23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13TEMMUZ2001 CUM 10 DUNYA VE TURKIYE KKTC'nin en güçlü sendikalanna göre ekonomik çöküntü siyasi çözümü zorluyor Âdada referanduma doğruREŞATAKAR LEFKOŞA -Türkiye'de yaşanan eko- nomik çökünrüden fazlasıyla etkilenen Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nde biryandan Ulusal Birlik Partisi (UBP)- Demokrat Parti (DP) koalisyonuna kar- şı tepkiler artarken, diğer yandan Kıb- ns sorununun çözümü konusunda re- ferandum talepleri gündeme geldi. Cumhuriyet'e konuşan KKTCdeki 3 büyük sendikanın liderleri, Türk-Sen Genel Başkanı Önder Konuloğ)u,Hür- COLIN POWELL ABD c akıllı yaptınmda' kararlı WASHINGTON(AA)-ABD Dışişleri Bakanı Colin Pövrefl, BM Güvenlik Konseyi'nden Irak'a u alullı yaponmlar" pla- nını geçiremeyişlerine karşın Irak'a ambargonun uzatıldığı 5 aylık dönemde yaptmmJar reji- mini düzenlemenin yollanru ara- yacaklannı söyledi. Povveli dün. VVashington'da bulunan Ingiltere Dışişleri Ba- kanı JackStraw ile görüşmesin- den sonra gazetecilerin sorula- nnı yanıtladı. Dışişleri Bakanı, Ingiltere ve ABD'nin planı olan akıllı yaptınmlann BM Güven- lik Konseyi'nin 14-15 üyesi ta- rafindandestek- lendiğini, ancak Rusya'nın razı edilemediğini belirtti. Powell, yine de Irak'a uygulanan yaptınm rejimi- nin 5 ay daha uzatıldığını anımsatarak, "çokazbirdetin- olsa da" • 3 büyük sendikanın liderleri, ekonomik çöküntü sonrasında Rumlarla anlaşma isteyenlerin sayısında önemli artışlar olduğuna dikkat çekerek bu konuda referanduma gidilmesini talep ettiler. Iş Başkanı Ozay Andıç ve Kıbns Türk Amme Memurlan Sendıkası (KTAMS) Başkanı AB Seylani, gelinen noktada referanduma gidilmesinin büyük ya- rarlar sağlayacağına dikkat çekerek bu- nun hem siyasi çözüm açısından hem de AB üyeliği açısından büyük önem taşıdığını ifade ettiler. KTAMS Başkanı AH Seylani Eylül 2000'de en düşük maaşh bir devlet me- murunun ayda 323 milyon TL (328 sterlin) maaş aldığını, Haziran 2001 'de bu maaşın 358 milyon TL'ye yükseldi- ğini, sterlin bazında ise 2000'e gerile- JaponlartaranndansekskaesioJarakçaJışOnlankadınlard3pn)testo<mlarakaöldı.(Foto^raf: AP) Bush yöneümi, gelecek 5 ay içinde Rusya 'yı ikna etmeye çahşacak. me SEUL(Ajanslar)- Güney Kore yönetimi; Japonya'nm, tarih dersi kitaplanndaki metinleri gözden geçirmeyi reddetmesi üzerine bu ülkeyle askeri ilişkileri askıya alırken Japon müziği ve kültürü ithaline karşı yaptınm uygulama karan aldı. Başkent Seul'de. aralannda savaş zamanında seks kölesi olarak çalıştınlan kadınlann da yer aldığı göstericiler, Japon bayraklannı yaktılar. Genelkurmay Başkanı Cho Yoımg-Gfl'in, bu ay sonlannda Japonya'ya yapnıayı planladığı ziyareti Seulayakhmdt iptal etme karan aldığı belütildi. Savunma Bakanlığı açıklamasında, eylül aymda tatbikat için Güney Kore'nin batısındaki Inchon limanma uğramalan planlanan iki Japon savaş gemisine de izin verilmedigi kaydedildi. Japonya'mn, okullarda okutulmasına karar verdiği tarih dersi kitabında Asya ülkelerini işgalini hakJı çıkarmaya çalıştığını ve 1937 Nanjing katliamıyla benzeri mezalimi önemsiz gösterdiğini öne süren Güney Kore, kitabın gözden geçirilmesini istemişti. Irak'ın halen "gıda için petror programı çerçevesınde kalması- nın "iyi haber" olduğunu söy- ledi. Powell. "Önümüzdeki 5 aylık dönemde, ilgili devletler ve Rusya ile birlikte çalışarak yap- ünmlar rejimlni düzenleme ça- basında olacağız" diye konuş- tu. Akıllı yaptınmlar planı. Irak'a askeri amaçlı kullanılabilecek malzeme girişine yasak getirir- ken diğer mallar üzerindeki am- bargonun kaldınlmasını öneri- yordu. Rusya karşı çıkınca. ABD planı rafa kaldırmış, varolan yaptınmlar ise 5 ay uzatılmıştı. diğini belirtirken, Hür-Iş Başkanı Özay Andıç, 4 Ocak'ta net 260 ABD dolan olan asgari ücretin haziranda 136 do- lara gerilediğine dikkat çekti. Ekonomik açıdan yaşanan olumsuz gelişmelerin, Kıbns sorununun çözü- münü ön plana çıkardığını belirten sen- dikacılar, iki toplum arasındaki görüş- melerin yeniden başlaması, siyasi çö- züme gidilmesi ve AB üyeliği yönün- deki isteklerin sürekli artış gösterdiği- ni ifade ettiler ve yakın bir gelecekte referanduma gidilrnesinin yararh ola- cağı uyansında bulundular. Türk-Sen Genel Başkanı Önder Konuloğlu, özellikJe AB üyeliğiyle ilgili iddiala- nnı daha da ileri götürerek Rum tarafinın "Kıbns Cum- huriyeti" adıyla tek başına AB üyesi olması ve adada çözümsüzlüğün devam et- mesi durumunda, Kıbns Türk gençliğini adada tutma- nın mümkün olamayacağı- nı iddia etti. Eylemler başladı Ticari sektörde olduğu gi- bi turizmde de ciddi sıkın- tılann yaşandığı ve 400'ü aşkın esnafın kepenk indir- diği Kuzey Kıbns'ta eylem- ler de başladı. KKTC'deörgütlü40'ı aş- kın sendika ve kuruluşun oluşturduğu "Bu Memleket Bizim Plarformu" tarafın- dan dün gece başkent Lef- koşa'nın tnönü Meydanı'nda büyük bir miting yapıldı. "Demokrasi ve Banş" adı verilen mitinge katılım yük- sek olurken KKTC hükü- metlerinin ve Cumhurbaş- kanı Rauf Denktaş'ın, Tür- kiye ile entegrasyon politi- kalan ve ekonomik icraatla- n sert ifadelerle eleştirildi. Platform tarafından da- ğıtılan bildiride ise "Eko- nonrikyıkıma, zamlara, dev- let rerörü ve entegrasyon polirjkalanna boyun eğme- yeceğjz" denildi. Washington bfldiğiııi okuyacak Dış Haberier Servisi - ABD Sa\ r unma Bakanı Donald Rumsfeld. yann yapılacak füze denemesi öncesinde, ABD'nin ABMyi (Anti Balistik Füze Anlaşması) çiğneyeceğine dair en güçlü sinyalleri verdi. Bakan Rumsfeld, önceki gün yaptığı açıklamada, ABD'nin anlaşmayı bozmaya niyetli olmadığını ancak Rusya'yla yapılacak görüşmelerde uzlaşmaya vanlamazsa ABM'den çekileceklerini ifade etti. Rumsfeld bununla birlikte, ABD'nin, ABM anlaşmasıyla çelişen füze savunma sistemiyle ilgili denemelerine "birkaçyıl değil, birkaç ay içinde başlayabüeceğini'' söyledi. ABD'nin geçen hafta elçiliklerine gönderdiği bir rapora göre, Washington yönetimi, Rusya'yı gelecek ay Alaska'ya bir deneme üssü kurma ve Shemya Adası'ndaki bir radann geliştirilmesi planlanndan haberdar etmişti. ABM anlaşmasına göre. Alaska'da, Marshall Adalan'nda ve New Mexico'da deneme yapılması ve bu bölgelerdeki radarlann geliştirilmesi yasak. Ancak Bush yönetimi, geçen sah deneme alanının Alaska'nın Fort Greely ve Kodiak Adası'na kadar genişletilecegini açıklamıştı. DEĞIŞENDÜNYADAN/HÜSEYİN BAŞ Eski Yugoslavya Cumhurbaşkanı Slo- bodan Miloşeviç'in Sırp yönetimi tara- fından, yüklü bir "fidye" karşılığında Fe- deral Anayasa, Cumhurbaşkanı Kostu- niça ve başbakanı çiğneyerek Lahey'e teslim edilmesi, Yugoslavya'nın parça- lanmasında başrolü oynayan Batılı ül- kelerin siyasal çevrelerinde ve medya- sında, geleneksel "Sırp" düşmanlığının da ivmesiyle büyük coşkuyla karşılan- dı. Balkan Savaşı'nın kundaklanmasın- da çevirdikleri doiaplan yok sayan bu çev- relere göre, "artık hiçbir savaş suçlusu cezasız kalmayacak", eninde sonunda uluslararası mahkeme önünde hesap verecekti. Birleşik Devtetter'e ve onun dümen su- yunda seyreden devletlere şu ya da bu ölçüde "karşı çıkan, dayatmalanna di- renen" Kendi icatlan deyimle "serseri, korsan ya da haydut" devletier, önce ma- jesteye karşı işledikleri suçun ağırlığına göre "ekonomik ambargo", yetmezse düpedüz BM ve NATO kılıflı bombardı- manla dize getirilecek, sorumluları, "ki- ralık katiller" aracılığıyla ortadan kaldı- nlamazsa, "fidye" önerilerek, yetmez- se, başlanna ödül konulmak suretiyle, hem savcısı hem yargıcı olduklan söz- de uluslararası mahkemelerde yargıla- narak, ülkesinin ulusal çıkarlan için ma- jesteye karşı çıkmanın cezasını en ağır biçimiyle ödeyeceklerdir. Bu yüzden Mi- loşeviç olayı "modasıgeçmiş" ulusal çı- kar heveslilerine de ders olacaktır. O kadar ki, ağırbaşlı, ne var ki, Yugos- lav sorununa, başından bu yana, nere- den kaynaklandığı belirsiz bir kinleyak- laşan ünlü Le Monde gazetesi, konuy- la ilgili başyazısında, kuşkusuz, pabu- cun sandığı kadar ucuz olmadığını; Ma- dagaskar, Sudan, Cezayir başta olmak üzere Mağrip'ten Çihhindi'ne uzanan bir coğrafyadaki sömürgelerinde yıllar- ca sürdükleri soygunu, yerli halka reva gördükleri onca zulmü ve işkenceyi unu- tarak, işi, Çeçenistan sorununu öne sü- rerek, Rusya'ya ve Putin'e, "aba altın- dan sopa" göstermeye kalkışacak öl- çüde ileri götürmüştür. Bu açıdan ba- kıldığında Lahey mahkemesi, "mütte- fiklerin" Yugoslavya saldınlannın deva- Bir Avuç Dolar için (i) mıdır. Yakın tarihin, dünyanın en güçlü ülkelerinin bir araya gelip küçük bir ül- keye, görüşmeleryolunu binbirmanev- ra ile rafa kaldırarak en acımasız biçim- de saldırısının aklanmasına ve gelecek- te aynı yolu izleyenlere gözdağı verilme- sine yöneliktir. Ve bu silah, VVashington ve yandaşlarının içli dışlı çıkar ilişkileri içinde oldukları irili ufaklı azılı dikta re- jimlerinden çok, "serseridevletier" kap- samına alınan ülkelere ve onlann dikbaş- lı yöneticilerine karşı kullanılacaktır. da konuyla ilgili araştırmalann ışığında, parçalanma ve onu izleyen iç savaşa, gerçekliği içinde, din ya da sözde tarih- sel yakınlıkların etkisiyle aynmcı dav- ranmadan yaklaşmak yerine, kimi yazar- lar, güç duruma düşürülene "bir tekme de benden" kompleksi, giderek fana- tik taraftar hırçınlığıyla yaklaşma alış- kanlığını elden bırakmamakta, Pinoc- het'ye yakıştırmaya kıyamadıklan "ka- sap" sıfatını, Miloşeviç için kullanmak- ta birbirleriyle yanşarak, Sırp lideri, yar- Bütün Balkanlar'ı kana bulayan savaşın yaralan uzun yıllar kapanmavacak. Bu yüzden, Miloşeviç'in Lahey'e gön- derilmesini "insanlık için büyükbiradım" olarak ilan edenler, eğergerçekten ken- dilerini kandırmıyorlarsa, sorunun aslı- nı gözlerden saklamaya yönelik ve tüm iplikleri sıntan bu üçüncü sınrf senaryo- yu dünya kamuoyuna tezgâhlayanlara yardımcı olmaktadıriar. • • • Bizim "medyamızın" konuyla ilgili tavrı da Batılı ülkelerden pekfarklı olma- mıştır. Balkan sendromu gibi son dere- ce karmaşık soruna, çok yönlü, önünü ardını araştırarak ya da dünya basının- gının sonunu bile beklemeden, etekle- ri zil çalarak mahkûm etmekte herhan- gi bir sakınca görmemektedir. Önce şunu açıklıkla ortaya koymak- ta yarar var. Yugoslavya'nın parçalan- ması ve bugünkü içler acısı duruma ge- linmesinde Birleşik Devletler'in başını çektiği sözde "uluslararası topluluğun" belirleyici payı mevcuttur. Parçalanma sürecinde patiak veren iç savaş ve "ulus- lararası topluluğun" saldınları çok ca- na, yıkıma ve acıya mal olmuştur. Fatu- rayı taraflardan biri üzerine yıkıp öbür- lerini temize çıkarmak, soruna manike- ist bir biçimde yaklaşmak, günü kurtar- sa bile, gerçeği tümüyle ortaya çıkarmaz. Aksi durumda, belki de hiç istememe- nize karşın, kendinizi oyunculann tez- gâhında bulabilirsiniz. Soruna gerçekliği içinde yaklaşmak, kuşkusuz, iç savaş süresince birbirleri- ne karşı uyguladıklan insanlık dışı eylem- lerin göz ardı edilmesini, bunlan yapan- lann cezasız kalmalannı istemek anla- mına gelmez. Bu açıdan bakıldığında, Lahey'de "savaş suçlusu" kadrosu ol- dukça eksiktir. Slovenya ve Hırvatis- tan'ın bağımsızlıklannın tanınmasını Av- rupalı müttefıklerine dayatarak, bir ba- kıma savaşı kundaklayan Alman Dışiş- leri Bakanı Genscher, sorunun görüş- meler yoluyla çözume ulaştnlmasının te- kerine, krizin her aşamasında çomak sokan Amerikan Dışişleri Bakanı Made- leine Albright, Başkan Clinton, NA- TO'lu sorumlular, zamanın Fransız, Ital- yan ve Avusturyalı yönetimleri, Tony Blairvetabii Bosna Müslümanlannın li- deri Aliya Izetbegoviç'le birlikte, Hırva- tistan lideri Tudjman'nın da (öldü), ulus- lararası mahkemenin sanıklan arasın- da yer almalan gerekirdi. Güçlülerin mahkemesi Ama ne denli haklı olsa da bu öneri, tebessümle karşjlanmaktan öte anlam taşımaz. Çünkü kalubeladan bu yana, herkes bilir ki, eğer suçun faili bizzat "kadı"n\n kendisi ise yapılacak pek bir şey yoktur. Şikâyet boşunadır. Üstelik güçlülerin sözde uluslararası mahke- mesinin hukuksal statüsü de en azından şu ana kadar tamamlanmış değildir. Amerika, üzerine titrediği "6oy"ları- nın, kendilerini, sanınz adaletinden kuş- ku duyduğu bu mahkemenin bir biçim- de önünde bulma olasılığını göz önü- ne alarak, bu konudaki anlaşmayı onay- lamamıştır. Oysa şimdi hukuksallığı tar- tışmalı olan bu mahkemeden, önüne ya- sadışı yollarla ve düpedüz "para kar- şılığı" getirilen bir lideri yargılaması is- tenmektedir. Çelişki göz tırmalayıcıdır ve onca yasadışı durumdan, yasal ve adil birkarann çıkması, kuşkusuz, müm- kün değildir. SÜRECEK MERHABA NECATt DOĞRU Fren Patladı: Hesap Liitfen! Halk çıldırmak üzere. Faizler inmiyor. Ülke kredi notu: Negatif... Fabrikalardurdu... Işsizlikçokartıyor... Genelkurmay, "Sosyalpatlamaola- bilir..." diyor. TÜSİAD, "Sosyal pat- lama olabilir..." diye tekrarlıyor. En son Mustafa Koç da, "Işsizlik çok artıyor, sosyalpatlamaolabilir... "di- ye dikkat çekiyor. En etkili adam Prof. Kemal Derviş, mıhlanmış kurdan (1 dolar, 650 liraydı) dalgalı kura geçil- diğinde "Korkmayın, paniklemeyin, bize gûvenin. Dolar, 15 gün içinde 950'ye iner..." demişti. 45 gün doldu. Dolar hiç inmedi... Sürekli arttı. Dün 1 Dolar: 1 milyon 400 bine dayandı. Tahtakale, ülkeyi oyuncak etti. Oynuyor. Tahtakale, "Başbakan öldü..."di- ye laf çıkartıp döviz spekülasyonu yapıyor, "Başbakan 'ın kulağı iltihap- landı... Derviş 7 görevden alacak..." diye dedikodu üretiyor. • • • Bu laflar çıkınca.... Kulaktan kulağa akıyor. Insanlar kulağından zehirtenir. Zehirieniyor. Kara günler ve çocuklannın gele- ceği için biriktirdiği üç-beş kuruş pa- rasını erimekten kurtarmak isteyen- ler, ne yapacağını şaşırmış, dolara hücum ediyorlar. Derviş, inecek demişti. Dolar yükseliyor. Türkiye gece derin uykusunda uyur- ken Arjantin'de borçlannı ödeyeme- yecek kuşkusu doğdu. Bu kuşku sa- bah uyanan Türkiye'yi etkiledi ve do- lar yine yükseldi. Çünkü fren patladı bir kere... Arjantin'in profesör Cavillo'su da, tıpkı profesör Kemal Derviş gibi IMF'nin onayladığı, inandığı ve ger- çekten de başanlı olmuş, dünya ça- pında ünlü, Nobel sahibi bir iyi uzman, teknisyen, bilim adamı... Onun başın- da olduğu program çakılıyorsa, Prof. Derviş'in yürütücüsü olduğu IMF ile bizim Ecevit, Bahçefi, Yılmaz'ın bir- likte hazıriadığı program da çakılır di- ye benzetme yapılıyor. Ve esnaf, so- kaktaki nabzın ropörtajını yapmaya çıkmış gazete muhabirine, TV kame- ramanına kızgınlığını aktanyorve "Bu hükümetgitsin artık... Güven kalma- dı..." diye haykınyor. Fren patladı. Hesap isteyelim. • • • Hesap lütfen! Hesabı halk ödeyecek. Krizin getirdiği büyük yükü ve ba- tarak Fon'a devredilen özel sektör bankalarının faturasını babalar, an- neler ödeyecek, fakat bitiremeyecek- ler... Oğullarıyla kızları ödeyecek... Onlardabitiremeyecekler....Torunlar da ödeyecek, ancak bitirebilecek- ler... Bu bağlamda, ülkeyi ve ekono- miyi bu duruma getirmiş olanlar da paylarına düşeni ödemeîi, değil mi? BDDK Başkanı... Fon Yönetimi Başkanı... Kamu Bankaları Başkanı... Ne yapıyorlar? Halka açıklasınlar, lütfen! Açıklayarak, yitip giden güvenin yeniden oluşmasına belki de katkı- da bulunabilirler. Bankacılık Denet- leme ve Düzenleme Kurulu Başka- nı Engin Akçakoca ve Fon Banka- ları Ortak Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Altınok, Fon'a devredilen bankalar için bir konsolıde bütçe ha- zıriadılar mı? Fori'a devredılmeyip birieştirme kararı alınan Devlet Ban- kalarının Ortak Yönetim Kurulu Baş- kanı Vural Akışık. 'görev zararının dışında devlet bankalarından kredi alıp bunu batıran, buharlaştıran ya da hortumlayanlardan da faturanın tahsil edilmesi için' ne yapıyor? Hesabı görelim! • • • Fon'da 13 banka vardı. 5 banka daha alındı. Fondaki banka sayısı 18 oldu. Bunların Hazine'yeyüklenen zara- n da 15 milyar dolardı, 18.5 milyar do- lara yükseldi. Şimdi halk görmek istiyor: Bu 18.5 milyar doların ne kadarı bankaların sahiplerinin diğer şirket- lerine aktanlmış 'grup kredisi'dir, ne kadarı verilmiş geri alınmayan, alına- mayan kredidir, ne kadarı teminat mektubudur? Halkın sırtına bindirilen 18.5 milyar doların ne kadarı hortum- lanmaktan, ne kadarı grup şirketleri- ne aktanlan hesapsız yanlış kredile- meden, ne kadarı 'sen beni fonla... Ben de seni fonlayayım...' türü bu- harlaştırmalardan doğmaktadır. Bunlar nasıl tahsil edilecektir? Hızlı çalışan... Sonuçalan... Güven veren.... Patlamak üzere olan halkın duy- gulannı da, 'hortumlanmış banka- lan fona aldılar, ama bu bankalan ba- tıranlann da üzerine gidiyorlar, kör kuruşun hesabını yapıyorlar, fatura- yı ödetiyohar' diye tamir edecek bir yöntem bulunmuş mudur? Hapiste yatanlan saymazsak, örneğin Mus- tafa Süzer'in, Kâmuran Çörtük'ün, Yaşarlar'ın, Zeytinoğullan nın, Cey- lanlar'ın ve diğerierinin Fon'a alınan bankalannın çekilmiş röntgeni nedir? Örneğin Erol Aksoy'un bankası da batmıştı. Ne oldu? Fren patladı. Ülke batıyor. Faturayı görelim. E-posta: necatidogru(« superonline.com Faks:0212 513 90 98 ÇOK ACI KAYBIMIZ Meıtıum Ahmet Sayın ve Suat Sayın'ın sevgili kızları, Emel Sayın, Şenel Sayın, Fatoş Sayın Tektaş'ın biricik kardeşleri, Ömer Tektaş'ın sevgili baldızı, Kd. Kur. Albay Nuri Gücüyener'in sevgili gelini, Ali Gücüyener'in can yoldaşı biricik ve sevgili eşi, Melek'in sevgili annesi Devlet Operası koro sanatçılarından HÜLYA SAYIN CÜCÜYEIMER Geçirdiği ani rahatsızlık nedeniyle bütün çabalara rağmen kurtarılamamış ve Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 13 Temmuz Cuma günü (bugün) Levent Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilecektir. Acımız sonsuzdur. ~ Allah rahmet eylesin. AİLESİ KADIKÖY1. ASLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'ÎNDEN DosyaNo: 1993/179 Davacı Neslihan Palaz vekili Av. Barbaros Taşan tarafından davalı Mehıııet Ko- ray Palaz aleyhine açılan boşanma davasında, mahkememizin 12.5.1993 gün ve 1993/179 esas, 1993/321 sayılı karann hüküm kısmında, Hüküm: 1- Istanbul, Beyo|lu, Kılıç Ali Paşa Mah. C 026 03, S./ 90. K.354'te nüfusa kayıtlı Ramiz ve Hatice'den olma 11.4.1951 d.lu Mehmet Koray Palaz ile Aziz ve Satı'dan olma 5.3.1964 d.lu Neshhan Palaz'ın boşanmalanna, 2- Daır ka- rar, davacı vekili ile asilin yüzüne karşı davalı tarafin yokluğunda kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup karar verildi. Işbu ilan aşağıda adı ve adresi yazılı da- valıya, ılanın gazetede yayımlandığı tanhten ıtibaren 7 gün sonra davalıya teblığ edilmiş sayılacağı, bu tarihten itibaren de davalı tarafından 30 gün ıçensınde kanun yollaruıa başvurulmadığı takdırde kesinleşeceğı, karar teblıgı yenne kaım oJmak üzere ilan olunur. 9.7.2001 Davalı: Mehmet Koray Palaz. Haşim Bey Sokak, No: 27 D: 3 Yıldızbakkal, Acıbadem-lstanbul Basın: 40666
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear