Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
19 HA2İRAN 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA
RTUK YASASI
Cumhurbaşkanı, Meclis'te onaylanan RTÜK Yasası'nı, anayasaya aykın bulduğu için geri gönderdi
Sezer'in iade gerekçesiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbas-
kanı Ahmet Necdet Sezer. RTÜK Yasası'nı Mec-
lis'e iade ederken özetle şu gerekçeleri belirtti:
Kanunsuz suç olmaz
Yasada, yayın ılkelerine ilişkin maddede öngö-
rülen yasaklara aykın eylemlerpara cezalan ile ce-
zalandınlmaktadır. Ceza hukukunun temel ilkele-
rinden olan "kanunsuz suç ve ceza olamayacağT
kuralının bir gereği olarak ceza alanında yapılan
düzenlemelerde yasaklann ve ceza gerektiren ey-
lemJerin öğelerinin açık ve kuşkuya yer bırakma-
yacak biçimde belirtilmesi zorunludur.
Haber alma hakkı zedelenir
Belirtilen ilkelere aykın yayın yapılması, yasa-
nın 33. maddesi uyannca yüksek tutarlarda para ce-
zalan uygulanmasını gerektinnektedir. Belirgin ve
nesne! olmayan ilkelere uyulması zorunluluğu, ya-
yın kuruluşlannda tedirginlik yaratacak, radyo ve
televizyonlann doğru ve yansız yayın yapmalan,
yurt ve dünya gerçekJerinin halka duyurulmasına
engel oluşturacaktır. Böylece toplumun doğru ve
yansız haber alma hakkı zedelenecektir.
Aranan nltelikler eksik
Eski yasada RTÜK üyeleri için aranan nitelik-
lere yeni metinde yer verilmemiştir. Yeni metinde-
ki "mesleki açıdan yeterü bügiye ve deneyime sahip
olma" koşulunun. önceki metinde öngörülen nite-
liklere göre yetersizliği açıktır. "Meslekj" bilgi ve
deneyim. her zaman radyo ve televizyon yayıncı-
lığı ile ilgili olmayabilecektir. Radyo ve televizyon
yayıncılığı konusunda çok önemli görevler üstle-
nen üst kurula seçilecek üyelerde, "basuuyayın,ile-
tişim ve teknolojisi, kültür, din, eğirim ve hukuk"
alanlannda birikimi olma niteliğinin aranmaması
bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir.
Styasallasma riski var
Üst kurul üyelerinden beşinin, TBMM Başkan-
lık Divanı oluşum formülüne göre belirlenecek
kontenjan doğrultusunda siyasi parti gruplannca
önerileceği ve TBMM Genel Kurulu'nca seçilece-
ği belirtilmiştir. Bu yöntemie yapılan seçimlerde,
genellikle siyasi kimliği olanlann yeğlendiği bili-
nen bir gerçektir.
Denetim Sayıstay'a verllmeli »ı$
Üst kurulun, Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu'nun (YDK) denetimine bağlı olduğu belir-
tilmiştir. Eski yasanın 5. maddesinde, RTÜK'ün ka-
mu tüzelkişiliğine sahip, özerk ve yansız bir kurul
olduğu vurgulanmıştır. Özerk ve yansız bir kamu
tüzelkişiliğinin Başbakanlık'a bağlı YDK'ce de-
netlenmesi, "tarafsıdık'' niteliği ile bağdaşmamak-
tadır. Üst kurulun denetlenmesi görev ve yetkisi-
nin. Sayıştay'a verilmesi. üst kurulun "özerk veta-
rafstz" yapısına daha uygun düşecektir.
para cezasında keyfllik uyarısı
Üst kurulun gelirleri arasında gösterilen idari pa-
ra cezalan, üst kurulca verilen para cezalandır. Bu
durum. üst kunılun idari para cezası verirken yan-
lı ve keyfi davranabileceği kuşkusuna neden ola-
bilecektir. Para cezalannın çok yüksek tutarlarda
olması ve alt-üst sınırlan arasındaki genişlik, bu
kuşkuyu daha da arttıracaktır. Bu nedenle, idari pa-
ra cezalannın üst kurulun gelirleri arasından çıka-
nlarak Hazine'ye bırakılması uygun olacaktır.
Yeni bir fon, hükümetin
ekonomik programına aykın
Üst kurulun gelir fazlasının, yıl sonunda, Kül-
tür Bakanlığı adına bir kamu bankasında açılacak
hesaba aktanlacağı belirtilerek yeni bir fon yara-
tılmaktadır. Kamu giderlerinin disipline edilebil-
mesi ve giderhesaplannın saghkJı tutulabilmesi, ül-
kemizin büyük sorunu olan enflasyonla savaşımda
önemli yer tutmaktadır.
Bu nedenle, ekonomik programda, bütçe disip-
lini dışında yaygın bir uygulama alanı bulan fon
yönteminin sona erdirilmesi öngörülmüş ve fonla-
nn tasfıyesi için yasa çalışmasına hız verilmiştir.
Bu aşamada yeni bir fon yaratılmasının ekonomik
programla bağdaşmayacağı göz önünde bulundu-
rularak, üst kurulun yıllık gelir fazlasının Hazi-
ne'ye aktanlmasının uygun olacağı değerlendiril-
mektedir.
Para cezaları yüksek
Radyo ve televizyonlar için öngörülen para ce-
zalannın tutarlan özellikle bölgesel ve yerel yayın
yapan kuruluş yönünden son derece yüksektir. Üst
Kurul'un aynca üç aya kadar gelir getirici yayın ya-
sağı uygulaması durumunda, pek çok radyo ve te-
levizyon kuruluşu, altından kalkılamaz parasal so-
runlar nedeniyle yayınına son vermek zorunda ka-
lacaktır. Yasada öngörülen para cezasının alt ve üst
sınırlan arasında takdire bırakılan alanın tutar ola-
rak genişliği, uygulamada, yorum ve değerlendir-
me farklıhklanna dayalı olarak eşitsizlik, çelişki ve
haksızlık yaratabilecek ve keyfiliğe yol açabile-
cektir.
Yargıcın takdir hakkı sınırlanıyor
Tazminat talebinin haklı görülmesi durumunda
tazminat tutarının, 10 milyar liradan az olmamak
koşuluyla fiilin ağırlık derecesine göre belirlene-
ceği; bu maddeye göre açılacak manevi tazminat
davalannda yargıcın uygunluk (tensip) karan ile
birlikte bilirkişiyi de atayacağı belirtilmiştir. Hü-
küm altına alınacak tazminatın alt sının yasa ile be-
lirlenmiş; böylece. yargtcın takdir hakkı sınırlan-
dınlmış. hatta tümüyle ortadan kaldınlmıştır.
C
umhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, kamuoyunda RTÜK Yasası olarak bilinen yasanın "kamu yaranyla
bağdaşmayan, demokratik geleneklere, temel hak ve özgürlüklere, hukuka ve anayasal ilkelere uygun
düşmeyen kurallar içerdiğini" belirterek yayımlamayı uygun görmediğini bildirdi. Sezer, iade
gerekçesinde, üye seçimi, Üst Kurul'un Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'na bağlanması, para cezası ile bu
cezalann uygulanmasını gerektiren eylemler arasındaki oransızhk, cezalann alt ve üst limitleri arasındaki
dengesiz farklılık. izlenme oranı, tekelleşme ve internet yayımcılığı gibi konulara yer verdi.
Haksız zenginle$me doğar
Türk Hukuku'nda, özel hukuk alanındaki taz-
minat davalanna yasakoyucunun kanşması ve alt
sının beJirlemesi yolunda bir uygulama yerleşme-
miştir. Bu tür alt sınır tutannı belirlemek ceza hu-
kukuna özgü bir uygulamadır. Özel hukuk alanın-
daki bu tür uygulamalar, zarar gören kişinin iste-
mini aşan ve haksız zenginleşmesine neden olan bir
tür ceza yaptınmı niteliğine büründürecektir.
BMrkisi yargıcı bağlamaz
Tazminat davalannda yargıca bilirkişi atama zo-
runluluğu getirilmektedir. Oysa, teknik bir konuda
da olsa, bilirkişilerin görüşü yargıcı bağlamamak-
tadır. Bu fıkra kuralı genel hukuk ilkeleriyle bağ-
daşmamaktadır.
Sorun yaratacak çelişkller var
Yeni düzenlemeler ile sahip oldukJan televizyon
kanallan ya da radyolann yıllık ortalama izlenme
olanağı ve ölçüsüz para cezalan uygulaması ile
görsel ve işitsel medya alanında tekellerin oluşma-
sı kaçınılmaz olacaktır. Anayasa'nın 167. madde-
sinde, devletin, para, kredi, sermaye, mal ve hiz-
met piyasalannın sagiıkJı ve düzenli işlemelerini
sağlayıcı ve geliştirici önlemleri alacağı, piyasalar-
da fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme
ve kartelleşmeyi önleyeceği belirtilmiştir.
Yasayla yapılan düzenlemelerle görsel ve işitsel
medya alanında tekelleşme ve kartelleşmenin ön-
lenmesi olanaksızdır.
Medya haksızlık yaratacak güce ula$»r
Yasadaki düzenlemeler, tekelleşme ve kartel-
leşmeyi önlemek bir yana dolaylı olarak olanakJı
kılacak niteliktedir. Gerçi, televizyon ya da radyo
kuruluşunun yıllık ortalama izlenme oranının yüz-
de 20'yi geçmesi durumuna bağlı olarak bir smır-
lama getirilmiştir; ancak. bu oranın yüksek tutul-
ması ve hiçbir televizyon ya da radyo kanalının bu
izlenme oranına ulaşamayacağı gerçeği karşısmda,
bu sınırlamanın tekelleşme ve kartelleşmeyi önle-
basın özgürlüğü ile donatılan medyanm sorumlu-
luk bilinciyle hareket etmesi gereklidir.
Tefcellesen medya tehlikeli
Tekelleşerek. sorumluluk bilincinden uzaklaşa-
cak bir medya, her sorumsuz güç gibi er geç ama-
cından sapabilir ve toplum yaşamını, ulusal güven-
liği tehlikeye sokan bir güç durumuna gelebilir.
Bunu önlemek de devletin görevidir. Bu nedenle.
görsel ya da işitsel medyada tekel ya da kartel oluş-
turulmasını önleyebilecek içerikte bulunmayan dü-
zenlemeler, Anayasa'nın tekelleşme ve kartelleş-
meyi yasaklayan 167. maddesiyle; 172. maddesin-
de anlatımını bulan tüketiciyi koruma ilkesiyle ve
basın özgürlüğü kapsamında bulunan haber alma
ve verme özgürlüğü ile bağdaşmamaktadır.
Borsada işlem oyunları yapılablllr
Bir gerçek ya da tüzel kişiye ya da sermaye gru-
buna bir radyo-telev izyon kuruluşunun tümüne ya
da birden çok radyo-telev izyon kuruluşuna sahip
Para cezalan ve
tekeüeşme tehlikesi
Para cezalan
tekeileşmeyl peklstirlr
Para cezalannın tutarlannın çok
yüksek olduğu açıktır. Yasayla dü-
zenlenen para cezalan, belli serma-
ye gruplannın elınde olmayan ulusal
ve özellikle yerel ve bölgesel tele-
vizyon, radyo ve basın kuruluşlan
için amaç-araç orantısını gözetme-
yen boyuttadır. Cezalann caydıncı
nitelikte olması, ancak televizyon,
radyo ve basın kuruluşlannın yaşam
şansını ellerinden almaması gerek-
mektedir. Demokratik hukuk devle-
tinde, gûdülen amaç ne olursa olsun,
sınıriamalar özgüriüğünün kuilanıl-
masını ölçüsüz biçimde ortadan kal-
dıracak düzeyde olamaz. Anayasa
Mahkemesi'nin çeşitli kararlannda
da belirrildiği gibi, bir sınırlama ku-
ralının demokratik toplum düzeni-
nin gereklerine uygun olabilmesi
için "öiçüluJük" ilkesinin gözetifme-
si, amaç ve sınırlama "oranusının"
korunması gerekmektedir.
Para cezalan basın
organları kapattırır
Para cezalannın, anayasamn 28.
maddesinde sözü edilen basın özgür-
lüğü yönünden son derece agır nite-
lik taşıdığı kuşkusuzdur. Ulusal, böl-
gesel ve yerel çerçevede hizmet ve-
ren bir çok görsel. işitsel ya da yazı-
h medya kuruluşlannın kapanması-
na neden olacak tutarlardaki para ce-
zalannı haklı bir nedene dayandır-
mak ve demokratik toplum düzeni-
nin gerekleriyle ve hukuk devleti il-
kesiylebağdaştırmak olanaklı değil-
dir. Aynca, para cezalannın alt ve üst
sınırlan arasındaki genişlik, takdir
hakkmın kullanılmasında haksızlığa
neden olabilecek boyuttadır.
Yasa UP'yfe çelişlyor
Cumhurbaşkanı Ahmet NecdetSezer'm iade gerekçesi 16 sayfetuttu. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne
tam üyelik süreci içinde kısa ve orta
erimdegerçekleştirilmesi öngörülen
çalışmalann genel çerçevesini çizen
ve yönlendirici nitelik taşıyan Ulu-
sal Program'da, basuı özgüriüğünün
geliştirilmesi için anayasal ve yasal
güvencelerin güçlendirilmesi plan-
lanırken; çok yüksek para cezalany-
la görsel. işitsel ve yazılı medya ku-
ruluşlannın görev yapamaz duruma
getirilmesi amaca uygun düşmeye-
cektir.
Cezalar ttdenemez
Para cezalan 1 milyon üa 50 mil-
yon katarasındayükselrilrnişrir. Böy-
lece, yasaklanan eylemlere aykın
davranışlar için öngörülen para ce-
zalan çok büyük oranlarda artınlmış
ve ödenemez duruma getirilmişrir.
Bu değişikliklerden önce, Basm Ya-
sası'nda para cezalannın hiçbir yap-
tınm gücû kalmadığı bir gerçektir.
Ancak, yapılan değişiklikle cezalar
50 milyon kata kadar yükseltilmiştir.
Iki gazeteyi gününde cumhuriyet sav-
cıbğına ve veya mülki amirliğe tes-
lim etmeyen "tabfye 100 milyar li-
raya kadar agır para cezası öngörül-
müştür. Hukukumuzda, hiçbir dö-
nemde bu tür suçlar için böylesine
ağır para cezalan öngörülmemiştir.
Demokratik bir toplumda, basına
ilişkin kimi biçimsel yükümlülükle-
rin yerine getirilmemesi ya da yerine
getirilmekte gecikihnesi basın kuru-
luşunun yayından çekilmesi sonucu-
nu doğuracak yaprınmlara layık gö-
rülmemelidir. Basın Yasası'nda ya-
pılan bu değişiklikler, öngörülen pa-
ra cezalan nedeniyle haber, dûşünce
ve kanaatlerin özgürce yayınlanma-
sını ve basın işletmelerinin yaşamını
sürdürmesini engelleyecekör. Bu ce-
zalaria, basuı sektörünün krize sürük-
lenmesi ve sermaye birikimleri smır-
h gazetelerin yayın yaşamından
çekilmesi, böylece basında tekelleş-
menin gerçekleşmesi kaçınılmazdır.
ve dinlenme oranı yüzde 20'yi geçememek koşu-
luyla bir gerçek ya da tüzel kişi ya da sermaye gru-
buna, bir ya da birden fazla televizyon ya da radyo
kuruluşunun tümüne ya da bir kısmına sahip ola-
bilme; televizyon ya da radyo kuruluşu sahipleri-
ne kamu ihalelerine girebilme ve menkul kıymet-
ler borsalannda işlem yapabilme; olanağı sağlan-
maktadır. 13. maddenin (d) bendinde. "izlenme
oranı" ölçütünün getirilmesine karşın, (e) bendin-
de hem "iztenme payı", hem de "iztenme oranı" öl-
çütünün getirilmesi. bentler arasuıda ve (e) bendi-
nin kendi içinde çelişkili bir durum yaratmaktadır.
Sınır uygulanabilir değil
Bir televizyon kanalı ya da radyo yayını için ge-
tirilen yüzde 20 yıllık ortalama izlenme ya da din-
lenme oranı. kuramsal olarak olanaklı bulunsa da
uygulamada ulaşılması çok güç bir orandır. Yapı-
lan araştırmalar. Türkiye'de en yüksek izlenme ora-
nının yüzde 14-16 dolayında olduğunu ve bu ora-
na da yalnızca bir yayuı kuruluşunun ulaştığını or-
taya koymaktadır.
Tekelleşmeyi önlemek
devletin anayasal görevi
Yasadaki düzenlemeler, özellikle büyük serma-
ye gruplannın televizyon ve radyoculuk alanında
tekelleşmelerine olanak yaratacak içeriktedir. Ser-
mayenin belli kişi ya da gruplann elinde toplanmış
olduğu gerçeği, bu kişi ya da grubun, çok sayıda
televizyon ve radyo kuruluşunu sahiplenebilme
mesi olanaklı görülmemektedir. Tekellesen ya da
kartelleşen görsel ve işitsel medya, bir yandan eko-
nomik alanda haksızlık yaratabilecek bir güce ula-
şırken. öte yandan da haber alma özgürlüğünü kı-
sıtlayabilecektir.
Haber alma hakkı tanımı
Basın özgürlüğü, düşünce ve kanaat özgürlüğü-
nü tamamlayan ve onun kullanılmasmı sağlayan bir
özgürlüktür. Düşünce özgürlüğü, düşüncelerin öz-
gürce açıklanması yanında bunlann yayılması ve
öğrenilmesi özgürlüğünü de içerir. Bu nedenle, ba-
sın özgürlüğünün, okuyuculann, izleyicilerin ya
da dinleyicilerin haber alma ve görüşleri öğrenme
olanağuıdan yoksun kalmalan yönünden de değer-
lendirilmesi gerekir. Haber alma ve verme hakkı ya
da haberlere ulaşma özgürlüğü, izleyici ya da din-
leyicinin bireysel hakkı olarak düşünületnez ve dü-
zenlenemez. Bunlar, izleyicilerin ve dinleyicilerin
kolektif hak ve özgürlükleridir.
Basın özgürlüğü özel
güçlere karşı da korunmalı
Basın özgürlüğü, kamu güçleri karşısında oldu-
ğu kadar özel güçlere karşı da korunmalıdır. Bu
bağlamda, medya tekelinin oluşmasına karşı ger-
çek sınırlamalar koymak. medyanın çoğulculuğu-
nu koruyucu önlemler almak devlete düşen bir
ödevdir. Bağımsız ve tarafsız yayıncılığın sürdürü-
lebilmesi için alınacak önlemler de bu ödev kapsa-
mındadır. Sosyal görevini yerine getirebilmesi için
olabilme olanağının yaratılmasının yanı sıra, bu
kişi ya da sermaye grubuna kamu ihalelerine gire-
bilme ve menkul kıymetler borsalannda işlem ya-
pabilme hakkının verilmesi. medya gücünün kul-
İanılarak ihalelerde haksız rekabete. borsada çeşit-
li işlem oyunlan yapılmasma neden olabilecektir.
Her ne kadar, yayın ilkelerine ilişkin maddede so-
yut bazı önlemler öngörülüyorsa da bu soyut anla-
tımlı ilkelerin, kamu ihalelerinde yaratılabilecek
haksız rekabeti ve borsa işlemlerinde oynanacak
oyunlan engellemesi zor görünmektedir.
Medya bireysel çıkarlara hizmet eder
Aynca, düzenlemelerin karşıt kavTamından, ya-
yın kuruluşlannın "haklı çıkarian" destekleyici
içerikte yayın yapabileceği sonucuna vanlmakta-
dır. Konuya yayuı kuruluşlannın kamu ihalelerine
giren sahipleri yönünden bakıldığında, bu tür des-
tekleyici yayınlann "hakh çıkan" savunduğu ko-
laylıkla öne sürülebilecektir. Böylece. bir kamu
hizmeti olan medyanın bireysel çıkarlara hizmet
edecek ricari nitelik kazanmasının önündeki tüm
engeller kaldınlmıştır.
Medya devlete karşı
taahhüde girmemell
Dünyada medya-serbest piyasa ilişkilerinin de-
mokrasiler için yozlaştıncı tehlike ve tehditlerin-
den söz edilmektedir. Ülkemizde olduğu gibi he-
nüz demokrasisi yeterince gelişmemış, sağlam te-
mellere oturmamış, özelleştirmesini tamamlaya-
mamış ülkelerde medyanın devlete karşı taahhüde
girmemesi yaşamsal önem taşıyan bir ilke olarak
görülmektedir. Devletle ricari ilişkilere giren med-
ya sahiplerinin. siyasal iktidar lehine yayın yapa-
rak ya da tam tersine baskı oluşturarak kamu iha-
lelerini alma avantajını sağlayabileceği kuşkusu.
yukanda sözü edilen ilkenin korunmasının ne ka-
dar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Medya qücü kfttüye kullanılablllr
Serbest piyasa ekonomisinın en büyük özelliği
rekabet ortammın yaratılmasıdır. Birçok radyo \e
televizyon kuruluşuna sahip olan kişi ya da serma-
ye grubuna kamu ihalelerine girebilme hakkının ta-
nınması bu özellikle de bağdaşmamaktadır. Gör-
sel ve işitsel medyanın kamuoyunu etkileme gücü,
dolayısıyla bu gücün kötüye kullanılması olasılı-
ğının yüksekliği, Batı'lı ülkelerde medya sahipli-
ğinin diğer iş alanlanndan aynlmasına, bu aynmı
sağlayacak önlemler alınmasına neden olmuştur.
internetln özel yasası olmalı
internet yayıncılığının en baskın yönü, düşün-
ceyi açıklama ve-yayma özgürlüğünün, özgün ka-
naat oluşumunun günümüzdeki en etkin kullanım
alanı olmasıdır. internet ortamındaki ya>ıncıhkta;
hukukun üstün kılınması, kışilik haklannın korun-
ması ve bunun yanında da yayın yoluyla düşünce
ve ifade özgürlüğü gibi duyarlı alanlann dengelen-
mesi sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar ancak.
ifade özgürlüğü esas alınarak ve yayınlar üzerin-
deki denetim yargıya bırakılarak sağîanabilir. Do-
layısıyla, internet yayıncılığına ilişkin ilkelerin ve
öteki düzenlemelerin özel bir yasa ile yapılması en
doğru yol olacaktır. Bu yola gidilmeyerek, yayın-
lann düzenlenmesinin tümüyle kamu otoritelerinin
takdirine bırakılması internet yayıncılığının özel-
liği ile bağdaşmamaktadır.
Yaptırım onur kırıcı olablllr
Üst Kurul'un. öngördüğü yükümlülükleri yeri-
ne getirmeyen özel radyo ve telev izyon kuruluşla-
nna yapacağı uyannın içeriği konusunda bir açık-
lığa, özür dileme konusunun aynntılanna yer ve-
rilmemiştir. Bu belirsizlik, uygulanan yaptınmm
onur kıncı ve teşhir edici bir özeljik taşımasına ne-
den olabilecektir. Fıkraya göre, Üst Kurul'un özür
istemine uyulmaması durumunda programın yayı-
nı bir ile on iki kez arasında durdurulabileceği gi-
bi, bu süre içinde programın yapımcı ve sunucusu
hiçbir ad altında başka program yapamayacaktır.
Katkısı, başkalannca hazırlanmış birprogramı sun-
maktan ibaret olan sunucu hakkında böyle biryap-
tınm öngörülmesi haksız uygulamalara yol açacak
niteliktedir. Bu düzenlemelerle. idari nitelikteki bir
üst kurula basın ve haber alma özgürlüğünü sınır-
layıcı yetkiler verilmekte, yargı alanına giren ko-
nularda idare yetkili kılınmaktadır.
Uygulamalar anayasayla bağdasmıyor
Idare, düzenleme ve denetleme alanındaki ko-
nularda, kamu düzeni, genel güvenlik, kamu yara-
n, genel ahlak, genel sağlık, ekonomik ve sosyal
ilişkilenn düzenli yürütülmesini sağlama gibi
amaçlarla idari para cezası uygulama ya da kişi öz-
gürlüğünü kısıtlayıcı yaptınmlar dışında çeşitli ya-
saklar koyma yetkisine sahiptır. Ancak, düşünceyi
açıklama ve yayma, basuı ve haber alma gibi temel
hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda, idare-
nin yetkisinin anayasamn bu kavramlara yaklaşı-
mı içerisinde değerlendirilmesi gerekir. Anaya-
samn 26. maddesinin son fikrasında. "Haber ve
düşünceleri yavma araçiannın kullanılmasma iliş-
kin düzenleyici hükümler, bunlann yayınını engel-
lememek kâydnia, düşünceyi açıklama ve yayma
hürrivetinin suurlanması savilnıaz'*; 28. maddesi-
nin üçüncü fıkrastnda da. "Devlet, basın \e haber
alma hürriyetlerini sağlayacak tedbuieri ahr" de-
niLmektedir. Aynı doğrultuda bir kural, tüm özgür-
lükler için anayasanın 5. maddesinde yer almakta-
dır. Aynca, anayasamn 29. maddesinin üçüncü fik-
rasında, yasanın, haber, düşünce ve kanaatlerin öz-
gürce yayınlanmasını engelleyici ya da zorlaştın-
cı koşullar koyamayacağı; 30. maddesinde de, ba-
sın işletmelerinin. devlet bütünlüğüne yönelik ba-
zı suçlar dışında işletilmekten alıkonulamayacağı
öngörülmektedir.Bu kurallar, genelde yazılı bası-
na yönelik olmakla birlikte, amaç basın işletmele-
rini korumak olmayıp. düşünceyi yayma ve haber
alma özgürlüklerinin güvence altınaalınması oldu-
ğuna göre. aynı ilkelerin görsel ve işitsel medya için
de geçerli olması ve idareye, bu araçlann kullanıl-
masmı engellemeye varan nitelikte önlemler alma
yetkisi verilmesinden olabüdiğince kaçuulması ge-
rekir.
Eylemle önlem arasında denge yok
16. maddeye göre, yapılan uyan üzerine özür di-
lemeyen radyo ve televizyon kanalının ihlale konu
olanyayuıı 1 ile 12 kez arasında durdurulabilecek;
aykınlığın yinelenmesi durumunda, Ceza Yasa-
sı'nın öngördüğü üst smınn da çok ötesinde, 375
milyar liraya ulaşan para cezası verilebilecek; ya-
yınlar bir yıla kadar ya da süresiz durdurulabilecek
ya da yayın izni iptal edilebilecektir. Böylece, ey-
lemle önlem arasında bulunması gereken adil den-
ge bozulmuş, yarjtınm bir baskı öğesi durumuna
gelmiş olacaktır. Ustelik bu yaptınmlar idari bir üst
kurulun takdirine bırakılmıştır.
TBMM'ye iade
Yukanda önemli görülen kimi maddelerine iliş-
kin açıklanan gerekçelerle kamu yaran ile bağdaş-
mayan, demokratik geleneklere, temel hak ve öz-
gürlüklere, hukuka ve anayasal ilkelere uygun düş-
meyen kurallar içeren yasanın yayımlanması uygun
görülmeyerek TBMM'ye bir daha görüşülmek
üzere geri gönderilmiştir.