23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8XĞUST0S 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ttsarcidıoğlu'nun ıWaryorumu • NEVŞEHtR(AA)- Türkiye Odalar ve BorsalarBırliğı(TOBB) Başkanı Rifat Hısarcıkhoğlu, çıktığı yurt gezileri kapsamında dünNevşehir'e geldi. Hisarcıkhoğlu. ilk olarak Nevşehir Valisi Yusuf Erbay'ı makamında ziyaret etti.Türkiye'yi etkileyen ekonomik krizin mutlaka aşılacağını belirten Hisarcıkhoğlu, "Dalgalı kurun zaman içerisinde gerçek değerlerine oturacağı inancındayım. Kemal Derviş ile yaptığımız tespit toplantısında. dolann bugün 1.200- 1.250 bin lira arasında olması gerektiği sonucuna vardık. Dolann bu seviyelere çekilebümesi için de Türk halkının güçlü ekonomiye geçiş prograrmna güvenmesi gerekiyor" dedi. DevtetBakanı Bal, Akkise'de • AKKİSE(AA)- Devlet Bakam Faruk Bal, dün Konya'nın Ahırh ilçesine bağh Akkise kasabasına giderek 1 kişinin öldüğü 3 siville 25 jandarma personelinin yaralandığı olayla ilgili incelemeleTde bulundu. Bal, yaptığı konuşmada, "Ortaya çıkan olay, münferit bir hadisedir. Bununla ilgili adli ve idari soruşturma sûrüyor. Kanun açıktır ve herkese karşı eşittir. Bu hadısede sizleri, devlete, idareye, orduya ve jandarmaya karşı tahrik etmek isteyen insanlar çıkabilir. Bunlann peşine düşmeyin" dedi. Kıvrıkoğlu Bakû yolcusu • BAKU(AA)- Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu, Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Abiyev'in resmi davetlisi olarak 25 Ağustos'ta Bakû'ya gidecek. Bakû'daki temaslan sırasında Azerbaycan Curnhurbaşkanı Haydar Aliyev tarafından kabul edilmesi de beklenen Kıvnkoğlu. Azerbaycan Harp Okulu'nun ilk mezuniyet törenine katılacak. Kıvrıkoğlu'nun Bakû'daki temaslan iki gün sürecek. JUDS'li anne hastanede • ANKARA (AA)- Şanlıurfa'da. 1996 yılında sezaryenle doğum sırasında verilen kandan bebeğiyle birlikte A1DS hastalığına yakalanan Müzeyyen lşıkgöz, ishal ve mide bulantılannm artması nedeniyle Ankara Numune Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Rahatsızlanarak Siverek'te hastaneye kaldınlan ve "Tifo ve Bruselia" tanısıyla hastaneye gelen lşıkgöz, Ankara Numune Hastanesi lntaniye Servisi'nde tedavi altına alındı. Milli Güvenlik Kurulu'nda ulusal güvenlikle ilgili itiraz olmadığı açıklandı KöşkYdmaz'ı vakuıkulıANKARA(CumhuriyetBü- rosu)-Curnhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın ulusal güvenlikle il- gili görüşlerinin. hükümet gö- rüşü olmaması ve devlet or- ganlan arasında uyumsuzluk bulunmaması nedeniyle bir açıklama yapmaya gerek gÖr- mediğini bildirdi. Sezer, Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) Ulusal Program görüşülürken ulusal güvenlik gerekçesiyle bir itiraz ohnadığmı, milli si- yaset belgesinin güncelleştir- ildiği toplantıda da ulusal gü- venlikle ilgili bir düşüncenin ortaya konuhnadığmı bildirdi. Yılmaz: Uzlaşılamadı Yılmaz ise Genelkurmay'ın sert bildirisinin ardından yap- tığı açıklamada, "ulusal gü- venlik konusundaMGK'deuz- laşma sağlanamadığı için par- ti kongresinde görüşlerini söy- lediğmi" ıfade etmişti. Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Tacan İldem. dün düzenlediği basın toplan- ttsında Yılmaz'ın ortaya attı- ğı görüşlerin Başbakan ve ko- alisyonun ortağı durumunda- ki diğer siyasi parti tarafın- dan desteklenmediğini, aksi- ne yersiz ve zamansız bulun- duğunu anımsatarak şunlan söyledi: "Dolayısıyla koalis- yona ortak bir siyasi parti li- dcrinin yaptığı, aneak diğer koalisyon ortaklannca be- nimsf nmemiş açıklamalann hükümetin görüşünü yansıt- madığı. duraksamaya yer ver- me\ ecek biçimde açıktır. Röy- le bir durumda devlet organ- ları arasında bir görüş aynh- ğından söz edilmesine de ola- nak bulunmamaktadırr AB'ye tam üyelik çerçeve- sinde KOB'nin ve bunun ışı- ğmda hazırlanan Ulusal Prog- ram*ın MGK'de görüşüldü- ğünde, atılması düşünülen adımlara ulusal güvenlik ge- rekçesiyle bir itirazın söz ko- nusu olmadığını belirten tl- dem. "Milli SiyasetBelgesi'nin görûşülüp günceUeştirildiği MGK'nin haaran a>ı olağan toplantısında da ulusal güven- likle ilgili bir düşünce ortaya konmanuştır" dedi. STKB'den Yılmaz'a eleştiri: Teslimiyete göz yummayız • Yılmaz'ın ulusal güvenlik konusunda yaptığı açıklamalan eleştiren Sivil Toplum Kuruluşlan Birliği Başkanı Haşmet Atahan, "Yılmaz1 ın AB uğruna göze aldığı teslimiyet politikası er geç yenilgiye uğratılacaktır" dedi. İstanbul Haber Servisi - Sivil Toplum Kuruluşla- nBirhğı(STKB)Dönem Başkanı Haşmet Atahan. ANAP Genel Kuru- lu'nda Mesut Yûmaz'm ulusal güvenlikle ilgili sözlerini üzüntüyle kar- şıladıklannı belirterek "Yümaz'ın AB'ye ginne uğruna ulusal güvenüği- mizden vazgeçmeyi göze aldığını gösteren taühsiz açıklamalan sürmekte- dir" dedi. Haşmet Atahan, Yıl- maz'ın ulusal güvenlik ve AB'yle ilgili sözleri üzerine yazılı açıklama yaptı. Atahan. Yılmaz'ın MGK'nin askeri üyeleri- nin güvenlik politikasını halka şikâyet etmesinin ordu komutanları ile si- yasi iktidar arasmdaki çelişkiyi gözler önüne serdiğini vurguladı. Ba- tı'nın köleliği ya da Sad- dam diktatörlüğü ikile- mini sunanlann yanıldı- ğım ifade eden Atahan, "Yumaz'ın çağdaş dün- ya'dan anladığı ekono- mik, siyasal, sosyal, kül- türel ve askeri emperya- lizme teslim olmaksa eğer, bu teslimiyet politi- kasıergeçyenilgiye uğra- tüacakür" dedi. Atahan, özgürlük geleneğinin "dahili ve harici bedhah- lara" karşın kökleştiğini vurgulayarak şöyle de- vam etti: tt Bu mUkt, ba- ğunsızhğuıdan ödünver- meksizin ve dünyanınezi- len milletlerine yeniden önderlik yapacak şekilde er geç 'demokratik, laik sosyal hukuk devleti te- mel ilkelerini gerçek an- lamıyla hayata geçire- cek'tir. Geçmişte, Milo- şeviçlerin, Saddam'lann halkı olmadığunız gibige- leeekte de olmayacağızr ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART V m.kart(« superonline.com.tr Demirel, ulusal güvenlik kavramını kabul etmeyenlerin hükümette kalmaması gerektiğini söyledi ANAP liderine istifa çağrısıANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-9. Curnhurbaşkanı Süleyman Demirel. ulusal güvenlik kavra- mını tartışmaya açan ANAP li- deri ve Başbakan Yardım- cısı Mesut Ydmaz'ı isim vermeden eleştirerek. "Ulusal gü- venlik kavra- mını kabul etmeyenler hükümet içinde kal- masın* dedi. De- mirel, "Kişüeri istifayamı çağınyor- sunuz" sorusuna • Eski Curnhurbaşkanı Demirel, Türkiye'nin ulusal güvenlik kavramından gördüğü bir zarar olmadığını viirgulayarak Yılmaz'ı üstü kapalı eleştirdi. Demirel, bu şekildeki tartışmalarla askerin incitilmemesi gerektiğini söyledi. ise "Benim söylediğim şey genel. Benimsöylediğim sevin içinde şahıs yok. Türkiye'nin ulusal güvenlik kavramından gördüğü bir zarar yok" yamtını verdi. Demirel, Kuleli Sokak'taki ça- lışma ofisinde Devlet Bakanı Ab- dulhalukÇav ile görüştü. Çay, De- mirel'e Moğolistan'daki kazı çalış- malannda bulunan Bilge Kağan Hazinesi hakkmda bilgi verdi. De- mirel, hazineninbulunmasını "gu- rur verici bir netke" diye nitelen- dirirken Türk adının ilk yazıldığı yerin Orhun Abideleri olduğunu anımsattı. Demirel, "Kökümüzü anyorsak başka yere gitmeye gerek yok. Çankaya'da gÖrevün devam et- seydi, Orhun Abidesrnin benzeri- ni Çankaya'ya dikerdim. Epeşce de eleştiri aûrdım" dedi. ulusal güvenlikten - zarar görülmedl Demirel, ulusal güvenlik tartış- masıyla ilgilibir soru üzerine, Mil- li Güvenlik Kurulu'nda (MGK) 280 kez toplantıya katıldığını anımsatarak. "Ulusalgüvenlik mü- lahazasıyla Türkiye'nin şu menfa- aru önlenmiştir diye kinıse ortaya çıkmadı. Türkiye'nin ulusal güven- lik kavramından gördüğü bir za- rar yoktur* dedi. Demirel, ulusal güvenlik kavra- mmı kabul etmeyenlerin hüküme- tin içinde kalmaması gerektiğini vurgulayarak, tartışmalar nedeniy- le askerin incitilmemesini istedi. İsim vermeden ANAP lideri Mesut Yılmaz'a yönelik tepkisini ortaya koyan Demirel. "Hükümetin için- dekahnmaması gerekir, derken, k>- şileriistifayamıçağuıyorsunuz'" so- rusu üzerine "Benim söylediğim şey, genel. Benim söylediğim şeyin içinde şahıs \-ar mı, şahıs yok" di- yen Demirel. şöyle devam etti: u Benim içinde bulunduğum 35 se- ne zarhnda Türidye, ulusal güven- Ük yüzünden hiçbir yerde zarar görmemiştir. Bir ülke,ulusalgü\«n- liğinc hassas olmayacak da neye hassas olacak? Ulusalgü\ enliğj kâ- bus halinegetirmenin manasıvok." IRMIKI AYDIN ENGİN aenginC» doruk.net.tr Türkiye'de sosyalist soldan faşizan sağa kadar siyasal ör- gütler yelpazesi paramparça. Bunu söylemek aslında bir şey söylememekle eşdeğer. Çünkü tablo olanca açıklığı ile ortada. Ama bu apaçık tablonun do- yurucu bir açıklaması olmah. Düne kadar, bölünme, ardın- dan bölünenlerin yeniden bö- lünmesi "sola özgü" bir olgu gi- biydi. Oysa şimdi sağın en sağı bile bölünmüş durumda ve ye- ni bölünmelere gebe. Düne ka- dar yığınsal ve sağlam örgütler gibi görünen merkez sağ ve merkez solda da bir türlü dikiş tutmuyor. Ya orada da gitgide derinleşen bir bölünme süreci yaşanıyor ya da bölünmeyi bile beceremeden şiddetli bir "eri- me" süreci. Niye? Sorunun doyurucu yanrtını si- yaset bilimciler vermeli. Bir ga- zete yazısı böyle bir çözümle- menin (=analiz) üstesinden ge- lemez; bir gazetecinin de çapı- nı degilse bile haddini aşar. ••• Lider eksikliği ile açıklanabilir mi bu olgu? Sanınz haytr. Lider dediğin iyi Parçalanmasm daN'apsmlar? konuşan, -moda deyimle- ka- rizmatik, polemik ustası bir ade- moğlu ya da ademkızı demek değil. Lider başına geçtiği siya- sal harekete eşik atlatan, basa- mak sıçratan bir programla or- taya çıkan, seçmen kitlesine "Hah işte, bu, bu işi kıvınr ve iyi kıvırır" dedirtecek hedefler ve bu hedeftere nasıl ulaşacağının aynntılı planını sunandır. Örnegin Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel 196O'lı yıl- larda gerçek birer liderdiler ve bugün değiller. Türkiye için o yıl- larda çözümler önerebiliyor, programlanna güçlü seçmen destekleri bulabiliyorlardı. Bu- gün ne bir çözümieri var, ne önerileri. Neden? Çünkü Demirel ve Ecevit'in yıldızlannın pariadığı dönemden nitel olarak farklı bir dönemeç- teyiz. Kapitalizmin 21. yüzyıl ba- şındaki aşamasının adı olan "küreselleşme" olgusu bütün yerküreyi sardı. Neoliberal eko- nomik politikalar rakipsiz ege- menliklerini ilan ettiler. Ulusla- rötesi mali sermaye tüm dün- yada engelsiz, kısıtsız at koştu- ruyor ve direnenleri ezip geçi- yor, ayak uyduramayanlan es- kitiyor. Kimilerinin "mega şirket- ler" diye adlandırdığı, bizim "uluslarötesi şirketler" dediği- miz, tümüyle vatansızlaşmış sermaye, bir "şirketler oligarşi- s/"nin yerküre çapındaki iktida- nna koşuyor. Bu olgu, bilinen siyasal örgüt- lenme modellerini işe yaramaz- lar arasına itmekte; klasik siya- set yöntemlerini hızla geçersiz kılmakta. Ulus-devletleri ortadan kal- dırmak gibi hoyrat müdahaleler yerine ulusal egemenlik alanla- rını kısıtlayan dayatmalarla u- lus-devletler silikleştiriliyor, et- kisizleştiriliyor. Sadece "tahkim yasalan" ör- neği bile bu olguyu kanıtlama- ya yeter. Düne kadar ulusal ya- saların geçerli olduğu ülkeler, IMF kapılarmda dilenirken "ya- bancı sermaye"n\n gelmesi için hukuk alanındaki egemenlik haklarını terk etmek, uluslarö- tesi şirketler için "u/us/ararası tahkim" denen yepyenive bam- başka bir hukuk sistemine ka- pılarını açmak zorunda kalıyor- lar. ••• Türkiye'deki siyasal örgütler, partilerde ya bu olguya ayak uy- duracaklar ya karşı çıkacaklar. Şimdi Türkiye siyasetine bu açıdan bakalım mı? ANAP, DYP gibi merkez sağ partilerin küreseüeşmenin önü- nü açacak, ülkeyi uluslarötesi mali sermaye cennetine çevire- cek, Türkiye'yi küreselleşmenin uyumlu bir halkasınadönüştüre- cek bir programları, bu progra- mı ete kemiğe büründürecek güçleri ve liderleri var mı? Mesut Yılmaz? Tansu Çiller? Güldünüz değil mi? Peki bu -bence uğursuz- işle- vi yenilikçisiyle, eskilikçisiyle molla partilerinin yürütmesi mümkün mü? Yıne güldünüz!. Peki kapitalist sistemi savu- nan ama onun bugünkü aşama- sı olan küreselleşmeye ayak uy- durmak yerine ayak diremeye niyetlenen MHP, DSP, BBP gibi milliyetçi partilerin, seçmen krt- lelerine "Hah, işte bunlar, bu uluslarötesi şirketier egemenli- ğine dur diyecekler ve bunun üstesinden ge/ecek/er" umudu veren bir programları, bir güçle- ri, bir ufuklan var mı? Yıne mi güldünüz? Peki, merkez solun, yani Tür- kiye sosyal demokratlannın, kü- reselleşen dünyada gitgide ve durmadan yoksullaşan bir Tür- kiye yerine, küresel refahtan bu ülke insanının da pay almasını sağlayacak bir programı var da ben mi bilmiyorum? Biliyorum, bu kezgülmeyip sı- rtttınız. Peki küreselleşme olgusuna insanlığın ulaştığıyeni bir aşama olarak bakıp çokuluslu şirketle- rin küresel egemenliğine karşı küresel bir direnişe, "sermaye- nin yerküresi" yerine, "emeğin yerküresini" inşa edecek bir uluslarötesi eyleme Türkiye'yi katacak bir sosyalist sol parti ili- şiyor mu gözünüze? Sizi bilmem. ama son soruda ben ağlamaklı oluyorum. • • • E peki bu koşullarda, bu siya- set sahnesi paramparça olma- sın da ne olsun? POIİTtKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Ölümü Duyumsadım...' iki yıl önce sabaha karşı gazeteye gelmiştim. Günün ilk ışıklarıyla birlikte felaketin boyutunu öğ- rendik... Ögle saatlerinde ise arkadaşlar haber verdiler: "Yıldınm Boran, eşi ve çocuklanyla Çınarcık'ta enkaz altından çıkanlmış..." Yıldırım, yıllardırCumhuriyet'in yazıişlerinde ça- lışır... Önceki gün yıllık izne çıkarken bir kitap uzartı: "Dışarda kimse var mı?" Yıldırım Boran yazmıştı bu kitabı... Beyaz Balina Yayınları ndan çıkan kitap, 17 Ağustos depreminı anlatıyordu... Bir solukta okudum... Çınarcık'ta depremi yaşayan Yıldırım Boran'ın anılarından bazı bölümleri aktaracağım bugün... • • • "Sarsıntı başladığında yatakta iyice büzüldüm. Ölümün çok yakınımda olduğunu duyumsadım. Ama, ilginçtir o an ölüm korkusunu hiç yaşama- dım. Adeta serüvenci bir insanın aldığı hazza benzer bir duyguyla olanları gözlemliyordum. Depremde bir bina nasıl çöker, neler olur, tek tük onlan beynime yerleştiriyordum. Sanki oyuncusu ben olan bir film izler gibiydim. Belki de bu, yal- nızca çaresizlik ve şaşkınlıktan böyle oluyordu. Bina yıkılırken çıkardığı sesi ben, biryaz akşa- mı birden bastıran sağanak yağış sırasındaki gök gürültüsüne benzettim. Hani öyle bîr patlama olur ki çatJrtı ile gümbürtü tüm kulaklarda yankı- lanır; insan ister istemez bir kez irkilir. işte bina yı- kılırken de çıkan ses aynen böyleydi. öylesine güçlü öylesine korkunç bir sestı. Ama, şunu söy- leyebilirim, bu sesin dtşandan böyle duyulaca- ğını sanmıyorum. Ancak yıkılan evin içinde olan- lar bunu bu şekilde algılayabilirler. Bina çökmeye devam ederken içimden, 'Vay canına! Koca bina nasıl da yıkıldı' dediğimi hatır- lıyorum, sanki koca binalaryıkılmayacak gibi. Hal- buki buradan çıkıp normal hayata döndüğümde, ne koca binalann yerle bir olduğunu görmüş, duymuştum. Deprem bu, küçük büyük affetmez. Ama haksızlık etmeyelim, bu işte depremin bir suçu yoktu. O doğal işlevini yerine getiriyordu. Suçlu bizlerdik, devletti, belediyelerdi, müteahhit- lerdi, mimartardı, mühendislerdi şimdi, sayama- yacağım birçok kişi, kurum ve kuruluş bundan so- rvmluydu." • •• "Herşey biranda olup bitti. Korkunç gürültü ye- rini, küçük tuğla parçalannın ve tozlann yank- lardan aşağı dökülüşü sırasında çıkardığı seslere bırakmıştı. Tozlann ve tuğla parçalannın dökülüşünün ar- dmdan büyük bir sessizlik oldu. Birkaç kez derin derin solukaldım. Ama, herso- luk alışımda ciğerlerime toz doluyor; öksürüyor- dum. Anladığım kadanyla bina yerle bir olmuştu. Ama, yine de yalnızca bizim katn çöktüğünü, di- ğer katlann sapasağlam olduklannı hayal ediyor- dum. Beynimde daha fazlasını canlandıramıyor- dum. Ufacık ve kapkaranlık bir yerde sıkışıp kal- mıştım. Bulunduğum yerde sağa sola dönemi- yordum. Dehşet içinde ellerimle etrafı kolaçan et- tim, nasıl bir ortamda bulunduğumu merak edi- yordum. Tavan tam tepemdeydi ve başıma değiyordu. Önüm, arkam her yanım soğuk ve ağır beton ki- rişleriyle çevriliydi. Bir an önce buradan çıkmak için umutsuzca kıvranmaya başladım. Elimle ta- vana dokundum; ne şekilde çökmüş olduğunu aniamak istiyordum. O an başımdan aşağı kaynar su dökülür gibi oldu; tavan eşımın koşarak çıktığı kapıya doğru eğimliydi. Hemen o saniye aklıma eşimin ölmüş olabileceği geldi, ürperdim." • • • Yıldırım Boran, iki yıl önceki o büyük felaketi an- latırken, bir saptama yapıyor: "Yaşamı kucaklamak güzel şey!" İki yıl sonra acılar bir kez daha tazeleniyor... Çınarcık'ta. izmit'te, Adapazan'nda, Gölcük'te, Değirmendere'de gün doğuyor!.. Gölcük'te denizin üzerinde ince bir sis... Martılar kanat çırpıyor!.. Yaşam ateş gibıdir. buğday, ırmakgibidir... Güneşe doğru büyüyen bir tırtku çiçegi tüm fe- laketlere karşın büyürL Sonra bir şiir düşer yüreklere, adı acı olsa bile yaşamın renkleridir. "Ne geceyle ben; seninle ben yalnız I Yapayal- nızız, o denli birbihmizle I Delice ötesinde, bilinen yalnız olmalann." hikmet.cetinkayau cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 SPK'den Yimpaş'a ceza • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sermaye Pıyasası Kurulu Haftalık Bülteni'nde yer alan bilgiye göre.Yozgat thtiyaç Maddeleri Pazarlama ve Ticaret AŞ'nin (Yimpaş) 2000 yılında yaptığı sermaye arttınmı ile ilgili doğru bilgileri kurula bildirmemesi nedeniyle 3 milyar 120 milyon lira para cezası ile cezalandınlmasına karar verildi. Hazine'den halka arz • ANKARA (AA) -Hazıne Müsteşarhğı. 20, 21 ve 22 Ağustos'ta yapüacak halka arz yoluyla Devlet lç Borçlanma Senetleri satışında uygulanacak döv iz kurunun belirlenme yönteminde değişiklik yaptı. Yapılan açıklamada, döviz piyasalanndaki aşın dalgalanmalardan yatınmcıların olumsuz etkilenmemesi için, aritmetik ortalama yerine. cari kur uygulamasına geçilmesinin uygun görüldüğü bildirildı. Buna göre senetlerin bedelini TL olarak ödemek isteyen yatınmcılara, 20 Ağustos Pazartesi günü baz alınacak kur. 1 ABD Dolan: 1 milyon 423 bin 666 olarak belırlendı. 'Çiftçinîn yüzü gülmüyor' • AYDIN (AA)-Aydın"dakı baba çıftlığıne yıllar sonra gelen DYP'li Aydın Menderes, "Babam pamuğunu hiç rüccara satmaz. ürününü TARİŞ'e verirdi" dedi. Aydın'ın Koçarlı ilçesine bağh Çakırbeyli Köyü'nde konuşan Aydın Menderes, Türk çiftçısinin 1997 yılından bu yana yüzünün gülmediğini iddia ederek "Çiftçiye vermeyelim popülizm olmasm, demekle bu iş düzelmez. Türkiye'nin reel kaynaklar bularak kırsal kesimde yaşayanlara destek vermesi zorunludur" görüşünü savundu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear