23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 MAYIS 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Sali Turan'ın kişisel sergisi 1 Haziran'da New York'ta The Grand Gallery'de açılacak Karanhk. reııldeıi örterCEVATÇAPAN Ressam Sali Turan, ABDdeki 2. kişisel sergisini 1-29 Hazıran 2001 tarihleri arasında açıyor. Nevv York'un ünlü The National Arts Clup'ın bünyesınde The Grand Gal- lery "de yer atacak sergıde, sanatçının toplam 74 eseri sunulacak. Sali Tu- ran son üç yılı kapsayan çalışmalann- da Anadolu antik kentlen konulu (E- fes, Knıdos, Assos. Kapadokya) re- simleri yanı sıra modelden desenleri ve sazı da işliyor. Sanatçının 13 yapıtına. 20 Mart 200 Tde Washington Buıldıng Mü- zesi'nde Türk-Amenkan Iş Konseyi çerçevesinde yer venlmıştı. - Senin resimlerine bakan insanlar arasında belli bir eleştirel birikimle ve uzmanlıkla açıklamalar yapanlar var. Bir de bir şey söylemeseler bile bu resimlerin yaşannlan, görüp yaşadık- lannı ve yaşa>ıp gördüklerini ete kc- miğe büründürürmüş gibi renkleıie somudaştığını düşünenler var. Böyle bir görüşe ne dersin? SA1İ TURAN -Katılıyorum. Çün- kü ben o teknik terimlerle yapılan açıklamalan sözcüklerle düşünsey- dim, onlan gene sözcüklerle ıfade ederdim. Sanınm burada daha bir du- yarlılığın tuvale geçirilişi söz konu- su. Renkle. biçimle, çizgiyle düşün- mek, düşünmekten de öte onlarla so- luk almak. hareket etmek. yaşamak. - Ama herkes bir de hızdan söz edi- yor resimlerinle ilgili olarak. Bir yol- culuktan. bu resimlerinle ilgili olarak. Bir joleuluktan. bu resimlerin bir çe- şit seyir defteri niteliğinden? Tekrar bakmaya. yaşadığını tekrar yaşama- ya vaktin olmadığını mı düşünüyor- sun? TURAN - Elbette birçok şeyı aynı anda düşünüyorum. Ama bir tanesi- ni yaşıyor, yapıyorum. 'Ben Sali' ki- tabımdaki sözlenmi hatırladığımda: "Senjan şövalyelerinin Rodos'tan kalkıp Bodrum'a gelişlen. yaşadık- ları serüveni düşünüyorum. Kalenin İngıliz burcundakı kalın duvarlı. de- mir parmakhklı ufak pencereden kuşbakışı denizi seyredıyorum, ol- dukça yüksek. Yüzyıllar öncesıne dönüyor, değişiyorum. Dolunayın denize düştüğü. kavga- lann unutulduğu. derinlere dalındığı an ıki damla gözyaşı akıtıp denizi ta- şırmanın tam sırasıdır. Az da olsa şövalyenin de duymak. yaşamak is- tediği kavgadan sıra buldukça yüreğine dön- menın sevdasına umut yollamanın zamanıdır.'" "Mevsım değişimi yıllanm: Beyaz bir ör- tünün yeryüzü şeklinı aldığı, gecıknıış gece grileri ıle mor-san bir- liktelığınınbıryuvarlak ayışığı şahitliğinde ba- na sunduğu. uçsuz bu- caksız gidişın. gözle- rimde bıttiğı çızgıde renklenen delırmele- nmdir. Nerede duyar. nerede yazar. nere- de resımlerım beni ısıranlan; Netleştıremedığım. Ne kı yalnızlıklarım çoğalıp benı boğduğu, duru fırtınalı. genelde do- lunay ışığında. yüksekten denize ba- kan bir yolda veya genış bir yoldan yukanya dalan, karlı gecikmış bir ge- ce karanlıeında. odellehmi öncelikle Sali resmi olarak gö'rme eylemini oluşturuyorum algılama ve görsel dünyamla. Sonra içinde gezinmeye başlıyorum. Kadın, erkek, deniz, taş, ağaç, kuş gibi varlık nedenlerinden koparak Sali resminin bir parçası oluvorlar. Gözlerim yol şaşkını, ellerim yol eğimi dışmdayken." - Ben de tam bunu söylemek istiyo- rum. Zaman ve uzam senin resimle- rinde ic içe. Bu yüzden yaptıklannda bir kopukluk. aralannda hemen he- men hiçbir boşluk yok. Mehmet Er- gü\ en senin için "gızlı bir kayıt ciha- zı" tanunını kullanıvor. Bence sen gerçeklikle karşdaşüğın- da gördüğün her şeyle bütünleşerek acaba yal- nızbktan kurtulma>ı mı deniyorsun. Kendi kişili- ğinin çeşitienmeleriyle? TURAN - Tüm renk- lenn kaybolduğu anda. gecenın sonsuz karanlı- ğında görürüm. Çünkü gündüz ışık altındakı bir ağaç gece yıne aynı yer- de durur. Aynı güzellik- te yaşar. aynı renklen ta- şıyarak. Karanlık renk- leri yok etmez. örter. - Senin geçmiş zaman- la bağını kuran bir de antik kentier var. Oralarda ne bulu- yorsun?Örneğin Efes,Assos, Knidos, Kapadokya gibi... TURAN - 1994 Knidos'ta çalışır- ken düşün oluşrurma ve kurgulama- da çözûmsüzlüğe düşünce, denizle şöyle konuştum: "Ey karanlıktaki durgun deniz! Konuşmaya başladın bana. sezdim. Dinliyorum. Binlerce yıllık anılarla dolu dolu olduğunu, Knidoslu âşık- lann sana karşı oturup ölümsüzce sevgilerini dıle getirdiğini ve yitik sevdalann taş üzerindekı izlerinin sende kazınmadan gözüktüğünü. Biliyorum bütün bu sonsuz öykü- lerin dedıkodusunu yapacak kadar sığ ohnadığını. Sende olup, seninle taşınmak basrınlmış geçmişe. Bir yu- varlağa yakın ayışığı şahitliğinde.' Inan, konuşursan. çoğaltırsan beni ve bilemediklerime olan acımı dindirir- sen seninle deniz olabilir, istersen sende ölebılirim. Anlat bana, kınk dökük taş üzeri ızlerinden, deniz üs- tü ıslık fısıldaşmalanna kadar. Sevi- nirim. tki bin üç yüz elli yıllık yitik sev- dalann gezginci ruhlan ile arkadaş oluyor ruhum. Renkleniyorum, ya- pıyorum, yapıyorum. Yalnızhklan- mı parçalayarak çoğalıyorum, gör- selleyip doluyorum bir bir beyaz tu- vale akış anına kadar. Yetmıyor, ak- şam masalarına taşıyorum, kâğıtlan- mı, kalemlerimi." - Zaman zaman resimlerinde ilginç adlarvar. Örneğin, "Çızildiğinde. bo- yandığında deniz olurdu" asluıda birçok resmin için kullamlacak bir başuk. Çünkü bütün resimlerin çLril- diğinde ve boyandığında SALİ olu- yor. TURAIS - Modellerimi öncelikle SALİ resmi olarak görme eylemini oluşturuyorum algılama ve görsel .dünyarnda. Sonra içinde gezinmeye başlıyorum. Kadın, erkek, deniz, taş, ağaç, kuş gibi varlık nedenlerinden koparak, SALİ resminin bir parçası oluyorlar. Böylece renklerim, çizgi- lerim düşüncelerimin biçimlenişine dönüşüyor. - Resimlerin bence bir kışkırrma sonucu, seni daha çok neler kışkırü- yor? TURAN - Bazen küçük bir iletişi- min ruhu. penceresız bir odanın kü- çük deliğinden dünyaya bakmak gi- bidir. Güzelliklerimiz, mutlu olduğu- muzdan çok, bizi hayatın sıradanlığı- nin dışına taşıyan her şeydir." - Şimdi New York'ta bir sergi açı- yorsun. Bu belki senin Amerika'yı keşfetmenden çok Amerika'mn Sa- li'yi keşfetmesi olacak. Bu buluşma- dan neler umuyorsun? TURAN - Terbiye edilmeden Sali olarak çoğalmayı. Almanya'da yaşâyan Haluk Piyes, Banş Pirhasan'ın filminde bir Alevi gencini oynuyor Ouslararası arenada bîr Türk oyuncu • 70'li yıllarda Adana'dan Almanya'ya göçen bir işçi ailenin çocuğu olan genç oyuncu Haluk Piyes, geçen yıl Alman yönetmen Lars Becker'in 'Kanak Attack' adlı filmindeki rolüyle Robert De Niro'ya benzetilerek büyük beğeni topladı. BURCU GÜNÜŞEN Haluk Piyes. Almanya'da yaşayan genç bir oyuncu. '70'lerde Ada- na'dan Almanya'ya işçi olarak gi- den bir ailenin en küçük çocuğu olarak Köln'de doğdu. Geçen yıl Alman yönetmen Lars Bec- ker ın 'Kanak Attack' adlı fil- mındekı rolüyle büyük beğeni topladı. Kölner Express gazetesi onu Robert De Niro'ya benzetti. 'Kanak Attack'ın ardmdan 'Koz- monotun Mektubu' adlı Rus fil- minde genç bohem Ruslan Keri- mov rolü de yoğun ilgi çekti. Doğduğu kent olan Köln'de al- tı yaşında tiyatro ile oyunculu- ğa başlayan Piyes, daha sonra New York'ta Marlon Bran- do'nun oyunculuk öğretmenı Stella Adler ile oyunculuk eğıtimine devam etti. Uluslarara- sı alanda Luk Piyes adıyla tanınan 26 yaştn- daki oyuncu, Banş Pirhasan'ın yönetmenli- ğini yaptığı 'O da beni seviyonJ adlı filmde Alevi bir genci canlandırmak üzere Türki- ye'ye geldi. - Banş Pirhasan'la nasıl bir araya geldiniz? PİYES - 'Usta Beni Öldürsene' adlı filmi- ni bıliyordum. Banş Ağabey de benım oyna- dığım 'Kanak Attack'i görmüş. Çok beğen- miş. Filmde benimle birlıkte oynayan bir ar- kadaş vasıtasıyla tanıştık. Görüştük. Senar- yo çok hoşuma gitti. Tamam dedim. - Filmde Alevi bir gencicanlandıracaksuuz. Bu kültür hakkında bir ön çalışma yaphnız mı? PİYTLS-Zamanında Almanya'ya gelen ış- çilerin çoğu Alevi kökenlidir. Dolayısıyla ar- kadaşlanmız arasında birçok Alevi var. Ge- nelde bız mülti-dinle büyüyoruz. Ilkokulda Katolik bir okula gitmiştim ve Hıristiyanlı- ğı öğrendim. Sonra Yahudi lisesınde okudum ve Tevrat'ı öğrendim. Annem de bize tslamı tanıttı. Bu yüzden çok açığız dınlere. Alman- ya'da büyük büyük cemevleri var. gidiliyor. görülüyor. Temel kurallannı filan hepsini bi- liyordum zaten. Dolayısıyla bir yabancılığım yok Aleviliğe. Hikâyede bir kız çocuğunun genç kızlığa dönüşümü anlatılıyor. Ve iki aile, bir Ale- vi aile ile bir Sünni aile. bu kızın ıyiliği için yanşıyorlar. Sanınm ılk kez böyle bir şey söz konusu olacak bir Türk fil- minde. Bu kadar açık açık bir cemevi gösterilecek. Ama bir propaganda ola- yı yok. Otantik olması çok önemli. Ve bence güzel bir yaklaşım oldu. Çün- kü ortada 'O da beni seviyor' diye bir şey var, sevgi bağlantısı var. - Senaryoda sizi en çok etkileyen şey ne oldu? PİYES - En çok etkıleyen, canlan- drrdığım kişı Hüseyin... Sorunlanna bir araç kullanmıyor. En sonunda bir patlama yaşıyor, ama bu sarhoşken oluyor. Çok yalnız birisi. Ve büyük- lere anlatamadığı şeyleri küçük kıza anlatabiliyor. Bence Hüseyin için dü- ğüm noktası da orada. - Beğendiğiniz Türk yönetmenler kimler? PİYES - Yümaz Güney \ ar bir kere... Son zamanlarda Banş Ağabey'in filmini gördüm. Ama son filmleri pek de izleyemedim. Çok fazla Türk filmi vizyona girmiyor Alman- ya'da maalesef. Bir de kendi işlerimle uğraş- iığım için biraz Amerika, Avrupa filmlerine yüklenmiştım. Ama tabıi önde gelen yönet- menlerin hepsini biliyorum. Festıvaller dola- yısıyla biliyorum. - Alman sinemasından pek çarpıcı fılmlerin çıkmamasını neye bağlıyorsunuz? PİYES - Çıkmıyor, çünkü hikâyeleri yok. Hükümet fon koymuş film yapımcılanna. Yeni sinemaya atılan kişiler için değil, genel- de film yapımcılan için konulmuş bu fon. Sonuçta filmler özel kanallarda olsun, hükü- metin kanallannda olsun gösterilecek diye pek özen göstermiyorlar hikâyeye. Hikâye- leri iyi değil. onun için de çok nadir olarak 'Lola Koşuyor' gibi filmler çıkanyorlar. So- nuçta Alman sineması pek iyi durumda de- ğil ama imkânlar çok. Bizim genç yönetmen- lerimiz de var. Fatih Akm gibi. O da yavaş yavaş ka\-uruyor ortalığı. - Alman> ada yaşavan Türk sinemacılarye- ni bir akım başlatabüir mi? PİYES - Böyle bir olay var. Kıyaslamalar daha çok Scorsese, Coppola'ya yönelik. Çün- kü onlar da Amerikan sinemasına Italyan öy- külerini getirdiler ve çok başanlı oldular. Biz- de de öyle bir dunım var. Çünkü çok büyük bir Türk kitlesiyiz, üç milyon kişi var Al- manva'da. Gülsin Onay Almanya'daydı • Kültür Servisi - Almanya Nürnberg Senfoni Orkestrası, sezonu mayıs ayında gerçekleştirdiği final konseriyİe kapattı. Macar şef Marc Andreae'mn yönettiği orkestraya finalde piyanist Gülsin Onay. Bela Bartok'un '3. Piyano Konçertosu' yorumuyla eşlik etti.Çeşitli Alman gazetelerinde yer alan haberlerde Onay 'ın fınal performansından ö\ güyle söz edıld;. • Kültür servisi - Tuluyhan Uğurlu, sezonun son konserini Istanbul Belediyesi Fetih Haftası etkinlikleri çerçe\esınde gerçekleştiriyor. Çarşamba günü saat 20.00'de Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda verilecek olan konserde Uğurlu, Faruk Saraç'ın Padişah'ın Esvabı defilesi için eskizlerini hazırladığı ve yakında CD olarak satışa çıkacak 36 padişah için besteledıği 36 bölümden oluşan 'Osmanlılar' adlı eserinin piyano uyarlamalannı ilk kez seslendirecek. Istanbul Belediyesi tarafindan organize edilen konsere girış ücretsiz. EPOS Ramazzotti İstanbul'da I Kültür servisi - Şarkılarıv ld tüm dünyayı peşınden sürükleyen Eros Ramazzotti. Aria'mn katkılanyla istanbul'da bir konser verecek. Sanatçı. dinleyicisiyle 29 Haziran'da Ali Sami Yen Stadyumu'nda buluşacak. Konseri izlemek ısteyenler. Aria bayilerindekı 'konser kayıt formu'nu doldurarak hiçbir ücret ödemeden konser bıletıne sahıp olabilecek. Köran'ın yeni çatışmaları • Kültür Servisi - Dokuzuncu kişisel sergisini Evin Sanat Galerisi'nde açan Temür Köran, daha önceki sergileriyle bağlantılı olarak ikili figürleri ve portreleri ön plana çıkanyor. 14 Haziran'a dek sürecek olan sergide, ikili figürlerde bu kez insanı değil. bir bitkiyı ~ * kendısine model olarak alan sanatçı. teknik olarak biçimin yanı sıra rengın ışığını biçime koşut olarak alıyor ve rengi ışığın karşısında zaman zaman aktıf, zaman zaman da tamamlayıcrbir unsur olarak değerlendıriyor. Yeni bir sanat mekâra: Kargart • Kültür Senisi - Karga Barın alternatıf bir kültür mekânı olan 'Kargart' Kargaşa-1 adlı karma sergiyle açıldı. İki ayn salonda etkınliklerini sürdürecek olan Kargart'ı Turgay Kantürk yönetıyor. 18 Hazıran'a dek sürecek olan bu ılk sergide farklı dısiplinlerde ürün veren 36 sanatçının yapıtlan sergilenecek. Resim. heykel. video performans. video art. fotoğraf gibi plastik sanatlara ait farklı disiplınlerin birlikte olacağı bu sergiye katılan sanatçılar arasında Ruhcan Akıl. lbrahim Çiftçıoğlu. Mustafa Horasan. Bema Kılıçoğlu, Biles Öcal. Alp Tamer Ulukılıç ve Selahattin Yıldınm da yer alıyor. Altay Öktem'den yeni bir roman • Kültür Servisi - Altay Öktem 1 Hazıran tarihinde yayımlanacak yeni romanında 21. yüzyıl insamnın psikolojik dramını. kendine yaptığı yolculuklarda hep daha uzağa gitme ısteğini ve kendihi bir ekmek bıçağıyla özdeşleştirmesini şaırane bir uslupla aktanyor. Stüdyo tmge Yayıncılık tarafindan yayınlanacak olan 'Filler Çapraz Gider'adlı romanında Öktem, farklı zamanlarda. aykın kişiliklerde bir oraya bir buraya savrulan karakterleri ele alıyor. BUGUN • K.ADIKÖY HALK EĞİTİM MERKEZİ'nde saat 20.00'de Gürer Aykal yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrasf nın konseri izlenebilir. (292 06 55) • TOHUM KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 18.00'de 'Yeraltı' adlı film gösterilecek. (639 76 12) • BABYLON'da saat 18.30 ve 20.30'da 'Şehir Uykuda' adlı oyun izlenebilir. (292 73 68) • ORHAN \-ELİ ŞİİR E\İ'nde 19.30'da gıtar dinletisi yer alacak. (249 49 36) »3 üncü6ü bu yıl yapılamıycr BUGÜN TİYATRO FESTİVALİNİN ONBİRİNCİ GÜNÜ co—
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear