14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 HAZİRAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kulturfr? cumhuriyet.com.tr 15 Gerard Alaux, çağdaş dünyanın öykülerinin beyazperdede hep varolacağmı belirtiyor Smema yaşamm sanabcbrGAMZEAKDEMtR Fransız Görüntü ve Ses Meslekle- n Yüksekokulu'nun müdürü Ge- rard Alaux, Istanbul'daki sinema okullannı ve üniversitelerin sinema bölümlerini kapsayan bir ziyaret ıçin Istanbul'a geldi. Istanbul Bilgı Ünı- versitesi-Fransız Kültür Merkezi ış- birliğinde 'Uluslararası Sinema Okullan Buluşması" kapsamında. okulunun öğrencılerinin filmlerini sunan Aloux, sinema alanındaki ilk görevini 1983-1986 yıllan arasında, filmlerın dağıtımı alanındaki reka- betin düzenlenmesi kapsamında yaptı. 1995-1998 yıllan arasında Ulusal Sinema Merkezi'nde Sine- ma Mirası Bölümü'nün müdürlüğü- nü üstlenen Aloux, Kasım 98'denbu yana Görüntü ve Ses Meslekleri Yüksekokulu'nun (Femis) müdür- lüğünü sürdürüyor. - Femis'in Fransa ve dünyadaki di- ğer okullardan farkhbğı nedir ? GERARD ALOUX - Özellikle Femis'te sinema, sinema estetiği uzerine hem teorik. hem pratik hem de teknik uygulamalı eğitim verili- yor. Sinema sanatına yönelık bir eğitim veren okulun aslında en önemli farkı sanatsal bir eğitim ver- mesi. profesyonel yönetmenler ve sanatçılann da yer aldığı eğitim kad- rosunun profesyonel sınemacılar- dan oluşması. Eğjtim 3.5 yıl sürüyor - Okulun kaç yükk bir tarihi var? ALOUX - Fransa'da ılk sinema okullan 2. Dünya Savaşı öncesi ku- ruldu. Daha sonra 1946'da kurulan ve 1988'e kadar eğitim veren ID- HEC adı venlen bir sinema okulu kuruldu. Okul, 1988 yılmda. yapısal olarak eskidiğı gerekçesiyle devlet tarafından yenilenme amacıyla Fe- mis'e dönüştürüldü. Son iki yıldan bu yana da Ulusal Sinema Yükseko- kulu statüsüne sahip olan Femis, her öğrenciye açık bir devlet okulu ko- numunda eğitim veriyor. - Femis'in sektörle ilişkileri, sektö- re etkisi nasıl? * (Fotoğraf ZAFERÜÇÜNCÜ) *ana göre yeni yüzyılda sinemadaki değişmeler, DVD kameralar gibi tekniğe bağlı değişmelerle sınırh kalacak. Sinema içerik olarak, somut olarak değişmeyecek. Geçen yüzyılın hikâyelerini anlatmaya, yansıttıklannı yansıtmaya devam edecek.' ALOUX - Femis'le birhkte genç Fransız sineması kuşağı da oluşmuş oldu. Sektörün içinde doğrudan yer alan profesyonellerle çalışıyor ol- mamız, öğrencilerın bellı ekıpler oluşturmasmı ve sinema sektörü^ le temasa geçmesini beraberinde ge- tırdı. - Oğrencilerin eğitim süreci neleri kapsıyor? ALÖUX-3.5 yılhk bir eğitim sü- resi ıçeren okulda yönetmenlik. se- naryo, prodüksiyon, görüntü. ses. dekor ve montaj olmak üzere 7 bö- lüm bulunuyor. Ayrıca alt plan çekıl- dikten sonra ışığı, o planda bulunan her aynntıyı not edıp bir sonrakı pla- na aktaran ve yönetmen asistanı ola- rak adlandınlabilecek 'scriptgjırl' ad- lı bir formasyon bulunuyor. İlk yıl bırlikte eğitim alan oğren- cilerin tümü, bu 1 yıhnsonundayak- laşık 10 dakikalık ve 16 mm'lık bir film çekiyorlar. Herkes birbırinin filminde yönetmen, dekoratör vb. değişık görevler üstleniyor. Böylece bırçok alandaki performanslannı öl- çüyor, yatkın olduklan alanları da- ha ıyi analiz edebıliyorlar. Bu, oku- lumuzun çok önemli bir eğitim eg- zersızı. Çünkü öğrenciler böylece bir ekibin nasıl yönlendirileceğini ve yönetileceğini de anlıyorlar. Eğitımde en büyük amacımız öğ- rencilere sanatsal inısiyatif kazan- dırmak: karakterini. sanatsal bakı- şını gelıştırebılmek. Belli bırtarzsı- nırlaması yok. öğrenciler belgesel, bılımkurgu dalında da çahşabilı>or. tkınci yıl eğitim tamamen bılım- sel bir çalışmaya dönüyor. Bu alan- da özellikle eğıtını \erenlerle, yö- netmenlerle. aktörlerle bırebır ekıp çalışmasma gıriliyor. Üçüncü yıl ise tez tarzı bir kişısel çalışma söz ko- nusu. Bu çalışmayla öğrencı bağım- lı bir çalışmadan özgür bir çalışma- ya yönlendirüiyor. Geçen yıl görüntü alanında bir kız öğrenci su altı görüntüleri uzerine bir proje hazırladı. Ses alanında çalışan bir diğeri kulağımızla duyamadığı- rmz sesler uzerine. montaj konusun- da bir öğrenci de arşıvlenn montaj- lanması üzenne bir çalışma yaptı. - Bu yıl Cannes Film Festivali'nde Altm Palmiye'yi İtalyan yönetmen Nanni Morettinin kazanmasuu na- sıl değerlendiriyorsunuz ? ALOUX - Fılmını izleyemedim, ama yakından tanıdığım ve saygı duyduğum Moretti'nın kazanması- na çok sevmdım. 0nun kazanması genç îtalyan sinema kuşağının bir başansı olarak kabul edilebilir. Bu, sorunlar yaşayan İtalyan sineması için de önemli ve umut verici bir gösterge. 'Sinema yapay bir sanat değil' - Son yıllarda Avrupa'ya açüan Türk filmlerini nasıl değerlendiri- yorsunuz ? ALOUX - Fransa'da Türk sinema- sından aslında çok az örnek görüyo- ruz, ama Yılmaz Güney. Nuri Bilge Ceylan gibi yönetmenleri tanıma fir- satına sahıp oldum. Onlan çok ba- şanlı buluyorum. Ayrıca 'Güheşe Yolculuk' filmininyönetmenı Yeşim Ustaoğlu'nun filmini çok beğendim. - Yeni yüzyılda izleyicileri ve öğ- rencileri nasıl bir sinema bekliyor? ALOUX - Sinema. > aşamın sana- tıdır. Öğrencilerimizin çalışmalanna baktığımda anlatılan hikâyelerin hep bugünün, çağdaş dünyanın hıkâye- leri olduğunu görüyorum. Cannes'daki filmlerde de, hangı ülkenın filmi olursa olsun konular ya ölüm. ya ailenin parçalanması, ya doğanın gücü, yani yaşamdaki gerçeklikler uzerine oturtulmuştu. Perdeye getirilişınde farklı tarzlar kullanılmıştı elbette, ama böyle bir ortak noktanın olduğunu görmek çok ilginçti. Belli bir dönemde, belli bir anda- ki yaşamı anlatan sinema sanatı bu nedenle de asla yapay, hareketsiz bir sanat değil. Bana göre yeni yüzyıl- da sinemadaki değişmeler tekniğe bağlı değişmelerle sınırh kalacak, DVD kameralar vb. Sinema içerik olarak, somut olarak değişmeyecek. Geçen yüzyılın hikâyelerini anlat- maya, yansıttıklannı yansıtmaya de- vam edecek. *""* '"< '< *'>••** • •• •**" Küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu'nun yaptığı sergide, farklı sanatçılar ve yapıtlar bir arada elki de ibadet yerlerimizin ortasına çıplak ve ölmüş bir erkek figürü yerleştirmediğimiz için bizde ölümün estetiği hiç tartışılmadı. Ölüm çok kişisel bir şeyse, bunun her insana göre değişen olasılığı söz konusudur Sanatçılann getirdiğı olasılıklar ve öneriler vardır, bu sergide de sekiz ayn ölüm var.' Ölümün estetiği uzerine düşünmek MELTEM KERRAR "Bize böylesine yakuı olan ölüm uzerine ne- redeyse hiç düşünmüyoruz. Ölüm her an, her- kesin başına gelebilir. Mutlaka gelmek zorun- da. (...) Olümü yadsımak, yaşamı yadsımanm en güçlü göstergesi" diyor Gündüz Vassaf, 'Cehenneme Övgü"de. Gerçekten ne kadar düşündük ölüm uzerine? Ne zaman? Nerede? Nasıl bir ölüm? Sorular yanıtsız da olsa. her insan yerli yersiz merak eder ölümü(nü), ne olduğunu hiç bilmeden. Karşı Sanat Çalışmalan'nda 9 Haziran'a dek izlenebilecek 'Ölüm: OKim' sergisi, ölüm uzerine farklı yanıtlar üretiyor. Sergide Juan Botella Lucas, Mustafa Horasan, Gül Dgaz, Temur Koran, Ömer Orhun, İrfan Önürmen, Michael Schön \ e Selahattin Yıldınmın yağ- h boyadan, dijital fotoğrafa. videodan. yerleş- tirmeye farkh teknikteki işleri yer alıyor. 'Apokabyps' sergisinden ilham alıyor Serginin küratörü Levent Çahkoğlu plastık sanat ortamımızda bugüne kadar hiç tartışıl- mamış bir tema olan ölümün ilk kez bir ser- giyle izleyiciye sunulduğunu, ama ölümün ilk kez konuşulmadığını söylüyor."1960'h yıllar- da varoluşçu kuşakta, yenifıgürasyon hareke- tinin içinde ölüm teması çok ciddi bir şeydir. Bunu yadsımak miimkün değil. Sanatçuıın ölümü nasıl algıladığı çok daha önemli. 1900'ün başlarında Ç allı kuşağınınyaptığısu- fılerde bile bir öte dünya fikri vardır. Şe\ ket Dağ'ın en azuıdan cami içi kompozisyonu bi- le bir Tann fikrini ifade eder ve o tarafa doğ- ru bir referansı içerir." Çalıkoğlu, ölümü fikir olarak sanatın temel meselelerinden bıri olarak görüyor. Bu sergi Türk sanatında ölüm uzerine bir temayı be- nimsemiş ilk sergı. Ama önemli olan "Ilkol- masından öte meseleyi nasıl dilkndirdiği- nizT'Ölüm: Ölüm" daha çok 90 sonrası bu coğrafyada ölümün nasıl görüldüğünü ifade etmeyi amaçlayan, eklemeli bir ser- gi ona göre. Ölümün bizde niçin aynntılandınlmadığı ya da ni- ye form oluşturucu bir çaba içerısmde bir vesileye dönüştürüldüğünü tartışmaya niyetli de- ğil... 'Ölüm:Ölüm' sergi- si aslında 1998 yılın- daki 'Apokalyps* sergi- sinden ilham alıyor. Ça- lıkoğlu sanatçılarla bır- likte. Türk sanatında belli dönemlerde üretilmış olan ya- pıtları bir araya getirerek 'Apo- kalyps' sergisinin mantığmı kurmaya ça- lışmış. Önce Mustafa Horosan'a aıt olan ve sanat- çının kişisel sergisini kapsayacak olan fikir, o gün yaşamlanların da etkisiyle böyle bir konsepte dönüşmüş."O sıralar İstanbul'da durduk yere, her yerde bomba patlıyordu ve hiç tanımadığınız, hayatınız boyunca bir daha hiç görmejeceğiniz insanlarm ko\muş olduk- lan bir bomba yüzünden hayatınızın dcğişebi- leceği ve bir an için de j ok olabileccği fikri var- dı." "Belkide ibadet yerlerimizin ortasına çıplak ve ölmüş bir erkek figürü yerieştirmediğimiz için bizde ölümün estetiği hiç tartışılmadı" dı- yor Çalıkoğlu. Ama ölümün estetiği dile dö- külebilecek ya da birebir olarak şekle dökü- lebilecek bir estetik değil. "Ölüm çok kişisel bir şeyse, bunun her insana göre değişen ola- sılığı söz konusudur." Sergideki 8 sanatçının işleri, referans, üretım tarzı. estetik dıl. bir araya geliş sorunu olarak tamamen birbırın- den farklı. 8 sanatçı da farklı anlamda. ölü- me yanıt üretiyor ona göre. "Sanatçı- lanngetirdiği olasılıklar ve öne- rilervardır, bu sergide se- kiz ayn ölüm var." "Olümü anlarmak için ölmüş olmak lazım. Biz ancak kişisel yakla- şımlarda bulunabiliriz, öyle ki bazen hayatta ol- duğunuz zaman bile ölü- me yaklaşmış olabiliyorsu- nuz, ölümü yaşayabiliyorsu- nuz belli dönemlerde" dıyor Gül llgaz. 'Ölüm'. büyük ve ıd- dialı bir başlık gelmiş önce. ama sonra birlikte oturup konuştukların- da, aslında ölümün çok güncel ve herkes ıçin geçerli, neredeyse sıradan bir şey olduğunu düşünmeye başlamışlar. Sergıye katıldığı iki işinde de, kendı özel tanhınden yola çıkarak 'ortak' belleğimıze göndermeler yapıyor. Ölümün çağnşımı onun için hayat olmuş ve sonunda da doğumu düşünmüş. Doğumu ölümden alınan gün sayısı gibi düşünüyor. "Kavramlantam olarakkendisiyle anlatama- dığnnız zaman zıttına baş> uruyorsunuz." Selahattin Yıldınm, sergideki yağlı boya resminde tercih edilmiş bir ölüm olarak inti- har' ı ışliyor. "İntihar, ölümün genel estetiği deniten şeyin dışında kişinin kendi tercihini yansıöyor. Bu anlamda çok daha özel, drama- tik. belki de > ücc bir ölüm. Çünkü intihann al- tında böyle bir fikir var. Özellikle sanatçı inti- harlannda neredeyse ölümü bir imge haline getirip, bunu yaşamak ve kendini bir merte- be>e çıkarma duygusu var ashnda. Ama so- nuçta bütün ölümler aynu hiçbir zaman amaç edilen şeyeulaşılamrşor,ulaşüansadecebir son ashnda." •Olüme ancak ironiyte yaklaşılabüir' Temur Koran. 'Tavuk' adlı yapıtında ölüm anıyla ironık bir ilişkiye gıriyor. Ona göre ölüm karşısında ahkâm kesmek çok saçma ve bu nedenle ölüme yamt ararken sanat yoluy- la \e ancak ironıyle yaklaşılabilir. "Yaşam gerçekten bir mucizeyse, ölüm de bunun kar- şıhğında bir bedel olarak her canhnın karşısı- na çıkıyor. Buna karşı durabilmek belki sanat üretmekle mümkün olabiUr." Mustafa Horosan sergıye. Apokalyps sergi- sinden önce gerçekleştirdiği çürümeye yüz tutmuş bir dızi surat çalışmasının yanı sıra, bir hamam böceğinin ölüm sürecini. başından so- nunda dek katilin arandığı tipik Amenkan fil- mi diyaloğuyla bir araya getirdiği video ça- lışmasıyla katılıyor. Ölüm anıyla bir tür yüz- leşme olarak düşündüğü işinde, canhnın ölü- mü karşısında canhnın ölüsüne 'seyirci' olma durumuna dikkat çekiyor. "Arkada aym za- manda bir film oynuyor, ona da seyirciyiz biz. Ölüm anmı seyirlik hale getiriyorum ben." İZDOB, 'Hûrrem Sultan' balesini 17 Haziran'da sahneleyecek. Uluslararası Aspendos Festivali başlıyor KüMrServi- si - 8. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali 9 Ha- ziran - 7 Tem- muz tarihleri arasında her yıl olduğu gibi As- pendos Tiyat- rosu'nda yapı- lacak. Festiva- lin açılışı An- kara Devlet Opera ve Bale- si'nin sunacağı, Ver- di'nin 'Aida' operası ile gerçekleşecek. 15 Haziran'da K.H. Stolze ve D. Scarlat- ti'nin 'Hn-çm Kız' adlı esennden uyarlama bale gösterisini Anka- ra Devlet Opera ve Ba- lesı sahneleyecek. İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin. 17 Hazi- ran'da N. Kodalh'nın 'Hürrem Sultan' adlı balesini sunmasından sonra 20 Haziran'da Yunan Ulusal Operası. Mikis Thedorakis'ın 'Zorba' balesini sahne- leyecek. Verdi'nin 'Ri- goletto' adlı operasını tstanbul Devlet Opera ve Balesi 26 Hazi- ran'da sunacak. Açıüş 'Aida' ile yapüacak. 29 Haziran'da G. Bi- zet'nin operası 'Car- men\ Abay Kazak Devlet Akademık Ope- ra ve Bale Tiyatrosu, 3 Temmuz'da Verdi'nin 'La Traviata' adlı ope- rası ıse Antalya Devlet Opera ve Balesi tara- fından sahnelenecek. 8. Aspendos Ulusla- rarası Opera ve Bale Festivali, 7 Temmuz'da Belarus Cumhuriyeti Ulusal Akademik Ba- le Tiyatrosu'nun suna- cağı A. Khachiaturi- an'ın 'Spartacus' ısim- lı bale gösterisiyle son bulacak. Bütün gösteriler 21.30'da başlayacak. (Avnntılı bilgi için: 3İ2-310 72 48) Bodrum'da Tiyatpo şenliği • Kültür Servisi - Bodrum Belediyesi, Bodrum Ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü. Gürsoylar Evrensel Koleji \e OASÎS Ahşveriş, Kültür ve Eğlence Merkezi'nin ortaklaşa hazırladığı 'I. Geleneksel Bodrum Okullar Arası Tiyatro Şenliği' 4-12 Hazıran tanhleri arasında düzenlenecek. Şenlık bugün saat 21.00'de Gürsoylar Evrensel Kolejf nın sahnelediği 'Duvarlann Ötesi' isimli oyunla başlayacak. 5 Haziran'da Milas Lisesi 'Öğretmen'. 6 Haziran'da Enis Fosforoğlu Çocuk Tiyatrosu 'Topuk ve Kuklalar' ve Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesi 'Keçıleri Kaçıranlar', 7 Haziran'da Milas Anadolu Meslek Lisesi 'Davulun Sesi, Dirgenin Sapı', 8 Haziran'da Mümtaz Ataman llköğretim Okulu "Ah Şu Gençler", 9 Haziran Bodrum Lisesi 'Gözlerimi Kapanm Vazifemi Yapanm', 10 Haziran'da Bodrum Anadolu Lisesi 'Ah Şu Gençler'. 11 Haziran'da Milas Anadolu Lisesi 'Medıha' adlı oyunlan sahneleyecek. 12 Haziran'da Gürsoylar Evrensel Koleji öğretmenlerinin sahnelediği 'Boşluk' isimli oyunla şenlik son bulacak. Ferrutı Doğan anılıyor • Kültür Servisi - Geçen yıl 8 Haziran'da kaybettiğimiz karikatür ustası Ferruh Doğan, Karikatür ve Mizah Müzesi'nin düzenlediği bir dizi etkinlikle anılıyor. 9 Haziran günü saat 15.00'te gerçekleştirilecek anma toplantısımn ardından sanatçının karikatürleri 30 Haziran'a dek açık kalacak bir sergiyle izlenebilecek. 1932 yılında doğan Ferruh Doğan, 1945 yılında çizerliğe başladı. Doğan Kardeş, Saka, Bilmece, Çocuk Haftası, Akbaba, Dolmuş, Ant ve Varlık dergileri ile Çumhuriyet, Millet, Akşam, Yeni İstanbul, Vatan, Dünya, Ulus, Yeni Halkçı. Polıtika ve Dünya gazetelerinde çalışan sanatçı, pek çok ödül aldı. yurtdışı ve yurtdışında pek çok sergi açtı. Basın şeref kartı sahibi Doğan, çizgi film alanında da çalıştı. . • - Domingo ve Pavanotti'den konsep • kültür Servisi - Domingo ve Pavarottı. 44. Geleneksel Spoleto Festivali'nde, festivalin sponsoru Gian Carlo Menotti'nin 90. yaşını kutlamak için 8 Haziran'da düzenlenecek bir gecede konser \erecekler. Festival, 28 Haziran- 15 Temmuz arasmda yapılacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear