meryem"\e aynı adıtaşıyan Maria ile Millingo, MoontarikatınınVatikan'ı dize getirmek için kullandığı bir Truva atı mı? Millingo nerede? Maria, Millingo'yu görebilecek mi? Kocasını görmezse "tarikat" ve "aşk" uğruna ölümü göze alır mı? Bu sorulann cevaplan yok. Bilinmiyor. Bilinen tek şey aşk, tarikat, medya, Vatikan öyküsünün kısa sürede bir "bestse/fer"olacağı. Sonuçneolursaolsunbugarip "ağustos öyküsünden" Vatikan badireyle çıkıyor. B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 1 2 3 SOLDANSAĞA: 1/ Çok konu- .. şan. huysuz ve şirret ka- *• dm. 2/ Gözün 3 renkli bölü- 4 mü... Yetene- ği ve saygınh- ğıylaünlüka- 6 din şarkıcılar 7 içinkullanılan g sözcük. 3/ In- cepidehalin- ^ de ekmek... Büyük demiryolu durağı. 4/ -\ Bir görüntü, bir ya- 2 şantı ya da bir davra- 3 I nışın daha iyi kav- \ ranmasmı sağlamak için simgelerle göz önünde canlandırıp dile getirme. 5/ Içi kremah birtürpasta... Boru sesi. 6/ Ger- manyum elementinin simgesi... Eski Mısır'm ün- lü başkenti... Bir nota. II Kanşık renkli... Fırat Irmağrnın önemlibir kolu. 8/Fasulye, pirinç, buğ- day gibi taneler kaynatıldığında, nişastanın çö- kelmesiyle oluşan koyu sıvı... Japon halk türkü- lerine verilen ad. 9/ Bir devletbüyüğününyanın- da bulunan kimseler. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gelin odası. 2/ Bir etkinliğin geçici olarak dur- durulduğu süre... Olgunlaşmamış ham kavun. 3/ Altı mukavva ile beslenmiş, üstü sırmah işle- me... Telefon sözü. 4/ Soyluluk... Tıpta en geliş- miş görüntüleme tekniğinin kısa yazılışı. 5/ Şa- matacı, edepsiz. 6/ Aşk ateşi... Bir gösterme sı- fatı. 7/ Erkek ve dişi gametin birleşmesiyle olu- şan döllenmiş hücre... Dudak boyası. 8/ Şeyh Bedrertin'in Tann, evren ve insan hakkındaki gö- rüşlerini içeren ünlü yapıtı. 9/ Hintli kadınlann ulusal giysisi... Büyük ve süslü çadır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear