14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
r KMMUZ 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Blûrtm*! Yasaklama Fvansa'dan gelen r»sberler ülkedeki tarikatların 172'y'ı b»«_jlduğu ve tarikat üyeleri sayısının d a 400 bini gesçtiği yolunda... Tarikatların birçoğu Amerika'nın köktendinci Protestan kiliseleri kaynaklı olunca ve bunlar toplumu giderek etkisi artına almaya başlayınca iktidar m illetvekillerinden Catherine Picard "Dinle bir sorunumuz yok, kamu düzenini bozmadıkça isterseniz mırtfağınızda bir portakala bile tapınabilirsiniz. Bizim sorunumuz baskı, yönlendirme ve kandırma yoluyla kişilerin manevi duygulannın sömürülmesi ve onların inanç tuzağına düşürülmesi" dedikten sonra verilen bir yasa tasarısıyla tarikatçılara beş yıl hapis cezası verilmesi, tarikatların yasaklanıp mallarına el konulması öngörülüyor. Parlamentodan geçen tasarı senatoda onay bekliyor! T«M: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97'ESektronik posta: deni2somacumhwiyet.com.tr - Işadamlan, coğrafya kitabı yayımlamış... "Kitabın yanında küresel atlas bedava!" nkara'dan Ayşegül Tokatlı, elektronik pos- tayla gönderdiği öykü ile "yaşamın sım"nı keşfetmeyi öneriyor... Yaşamın sırrı, olay- ların yüzde 10'unun kişinin kontrolü dışın- da başına gelenlerden, yüzde 90'ının ise başa ge- lenlere karşı kişinin gösterdiği davranışlardan kay- naklanmasında yatıyor. Örnek öykü şöyle: Sabah, kahvaltı masasında çocuğunuz fincana çarpıyor ve kahve gömleğinize dökülüyor. Bu olayda sizin hiçbir kontrolünüz yok... Ancak bundan sonrasında olacaklar sizin davra- nışınıza bağlı... Çocuğunuzu azarlıyorveağlatıyorsunuz... Finca- nı masanın kenarına koyduğu için eşinizi eleştiriyor- sunuz... Gömleğinizi değiştirip evden çıkmaya ha- zırlanırken ağlamaya devam eden çocuğunuzun okul servisini kaçırdığını görüyorsunuz... Eşiniz de işe yetişmek durumunda olduğu için kı- Yaşamın sırrısa bir tartışmanın ardından otomobille çocuğunu- zu okula götürmek size düşüyor. Fakat siz de işe geç kalmamak için hız yapınca trafik cezası yiyorsunuz... Çocuğunuz, yüzünüze bakmadan otomobilden inip okula girerken evrak çantasını evde unurtuğu- nuzu anlıyorsunuz. Sinir içinde eve dönüyorsunuz... Sonuçta hem işe geç kalıyorsunuz hem de çok kötü bir güne başlamış oluyorsunuz. Bu durumda... Gününüz neden kötü geçti? a) Kahve sebep oldu. b) Çocuğunuz sebep oldu. c) Polis sebep oldu. d) Siz sebep oldunuz. Doğru yanıt "c" şıkkında... Kahvenin dökülmesinde sizin bir kontrolünüz yok- tu... Çocuğunuzu siz ağlattınız... Polis ise görevini yaptı... Kahvenin dökülmesin- den sonraki beş saniye içinde ortaya koyduğunuz davranış, olayların bu yönde gelişmesine neden ol- du... Eğer, kahve döküldükten sonra çocuğunuzu azar- lamak yerine "Tamam canım, önemli değil... Biraz daha dikkatli olursan sevinirim" deseydiniz... Çocuğunuz ağlamayacak, okul servisini kaçırma- yacak, eşinizle tartışmayacak, çantanızı evde unut- mayacak, yolda trafik cezası yemeyecek ve işyerin- de güzel bir güne başlayacaktınız... Kahvenin dö- külmesi olayların yüzde 10'uydu ve sizin kontrolü- nüz dışındaydı... Yüzde 9O'ı ise sizin kontrolünüzde gelişti... Hangi davranış biçimini seçtiyseniz öyle... SESSÎZ SEDASIZ (!) NVRÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku»' yahoo.com TÜFE icat oldu, para pıyasalannda merthk bozuldu! Mapkopaşa'nın mıhıı şad olsun! "Kalemimiz,fikrimizster1ininkölesiol- ari işlerimizi yapmağa, demek ki, Ba- masın...Vıcdanımızdolannesiriolma- j l kanlanmız kâfi değil de Amerika'dan sın... Düşmanın çizmeli istilasını tepe-*^i adam getiriyoruz. Peki, bizim Bakan- lemek kolaydır. Fakat bir kere sinsi sin- si dolar ve steriin emperyalizminin sö- mürgesi olduk mu, kurtuluşzordur. Hem uşak oluruz hem de kendimizi efendi sa- nınz." Bu satırlar, Sabahattin Ali, Aziz Ne- sin, Rıfat llgaz ın yayımladığı Markopa- şa dergisinde 27 Ocak 1947'de yayım- landı; Mehmet Saydur'un eylülde Çı- nar Yayınlan'ndan çıkacak "Markopa- şa Gerçeği" kitabından alındı... Aşağıdaki satırlar ise Markopaşa'nın kapatılması üzerine aynı kadronun çıkart- tığı Merhumpaşa dergisinde 29 Ekim 1947'de yayımlandı: "...Kendi işimizi, hele iktisadi ve tica- lar ne iş görecekler? Yalnız nutuk, de- meç, beyanat verecek kordelâ kesecek- ler, maaş almakla, sürü sürü heyetlere kokteyl parti vermekle mi ömürlerini tü- ketecekler? Her gün gazetelerde oku- yoruz. Sağlık işlerimizi düzenlemek için Amerikalı mütehassıs geldi. Bütçeyi hâ- lâ yola koymak için mister bilmem ne gej- di. Madenleri aramak ve işletmek için Amerikalı heyet geldi. Peki amma, sizin vazifeniz nedir baylar? Açık konuşalım. Ayıp değil a! Gücümüze gidiyor, kanı- mıza dokunuyor. Oldu olacak, çekilin bari, Amerikalılar idare etsin bizi. Nay- lon diş fırçası gibi, sıkıştık mı Amerika- lı Bakan da ithal edelim, olsun bitsin..." ÇED KÖŞESI OKTAY EKİNCİ Faşizm ve Turizm!.. Bu ıki kavram yan yana gelır mi?.. "Faşizmin" insanlık dışı po- litikalanyla "turizmin" hümanist vebanşçıl ilışkilerini düşleyerek "hayır" diyebilirsiniz... Ancak, bu "insana dönük" sektörün tüm hedefini "yatak sa- yısını çoğaltmaya" bağlayıp, ar- dından "bacasız sanayi", "dö- viz makinesi" vb. tanırnlarla önü- ne gelen her yere koca koca te- sislen sıralayanlar için faşizm korkulu rüya olmak bir yana. "en elverişli sistem" haline bıle ge- lebilir.. Tıpkı, Franco dönemın- deki Ispanya gıbı... Ve, yine tıp- kı "12 Eylül Cuntası'nın" Tür- kiye"ye mirası olan "Turizm Teş- vik Yasası" uygulamalannda göz- lenen "faşizan" yer ve tür se- çimleri gibi... • • * Dılerseniz, önce Ispanya'ya göz atalım.. Geçenlerde bir toplantıda Öger Toursun sahibı Vural Öger de- miş ki. "İspanyoüar, yılda 11 milyon turiste hizmet veren Maİlorca ve Menorca adalann- daki eski otelleri yıkarak bura- ları doğal park yaptüar..." Ar- lık ilkelerinı yok sayan "yağma" politikasıyla ülkeyi rezil ettı; ama, "faşizmle kol kola giren" yaö- nmcılar da yüzyılın en büyük "turizm gelirlerini" elde etti- ler... Ardından "demokrasiyi" in- şa etmeye başlayan "sosyalist" lider Felipe Gonzales Margu- ez' in en önemli çabası ise bir yan- dan faşizmin hukukunu yok et- mek, ama öbür yandan da "Fran- co'nun otellerini" yıkmak oldu. Dikta dönemınde, doğayı ve insancıl yaşam ortamlaruu katle- den bu tesislerden kazanılan pa- ralar çoktan yurtdışındaki ban- kalarda ıstiflenirken. ülkesinın doğal ve kültürel zenginlığıni ye- niden geri kazanmak isteyen Gon- zales Tn 1982den 1996'ya dek süren başbakanlığı döneminde, "kıt bütçe olanaklarına rağ- men" ortadan kaldırdığı otel sa- yısı "500'ü" geçiyordu... tşte şimdi Vural Öger'ın göz- lemlerinden anlaşılıyor ki tspan- yollar "temizliği" hâlâ sûrdürü- yor. Gonzales'ten bu yana yakla- şık "20 yıllık" çabaya rağmen lspanya'da hâlâ yıkılacak çok sa- yıda "faşizan tesis" bulunuyor... "Costa del SoPda Franco'nun imar düzeni... dından da şu gözlemini eklemiş: "Eski eserlerin de tamamını korumaya aldılar..." (Cumhuri- yet-11 06 2001) Vural Öger"in anlattıklan doğ- rudur.. "Yıkıldıklannı" söyle- dıği o "eski oteller" ise Franco döneminde inşa edilen dev turis- tik tesislerden başkası değil... Diktatör Francisco Franco. 1936-1939"dakı kanlı iç savaştan galip çıkan faşizmin lıderi ola- rak, ızleyen "36 yıP'da tspan- ya'yakankusturdu. 1975'teöldü- ğünde ise geride sadece insanlık suçlanyla dolu bir geçmış değil, yine ınsanlığın "çevre ve kültür haklarını yok eden" bir turizm yapılaşmasını ülkesinin başına "bela" olarakbırakmıştı... Çün- kü Franco, tspanya'nm özellikle o şiirsel Akdenız sahillerinı "ken- dkini destekleyen sermaye grup- lanna" peşkeş çekmiş ve Valen- cia'dan Barcelona'nın kuzeyin- deki Fransa sınırlanna kadar ay- nı şendi adeta "betondan bir du- vara" dönüştürmüştü... tspanya diktatörlüğü ışte bu hukuk dışı ve mimarlık-şehircı- ••• Bizde de böylesi bir "hukuk ve çevre dâşmanı" turizm yapı- laşmasının. ancak "12 Eylül fa- şizmiyle" yürürlüğe girebilen bir yasayla gerçekleşmiş olması, "rastlantı sayılabilir" mi? Or- man, SİT, tarih, doğa, kent, yeşil alan,kıyı... dınlemeden, "siyasal iktidarlara yakın"yatınmcılara ülkenin bu en değerli arazilerini "turizm merkezi" ilan ederek teslim etmek, Franco'yu anım- satmıyor mu?.. Son günlerde Tu- rizm Bakanlığı, 12 Eylül'ün işte bu Turizmi Teşvik Yasası'nı "yok etmek" yerine "daha da güç- lendiren" bir hazırhk içinde... Yanı, turizm ve faşizmi birbirin- denayırmak yerine adeta "bütun- leştiriyor'Mar... Sonra da "Bakanlığı sivil top- luma bırakacağız" diyorlar... Demek ki ülkemiz tunzmi. şim- di de "sivil faşizme" hazırlanı- yor... tspanya'nm ise bizdenbaş- ka herkese "ders" olan deneyi- mi yine göz ardı ediliyor... Oekincifg cumhuriyetcom.tr. KtM KÎME DUM DUMA BEHİÇAK behicakut turk.net H A K B İ SEMtU POROY semihporoy(â yahoo.com BULUT BEBEK NVRAYÇİFTÇI bulutbebekn hotmail.com "Beymn sulanmış" eîemeE olaydrm .'.. j C TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 15 Temmuz 1 r. 1 4 BEY&R GÜUÜ U3K0M0TİF! IBSO'Pe Bll6UN,HAyvAN BÜCÜYLB ÇAUŞAMg/K LOKOM0TİF OENENOİ. /NGlÜZ MÜHEHOİSÎ STEPHEHS.ON'UN "BOOC£r*ADlJ SUHARU LO- KCMCTIFİHI yfiPMASlNCAN 21 YtL SON/SA, imLYA'OA CLEUeNTE MASSEKAfJO AOU Btü. MUHSNDİS, OejAYA İL&İNÇ 6İR MAK/He Çf- KARIYOet>U.lAAjdNB,ÛST KISMINDA BAĞLI 4 AT TARAFINDAN ÇAUŞr/eiUYOGPU. ATIAR. yüRÜYÜNCEfAULAIİlNDAKJ RAMPA &ERİYB POS&J b£viNİYOR,6UNA BAĞLI ÇARHIAR OA TE*££L£KL£B/ PöNbÜÇÜYO&PO.. 'IMPULSO&A " ADl VERİLEN 8U LÛKOMO- TfP,PEK &ELlŞT)A'tLEMeoeN İLS'lhlÇ BİR. ÖRAJE/C OlARAK KALACAKTIIS.. SOUM,"ıtfPULSCRIA" Göe.ULtS/O£.. BANDIRMA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No- 2000/253 ' KararNo: 2001 78 Davacı tsmaıl Yorulmaz vekili tarafından davalı Tamara Yorulmaz aleyhine açılan boşanma davasının yapılan açık yargılaması sonun- da, Mahkememizin 2.3.200i gün ve 2000/253 esas, 2001/78 karar sayılı ilamı ile da\acı vekılinin boşanma talebinın kabulü ile Balıke- sır ıli, Bandırma ılçesi, İhsanıye Mah Cilt No: 0008, K.S.No: 0716'da nüfusa kayıtlı Osman ve Ümmügül'den olma 1.12.1933 d.lu ts- mail Yorulmaz ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Abbas ve Gülsüm'den olma 22.12. 1952 d.lu Tamara Yorulmaz'ın boşanmalarına karar ve- rilmiş olup, işbu ilanın gazetede ilanından itibaren 7 gün sonra karann davahya tebliğ edilmiş sayılacagı ve bu tarihten 15 gün sonra ka- rar temyiz edilmedığı takdirde kesinleştirileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 28.5.2001 Basın: 34686 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU En Büyük İmparator' Kim? Roma'da, Isa'dan önce 509-27 yılları arasında süren "Cumhuriyet Dönemrnde zafer kazanmış ge- neraller, kumanda ettikleri birlikleri ye Senato tara- fından "imparator" adıyla anılırdı. IÖ 27 yılında baş- layan "Imparatorluk Dönemi"r\de bütün hükümdar- lann adlanyla birtikte kullanmaya başladıkları bu söz- cük, zamanla Roma hükümdartarının "resmi unva- m" olmuştu. Ortaçağda bu unvanı taşıyan ilk hü- kümdar, 800 yıiının Noel'inde Papa III. Leo tarafın- dan Roma'da "imparator" ilan edilen Frank-Lombar- diya Kralı Charlemagne oldu. Bu tarihten, 1453 yı- lında Doğu Roma'nın merkezi Konstantinopolis'in (Is- tanbul) Osmanlılar tarafından alınmasına kadar ge- çen sürede Hıristiyan dünyasında bu unvanı yalnız- ca Batı (Roma) Imparatoru ve Doğu (Bizans) Impa- ratoru taşımışlardı. Charlemagne'dan başlayarak günümüze kadar tüm Batı hükümdarlarına "Kutsal Roma-Cermen Imparatoru" denmekle birlikte bu hü- kümdarlar başlangıçta yalnızca "imparator" adıyla anılıyortardı. Charlemagne'dan sonra Batı (Roma) Imparator- luğu'nun çeşitli krallıklara bölünerek dağılması üze- rine bu unvan, aynı zamanda da Italya Kralı olan Al- man Kralı I. Otto'ya geçmişti. Unvanın Almanca kar- şılığıolan "kaiser", RomaDönemi'ndekullanılan "ca- esar" sözcüğünden türemişti. II. Konrad dönemin- de, 1032 yılında Burgonya Krallığı da ımparatorluk topraklanna katıldı. Bu tarihten 1806 yılına kadar, Al- man krallarının tümü Papa'nın elinden taç giymese- ler de, Almanların dışında hiçbir Batılı hükümdar im- paratorluğaseçilmedi. Böylece, Alman krallığınase- çilmek, "KutsalRoma-Cermen Imparatoru" olmanın önkoşulu durumuna geldi. Bu dönemde Papa'nın elin- den taç giyen tek Alman Kralı, 1530 yılında "impa- rator" ilan edilen, bizim tarih kitaplarımızda "Şarl- ken" olarak geçen V. Karl olmuştu. Frank-Alman krallıkları dışında kalan topraklarda hüküm süren ve birden fazla krallığa egemen olan hükümdarlar da za- man zaman "imparator" unvanını kullandılar. Navar- ra Kralı III. Sancho Garc'es, 1034 yılında kendisine "Ispanya Imparatoru" unvanını verirken, Kastilya Kralı VI. Arfonso bir adım daha ilerı gitmiş, kendisi- ni "imperator totius Hispaniae" (Bütün Ispanya Im- paratoru) ilan etmişti. 22 Ekim 1721 günü "impera- tor" unvanını alan Çar I. Petro, kendisini bu unvana layık gören ilk Rus hükümdarıydı. 1789 Fransız Devrimi'nin ardından Napol'eon Bo- naparte, 1804 yılında Papa tarafından yağ ile kut- sandıktan sonra kendisini I. Napol'eon adıyla "Fran- sızlann imparatoru" ilan etmişti. Prusya ve Avustur- ya dışındaki bütün Alman devletlerini bir araya ge- tiren Napoleon tarafından kurulan Ren Konfederas- yonu'nun, Habsburg Hanedanfnınyönetimindeki Kut- sal Roma-Cermen Imparatorluğu'nu tehdit etmesi üzerine II. Franz, Kutsal Roma-Cermen Imparato- ru unvanını terk ederek 1806 yılında "Avusturya Im- paratoru" unvanını almıştı. Habsburg Hanedanı, Avusturya Imparatoriuğu 1918 yılında yıkılana kadar babadan oğula geçen bu unvanı taşıdı. Fransa Kra- lı III. Napol'eon da 1852 yılından, tahtından indiril- diği 1871 yılına kadar "imparator" unvanıyla anıldı. Prusya Krallan I. VVılhelm, III. Friedrich ve II. Wil- helm de 1871-1918 yıllan arasında "imparator" an- lamına gelen "kaiser" unvanıyla anıldılar. Ingiltere Kra- liçesi Victoria ise 1876 yılında "Hindistan Imparato- riçesi" ilan edildi. Bu unvan, Hindistan'ın bağımsız- lığını kazanmasına kadar tüm Ingiliz hükümdariann- ca kullanıldı. Kimi "özenti imparatortar"a da tanık olmuştu ta- rih... Haiti'de Jean-Jacques Dessalines (1804- 1806), Meksika'da Agustin de Iturbide (1822-1923) kendilerini "imparator" olarak ilan etmişlerdi. Inka, Aztek, Etiyopya, Japonya, Çin, Hint, eski Türk im- paratorluklan gibi ciddi hükümdarlıklar ise ayrı ayn yazı konulandır... En büyük "imparator"un kim olduğu sorusunun ya- nıtına gelince... Hiçbirisi değildi yukarıda saydıkları- mın... Belki de yazar Erol Toy'un "imparator"u Veh- bi Koç, futbolseverierin, spor basınının "imparator- lan" Franz Beckenbauer ya da Fatih Terim gele- cektir aklınıza... Ama onlarda değil, neyazıkki... Be- nim için en büyük "imparator", Bahçekapı'daki, öy- le anılmasa da kendi çapında bir "imparator" olan Sultan I. Abdülhamit'in yattığı türbenin yan soka- ğındaki "İmparator Kokorecçi"... Evet! Gidin, bir por- siyon yiyin, inanacaksınız bana... e-posta:dkavukcuoglu;<; tuyap.com Faks:0212-723 84 97 BULMACA SEDAT YAŞAYAS SOLDA.NSAĞA: 1/ Ticari de- ğer taşıyan yapraktütün- 2 lerin düşük 3 kaliteliolanı... DoğuKarade- niz yöresine özgüyelkenli 6 bir kıyı tekne- 7 si. 2/ Buğday „ tanesinin ol- gunlaşmış ^ içi... Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen ad. 3/ Bir no- 2 ta... Aksaray ilinde- 3 kiünlüvadi.4/Birişi yaptırabüme gücü... Avı çok olan yer. 5/ Bir spor aracı. 6/Hat- tatlar tarafından kul- lanılan yan mat bir kâğıttürü... Hararet. 7/ îskambillerle oynanan bir tür kumar... Müstah- kemyer. 8/ " C e m i l — " : Ressamımız... Osman- hlar döneminde Tunus ve Cezayir beylerine ve- rilen san. 9/ Tutank da denilen bir sinir hastalı- ğı... Oldugundan büyük gösterme. abartma. YUKARIDAN AŞÂĞIYA: 1/ Sürülmemiş tarla... Akla ve sağduyuya aykırı olan. 2/ Halk dilinde sebze bahçesine verilen ad... "Hadi —-": Heykelcimiz. 3/ Çemberin çevresi- nin çapma oranını gösteren sayı... Küçük tuzlu bisküvi. 4/ Yaşanmış olaylann anlatıldığı yazı türü... Bir ilimiz. 5/ Dayanıklı bir tür ipekli ku- maş. 6/ Fincanın dibine çöken kahve tortusu... Ba- yağı, sıradan. 7/ Ahırlarda iki hay van yeri arasın- da bölme olarak kullanılan kalın sınk... Ender, seyrek. 8/ "Yekta —-": Sopranomuz... Yağı çı- kanlan bir tür fasulye. 9/ Cüretkâr... Orta As- ya'da yaşayan Şamanist Türkler arasında. çeşit- li şeylerden anlam çıkartarak bakılan fal.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear