13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2001 CUMJ 14 KULTUR kultur(o cumhuriyet.com.tr Spoleto Festivali'nin galasına son dakikada 'annesinin rahatsızlığı'nı öne sürerek katılmadı Pavarotti bunu hep yapıyor... ZEYNEPORAL Opera sanatını geniş halk kitlele- rine sevdirmekte en çok onlann ro- lü oldu. Uydu yayınJar aracılığıyla yeryüzünün her yerinde yüz binler onlan alkışladı. Onlara kısaca "Üç Tenor* dendi: Pavarotti, Domingo \e Carreras... Üç tenor değilse de şu anda iki te- nor karşımda. Luciano Pavarotti ve Placido Domingo... Ortaçağdan kal- ma taş duvarlar arkasında uzanan uçsuz bucaksız bir bahçedeyiz... ltalya'nın orta yerinde Umbrio bölgesinde, anlı-şanlı festivali olmasaydı belki de adını kimselerin bil- meyeceğı Spoleto'da... Buak- şam Spoleto Festivali'nin en müthiş olayı Gala Konseri var. Ve şu anda Gala Konseri'nin yıldızlanyla basın toplantısın- dayız. Pavarotti tüm ağırlığıyla (hem kiloca, hem şöhret, hem de ses ağırlığıyla) başrolü çal- mış durumda. Bahçenin bir ucundan öteki ucuna iki kişinin kolunda zor geldi. Yerine zor oturabildi. Öniine derhal soğuk hava veren bir vantilatör kondu. Bir yandan terliyor bir yandan bol bol su içiyor, rengârenk men- diliyle ha bire kurulanıyor, so- rulara yanıt vermek yerine ken- di istediğini anlatıyor. çevresin- dekileri bol bol güldürüyor. Placido Domingo (üç tenor için- de yüreğime en yakın olanı o) her za- manki Ispanyol aristokrat tavn için- de konserin anlamını dile getiriyor. Gala Konseri'nin önemi ve anla- mı, çağdaş opera bestecilerinden, belki de en büyüklerden biri olan Gian Carlo Menotti'nin 90. yaş gü- nünü kutlamak (Türkiye'deki opera meraklılan onu "Konsolos"adlı ese- rinden tanıyacaklar). Ama burada Menotti yalnızca bir besteci olarak değil, aynı zamanda Spoleto Festi- vali 'ni yaratan, yokian var eden, uzun yıllar yöneten (şimdi oğlu yöneti- yor) ve Spoleto'yu (yalnız festivali değil kenti de) dünyaya tanıtan kişi olarak neredeyse bir tann durumun- da. Aniayış isteği Menotti. doksan yaşından umulma- yacak bir çeviklikte iki tenorla dost- luklannı dile getirip bizi anılar ga- lerisinde dolaştırdı (Ama bu başka biryazının konusu). Bir ara Domingo. tüm yabancı ba- sına dönüp "Sizlerden bir ricam var. Lütfen bu akşam bana karşı birazan- layışlı olun. Dün gcce Tel Aviv'de sah- neye çıktını. Bugün bütün gün uçak- ta, havalandırmacanımaokudu. Ken- dimi pek iyi hissetmiyorum"' diyor. Bu sözler üzerine Pavarotti atılıyor: "Ben de, ben de isterim.' Aynı anla- vışı ben de isterim, benim de duru- mum pek pariak değil." Herkes kah- kahalarla gülüyor. Pavarotti bir ço- cuktan farksız... Basın toplantısı boyunca hiçbir ciddi soru ya da yanıt yok. herkes bol bol eğleniyor ve birbirini ne çok sev- dığini dile getiriyor. tki tenorun ya- nı sıra Amerikalı soprano Renee Fle- ming, gecenin bir başka yıldızı... Toplantıdan sonra Placido Domin- go'ya yıllar önce Istanbul 'daki kon- seri ve kendisiyle yaptığım röporta- jı arumsatınca Leyla Gencer'e sev- gilerini ve selamuıı yollamayı ihmal etmiyor. Ve işte akşam saatleri. Spoleto'da- ki katedral meydanı, "Piazza Del Du- oma" ne zamandır bu akşama ha- zırlanıyor. Katedralin ön cephesi, sahnenin doğal fonunu oluştunıyor. Önünde uzanan koskoca meydana beş bin koltuk yerleştirilmiş. Ayak- ta izleyenlerle birlikte 8 bin izleyici soluğumuzu tutmuş bekliyoruz. Ka- tedralin önüne kurulan yüksek plat- formda Spoleto Festival Orkesrrası ve Korosu, Şef Richard Hiekox yö- netiminde yerini aldı. Akşam ilerledikçe günün son ışık- lan, yerini çan kulesinin tepesinde ve tüm çevrede yanan mumlara, meşa- lelere bırakacak. Yapay ışık oyunla- nyla katedralin cephesindeki vitray- lar renkli bir rüyaya dönüşecek... Bu büyülü atmosferde Fransız pi- \anist Jean Yves Thibaudet'den bir Rarvel zıyafeti. ardından Renee Fle- mıng'den ve Placido Domingo'dan Menotti, Verdi aryalan ve düetleri. Renee Fleming dinleyiciyi bir anda avucuna alıyor. Domingo ise kanat- landınyor. Eğer bu. Domingo'nun \orgun ve rahatsız haliyse insaf! Se- sınin tüm renklenni en geniş yelpa- zede sergilediği bir şölene tanık olu- joruz. Anımsamadan edemiyorum: • Renee Fleming dinleyiciyi bir anda avucuna alıyor, Domingo ise kanatlandınyor. Ve sıra geldi Pavarotti'ye... Heyecan had safhada... Ve... Hayır, sahnede görünen Pavarotti değil. Festivalin yöneticisi Francis Menotti, "Kötü bir haberim var" diyor, "Biliyorsunuz, sevgili tenorumuzun ahnesi rahatsız. Biraz önce acilen annesinin yanına çağnldı ve Pavarotti, Modena'ya gitmek zorunda kaldı." "Her konserden öncerahatsızJan- dığımı düşünürüm, heyecandan mi- demekramplargirer''demişti Istan- bul'daki konuşmamızda... Ve sıra geldi Pavarotti'ye... Heye- can had safhada... Ve... Hayır, sah- nede görünen Pavarotti değil. Sah- nede görünen, festivalin yöneticisi Francis Menotti. "Kötü bir haberim var r diyor. "Biliyorsunuz, sevgili te- norumuzun annesi rahatsız. Biraz önce acilen annesinin yanına çağnl- dı ve Pavarotti, Modena'ya gitmek zorunda kaldj." Hayır. beklediğim gibi olmadı. Kimse öfkelenip sahneye yürümedi. Hafif bir uğultu ve konser, Susan Bullock'un NVagner-Tannhauser den bir aryası ve tüm solistlerin Gian Carlo Menotti'ye "Happy Birthday" şarkısını, sekiz bin kişilık dinleyıci korosu eşliğinde söylemesiyle sona erdi. 'La Mama' mesetesi Ama ertesi gün, işte asıl ertesi gün kıyamet koptu! Spoleto bıçakla ke- silmişçesineikiyeaynldı. "Anakut- saldır" diyenlerle "Pavarotti bunu hep yapıyor" diyenler... Birinciler "LaMama"deyip Pavarotti'yi "Ca- nım o da en nihayet bir insan" diye korurken dünyanın öbür ucundan bu konser için Spoleto'ya gelmiş olan- lar. öfkeden ne yapacaklannı bilmi- yor. Konser biletine 400 dolar öde- miş olanlar. paralannı geri almaya ça- lışırken Spoleto'nun yerlileri, sanat- çmın bu konserden para almadığına ve kaşesiz konserlerde böyle "ka- za"larolabileceğine dikkati çekiyor. Basın toplantısında Pavarotti'ye yöneltilen sorulardan biri de "Anne- nizin sağlığı ne durumda?" gibiler- dendi. Ve Pavarotti o kocaman gü- lümsemesiyle, "Bir ara çok hastav- dı ama şimdiçok iyi, bombagibi" di- ye yanıtlamıştı soruyu.. Anlayacağınız şu sırada ttalya'da ne ekonomik. ne politik durumlann önemi var.. Varsa yoksa Pavarotti 'nin annesi, La Mama, söz konusu. Tan- n gecınden versin, La Mama şu sı- ralar hayata veda edecek olsa Pava- rotti ve festival yönetimi temize çı- kacak (Bu yazıyı yazıp gazeteye yol- layıncaya dek öyle bir durum yok- tu). Yok, La Mama yaşamaya devam ederse millet Pa\ r arotti'yi kolay kolay affetmeyecek... işte size Spoleto Festivali'nden bir kesit. Ne acımasız bir dünya değil mi! Çokgüçlü birsesesahlpolan Yunan yorumcu Eleftheria Arvanitakibu akşam Açıkhavada Komşudaki ıılııslararası yıldız CUMHUR CANBAZOĞLÜ iSTM»t 8ülUSL*flARASI »»«« CAZ FESTİVALİ Son dönemde Ege'nin iki yakasın- da gidip gelen barış ve kardeşlik mesaj- lan zayıflasa da mü- zik aynı çizgisinde devam etmekte ka- rarh. Bu gece saat 21.30'da Açıkhava'da konser verecek Yunan yorumcu Eleftheria Arvanitaki. (Geçen yıl son anda festivale gelişi ertelen- mişti) ürettikleriyle sürekli sanatın kitlelerle di- rekt bağlantısını kurmaya çahşan, ortak pro- jelen seven, dünya müziği yapanlann birara- ya geldiği WOMAD festivallerinde yer al- l maya özen gösteren. ernik müzik çevrelerin- ce büyük kabul gören biri. VVOMAD'çılar Ar- vanitaki'yi bu derece önemserken, onu dün- yanın dört bir yanından gelmiş isimlerle pro- jelere da\et ederken Yunan Kültür Bakanlığı'nın böyle bir sesi ülke dışında yalnız bırakması 'kom- şu'daki' müzik çevrelerini çok rahatsız ediyor... Daha önce 4. Uluslararası fstanbul Festivali çerçevesinde Night.\rkProjesi'ne konuk olup Açıkhava'da sahneye çıkan Arvanitaki. Cesa- ria Evora gibi ünlü isimlerle de düetler yapı- yor. Çok güçlü bir sese sahip Arvanitaki; ülkesi Yunanistan'da ulaştığı başanlar so- nucu çokuluslu müzik şirketlerinin dikka- tini çeken yorumcu özellikle son beş yıl- da önemli sayılabilecek albüm satışlanna ulaşmış durumda. 1997 yılında üç kıtada sürdürdüğü dün- ya turnesindeki seyirci tirajı da artık onun tecimsel anlamda da önemli bir yıldız haline geldiğini gösteriyor. Genç yaşına karşın uzun süredir ülkesinin en tutulan isimleri arasında bulunan Pire doğumlu Arvanitaki geniş biryelpazede şarkı söylüyor. ama asıl sahası rebetika. 80'li yıllarda 'rebetika'nın ilgi çeken gruplanndan Opisthodromiki Kompa- nia'da başladığı kariyerine Meno Ektos (1991), I Nichta Kataveni, Ta Kormia Ke Ta Machieria (1995) ve Tragoudia Gia Tous Mines (1996) gi- bi büyük ilgiyle karşılanan albümlerle devam etmiş. Zamanla sürekli kendini geliştirmiş ve ünlü Nikos Magakis'ten dersler almış. Popü- lerliğin getirdiği ağırlığın altında ezihneden çizgisini korumayı bilmiş ve yaşamöyküsün- de belirtildiği üzere bütün albümleri Yunanis- tan'da platin plak alacak satışlara ulaşmış. Bizde de Universal tarafından birkaç albümü yayımlanan Arvanitaki'nin en çok The Very Best Of 1989-1998 adlı toplaması dıkkat çek- ti. Aralannda. bizim sanatçılann yorumuyla din- lediğimiz ve sevdiğimiz Ara Dmkçiyan imza- lı bazı parçalann da bulunduğu albüm, CD ve kaset halinde piyasada bulunabiliyor. 14 parça- lık bu toplama albüm Fransa, Ingiltere, Irlanda, ttalya, Ispanya, Portekiz, Ahnanya, Belçika, Ka- nada, Hong-Kong. Avustralya ve Malezya'daya- yımlanmış. büyük ilgi gördü. Bu gece Arvanitaki'yle sahneye çıkacak mü- zisyenler: SotirisLemonidis(kla\7e), SpirosGo- umas (buzuki), Manos AchalinotopouJos (klari- net). Yiannis Aninos (bass), Vangeüs Caripis (vTirmaiılar). PetrosKourtis (davojl). OrestisPla- kidis (ldavye), Takis Berberis. Son bir not daha; Arvanitaki'nin 12 par- çalık Ingilizce albümü 'Broadcase' bu haf- ta sonu Türkiye'de piyasaya çıkıyor. Woody Herman Orchestra ile Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Oğuldatı Frank Sinatra şarkıları Sinatra Jr. ilk kez fstanbul'da. Kültür Servisi - Genlerinde taşı- dığı vokal dehasını 'AsIRemember' gibi kendi albümlerinde ve konser- lerinde de dinleyicileriyle paylaşan Frank Sinatra Jr. caz tarihinin en önemli orkestralanndan olan VVbddy Herman Orchestra'nın solisti ola- rak bu akşam saat 19.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda sah- neye çıkacak. Babası FrankSinatra'nin unutul- maz müzik mirasını üstlenen Frank Sinatra Jr., Frank Sinatra 'nin müzik yönetmenliğini üstlenmesinin yanı sıra orkestrasını yönetti ve birçok parçasınm düzenlemelerini yaptı. Efsanevi Woody Herman ismini ta- şıyan ve eskiyle yeniyi dinamik 'Big Band' yorumuyla harmanlayan Frank Tiberi yönetimindeki 21 ki- şilik orkestra, Frank Sinatra Jr.'a eş- lik edecek. New Jersey'de doğan ve Kalifor- niya'da büyüyen Frank Sinatra Jr., sonralan kapsamlı dünya turlan bo- yunca bütünleştiği müzik ve göste- ri dünyasıyla Las yegas'ta tanıştı. Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde aldığı müzik eğitimi süresince birpi- yanist ve orkestra şefi olmaya ka- rar vermesine rağmen şarkıcılığa yönelen sanatçı. EUiot Brothers Band'de şarkı söylemeye başlar. Amerika. Kanada, Japonya. Brezil- ya ve Ingiltere'de büyük kulüpler ve gösteri mekânlannda sahne alan Sinatra Jr. 'Spice', 'His Wa>', 'BeB- eve In Me'. 'Black Night' gibi şar- kılanyla büyük ilgi görür. Çocukluğunda babasının onu sık sık Las Vegas'a götürmesinin ve ışıltılı gösteri dünyasının içinde Harry James. Count Basie gibi bir- çok ünlü ismi ve grubu dinlemesi- nin, müziği hayatının aynlmaz bir parçası yaptığım ifade eden sanat- çının Istanbullu müzikseverlerle ilk buluşması bu. YAZT ODASI SELİM İLERİ Bir Roman Yazıyonum! Bir roman yazıyorum. O eski hastalıkyine dep- reşti. Romanın, eski hastalığın sayfalanndan bu- günkü Yazı Odası: Uşağın adı Firs. Firs: Uşak, seksen yedi yaşın- da bir ihtiyar. Niye seksen yedi yaşında? Niye il/e seksen yedi? Çehov onu gerçeklikten mi kapıp Vişne Bahçesi'ne getirdi? Firs, Paskalya'da yarım kova hıyar turşusu ye- diler diyordu. Buzdolabında var, küçük kornişon- lar, kavanozda. Hem kül tablasını da döker. Kü- çük bir tabağa üç beş kornişon. Firs, hayat geçip gitti, hiç yaşanmamışçasına di- yordu. Sigarayı karton kutudan çekerek, yakarak; elleri titriyordu, sigara tutan parmaklar, çakmağı çakan el. Hayat geçip gitti, hiç yaşamamışım gi- bi. Uşağı bu sözyüzünden anımsamıştı. Hiçbir sö- ze bu kadar üzülmedi. Beceriksiz der, işe yaramaz! Firs kendine kızar. Bilmem kim paltosunu sırtına almış mıdır?.. Vişne ağaçlarına inen baltalann sesini işitiyor- du. Bahçe, aslında kiraz bahçesi değil midir? Bi- ri öyle söylemişti, kiraz bahçesi demişti. Andreyev- na son kez bakar duvarlara, pencerelere; ölmüş annesi bir zamanlar şu odada dolaşmayı sevmiş- tir... Istırapçekmeyeeskiden, yuzyıllarönce, 'kanyut- mak' denirmiş. Bu bekleyiş içinde -Neyi?- üst üs- te biniyordu, Firs, Çehov'un oyunları, eski metin- terinTürkçesi. Bekliyordu. Gecede bekliyordu. Kim- sesiz/iği biriikte bekliyorlardı. Ağaçlara inen balta seslerini işitiyor. Firs hastay- dı: Çehov öyle yazmıştı. Uzaktan, bahçeden bal- ta sesleri, seksen yedi yaşındaki uşağın hayatına inen! Hiç yaşamamışım gibi... Ezbere bilir, ezbe- re söylerdi yüksek sesle. Hayatımın en acı dost- lan diyerek gülümsemek istedi, beceremedi. Ya- şamak gerek! Ama ünlemsiz söylenir, Çehov'un oyunlarında ünlem yoktur. Çok uzun günler, bo- ğucu akşamlar... Bekliyordu. Beklediği, uzun gün- ler ve boğucu akşamlar değildi. Ama gelecek olan onlardı. Alınyazımızın bütün sınavları. Firs uyur. Bloknottan yaprağı kopardı. Şimdi sen uyuyorsun diye yazdı, ama ben uyumuyorum, hiç uyumuyorum, uyuyamıyorum! Aynlığa yazdı, bekleyişe. Buruşturup atacağı.. yırtıp atacağı kâ- ğıt parçalarının üstüne koydu. ayrılıkla, tuhaf ama, duyumsamayarak artık. Şimdi sen... Dünyaya niye geldiği, neden var olduğu çözü- lemez bir ihtiyar. Firs adının hiçbir anlamı yokmuş. Yani yok gibi bir şeymiş Firs. Irkildi. Asansörün sesiyle irkildi. Birileri eve dönüyor- du. Az sonra anahtar şıkırtıları, kapı kapanacak. Gündüzün bitmez tükenmez çocuk gürültüleri. Ayrılıkla... Ansızın ayırt etmişti, hiç beklemez- ken: Buraya taşındı taşınalı kiraz ağaçları -biri, yan bahçede- her yaz meyveye durdu. Her yaz kırmızı kirazlar, kuşların gagalamaya bayıldığı, al- tı yedi -Kaç?- yaz kirazların güzelliğiyle büyülen- di. Yapraklar koyu yeşildi, her yaz, kirazlar kıpkır- mızı; öteki bahçedeki kirazlar daha açık renk, asıl ateş topu belki de onlar, günbatımı alacaları. Her ilkyaz erik ağacı çiçek açtı. Ayrılıkla yepyeni şey- ler gibi geliyorinsana. Elimizin altındayken, bizim- ken, artık elimizden kayıp giden şeyler, su dam- laları. Bu yaz, ayrılığın ilk yazı. Şu bozgun yazında koyu yeşil yaprakların ara- sından fışkıracak kirazlar daha şimdiden gönlü- nü yoruyor. Kapı kapandı, asma kilit vuruldu, takıldı. Kan yutarak, bekleyerek... • , Günü çözmeye çalışarak... Takvimde tz Bırakan: "Yaz günlen kilometrelerce uzun yaz günleri", Cahit Sıtkı Tarancı, "Yaz Günleri", Varlık Dergi- si, 1.8.1948. Onat Kutlar anısına film şenliği • Kültür Servisi - Bu yıl Onat Kutlar anısına düzenlenen Beyoğlu FiLm Şenliği bugün başlıyor. 2 Ağustos'a dek sürecek olan şenlikte, 'Tango' (Carlos Saura). 'Buena Vista Social Club' (Wim Wenders). 'BağdatCafe'. (Percy Adlon), 'Dövüş Kulübü' (David Fincher), 'Sonsuzluk ve Bir Gün' (T. Angelopoulos), 'Köprü Üstü Âşıkları' y> (L.Carax), 'Kapışma' (Guy Ritchie). 'Billy . '•: Elliot' (Stephen Daldry). 'Microcosmos' (Nurissany & Perenneou). 'Arizona Rüyası' (Emir Kusturica). 'Olağan Şüpheliler' (Bryan Singer). 'Şarküteri' (M.Caro & J.P. Jeunet), 'Pi' (Darren Aranofsky), 'Baraka' (Ron . Friche), 'Karanlıkta Dans" (Lars Von Trier), 'Düşlerin Efendisi' (Philip Kaufman), 'Dalgalan Aşmak' (Lars Von Trier), 'Avrupa' (Lars Von Trier), 'Kayıp Otoban' (David Lynch), 'Rezenoıar Köpekleri' (Quentin Tarantino) adlı filmler gösterilecek. Cebimde Kelimeler' turnede • Kültür Servisi - Yılmaz Erdoğan. 'Cebimde Kelimeler' adlı tek kişilik oyununu Anadolu'daki hayranlanyla buluşturuyor. Erdoğan dün Yalova'da başlayan turnesine, bugün ve yann Bursa'da. 15 Temmuz'da Altınoluk'ta. 16-17 Temmuz'da ızmir'de. 19 Temmuz'da Denizli'de, 20-21 Temmuz'da Antalya'da. 23 Temmuz'da Marmaris'te, 25-26 Temmuz'da Bodrum'da ve 28 Temmuz'da Çeşme'de devam edecek. Şimdiye kadar 200 oyun ile 250 bin izleyiciye ulaşan Yılmaz Erdoğan, dev bir daktilo dekoru ile birlikte sahneye çıkıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear